Güdük gündemler içerisine kendisini hapseden muhalefet istediği sonucu zor alır

52
Reklam

Siyaset meydanında yaşanan gelişmelere bakıp “Bunu daha önce görmüştüm” diyemeyeceğim yeni bir durumla karşılaşmayacağımı sanırdım; oysa hemen her gün bunun tam tersi oluyor. Her gün “Bir yaşıma daha girdim” diyeceğim yeni bir gelişmeyle karşılaşıyorum.

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidarı eleştirirken kullandığı ‘sözde’ sözcüğüne verilen tepkiler bunlardan sonuncusu… Sözün muhatabı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sert çıktı ve derhal sözün sahibine karşı yüklü bir tazminat talebi içeren dava açtı. Ardından AK Parti’de önemli konumlar işgal eden kim varsa hepsi CHP liderini kınayan açıklamalar yaptılar. Siyasetle ilgileri bulunmadığı düşünülerek seçilmiş olanlar da dahil bütün bakanlar teker teker onlara katıldı.

Böylesine ortak bir karşı-çıkışı daha önce hiç görmemiştim.

Tabii siyasilerle sınırlı kalmadı çıkışlar, onlara iktidar partisinin muteber saydığı kalemler ile TV’de yorum yapanlar da katıldı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu sarf ettiği ‘sözde’ sözcüğü yüzünden kınayan kınayana…

Dilimizde önüne konulduğu sıfatı değersizleştirme amacıyla kullanılan ‘sözde’ sözcüğünün bu denli şiddetli bir kınamayı hak edip etmediğini tartışmak bana düşmez; sonuçta mahkemeye intikal ettiğine göre bu konuyu yargı bir sonuca bağlayacaktır. Umarım, yargının kararı hukukun sınırları içerisinde kalır.

Gündemi meşgul eden pek çok başka tartışma konusu var ve hemen hepsi muhalif cepheden birinin sözleri veya eylemleri ile bir biçimde ilgili. Yargıya havale edilen siyasi konuların sayısı yüzleri buluyor. Davaların sonucunun ne olduğunu bilemiyoruz; dün bir CHP sözcüsü “Genel başkanın kazandığı davalara bir yenisi daha eklenir” demese sonuca ulaşıldığından bile haberimiz olmayacaktı.

İktidarın ciddiye alınmasını istediği tartışma konuları ülkemiz insanının dertleri ve sorunlarıyla mı ilgili? Hiçbiri ele alınmayı, üzerinde tartışılmayı hak edecek değerde görünmüyor. Gündelik hayatlarını doğrudan etkileyen sıkıntılarla boğuşan insanların durumunu sürekli gündemde tutmayı ertelemiş oluyor yapay gündemler… 

Reklam

Her gün bir ülkeye ders verme amaçlı açıklamalar dışişleri bakanlığı tarafından yapılıyor, o açıklamaların yapılmasına yol açan dış politikadaki tıkanıklıklar da sığ tartışmalar yüzünden görünmez bir hal alıyor.

Ülkemizin de taraf olduğunu sürekli gündemde tutulduğu için bildiğimiz Azerbaycan-Ermenistan ihtilafında Rusya’nın racon kesme amaçlı düzenlediği Moskova’daki üçlü toplantıda gözler Türkiye’yi de aradı. Aradı da bulabildi mi?

“Neden yok?” sorusunu soran yok, varsa da onun sesi gürültüden duyulmuyor.

Varsa yoksa “Cumhurbaşkanına nasıl olur da ‘sözde’ denir?” diye özetlenebilecek tartışma…

Türkiye’nin benim gibi siyaseti uzun yıllardır yakından izleyen birini bile her gün hayretten hayrete düşüren tartışma gündemine bakıp şunu düşünmeden edemiyorum: Acaba muhalefet sözcüleri üzerinde tartışma açmayla sonuçlanacak açıklamalar ve çıkışlar hiç yapmasa, liderler ağızlarını asla açmasa, siyaseten kendileri için daha doğru bir iş mi yapmış olurlar?

Şöyle bir Türkiye tahayyül edelim: Muhalefet iktidara yönelik eleştirilerini artık alıştırdıkları sert bir dille yapmıyor… Konuları kişiselleştirmiyor… Vatandaşın derdi neyse ele aldığı konuları onlarla sınırlı tutuyor… İktidarın gerçek gündem maddeleri dışına taşılmasına imkan verecek tartışmalar açmasını engelliyor…  “Başörtülü hakime güvenmem”, “Ayasofya’nın ibadete açılması yanlıştı”, “Sözde cumhurbaşkanı bir gazete için okumayın talimatı veremez” türü keskin karşı çıkışlar yerine doğrudan sorunları ele alan eleştirilerle yetiniliyor… 

İstenilen, ülkeyi erkenden seçime götürmek ve sandıktan farklı sonuç çıkarmak ise, siyasetin yukarıdaki paragrafta çerçevesini çizdiğim bir zeminde işlediği bir ülkede o sonuca ulaşmak daha kolay olurdu gibime geliyor.

Muhalefet cephesinde eleştirilerini gereksiz tartışmalara sebep olmayacak bir dille ve gerçek konular üzerinden yürüten liderler ve sözcüler de yok değil, var; ancak onların haklı eleştirileri birkaç sivri çıkış yüzünden güme gidiyor.

Reklam

Zaman zaman lider düzeyinde bir araya gelindiğinde, muhalefet cephesi, ülkeyi yapay gündemlere sürükleyen dil sorununu da görüşse iyi olur.

Hepimiz korona tehdidi yüzünden evlere kapandık, bütün dünya ülkeleri insanlarını aşılayarak normale dönme çabasına hız veriyor, biz ise farklı gündemlerle uğraştığımız için “Neden hala aşılanma başlamadı?” diye soramıyoruz bile.

Yanda üç gün öncenin ülkelere göre aşı grafiğini görüyorsunuz; aradan geçen 72 saatte tablo daha da değişmiştir. Buna göre, aralarında beğenmediklerimiz de bulunan bazı ülkeler açtıkları yaygın kampanyalarla aşılamada bayağı mesafe almış görünüyor. Biz ise, bu konu ne zaman gündeme gelse, “Aşı uygulaması önümüzdeki hafta başlayacak” cevabını alıyor ve konunun üzerine gidemiyoruz.

Başörtülü hakime güvenilip güvenilmeyeceği, Ayasofya’nın açılmasının doğru mu yanlış mı olduğu, cumhurbaşkanı ‘sözde’ mi ‘gerçek’ mi konularına verilen önem, ekonomiden, dış politika sorunlarından ve sağlıktan çok daha fazla.

Ülkemizde neler olup bittiğini gazeteler ve televizyonlardan veya muhalefet sözcülerinin ağzından öğrenemiyoruz; gerçek konular karşımıza yabancı gazetelerde çıkıyor.

Muhalefetin böyle olduğu bir ülkede iktidar olmak çok kolay.

Zor görünse de kolay.

Yeni merakım şu: Acaba siyasetin gündemini muhalefetin söylemi üzerine iktidarın belirlediği Türkiye’den başka bir ülke var mı?

ΩΩΩΩ 

Reklam

52 YORUMLAR

  1. sayın kılıçdaroğlunun bize göre meşrucumhurbaşkanımıza SÖZDE cumhurbaşkanı yakıştırması yaptığına göre KILIÇDAROĞLU NUN ÖZDE CUMHURBAŞKANI ACABA KİM … AMERİKALI BİDON OLMASIN …

  2. Baran tasarruf demişsin de; yahu içerdeki adamların hepsini salsak 1dolar anca tasarruf edilir:))))))

  3. Eyvallah bahri bey, yalnız küçük bir düzeltme yapmama izin verin:
    “İlk ve ortaokullarda kitap bulunmazken kitapların bedava dağıtıldığı günleri arıyorum. Brüksel kriterlerini Ankara kriterleri yapacağız dediği günleri arıyorum.”buyurmuşsunuz da;
    ders kitapları hala ücretsiz ve bir de tablet veriyorlar,
    ankara kriterlerine göre ve türk tipi başkanlıkla yönetilmiyor muyuz halen?
    Beyefendi için her şeyin en iyisini dilerim…
    Saygılarımla

  4. Mim bey! Aslında benim yorumlarlarımın yalnış olduğunu yazan yorumculara cevap yazmamaya karar vermıştım! Fakat, sizin kısa ve yerinde eleştirilerinizi beyendığım için cevap yazdım ve bunuda yazıyorum.

    Normal ve dürüst politikacılar,misal:Joe Biden ve Abdullah Gül gibileri için yazdıklarınıza katılıyorum.
    Fakat! İşin içinde Trump, iran mollaları ve kominist çin liderleri gibilirini iyi tanıdığım için Sizin tesbitleriniz bana göre yalnış.
    Trump; normal şartlarda 30 miliyon oy alamaz.
    Bu seçimlerdeki aldığı oyları İranlı mollalar, Erdoğan, Çin lideri ve Putin. Sayesinde oldu.
    1 – Trump;(100 miliyon nufuslu) Evangelistlerin Incili baş aşğı tutarak reklam yapmasına rağmen Erdoğan sayesinde onlardan oy aldı.

    2 Çin Lideri yardımı ile Honkoklu ve kominist rejimden kaçarak buralara sığınmış cinlilerin, oylarını aldı
    3-İran mollaları sayesinde Rejim karşıtı Iranliların.
    4- Putin sayesinde Rusların tamamın’ın oylarını aldı.

    17/25 /2013 Aralık riza zaraf Rüşvet davası Obama ve Biden döneminde olmüştu! ve onun kahraman’ide 2016 tarihinde abd’ye sığınmıştı.
    O zaman Türkiye trump’ın seçimi kazanabilmesi için Turap ile birlikte oynadıkları Rahip tiyaturosu ve sonradan olanlar yazamama gerek yok! Türkiyenın canına okudular….!!!!! Rollerini çok güzel oynadıklarına dünya şahit oldu.

    Çine gelenci Trump ve çocukları, en fazala Çin ile iş yapiyorlar ve kara paralarınıde Çin ve Rusyada akliyorlar…!!!! Iki tarafta kavga eder gibi yapip mali götüriyorlar.
    4- Gel gelelım irana! Öldürülen komutanın arkasından iran Irakdaki ABD askerlerının olmadığı bir bölgeyi bombaladı Trump o an askerlere hiç bir şey olmadı diye twit attı.
    Arkasından, İran “Ukranya” yolcu uçağını düşürdü! Ukranya ile kim kavgalı? Putin; bir taşla 3 kuş vurdular.
    O olayda Trump açıklamadan bir kać asker aileleri bomba sesden dolayı çocukların beyinleri zarar gördüğünü açıklamıştılar.
    Bu antlaşmali oyunlar trump’i Obama gibi kahraman yapmaktı fakat oda tutmadı o general iki tarafında bilgisi dahilinde barış için bir ulkeye gidiyormüş.. Turap palavra atsada epeyce tepki aldı.
    Trump Kimle karşılıklı kavga ediyorsa muhakak aralarında çıkarları gizlemek için yapiyor.
    Esenlikle kalın

  5. serdar bey selamlar,

    12 Ocak 2021 At 11:58 yorumunuza buradan devam edeyim.
    ülkemizde nasıl ki eğitim planlaması yok istihdam edebileceğimizden çok fazla mezun veriliyorsa, ihtiyaçtan çok fazla da konut yapılmaktadır, ve bugün ciddi bir konut stoğu sorunu vardır. gecekondu ve imarsız evlerden düzgün evlere bu ekonomik gerçeklikte yönelim nasıl olacak ben anlamakta zorlanıyorum. istanbul özelinde ve ülke genelinde sürekli artan göç dalgası gecekondulaşmaya bu da çarpık kentleşmeye yol açmıştır. kentlere ihanet edilmiştir ve bu itiraf ta edilmiştir.
    nufus artıyor ve dolayısıyla besin gereksinimi de artıyor. tarım da malum insan gücüne dayalı bu bakımdan tarımsal sürdürülebilirlik için tabi ki kırsal nüfusa gerek var. 1927 de nüfusun % 76 si kırsal iken bugün % 23 lere gerilemiş, dünyada en çok kırsal nüfüs kaybının yaşandığı ülke olmuştur. çiftçi sayımız son 12 yılda % 48 azaldı, tarım alanları da son 18 yılda % 12, sebze bahçeleri ise % 15. yani hem üreticimiz azalıyor hem üretim alanı. temel nedeni ranta dayalı ithalat politikaları yani sorunların kökeninde tarımsal girdilerin dışarıdan ithal edilmesi var. o nedenle çiftçi desteklenmiyor, açıklanan rakamlar ya yetersiz ya da kağıt üstünde oluyor, tüik verileri gibi oynanmış ve asılsız. üretim her geçen gün sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor. kasıtlı politikalarla parayı aracılar kazanıyor, tarım zayıflatılıyor.
    şimdi biz tarıma destek -köylü toplumundan bilgi toplumuna dönmek şöyle dursun- yerine avm ve stok ev yapıyoruz, parayı betona gömüyoruz bu demek.
    beşi bir yerdelere giden paraları da sürekli tekrarlarla yazıyorum zaten, okuyorsunuzdur.
    tarıma destek gibi eğitime destek ki geçenlerde neden ilk 500 üniversite arasında olmamaklığımızın başlıca nedeninin üniversitelere yeterli ödenek verilmediğini yazmıştım, buraya da verilecek ödenekler betona gömülüyor çünkü,
    hayvancılığa destek,
    ekonomiye destek,
    istihdama destek,
    ihracata destek ( yerine ithalat destekleniyor)
    teknolojiye destek
    tek tek üzerinde durup ne kadar yetersiz ve sıkıntılı politikalar tercih edildiğini anlatabilirim ama fazla uzun olur
    işte bütün alanlardaki destekler minimum da tutulurken biz yol, havaalanı, köprü, avm, kule yapıyoruz üstelik tartışmalı ihalelerle, davet usulü…
    o nedenle yorumunuza
    “emperyalizm ve yeni oligarklarına karşı güvenlik sistemlerini geliştirmeli.” dediğinizde
    evet geliştirmeli, bu teknolojiye yatırımla olur ama bu yatırım ya yetersiz ya da yok.
    bunun tek istisnası ise içinde bulunduğumuz coğrafyadan dolayı ve bize uygulanan ambargolar nedeniyle yani mecburiyetten savunma sanayinde oldu. büyük oranda yerli yapılmaya çalışıldığı doğrudur ve bu hepimiz için yeterli olmamakla beraber sevindiricidir. iha ve sihalara verilen güçlü desteğin altında bazı aile ilişkilerinin olduğunu söylemek kaptırdığımız tubitak projelerine bakarsak çok haksız sayılmaz aslında ama sizin hatırınıza tekrarlamayayım.
    ne yazık ki türkiye hızlı adımlarla her alanda arayı kapamaktan çok ama çok uzak.
    yorumlarımda tüik verileriyle bile! ne kadar gerilediğimizi sayılarla sürekli yazıyorum. ben bizden bir şey olmaz demiyorum ama rant kafalardan bir şey olmaz diyorum. ülkesini seven herkesin gerçekleri görmesi ve yanlış politikalara elinden geldiğince karşı çıkması gerekir, oyunu yine istediği yere versin ama bu yanlışların bir parçası olmasın ve olmamalı diye düşünüyorum.
    bir ara su politikası ve kurumakta olan göller ve akarsularımızla ilgili yorum yazacağım.

    gsmh 2013 de kişi başına 12 bin dolar seviyesinde idi, bugün bu rakam artacağına pandemisiz ve tüik! haliyle 8-9 bin dolar seviyelerine gerilemiştir, pandemi nedeniyle hayli gerileyeceğini de öngörebiliriz. almanya da bu rakam 55 bin dolar civarında.

    öte yandan 80 milyonluk ülkede henüz 3 milyon aşı geldi. 1,5 milyon kişi aşılanabilecek. buradaki temel kaygı geç kalıyor olmamız. yeni bir atakla ya da mutasyonla karşılaşabiliriz, yarın seyahat konusunda, turizm konusunda sıkıntı yaşayabiliriz. henüz ortada aşı olmadığı gibi pek çok merkezde soğuk dolap sıkıntısı da var ve aylardır neden tedarik edilmediği hayret verici değil mi ne yazık ki verilerde büyük bir karmaşa olduğundan bu salgınla ne kadar başarılı başa çıktığımız konusu muğlak gibi.
    iyi akşamlar,
    selamlar,
    saygılar.

    • Didem hanım “üniversitelere yeterli ödenek verilmediğini” yazmış;
      peki akpartiden önce türkiye bütçesinin binde kaçı AR–GE çalışmalarına ayrılıyormuş, şimdi yüzde kaçı ayrılıyor onu da yazabilir misiniz?
      Efendim?
      Farketmez, tüikli ya da tüiksiz?

    • Merhaba Didem Hanım
      Bu kadar şimdilik uzun yazamayacağım ancak bir kısmına elim değişmişken cevap vereyeim.
      Öncelikle köylülük oranı AB ortalaması %1.5 iken Bizde
      Cumhuryet kurulumu %90
      1950 ler %80
      2001 %43
      2015 %23
      Şehirlerde gecikondularsda köyü şehre taşıyanları saymıyorum
      Bu Avrupada 1900 lü yıllarda endüstri devrimi ile acı bir şekilde çözülmüş ve insanlar şehirlere göçerek fabrikalarda işçi olmuşlar.
      2 ekmek için 16 saat çalışmışlar bunun sonucu işçi hareketleri vs oluşmuş.
      Mesala Dünya kadınlar günü bilirsiniz 1857 de 40.000 kadın işçinin gösterileri ile oluşmuştur.Bugün dahi biz 40.000 kadın işçi bir şehirde çıkaramayız.
      Kısaca yıllarca “Köylü milletin efendisi ” deyip insanları köylere tıktık.Aslında bu sermayeyi/gücü tek elde toplamının sonucu idi.
      sonra insanlar hurra şehirlere inince de bunun planlaması vs olmaz olamadı.
      İstanbul un dahi %60 lar düzeyde imarsız iken insanlar gecekondularda yaşıyorken konut fazlası var demek hiç mantıklı değil.
      Şu an satılmıyor demek ayrı birşeydir.Onun sebebi de Türkiyede 3-5 yılda bir çıkan krizler nedeniyle fazileri stabil tutamamnın sonucudur.
      Aksi olsa Sadece istanbul da depreme dayanıklı olmayan konut stoğu yüzbinler ile ifade edilmezdi.
      Bugün yine faizler stabil bir konuma gelsin ilk ihtiyaç konut olacaktır.
      Bu sosyolojik ve köylü-işçi-bilgi toplumu olmanın AB yi 200 yıl geriden takip etmenin hızlı sonucudur.
      Diğer konulara başta aşı olmak üzere elim değdikçe cevap vermeye çalışacağım.

  6. Sn.KORU, yazınızda a dan z ye haklısınız. Hayatta her şey subjektifdir (istisnalar her zaman vardır) ancak türkiye de objektif bir şey varsa basit meseleler yüzünden önemli işlerin hatta belki de önemli kişilerin aralarda kaybolup gitmesidir…, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş bence diğer chp lilere göre biraz farklı. Hangi açılardan diye uzun uzadıya söylemeye gerek yok bence ama tek bir şey söyleyeceksem bu da basit söylemleri bırakıp (özelliklede seçim döneminde) işlerine bakmalarıdır. Ve bunun sonucunu da Ankara ve İstanbul u alarak gösterdiklerini düşünüyorum. Yaşım gereği Türkiye de bu basit söylemler üzerinden siyaset hep var mıydı bilmiyorum ama son birkaç senedir var olduğunu biliyorum… Türkiye de çok klasik bir lafdır: ” Eğer iktidar bugün hala oradaysa bu muhalefetinde hala orada oluşundandır” diye bu sözde haklılık payı olduğunu düşünüyorum ancak ve ancak şu anki iktidarın ilk dönemlerinin bu kapsamın dışında kaldığını da söylemek isterim… HERKESE SAYGILAR

  7. Uzun zamandır ilk defa bir yazınızın büyük çoğunluğunda hemfikirim sayın Koru.

    Bu ülkenin gerçek sorunu sağlıklı işleyen muhalefetin olmayışı. Başından beri. (İlginçtir bunda en yüksek perdeden söyleyen Tayyip :)ironiye bak)

    Muhalefet hükümeti (erdoğanı) hiç bir zaman nerden eleştireceğini bilemedi. Nerde sağlam işi varsa nerde düzgün işi varsa yahut nerde muğlak bir surum varsa ordan vurdu. Fetö cü olmayı muhelefet sandı. Her işi eleştirmeyi marifet sandı. Erdoğan karşıtlığı ile Türkiye karşıtlığını aynı sandı. Bazı zamanlarda öfkeden ne yaptığını bilemedi. Kişisel olarak söylemem gerekirse benim sol olduğunu iddia eden kesimden(chp) hiç bir ümidim olmadı. Fakat sağ muhalefet de farklı davranmadı. Hatta son bir kaç yıldır siz de öyle davrandınız. Riak almadı kimse söylenmesi gerekenin yarısını söyledi sağ muhalefet. Sol zaten iktidar olsa seçimin ertesi günü ilk düşüncesi “şimdi ne yapacağız” olur, o derece. Sonrada kendi kendine anket sonucu ve seçim tarihi uyduruyor muhalefet. Bir de kaybedince nedenini bilmiyor ya hala. İnsan sormadan edemiyor bunca körlükle memleketi nasıl yöneteceksiniz diye. Halbuki muhalefete düşen gereğinde iktidara değil Türkiyeye sahip çıkmasıdır. Bu yüzden de bedel ödemelidir. Bu bedel siyasi yenilgilerdir. Bir defa yenilme riski almayan birileri nasıl ülke yönetecek. Bi kere yönetmek için seçim kazanmak gerek. Öte yandan PKK yı destekleyen biri demokrasi havarisi olmuyor terörist oluyor milletin gözünde. Açık açık pkk destekçisi olan ve bunu da her fırsatta ikrar eden birinin özgürlüğünü savunmayı demokrasi gereği görenler milletin gözünde değer görmek istememeliler. Öte yandan devletin Cumhurbaşkanı her hangi bir devleti karşısına aldığında illaki karşı tarafta yer almak da milletin gözünde sizleri değerli kılmıyor. Zaten hal ortada. Yıllarca yanlış konulara muhalefet edince artık arada doğru da söyleseniz sözünün para etmez hale geliyor.

    Bu yazıda söylediğiniz bir çok şey milletten de karşılık bulacak sözler. Ancak dün siz sadece Tayyip önerdiği için Turkcell’in BİP ine karşı çıkmış birisiniz. Üstelik bir çok subjektif bilgi ve değerlendirmeyle. Dün söylediğiniz eğrinin üstünü bu gün bin doğruyla örtemezsiniz.

    Haa Tayyip mi ? Millet arkasında. 2028 seçimlerine kadar. Hani o seçimde aday olma şansı yok ya. Ondan. Zamanınız bol. Bulursunuz bir aday. Aman Kemal Kılıçdaroğlu diye israr etmeyin de.

  8. Biz ne zaman büyüyeceğiz hep çocuk mu kalacağız!
    Biz bu sokak ağzı kavgalarından Ne zama kurtulacağız!
    Toplum olarak şaşkınca ve hayretle olanları izliyor ve anlam veremiyor
    Bu nedir ya çocuk kavgası gibi, sokak ağzı kavgası birisi bir söz söylüyor karşısındaki aynı sözle karşılık veriyor bu da yetmiyor gibi medyamızda bunu dillere destan bir şekilde bunu konuşuyor ama toplumun gündemi olunca bir çırpıda geçiyorlar
    Bun yaşananlardan bir tek anlam çıkar
    Ayağa paslaşmalarla tiirübüne oynanan mükemmel bir oyun…….

  9. Sayın Koru!
    Kocaeli Üniversitesi rektörü sosyal medya hesabından, Kasım ayında Biyontech aşısınnın 2. dozunu bile yaptırdığını açıklıyor.
    Sağlık Bakanının bildiğim bu konuda hiçbir açıklaması yok.
    Ya rektörün hesabı ele geçirildi.
    Yada fütursuzca suç işleniyor.
    Resmi açıklama yapılır.Öncelikler belirlenir Ve uygulanır.

  10. Muhalefetin önünde ve elinde kendisine ait iki örnek var: Ekrem İMAMOĞLU ve Mansur YAVAŞ.
    İkisi de;
    -Seçim çalışmalarında seçilince ne yapacaklarını anlattılar.
    -Seçilince de işlerine baktıklar.
    Bu iktidarla polemiğe giren kaybeder

    • Projesi olan kazanır .Çalışan kazanır.
      Kayak tatiline giden kaybeder.
      Bodrum’da yat tatiline gidip sel baskinlarini başkalarına pas eden kaybeder.
      Bunlar iş hayatının kurallarıdır.İstanbul gibi Avrupa’da ki 5.. 10 ülkeye bedel olan bu sehri yönetmek zordur.Macan yiyorsa talip olursun.Pardon biraz argo oldu ama gerçek. Bu

  11. ABD ve AB ülkelerinin birçoğunda salgınla mücadeleleri ortada,
    hastanelerde yer yok çok ağır vakalar bile kabul edilmiyor.Binlerce ölüyle karşı karşıyalar.Birçok AB ülkesi bizim bir ilöede dağıttığımız maskeyi bile bulamadı.
    Bu süreci tüm AB ülkelerinden daha iyi bir şekilde yönetti ,yönetiyor Türkiye
    4 yıl önce darbe geçirmiş.Dört cephede bildiğimiz savaş veren açıkca tehdit edilen açık /gizli ambargo konulan ve ekonomisi tüm gelişmekte olan ülkeler gibi dışarıya bağımlı olmasına rağmen ,
    bu zamana kadar yıkılmasını umdukları Türkiye direniyor ve her türlü ömanipülasyondan bir şekilde çıkıyor.
    Vah ki ne vah.İçimizdeki yeminli RTE düşmanları Biden babalarından aldıkları salvolarla buldukları en küçük sorunlu alanı değerlendirmeyi gösterdikleri o kesitin bütün olduğunu inanadırmaya ant içmişler.
    3-5 gün geriden geldiğinde 1.2 milyon aşının hiçbir önemi olmadığı Cuma günü başlayacak aşılama ile 1-2 hafta içinde çok rahat hepsinin önüne geçeceği.
    Seçilen/alınabilen aşıdan dolayı 1-2 haftalık gecikmenin hiçbirşey olmadığını bilmelerine rağmen
    Ellerinde aşı olmasına rğamen ancak 200 bin olan AB ülkeleri ortada(Türkiyenin günlük aşı kapaestesi 2 milyona çıkabilir).Birkaç hafta sonra aşı tablosu çok çok değişik olacağını bilmelerine rğamen manipülasyon,manipülasyon.
    Yani küçük kesintler ile bütünü gözden kaçır kaçırda nereye kadar.
    Bir ara 2020 de tayyip gidecek diye üfüren üfürükçüler 2021 Haziran a kaydırmışlardı kehanetleri.
    Aldiklari emir iacabı üfürüyorlar da kendileri de inanıyor mu bilmiyorum.

    • Sn serdar bey bu platformda olumlu yazan birkaç kişiden biriyiz herhalde..Yazdiklariniza sonuna kadar katılıyorum yani bir trol olarak ( ne demek ise ).Maalesef insanlar bir canın bile nekadar değerli olduğunu bilmiyorlar.% 40 doluluk oranlı yoğun bakımın ne olduğunu anlayamiyorlar.
      Acaba İngiltere gibi İtalya gibi hangi hastanın yaşayıp yaşamamasına karar versek ne olur acaba.Bunu bile idrak edemiyorlar

      • olumlu yorum yazan yani diğer adı koşulsuz itaat edenler(akyalaka) ülkede sadece aşı prblemi yok binlerce sorundan biri mülteci şu anda dünyada nüfüsu bu kadar kısa sürede değişen bir ülke yok birde gelen insanlar çoğu cahil cühela haberlere bakıyorsanız görürsünüz gerçi sizin pembe gazetelerde bunların çoğu yazmaz olayların yarısı neredeyse farklı ülke insanları oluyor bu bence gelecekte çok büyük sorunların başlangıçları tabii sizin için herşey mükemmel alım gücü 20 yıl öncesine dönmüş kimin umrunda reis de reis diyen milyonlar olduğu sürece ama ülkeye büyük zararlar verildiği açık ayrıca devletin harcamaları ne kadaar olduğunu bile öğrenemiyoruz ama korkunç boyutlarda olduğu tartışılmaz nereye kadar sorarım biraz ekonomiden anlayan anlar bunu nereye gideceğini ama siz hala en küçük bir eleştiri şöyle dursun bunları ilahlaştırıyorsunuz bumu gerçek vatanseverlik tamam chp size uymaz uyacak başka insan yokmu koca ülkede

  12. Ben bu kanlı bıçaklı ! tartışmaya bir anlam veremedim . Eğer ‘ sözde ‘ kelimesi , çok fazla bir anlamı olmayan ve aslında gerçeği de ifade etmeyen bir kıskançlık kelimesi ise – ki bence de öyledir – bu kadar alınmak neden ! Yok , ağır bir hakareti içeriyorsa misliyle cevap vermek neden !
    Doğrusu işin içinden çıkılmıyor !
    Selamlar , iyi günler

  13. ABD seçimlerinde iranlí bir kadın millet vekili seçildi.
    Burada genelde ABD doğumlu olmayan ve sonradan göç etmiş gõçmenler üst düzey görevlere gelince basın yayın onlarín õz geçmişini anlatır.
    Ben bunları dinleyince neden bizden kimse bu tip gõrevlere gelmiyor veya getirilmiyor diye üzülyorum açíkcasí kıskaniyorum’da.

    Kískanmakta hakliyim! Çünkú Şimdiye kadar bu tip gõrevlerde Türklerin ismine pek rastlamadím.

    Bugün internette dolaşırken Joe Biden húkúmetinde gõrev alacak olan Hazine Bakanın õzel kalem múdúrlüğúne Türk asılí Didem Nişancí atanacağını okuyunca çok
    sevindim ve mutluu oldum.
    Hem Türk asíllí hemde haním.
    Bu sevincimi sizler ile paylaşmak istedim.

  14. Didem hanım “…S400 lerde hala kurulmadı, neden acaba? kurulacağı yok belki de…”buyurmuşsunuz da; bilmediğimiz ya da okuyup araştırmadığımız, incelemediğimiz konularda bilip bilmeden atıp tutmayalım lütfen:

    “İsmail Demir, sistemin aktif hale getirilip getirilmediği konusundaki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, “Kullanıcının bunu nasıl kullanacağıyla ilgili bence kimsenin soru sorma hakkı yok, bizim de yok. Ben de bilmiyorum. Kullanıcının bunu kullanılır halde tuttuğunu biliyorum. Nasıl kullanılacağı, radarı ne zaman açar, ne zaman kapar, ne yapar, bunlar benim de kamuoyunun da bilgisi olmaması gereken konular. Sistem hazır mı, evet dört dörtlük hazır, bir eksiği yok.” diye konuştu.”
    Bi diyeceği olan?

  15. Gazete Haberleri

    Kılıçdaroğlu:
    “Basın İlan Kurumu bir anlamda ‘basın infaz kurumuna’ dönüşüyorsa oturup düşünmemiz gerekiyor. Nasıl bir demokrasi ve nasıl bir medya yaratmak istiyorlar? Yine 2020 yılında Türkiye’de bir ülkenin sözde Cumhurbaşkanı bir gazeteyi doğrudan hedef gösterip ‘Ben o gazeteyi okumuyorum siz de satın almayıp okumayın’ diye çağrı yapıyorsa orada medya üzerindeki vesayeti ve baskıyı bir düşünün”

    Erdoğan:
    “Bu sözde genel başkanını öncelikle CHP’li seçmenin sağduyusuna sonra da aziz milletimizin irfanına havale ediyoruz”

    Sonuç:
    AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında “sözde Cumhurbaşkanı” sözü nedeniyle 1 milyon TL’lik manevi tazminat davası açtı. Erdoğan’ın avukatı, Kılıçdaroğlu hakkında ayrıca “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu belirtti.

  16. Sayın yazar moskovada türkiye ““Neden yok?” sorusunu soran yok, varsa da onun sesi gürültüden duyulmuyor.”demiş de,
    cevabı kolay; bir millet iki devlet!

  17. Herkes halinden memnun, muhalefet çok çok memnun. Muhalefette iktidar olmak gibi bir amaç ve çaba yok. Niye uğraşalım ülkenin bu kadar derdi ile diye düşünüyorlar. Keyifleri yerinde, eminim keyif çaylarını da alıyorlardır. Muhalefet edecek bir sürü gerçek gündem var iken bunlar havadan sudan konularla muhalefet ediyormuş gibi yapıyorlar. Halkın gündeminin bir kısmını siz yazmışsınız, artık insanlar kendini yakıyor. Hatta bunlar Titanikteki müzisyenler gibiler. Geminin battığını ne zaman görecekler bekleyelim…

  18. Gündemi %90 öğrenmek için:
    FOX ANAHEBER seyredilmeli.

    FOX sabah 8:00 İSMAİL KÜÇÜKKAYA İLE ÇALAR SAAT seyredilmeli.
    Bütün liderleri zaman zaman konuk ediyor ve paralı üyelik isteyen basından Haber okuyor.

    YENİÇAĞ haber sitesi 2.5 milyon ziyaretci ile birinci sırada yorumları geniş olmasada haberde 1 numara
    Sitenin SLİDER(resim kaydırıcı) 2 tane var haberler burdan geçiyor buna nasıl bakılmalı

    sabah 8-9 arasında baktıysan öğleden sonra 1-2 arasında bakılmalı, Akşamda 7-9 arası bakılmalı
    dijital olduğu için gelen haber anında girilir daha sonra kaybolur.

  19. ‘Ülkemizin politik en büyük sorunu muhalefettir; bu sorunlu yapısıyla muhalefet (partileri), daha büyük bir sorun üretici olarak iktidar(lar)ı ortaya çıkarıyor’ minvalinde, gelip tıkanan bu noktada, burada da görüş serdedenler az değil.

    1974’lerde merhum Ecevit’in çoğunluğu sağladığı, 1990’lı yıların ilk devresinde Erdal İnönü’nün ortak olduğu ile 2001’de Bahçeli’nin erken seçim çağrısıyla son bulan hükümetin ortağı olduğu Ecevit’in DSP’li koalisyon hükümetlerinin haricinde -hatırladığım kadarıyla- 1950 Demokrat Partiden bu tarafa sol hükümetler değil, sağ-muhafazakar hükumetler ülkeyi yönetiyor. O günden bugüne ülkede çözümlenemeyen, biriken siyasi, sosyal, ekonomik, demokratik sorunların müsebbibi bu hükumetler olsa gerektir.

    Bunca biriken kronik soruna rağmen Türkiye seçmeni, sorun çözebilecek siyasi yapılara neden katkı sunamıyor ve o tür siyasi oluşumları var edemiyor?.. Bütün sorunların faturası kendisine ödetildiği halde. (Bugün bile gelinen noktada zamlar, işsizlik, geçim sıkıntısı, terör, komşularla sorun, başörtüsü, iç kutuplaşma v.b. gibi sorunları hep birlikte yaşıyoruz).

    Yaşanan sorunların ceremesini halk olanca şiddetiyle çekiyorken, sorun üreten siyasi yapılarda aynı minval üzere devam ediyor.

    Çözümsüzlüğün nedeni olarak salt muhalefet partilerini görmek (artık bundan sonra) yetersiz olur. Evet; demokratik sistemlerde siyasetin -milli iradenin- bir ayağı hükümet (ve ortakları) ise, diğer ayağı da tabi ki muhalefet(partileri)dir. Ama şimdi siyaset, düşman iki kutbun, birinin diğerini yok etmesi ameliyesi olarak işliyor ülkemizde ve malesef bu, hem seçmenin hem de siyasi partilerin, bu değirmene su taşıyası gibi bir kısırdöngü şeklinde işliyor.

    Bu siyasi çekişme ortamında hükümetin oluşan siyasi, ekonomik, insani sorunları perdeleyen -kendi tabanının da şiddetle yaşadığı- olumsuzlukları görmeme/göstermeme adına suni gündemlere tevessül etmesi, muhalefetin de iktidarın değirmene su taşır pozisyona girmesi siyaseten izah edilebilir belki, lakin; seçmenin, her ikisinin de yaşanan sorunlara çare ola(a)madığı bu durumu ortaya koyup bir irdelemesi gerekmez mi? Nedir bizi bu kısırdöngü içinde hep sürekli tutan; siyasi partilerin ideolojik yapılanmaları mı, milli manevi değerlerimizi siyaset kurumunun ayağı altına serecek kadar aymazlıkları mı.. veya bir milleti kutuplaştırarak yönetmenin -gütmenin- daha kolaycılığı mı? Nedir?

    Burada en büyük rol/görev, ülkemizin -kutuplaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan- siyasi yelpazenin yüzde 70’ine tekabül eden sağ-muhafazakar kesimine düşüyor!

    Bu kesim, hem sol cenahtan ve hem de sözüm ona -“sözde” değil :))-
    sağ-muhafazakar siyaset yapıcıların elinden kendine has “dini, milli” değerlerini almalı; onların eline bir çarpım tablosu, belki de bir abaküs vererek “hadi bakalım; bana ekonomiyi anlat, adil gelir dağılımını ve adil işleyen bir yargıyı tesis edebileceğin hesabı ver” diyerek siyasileri asıl görev ve sorumluluk alanına göndermeli; “milli ve manevi değerlerimi hem sahiplenmeyi, hem yaşamayı ben bilirim, gölge etme başka ihsan istemem” deyu bir tavır ortaya koymalıdır. Arkası gelir inanın.

    Hep bir sağ-muhafazakar tercihe sahip olan ben, şöyle düşünüyorum: Benim de içinde olduğum bu cenah, bu bilinçle hareket ederse, hem ülkemize en büyük hizmeti yapmış ve hem de o hizmeti uhdesine alacak yeni, modern demokratik siyasi partilerin doğmasına vesile olmuş olur.

    Ne dersiniz.. Yanılıyor muyum?

    • Hasanbey, türkiyeyi ekonomik darboğaza sokmuş ecevit hükümetleri, chpli sol/sağ koalisyonları, iski skandalı, ssknın iflası, shp/chp belediyelerinde kadrolaşma ve 2001 ekonomik krizi; hepsi türkiye solunun marifetleridir!
      İtirazı olan?

      • Bugün de aynı sorunları katmerli bir şekilde yaşıyoruz ya!
        Mesela başka değil, tek bir örnek olarak TCMB döviz rezervi eksi 55 milyar dolar.. artarak devam ediyor, ülkemiz tarihinde başka da bir örneği yok.

        Sizinki de bir itiraf niteliğinde yani sn. H. Gayret.

      • Evet çok doğru diyorsunuz ;bu gün boğuştuğumuz sorunlar da 18 seneden beri iktidarda olan ”Türkiye sağının ” değil de ”Türkiye solunun ” marifetleridir ! Ama ne mantık yani ‘

  20. Hiç yoktansa SÖZDE muhalafet iyidir. Faydalanmak istiyorum. Özde muhalefet umuduyla…

  21. sayın erdoğan seçilmiş cumhurbaşkanıdır.
    kendisine dönük eleştirilerin CB makamı hedef alınmadan yapılması yerinde olur. üstelik aynı zamanda günümüz perişan şartlarından sorumlu olan partinin genel başkanıdır öyleyse kendisine yapılacak eleştirilerde parti başkanlığı öne çıkarılırsa daha bi yerinde olur.
    aslında muhalefet herşeyi söylüyor, lakin özellikle chp özellikle dikkatli olması gerekirken ciddi hatalar yapıyor. iktidar medya üzerinde büyük bir egemenlik kurmuş olduğundan istediğini alıp köpürtme ve gündem oluşturma gücünü elinde tutuyor. ülkenin hazine bakanı boşalmış hazineyi öylece bırakıp sosyal medya üzerinden sonumuz hayr ola diye gitti de kimse yazamadı şimdi utanıp sıkılmadan gaf köpürtüyorlar. bu durumda muhalefetin ama özellikle chp nin son derece dikkatli olması, ülkenin içinde bulunduğu büyük sorunlara değil, doğru çözümlere odaklanması gerekirken biz türban tartışıyoruz, iyi mi???
    bu platform da bile ülkenin sorunlarını en çok biz dile getiriyoruz.
    ben de diğer yorumcularda döne döne aynı sorunları yazıyoruz.
    ekonomi kötü çünkü yolsuzluk ve israf hat safhada. daha da kötüleşecek çünkü bu yıl pandeminin son derece yıkıcı etkileri mevcut kötü yönetilen durumu ayrıca kötüleştirecek, hal böyleyken halkın parasıyla saltanattan pardon itibardan tasarruf olmayacağını düşünen ama alnı secdeye gelen yöneticilerimiz var. katar katar uçaklar, katar katar lüks arabalar, şatafatın her türlüsüni mubah gören ve çekinmeden kullanan. abd ve ab nin yaptırımları da ayrıca durumu etkileyecek bunca sıkıntıya ve büyük bir maliyete neden olan S400 lerde hala kurulmadı, neden acaba? kurulacağı yok belki de…
    işsizlik gençlerde % 30
    kadınlarda % 41
    iyi mi?
    enflasyon tezgahta %40-50,
    kağıt üstünde % 14
    iyi mi?
    tarlada 50 kuruş olan şey,
    tezgahta 5 tl.
    çiftçi para kazanmıyor, halk herşeyi pahalı alıyor ama arada birileri müthiş para kazanıyor, çünkü sistem bu şekilde işliyor. herkesin pandemi de fedakarlık yapması gerekirken yandaşlardan istenmiyor, asgari ücretliden vergi kesilirken pandemi nedeniyle 5 yerden maaş alanların yani geliri yüzbinleri bulanların vergisi pandemi nedeniyle alınmıyor. küçük işletmeler vergi yükü altında ezilirken büyük beşi biryerdelerin borçları siliniyor.
    akp nin oy oranı mhp ile birlikte ve kararsızlar dağıtıldıktan sonra ancak % 40 lara geliyor. giderek düşecektir. elbette iyi bir muhalefet olsaydı bu oran ülkenin içinde bulunduğu bunca yolsuzluk ve yoksullukta tek haneli rakamlarda olurdu, dolayısıyla bu ülkenin makus kaderi kötü yönetim ve kötü muhalefettir. yine de yerel seçimleri kaybeden akp genel seçimleri de kaybedecektir,
    bu düzenin böyle gitmesi mümkün değildir…

  22. SİGNAL Mobil uygulama hakkında :

    SİGNAL HANGİ ÜLKENİN?
    Signal uygulaması ne bir şahsa ne de bir ülkeye ait değil. Signal uygulaması ABD’de kurulan Signal Vakfı ve Signal Messenger LLC tarafından geliştirilen kar amacı gütmeyen uluslararası uygulamadır. Tamamiyle sosyal sorumluluk misyonu ile hazırlanmıştır. Güvenli haberleşme ve ifade özgürlüğünü koruma amacı gütmektedir. Bununla birlikte hemen belirtelim ki Elon Musk ile Signal Vakfı’nın ve Signal Messenger LLC’nin organik herhangi bir bağı bulunmamaktadır.

    SİGNAL VAKFI KİM TARAFINDAN KURULDU?

    Signal Vakfı, resmi olarak Signal Teknoloji Vakfı , Moxie Marlinspike ve Brian Acton tarafından 2018 yılında kurulan kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Misyonu, “ifade özgürlüğünü koruyan ve güvenli küresel iletişim sağlayan açık kaynaklı gizlilik teknolojisi geliştirmektir.” Vakıf, adını Signal mesajlaşma uygulamasıyla paylaşır.

    21 Şubat 2018’de Moxie Marlinspike ve WhatsApp’ın kurucu ortağı Brian Acton, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Signal Vakfı’nın kurulduğunu duyurdu. Vakıf, Eylül 2017’de WhatsApp’ın ana şirketi Facebook’tan ayrılan Acton’dan 50 milyon dolarlık bir fonla başladı. Basın Özgürlüğü Vakfı daha önce Signal projesinin mali sponsoru olarak görev yapmış ve vakfın kar amacı gütmeyen statüsü devam ederken proje adına bağış kabul etmeye devam etti. İlk 50 milyon dolarlık finansman, Brian Acton’dan Signal Teknoloji Vakfı’na bağış değil, krediydi. 2018 sonunda kredi 105.000.400 dolara yükseldi ve bu tutarın 28 Şubat 2068’de geri ödenecek. Kredi teminatsız ve % 0 faizlidir.

  23. Sn Koru muhalefeti bırakalım bakın çevremizde neler oluyor .düşmanlar barışıyor .dün de BAE açıklama yaptı Türkiye ile barışmak istiyoruz diye daha önce de Suudi arabistan ın benzer açıklamaları vardı .Bu konudaki görüşleriniz nedir. Neler olacak ileri de
    trump gitti Biden nasıl yaklaşacak bölgeye ? Prestij kaybı yaşamış bir ABD nasıl etkili olacak ? Bunları tartışmak gerekecek.
    hatta hiç muhalefetten bu konuları duydunuz mu ? sadece herkesle düşmanız gibi abuk subuk laflar .Peki saygıdığımız ülkeler le diyalog başlarsa AKP çok mu başarılı olmuş olacak .Bu konular seçim ve muhalefetin içine düştüğü durumdan bence daha önemli.

  24. Anlayana sivri sinek saz anlamayana “DAVUL ZURNA”az. Bu laf tamda günümüz Türkiyesi için sölenmiş.

    Yazarı ne yaziyor troller ne anliyor!
    Veya her kesi kendileri gibi zannediyorlar.

    • BİDEN bile anladı bu CHP nin tek başına iktidara gelemiyeceklerini o nedenle yardım edeceğini deklare etti siz anlayamadın iz.Mesafe mi uzak yoksa başka bir şey mi var anlamanız icin

        • Baran bey “bütün muhataplarınız birer birer gözaltına alınıp kodesi boylamış olsaydı” sizin de umrunuzda olmazdı türkiyede kimin iktidar olduğu:))))))

          • Gayret bey “tıpkı Trump ile olduğu gibi Biden ile de ilişki kurmak için milyonlarca dolar harcama yaparak Biden’ın kampanyasına yardım eden, arayı düzeltmek için aracılar devreye sokan, İsrail ve İngiltare’ye yardım etmesi için türlü tavizler veren, türkiyeden WDC’ye adam gönderen hükümet” bu kadar uğraşmasına gerek yok o zaman. içerdeki adamları salsın onlar Biden ile hükümetin arasını yapsın. hem harcadığı paralardan tasarruf yapmış olacağından senin maşına da zam yapar belki.

  25. Türkiyede! Muhalefet aklı’nı kullansa, ihtidar’ı “Erdoğanı” sadece soru sorarak bir haftada hall eder.
    Nasılmı halleder? Sultanım, affınıza sığınarak bugün size haddımız olmadan bir sorumuz olacak!
    Örneğin: Pazartesi, Sultanım! Korona Aşısına ne zaman emir vereceksiniz ?
    Salı! Sultanım sadık dostumuz Uygurların eğitimcisi Çin aşısı yüzde kaç etkili olacak?
    Çarşamba! Sultanım Aşının yan etkileri varmı? Perşembe! Sultanlar sultanı! Aşının yan etkileri var ise nelerdır? Cuma! Ummet ve Dünya liderimız Allah size uzun ömür versin, köllerinizden bugün kaç kışi sayenizde Koronadan hakkın rahmetine kavuştu?Cumartes! Efendiler efendısı bu 65 yaş ve üzeri sokağa çıkma yasağından kimler yararlanmiyor?
    Pazar! Padışahım 65 yaş uygulamasına tabii olan vatandaşlar’ın ihtiyaçları kimler tarafından karşılaniyor?
    2. Hafta pazartesi! Baş komutanım! Geçen pazrtesi aşıya yarın (salı) günü başlanacağını söylmiştiniz. 6 gûnde kaç vatandaş aşı oldu?
    Muhalefet bir değil bin sefer yalan söyliyor dese kimseleri inandıramaz ve Erdoğan’ın emrindeki savcılar ve hakimler vasıtası ile onların mallarını mulklerini ellerinden almaya devam eder.
    Türkiyenin önceki Cumhur başkanı ve bakanlarına terörist ve vatan haini diyerek seçim meydanlarında yuhalatan’ın emrindeki savcılar bunları hakaretten saymiyor.
    Erdoğana kara kaşlı diyenlere savcılar siz kahve rengi kaşlı ummet liderine nasıl gara kaşlı dersiniz diğe kıyameti kopariyorlar.

    • Nurdan abla en mühim soruyu atmamışsın!

      Ulu bilge sultanımız! Karabağ meselesinde Rusya Azerbaycan Ermenistan devletlerinin kurduğu masada olduğunuzu ifade buyurmuştunuz, kurulan masanın fotoğraflarında siz görünmüyorsunuz, bir yanlışmık mı oldu acaba? tam olarak masanın neresindeydiniz?

      o fotoğraflardan biri de yazının başında var, Cumhur ittifakının mensupları doya doya bakarlar artık.

      • Baran bey! İlk sorular palavra ile yürütükleri peynir gemisinden başladím. Hani
        herkesi kendi trolleri gibi gõzleri kulaklarí erdoğandan başkasıní gõrmeyip ve duymayanlar zaneetiğı için ben soruları kísítlí tutdumki millet uyumasín, çúnkú o bir haftada verdiği sözleri 18 senede yerine getirmeyeceği için hiç değilse 24 saat huvuzu izleyen 65 yaş ve üzeri mahkümler en azíndan bir kaç haftada ne kadar dürsüt olduğunu anlarlar, bu nadenden dolayı õnce içerden başladım’kı her zamanki gibi suçu diş devletlere atip temize çıkmasın.

        Bizim aileden, 5 şehirde 12 hastahane’de görevli doktorlar var. Hergün koronadan õlenlerín sayılarını üzülerk dıramatık yazılar ile ortak hesaplarımızda paylaşiyorlar! Onların verdikleri rakamlar türkiye genelinde açıklananların hemen hemen yarısı oluyor bazende geçiyor.
        Doktor kardeşim ve onun doçent doktor olan kızıda dahil ailece koronaya yakalandılar, Allaha şükür ağırda olsa atlattılar.
        Bir onları dinliyorum birde havuzu göz atiyorum inanırmısınız nerdeyise kendi gözlerimle görúp kelaklarım ile dinlediklerime “YALANCÍLAR” diye bağırasım geliyor.
        Nazar değmesın son 18 yilda Türkiye’de yalan ve iftira alanında Doktora yapmış 10 lmiliyonlar’ca troller topluluğu yetiştirılmış.
        Işte erdoğanı ayakta tutan trolleri ile nirlikte müthiş derecede iftira ve yalan becerilerin’den başaksı değil.
        Bunların mumu Atalarımızın dediği gibi yatsiya kadar değil mezara kadat yanacağa benziyor. Eyy nede olsa dallarínda uzmanlìk yapmışlar…

  26. Bu muhalefetten bir numara olmayacağını herkes anladı siz ise şimdi anlıyorsunuz Sn Koru Yoksa sabah akşam seçim seçim diye tutturmazdınız. Bir ülke bu kadar ekonomik sorunla uğraşıp iktidar partisi hala % 40 lar mertebesinde dolaşıyorsa sorun bence onda değil onun yerine gelecek başka bir partinin bulunmayışındandır. Yoksa ciddi muhalefet olsa AKP böylesine rahat davranır mı ?
    Muhalefetin hiç mi düşünen adamı yok bu muhafazakar AKP yi iktidara taşıyan neydi bunu bir düşünseler ? Eğer İstanbul ve Ankara belediyeleri geçmiş yıllarda bu başarıları göstermeselerdi acaba bu millet onları iktidara taşırmıydı.Bunu bir düşünmek lazım.
    Peki sizce İBB iyi işler yapıp milletin gözüne girse Müzmin muhalefet CHP iktidar a aday olabilir mi elbette olur peki Muhterem IBB başkanımız hangi proje ile halkın önüne çıktı ? Koca bir SIFIR . O nedenle bu CHP den bir cacık olmaz bizde AKP ile bir kaç seçim daha gideriz iyi veya kötü .

    • İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder … Bu illa olacak. İktidar İBB iş yapamasın diye her türlü zorluğu gösteriyor, yetkilerini elinden alıyor, proje geliştiriyorlar finans kaynaklarına ya el koyuyor, ya engelliyor. Siz de hadi yapsın da görelim diyorsunuz. Eee böyle adaletsiz yarışta ne denir ki. Yuh olsun denir ancak.

      https://www.youtube.com/watch?v=607eqlj7-wg

      • Sn tayyip bey babamın oğlu değil ve siyasi hiçbir bağlantım yok menfaat bağlantısı dahil fakat 90 lı yıllarda başkan olduğunda tüm müteahhitleri çağırır ve der ki kardeşim tümünüze paranızı ödeyeceğim ancak süre verin ve desteğe devam edin buna göre tüm müteahhitler işlerine devam eder ve enbüyük su sorunu çözülür. Bilmiyorum siz hiç gazoz ile traş oldunuz mu ? Ben oldum meşhur iski sıkandalı döneminde
        Yöneticilik böyledir. Yapabileceğin işin altına gireceksin yoksa sokaktaki adam da başkan olur .Şans da insana bir kere gelir kullandın kullandın .Kullanamazsan bir daha o şansı sana vermezler. Bu gidişle de öyle olacak.
        Oyunu bilmeyen gelin yerim dar dermiş.

        • Müteahhitlerle girilen bu erken angajmanların Türkiye’yi getirdiği noktayı görüyorsunuz. Aynı müteahhitler dünya bankasının ilan ettiğine göre tüm dünyada en fazla devlet ihalesi alan müteahhitler. İhale kanununda yapılan yüzlerce değişiklikle korkunç bir yolsuzluk ve kaynak israfı söz konusu. İş yapıyorum diyerek ülkenin geleceğini kimse bu şekilde çalmamalı. Bu devran elbette bitecek ve bunların hepsi açık bir şekilde sorgulanacak ve yargılanacak. Bundan kimsenin kaçışı yok, demokrasiler hesap verme rejimleridir çünkü. Umarım o günlere hazırlık yapıyorlardır iş bitirici müteahhitler ve hamileri.

      • Ender bey ibb bio–atık tesisi yapmaya kalktı da zorla “temel atmama töreni” yaptıran mı oldu?

    • imamoğlunun hazırladığı projeleri engellemek için belediye meclisinde ve idarede her türlü engeli çıkaranları İstanbul halkıda görüyor türk milletide görüyor.istanbul büyük şehir belediyesinin proje gerçekleştirmek için yurt içi bankalardan yapmak istediği borçlanmaları engelledikleri gibi yurt dışı borçlanma yapmalarını da engelliyorlar elinden yetkilerini alıyorlar seçimden sonraki söyledikleri belediye başkanlarını ”topal ördek” haline getirmek için gereken her şeyi yapıyorlar adanada önceki belediye başkanlığı döneminden oluşan borç için apar topar icra başlatıyorlar pandemi sürecinde belediyenin bedava ekmek dağıtmasın yasakladıkları gibi yirmibeş yıldır devam eden aşevlerini kapatıyorlar istanbulda belediyenin yeni ekmek satış büfelerini engelliyorlar…. anlaşılan sekizyüz küsur bin farkın şokunu henüz atlatamadılar

      • Kenyalı mehmet, susuzluğun ne olduğu sen daha iyi bilirsin; aynı belediye meclisi durdurmasaydı ibb suya %40lık zammı dayıyordu geçen gün, allahtan akpartili encümenler sayesinde %6 ile atlattık su zammını! Laf ola beri gele…

        • Ha gayret bey: Senden ricam şu Ak parti yetkilere söyle de: köprü tünel otoban elektrik doğalgaz ve ayçiçek yağı zamlarını da engellesinler…. İbb’nin sadece bir zammından eleştiriyorsunuz. Şu mobil ekmek servisi için de bir takdir hak ediyor herhalde ha gayret…

          • Nusretbey hani kuru ekmek karın doyurmuyordu; ibb imamı mobil ekmek servisine çıkınca demek ki doydunuz?

        • H.gayret bey gerçekten beğendiğim görüşe sahipsiniz; yalnız her şeyi alkışamak pek hoş olmuyor. Ben chp nin 28 şubat döneminde tutunduğu tavırla bugünkü akp nin durumunu karşılaştırmıyorum. Onlar o zaman baştan sona zırvalıyorlardı. chp nin içinde gerçekten dünya demokrasisinden ve dünyadan haberi olmayan insanın çok olduğunu biliyorum. Fikri sağlar gibi kültür bakanlığı da yapmış birinin ağzından çıkan kelimeyi hiç tasvip etmiyorum ve yakıştıramıyorum . Deniz Baykal gibi ” sen cumhurbaşkanı olamazsın,, olmamalısın” sözlerini de tasvip etmiyorum. Buna benzer çok örnekler var yazmakla bitmeyecek kadar, bunlar türkiye ye yakışmayan kelimelerdi.. Ama ben neyi arıyorum biliyormusunuz? AKP nin ilk kurulduğundan sonra dünyayı fellik fellik dolaşıp dünya da biz varız dediği günleri arıyorum. Batmış ekonomiyi düzlüğe çıkarıp ,ortadoğu da doğan çocukları recep tayyip isminin verildiği günleri arıyorum, dış politika da her gün ankaraya yabancı bir devlet adamının indiği günleri arıyorum. İlk ve ortaokullarda kitap bulunmazken kitapların bedava dağıtıldığı günleri arıyorum. Brüksel kriterlerini Ankara kriterleri yapacağız dediği günleri arıyorum. Bugün o günleri pek göremiyorum. Kılıçdaroğlunun ölçüsüz konuşmalarına cevap vermekle, her konuşanı suçlayarak düşman görerek yeni türkiye olmuyor. Bütün medya arkanızda olsa da yanlış yaparsanız bu biryerler de mutlaka sırıtıyor. Ben akp nin bir ,iki ,üç dönemlerini arıyorum. Yoksa chp nin bir doğru iki yanlış yaptığını biliyorum. Onlarında bu ülkeye vereceği pek bir şey yok. Olsa Olsa Türkiye yi düzlüğe çıkaracak kişiler yine o AKP nin ilk zamanlarında ki düşünceler çıkarır. Bu son dönemdeki chp ye benzer düşünceler bu memlekete bir şey veremez. SİZEDE SAYGILAR H.GAYRET BEY

Yoruma kapalı.