Araç kullanırken ne zaman şerit değiştirsem, aklıma hemen “Trafik sıkışık diye şerit değiştirdiğinde terk ettiğin şerit daha hızlı akar” diyen Murphy yasası gelir.
Nasıl gelmesin, hakikaten her seferinde şerit değiştirdiğime pişman edecek derecede hayal kırıklığı yaşarım.
Murphy yasalarının aklıma gelmesinin güncel bir sebebi var: CHP’de yaşanan ve kamuoyunun bilgisi dahiline giren her şey Amerikalı mühendis Edward A. Murphy Jr’un birinci yasasını bana hatırlatıyor…
“Bir şeyin ters gitme ihtimali varsa, o şey mutlaka ters gidecektir” der o yasaların ilk maddesi…
CHP’de işler hep ters gidiyor…
En son olayı herkes duymuş olmalı: CHP’nin önemli isimleri, İstanbul’un CHP’li büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun davetiyle yapılan bir zoom toplantısına katılmışlar ve parti yönetimini ‘değişime’ nasıl yönlendirebilecekleri konusunu tartışmışlar…
İçlerinde TBMM grup başkanı ile başkan vekilinin, parti meclisi üyelerinin bulunduğu sekiz kişi böyle bir konuyu konuşmasın mı? Ne mahzuru olabilir?
Bana göre hiçbir mahzuru yok. Hatta üzerlerine ölü toprağı serpilmiş görüntüsü alınan bir partide hayati önem taşıyan konuların tartışılması, CHP’lileri ve son seçimde onun cumhurbaşkanı adayına oy vermiş geniş kitleyi memnun bile etmiştir.
O halde?
Anlaşılan, toplantı genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kulağına gitmeyeceği düşünülerek -yani gizlice- yapılmış olmalı. Öyle olmalı ki, bir saatten fazla sürdüğü bilgisi alınan görüşmenin 14 dakikalık bir bölümü görüntülü olarak YouTube’da erişilir hale gelince, katılanlarda bir panik havası seziliyor.
Genel merkez de toplantıdan memnuniyetsizliğini belli ediyor.
Videoyu izleyenler de izlemeyenler de, içerik üzerinde durmak yerine, görüntüleri kimin gizlice kaydettiğini, kimin YouTube’a koyduğunu tartışıyorlar.
Pazar günü yapılan çevrim-içi toplantıyı kim gizlice kaydetmiş, çarşamba günü isteyen herkesin erişebilmesini kim sağlamış olabilir?
Önemli mi bu?
Bana göre hiç önemli değil. Genel merkezin toplantıyı öğrenince rahatsız olmasını da anlamsız buluyorum ben. Tartışmanın yalnızca bu boyutuyla yürütülmesi de saçma bence.
Anlamsız veya saçma ama, zaten CHP’de her şeyin, Murphy’nin yasalaştırdığı gibi, düz gitme ihtimali yok. Bir şey olacaksa o mutlaka ters gidecektir CHP’de…
Yasa CHP’de bundan sonra yaşanacaklara da uygulanabilir.
Kemal Kılıçdaroğlu son seçimin sorumlusu kabul ediliyor. Genel başkan olduğuna göre elbette en üst düzey sorumlu o. CHP, yanına bir-iki muhafazakar ve bir-iki milliyetçi partiyi de aldığı halde, son seçimde de klasik oy oranını aşan bir başarı gösteremedi.
Orada ilk ve tek sorumlu Kılıçdaroğlu sayılabilir.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, yüzde 48 civarında oy aldığı halde, cumhurbaşkanı adayı olarak girdiği seçimi de kazanamadı.
Fakat orada tek sorumlu o mu?
Zoom toplantısını düzenleyen İstanbul büyükşehir belediye başkanı İmamoğlu da cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı seçim kazanılsaydı. Seçimin kaybedilmesinde ona hiç sorumluluk düşmüyor mu?
Düşüyorsa ne diye hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranabiliyor?
Sekiz ay sonra yapılacak seçime yeniden aday olarak katılırsa seçilebilir mi İmamoğlu; bundan kuşku duyanlar ve şu sıralardaki davranışını onun da aynı kuşkuyu paylaştığına bağlayanlar var.
Görüşmenin öğrenilmesi CHP’deki iç çekişmenin kamuoyuna önceleri yansıyandan çok daha derin olduğunu açığa vurdu. Kılıçdaroğlu en tepede yalnızları oynuyor görüntüsü ortaya çıktı. [Hakkını yememek için, Faik Öztrak’ın adını ‘hala sadık’ olarak geçirmem gerekiyor.]
Böyle bir parti görüntüsü hiçbir partiye yakışmayacağı gibi 100 yaşına merdiven dayamış CHP’ye de yakışmıyor.
Apar topar da olsa o toplantıda ele alınan konuları görüştürmek üzere parti meclisini toplantıya çağırmak akıllıca bir davranış. Herhalde hala sadık olanları arkasına alıp oradan kendisine güven duyulduğu görüntüsüyle çıkmaya çalışacaktır Kılıçdaroğlu.
Oradan çıkacak böyle bir görüntü bir anlam taşır mı?
En iyisi bu soruyu Murphy’e sormak.
Murphy yasaları arasında şu da var: “İşler iyiye gitmeden önce kötüye gider… İşlerin iyiye gidebileceğini kim söyledi?”
ΩΩΩΩ