You are currently viewing Fatih Sultan Mehmet ve Ekrem İmamoğlu birbirine benzer mi, benzemez mi?

Fatih Sultan Mehmet ve Ekrem İmamoğlu birbirine benzer mi, benzemez mi?

Eskiler bazen “Teşbihte hata olmaz” diye söze başlardı.

Anlamı, “Ben şimdi bir şeyi başka bir şeye benzeteceğim, size ters gelebilir, ama gelmesin” demektir.

Birine, “Aslanım benim” diye hitap ettiğinizde ‘teşbih’ (yani benzetme) yapıyorsunuzdur. Bunu söylediğinizde, ‘aslan’ muamelesi yaptığınız kişinin yeleleri olması, gürlediğinde sesinin sekiz kilometre öteden bile duyulması, kısacası ‘ormanlar kralı’ diye bilinen bir hayvanla tıpa tıp aynı olması gerekmez. 

Kast edilen o kişinin cesaretidir.

Nitekim “Aslanım benim” diye hitap edilen kişi bir hayvana benzetildiği halde bundan rahatsızlık duymaz; ne rahatsızlığı, kendisine öyle hitap edene şükranlarını bile sunar.

Benzetmeler genellikle abartılı olur.

Girişin sebebi, günlerdir üzerinde tartışılan bir ‘teşbih’.

İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener İstanbul’un CHP’li büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nu Fatih Sultan Mehmet’e benzetmiş; muhalif bir politikacının bir başka muhalif politikacıyı övmek için kullandığı ‘benzetme’ (teşbih) iktidar cephesi tarafından beğenilmedi.

Meral Akşener’in dediği şu: 

“1453, Fatih Sultan Mehmet aynı senin gibi dedi ki; ‘Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul’u alırım. Bizans’a, Avrupa’ya rağmen, Haçlılara rağmen ya İstanbul’u alırım ya İstanbul beni alır. İki kararlı lider ve İstanbul alındı. İkinci istikbal fethi…”

Beğenmemek ne demek, bundan büyük rahatsızlık duyuldu.

Önce, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tepki verdi:

“Meral Hanım sen kimi, kime benzetiyorsun? Bunlarla beraber aynı yolda yürüyorsun. Fatih kim, siz kim.”

Ses tonundan bile hiddet içerdiği anlaşılan bir tepkiydi bu.

Ardından iktidar cephesinin ikinci ortağı MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli tepkiyi birkaç desibel ileriye taşıdı.

Şöyle:

“Siyasi çıkar uğruna fethimizi ve Fatihimizi sıradanlaştırma çabasında olanlar ecdadımızın hatıralarını sulandıran meczuplardır. / Çürümüş Bizans ve haçlı emellerini canlı tutmak için kılıktan kılığa girenler Ötüken dimağını susturmaya, Söğüt çağrısını bastırmaya çalışan bir avuç gafil ve kendini bilmezdir. Müfteri ve münafık diller ne söylerse söylesin, faziletsiz bedenlerde Fatih şanının izi bulunamaz.”

Aman Allah’ım…

Tepkilere kulak verirken aklıma Tayyip Erdoğan’ın çok sevdiğini bildiğim, Devlet Bahçeli’nin de seveceğinden kuşku duymadığım Yıldırım Gürses tarafından bestelenmiş Arif Nihat Asya’nın ‘Fetih Marşı’ şiiri geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ara sıra kullandığı “Şehitler tepesi boş değil” cümlesinin alındığı ‘Bir bayrak rüzgar bekliyor’ ile “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü” diye başlayan ‘Bayrak’ şiirlerini de yazmış olan Arif Nihat Asya hepsinden daha ünlü ‘Fetih marşı’ diye de bilinen şiirinde gününün gençlerini Fatih Sultan Mehmet’e benzetir.

“Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın / Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın” ve “Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın / Kızım, sen de Fatih’ler doğuracak yaştasın” mısralarının da yer aldığı şiiri hatırlayacaklar çoktur.

Meral Hanım’ın hatırladığına kuşkum yok.

Tayyip Bey’in hatırladığına ise kesinlikle eminim. 

Şair şiirinde gençleri Fatih’e benzetmekte.

Abartılı ifadelerle hem de…

Tıpkı Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu’nu benzettiği gibi…

Her benzetmede olduğu gibi benzetilmek istenen ile benzetilen tıpa tıp aynı olacak değildir.

Akşener İstanbul’un askeri yönden Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesi ile yine İstanbul’un siyasi yönden Ekrem İmamoğlu tarafından seçimle kazanılması arasında bir benzerlik kuruyor.

Benzemiyor ya da benzerlik abartılı mı geliyor?

İşte zaten o yüzden eskiler bu tür benzerlikler kuracakları zaman “Teşbihte hata olmaz” uyarısında bulunurlardı.

Tepki verenler bu söz kalıbını da mutlaka bilirler.

O zaman?

[Ekrem İmamoğlu bir ara Fatih Sultan Mehmet’in türbesini ziyaret etmiş, eli arkasında olarak dolaştığı için ‘saygısızlıkla’ suçlanmıştı. Medyada o ziyareti “Fatih’in türbesinde zafer kazanmış Bizanslı gibi gezdi” tarzında yansıtanlar çıkmıştı. CHP’li belediye başkanının türbede elini açarak dua etmesi ise hiç önemsenmemişti. Herhalde İmamoğlu da eli arkada türbe ziyaretine gösterilen anlamsız tepkileri önemsediği için olacak, gereksiz yere yüksek bedeller ödeyerek Fatih’le ilgili resimleri uluslararası müzayedelerde belediyeye aldırıyor.]

ΩΩΩΩ

FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

ΩΩΩΩΩ