Dün -1998’de- Erdoğan’a ne yaşatıldıysa, bugün de İmamoğlu’na hukuk eliyle yapılan o.. Benzerlikler çok fazla…  

32
Reklam

İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesiyle sonuçlanabilecek mahkeme kararı sonrasında, dünyadan ve Türkiye’den yükselen itiraz sesleri, AK Parti ve MHP saflarında yer alanların hoşuna gitmemişe benziyor.

AK Parti sözcüleri, özellikle Ekrem İmamoğlu davası ile Tayyip Erdoğan’ın dört ay cezaevinde kalmasına yol açmış yıllar önceki yargılanması arasında paralellik kurulmasına şiddetle itiraz ediyorlar.

Her görüş açıklayan AK Partili “O başka, bu başka” deme ihtiyacı duyuyor.

Oysa benzerlikler hayli fazla.

Erdoğan bir şiir okuduğu için siyasi yasaklı olmasını getiren bir yargılamaya muhatap edildi.

İmamoğlu da içinde ‘ahmak’ sözcüğü geçen bir konuşması sebebiyle yargılandı ve cezası kesinleşirse siyasi yasaklı hale gelecek.

Her iki siyasetçi yargı önüne çıkartıldıklarında İstanbul büyükşehir belediye başkanı sıfatını taşıyorlardı.

Tayyip Erdoğan’a verilen ceza da, şimdi Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza sonrasında olduğu gibi, Türkiye içinde ve dışında şiddetli itirazlarla karşılanmıştı.

Reklam

Daha ne gibi ortak nokta istenebilir iki gelişme arasında benzerlik kurulabilmesi için?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi imzasını taşıyan ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ adlı bir kitap var. Geçen yıl yayımlanmış kitapta, Erdoğan, başında bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti adına, İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşmuş ‘dünya düzeni’nin esaslarını sorguluyor. Birleşmiş Milletler örgütünün adil olmayan bir yapıya sahip olduğunu vurgulayıp, yalnızca savaşın galibi beş ülkeye tanınmış ‘veto’ hakkının artık kaldırılmasını talep ediyor.

Kitaba dün bir kez daha göz attım.

Birkaç sayfada bir, üstü ve altı kalın çizgilerle çevrilmiş özlü sözlerin bazısı yeniden dikkatimi çekti.

Mesela şu özlü söz:

“Adalet tüm toplumların ortak değeridir. Kültür, medeniyet ve din ayrımı yapmadan bütün toplumsal ve siyasal sistemler adaleti merkeze alan bir düzen inşa etme arayışında olmuşlardır.”

Kitap ‘daha adil ve işlevsel uluslararası kurumlara’ duyulan ihtiyaç vurgulanarak sona eriyor.

‘Adaleti merkeze alan bir düzen’ arzusu hiç tükenmesin…

Reklam

Evdeki kütüphanemin en mutena köşesinde, Siirt’teki konuşmasında okuduğu bir şiir yüzünden yargılanırken, 28 Şubat’ın ağırlığını en baskıcı biçimde hissettirdiği günlerde, ülkemizin ünlü hukuk otoritelerinin yargının taraflı olduğuna dair ayrıntılı mütalaalarını da içeren Tayyip Erdoğan’ın savunmasıyla ilgili kitap yer alır. 

Çok sayfalı büyük boy bir kitaptır bu.

Bazılarını yakından tanıdığım ve bu sebeple Tayyip Erdoğan’ın şahsında temsil edilen görüşler açısından taban tabana zıt olduğunu bildiklerimin de içlerinde bulunduğu üniversite hocalarının hukuki mütalaalarını ilk gördüğümde, içimden geçen düşünceyi o günlerde yazıma da yansıttığımı hatırlıyorum.

“Türkiye’de gerçek hukukçular var” düşüncesini…

Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer

Prof. Dr. Çetin Özek…

Prof. Dr. Uğur Alacakaptan

Ve Erdoğan lehine mütalaa vermiş diğer hocalar: Prof. Dr. Doğan SoyaslanProf. Dr. Bahri ÖztürkProf. Dr. Mehmet Emin ArtukDr. (şimdi Prof.) Ahmet Gökçen… Öğretim görevlisi (şimdi Prof.) Ahmet Caner Yenidünya

Bu hocaların herbiri, askerlerin  Tayyip Erdoğan siyasi hayattan silinsin diye aradıkları bahaneyi Siirt’teki konuşmasında bulup yargı yoluyla bunu gerçekleştirmek üzere harekete geçtiklerini anladıkları ve bu mütalaaları mahkemeye sunulmak üzere verdiklerinde dönemin güç odağı tarafından bu yaptıklarının hoş karşılanmayacağını bildikleri halde, bilim namusunun gereğini yerine getirebilmişlerdi.

Taha Akyol bugünkü yazısında, günümüzün önemli hukukçularının da Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı mahkemeye 36 sayfalık bir mütalaa sundukları bilgisini veriyor.

Prof. Dr. İzzet ÖzgençProf. Dr. Adem Sözüer… Ve Prof. Dr. Ahmet Gökçen… 

İki listede de isminin yer almasıyla Prof. Dr. Ahmet Gökçen iki olay arasındaki benzerlikleri pekiştiriyor. [Dönmezer, Emeç ve Alacakaptan hocalar sağ olsaydı, onların da bu listede yer alacaklarına eminim.]

Benzerlikler gözden saklanacak gibi değil, esas zorluk benzemezlik aranmaya başladığında ortaya çıkıyor.

Nesi benzemiyor İstanbul’un farklı dönemlerinde büyükşehir belediye başkanı olmuş iki siyaset adamının yargılanma süreçlerinin?

AK Parti sözcülerinin itirazlarından bu sorunun cevabını alabilmek mümkün olmuyor.

Erdoğan’ın yargılanmasının 1998 yılında, İmamoğlu’nun aldığı cezanın günümüzde -2022 yılının son ayında- yaşandığını da kayda geçirmek gerekiyor.

Acaba benim kütüphanemin en mutena köşesinde sakladığım eski davayla ilgili hukuki mütalaaların da içinde yer aldığı savunma, kitap sayısı bakımından ABD’nin Library of Congress’iyle yarışacağı iddiasıyla oluşturulan Külliye’deki kütüphanede bulunuyor mudur?

Garipsenmesin bu sorum. Soruyu şimdi yazacağım cümleye girizgah teşkil etsin diye sordum:

AK Parti sözcüleri, Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davayla ilgili değerlendirmelere karşı konuşma yapmadan önce, bilgilerini tazeleme açısından yararlı olabileceğini düşündüğüm, ülkemizin öndegelen hukuk otoritelerinin mütalaalarını da içeren Tayyip Erdoğan’ın savunma dosyasına göz atsalar yerinde olur.

Onlar muhtemelen iki dava ve sonunda verilen cezalar arasında benim burada zikrettiklerimden daha fazla benzerlik bulabilirler.

ΩΩΩΩ 

Reklam

32 YORUMLAR

  1. Gördüğüm kadarıyla Ak Parti kadroları 2019 yerel seçiminden gereken dersi çıkartmamışlar. Üst üste sürekli hatalar yapıyorlar. Bu sonuç ister istemez insanın aklına şu soruyu getiriyor. Ak Parti kadroları ve çeşitli bakanlıklar (özellikle adalet bakanlığı) içindeki kripto fetöcüler gerçekten temizlendi mi? hakimin değişmesi ve seçime bu kadar az zaman kalmışken bu davanın kararının açıklanması normal mi? Bu işin içinde bir iş var diye düşünüyorum. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızı bile isteye zor durumda bırakacak bir karar var. Bence Ak Parti kadroları ve bakanlıklar (başta adalet bakanlığı olmak üzere) kripto fetöcülerden MUTLAKA temizlenmeli!

    • Okan bey otoriteye saygılı olunsun, ortada kesinleşmiş bir karar da yok zaten, yargıda ya da akademide kripto fetöcüler yok değildir, ama onları eleştirmek kimsenin aklına gelmez, endişeye gerek yok yani:)

  2. Erdoğan kendisinin en büyük rakibini 6’lı masadan evvel tespit etti.

    Seçimi riske sokamayacağının hesaplarını yaptı ve kendisine otokrat denme riskini alarak hamlesi yaptı.

    Mıntıka temizliğine devam etti.
    Tıpkı Demirtaşı saf dışı ettiği gibi,

    Tıpkı canan kaftancıoğlunu saf dışı ettiği gibi şimdide Ekrem İmamoğlunu saf dışı ediyor.

    Bu operasyonun adı ben karşıma Kemal Kılıçdaroğlunu istiyorum operasyonu.

  3. altili masanin neden adayini aciklamada geciktigini veya geciktirdigini imamoglu karari acikliyor. ama adayda belli oldu. Yeniden gül aday olmali diyorum.

  4. SENARYO BİR MAHKÛMİYET
    SENARYO BİR İNFAZ
    Siirt’teki şiir nedeniyle Diyarbakır DGM’de heyet bir gün önceden “beraat” kararı verilmesi konusunda mutabık kalır.
    Ertesi günü yani duruşma günü başkan ve askerî hakim üye “mahkûmiyet” kararı verceklerini söyleyince üye hakim YKnın (ben değilim) “–Bir günde dosyada ne değişti de kararınız değişti?” diye sorunca hiçbir m cevap veremezler.
    Üye hakim YK beraat kararında sebat edince oyçokluğuyla mahkûmiyet kararına muhalefet şerhi yazdırıp imzalar.
    Başkan ve üye askerî hakimin başlarına silah dayayıp ” kararınızda sebat edin ” diyebilecek hali yok ya.
    Belli ki göklerden ! gelen bir karar var.
    Siz olsanız yani daha sonra tüm yetkileri ele geçirseniz ve gerçekten mağdur edildiginiz olayda sizin beraatinize karar verilmesi gerekçesiyle muhalefet şerhi yazıp imzalamış üye hakim YKyı Anayasa Mahkemesi Başkanlığına kadar getirtmez misiniz?
    Olay bir mağduriyet değil de, Allah’ın lütfu ise tabii ki getirtmezsiniz.
    Üye hakim YKnın hiçbir terfisi yok.
    Pınarhisar olayında ise tam bir kitap yazılır.
    Bu konuda yeterli ve tekzip edilmeyen enformasyon olduğu için ayrıntıya girmiyorum.
    Evet olaylar senaryo.
    Ancak çektiğimiz sıkıntılar ve ödediğimiz faturalar ise gerçek.

  5. Erdoğan:
    Minareler süngü,
    Kubbeler miğfer,
    Camiler kışlamız,
    Müminler asker,
    İmamoğlu:
    Vali itlik yapmıştır!
    Seçimi erteleyenler ahmaktır!
    Ne benzerlik ama dimi kORU!

  6. Osmanlı’da adalet zaten yoktu , cumhuriyet döneminde ise başından bu güne kadar adalet asla bu milletin yüzünü güldürmemis hep kara çıkartmıştır ; yani onların tabiriyle bizde adalet tarihi bir sabıkaya sahiptir !
    Gayet tabii ki bunun birinci derecede sorumlusu , ahlaki temelden yoksun siyasettir ancak en az siyaset kadar adaletin de suçu, günahı vardır, yani hiç de masum değildir.
    Bu nedenle biz daha çoook havanda şu döveriz!
    Bizde Ankara’ da hakimler hiç
    olmamıştır, olacağı da yoktur !

    • Mucib bey dünyanın en büyük şeriye sicil defterleri arşivi bize ait, adalet yoktu falan filan demişsiniz de, kaç tanesini açıp okudunuz da burdan bilip bilmeden atıp tutuyorsunuz?

      • Osmanlı sarayında başta bazı padişahlar olmak üzere katledilen kardeşlerin , sehzadelerin , cariyelerin ve diğer kişilerin haddi hesabı yoktur . Örneğin III.Mehmet bir gecede 19 şehzadeyi katlederek Gines rekorlarına girmiştir!
        Ayrıca 50 ye yakın sadrazamın boynu vurulmuştur!
        Bunun dışında yaşanan diğer cinayetler , entrikalar, rezillikler vs. ise saymakla bitmez !
        Benden şeriye sicillerine ve H.Gayret’e selam olsun !

  7. Tayyip beye yapılan zulüm, İmamoğlu na yapılan, hakaretten dolayı verilen cezadır.Adam hakimlere hakaret etmiş, aynısını yapana yine ceza verilir ve haketmiştir.Bunu niye anlamıyorlar.

  8. Gördünüz mü; gündem nasıl da “6 yaş çocuk gelinden” Altılı Masanın cumhurbaşkanı adayını belirl(iyem)eme sorununa dönüştü. İnsan, ilk başta siyaset kurumu olmak üzere, başını aydınların çektiği yazar çizerlerinde olduğu toplum kesiminin hangi konularda ne kadar samimi olup olmadığını sorgular duruma düşüyor. Gündem yüz seksen derece döndü ve değişti; ‘nasıl da ülkemizi bu girdaptan kurtardık’ diye seviniyor mudur gündemi belirleyenler?..

    Ne olacak şimdi; bir daha örneği yaşanmasın diye koparılan vaveyla dindikten sonra “çocuk gelin sorunu” ülkemizin gerçeği olmaktan çıkmış mı olacak veya o benzeri konular üzerinden hem muhafazakar/dindar, hem de seküler kesim eliyle dine/İslam’a reva görülen paspayelik bitmiş mi olacak? Hayır! Ülkemizin en öncelikli gündemi artık ülkeyi KİM yönetecek olduğudur; taliplilerin hedefe ulaşmak ve kamuoyunu maniple etmek için her yola başvurmaları mubahtır. Ta 2013 yılında yargıya taşınmış ve dosyası kapatılmış olan 6 yaş gelin konusu nasıl ki yeniden gündem oluyorsa 1997 yılında okuduğu şiirden dolayı hakkında verilen siyaset yasağı ile aynı minvalde bir yargı kararı üzerinden yaklaşık çeyrek yüz yıl geçtikten sonra ilkiyle benzerlik kurularak yeniden gündem olabiliyor ülkemizde. Neden?

    Nedenini, istihbari konularda “Kime yarıyorsa” repliğini bize hediye eden merhum Mahir Kaynak’ın sorusunda aramamız gerekir mi bilmem ama, yaşanan son iki olay -6 yaş gelin ile İmamoğlu yargı kararı- milletin asıl gündemi olan ekonomik gündemin üzerini çok çabuk dağılan ince bir sis perdesi kadar örtemeyecektir.

    Altılı Masa ortaklarının ayrı ayrı süreçten en karlı nasıl çıkabilirim beklentisi ile iç çekişmelerini artık bir kenara iterek milletin menfaatine yönelik neredeyse -siyaset üstü demiyorum- partiler üstü, her kesimden ilgi görebilecek bir cumhurbaşkanı adayını -af edersiniz podyuma değil, sahneye de değil- halkın içine çıkararak meydanlara indirmesi gerekiyor mu artık? Bunu sağladığında, şimdilerde olduğu gibi yargının da alet edildiği yapay gündemlere yer kalmayacak gerçek gündem ortaya çıkacaktır.

    İmamoğlu kararını da çok allayıp pullamaya kimse gerek duymasın, göreceksiniz bu da, 6 yaş çocuk gelin gündeminin! üzerinden daha henüz 2 gün geçmişken söndüğü gibi saman alevi gibi sönecektir. Çok kısa sürelerde gerçekleşip biten gündem konularımız var son yaşananlara baktığımızda değil mi?

    Zamana gündem dayanmıyor, hemen yutup kara deliğine gönderiyor zaman suni gündemleri…

    Bu kadar kısa sürede gündem oluşturanların işlerinde çok mahir oldukları belli, ama kısa sürede hazırlanan gündem maddeleri ne acı ki zamana çabucak yenik düşüyor.

    Zaman çok hızlı ilerliyor, muhalefet partileri de ellerini çabuk tutmalılar. “Atı alan Üsküdar’ı geçti” derlerdi eskiler, şimdilerde çok teknolojik araçlar var.

    • 6 yaşında gelin olayını bizzat İsmailağa cemaatinin kendisi unutturmamaya kararlı görünüyorlar. Telefonu olan ismailağa mübarekleri kamerasını açıp cemaatlerinin mübarek hocalarına sahip çıktıklarını söyleyerek Ruşen çakıra İsmail saymaz ve diğer medya mensuplarına bol bol pas atıyorlar. İyi de yapıyorlar, saf müridler de olmasa gerçekten de unutulurdu!

  9. Sayın Koru, siz de altılı masanın safında olarak bu karar çok hoşuna gidenlerdensiniz galiba. Yapın mağdur edebiyatınızı ve tiyatronuzu bol bol. YSK yetkisi dahilinde bir karar veriyor ve bu nedenle bu kurul üyelerine hakaret edilmesine ceza verilmesi mağduriyet oluşturuyor. Yahu hiç olmazsa bunu savunmayın Allah’tan korkun.

  10. NEYİ BENZİYOR NEYİ BENZETİYOR

    Sayın yazar sorduğu soruya yazı içinde cevap vermiş fakat farkında değil. “…Bu hocaların herbiri, askerlerin Tayyip Erdoğan siyasi hayattan silinsin diye …” neymiş RTE nin siyasi hayatı silinsin diye askerlerin bulduğu bir bahane imiş. Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken kılıçdaroğlunun ismi büyük ölçüde öne çıkmış imamoğlu ekarte edilmişken bu neyin önünün kesilmesi, kimin hangi hangi ideolojiyi, hangi fikri yasaklamaya çalışması.

    Gerçekten Türkiyenin en liyakatsiz adamının önü açılıyor, yolu temizleniyor, başına taç koyuluyor.
    Üzülüyorum ülkem adına.

    Parti harcamalarındaki tutarsızlık nedeniyle erbakan yıllarca takip edildi, mal varlığı haciz altına alındı, hapisten son anda cumhurbaşkanı affıyla kurtulabildi. Tesadüf bu ya aynı miktarda açık (1 milyon lira) chp de de bulundu. Bırakın chp başkanlarının adli takip yapılmasını alkışlandılar, bundan mağduriyet çıkardılar. Hatta hatırlayan var mı demiyeceğim çünki böyle şeyleri sadece ben hatırlıyorum. Chp nin kedisi şeroya süt aldık sayıştay onu sorgulamış diye bir milyonu kediye yüklediler. büyük sükse yaptılar alkış aldılar falan filan.
    Tayyip erdoğan aldığı ceza görevden alınıp hapse atıldı. Siz inanıyormusunuz ki imamcık görevden alınacak hapse atılacak vs.
    Seneryo yürüyor biz seyrediyoruz.

    Bir karikatür vardı. Adam cehenneme düşmüş, zebaniler ateşe doğru itiyor, adam hala etrafına bir yaratıcı var mı, hesap gerçek mi diye soruyor. zebanilerde ooo güzelim sen daha uyanamamışsın diyor. Kılıçdaroğlu da iki gündür ” imamoğlunu istanbuldan koparamazsınız, imamoğlunu 16 milyona hizmetten yıldıramazsınız” şeklinde açıklama yapıyor. İnsanın içi acıyor lan…:)

  11. “herhangi bir dine mensup olmak insanı iyi biri yapmaz,
    iyi insan olmak vicdan ile ilgilidir,
    vicdan ise kişinin içindeki ilahi sestir.”
    diyor victor hugo.
    dün erdoganı yasaklamaya çalıştılar, bugün imamoğlunu yasaklamaya çalışıyorlar,
    aynı hikaye işte,
    dün hakların istismarı edilmesi, edenlere bir fayda sağladı mı???
    bugün de fayda sağlamayacak.
    hakları istismar edilene bir zarar verdi mi???
    bugün de vermeyecek…
    dün yasaklamaya çalışanlar ektiklerini biçtiler mi???
    bugün de biçecekler.
    insanlar bazen ilahi adaletin geç tecelli ettiğini ya da kötülerin cezasız kaldığını düşünürler ama öyle değildir O, seriül hisabtır. bir insanın kötülük/adaletsizlik yapabilmesi zaten yeteri cezadır aksi halde vicdanı izin vermezdi, engel olurdu sonrası zaten ibretlik. hep birlikte göreceğiz.
    İmamoğlu yine kazanmış oldu, zaten çok sevilen halkın gönlünü kazanmış bir siyasetçiydi şimdi yerini sağlamlaştırmış oldu, aday olup seçime girse yine erdoganı yenerdi, seçim “hiç bir şey olmasa bile yine bir şey olmuştur” diye tekrarlansa bu defa daha ezici farkla yenerdi sonuçta. ama aday olacak mıydı derseniz bence zaten olmayacaktı, bu operasyon aday olacağı için yapılmadı seçimlerde istanbul elde olsun isteniyor belki bir ümit olur umuluyor,
    olmaz.
    bu iş bitmiştir.
    öncelikle meclis çoğunluğu muhalefete geçecek bunu değiştirecek bir formül yok.
    “bir şekilde” erdogan cumhurbaşkanlığını da alsa bile ki görünmüyor ama bir yumuşak geçiş olabilir mi diye aralık kapı bırakalım yerinde kalmaz, kalmayacak.
    boşuna hukuku zorluyorlar,
    hesap ortada, rakamlar ortada, şartlar ortada,
    ekonomi ile gelen ekonomi ile gider,
    nihayet bidayettir,
    saraçhane başlayan, saraçhane de biter.
    türkiyenin yakın geleceğinde erdogan yok,
    akp yok.

    • İmamoğlu’nun yaşadıklarıyla Erdoğan’ın yaşadıkları arasında paralellikler kuruluyor. Oysa Erdoğan’ın hikayesinin ikna ediciliğine karşılık İmamoğlu’nun hikayesi plastik çiçekler kadar yapmacık duruyor. Bununla birlikte mahkeme kararının İmamoğlu’nun beceriksizliklerinin üstünü örterken kullandığı “ engelleniyorum” söylemine cuk diye oturduğu ortada. Sipariş verseniz ancak bu kadar olur. Bu yüzden muhalefetin İmamoğlu cephesinde yüzler gülüyor. Ak Partinin anketlerde yükselişinin ve muhalefetin kendi medyası tarafından bile beceriksizlikle suçlandıktan gelen bu mahkeme kararı, umut ışığı oldu.

      Saraçhanede yapılan programa bakılırsa, bu ışık İmamoğlu’nun gözlerini şimdiden kamaştırmış görünüyor. Belediye önündeki katılıma bakılırsa İstanbulluların bu zoraki kahramanlığa çok da iltifat etmediği açık. Kılıçdaroğlu, “İstanbullulara hizmet etmeye devam edeceksin” diyerek bu oldu bittiyi kabul etmediğini gösterse de İmamoğlu şimdiden bir galibiyet havasına girmiş durumda.

      Bu karar 6’lı masanın tüm konsantrasyonunu dağıtabilir. Hatta önümüzdeki günlerde masanın devrildiğini bile görebiliriz.

      • siz tekrar yapmakla yetinmişsiniz,
        bende tekrar edeyim;

        bu iş bitmiştir.
        öncelikle meclis çoğunluğu muhalefete geçecek bunu değiştirecek bir formül yok.
        “bir şekilde” erdogan cumhurbaşkanlığını da alsa bile ki mümkün görünmüyor ama bir yumuşak geçiş olabilir mi diye aralık kapı bırakalım yerinde kalmaz, kalmayacak.
        boşuna hukuku zorluyorlar,
        hesap ortada, rakamlar ortada,
        şartlar ortada,
        ekonomi ile gelen ekonomi ile gider,
        nihayet bidayettir,
        saraçhane de başlayan, saraçhane de biter.
        türkiyenin yakın geleceğinde
        erdogan yok,
        akp yok.
        üzgünüm leyla…

        bugünün tarihini not edin.
        seneye bugün yorumlaşalım.
        ddm
        16 Aralık 2022 At 10:11

      • bir öngörü daha paylaşayım,
        aramızda kalsın;
        İYİ PARTİ tahminlerin çok üstünde bir başarı yakalayacak.
        ddm
        16 Aralık 2022 13:48

        • Kritik zamanlarda, kritik kararlar, kritik sonuçlar doğurur. Bir de Pınarhisar seçilirse, tadından yenmez.

          Şiir okumakla hakaret etmek aynı değil ama ahali netice itibariyle algıya bakar.

          Bir mağdur çıkarmak, böyle bir şey işte. Neyse ki kesinleşmiş değil. Daha istinaf ve Yargıtay safhası var.

          Burak Haktanır, “Verilen cezaya üzülmesi gerekenler seviniyor, sevinmesi gerekenler üzülüyor” deyince, Fikri Akyüz şöyle yorum yaptı:

          “İstanbul’da radikal bir icraatı olmayan, hata üstüne hata yapan Ekrem İmamoğlu’nu kim sevindirmiştir? Nasıl sevindirdiğini biliyorum da niye sevindirmiştir?

          Üzülmesi gereken sanık niye sevinmektedir? Sevinen şikâyetçi taraf, üzülmesi gerektiğini niye fark edememektedir?

          Nedir?”

          Buradan bakınca şudur: Ekrem Bey erken sevindi. Meral Hanım epeyce acele etti.

          • biri şiir okumuş, biri ahmak demiş,
            ikisi de bahanedir.
            sayın erdoğan şiir okuduğu için hapise girmedi, bir potansiyel taşıdığı için önü kesilmek istedi, şiir bir bahaneydi, şiir okumasaydı fıkra anlattığı için aynı şey olacaktı.
            sayın imamoğlu, ahmak dediği için yargılanmıyor, ahmak sözü bir bahanedir, bir potansiyel taşıdığı için önü kesilmek isteniyor, ahmak demeseydi, fıkra anlattığı için aynı şey olacaktı.
            nitekim az kalsın eli arkasında gezdi diye hakkında soruşturma açılmaya kalkılmıştı, bahane aranıyordu, bulunması an meselesiydi.
            durum bu kadar sade ve bu kadar basittir.
            farklı görmek isteyen de istediği gibi görebilir, paşa gönlü bilir. ama kimseyi ikna edemez. herkes şaşı değil.

            erdoğandan mağdur çıkıyorsa imamoğlundan neden çıkmasın pardon da??? yıllarca her türlü fırsattan hatta başarısızlıklardan bile mağduriyet üreten sizler bırakın da biraz da biz mağduriyet üretelim değil mi?

            verilen cezaya üzülmesi gereken, sevinmesi gereken diye bir şey olamaz, herkesin her türlü hakareti ettiği bir siyasal zeminde birazcık aklı ve mantığı ve tabii vicdanı olan kimse kişiler için değil, ülkenin geldiği yer adına, yargının hali adına üzülür.

            biz imamoğlunun ülkenin iki sente muhtaç olduğu zamanda radikal icraat zamanı olmadığı için radikal icraat yapmamasını doğru buluyoruz, bazen şartları zorlamamak en büyük vatanseverliktir, gücünün üstünde adrese teslim projelerle ve ihalelerle halkın yoksullaştırılmasını yanlış buluyoruz, kendisini seviyor ve tüm engellemeler karşısında başarılı olduğunu düşünüyoruz, ülkenin hali ne gerektiriyorsa onu elinden geldiğince iyi yaptığına engellemeler kalkınca daha da iyisini yapacağına inanıyoruz, önünde uzun hizmet yılları var, onu destekliyoruz maddi ve manevi desteğimizi de arttıracağız.

    • D.oğlu diyorki bugün,
      bir sağdan astık bir soldan dediler..
      nerdeyse dedem yaşına gelmiş insanlar,
      Menderesi hop milletin eline verenleri sonra adamcağızı astıranları!..
      yaşını büyültüp idam ettirenleri!..
      bir sürü acı anlatırım lakin…
      daha geçen hafta iranda iki gencecik fidana daha idam !…
      geçç yaa.. geç bunlarıı ..
      anam babam geçç buunnlarıııı😡

  12. Tarihin en başarılı belediye başkanı ile en başarısız belediye başkanı kıyaslanır mı kardeşim, izan diye bir şey var yahu, ayrıca birisi şiir okumuş birisi hakimlere küfür etmiş, cezadan muaf mı bu adam, ayrıca Fehmi Koru, bütün karar yazarlarını ne çok severmiş.

    • Erdoğan’ın hikayesini çalıp, onun şarkısını söyleyerek seçimi kazanamazlar. Erdoğan’ın hikayesini güçlendirecek yan bir hikâyeye dönüşürler en çok. Bunun farkında değiller henüz. Başlarına geldiğinde anlayacaklar çalmaya çalıştıkları hikâyenin kahramanını daha da güçlendirdiklerini. Hayatın böyle bir cezası olacak kendilerine.

      Şu sözü unutmasınlar: “Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. İlkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak.”

  13. Bu chp içine atılmış bombadır, 3 güne kalmaz patlar, demedi demeyin, Alevi klik chp genel başkanlığını ve adaylığı imamoğluna bırakmayacak,

  14. Erdoğan’ın siyasi başarısını sadece mağduriyet üzerinden okuyanlar, hem Erdoğan’ın lider olarak siyasi büyüklüğüne gölge düşürüyorlar hem de gerçeği çarpıtıyorlar.

    Erdoğan 1994’te sayısal anlamda az oy alan bir partimizin, RP’nin belediye başkan adayıydı. Karşısında en güçlü partiler ve o partilerin en ünlü isimleri vardı. Medya düzeni tam gaz karşısındaydı. Hiç kimse Erdoğan’a şans tanımıyordu. Ama Reis seçildi.

    Reis seçildiğinde hükümet karşısındaydı. Belediyede meclis çoğunluğuna sahip değildi. Ama bütün bir Türkiye’nin gıptayla izlediği büyük hizmetler yaptı.

    20 yıldır, içerden ve dışardan gelen onca çelmelemelere rağmen Reis’i başarılı kılan işte o liderliğidir.

    Reis’le İmamoğlu mukayesesini mağduriyet algısı üzerinden yapanların aklına şaşarım.

    İçimizdeki eziklerin kimi sözlerine de üzülmemek elde değil.

    Reis’e geçmişte diz çöktürmek isteyenler ve Reis’e içerden hep muhalefet edenlerin bugün de kalkıp Reis’e bu karar karşısında tepki koyma çağrısında bulunmaları hiç şaşırtmadı beni.

    Bu kararla birlikte kimin kiminle ağız birliği yaptığını not ediniz derim.

  15. Yargı kararları birbirine benziyorsa ne olmuş?
    Benzer suçların cezasını en baştan bir kişi çekmiş diye, sonraki suçlular cezadan muaf mı tutulsunlar yani!!!

    • Erdoğan’ın siyasi hikâyesi ile kendi hayatı arasında benzerlikler kurmaya çalışan İmamoğlu, tartışılan yasak kararını biraz fazla abartıyor.
      Zira hakkında verilen yargı kararı ne adaylık sürecine engel oluşturuyor ne de herhangi bir hak mahrumiyeti getiriyor. En iyi ihtimalle 2 yıl sonrasına dair bağlayıcılığı olacak bir yargı kararı bu. Çıkacak sonucun İmamoğlu’nun lehine olma ihtimali de mevcut.
      Kısacası, davaların içeriği bir yana, İmamoğlu hakkındaki kararın Erdoğan’a 1998 yılında siyasi yasak getiren yargı süreciyle uzaktan yakından bir benzerliği yok
      Kimse aklından çıkarmasın, seçmen mağdurun yanındadır ama kendisine mağduriyet arayanı da gözünden tanır.

      • RTE’nin aldığı cezayı ve o dönemi iki satırda geçiştirmek tarihe haksızlık olur sayın Sever. bir sonraki dönemlerde kitaplar yazılacaktır hemde kütüphane dolusu!
        (osmanlı dönemini yok sayıp okumayan araştırmayan bir millet, son 20-30 yılı yazar okur ders çıkartırmı? ders olarak işlermi okullarda kendileri bilir😡)
        Fakat şu bilinmiyor unutulmuş,
        YSK’ ya bir nokta biir virgül bile konduramazsın! Minareden mesaj vermek başka, YSK yada üyelerine bir cümle kelime başka!!
        Son söz,
        Bırakın yeni hakaretler olmadan döksün eteğindeki taşları herkes!
        hemende mahkemeye koşmadan!!!

        • İmamoğlu’na verilen ceza ile Başkan Erdoğan’ın belediye başkanı olduğu dönemde aldığı cezayı mukayese ediyorlar.

          “Bu şarkı burada bitmez” diyorlar..

          Elma ile armudu aynı kefeye koyuyorlar.

          Başkan Erdoğan bir şiir okudu.

          Okuduğu şiir ders kitaplarında da olan bir şiirdi.

          Ve o gün sizin gazeteleriniz “Bir hışımla geldi geçti”, “Artık muhtar bile olamaz” diyordu.

          Sizin yazarlarınız çizerleriniz kahkahalar atarak izliyordu o tabloyu.

          Sizler bugün, tiyatroda rollerinizi eksiksiz oynuyorsunuz.

          İmamoğlu’na sarılırken gülücükler atıyorsunuz.

          Oysa bizler, o dönemde gözyaşları içerisinde Başkan Erdoğan’a verilen cezayı takip ediyorduk.

          İstanbul’a su getiren, vatandaşını ucuz ekmekle tanıştıran, hakkı savunan, korkmadan “Allah” diyebilen Erdoğan cezaevine girerken, ailemizin bir ferdinin zindana düştüğünü biliyorduk.

          O bilinçle gözyaşlarımızı akıtıyorduk..

          Yani arada fark var, küfür edenle şiir okuyanı mukayese etmek mazluma zulümdür.

          Selâmetle..

          • vallaa ben şahsen bir siyasetçi için gözyaşını bırak kılımı kıpırdatmam!
            siyaseti bilmeyen beceremeyen bıraksın gitsin şimdiden!
            -bir kesime inanç etnisite inşaat ihale mihale benzeri bahanelerle ayrımcılık (-+) yapana zaten prim vermem
            -ülkesini insanını tanımayan, vatanını milletini bilmeyen sevmeyen, toprağının önemini bırakıp kaçarım kafasıyla anlayan!!!
            insanların beni yönetmesini hiç istemem
            -eşini dostunu ahbabını okuldan kankisini heleki karısını kayırıp ballı kaymaklı yerlere getiren, komşularını bakan MV yapan,
            -benden vergiyi katmerli alıp sonra hesap vermekten kaçan,
            -aylıklara eşit hesapla eşit düzenleme yapmayıp, vergiyi zammı katmerli döşeyen!..
            Benden oy istemeye gelmesin!

Yoruma kapalı.