Başkaları ile aramızdaki fark: Başkaları her şeyi bir kez yaşarken bizde tarih hep tekerrür ediyor…

19
Reklam

Deprem oldu, günlerden beri politikacıları olay mahallinde ve sorunlarla baş etmeye çalışırken görüyoruz ya, pek çoğumuz, şimdikine hazırlıksız yakalanıldığı halde bundan sonra benzer bir büyük afetle karşılaşıldığında her şeyin bugünkünden farklı olacağını düşünüyor.

Özellikle de gençler…

Aldanmayın derim.

Politikacılar için günü kurtarmak önemlidir.

Öyle olmasaydı, 23 yıl önce, 17 Ağustos 1999 tarihinde, 7.4 şiddetinde meydana gelen ve 20 bine yakın insanımızın hayatını kaybettiği Marmara depreminden gerekli dersler çıkartılırdı.

Çıkartılsaydı, bugünleri böyle yaşamazdık.

Kaldı ki, Marmara depreminden sonra da çeşitli büyüklüklerde ve herbiri canlar alan başka depremler de yaşandı bu ülkede.

İşte görüyoruz, 43 binden fazla insanımızı kaybettik Kahramanmaraş merkezli iki depremde.

Reklam

Hiç öncekilerden ders çıkartılmış olsaydı, tablo bugünkü gibi mi olurdu?

Son depremi feryat edercesine birkaç gün öncesinden uyararak haber veren Prof. Naci Görür, İzmir’de düzenlenen bir toplantıda konuşurken, dün, toplantıyı düzenleyen işadamlarına, illerinin de ‘bugün olmazsa yarın’ şiddetli bir depremle karşılaşacağını söylerken, mevcut görüntü için “Yara sarma edebiyatı” tespitini de paylaşmış.

Politikacılara serzenişte bulunmuş bilim insanı.

Sitemi şu: “Depremin kendisi ‘geliyorum’ diyordu zaten. Deprem olduktan sonra değil, deprem olmadan önce zarar azaltma sistemine geçmemiz lazım. Depremi neden gündeme almıyorsunuz? Sizin ekonomik sorunlarınızdan, terörden, sanayiden daha mı az önemli deprem?” 

Belli ki, o da, bugünlerde karşı karşıya kalınan tablonun bundan sonraki benzer durumların daha az zararlı yaşanmasına yol verecek bir bilinç uyandırmayacağını düşünüyor.

Hazin ama gerçek.

Çanakkale’nin iki yakasını birleştiren köprünün inşaatı sırasında bir halat koptu diye inşaatta çalışan bir Japon mühendisin intihar ettiğini hatırlıyor musunuz?

Japonlarda sorumluluk anlayışı bu kadar önemli. Yetki ile sorumluluk arasında kurdukları bağ, öngörülmemiş bir yanlış gelişme yüzünden o alanda yetkili kişinin sorumluluğu üstlenmesini de getiriyor onların kültüründe.

Reklam

Türkiye gibi depremlerle haşır neşir bir ülke olan Japonya’da, 15 gün önce bizde yaşanan türden 7 ila 8 arasında bir şiddette meydana gelen depremlerde, genellikle tek bir kişi ölmüyor, ölümlü olanlarda hayatını kaybedenlerin sayısı da 30-40 kişiyi aşmıyor.

Neden?

Her anlamda hazırlıklı olduklarından…

Konuyu aklıma getiren, Avustralya’da iktidardaki İşçi Partisi hükümetinde hazine bakanlığı görevinde bulunan Jim Chalmers’ın, The Monthly dergisinin Ocak 2023 sayısında okuduğum bir makalesi oldu.

‘Capitalism after the crises’ (Krizler sonrasında kapitalizm) başlıklı makalede kendisi gibi politikacıların sorumluluklarını ele alırken bir örnek olaydan söz ediyor Chalmers

‘Kara cumartesi’ (Black saturday) diye andıkları peş peşe çıkmış ve kısa sürede çılgınca yaygınlaşmış yangınlardan…

Yangınlar ilk 7 Şubat 2009 cumartesi günü başlamış, aşırı sıcak havanın etkisiyle çıktığı ve aynı şartlar devam ettiği için de günlerce sürmüş. Toplamda 400 seri yangın görülmüş o dönemde.

Nem oranının sıfıra yakın olduğu o günlerde ısı 45 -hatta 47- dereceyi bulmuş, rüzgar 100 km hızla esiyormuş, alevler 100 metreye tırmanıyormuş ve bunlar her şey olup bittikten sonra 173 kişinin hayatını kaybettiği bir felakete yol açmış.

Chalmers, “Yangınların böyle de sonuçlar verebileceğini olduğu ana kadar bilmiyorduk” diyor.

Olunca öğrendiklerini göz önünde tutarak yangınlar konusundaki yönetmeliklerini değiştirmiş, öncesi ve sonrasında neler yapmaları gerektiğini kesin tanımlara kavuşturmuşlar. 2019-2020’de on yıl önceki kadar vahşi bir yangın daha çıkmış ama can kaybı yaşanmamış.

‘Kara cumartesi’ sonrasında aldıkları tedbirler sayesinde. 

Bazı eserleri dilimize de kazandırılmış olan Jared Diamond’un bir kitabından Chalmers’ın yazısında aktardığı şu görüş göz açıcı: “Bir ülkenin kaderi krizlere verilen tepkilerden ders alma kapasiteleri tarafından belirlenir.” 

İsterseniz içinde ‘kader’ sözcüğü de geçen bu cümle üzerinde düşünmek için kendinize biraz vakit ayırın.

Ben öyle yaptım çünkü.

Jared Diamond’un ülkeler için yaptığı bu tespit evet ülkeler için önemlidir; ancak bireyler için de aynı tespit geçerli değil mi?

İnsanız ve başımıza türlü haller gelebiliyor; bizden kararlı bir şekilde başa çıkmayı bekleyen dertlerle karşılaşabiliyoruz. Her dert sonrakiler için bir öğrenme sürecine dönüşebilirse daha güçlü hale geliyor insanoğlu.

Aynı durum ülkeler için de söz konusu.

İklim şartları yangınlara elverişli Avustralya’da yaşayanlar, başlarına gelen en feci yangın felaketinden çıkardıkları dersler ve sonrasında alınan tedbirler sayesinde benzer olayları felaket derecesine erişmeden savuşturma özelliğine kavuşmuş bulunuyorlar.

“Darısı başımıza” diyeceğim ama temennimin bizde işe yarayacağından cidden kuşkuluyum.

Bilim insanları, yer bilimciler, İstanbul’da, İzmir’de, bizim hayat serüvenimizde karşılaşılmış depremlerden daha güçlüsünün her an olabileceği uyarısında bulunuyorlar.

Muhtemel bir 8 veya daha üstü şiddette deprem uyarısı…

Her an olabileceği uyarısında bulunuluyor.

Şu son depremde ve sonrasında ortaya çıkan tabloya bakarak, insanların daha yoğun yaşadıkları İstanbul ve İzmir gibi illerimizde, öncekileri aşan şiddette depremler olduğunda, artık ne zaman olacaksa o depremler, o zaman ortaya çıkacak tablonun şimdikinden farklı olabileceğini düşünebiliyor musunuz?

Onbinlerce binanın yıkılıp onbinlercesinin daha içinde yaşanılamaz hale geldiği, can kaybının 50 bine doğru hızla yol aldığı bugünkü tablo, Marmara bölgesini sarsıp 20 bine yakın insanın hayatını kaybettiği 23 yıl önceki Marmara depremi tablosundan çok farklı mı?

“Enkaz derhal kalksın da yeni evler yapılsın” tepkisini fark saymazsanız…

Bizde tarih işte bu özelliğimizden dolayı tekerrür edip duruyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

19 YORUMLAR

  1. Hatayda hukumet 6 mahalle icin kentsel donusum karari almisti
    CHP orgutu ve muhtarlari yargiya giderek iptal ettirdi.
    800 kisinin depremde olmesinin suclusu chp orgutudur…
    i

  2. Kentsel dönüşüme tabi binalar var.
    yanlarında yöresinde boşluk var.
    boşluğu olmayan binalar için devlet arsa gösterebilir.
    mütahite kentsel dönüşümde sorumluluk yanında avantajlar sağlayabilir hükümet.
    TEK YAPILMASI GEREKEN:
    yıktığın 5 katın yerine 10 kat izni vereceksen!!!!!
    mülkün gerçek sahibi ile paylaşmayı bileceksin! arkadan dolanma aldatmaya müsade etmeyeceksin!
    mala çökmeyecek, çöktürmeyeceksin!!!

  3. Hataların öğretici olma gibi bir yanı vardır. Hatalarınızdan öğrenirsiniz. Bunun için de önce hatayı kabul ve itiraf gerekir. Fakat biz hatasını kabul ve itiraf edene hayat hakkı tanımayız. İtiraf edip özür dileyeni affetmeyiz. Yanlış yapma, fakat ardından düzeltme şansı vermeyiz. Sonunda, hiç bir şey öğrenmeden, hiç bir gelişim kaydetmeden hayatımıza devam ederiz.

  4. Fehmi bey birde şu Yaşar Okuyan ‘ın Meral Akşeneri tehdit olayını kaleme alsanız….olayın doğrusunu sizden öğrensek…Meral aksenerin insan içine sokağa çıkarayacak olay neymiş…merakla bekliyorum…
    Yazarsınız herhalde…çunki sizin gibi duayen yazardan doğru bilgi önemli….
    Ya Merali sokağa çıkartamayacak olay ne olabilir acaba??????????

    • Suç olan bir konu ise yargıya gitmeli. Ortalıkta dedikodusu yapılmamalı. Suç olmayan bir konu ise herkesin kendi özelidir kimseyi ilgilendirmez. Her iki durumda da bunu konuşanlar insan içine çıkmaması gereken, ayıplanması gereken, dedikoducu şahışlar olup ağızları kapatılmalı. Kılıçdaroğlu doğrusunu yaptı. Hala dedikodu peşinde olanlar utanması gereken yaratıklar.

  5. Kömür ocağında hayatını kaybedenler için „ bu iṣin fıtratında var“ dersin. Kendine böyle iṣ seçersen sonucuna katlanırsın, der gibi…

    Depremde hayatını kaybedenler için „ kader planlamasında var“ diyerek kendi ihmalinden Allah’ı sorumlu tutarsın…

    Depremden önce imar aflarından sorumlu bakan, ṣimdi depremden zarar gören binaları tespit ediyor.

    Yıkılan binada ihmali olan mühendise kendi hatalarını kendin tespit et der gibi…

  6. “Hazin ama gerçek.”

    bir baska hazin ve gercek te siyasisinden medyasina kadar muhalefet cemaatinin cehaleti ve siyasi bagnazligi..tedavule cikardiklari yalanlarin 6600 oldugunu soylemis idi bir yetkili, tabii o bir hafta evveldi 🙂

    populer atislardan biri de japonya;japonya da olen yokmus depremlerde (hadi ya:)
    2011 de kisi basi gayri safi milli hasilasi 40bin civari dolar olan japonya dunyada depreme en hazirlikli ulke kabul ediliyor imis 2011 depremindeki deprem oncesi ama gel gorku olen insan sayisi yaklasik 20 bin ve maddi zarar da 250-300 milyar dolar olmus.
    hal boyle iken muhalefet ve onun fondas medyasi japonya da depremlerde olen olmadigini zirvalayabildi 🙂

    • Cahilin kabadayısı! Anladık sizde zerre kadar insanlık kalmamış fakat karşınızdakıleride kendiniz gibi kula tapmadığını bilmekte işinize gelmiyor.
      Ölenler depremden değil Tsunami ve nükleer kazadan oldu
      *****
      “2011 yılında Japonya’da meydana gelen 9,1 büyüklüğündeki deprem adeta zincirleme bir etki yarattı; depremin arkasından tsunami yaşandı, dev dalgalar nükleer bir kazaya neden oldu. Büyük felaket, 14, binden fazla kişinin ölümüyle sonuçlandı.
      ********

  7. Bu gün Fehmi Bey biz Türklerin hiç kapanmayan , ezeli ve ebedi bir yarasına dokunmuş ; dokunmuş ama nafile , bir faydası olamaz !
    Bu G.Doğu bölgesinde M.Ö. den başlayan ve günümüze kadar devam eden kayıtlı 50 ye yakın deprem meydana gelmiş , 200 bine yakın insan hayatını kaybetmiştir ; şimdi de 50 bine yakın insan hayatını kaybetti , 150 bin üzerinde bina yıkıldı, 100 binden fazla kişi yaralandı , sakat kaldı !
    Bunun akıl neresinde !
    Cumhuriyet kurulduğundan beri ülkemizde değişik nedenlerden dolayı 15 e yakın ekonomik kriz yaşanmıştır ; şimdi yine ekonomik krizle boğuşuyoruz !
    Bunun akıl neresinde !
    Yine cumhuriyetten bu yana başta İstiklal Mahkemeleri olmak üzere 27 Mayısta , 12 Martta,12 Eylülde , 28 Şubatta adalet katliamları yaşanmadı mı !
    Hiç bir zaman askeri müdahaleyi doğru bulmam , tasvip etmem ama bunlara zemin hazırlayan , çanak tutan şartları , özellikle siyasetteki ahlaki yozlaşmayı, çürümeyi , basiretsizliği ,sahtekarlığı da görmemezlikten gelemeyiz ; ne yazık ki bu gün siyasette yine aynı durumu yaşıyoruz , bir asırlık sistem allak bullak edildi , ne olduğu belli olmayan bir şey başımıza bela edildi !
    Eğitim öğretime hiç girmeye gerek görmüyorum çünkü her şey ortada duruyor !
    Yine geçen sene yaşadığımız ve büyük kayıplar verdiğimiz orman yangınları da ayrı bir yüzkarasıdır !
    ‘Türkün aklı ya kaçarken ya da s.çarken gelir’ denir ama anlaşılan o ki biz onu da kaybettik !

    • Esas söylenmesi gerekeni unutmuşuz; son 20 senede 9 (dokuz) , ondan önceki 50 senede ise 8 kere imar affı çıkarmışız !
      Taammüden cinayet !

      • Deprem günü, yani 6 Şubat’ta, Erdoğan değil de kerameti kendinden menkul ve gelmekte olan bir zat, Cumhurbaşkanı olsaydı tek bina bile yıkılmaz, tek kişinin bile burnu kanamazdı, değil mi?
        Lakin körolası deprem, seçimi beklemedi.
        Buyurun bakalım şimdi…
        Karavicdan’a en kötü haberi ben vereyim:
        Binlerce konutun temeli dün atılmış ve düğmeye basılmıştır. Ama sen yine görmemiş ol.
        Yoksa üzülürsün.

  8. Ekrem İmamoğlu AK Partili Esenler Belediyesi’nin riskli binaları TOKİ ile birlikte yenileme hamlesine kafayı takmış. İmamoğlu, Esenler Belediyesi’ne dava üstüne dava açmış. Arkasına da Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni almış. Kentsel dönüşüm karşıtlığı konusunda CHP, İyi Parti ve HDP’nin ittifak yaptığını görüyoruz. Beykoz Tokatköy’de depremde yıkılacak kaçak binaların yenilenmesi için yapılan projeye hep birlikte karşı çıkmışlar. Bunu yaparken vatandaşı ayaklandırmaktan da çekinmemişler. İyi Partili Meral Akşener ve TİP’li Barış Atay, Beykoz’a giderek elbirliğiyle halkı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı örgütlemişler. Sonuçta başarılı olmuşlar. Yargı kararlarını da arkalarına alarak bölge halkını depreme dayanıksız evlerinde yaşamaya mahkûm etmişler. Şimdi bir benzerini Okmeydanı’nda yapıyorlar. Asrın felaketinden bile hiç ders almadılar. Türkiye’de depreme dayanıksız binalarla ilgili atılan her olumlu adımda muhalif partilerin engelleyici olduğunu görüyoruz.

  9. Yargının kentsel dönüşüm davalarında “kamu yararı” meselesini yanlış yorumladığını düşünüyorum. Halkı depreme dayanıksız binalarda yaşamaya mahkûm eden, onları enkaz altında kalmasına neden olan muhalifler bu felaketten ne kadar sorumluysa bu yargı kararlarına jet hızıyla imza atan mahkemeler de o kadar sorumludur. “Biz karar veririz, sonuçları bizi ilgilendirmez” diyerek sorumluluktan kurtulamazlar.

  10. Deprem felaketiyle ortaya çıkan bütün acılar bizimdir. Eğer yeni acılara yol açmak istemiyorsak geçmişin bütün yanlışlarını görmek ve sorumluluk üstlenmek zorundayız. Geleceğe yönelik umut da bu sorumluluk duygusundan doğacaktır. Geriye çekilerek sorumluluktan kaçanlar bu ülkeye dair sahici bir söz söyleyemez.

    • MİLENYUMUN FELAKETİ
      Çarpık siyasi anlayış için, Anadolu topraklarının “Çanakkale Savaşları’ndan” ve “Moğol İstilasından”;sonra gördüğü en büyük felâket nitelendirmesini yapanları içeri tıktılar.
      Hakaret mi saydılar, yoksa devlet sırrının ifşası için mi bu kararlar veriliyor bilmiyorum.
      Tüm değerleri, özelikle dini değerleri de ranta çevirme anlayışının bir faturası.
      Amerikalının malvarlığı yada marka değerlerine(siwift yoluyla dolarına) el uzatıyorsun da Allah’ınkine nasıl el uzatıyorsun?
      Amerika’ya mı? Yoksa Allah’a mı daha çok inanıyorsun?
      Allah dinini de kitabını da koruyacağını ayan beyan vadediyor(Hicr-9)
      Kimleri helâk edeceğini de.

      • Bize karanlık diyen Haçlılar tarih sahnesinden silindiler. Çukurda debelenip yok oldu Bizans. Anadolu duvarına tosladı Moğollar. Ne bu nuru söndürebilirsiniz, ne de koparabilirsiniz yıkılmaz bir duvar gibi yükselen bu milletin dayanışma azminden tek bir tuğla.

  11. Biz bize benziyoruz .sağcımız solcumuz dindarımız ateistimiz hepimiz aynıyız.Yaptığımız tek şey itraz ve başkalarını kötülemek.Şuan İktidar a hertürlü saldırıyı yapıyoruz. Peki kendileri olsaydı ne yapacaklardı.
    İşte görüyoruz ekranlarda CHP li başkan ve milletvekillerinin kentsel dönüşüme karşı çıkışlarını.
    Ama bugun neden dönüştürmediniz. 20 yıl yangelip yattınız oluyor. Peki izmir dönüştü mü depreme hazır mı onlarca yıl kim yönetti izmir i ???

    • Belediyeler ancak yıkım yapar..kentsel dönüşüm belediye bütçesi ile olacak iş değil..Belediyeler zaten hazine yardımı almasa ayakta duramaz bizim ülkemizde..Kentsel dönüşüm için iktidar muhalafet ve muhteris mülk sahipleri hepsi siyaseti,menfaati bir tarafa bırakıp kaynakları buraya aktarıp yapacak..Türkiye’de ki tüm binaları kentsel dönüşümle yapmanın maliyetii 480 milyar dolar.böyle bir para Türkiye’nin bütçesini 5 kat aşıyor..Esas ekonomi iyiyken dolar 2 TL iken bunlar yapılacaktı da ..seçimler imar afları tatlı geldi.Dolar olmuş 20 TL bu maliyetlerle kentsel dönüşüm yap sen..En azından insanlar öleceklerine prefabrik yapılsın devlet arsa tahsis etsin insanlara..yeterki devlet siyaset için değil canları kurtarmak için devletliğini yapsın..

Yoruma kapalı.