Henüz 30 yaşını idrak etmemiş bir genci sahibi olduğu lüks araç içerisinde konuğu bir kadınla birlikte, kendisinin sonradan ‘pudra şekeri’ olduğunu söylediği beyaz bir tozu burunlarına çekerken gösteren videonun önemi galiba tam anlaşılamadı.
Genç adamın vaktiyle sokakta anlamsız turlar atarken birkaç yıl içersinde lüks yaşama sahip hale gelmiş talihlilerden olduğu anlaşılıyor.
İktidar partisinin genel merkez çalışanı olması onun öyküsünü dikkat çekici kılıyor.
Olaya haber değeri kazandıran, gazetelerde manşet ve yazı konusu, ekranlarda haber ve yorum olma özelliği kazandıran da gencin siyasetle bu irtibatı.
Suçlayanlar olayın hep bu yönünü vurguluyorlar. Böyle durumlarda kendilerini savunma görevinden sorumlu hissedenler de olayın siyasi boyutunun hafifletilmesi için devredeler.
‘Pudra şekeri’ iddiası başlangıçta ciddiye alınmış ve gence şefkatle yaklaşılmış iken, konunun medyada işlenmesi yeniden gözaltı işlemine yol açtı.
Bu yazımın şimdiye kadarki bölümünü her paragrafta durup üzerinde biraz düşünerek bir kez daha okuyacak olursanız, benim konuya serinkanlılıkla yaklaştığımı fark edeceksiniz.
İktidara da böyle yaklaşmayı tavsiye ederim.
Hatta böyle bir olay erken patlak verdiğinden içten içe sevinebilirler bile.
Malezya’da siyasiler geç kalmıştı
İki meslektaş, Tom Wright ile Bradley Hope, iki yıl önce (2018), coğrafi olarak bizden hayli uzakta bir ülkede yaşanan benzer bir olayı kitaplaştırmışlardı; benim konuya serinkanlı yaklaşmamın altında onların ‘Billion Dollar Whale’ (Milyar Dolarlık Balina) adlı kitabını okumam yatıyor.
Kitabın girişinde iki kısa özlü söz yer alıyor.
İlki ABD’nin Nobel edebiyat ödüllü şarkıcısı Bob Dylan’ın bir şarkısından: “Az bir şey çal seni hapse atarlar / Çok çal seni kral yaparlar…”
Diğeri Jordan Belfort adlı birine ait: “Bazen bir şeye derinliğine girersin anormal normal görünür, normal de sanki uzak bir hatıra gibi gelmeye başlar.”
Kitapta anlatılan olay Malezya’da geçiyor.
Bütün özelliği Malezya’nın o zamanki başbakanının oturduğu mahallenin çocuğu olmaktan ibaret bir genç adamın, bu özelliğini kullanarak milyon dolarlarla oynar hale gelmesini anlatıyor kitap.
Müslüman ülkenin Müslüman başbakanının forsunu kullanan genç Çin asıllı ve Müslüman olmayan biri.
ABD’nin kumarhaneler kenti olan Las Vegas’taki bir otelin geceliği 25 bin dolar olan kral dairesinde 2012 yılının 2 ve 3 Kasım günlerinde yaşananları anlatarak başlıyor kitap. O gece orada dostlarının Jho Low adıyla veya ‘Panda’ takma adıyla andığı gencin 35. yaş günü kutlanıyor.
Hollywood’un önemli üç ismi, Leonardo DiCaprio, Benicio Del Toro ve Martin Scorsese henüz çekim halindeki ‘Wolf of Wall Street’ filmine mali destek sağlayan Low’a yeni film projelerini sunabilmek için yaş gününü fırsat saymış olmalılar. Oradalar.
Yalnızca DiCaprio ve yanındakiler Hollywood’u temsil etmezler o akşam, kadınlı-erkekli pek çok başka artist de geceyi renklendirmek üzere Las Vegas’a gelmişlerdir. Kim Kardashian, Paris Hilton, River Viiperi, Bradley Cooper, Zach Galifianakis, Jamie Foxx önemli konuklarıdır gecenin.
O yılın hit şarkısı Gangnam Style’ı söyleyen Güney Koreli Psy canlı performans sergiler.
Ve başka şarkıcıların/grupların biri bırakır diğeri onun bıraktığı yerden gösteriyi sürdürür: Redfoo, Party Rock Crew, Busta Rhymes, Q-Tip, Pharrell, Swizz Beatz, Ludacris, Chris Brown… Low’a ‘Happy birthday’ çekme görevini altı haneli bir çekle ödüllendirilecek şarkıcı Britney Spears üstlenmiştir.
Malezya ile yakın ilişkileri bulunan bankaların en tepe yöneticileri de davet edilmişler o geceye. Goldman Sachs’tan Tim Leissner ile Abu Dabi’nin en ünlü yatırım firmasının yöneticisi Muhammed el-Husseiny ‘Panda’yı önemli gününde yalnız bırakmamışlar.
Her gelen yaş günü çocuğuna pahalı hediye getirmeyi ihmal etmemiştir tabii…
Las Vegas o gece ve ertesi gece içkinin her türlüsünün su gibi aktığı, her türlü aşırılığın en üst seviyede sergilendiği son yılların en görkemli yaş günü partisine ev sahipliği yapar…
Sonu kötü geldi
Bu bilgileri iki meslektaşın gecelerini gündüzlerine katarak kaleme aldıkları 230 sayfalık kitabın giriş bölümünden aktardım.
Asıl adı Low Taek Jho olan Malezya’nın bir zamanlar başbakandan sonraki en güçlü adamı bugün ortalıkta görünmüyor. Kaçak. Amerika, Singapur ve Malezya güvenlik güçleri kendisinin peşinde, ama bulunamıyor. Kendisine her attığı adımda destek olduğu sanılan Malezya’nın 2009-2018 yılları arasındaki döneminin başbakanı Hacı Mohd Najib bin Tun Haji Abdul Razak veya kısa adıyla Najib Razak ise cezaevi yolunda.
Najib Razak ülkenin varlık fonu olan 1MDB kaynaklarını kendi banka hesabına aktardığı ve yakınlarına da kullandırdığı iddiasıyla Malezya’nın Yolsuzluklarla Mücadele Komisyonu (MACC) tarafından soruşturuldu, ardından yargılandı ve 12 yıl hapis cezası aldı, ayrıca yüklü bir para da ödeyecek.
1980’li yılların başından itibaren milletvekili, kültür bakanı, gençlik ve spor bakanı, eğitim bakanı, savunma bakanı, başbakan yardımcısı, iktidar partisi UMNO’nun genel başkanı ve sonunda başbakanı olmuş Hacı Mohd Najib bin Tun Haji Abdul Razak için hazin bir son bu.
‘Milyar Dolarlık Balina’ kitabının daha en başında anlatılan türden saçmalıklardan zamanında haberdar olsaydı, Najib Razak kendisini bu duruma düşürür müydü?
Onun sebep olduğu skandalla sarsılan ülke, 20 küsur yıl önce siyaseti bırakarak köşesine çekilmiş 93 yaşındaki eski başbakan Mahathir Muhammed’i yeniden göreve çağırmak zorunda kaldı.
Burna çekilen pudra şekeri
Vedat Milor, “Bunca senedir yeme-içme konusuyla meşgulüm, pudra şekerinin burna çekildiğini hiç duymamıştım” demiş…
Burnuna çektiği ister ‘pudra şekeri’ ister daha kuvvetli ve yasak bir madde olsun, bizdeki meteorik başarı gerçekleştirmiş gencin kahramanı olduğu olayın şimdilerde ortaya çıkması iktidar cephesi için bir işaret fişeği yerine geçmeli.
Temizlik ne kadar erken başlarsa o kadar iyi.
ΩΩΩΩ