Ekonomi, siyaset derken iktidar yolunu şaşırdı…

31
Reklam

Ekonomiden anladığımı iddia edemem; bu alana ilgim kendi bütçemi denk getirmeye çalışmakla sınırlıdır. O sebeple, baş gösteren tartışmalara şahsımı ilgilendirdiği oranda kulak versem de, yazılarımda derin ekonomik analizlerden mümkün olduğunca uzak dururum.

Benim ilgi alanım siyaset. İçeride ve dışarıda meydana gelen gelişmeleri izler ve yorumlarım. 

Son zamanlarda kendimi iyice meçhuller denizinde kulaç atarmış gibi hissediyorum.

Hem ekonomi hem de siyaset alanlarında.

128 ve -45 milyar doların hesabı

Devletin ekonomi yönetiminin hatalı olduğunu hiç tereddütsüz ilan eden bir gelişme kısa süre önce yaşandı.

AK Parti’nin genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ekonomi ve Hazine yönetimini kendisine emanet ettiği akrabalık ilişkisi bulunan bakanla yollarını ayırdı.

Önce “Bakan ortada yok” haberi çıktı, ardından 72 saat süren bir boşluk yaşandı ve sonunda bakanın sosyal medya hesabından sitem dolu bir mesajla görevini bıraktığı ve kendisine bakanlık yetkisini veren makamın da onu görevinden ‘af’ ettiği duyuldu.

Reklam

Boşalan bakanlığa yeni bir yüz getirildi. Bu arada Merkez Bankası başkanı da değiştirildi.

İşte ben de bu gelişmeye bakıp “Demek ki, ekonomi hatalı yönetilmiş” sonucuna varıyorum.

Yakın zamanda bu akıl yürütmemi zedeleyen bir gelişme yaşandı. Bakanı ve Merkez Bankası başkanını değiştirme ihtiyacı duyan Cumhurbaşkanı Erdoğan farklı bir söylemle toplumun karşısına çıktı. İstifasını kabul ettiği bakanın görevde bulunduğu süre içerisinde başarılı işler yaptığını onun ağzından öğrendik. 

Ben de pek çok kişi gibi şaşırdım.

Pek çok kişi, “Acaba görevden af edilmiş olan bakan yeni bir affa uğrayacak ve eski görevine dönecek mi?” kuşkusuna kapıldı.

Kuşkuya kapılanlar çok olmalı ki, bir süredir toparlanma eğilimine girdiği fark edilen TL yabancı paralar karşısında yeniden dengesini kaybetti.

Denge o gün bugündür yerine gelemiyor.

Cumhurbaşkanının ekonomiye yararı dokunmuş görev değişikliği icraatının olumlu etkisi yine onun tarafından kısmen de olsa yok edilmiş oldu.

Reklam

Siyaseten anlaşılabilecek bir şey değil bu.

Neden?

Aslında nedeni anlamak zor değil. Görevi bırakan/bıraktırılan bakanın aileden oluşu en baştan mahzurluydu. Bakana yönelik devam edegelen eleştiriler ayrılmasından sonra bile etkili oluyor. Bakanın gitmesi ekonomiyi rahatlatsa bile ona yönelik eleştiriler AK Parti’yi zora düşürüyor.

Tayyip Erdoğan aynı zamanda AK Parti lideri de olduğu için partisinin daha fazla zarar görmemesi amacıyla görevden aldığı bakana sahip çıkma ihtiyacı duyuyor.

Bunu ve konunun aile bağları yönüyle hassasiyetini anlamakta zorlanmasam da, giden bakanı savunurken yakın geçmişe dönük en ciddi eleştiri konusu olan “128 milyar doların akıbeti ve Hazine’nin döviz rezervinin eksi 45 milyar dolara gerilemesi” iddialarının yalanlanması aklımı karıştırıyor.

Son iki yıl içerisinde böyle bir tablonun ortaya çıktığını gösteren Merkez Bankası’nın rakamları…

Hazine’nin döviz rezervleri iki yılda 128 milyar dolar azalmış. 

Şu an ‘swap’ denilen bir mekanizmayla, yani döviz ödünç alıp ona karşılık olarak TL teminatı vermek suretiyle, günlük yabancı para ihtiyacı büyük çapta karşılanabiliyor.

Yeni ekonomi yönetiminin faiz artışı sonrası gelen yabancı ‘sıcak’ para da var.

Sorunları şeffaflık çözer

Muhalefet elbette muhalefetliğini yapacak, “Eksilen 128 milyar dolar nasıl azaldı, bu paralar hangi yöntemle elden çıkarıldı ve kimlere gitti?” sorusunu sorması da, rezervlerin eksi 45 milyar dolara gerilemesini dert etmesi de doğal.

Ekonomiden minimum derecede anlarım, ama bu kadarına benim bilgim de yetiyor.

İktidara düşen, eleştirileri ciddiye alıp kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmasıdır.  

İstifa veya görevden alma yoluyla ayrılmış olması bakanın, şimdiki ekonomi yönetiminin işini kolaylaştırıyor aslında. Gerçek bilgiler kamuoyuyla paylaşılırsa, işlemlerde hata yapılmışsa bile daha fazla zarara sebep olunmadan hatadan dönüldüğünü anlarız.

Kovid’li ortamın varlığı da kamuoyu açısından hatayı kabullenmeyi kolaylaştırır.

Görüyorsunuz, ekonomiyi bilmesem bile siyaset ilgi alanıma giriyor. Böyle bir konuda siyaseten ne yapılması gerektiğini bilecek kadar…

Ancak bu noktada, iktidara yön veren aklın siyaseti anlamayı da zorlaştırdığı gerçeği devreye giriyor.

Demokrasilerde -Türkiye de demokratik bir ülke- iktidarlar muhalefetin yıpratıcılığına muhatap olurlar, ancak kendilerini zora sokacak malzeme vermekten ısrarla kaçınırlar. Siyaset düz bir çizgide gider-gelir demokratik ülkelerde.

Siyaseten yanlış olan

Şeffaflık iktidarların silahıdır. Muhalefetin eli kolu şeffaf davranılarak bağlanır.

Epeydir bizde bunun tersi bir yol izleniyor. İktidar kendi eliyle kendisini kötü biçimde bağlıyor. Yaptığının yanlışlığını yine iktidarın açıklamalarından anlıyoruz. 

Türkiye’de anayasada da yerini bulmuş temel hak ve özgürlüklerin yeterince korunmadığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat ilan ettiği ‘insan hakları eylem planı’ ile iktidarın kendisi dünya aleme duyurmuş oldu.

Muhalefetin aylardan beri gündemden düşürmediği ‘kaybolan 128 milyar dolar’ ile ‘eksi 45 milyar dolara düşen döviz rezervi’ konuları da, yalanlanmaya çalışılırken doğrulanmış oldu.

Son günlerde aniden Meclis gündemine getirilen fezleke konusu ile parti kapatma niyetinin 2023’te yapılacağına yemin billah edilen seçimle ilgili manevralar olduğu da meydanda. 

Bir an için bunların hiçbirinin söz konusu olmadığını düşünün.

Doların ateşi alınmış bir ortamda, kötü ekonomik yönetimin suçlusu da belli hale gelmişken, üstelik ‘korona ile mücadele’ gibi bir mazeret de varken, reform paketleri ilan edileceğine, zaten anayasada yer alan temel hak ve özgürlükler alanında aksayan yönler sessiz sedasız ortadan kaldırılsa, muhalefete eleştirilecek konu bırakılmasa… 

İktidar için böyle bir ortam daha uygun olmaz mıydı?

Olurdu, ama iktidarlar sürekli akıllıca yollarına devam etseler, o zaman hep yerlerinde kalırlardı. AK Parti ilk on yılında öyle yaptı, sonrasında da ilk on yılının başarılarıyla idare etmekte.

İktidarların da bir sonu olmalı değil mi?

ΩΩΩΩ

Reklam

31 YORUMLAR

  1. Ya zarre kadar bilgisi olmayanların sosyal medyada birilerinin ağzından çıkmış, olan bir iki kelime ile her yorumci veya yazara saldırmakla kendilerini cahaletlerini sergilerken birilerinin onları adam yerine koyduklarını’mi zannediyorlar.

    Tarihi erdoğan ile taniyanlar, kendi irklarını Osmanlı ile övenler’in arasında zerre kadar fark olmadığı gibi iddia ettiklerindende bey haberler.
    Örnek: tarihte Farsli olan bir millet, 900 ve 2020 li yillarda Bir Şeh tarafından S
    Şiiliğin bir benzeri olan Ismaili meshebine inaniyorlar ve hayatlarını öğle südürmek istiyorlar.
    Zamanın Iran devleti ise Sünnü ‘lüğü benimsediği için onları terörist ilan ediyor ve komşu devletlerle birlikte soy kırıma başliyorlar. Fars farsı öldüriyor.
    Haşhaşi kabilesi Onlar ile 250 seneden fazla mucadele veriyorlar ve ırkları bitmek üzere iken Agahan bunlara sahip çıkıor.
    O zaman Haşhaşi dedikleri şu an Ismaili meshebi mensupları.
    Hepside çok zengin ve Hindistan ve bazi afrika ülkelerinde camileri falan var. O camilerini ve tarihi eserlerini tamir ettiriyorlar ve gelenek göreneklerini yaşadıkları ülkeleder sürdürüyorlar. Hepside çok zengin ve mevki sahipleri.
    Ismaili Müslümanlardan Kanada’da epeyce var. Onlar günde sabah ve akşam 2 defa namaz kılıyorlar. İranli şiilerde 3 sefer. Ikiside 5 vakit namazı birleştirerek kiliyor.
    İsmali cemaatı fars olmasına rağmen İran onları ülkeye sokmuyor ve Müslüman olarakta kabul etmiyor.
    Sudiarapistan’da onlar’ı kafir olarak yani dinsız olarak kabul ediyor ve haca gitmelerini izin vemiyor.
    Benim Kanadada son oturduğum binada 15 20 aile oturuyordu, ve bu aileler her akşam en yaşlı bir adamın evinde toplanırdılar, ve kuran okuyup onu tevsirini yapardılar.Ayrıcada salon kapisını kapatmazdılarki hindu ve sirhler de dinlesin müslüman olsunlar diye.

    Süriye iç savaşı başladığında erdoğana bed dua ediyordular, ordaki tek tük kalmış ismaili Müslümanlarını İranin öldürmesinden korkuyordular. Hatta 2011 de nerden bulmuşlarsa erdoğanın çok kizgin bir resmini haftalik çıkan Sünni islam dergisinde katıl süriyeyi karıştırdı diye yazmama gerek yok bu günkü gelmiş duruma düşüreceğini yazdırmiştılar
    O zaman ben AKP ve erdoğani desteklediğim için, o dergının yayın yõnetmenini aradım ve neden o korkunç resmi koyduklarını ve Türklerden bilgi almadıklarından dolayı
    kızınca, yönetmen “Bûyk elçiliği aradığın fakat onların ne telefona nede message cevap vermediklerini söyledi.
    Yönetmene inanmadım elçiliği aradım, elçilik adamın aradığını ve message bıraktığını doğruladı.
    Türkiye Süriye iç savaşına destek verdiğ an Araplar ve İslam alemini karşısına aldı.
    Tam İranın 800 yılık bileğini bükemediği Türkiyenin Erdoğan sayesinde belini kırdı!

    Haçlılar ve papaz!
    Papaz Papa kökünden geliyor ve Hırıstıyan din alimi. Haçlılar’da gene hırıstiyan aleminin din sembolu olan Bayrakları.
    Müslümanlar Lailaheİllah yazılı bayrakları islamın semboli.
    Kendine ve Dinine saygısı olan birisi kalkıp başka dinlere ırklara küfür ve hakaret ettiği zaman o kendisine geri döner onlara yetışmez.
    Maalesef tek bildikleri küfür ve hakaretleri o küfür ve hakaretleri kendi kendilerine yaptıklarının farkına dahi varmayacak kadar cahiller ordusunu yetiştiren AKP ve başkanını tebrik etmek lazįm bu kadar aklını değil erdoğanın ağzından çıkan lafları kutsalaştıran cahiller ordusunu biraraya getiremeği abartısız dünyada ondan başkası beceremez.
    Iki kelimenin birisi muhakkak başka ırklar ve dinlere hakaret etmekten zevkmi aliyorlar?
    Burdaki yorumcuların aradında bir kaç istisna harıç genelde ya farkında değiler yada kendilerini tamin etmek için yaziyorlar.
    Kendi ırkına, cinsiyetine, mesleğine namusuna, saygısı olan karşısındakilere küfür ve hakaret etmez

    • Vah Vah.
      Bu ya okuduğunu anlamayacak kadar cahillik veya Her türlü algıyı yapamyı kendine profesyonel iş edinmiş haşhaşi kurnazlığı.

      Haşhaşi dediğimizde haşhaşileri mi aşalığıyoruz.Bize ne haşhaşilerin şu anki durumundan .Google bilgileri ile tarih proseförü kesilmekte nedir.
      Haşhaşilere benzetililme nedeni atlet koklayarak hiçbirşeyi sorgulamadan bir Paşa nın bir marangozun emrine girmesi,Bir askerin MIT tırlarını durdurması.Bir savcının teknik nakavt yapması.Bir askerin hiç düşünmeden halkın,polisin üzerine tonlarca bomba yağdırması.
      ABD nin kucağında oturup islama hizmet ettiğini zannedecek kadar uyuşturulması .
      İşte HAŞHAŞİLİK budur.Bunu bilerek saçma sapan tarih tartışmasına çekmek ancak haşhaşilere özgü bir kurnazlık ve bukalemunluktur.

      Yine aynı şekilde Haçlılar lafı hiristiyanlara hakareret edildiğini çıkarmak nasıl bir kurnaazlıktır.
      Her hristiyan haçlı zihniyetinde mi?
      Haçlı seferlerni ve müslümanlara yaptığı katliamlaı bilmemek mümkün mü
      Peki bizim ABD kucağında oturan hoca kılıklı papaz ne dedi.İşbirliği yaptığı haçlılardan korkmayın onlar size birşey yapmaz değil mi?
      Haçlıların bu coğrafyada yaprığı ortada değil mi?
      Bunu dahi sorgulamayan haşhaşilr bu lafı dahi nasıl savunabiliyor görüyor sunuz?
      Direk savunamadıklarından sen hristiyanlara mı hakaret ediyorsun la kurnazlık tavan

      Ya Hoca kılıklı bu adama Papaz demem papazlara hakeretmişç
      Yahu adam 30 yıldır ABD kucağında.ABD direk koruyor kolluyor.
      Adam haçlılar birşey yapmaz diyor
      Buna hoca denmez sakladığı haçlıların temsilciliği papazlık yakışır.

      Yani kısaca bu şark kurnazlıklarını bırakta “Haçlıları koruyan ABD ve diğer avruplaı devletler tarafından el üstünde tutulan ama uğruna bir Nato üyesin Türkiye yi gözden çıkaracak kadar bu papazla haçlıların ne işi var ona kafa yor.
      Birde bunu sorgulamayacak kadar atlet koklayarak kendinden geçen müritlerin diğer insanları cahillikle suçlması tam bir pişkinlik.
      Görevinizi iyi yapın yoksa ABD hem sizi hem papazı iade eder.

  2. Dünya yuvarlaktır demek için macellan olmak mı gerekir?
    Ekonomiden söz etmek için ekonomist olmak mı gerekir?
    En kolay bir ekonomi hesabı
    Aldığın ücretle beş yıl önce ne kadar Benzin. mazot, döviz,altın, simit, ekmek……. alıyordun şimdi ne kadar alıyorsun
    Beş yıl önce iki yüz tl ilk bankonotla kaç tl akaryakıt alıyordum şimdi ne kadar alıyorsun
    O zaman herkes kendi cebinin ekonomisini görür

    Orta da bir yalan var ama kim söylüyor belli değil bu yalanın ortaya çıkacağı da yok şimdiye kadar çıktığı da görülmedi
    bir taraf bardak boş diyor bir taraf bardak biraz eksildi ama dolu diyor

    Bir takımın oyuncusu hakem de olursa o takım maç kaybet mi…..

    Parti kapatmaya gelince
    Sahi bu parti ne çabuk kuruldu böyle hemen bir ayda veya
    Nasıl suç işledi bir için de
    Çok garip

    Bizim ülkemizin eski bir hastalığı vardı
    yine onun belirtileri görülmeye başladı sanırım (erken seçim hastalığı)

  3. Olaylara dar çerçeveden bakan bir millet! Hıç bir zaman başarılı olamaz.
    Mâalesef, bu bizde mev cüt.
    Ekonomı! Ekonomik olmak bireyden ve aileden başlar.
    Zengin olmak ayağını yorganına göre uzatmak ve ış ayrımı yapmaksızın elinden gelen bulduğu her işi sevip ve dürüstce yaparak olunur.
    İsraf,Gurur, ukalalık, tembelik, göteriş, fakiri hakir görmek, zengine kulluk etmek.
    İnsana, insanlığa, ve doğruya, değil, makama mevkiye,palavraci ve yalancilara rağbet,
    Ev,köy,kasaba,şehir, ve ülkeler yıkar. Daha doğrusu yukarda saydıklarım dünyan yıkar.
    Öenekmi? Korona virüsü.
    Geçen hafta
    bizim eyalette! FredMeyer isminde bir süper marketler zincirı’nin bir şübesi zamani geçmiş yiyecekleri çöpe atmişti.
    Onlari gören bir vatandaş basına ve eyaletin fakirlere sağlık, para ve yiyecek yardımi yapan bakanlığına haber vermiş; tvler,halk ve o kurum onlari nerdeyse linç ettiler.
    Buralarda zamani geçmeye 1 ay kala o üründe indirim yaparlar zaman geçmeye 1 hafa kala devletin yardım kurumuna bağşlarlar, ve iki gün içerisinde fakirlere ulaşır.

    Yemek hizmeti veren lokanta veya büfelerde gûnlük satılmamış olanları kapanmaya 30 40 dakika kala genelde kendi müşterileri veya evsizlere bedava dağıtırlar.
    Öğle bizdeki gibi pazarcılar fiyatlar düşmesin diye tonlarca hamsileri, nehirlere dõkmezler satılmayan sebzeleride ayakları ile ezmazler.
    Açıkcası buralarda bizdeki gibi ekmekler ve yiyecekler çöpe değil insanların midesine gider.
    Herkes laik olduğu şekilde yönetilir.

  4. Dünya rahat etmesine edecek’te ben ve yaşıtlarım görebilirmiyiz. Bana biraz zor gibi geliyor.
    Peki neden zor?
    Diana’nın ölüm tarihin’den, açıkcası
    “Öldürüleli, yakında 24 yıl olacak.

    18 yaşında gelin gittiği Kıraliyet ailesini’in gerçek niyetleri ve yüzlerini gören Diana! Dedelerinin dedesi Geoge Washington’un izinden gitmeye; Kıraliyet ailesini yakından tanıyıp amaçların’ın ne olduğunu görüp ve anladıktan sonra karar verdi ve dede Washinkton’un, başlattığı ve ilk darbeyi ABD’den kovarak vurup ABD deki saltanatlarını yıkarak bundan sonra o saltanatı sürdüremiyeceklerini göstermiş, olan Georgün torunu olduğunu hatirlatınca

    G.W. gibi Dianada; onları Dünyayi kan gölüne çevirdiklerini ve cevirmeye’de devam etmelerine engel olabilmek için Kıraliyet ailesinin maşa olarak kullandıkları Afrika ve Müslümanlar ile iyi ilişkiler hatta evlilik yapmak istiyerk engellemek istedi! Onuda hayatı ile ödedi.
    Şu an o ailenin bütün pisliklerini ortaya dökmek için senelerce uyuşturuci ilaçlar ile uyuttuklari fakat başaramadıklari Anasının izinden giden Prens Henry ve asirlarca köleleştirdikleri Sıyahilerın temsilcisi Meghan Kıraliyet ailesine dede George ve Diana’dan sonra 3 golu attılar.
    Üçüncü golun ayrıntıları Oprah ile önceden yapılmış interview 69 ülke tv lerinde yarın (Pazar günü) yayınlanacak, olmasından dolayı
    Kıraliyet ailesinin etekleri tutuştu ve hemen Meghan’e Soruşturma açtılar,”tam emin değilim” fakat bugün haberlerde ingiliz mahkemesi red edildiğni söylediler.

    Gelelim! Tarih boyunca Kıraliyet ailesinin oyunlarına.
    Ortadoğu’da Müslümanları bölmek.”Meshep vb gibi) Arkasından, İrklara ayırıp birbirlerine kırdırmak!
    İslam alemine yaptıkları taktiklerin aynısını Avrupa ve diğer kıtalarda Hırıstıyanlar içinde kullanmak Avrupada meshep çatışmaları, akabinde haçlı ordular kurup Avrupa ile Ortadoğuyu karıştırmak.20. Asrin en kanlı soy kırımını Müsevi torunu olan Hitlere kendi ırkını yok ettirmek.
    Tarihte, Kıraliyet ailesinin en başarılı olduğu oyunuda Osmanlı devletini yok ve edip Türkiyeyi batımak.

    Esas ingilizler Kıraliyet soyundan olmayan ingilizler çok dürüst ve çalışkan bir millet.
    Firansızlar gibi ukala ve kendilerini beğenmış bir millet değiller.
    Zaten bu özeliklerini’de Diananın öldûğünde ortaya koydular ve baş eğilmez kiraliçenin başini Diananın ölmüş bedeni için eğdirtıler.

    Bunlar ve bu tip menfaatçlar’ın son kozları Trump ile birlekte abd’de ihtilal yaptırmaktı onuda başaramadılar.

    Bu tip gizli iş çecirenlerin amacı ABD yi şeytanlaştırmak ve kendilerinin bütün oisliklerini ABD deki ırkcı olmayanlara yıkmak.

  5. Girilen yolun özelliği şu: Bir yanlışı düzeltmek için daha büyük yanlış yapmak.
    Ülkenin ödeyeceği faturayı kar topu gibi katlamak.

  6. kayıp milyon dolarlar pandemi için kullanılmışmış.
    şey gibi bu,
    kamu harcamalarında israfa tahammülümüz yok.
    bir şey söyle kanayım
    ya da
    yeter ki bir şey söyle kanmak istiyorum diyenler için zannedersem bu açıklamaları yapıyorlar. başka bir izahı vardır belki ama ben bilmiyorum.
    kanmak istiyoruz.
    ekonomimiz şahlanıyor,
    aya gidiyoruz,
    islam ülkelerine lider oluyoruz,
    kutlu yürüyüş,
    mutlu yükseliş,
    lay lay lom.

  7. 128 milyar doların hesabı verilirken kurla ve virüsle mücadelede kullanıldığı bildirildi.
    Emisyon hacmindeki artış için de virüs bahane edildi.
    2019 sonunda 153 milyar TL olan emisyon, 2020 Temmuzunda 221 milyar TL ye çıktı. Yani bu arada 68 milyar TL karşılıksız para basılmış.Gelişmekte olan ülkelerde emisyon artışında birinci, koronaviris için doğrudan destekte sondan ikinciyiz.
    128 milyar doların bugünkü kurla(7,5)karşılığı 960.000.000.000.TL
    45 milyar doların karşılığı ise 337.500.000.000 TL
    Yani ikisini ve basılan parayı topladığımızda 1.365.500.000.000 TL yani 1 trilyon 365 milyar 500 milyon YTL para. IBAN ile de 1,5 milyar TL toplanmıştı.
    Koronavirüsle mücadelede doğrudan destek bu miktarın ellide biri bile değil.
    Kurla mücadelede kaç TL kaçtan satıldı bu da açıklanmıyor.

  8. AŞIRI BORÇLANARAK SAĞLANAN GEÇİCİ REFAH.
    Gelirine göre çok borç almanın başarı sayıldığı bir yerde ekonomik yıkım kaçınılmaz olur.
    Borçlanabildiğin ölçüde ekonomik çöküş geciktirilebilir ama asla önlenemez.
    Alınan borçlar faizi ve borcu ödeyecek durumda değilse yanlış yerlerde kullanıldığını anlarız.
    Hiçbir basiretli iş adamı yüksek faiz oranıyla böyle yatırımları intihar olarak görür.
    Başkasının ödeyeceği parayla ancak yapılır.
    Vatandaş eninde sonunda ödeyecek.
    Parayı kullananlar yaptırdıkları işlerin kar etmemiş olması önemli olmaz.
    Maksat borç bul iş ver.
    İşi alanlar kar etsin.
    İşi verenler kar etsin.
    Karşılıklı wın wın.
    Ne kadar borç o kadar iş vermek o kadar çevresine ve kendilerine fayda sağlamak.
    Borç alınmasa bunları yapmak imkansız.
    Bütün iktidarlar halkın anlama kapasitesine göre az veya çok böyle beslenirler.
    Demokrasilerde iktidara gelmek mücadelesi ülke kaynaklarını halkın fazla tepkisini çekmeyecek şekilde önce çevresini nemalandırmak içindir.
    Halkın tepkisi seçimlerde ölümcül olur diye özellikle seçim önceleri halka elma şekerleri bol keseden dağıtılır.
    Halkın kültürel seviyesine göre bu tuzaklara az veya çok düşülür.
    Bütün yapılanlar bunun tekrarıdır.
    SEÇİM ÖNCESİ BOLLUK,SEÇİM SONRASI YOKLUK teorisidir.
    Mualefet ve mualif medya demokrasilerde olmazsa olmazdır.
    Demokrasinin şimdilik en iyi rejim olması tartışmasız bundandır.
    İktidar alternatifi her zaman olmalı.
    İstenmese de mualif medya her zaman özgür olmalı.
    Bunun olmadığı veya kötü olduğu yerlerde duvara kamyon tam toslayana kadar tek yanlı propaganda ile halk uyutulur.
    Her veri ile oynanır.
    Gerçek durum içerde cennet dışarı da cehennem havasında sunulur.
    Oysa Moskova ya giriyoruz derken Berlin e girilen Göbel propagandası benzer nuans farkları ile az ve hiç demokrasi ile yönetenler dahil en çok ta yönetilenlere zarar verir..
    Demem o ki kendini dahi eleştirmekten çekinmeyenler öz güveni çok olanlardır. Eleştiriye tahammülü olmayanlar ve imkanlarının sonuna kadar hesap soranları cebri tedbirlerle susturmak isteyenler korkak ve yanlış işler yaptığına inanan özgüveni olmayanlardır.
    Bu ölçüleri aile reisinden ,en küçük amire oradan devlet idare eden liderlere kadar uyguladığımızda doğru sonuçlar elde edebiliriz.

    • borç yiğidin kamçisidır. borç yiyen kesesinden yer. ensonundada,
      ”hey corç versene borç” şarkısı söyleyerek nirvanaya ulaşırsan, varacağın yer de tam senin anlattığın elma ağacının altı olur (elma şekeri kafasına düşecek diye bekleyen bile olur).
      90-2000 li yılların krizleri, sorunları insanları kapalı bir deliğe tıkılmış gibi hissettirmiş olmalıki,
      kapı açılır açılmaz onlarda açılıverdiler çiçek gibi..
      tüm işleri ben yapayım, sonra ben sizin babanzım ben ne dersem o olur. ensonunda da ”herşeyi ben yaptım öyleyse diyetini bana ödeyeceksiniz ben hakettim” kıvamına gelir mi gelir!
      wın yaparken kim sağda bekler, kime çelme takarlar kısmı beni ilgilendirmez. bekleyen düşünsün.
      burdaki asıl irdelenmesi gereken konu, muhaliflerin durduğu yer, kafasındaki delice sorulardır önemli olan.
      Eğer ki muhalif, ”amaan bırak ayağı tökezlesin, eninde sonunda batıracak!!!… bende ozaman gelir davetiyeyle otururum,
      moduna girmişse eğer;
      ozaman yanmışız demektir. tamda öpözgür oluruz tüm zaman.
      gelir bir parafoncu bir adam, onlarda elpence durdurur karşısında
      sonra dileriz hepberaber el aman.

  9. iktidarlar mı yolunu şaşırıyor, yoksa siyasetçi oturduğu koltuğun sihriyle kendi mi şaşkına dönüyor bu incelenmeli.
    milyar dolarlar da şaşırtıyor olabilir. biraz da sorana göre bu şaşırtmaca oyunu bölümlere ayrılıyor sanki.
    örneğin, kılıçtaroğlu sorunca gözleri parlayan, elini ovuşturan bir partili,
    babacan sorunca tss (yaa dünün bebesinden ne korkuyon derdikbiz çocukken).
    “128 milyar doların akıbeti ve Hazine’nin döviz rezervinin eksi 45 milyar dolara gerilemesi” iddialarının yalanlanması aklımı karıştırıyor. demiş sayın yazar.
    merak etmeyin sadece karıştırıyor. çorba ya dökülseydi?
    Bazı güzel cümleler vardır: sorunu yaratanlar sorunu çözemez manasında.
    çünkü benim yoğurt yeyişim böyle diyordur da sen anlamıyorsundur. işin dramakomik tarafı sen anlamadığını da anlamıyorsan halimiz yaman..
    ondan sonra 600 vekilin yaptığı, yapmadığı, yapamadığı, yapmak istediği, belkide hayal ettiği, rüyaları, hedefleri, en önemliside:
    UMUTLARI…
    varmıdır, nedir? bakmak yerine,
    dşarda şu ülke bu ülkeye bindirdi, uzaklardan geldi evsahibini dövdü, birpiyon gönderdi ortalığı karıştırdı, taşeron tuttu bizim çocuğu dövdürdü.
    dışardan birisi borç versene jorç..
    yada bir parti kursam.. yirmi vekil kapsam.. 50+2 hımm.. kih kih yerine,
    sen yap bir açıkoturum, tlekonferans (şimdilik öğrencilerle muhtarlara internetten yaptığın gibi) kendi vekilinden (yani benim asli meclise gönderdiğim en hakiki gerçek yetkili tapulu vekilm) başla, eyy vekilim netceez gari?..
    sor bi bakiimm..
    o ıssıcak koltuğunda biraz soğumaya ihtiyacı var,
    değil mi?

  10. “MİT Kumpası Davası”nda geçen gün karar çıktı. Aralarında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan ve Yurt Atayün’ün de bulunduğu 10 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
    Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar, FETÖ’nün emniyet içindeki en önemli adamları.
    Ancak MİT kumpasının asıl yöneticileri; olay tarihinde örgütün “yargı imamı” , “emniyet imamı”, “MİT mahrem hizmetler imamı”, “Marmara bölge imamı”, “emniyet mahrem imamları”, “Polis memurları Türkiye imamı” firari durumda bulunuyor.
    Bu tablo, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen için kimlerin önemli olduğunu, kimlerin ise kullanıldığını açıkça gösteriyor.
    Yurtdışındakiler durmaksızın sosyal medya trollarına pas atmaya devam edip saldırılarına devam ediyor.

    • Sende ”durmaksızın sosyal medya trolları olarak pas almaya devam edip” son gaz gidiyon fatih bey.
      ne zaman partmağın görsettiği yere değilde sahibine bakmayı öğreneceksin.
      imam bir tane olur, gerisi seni şaşırtmak içinmiş demekki yine kandırılmışsın.

  11. Klavuzu karga olanın…
    Veya bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Yola beraber çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen yolu da kaybedersin, dostunu da (N. Fazıl).
    2001 yılında beraber yola çıktıklarına bakınız, bugün yanında olanlara maalesef (Kendi ifadesi). Hele de ortaklara iyice bakınız, üç ortağın birbirinin görüşünü ne oranda benimsiyor diye sorsam sanırım bu oran yüzde 10’u geçmez. Hele üçüncü ortak ülkeyi kendisinin yönettiğini büyük bir şımarıklık ile her fırsatta dile getiriyor, kimse de hadi oradan demiyor. Uygur kardeşlerimiz konusunda bile onun çizgisinin benimsenmesini akıl almıyor. Bütün bunlar gösteriyor ki iyiye giden birşey olmaz, beklemiyoruz da. Bütün bunların kaynağı adeletin yerle bir edilişidir (küçük küçük ortak altın çağını yaşadığını söylese de). Marketlerde caddelerde insanlar artık sesli bir şekilde adaletsizlikten ve kötü ekonomiden şikayet ediyor. Yazar kasa fırlatmanın da ötesi kötü durum. Daha önce de yazdım, durum freni patlamış yüklü bir kamyonun yokuş aşağı gidişi gibi…

  12. “İktidarların da bir sonu olmalı değil mi?” derken; bunu zaten biliyoruz, her şeyin bir sonu olduğu gibi.. Bunu söylerken Sn. Koru, ‘iktidar için yolun sonu göründü’ kesin kanaatini izhar ediyorsa, buna karşılık şu denebilir; “Yolun sonu yeni görünmedi, hayli zamandır o sona yaklaşmış durumdayız.. ama sadece yaklaşmış durumdayız ve o son bir türlü gelmiyor”…

    Gelmediğinin sebepleri var. Buraya döneceğim.

    “İktidarın sonu gelmiş, ona yaklaşmış durumdayız” derken, istenen şeyin, bu iktidar gitsin de muhalefet bloku gelsin temennisi olmadığını söylemeliyim. İstediğimiz, daha iyi yönetilebilir bir müreffeh ülke, daha iyi, şeffaf yöneten bir iktidar…

    İşte iktidarın sonu gelmişte oraya, sona, bir türlü çıkamıyoruz dediğim yer tam da burası. Nedenleri var demiştim ya, işte burası.

    Nedenlerden birinci ve en önemli olanı mevcut iktidar sonrasının nasıl şekilleneceğiyle ilgili. Mevcut muhalefetin yapısı malum ama aslolan yeni sistem değişikliğine gitmiş bir ülkede ilk seçim sonrası -eğer seçimi muhalefet bloku kazanacak olursa- sistemin “Yeni” Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönüştürüleceğinin belirsizlik sergilemesi.

    Henüz -yeni- Millet İttifakını oluşturacak partiler bu olgunluğu ve güveni seçmene aksettiremiyor. Yani muhalefet blokunun, hem çok parçalı yapısı ve hem de farklı ideoloji ve dünya görüşüne sahip olması halk/seçmen nezdinde yamalı bohça” tabirini hak ediyor ve bu durumun ülke yönetiminde, yeni sistemde sorunlara sebep olabileceği öngörüsünü besliyor.

    Bu öngörü sadece halkta/seçmende değil devlet kademelerinde de aynı görüşün hakim olduğunu söyleyebilirim. Tam bir “Saldım -girdik- çayıra, Mevla’m kayıra” hali. Eski sistemde kalınmış olsa veya yeni sistem üzerinden bir kaç seçim geçmiş olsaydı oturmuş bir yapıda iktidar alternatifi oluşturmak daha kolay gerçekleşebilirdi.

    Muhalefet blokunun -Millet ittifakının-, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişi sağlayacağız demesi öyle bugünden yarına olabilecek bir şey değildir. Kaldı ki, ekonomik durum, dış politika, pandemi ve bölgemizde ABD yeni yönetiminin ABD geleneksel politikalarına dönüşü etkileri ile “Mavi Vatan” söylemiyle uluslararası kamplaşmalar ve Yunanistan ile gelişen yeni durumlar, çözülmeyi bekleyen ve hızlı karar alama sürecini dayatan devasa sorunlar da var orta yerde ve bu hem devlet hem de halk/seçmen nezdinde çok parçalı iktidarlar ile çözülebilecek sorunlar değil, ya da Millet İttifakı partileri bu kaygıyı giderecek varlık gösterebilmiş değiller.

    Aslında iktidarın hem ekonomideki kötü durumu hem de insan hakları eylem planı ile ikrar ettiği olumsuz durumun herkes farkında ve bunu kabul ediyor. Malesef bu katmerli durumun ne mevcut iktidarın ve ne de muhalefet grubunun söylem ve eylemleriyle ortadan kalkabileceğine inanılıyor.

    Seçim çare gibi görünse de kutuplaşan bir yapıyla her kutbun iki yanında yer alan siyasi bloklar/partiler halk nezdinde “aşağısı sakal, yukarısı bıyık” ya da “her iki ucu kirli değnek” misali geleceğe umutla bakmayı engelleyen bir savruluş yaşıyor, yaşatıyorlar.

    Aslında ülkeyi düze çıkaracak gerçek manalı bir iktidar/yönetim çoktan beridir son bulmuş ta, biz o gelinceye kadar mevcut olan/lar/la idare ediyoruz.

    Sözün kısası; bir reklam filmindeki klişe sözü, uyarlarsak, bu bizim ülke yönetimindeki mevcut durumumuzu yeterince açıklıyor: “Biz daha iyisini yapıncaya kadar en iyisi bu” diye sizi var olana mecbur bıraktıran, mevcut iktidarı kabullenen hem devlet aklı hem de bir kesim halk/seçmen hali mevcut ülkemizde.

    Hoş, o reklam filminde bir iddia var; yaşattığı konfor ve kalite ile gelecekte daha iyisini yapma inandırıcılığını hak ediyor…

    Bizde, ülke yönetimimizde öyle değil, tam tersi malesef…Kalite ve konfordan kaybettiren bir mecburiyetle ona bağlı kalmak hali. Ne açıklanamaz bir durum. Değil mi?

    • Güzel ülkemin acaip güzel lafları vardır. Ceketini assa yada odunu aday gösterse.. kıvamında dalga bile geçildiği olur.
      Belkide gerçekten bir çiçek bir böcek hatta japonların bir robotu aday olsa.. diye düşünmüş olan olmuş mudur acaba?
      bir parti/partili den yıllardır vazgeçememek..
      muhalifini onun yerinde görmek istememek.
      işte bunu düşünmek gerek.

  13. İhaleler açılmış. Hazırlıklar tam gaz. İktidarı bırakmaya niyeti yok birilerinin anlaşılan. İnsan hakları, gösteri ve protesto hakları da başka bahara kaldı görülüyor. AB projelerinin suyu bitmiş.

    “Emniyet Genel Müdürlüğü 600 bin gaz kapsülü, 5 bin adet kalkan ve TOMA suyunda kullanılmak üzere 40 ton gaz solüsyonu alımı için ihale düzenleyecek. Jandarma da 20 bin metal kelepçe, biber gazı, cop ve robocop teçhizatı alınacağını açıkladı.”

  14. Ekonomide artçı şoklar yaşanmakta.
    Stres birikmekte, ve herşey bir anda olacak Ekonomide 8 şiddetinde deprem yaşanacak.
    ortalığa Bir anda toz duman kaplayacak.
    Böyle gitmez ekonomiden anlayanlar onlarca kişi yanlış söylüyor bunlar doğru
    Amarikada 10 yıllık tahvil faizleri artıkça bizde döviz yükselir neden çünkü merkez bankasının kaynakları sülük gibi emilmiş, Dünya köy olmuş çünkü komşundaki ekonomik sorunlarda seni etkiler.
    Lirayı Böyle Bitirecekler!
    https://www.youtube.com/watch?v=OPJUUanSzo0

  15. evin bütçesi ne ise devletin bütçesi az farkla odur
    gelir giderleri karşılamadığı zaman ya zorla haraç toplar, mirastan kalanları satar,ya da tezellül içinde borç toplarsın
    itibarın için çevrendekilere ziyafetler büyük sözler sarfedersin
    anlaşılan o ki ifade hürriyeti sadece bir kişi için geçerli her kes için değil
    umudumuz oyun ve dizi ihracatına kaldığı
    bir an doğalgazın kesilmesi ülkeyi ne hale sokar
    bir kazanç elde edemeyen aile reisinin cinnet geçirip ev halkına balta ile saldırması

  16. Eski zamanlardan birinde hükümet , Erzurum vilayetine bir yazı yazar ; meteorolojiden gelen bilgilere göre önümüzdeki kış mevsiminin çok soğuk ve ağır geçeceğini, bu nedenle ellerindeki yakıtın cinsinin , stok numarasının ve de miktarının acele bildirilmesi istenir.
    Erzurum köylerinden birinin muhtarı da bunun üzerine hükümete bir telgraf çeker ve şöyle der
    – Yakıtumuz pohtir , sitok numarası yohtir , miktarı da çohtir !
    Herkese selamlar ,iyi günler

    • yazını görmeden yazdığım yorum ne güzel tevafuk etti hem de Erzurumlu

  17. İleri geri uygulamalarla yolunu şaşırmış bu iktidarın günlük yalpamaları bitmeyecek. Daha doğrusu sona geldik, bundan sonrası hızlı çekim. Uzun sürmeyecek gibi. Çünkü yalanlarla üstü kapatılan gerçekler artık saklanamaz halde. Her an patlamaya hazır. Tek adam sıkışmış durumda ve siyasi manevralarını da sıklaştırmış bulunuyor bu yüzden. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Hazin bir son elbette. 20 yıl sonunda muhasebe yaptığımızda şu da artı diyebileceğimiz bir şey kalmadı. Ülkenin hazinesini boşalttılar, ne kadar varlığı varsa sattılar, borç üstüne borç yaptılar, müsrif bir şekilde harcadıkça harcadılar, kendilerini saraylara milleti sefalete boğdular, sosyal yardımlara mahkum ettiler, bununla da öğünüyorlar. Adaletsiz, hukuksuz, kuralsız bir düzen kurdular, milletin sesini soluğunu kestiler. Hiç bir insan hakkı dahi bırakmadıklarını da ilan ettiler sonunda, proje yapacaklarmış bu saatten sonra. Yıkılıp gitseniz halka vereceğiniz en büyük hediye bu olur. Halkın sırtından inin artık.

  18. Sn Koru maalesef algı yönetimi yapıyorsunuz.Sn Erdoğan Sn berat bey ile ilgili konuşurken sadece maliye bakanlığı görevi ile değerlendirmedi. Berat bey enerji bakanlığı döneminde inanılmaz işler başardı.
    Önce şunu belirteyim ben başkan olsaydım allami cihan olup en zeki insan olsaydı bile onu bakan yapmazdım aileden olduğu için. ( Şahsi fikrim )
    Gelelim Enerji bakanlığı döneminde yapılanlara işlere yıllar önce belli firmalara elektrik enerjisini üretmeden 0,18 euro cent odenirken bu dönem de yenilenebilir enerjiye 0.45 euro cent ödenmektedir. İlkokul mezunu çocuk bile devletin ne kadar sövüşlendiğini anlayabilir. Yenilenebilir enerjideki oranın toplam üretime oranının kaç kat artırıldığı Berat beyin dönemi, incelenirse bulunabilir.
    Gelelim maliye bakanlığı görevine : başarısız olabilir bugune kadar her bakan başarı ıle görev mi yaptı. Bir gecede doların kaç kat arttığını hepimiz biliriz herhalde. Başarısız oldu ve gitti.
    Gelelim 128 milyar doların söğüşlenmesine: Herhalde Sn erdoğan alıp bunları yurt dışına kaçırmadı. az buçuk grafik okumasını bilen iyiniyetli biri dolar rezervinin azalıp altın rezervinin arttığını görebilir.
    şeffalığa gelince herşey merkez bankasının sitesine girdiğinde görebilir. devir internet devri her bilgiye ulaşabilirsiniz. lakin doğruya ulaşmak isterseniz.

    • Ahmet Bey , lütfen şu avukatlık büronuzun acil olarak adresini verir misiniz ; benim çok çok
      önemli bir davam var da …

      • Demek ki Fehmi bey in algı çalışmalarını çürüten Ahmet bey yorumunu ikna edici buldunuz. Davanız önemli herhalde. Buralardamısınız yurtdışında mı. Adresinizi yazarsanız size tanıdığım avukatları yönlendirebilirim.

      • Hayreti Mucip sadece aklımın avukatıyım .Ayrıca futfol takımı tutar gibi de siyasi parti tutmam ve yorum yapmam iyiye iyi kötüye kötü derim ve önce iğneyi de kendime batırırım. Size kalkıp mahşerin 5 atlısının avukatlığını yapmıyorum fakat şunu da herzaman söylerim insanlar hırsız olabilir arsız olabilir devleti söğüşlüyor olabilir fakat koruyucular nerdedir.
        Herkes de yönetimin adamı değil herhalde bugün bu iktidarla yarın başka bir iktidarla birlik olurlar. Peki devleti koruyucu 3. kuvvet ne yapar .Bu kadar olumsuzluk bukadar hatalı iş varken dün esas duruşta bekleyenler bugun de mi esas duruştalar. Baskı görüyorlar sürülüyor diyebilirsiniz peki meslek onuru ne olacak ? Baskı görenlerden hatalı emir alanlar neden istifa etmezler neden kişisel menfaatlerini devletin ali menfaatinden üstün tutarlar. şöyle 10 tanesi çıksın da biz şöyle şöyle baskı gördük sürüldük desinler . Ben hiç tanık olmadım ya siz ?
        Bir yerde yanlış varsa onu yapan da suçludur göz yumanda suçludur.
        Biz toplum olarak hep başkasını eleştirdiğimiz için dönüp kendimize bakmayız. Bugün demokrasi demokrasi diyenler dün 27 mayısları bayram olarak kutladı. Dün kadınları 2. sınıf görenler bugün kadın haklarından bahsedemez.

    • sayın ahmet bey merkez bankasının internet sitesine 128 milyar doların akıbeti görülmüyor.
      akp iktidarı ne yap işlet devret denen dipsiz kuyular da ne de başka 18 yılda 191 kez değişen ihale kanununda şeffaflık gösterip kamuoyunu bilgilendirmiyor.
      Millet adına bilgi isteyen milletvekili ve stk lara devlet sırrı kapsamında diye bilgi verilmiyor.
      yap işlet devret anlaşmalarının maddeleri bunlarla ilgili araç ve yolcu garantilerini vergileri ile ödeyen milletten neden gizlenir anlamak mümkün değil.

Yoruma kapalı.