Bu yılın futbol takımı hiç kuşkusuz Manchester City…
İlkay Gündoğan’ın kaptanı olduğu City bu yıl İngiltere’de hem Premier Lig’de, hem FA Kupası’nda şampiyon olmuştu; dün gece de İstanbul’da yapılan final maçında İtalyan İnter takımını yenerek Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmayı başardı.
Büyük bir başarı bu.
İstanbul böyle bir finale evsahipliğini en mükemmel şekilde yaptı.
Maçtan sonraki kutlamaları en geniş biçimiyle vermek yerine izleyicileri reklama boğan yayıncı kuruluşun bu ayıbını sineye çekmek yerine, bir yolunu bulup aynı yayını sunan İngiliz kanalına geçtim.
Takımlarının şampiyonluğuna tanıklık etmek üzere ülkelerinden Türkiye’ye -İstanbul’a- gelen İngiliz taraftarların sevinci had safhadaydı. Kupayı ve madalyaları alan oyuncular çiti atlayıp seyircilerle kucaklaştılar.
İçimden “Başarı işte böyle kutlanır” düşüncesi geçti.
Galiba bizler yenilgiyi kabulde zorlandığımız gibi başarıyı kutlamayı da bilmiyoruz.
Kutlamalar bizde de yapılmasına yapılıyor ama hem içinde yer alanlar hem de gelişmeleri izleyenlerde kalıcı iz bırakmıyor.
İngilizler kupayı kazanmayı İstanbul’da en coşkun biçimde kutladılar; yarın Manchester’a gittiklerinde orada daha da büyük kutlamalar yaşanacak.
Haklarıdır.
Bir yıl boyunca çok ağır antrenmanlar yaptılar, çetin ceviz rakiplerle canlarını dişlerine takarak mücadele ettiler, sonunda da başarıya ulaşınca kutlayacaklar elbette.
Takımlarını yalnız kendi sahasında değil rakip sahalarda ve en son İstanbul’da da yalnız bırakmayan taraftar kitlesi, bütün bir yılı son maçlardaki başarıları bekleyerek geçirdi. Bütün kulvarlarda arzularına ulaştılar.
Rakip İnter finalde maçı kaybetti ve şampiyonluğu elinden kaçırdı, ancak taraftarları takımlarının finale kadar pek çok çetin takımı eledikten sonra en büyük kupayı kaldıracağı beklentisi içerisindeydi. Olmadı, tek bir gol, şampiyonluk umudunu ortadan kaldırmaya yetti.
İnter taraftarları kaçan fırsatı hep hatırlayacaktır, ancak her yılın tek bir şampiyonu oluyor ve kupayı müzesine o götürüyor.
Siyasette de öyle değil mi?
Partiler seçimden iktidar çıkmak amacıyla çaba sarf ediyorlar. Sandığa gidiliyor ve diğerlerinden daha fazla oyu alabilen parti/ler iktidarı elde ediyor; aday gösterdikleri kişi de cumhurbaşkanı oluyor.
Cumhurbaşkanlığı için ‘%50+1’ şartı var; %50’den 1 fazla oy alan cumhurbaşkanı seçiliyor, oyu ‘%49.99’da kalan rakip ise seçimi kaybediyor.
Futbolda 1 gol yetiyor, siyasette de 1 oy…
Şampiyonlar Ligi finalini 1 gol yediği için kaybeden İnter ne yapar dersiniz?
Evet, bildiniz, gelecek yıl kupayı kazanmak için bugünden itibaren çalışmalara başlayacaktır.
Gerekirse daha güçlü oyuncuları transfer edecek, teknik kadrodan memnun değilse onları daha beceriklilerle değiştirmenin yolunu arayacak, memnunsa antrenörün stratejisini ve taktiklerini gözden geçirmesini bekleyecektir.
Manchester City bu yıl tam da böyle yaparak amacına ulaştı. Bir önceki yıl yarı finale kadar yükselmiş, ancak o aşamada aynı yılın şampiyonu olacak Real Madrid’e yenildiği için elenmişti City; bu yıl aynı akıbete uğramamak için özel çaba gösterdiği biliniyor.
Dönüp siyasetimize bakalım:
Son seçimden, AK Parti, iktidarının devamını sağlayarak çıktı. Aslında tek başına girseydi seçimi kaybedecekti; bunu bildiği için MHP yanında başka partileri de ittifakına dahil etti.
Öyle başarılı oldu.
CHP de tek başına girmesi halinde seçimde yenileceğini bildiği için kendine müttefikler aradı ve buldu da. Ancak rakip ittifak seçimde daha fazla oy alabildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise, %51 küsur oy alan aday seçildi; CHP’nin adayı kaybetti.
İktidarını sürdürme icazetini halktan alan ittifak, seçimi kıl payı kazandığı için, yönetimde strateji ve taktik değişikliğine gidiyor; akıllıca davranıyor yani…
Seçimi kaybeden ittifak ise, 9-10 ay sonra yeni bir seçim -yerel seçim- olduğu halde daha şimdiden gevşedi; CHP’nin içi ise karışıverdi.
Gelecek seçimde hangi taraf başarılı olabilir?
Cevabınızı kendinize saklayın.
ΩΩΩΩ
Misal Ahmet CHP’ye ön yargılı. Bakmayın size muhalefet sorunu var dediğine CHP’nin Başına Mehmet Akif Ersoy gibi Dini Bütün biri gelse Yine vermez. Kılıçdaroğlu Bu ön yargıyı kırmayı başardı.
Bu Toplumun Bu urumu Tam Bir Tez konusu iyi incelenmeli.
Hulki Cevizoğlu: Atatürk gelse Erdoğan kadar oy alamaz
https://www.youtube.com/watch?v=x06sC5UVzlM
Mucip beye “21 yıl önce de adam kazandı o zaman hangi imkanlar vardı.Onu bir açıklayın .” diye sormaya gerek yok,
o zamanlar ecevit hükümetinin kullanabileceği kadarlık bir devlet imkanı da yoktu,
devlet memurlarının maaşını ödeyemez durumdaydık:)
Hatta bu yüzden esnaf bir arkadaş başbakanın kafasına yazarkasa fırlatmıştı(ama eski model, mobil değildi yani)
Bu sistemde AKP yanına 6-7 parti aldı sözde koalisyon bitecekti. İsim değiştirildi İttifak adını verdiler.
Kılıçdaroğluda 6’lı masayı kurdu. TEK Başına Bir parti Bu sistemde%50+1 alamıyor AKP %35 oda alamıyor.
CHP Değişsin diyenler Mansur vaya Ekrem başkan olduğunu düşünün Bu 6’lı masayı bir araya getirecekmi? Karşı rakip bunlara arasına fitne atacaktır.
6’lı masa Mansura veya Ekrem beye Bizden aday olacak derlerse. uzatmayım bunun gibi çok farklı seneryolar var,
Bunuda daha uzatırım.
Kılıçdaroğlu Ben Adayım demedim Ne partimden nede 6’lı masada onlar teklif etti. 6’lı masadan iyi partiden hariç diğer partiler Kılıçdaroğlunu iyi tanıyınca onlar teklif etti.
o aday ol demedi bu demedi. KK nasil aday.oldu. olay 3 maymuna dondu. bir secimi meral aksener in inadi diger secimide kilicdaroglu nun inadi kabettirdi. imamoglu varken adam aday arar mi? hem caliskan hem genc hem de secmene sempatik bir yuz birazcik psikoloji okusunlar lutfen.
Futbolda takım çalışması-oyunu vardır. En taktir ettiğim kısmı budur.
Rakibe verdiği zarar yada risk (bir çelmesiyle sakatlar) ise bu oyundan en nefret ettiğim kısmı.
Boş adamların boş vakitleri.. edebiyatına hiç girmeyeyim. Bu kadar zararlı maddeyi dumanı içeceği vücuduna düşünmeden alanların bulunduğu bir ülkede Allah ıslah etsin derim sadece. (Gidin o beden sağlığınızı eşleriniz aileniz için kullanın🤗).
CeHaPe kafası da bir nevi bu dumanlı sulu kafalara benzetilebilir mi acaba?😂
Hadi son seçimdeki taktikleri (masa üyelerine vekil hediyesi👍) göz doldurdu.
Bu taktiklerini yerel seçimde TAÇLANDIRA BİLECEKLER Mİ???
Bunun için önlerinde kurultsyları vs var.
Bu son şansları🤔 olabilir mi?
Bu da gerçek Siyasetçi olup olmadıklarının göstergesi olur belki🤗.
(Gerçek en hakiki siyasete ve Atatürk gibi bir siyasi dehaya gerçekten susadı ülke. O’nu yenmek, geçmek demek ne demek acaba? “Onu ve fikirlerini yok etmek!” olarak algılayanlara seyirci kalmak hangi tür siyaset mesela?).
Kılıçdaroğlu Bu ülke için her öz veriyi yaptı balık Baştan değil Aşağıdan düzelir, Millet olarak biz iyi istemiliyiz Kılıçdaroğluna layıkmısınız onu düşünün.
Türkiyenin Sorunu Muhalefet sorunu değil Kafa sorunu Ahmet bu ülkede olduğu sürece bu ülke düzelmez.
Şimdi Ahmet’e sorarım Tamam Kılıçdaroğluna ön yargıların var Ali babacan Ekonomi mezunumu, Ak partinin ilk yılları bu insanı desteklemedinmi, Genç arıyordun Erdoğandan gençmi. Kendini yönetememekden bahsetmişin Erdoğan Balanslı ayakkabı ile dolaşıyor,doping iğne ile duruyor.
Demek neymiş Muhalefet sorunu yok kafa sorunu var.
Merkez bankası -72 Milyar dolar Rezervinde sen Ne çalışmasında bahsediyon Erdoğan Milletin korkuları bildiği için Milleti korkutarak Götürüyor.
Hükümeti destekleyen kanallara bakın Kılıçdaroğluna Saldırıyorlar.
BAKIN MANTIK İŞLETİYORUM
BAKIN MANTIK İŞLETİYORUM
BAKIN MANTIK İŞLETİYORUM
Düşük profilli kazanamıyan birinimi Rakip istiyorsunuz Öyle biri Kılıçdaroğlu ise OĞLUM SİZ KILIÇDAROĞLUNU NEDEN İSTEMİYORSUNUZ. NEDEN kILIÇDAROĞLUNA SALDIRIYORSUNUZ, KILIÇDAROĞLU PASİF LİDERSE CHP BAŞINDA DURSUN
KILIÇDAROĞLU UYKULARINI KAÇIRDI GAZA GELMEYİN.
https://www.youtube.com/watch?v=Fay78gCwdkY
Bu ülkede özellikle başarısız olanlar tekrar tekrar ödüllendiriliyor. Başarılı olanlar da kovuluyor. Ülkenin genel hali hep böyle.
Allah aşkına kumar masası mı başarılı onumu ima ediyorsunuz. adamlar kendilerini idare edemiyorki ulkeyi idare etsinler. Halk herşeyi görüyor ve ona göre değerlendiriyor.Göreceksiniz 9 ay sonra da gereken cevabı verecek iş ile reklamı birbirinden ayıramayanlar bol kepçeden atanlar gereken cevabı alacak.
Evet, yenmek de yenilmek de doğal bir sonuç ; bu futbolda olduğu gibi siyasette de öyledir .
Ancak ikisi arasında Fehmi Beyin gör(e)mediği çok önemli bir fark var ; bizim siyasette kazananlar , özellikle iktidarda ise devletin her türlü imkanını arkasına alır, bu yetmez her türlü yalan dolan , alavere dalavere de eklenir , bu alnının akıyla kazanılan bir başarı değildir , futbollda böyle yüzkarası bir durum yok !
Kazanan takımı da buraya kadar mücadele edip kaybetse de ikinci olan takımı biz de candan tebrik ederiz vesselam .
Laf aramızda ülkemize giren döviz de bu arada bize can simidi oldu , on da şükür !
Mucip bey 21 yıl önce de adam kazandı o zaman hangi imkanlar vardı.Onu bir açıklayın .
Kazanmak için kumar masası değil proje lazım , çalışmak lazım, kazandım demekle kazanılmıyor. 2001 de de devlet imkanları vardı ne oldu iktidar yerle yeksan oldu.
Şu an darmadağan oldular sağlam alt yapı , nitelikli eleman ve sadakat olsaydı dağılırmıydı .
Turkiyenin sorunu muhalefet sorunu bunu halen anlamadınız
Sen de bekle muhalefet kendi kendini tamir etsin: nerde görülmüş mekanik aletlerin tamirlerini kendi kendilerine yaptıkları, o ancak bilim kurgu filmlerinde olur:))
Ahmet bey 2001 krizini yaratan hükümetten bizi sayın bahçeli kurtarmıştı, bugün benzeri krizlere düşmüyorsak onu da devlet beye borçluyuz…
Ahmet Bey , her şeyden önce yorumuma gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederim , doğrusu başka amacım da yok .
Çünkü söyledikleriniz tamamen bir çarpıtmadır, bu nedenle o konulara girmeyeceğim.
Ancak şunu da belirtmek isterim ; benim hic bir partiyle ne organik ne de gönül ilişkim vardır.
RTE. ‘nın da 2013 e kadar olan icraatlarından beğendiğim çok şeyler vardır. Ama o günden bu yana yaptığı kötü icraatla da ne yazık ki hepsini sildi süpürdü !
Selamlar saygılar
Mucib bey “Fehmi Beyin gör(e)mediği çok önemli bir fark var” filan diyorsun ama
senin de gözün pek keskin sayılmaz:
“futbollda böyle yüzkarası bir durum yok !”
Sen beni güldürdün, allah da sana güldürsün:))))
Iyi de ben o kadar biliyorum , sizin farklı bilginizin ne olduğunu ise anlamadım.
Selamlar saygılar
Fitbol deyince Özal’ın taktiği gelir aklıma.
Milleti zamdan konuşmasın galeyana gelmesin diye, pahalılığı örtbast etmek için bizzat kendi giderdi maça🙂.
Son yirmi yılın parti-ikdirıyla Anıtkabirden hatta Atatürk isminden soğutmaya çalışan siyasi yapı ile karşılaştık!😡 Anayasayı delmeyi hatta değiştirmeyi amaç edinenler bağırmaya bile başlar belki yakında, amaç neydi? Hasıl oldumu bilemem. Doğru bir taktik miydi? Onu hiç bilemem☹️
Sonuca baktığımızda 20 yıldır ülkeyi yöneten siyasetçiler halâ mecliste, Atatürk’ü Cumhuriyeti Liyakatı Demokrasi yi laikliği savunduğunu söyleyen, ADALETİ nerdeyse gözümüze sokanları yılan sokacak yakında
-geçmişin gölgesinde yaşanmaz mış!…
-halka rağmen halk için.. siyaset yapılmazmış!…
-günceli yakalayamadığın gibi, geçmişin izlerini de silememek!, var ya…☹️
(Ne onlar diyecek uyanıklar çıkabilir açıklansın: ikna odalarından başla sağdan saymaya, yolda yürüyen cüppe giymişlerin ihtilalle ülkeyi yönetebileceklerini sananlara kadar!…
Kurumları ele geçirmeyi gösterip paralel yürüyenleri ebediyyen başa bela edenler..
Sonrada kendileri aynı yolu kullanıp hem teröristin hem tarikat cematçinin kankası olmasada!.. oluyormuş gibi görünenlerin😡)
Yanarım yanarım da,..
Yıllardır şu terör belasını ve neticelerini görüp te; ANNAYAMAYANLARA yanarım😡
Sonrada diyorlarki, biz neyi anlamadık😡.
Maça gelen seyircinin yüzde 99’u dışardan gelmişti herhalde. Türk seyirci yok gibiydi. Bunu yükselen Euro kuruna bağladım. Kim o kadar parayı verip maça gidecek. Stadları bizim fakir halk yapıyor borç harç, zevkini sefasını parası olan Avrupalılar yaşıyor. Rantını da çeteler yiyor. Eh bize de bu layık zaten. Güzelim deniz kıyılarını da üç kuruşa Rus turistlere peşkeş çektiğimiz gibi. Halkımız parası olsa bile vize alıp Avrupa turu yapamıyor, şimdi de bize çok özel bir statü düşünüyormuş Avrupa Birliği, tam üyeliği unutacakmışız. Unutmayalım bunların hepsini başımıza bu iktidar getirdi adım adım.
Bu ülkenin halkı fakir ve yabancının üç beş dolarına muhtaç. Borç içindeyiz ve üstüne de dünyanın mültecisini almışız. Merkez bankası bile eksi 45 milyar dolar gibi borç içindeymiş. Gelen yeni başkan defterlere bakınca “f.cked!” demiştir herhalde.
Evet birileri uçuyoruz kaçıyoruz hayalleri kuruyor olabilir ama her gün yaşadığımız durum aynen bu. Nuri Bilge Ceylan filimleri gibi. İç karartıcı, bunaltıcı, kaçmak istediğiniz bir cehennem. Merkez başkanı da “go to hell” deyip Boğaziçini bitirir bitirmez Amerika’ya kaçmıştı. Ancak nasıl kandırdılarsa geri geldi yıllar sonra, önemli bir kariyeri bırakarak. Bakalım ne zaman geri kaçacak. Derviş rahmetli de uzun süre denemiş ama bakmış bunlar adam olacak değil ülkesine geri dönmüştü.
Yoruma kapalı.