Gazze, %40 faiz, ‘50+1’ gibi güncel sorunlar bir yana, İYİ Parti sorunu bir yana…

21
Reklam

Önce bir itiraf: Akşamları televizyonlardaki tartışma programlarını izleme alışkanlığım yok, gazetelerde okuduklarımla yetiniyorum ve hiçbir eksiklik hissetmiyorum.

İtirafımın sebebi şu: Dün akşam saatlerinde bizim bölgede arıza sebebiyle internet irtibatı kesildi; akşam rutinim bu yüzden bozuldu ve kanallar arasında dolaşarak vakit geçirmek zorunda kaldım.

Tartışma programlarına göz atarak…

Konular tahmin edilebileceği gibiydi:

Gazze’de insani mola…

Merkez Bankası’nın faiz oranını yüzde 40’a çıkarma kararı…

AK Parti ile MHP arasında ‘yüzde 50+1’ üzerinde süren hafif tertip çatışma…

Bir kanalda da, Ümit Özdağ’ın, cumhurbaşkanlığı seçiminin iki turu arasında cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı, ikisinin imzalarını taşıyan mutabakat tartışılıyordu. Programa katılan bir yorumcu, “Bu kadar güncel konu arasında bu bayat konunun tartışılması için mi beni çağırdınız?” dedi ve ben de ona hak verdim.

Reklam

En dikkatimi çeken ise, birkaç kanalın diğer konuları bırakıp iç siyasetle ilgili bir konuyu tartışmaya değer bulmasıydı.

İYİ Parti’de olan-bitenleri…

Birkaç ay sonra yerel seçim var ve CHP geçen seçimde kazandığı büyükşehir belediyelerini elinde tutmak için İYİ Parti ile ittifak tazelemek istiyor ya, konu benim için de bu yönüyle önemli. O sebeple de tartışmalara kulak verme ihtiyacı duydum.

Dinlediklerimden sonra, yerel seçime kadar İYİ Parti’nin ittifak yapılmaya değer bir varlık olmaya devam edip etmeyeceği konusunda kuşkuya düştüm.

Ne olmuş o parti öyle?

Meral Akşener eliyle kurduğu ve bugüne kadar liderliğini yaptığı partinin bu hallere düşmesine nasıl razı olabilmiş, hayret.

Para…

Rüşvet…

Reklam

Taciz…

İzlediğim konuya ilişkin programlarda en çok kullanılan sözcükler yukarıda yazdıklarımdı.

Adının yanında sıfat olarak ‘İYİ Parti milletvekili’ bulunan biri, genel başkanı ve yakınlarını, dışarıdan bakan kimselerin eleştirirken kullanmayacağı keskinlikte cümlelerle itham etmekteydi.

O milletvekiline reva görülen muameleyi beğenmeyen başka bir milletvekilinin “Daha fazla kaldıramayacağım” diyerek istifa ettiğini de o vesileyle öğrendim.

Programa katılan milletvekiline, “Bu kadar ithamdan sonra neden partiden ayrılmıyorsunuz?” diye soruldu. Üzerine atılan iftiralardan temizlenene kadar ayrılmayacağının gerekçesi olarak, “Şimdi ayrılırsam iftiralar doğruymuş zannedilir” dedi o milletvekili.

Bana “Partiyi bitirene kadar içinde kalacağım” der gibi geldi.

Meral Akşener’in siyasi hayatta bir misyonu olduğuna inananlardanım. İYİ Parti’yi kurma çabaları verirken ona atfettiğim misyonla sonradan sergilediği inişli-çıkışlı performansa bakarak vardığım sonuç arasında büyük farklar var ama.

Çevremde, Akşener’in makam arayışı hırsı bulunmadığına inanan insanlar hayli fazla. Ancak makam arayışı yoksa siyasette neyi amaçladığı söz konusu olduğunda rivayetler muhtelif.

Bir dostum, ısrarla, “Onun misyonu yerel seçime kadar” görüşünü üzerime bocalıyor.

Sorulduğunda, 2018 ve 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde oynadığı rolü hatırlatıyor.

Herhalde unutulmamıştır: 2018 yılında muhalefet partileri Tayyip Erdoğan karşısında kazanabilecek bir ortak aday arayışına girmiş ve bir isim üzerinde mutabakata da varmışken, önceleri formülü benimser göründüğü halde, Meral Akşener, son kertede “Ben kazanırım” iddiasıyla ortaklığı bozup aday olmuştu.  

O seçimi Tayyip Erdoğan kazandı ve ikinci defa cumhurbaşkanı oldu.

En son seçimde, muhalefet ortaklık konusunu daha ciddiye aldı. Bir yılı aşan bir süre, altı muhalefet partisi lideri, her ay bir yemek masasında buluşup ardından topluma umut verici mesajlar yayınladılar. ‘6’lı masa’nın son toplantısında, aday olmak isteyen Kılıçdaroğlu’nu ‘kazanamayacak aday’ olarak ilan edip masayı bozdu İYİ Parti lideri.

Tayyip Erdoğan seçimde ikinci tura kaldı ama yine -hem de üçüncü defa- kazandı.

Her iki seçimde de belirleyici rol Meral Akşener’e aitti.

Yerel seçimde ne olur?

Lafı daha fazla uzatmayayım: İYİ Parti’yi bu hale getirdikten sonra ittifakın bir anlamı kalmıyor…

Televizyon kanallarında akşamları süregiden tartışma programlarını dün zoraki izledim.

“Bir daha mı, tövbe” demiyorum; internet bağlantısından mahrum kalırsam herhalde yine izlerim.

ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. “Yerel seçimde ne olur?
    Lafı daha fazla uzatmayayım: İYİ Parti’yi bu hale getirdikten sonra ittifakın bir anlamı kalmıyor…
    Televizyon kanallarında akşamları süregiden tartışma programlarını dün zoraki izledim.”
    Diyor kan kusup kızılcık şerbeti içiyor yazarımız sanki😂
    (İnternete o kadar mangır sayıpta birde YENİ YÜZYILDA !!!… internet kesilince…
    Kısmını yazmıyom bak😡)
    Sonuç:
    İttifaklar buzdolabına girecek gibi görünüyor yerel seçime kadar. Herkes kendi desteklediği ve “kazanmasına ben de destek oldum!” Dediği adaya YİNE DESTEK VERMEK ZORUNDA KALACAK bu durumda🤗.
    Anadolu’da diğer il ilçelerde ise herkes başka teraneden çalacak anlaşılan!
    (Buna iktidar partisinin adayına destek te dahil! olabilir mi?).
    Not:bir yerde bir parti aday çıkardı diye o kazanacak! yada gizli ittifak yaptığı kazacak demek değildir. Karşı rakibi nin oyunu bölerek kazanmasını istediği adayın kazanmasını da SAĞLAYACAĞINA!
    inanıyor olabilir🤔🤔🤔
    Hiçbişey yapamasa “KAYMETMESİNİ İSTEDİĞİ ADAY-partiye seçimi KAZANDIR MAMAK!!!! Kösteği ni de planlıyor olabilir!
    Kim bilip ispat edebilir ???

  2. Meral ile aynı ekipten olduğunu sanıyorum. Ama birileri İYİ Parti’yi dağıtıp yeni bir bileşen oluşturmaya çalışıyor. Meral de yörüngesinin bozulduğunun farkında olmalı, çaresizce çırpınıyor. Her şey o gece tersyüz oldu. Millet ihanet saldırısına karşı canını ortaya koyunca efsun bozuldu. Bataklıkta türeyen kamışlar hâlâ şizofrenik beklentiler içerisindeler. Bahçeli sert mi çıkar, Erdoğan Bahçeli’yi nasıl sırtından atar, Özgür bir dalga yaratabilir mi?
    Ölme eşşeğim, bahar gelsin, yonca biçelim!
    Sahi n’olacak Meral’in hali?

  3. Devleti işgalci diye tanımlayan birinin gidip önünde eğilip elini öpen bir ana muhalef partimiz oldukça🇹🇷😀😀😀😀 türkiyede hiç bir şey değişmez…
    28 mayıs seçimlerinin kaybedilme sebebi HDP ile ittifak olduğunu bile bile hala yeni seçilen baskanın seloya selam çakması operada gidip önlerinde eğilip elini öpmesi bana şu ihtimalleri çağrıştırıyor.
    1-bunlar gerçek aptal.
    2-yada erdoganın adamı
    3-yada bu insanlar gerçekten tiniyetleri fikir yapıları bu şekil.bu insanlar ile birlikte olmaktan rahatsızlık duymuyolar…
    sizce hangisi😂😂😂😂😂

  4. 2023 cb secimini objektif bakarsaniz muhalefetin ve kilicdaroglunun basiretsizligi kaybettirmistir. aksener dogrulari soyledi diye suclanamaz. kilicdaroglunun halkta yeterli karsiligi yoktu. bu iyi bilinmesine ragmen kilicdaroglu muhalafet liderleri tarafindan ne de olsa kazanacagiz diyerek aday oldu. aksenerin hatasi bunu secime uc ay kala degil bir yil oncesinden itiraz etmeliydi. aksener bir secim kilicdaroglu bir secimle ulkeye 10 yil kaybettirdiler. bu millet maalesef liderlerin hirsi yuzunden zaman kaybediyor. artik kaybedecekte kazanacakta bir sey kalmadi. Allah kaderle agini oruyor. bekleyip gorecegiz.

  5. Erdoğan, 14-28 Mayıs seçim zaferinin hemen ardından “yeni oyun planını” oluşturmaya başladı. Zafer konuşmasında iki hedef, temel hedefi işaret etti: Birincisi İstanbul ve Ankara başta olmak üzere kaybedilen büyük şehir belediyelerinin tekrar kazanılması ve AK Parti’yi 2028’e taşıyacak büyük bir ivmelenme oluşturmak.

    İkincisi ise yeni bir sivil anayasa için harekete geçilmesi. Erdoğan, yakın zamanda sivil anayasa yapma hedefine cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili bazı değişiklikleri de ekledi.

    Ekonomi ve dış politikada da yaptığı önemli rota değişiklikleri de yeni dönemdeki hedefleriyle bağlantılı ve uyumlu. Erdoğan, Türkiye’yi küresel bir oyuncu olarak konumlandırıyor.

    Erdoğan’ın yeni dönemdeki kırmızı çizgileri ise şöyle:

    Hiçbir uluslararası güç, Türkiye’yi by-pass ederek bölgeye müdahale edemez. Türkiye’nin işbirliğine ihtiyaç duymayanlar Türkiye’yi karşısında bulmaya hazır olmalı. Türkiye, göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir bölgesel güçtür.

    Ayrıca Türkiye, küresel meselelerde aktif bir oyuncu ve aktördür. Bu gerçeği geçen dönemde uluslararası sisteme kabul ettirmeyi başardı Erdoğan.

    Dağlık Karabağ ve Libya’daki zaferler, Suriye ve Irak’taki operasyonlar bu gerçeği yeterince gözler önüne seriyor.

    Erdoğan, uzun erimli düşünüyor. 2028 sonrasının oyunun planını şimdiden kuruyor. Bunun bir ucunda AK Parti’nin iktidar gücünü ve ömrünü artırmak var, diğer ucunda “Güçlü Büyük Türkiye” hedefi.

    Erdoğan, büyük bir strateji oluşturma uzmanı. Muhalefetin bu gerçeği anlama kapasitesi bile yok. Bu yüzden hem Mart 2024 yerel seçimlerini hem de 2028 genel seçimlerini şimdiden kaybetmiş durumdalar.

    Muhalefet aktörleri koltuk kavgasından, sen-ben çekişmesinden başını kaldırıp Erdoğan’ı ve onun kurduğu oyun planını çözemiyor bile. İçine düştükleri kuyudan ufku da göremiyorlar; küçük hesaplarla boğuştukları için büyük resmi ıskalıyorlar. Bu tablo, Türkiye’nin 2033’e kadar önünün açık olduğunu gösteriyor.

  6. İnsanlar hakettikleri gibi mi önetilirler sözü yanına,
    Bir ülke muhalefetinin durumuyla kendini ele verir, gibi cümlelerde eklemeli bundan sonra.😂😂😂
    😢😢😢

    • Partisi Genel Başkanı, Kemal Kılçdaroğlu ile 24 Mayıs’ta imzaladığı ve kamuoyundan gizlediği gizli protokolü açıklarken konuya değindi ve Özgür Özel’in CHP’yi sürüklediği akıbeti şöyle tarif etti:
      “… Bu projenin kabulünden HDP seçmeninin rahatsız olduğu iddiası maalesef CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel tarafından ifade edilmiş, kongre sürecinde de siyaseten insafsızca istismar edilen bu açıklamalarını Türkiye’nin bir bölümü üzerinde Kürdistan kurmayı hedefleyenlerin elini öperek taçlandırmıştır.
      Öyle gözüküyor ki CHP liderliği geçmiş hatalardan ders çıkarmak yerine yeni vahim hatalar ile yeni bir başarısızlığa doğru yelken açmaktadır.”
      Özgür Özel, elini öptüğü kişinin “Kürt kökenli” olmasını, “sanatçı” olmasını gündeme getirerek konuyu saptırmaya çalışsa da, o öpücüğün PKK/HEDEP ile işbirliği için atılmış bir adım olduğunu gizlemeye çalışıyor. Sorun adı geçen kişinin Kürt olması değil, “Kürt devleti” söylemiyle bölücülerle aynı söyleme sahip olması.
      Kendisinden önceki genel başkan Kılıçdaroğlu nasıl Zafer Partisi ile yaptığı protokolü gizlediyse Özgür Özel de opera sanatçısı üzerinden siyasi amacını gizleyerek kamuoyunu aptal yerine koymaya çalışıyor ama artık kimseyi inandıramıyor.

    • Kardeşim bildiğin tüm kutsallar üstüne and içerim ki hakettiğimizden çok çok daha iyi yönetiliyoruz, beterin beteri vardır, bugünümüze şükür!

  7. İyi parti CHP ye “artık ben yokum ” dedikten sonra başına gelmeyen kalmadı.😂taciz rüşvet ihanet…..anlaşılan birileri nasıl CHP yi dizayn ettiler ise….iyi partiyede dizayn edip iyi partiyi CHP ye yine maraba manda yapma işindeler.😂bakalım yerel seçimlere kadar merali gönderip yerine
    CHP’nin kulu olacak birini başa getirebilecekler mi…görecegiz… ama şunu unutuyolar…Göklerden gelen bir karar vardır…Kaderin üstündede bir kader vardır…

    • Yıllardır derin devlet diş güçler üst akıl.. vesaire laflar edilir durur!
      (Ha bir de nato artığı conturcerillavardı😡)
      Fötö pekö bebek katilleri gasteci cellatları en son “bir haftada xxx çocuk (sayı vermeye ben utanıyorum😢) yyy kadın erkek öldürdük!😡” diye nanlanıp ünlenen! 😡😡
      sözde kullanışlının da ötesinde silmek için bile ..!! her neyse..😡😡😡😡😡
      Bunlar gündemden sayılmıyor zaten artık😯, olağan işler onlar!😯😯😯😯
      Yani demem şu ki kaya,
      CeHaPe zihniyetinin üst akıl’ı niye olmasın?
      Ve ismi de KKILIÇTAROĞLU, namı diğer BAY KAMAL🤗. (Yakıştıramadınsa, bak sor şimdi nerelerde dolanıyor??😂😂😂).
      (Aklını zorlama diye;
      meclise bak şimdi kaç muhalif parti var????????,
      Yönetenlerin oy oranı????
      15 vekil verebilen! bir kafa💀 gördünmü siyaset te bu güne kadar?
      39-40 vekili haybeden bonus veren bir banka! Pardon muhalefet koltuğunu kapmış bir lider duydunmu dünyada???

    • Özel’in İyi Parti’yi tek başına seçimlere girme fikrinden vazgeçirmek yerine sadece İstanbul ve Ankara’da işbirliği yapma noktasına çekmeye çalışması beklenebilir. İstifalarla ve iç kavgalarla uğraşan İyi Parti’nin İmamoğlu ve Yavaş’a destek verme konusunda bir kamuoyu baskısı altında olduğu görülüyor. Bunun Akşener’i bunaltması ve rest çekmeye götürmesi ihtimali iyice güçleniyor. “İmamoğlu-Özel ikilisinin CHP’sinin, Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinden ne farkı olacak?” sorusu İyi Parti tabanı açısından çok önemli. Malum, HEDEP ile şeffaf işbirliği yapma fikrini kabul eden Özel, aynı zamanda sol siyaset rüzgârı estirmeyi hedefliyor. CHP’nin ideolojik olarak da HEDEP’e yaklaşmasının İyi Parti tabanının hoşuna gitmeyeceği açık. Bu sebeple HEDEP ile işbirliği modeli CHP’nin en çok eleştirileceği konu olmaya aday. Ancak Özel’in bunu önemsediğini düşünmüyorum. CHP şu an HEDEP ile “ikili işbirliğini” İyi Parti’yi de dâhil ederek üçlü işbirliğinden daha çok önemsiyor. Evet, İyi Parti’ye işbirliği önerilecek ama Akşener’in reddetmesi durumunda seçmeninin yine de İmamoğlu ve Yavaş’a oy vereceği hesap ediliyor.

      • Özgür, bir özgürlük yolu değil! Kabustan uyanıp çapaklı gözlerle dünyaya bakılan gözle ne görülürse angara ve ist takımı da onu görüyor şimdiki durum bu🥸.
        Gözlüğü takınca (yerel seçimden sonra) anya konya b.klu mu çiçeklimi dünya herbişeyi görecekler herkes beraber😕
        Yine koşarak gidip demokles kılıcının altına açacaklar avuçlarını !…
        Bu handikaptan bir tek CB 50+1 şartını değiştirirse hemen, kurtarır hem CeHaPe zihniyetini, hem de ülkeyi bu dertlerden🤗.
        Hedep (adı yine değişecek sanırım) seçmeni işte ozaman ÖZGÜR kalabilir!
        ÖZGÜRLÜK nedir tadabilir! ÖZGÜRCE İSTEDİĞİ PARTİYE OY VEREBİLME
        mutluluğuna erişe bilir belkide 🤔.
        İstanbul ve Ankara halkıda gerçekten BU ŞEHİRLERE HİZMET EDECEK!
        Onun bunun adamı olmayan!
        Filan tarikatın yada hemşehrisinin maşalığını yapmayacak!
        En hakiki gerçek kaliteli adam gibi adam yada imrenilecek bir kadın😊 adayla seçime gider veee…
        (Elantirikler kesildi örtmenim😂😂
        Öğretmenler gününüz kutlu olsun🤣).

      • Parti’ye işbirliği önerilecek ama Akşener’in reddetmesi durumunda seçmeninin yine de İmamoğlu ve Yavaş’a oy vereceği hesap ediliyor.
        Erdoğan düşmanlığı mankurtlaştırılmış bu CHP ve iyi parti seçmen grubuna 😂😂”Erdoğan yenilecek” de bırak tuvalet terliğine oy vermeyi seloya bile oy verirler.bunlar böyle……… tıpış tıpış 😂😂😂😂😂🇹🇷

  8. Siyasetin Alanını Genişletmek ve %50+1

    Geçtiğimiz seçimlerle birlikte Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir tam dönemi sona erdi. Yeni sistemin getirdikleri, avantajları ve tabi tadil edilmesi gereken yerler tecrübe ile görüldü. Öncelikle ilkesel bir hatırlatma ile başlamak lazım; yeni bir hükümet sistemi inşa etmek tek seferde hallolacak bir mesele değildir. Kağıt üzerinde iyi niyetle benimsenen bazı kuralların uygulamada tam tersi sonuçlar vermesi mümkündür. Bu tür durumlarda sistemler tadil edilir, eksiklikler tamamlanır. Mesela Fransızlar yarı-başkanlık sistemi üzerinde üç sefer tadilat girişiminde bulundular. İlk ikisi seçmen tarafından referandumda kabul gördü. Üçüncüsü ise reddedildi.
    Türkiye’de de yeni sistemle ilgili tadilat arayışları var. Cumhurbaşkanı Erdoğan %50+1 kuralının gözden geçirilmesini öneriyor. Bu kural halk desteği fazla olan, güçlü ve istikrarlı bir yönetim şartını sağlamak için benimsendi. Ancak uygulamada anlamsız ve yapay bir ittifak sistemi doğurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bundan şikayetçi ve siyasi olarak anlamsız ittifakları boşa çıkartacak bir değişikliği öneriyor. Muhalefet haliyle bu öneriyi reddedecektir. Ancak reddetme gerekçesi önemli. Örneğin %50+1’in cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin karakteristik bir özelliği olduğu dolayısı ile muhafaza edilmesi gerekliliğini söyleyerek reddetmiyorlar – MHP, Cumhur İttifakı’nın bir parçası olarak bu gerekçe ile %50+1’in değiştirilmesine sıcak yaklaşmıyor. Muhalefetin tavrı sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldiği için bu teklife tamamen karşı çıkmak yönünde. Tıpkı sivil anayasa talebine de kapıyı kapadıkları gibi. Hatırlatalım; Türkiye hükümet sistemi değişikliğini tartışırken masada partili cumhurbaşkanlığı, güçlendirilmiş parlamenter sistem gibi farklı alternatifler vardı. O zamanlar muhalefet bugünkü ile aynı tutumu takındı. Sırf teklif Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’den geldiği için müzakereye bile yanaşmadılar. Siyasi sonucu ise tüm süreci tribünden izlemek oldu. Bugün aynı tutumu devam ettiren muhalefet beklendiği gibi aynı akıbetle karşılaşacak; cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tadilatı ve yeni anayasa sürecinde de tribünde kalacak.
    Gelelim tadilat ihtiyacına; sorunun kaynağında muhalefetin ittifak imkanını siyasetin alanını daraltacak şekilde kullanma inadı var. Masa başında kurulan, yapay, bakkal hesabına dayanan, siyasi alanda organik karşılığı olmayan, bakanlık, milletvekili ve cumhurbaşkanı yardımcılıklarının rüşvet olarak dağıtıldığı bir ittifak anlayışı ile hareket ediyorlar. Bu tarzı hem seçimden önce hem de seçimden sonra devam ettirdiler. Örneğin Saadet Partisi ve Gelecek Partisi milletvekillerini birleştirip “ortak grup kurmak” gibi bir garabete bile imza attı. Düşünsenize; haftalar önce seçmen bu iki partinin milletvekili sayısını takdir etmiş. Ancak iki partinin yönetimi seçmenin iradesini hiçe sayarcasına ortak grup kuruyorlar. Yeni kurulan ve seçime tek başına girmeye cesaret edememiş Gelecek Partisi’nin genel başkanı Davutoğlu haftada bir Saadet Partisi grup kürsüsüne çıkıp siyasi ahlaktan ve demokrasiden bahsediyor!
    Muhalefet siyasi olgunluk ve saygınlıkla hareket etse, hem seçim öncesinde hem de seçim sonrasında bu türden siyaseten yakışıksız işlere girişmese, doğal mecrasında ve siyasi ilke ve amaçlara dönük ittifaklar yapsa bugün %50+1’i konuşma ihtiyacı duymayacağız. Ancak sistem zorlandıkça, siyasi alanın genişlemesi için var olan imkanlar amacı dışında sömürüldükçe tedbir alma ihtiyacı da ortaya çıkıyor.

  9. İyi Parti’de Akşener siyasi hayatının en kritik kavşağında.
    Para-Pul tartışmalarının kendisinin ve ailesinin olmadığını ispat edebilir.
    Yerel seçim sonrası ortaya çıkacak İyi Parti oylarının çok azalması karşısında, kritik bir karar vermek zorunda kalacak.
    Ya stratejik manevra yaparak, kuşatmadan kurtulacak ya da siyasete veda edecek. İyi Parti’nin ikiye ayrılma durumunda kalacağı değerlendiriliyor. Olmak ve olmamak…

  10. “Programa katılan bir yorumcu, “Bu kadar güncel konu arasında bu bayat konunun tartışılması için mi beni çağırdınız?” dedi ve ben de ona hak verdim.” dese de o konu çabuk bayatlamaz, daha dumanı üstünde, bakanlıkların böyle batan geminin malları gibi üleştirilmesi biraz sakat değil mi? Hani ortak akıl, hani uzlaşma, hani liyakat, hani partinün yetkili kurulları, anasının nikahı? kemal kılıçdaroğlu babasının malı gibi höt diyene al sana bi zöt gibi paylaştırmış devlet kurumlarını, ne iş? Bu konu öyle kolay kolay bayatlamaz aşkım:))))

    • Aslında ittifak siyasetinin başkanlık sisteminin zorunlu sonucu olan yüzde 50 artı 1’le hiç ilgisi yok. Hatırlayın, 10 Ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin adayına 14 parti destek vererek bir çeşit ittifak yaptı.
      Demek ki sorun yüzde 50 artı 1’de değil, sorun siyaset üretemeyen ve ilkesiz ittifak yapan partilerde. Yüzdeyi aşağı çekseniz de bu sonuç değişmeyecek.
      Alın 2018 seçimlerini… O seçimlerde ilk kez açık siyasi ittifaklar kuruldu. Bir yanda ilkesel ve programa dayalı kurulan Cumhur İttifakı, diğer yanda hâlâ savrulmalardan kurtulamayan ilkesiz ve gizli kapaklı pazarlıklarla kurulan Millet İttifakı vardı. Biri girdiği her seçimi kazanırken diğeri hep kaybetti.
      Burada sorun ittifak yapmakta değil, ittifakları kirli pazarlığa dönüştürmekte.
      Bunun en çarpıcı örneği, tam metni önceki gün yayınlanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ arasında yapılan gizli ittifak protokolüydü. Bugün rezillik diye karşı çıkılan o protokol halktan saklandı; ama o günlerde kimse de itiraz etmedi. Hatta Akşener, Kılıçdaroğlu’na, “Her türlü talebi yerine getirebilir” diye de destek verdi. Daha vahimi, Zafer Partisi’ne sert karşı çıkan HDP’nin tavrıydı. Özdağ’la gizli bir protokol yapıldığını bildikleri halde HDP’liler, 28 Mayıs seçimlerinde başta Diyarbakır olmak üzere birçok ilde Kılıçdaroğu’na silme oy verdi.
      O oylarla Kılıçdaroğlu seçimi kazanacak, Özdağ da İçişleri Bakanı olacaktı.
      İşte muhalefetin asıl sorunu, siyaset mühendisliğiyle böyle kirli ittifaklara imza atmasıydı.
      Bugün bu ittifaklara imza atan partilerin sarsılmalarına şaşırmamalı; tersi olsaydı aynı sarsıntıyı Türkiye yaşayacak ve şaşırmamız da işe yaramayacaktı.
      Bu yüzden eksiklikleri olsa da sistemden önce partiler değişmeli…

    • Siyasi parti enflasyonu

      Yeni/Sivil Anayasa… Gündemdeki konulardan… Şart… Büyük ihtiyaç.
      Yeni Anayasa ile birlikte, Siyasi Partiler Yasası’nın da değişmesi gerekiyor.
      Bugün… Türkiye’deki siyasi parti sayısı kaç? Biliyor musunuz?
      131… Yanlış okumadınız… Tam 131… İnanılır gibi değil…
      Çoğu… Tabela partisi… Kapris partisi… “Lidere küstüm” partisi… “Laf olsun, torba dolsun” partisi.
      131 partili demokrasi olur mu? Nerede görülmüş?
      Partiler, demokrasinin vazgeçilmez, olmazsa olmaz unsurlarıdır… Fakat…
      Parti kurmak ciddi iştir… Bu kadar da ayağa, işportaya düşürmeye gerek yok.

      • 131, 124’ün bir üst segmentiydi😊.
        Yani bu durumda 131 daha iyi👍
        Ya birilerine inanıpta,
        600 fazla! 200 yeterdeeee…
        deselerdi no’lurdu halimiz?🤔

        • Cumhuriyet’in 100. yıl perspektifi hakkında bir gazeteye konuşan Rahmi Koç şöyle söylüyor:
          “Devlette 5.5 milyon kişi çalışıyor. Buna askerler dâhil değil. Dolayısıyla 2 milyon kişiyle bu devlet rahatlıkla döner. 600 milletvekili var, 200’üyle rahatlıkla hallolur.”
          Kesinlikle katılıyorum. Memur cumhuriyetiyiz.
          Ancak Rahmi Bey’in mülakatının devamında söyledikleri, liberal yaklaşımıyla çelişiyor:
          “O bakımdan nüfus artışı çok önemli. Bunu rahmetli babamız zamanında görmüş ve Aile Planlaması Vakfı’nı kurmuş. Bunun üzerine bugün çalışılıyor. 5 yıllık, 10 yıllık planlar yapılmalı, onlara uyulmalı. Hangi hükümet gelirse gelsin o bayrağı daha da ileri götürmeli. Ben ikinci yüzyılı böyle görüyorum.”
          Nüfus artış hızının düşmesinin Avrupa’yı nasıl zorladığı bir yana yaşamın doğal dengesine müdahale etmek devlete mi kaldı?

Yoruma kapalı.