Fatih Terim takımın kadrosuna daha önce omurgasını teşkil eden belli başlı oyuncuları almadı.
Arda yok, Gökhan Gönül yok, Burak da yok kadroda…
Hayırlı olsun.
Kurulan kadro herhangi bir kulübün kadrosu olsaydı kim ses çıkarabilirdi? Belki kulübün başkanı…
Söz konusu olan milli takımımız ve kadroyu belirleyen de ‘tek seçici’ konumundaki teknik direktör olduğu için, yeni açıklanan kadroya itiraz edecek kimse de yok.
Kim itiraz edebilir ki Fatih Terim’e?
Milli takım Rusya ve Hırvatistan’la yapacağı hazırlık maçlarına Arda ve Gökhan olmaksızın çıkacak.
Yetkisi var, ama hakkı var mı?
Dikkatinizden kaçmamıştır: Kadroya alınmayan çok sayıda kıdemli isim bulunduğu halde, isim geçirdiğim paragrafta, Arda ve Gökhan’la birlikte bir de Burak’ı saymıştım; daha sonra isimleri ikiye indirdim: Arda ile Gökhan’a…
Aslında üzerinde duracağım bir tek isim var: Arda…
Öteki oyuncular da takdire şayan işler çıkardılar yıllar boyunca; bundan böyle de hepsinin Türk futboluna katkılarda bulunacaklarına eminim. Terim’in yaptığı, erken bir eleme. Takımı gençleştirme işlemini zamana yayarak gerçekleştirebilir, gençleri tecrübeli ağabeyleri arasında değerlendirebilirdi.
Terim öyle yapmadı.
Yetkisindedir. Konumu, kendisine istediğini yapma imtiyazını sağlıyor.
Bir de buna hakkı olsa ve söz verdiği başarıları sağlayabilseydi, ‘dediğim dedik’ tavrı daha da yerinde olurdu.
Futbolumuzun düzeyi şöyle-böyle, Arda farklı
Milli takım, son Avrupa 2016’ya giden süreçte ve Avrupa 2016’da gördük, karşısında yarıştığımız takımlar ayarında bir futbol oynayamıyor.
Rakip takımların teknik adamları Fatih Terim’in oynattığı tarzı ezbere biliyor ve o tarzı bozacak bir planlamayla istedikleri sonuca ulaşmada sahada zorluk çekmiyorlar.
Arda Turan Türk milli takımının kaptanı olduğu için üstü çizilen takım arkadaşlarından farklı bir yere sahip. İçlerinde dünya çapında bir yabancı kulüpte oynayan tek futbolcumuz da o. Dahası, bu sezona da hırslı ve hazırlıklı başladı. Barcelona ile La Liga’da çıktığı ilk iki maçta 3 gol attı, 2 de asist yaptı.
Üstü çizilen Arda bu.
Ona sempatiyle bakmayan tek kişi Fatih Terim değil.
Spor medyası da Arda’ya sevecen yaklaşmıyor. Özellikle de Hürriyet gazetesi, başarısını başarısızlık göstermekte hiç tereddüt etmiyor. Hele bir ayağı tökezlesin, Arda’yı çarmıha germeye hazır bekliyor Hürriyet.
İspanyol medyasında yüzlerce olumlu yazı çıkıyor milli futbolcumuzla ilgili, onlar karşısında kör bir davranış sergiliyorlar; kıyıda köşede kalmış bir gazetede ufak bir eleştiri çıksın, hemen “Arda İspanya’da sevilmiyor” diye onu kendi sayfalarına taşıyorlar…
Herkesin sevilmeye ihtiyacı var, Arda’nın da…
Halkımız ise –kendine çok yakın bulduğu için olacak– onu seviyor ve bağrına basıyor; Barcelona gibi bir futbol devinde top koşturduğu için de Arda ile gurur duyuyor.
Kendi hesabıma, ben, Arda’nın zaten güzel futbol oynayan Barcelona’nın futbolunu daha da güzelleştirdiğine inanıyorum; Arda’lı Barcelona daha zevkli maçlar çıkarıyor.
Bir de özgüveni artsa ve birlikte top koşturduğu Messi, İniesta, Luis Suarez ve Neymar ayarında bir futbolcu olduğunu oyunun her ânında hatırlasa; yine pas vererek gol attırmayı birincil görevi bilsin, ama gol peşinde de koşsa…
Tıpkı bu sezonun ilk iki 2 maçında yaptığı gibi…
Eminim, adı dillerden düşmeyen uluslararası bir futbol dehası sayılacaktır Arda…
Belki de, Barcelona teknik direktörü Luis Enrique onu ‘pasör’ olarak oynatmayı yeğliyor.
Arsenal’in İngiltere’de geçen yılın‘asist rekortmeni’ olmuş ‘Türk’ pasörü Mesut Özil varsa, Barcelona’nın da ‘Türk’ pasörü Arda olsun…
Herhalde böyle düşünüyor Luis Enrique.
Ama göreceğiz, ilk 2 maçta gösterdiği performans sonrası, Camp Nou tribünleri, Luis Enrique’yi de Arda’ya daha geniş bir alan açmaya zorlayacaktır.
Seviye bizde tehlikelidir
Fatih Terim neden sevmiyor olabilir Arda’yı? Futbol medyamız, özellikle Hürriyet’in spor sayfalarını hazırlayanlar, neden Arda’dan hoşlanmaz?
Herhalde bir sebebi olmalı.
Milli takımın başarısızlığı Terim’in de başarısızlığı demek; Arda’sız sahaya çıkan takımımız başarısızlıkla karşılaştıkça, takımdan tasfiye edilmiş diğer tecrübeli futbolcular da hatırlansa bile, taraftar en çok ‘Arda’ konusuna takılacaktır.
Arda ile bile başarı yakalanamazken Arda’sız başarısızlık garanti gibi bir şey.
Terim’in ondan hoşlanmamasının sebebini, ben daha çok, yukarıda Arda için söylediğim olumlu özelliklerde arıyorum.
Hürriyet’in soğukluğunu da…
Bizde başarı, başarılı insanlara, hep olumsuzluk getirir.
‘Kifayetsiz muhterisler’ ülkesidir Türkiye; çapsız insanlar el üstünde tutulur. Belli bir seviyenin üstündeki insanlardan –hele bir de alanlarında başarılı olmuşlarsa– çekinilir.
Şaşırtıcı mı bu? Hayır değil. Seviyeli bir insan, uğraş verdiği alanda kendi seviyesini norm haline getirebilir; seviyesizlerin en büyük korkusu ise normları bulunan bir alanda uğraş vermektir.
Eğer içinde yer aldığımız uğraş alanımız, mesleğimiz, seviye normuna sahipse, o seviyenin altındaki kişilerin kendilerini ‘başarılı’ göstermesi imkânsızlaşır.
İçimizden bir ‘Arda’ çıkabiliyorsa, ortalıkta ‘futbolcu’ diye dolaşanların “Bizden bir Messi, bir Neymar asla çıkmaz mirim” gerekçesini yutturması mümkün olabilir mi?
Her yenilgiden sonra, teknik kadro, “Daha iyisi Şam’da kayısı” demiyorlarsa ben ne olayım.
Oysa görüyoruz, bizden de Messi, Neymar, İniesta ayarında futbolcu çıkabiliyor.
Arda’yı ne yapmalı?
Futbolda mazeret üretmeyi başarı kazanmaktan daha iyi bilenlerin karşı karşıya kaldıkları açmaz şu soruda yatıyor: Arda’yı ne yapmalı?
Yok etmeli, ama nasıl?
Zaten sahalarımızdan uzak bir yerde, İspanya’da… Bir de milli takımdan çıkardık mı onu… Yok etmiş oluruz…
Böyle mi düşünüyorlar acaba?
Messi Barcelona’da her zaman ‘yılın sporcusu’ unvanını kazanıyor ve takımının şampiyonluğunda en büyük payın sahibi; ancak aynı Messi Arjantin milli takımını şampiyon yapamıyor…
Son Copa Americana’da Arjantin adına aynı başarısızlık yaşanınca, Messi, “Bundan böyle milli takımda yokum” açıklamasını yaptı.
Yaptı ve Arjantin’de halk ayağa kalktı. Messi’yi sözünden döndürmeye sevk edecek kadar büyük bir gürültüyle…
Şimdi Arda milli takımımızdan siliniyor…
Bu yazıyı bizde de patlaması gereken gürültü öncesi bir çığlık olarak kabul ediniz.
“Arda’yı milli takımda görmek istiyorum” çığlığı…
[Diğerlerini bilmem ama Gökhan Gönül’ü de milli takımda görsem çok sevineceğim.]
ΩΩΩΩ