İki liderin görüşmesi sonrasında ortalığa yayılan beklentiler bana neden tuhaf geliyor olabilir?

26
Reklam

Ülkemizin en fazla destekçisi bulunan iki partisinin genel başkanları, bizde pek adet olmadığı halde, bir araya geldiler. CHP genel başkanı Özgür Özel ile AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir araya geldiklerinde neler konuşacakları hakkında haberler günler öncesinden medyada yer aldı, görüşme sonrasında da o haberlerin doğrulandığını öğrendik.

İki lider bir saat 35 dakika konuşmuşlar.

AK Parti genel merkezinde gerçekleşen buluşmada iki lider not tutsunlar diye yanlarında birer siyasiyi daha bulundurdular.

Buluşma sonrasında haberleri izlerken kulağıma geldi: Özgür Özel’e eşlik eden milletvekili Namık Tan sadece Tayyip Erdoğan’ın söylediklerini not almış…

Özgür Özel’in neler söyleyeceğini bildiği için…

[Herhalde buluşmadan önce prova da yapmışlardır. CHP tarafının aldığı notların bir sayfa bile tuttuğunu sanmam.]

Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer alan Mustafa Elitaş da Namık Tan gibi davranıp sadece Özgür Özel’in söylediklerini not almakla mı yetinmiştir? Yoksa Özgür Özel’in buluşmada hangi konuları gündeme getireceği günler öncesinden gazetelerde yazıldığı, TV ekranlarında tekrarlandığı için, AK Parti tarafı, ayrıca not alma ihtiyacı duymamış olabilir mi?

Bana olabilirmiş gibi geliyor.

Reklam

Neden bu kadar ayrıntıya girdiğimi merak edenler çıkabilir; gecikmeden sebebi açıklayayım: Özel-Erdoğan görüşmesi yukarıda uzun uzadıya anlatmaya çalıştığım yönüyle bana çok tuhaf geldi de ondan…

CHP ile AK Parti arasında en az sekiz yıl boyunca lider düzeyinde görüşme olmamış… Önceki gün gerçekleşen, bu anlamda, ilk buluşma. Sonradan yaptıkları açıklamalara bakılırsa, iki lider, görüşmeden olağanüstü hoşnut ayrılmışlar…

Erdoğan “Siyaset yumuşama dönemine girdi, CHP’yi ziyarete gideceğim” diyor…

Özel’in değerlendirmesi de şu: “Dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade etmek isterim.” 

Dünkü yazımda değindim: 1957 yılında, Demokrat Parti ile CHP’nin lider düzeyinde birbirleriyle ağız dalaşı yürüttükleri bir dönemde -1957 yılında- İsmet İnönü’nün Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada Adnan Menderes’i öven cümleleri üzerine, Menderes’in de yine aynı oturumda kürsüye çıkıp verdiği aynı hoşlukta mesajlar, şimdikine benzer bir yumuşamaya yol açmıştı. 

İki lider –İnönü ve Menderes– buluşmadan yumuşadılar ve ardından görüştüler.

Hem de gizlice.

Buluşup görüştükleri uzun yıllar sonra yazılan anı kitaplarından öğrenildi.

Reklam

Acaba neden öyle olmuş olabilir?

Şimdi gerçekleşene bu soruma açıklık getirebilecek yönüyle yaklaşalım.

Özgür Özel iktidarı temsil eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a CHP’nin hassasiyet duyduğu bir dizi konuda yapılması gerekenleri aktardı.

Anayasaya uyulmasını istedi.

Yargının uygulamaya yanaşmadığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasını istedi.

Cezaevlerinde bulunan Osman Kavala ile milletvekili seçildiği halde Cezaevinde tutulmaya devam edilen Can Atalay’ın serbest bırakılmasını sağlayacak adımlar atılmasını istedi.

Ekonomik sıkıntılardan en fazla rahatsızlık duyan kesimlerin durumlarının iyileştirilmesi istedi.

En önemli maddeler kabataslak bunlar.

Tabii bir de 28 Şubat sürecinden yargılanan yaşları hayli ileri askerlerin cezaevlerinden çıkarılmasını istedi.

Sonuncusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla gerçekleşebileceği için, o askerlerin evlerine gitmeleri yarın bile mümkün olabilir.

Peki ya diğer maddeler?

Yapılacağı varsa ve küçük ortağı MHP itiraz etmese dahi -ki edecektir- CHP istedi diye iktidar partisi o tavsiyeleri yerine getirir mi?

Siyasetin doğasına aykırı bir beklenti bu.

O zaman?

Hadi, daha fazla ileri gitmeden, CHP’deki beklentiyi hayli tuhaf bulduğumu tekrarlamakla yetineyim.

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. Fehmi bey secımlerden once yazmıstı. 90 lardakı anap secımı gıbı suprız olup bır dıp dalga olabılır demıstı.
    Fehmı Bey buyuk bır keyıfle okuyoruz ve takıp edıyoruz ıyı kı varsınız.
    Ama bazı haksızlıklara hukuksuzluklara bence bıraz gerıden duruyor goruyor kabul etmıyor ama sesınızı de yukseltmıyorsunuz. khk meselesı ve bınlerce haksız hukuksuz sudan sebeplerle hapse atılan ınsanları emınım sız cogunun sucsuz oldugundan emınsınız ama neden sesınız cıkmıyor anlamıs degılım. Sızı ben 30 yıldır okur takıp ederım bu ulkenın cok cıddı degerısınız sız sıze saygı duymamak takdır etmemek gunesı gormözden gelmek gıbı bır sey.

  2. Türkiye, Nerdeyse 10 yıldır Erdoğandan çok Kılıçdaroğlu projeleri ile uğraştı. Bunlardan önde gelenleri;
    1- İyi parti 3 milletvekili ile kuruldu ve 2018 seçimlerine giremiyordu. Kılıçdaroğlu ödünç verdiği milletvekilleriyle İYİP’e grup kurdurdu ve seçime girme hakkı sağladı. Yani partiler mezarlığına gidecek bir kuruluşu suni teneffüsle hayata soktu. Böylece CHP’den başka gidecek yeri olmayan muhalif seçmene yeni bir adres oluşturdu. %32’lere çıkabilecek CHP oylarını böldü %10’unu İYİP’e aktardı ve %22 ile kendisini de başarısız etti. İYİP çok kötü bir projeydi. Onu 2023’de Cumhurbaşkanlığından etti. Sonuçta CHP’yide kaybetti.
    2- E. İmamoğlu denilen küçük bir ilçe Belediye Başkanını 18 milyonluk İstanbul’a aday gösterdi. Küçük adam E. İmamoğlunun içinde meğer RTE’den bile kat kat büyük bir dev varmış, İstanbulu onunla fethetti. Olmadı bidaha fethetti. Bu iyi bir proje gibi gözüküyor ama, bu dev adam Türkiye ve CHP için iyi, Kılıçdaroğlu için kötü proje oldu, Onu CHP patronluğundan etti.
    3- Altılı masayı kurdu. AKP’de karşılık olarak 7’li masayı (Akp, Mhp, Bbp, Yrp, Vp, Hüp, Dsp) kurdu. AKP kendi bünyesinden seçime giren partilere 4 milletvekilliği, CHP ise 38 milletvekilliği verdi. Buda kötü bir Kılıçdaroğlu projesiydi.
    Sonuçta nasıl D.Baykal Erdoğanın siyasi yasaklarını kaldırma projesiyle kendisini yok ettiyse, Kılıçdaroğluda bu 3 projesiyle siyaseten yok olmayı haketti. Şimdi sıra Ö. Özel beyde. Projelere ihtiyacı yok. Tek yapması gereken AS oyuncularını dağıtmaması. Devleri bir arada tutmak zor ama imkansız değil.

  3. CHP Muammalar taşıyan bir parti. Kılıçdaroğlu Genel Başkanlıktan ayrılırken yanında %10’luk bir kitleyide (küskünler, umutsuzlar ve Aleviler) sandık dışına çıkardı. Böylece CHP yeni yönetiminin büyük bir yenilgi alacağını düşündüler. Tam tersi oldu, CHP %38 oyla lider parti oldu. Oy kullanmayan bahsettiğim kitle şimdi pişman, herkes gibi onlarda kazananın yanında. CHP aslında %48 lik bir oranı temsil ediyor. CHP seçim zaferiyle nüfusun %70’inde aktif görünür hale geldi. Akp bu nüfusta artık silik ve bulanık görüntüler verecek. Tüm medya AKP deki oy düşüşünü seçmeni sandığa gitmedi diye yorumladı ama herkes bilirki AKP seçmenini gerekirse cadillak gönderir sandığa taşır. İşte o Akp seçmeninin istifadeler dışında kalanları sandığa gitti ama yön değiştirdi. AKP seçmeninin çekirdeğini oluşturan eski Selametci seçmenin bir kısmı YRP lideri Erbakan saflarına katıldı. Kalanlarıda 2028 de YRP baraj altında kalmasın diye şimdiden saf tutuyor. MHP ise %10’luk kitlesini hep idare etti ama ekonomi onlarıda vurdu, yarı yarıya verdiği fire kalıcı gibi. Meral hanım sebebi saray olan bazı nedenlerle istikrarsız siyaset yaptı ve hem kendisini hem partisini heder etti. Muhalif seçmen artık CHP dışında bir parti olmadığını biliyor. AKP ve Başkanının tek umudu kaldı, CHP’nin üç komutanını birbiriyle çatıştırıp partide iç savaş çıkartmak. CHP Başkanıyla görüşmesi bu planın ilk kademeleri olabilir. Ama AKP Başkanı artık oyun kurucu olmadığından plan şimdiden boşa çabadır. 2028 veya olası erken genel seçimde Türkiye siyasi haritası bambaşka olacak.

  4. Erdoğan özel gorusmesinden aklımda kalan tek şey akpartinin genel başkanlık koltuğunun boş olması. genel başkanlar için konulmuş iki koltuktan akparti genel başkanı için olanı boş kalmış çünkü akpartinin fiziki olarak bir genel başkanı yok. olsaydı koltuğu boş kalmaz otururdu. Erdoğan’ın oturduğu üçüncü koltuk ise cumhurbaşkanı koltuğu ve CB Erdoğan o koltukta oturuyor. Erdoğan’ın tek zaman çift mekan özelliğ yani aynı anda birden fazla yerde bulunma özelliği bulunmadığından akparti genel başkanlığı fiilen lağvedilmiş oldu. zaten akpartililer de genelbaskanimiz var demiyorlar onlar da cumhurbaşkanımız dediklerine göre …

    ..akparti genel başkanı olmadığı halde cumhur baskani olan bir barti. artık Erdoğan resmen ve fiilen akpartinin cumhurbaşkanı. akpartililer de zaten genelbaskan istemediklerini belli ediyorlar. akparti cumhurbaşkanının sahipliginde başsız bir parti.

  5. Hiçbir kuş sonsuza kadar uçamaz. Tayyip Erdoğan da fark etti ki bu seçim sonrasında daha fazla uçması mümkün değil. Özgür Özel ile olan görüşmesi sadece havada yakıt ikmali içindi. eğer yeterli yakıtı aldığını hissederse hiçbir taviz vermeden yoluna devam edecektir. fakat ne yaparsa yapsın eninde sonunda yere inecektir.

    • Bu görüşme, 31 Mart fırtınası sonrası Kaptanın (RTE) hasarlı uçağı havaalanına sağ salim indirmek için Kule amiriyle (ÖÖ) bir anlaşması olabilir. Tavizler başlarsa anlaşma tamam demektir.

  6. TC bir cumhuriyet demokrasi devleti. Verilen ziyaret fotoğrafı dahi aylarca konuşulabilir
    Anayasa ya uyduğunuzu hele bir görem👀 talebiyle gidilen görüşülen bir ziyaret😯.
    Sonrasından bir önce;
    Yolun kapatılıp GEÇMEK YASSAH GARDEŞİM😳 çekilen bir sözde! ana muhalefet lideri,
    Ertesinde;
    Boş koltuklu bir manzara☹️.

    • Fotoğrafı tartışmayı aylarca tartışacakmış! Niçin o? Boş sandelye varmış diye boşboğaz, bağnaz öküz altında buzağı arayan bir gazeteci söylemiş diye.
      O odanın sabit o şekilde döşenmiş olduğunu, boş şeyleri tartışmak isteyen fikirsizlerin tartışma konusu olabiliyor.
      Buna ezik şark zihniyetlilik denir. Temel konu iki parti başkanı buluştu ve konuştu. Tartışma konusu sadece içerik olmalıdır.
      Her iki mahallenin ezikleri ve beyinsizleri ortadan çekilirse Türkiye huzura kavuşacaktır.

  7. Allah aşkına ülke, her yönden ve her şeyiyle batmış , bitmiş iken bu mucizevi görüşmeden ! ne beklenebilir!
    Görüşmeyle kurtulacak bir halimiz mi var !
    “He de geç ” !

    • Ülkenin battığını birileri ortaya attı. Birileri de bunu ağzına pelesenk etti. Farkında olmayarak kendilerine öğretilen yanlışları tekrar edip duruyorlar. İnsan hiç olmazsa yılda bir de olsa kendi beynini kullanmayı dener.
      Beyin düşüncenin merkezi olarak kabul ediliyor.

  8. İyiye giden hiç bir şey olmayacak, ben öyle düşünüyorum. Yaşayan görecek. Baştaki yanlış düğmeyi düzeltmeden diğerleri ile oynamak ne getirir? Fabrika ayarlarına dönmek istese de dönemez, döndürmezler. O zaman iyi bir beklenti niye? Zaten ne dediyse tersini bekleyin derim. Yıllardır öyle olmadı mı?

  9. Gelelim işin özüne ve bence en önemli kısmına… Halkımız huzur ve esenlik istiyor… Bu duyguya yönelik her girişim başta siyasiler, herkese kazandıracaktır… Yani kazan kazan ilişkisi siyasette de mümkündür…
    Bunu bir gün eskimiş CHP’liler ve AK Parti içindeki münafıklar da fark edeceklerdir…
    O kadar büyütülecek bir hadise olmasa da, istikrar içinde sürdürülmesini umduğumuz bu anlayışın ülkemiz yararına olduğuna inanıyorum…

  10. Unutmayalım, bu sistem demokratik bir sistem değil. Türk tipi otokrat bir yönetim sürüyor. Bu sistemde meclisin denetim, yasama ve dengeleme yetkisi tamamen kaldırılmıştır. Muhalefetin herhangi bir konuda ne denetleme ne de iktidarı dengeleme yetisi kesinlikle yoktur. Böyle olunca iktidar ve muhalefetin başbaşa çay çorba içmelerinin herhangi bir getirisi olması da beklenmemeli. Olsa olsa iktidar yapmak istediği daha da otokrat anayasaya yol yapıyor olabilir. Ortaya getirdiklerinde bunu daha net göreceğiz ve şu anda muhalefeti uzlaşmaz uyumsuz ilan etmek için ortam hazırlıyor olduklarını da anlayacağız. Safları oynamanın anlamı yok. Muhalefetin herhangi bir anayasal değişiklik istemi yok bildiğimiz kadarıyla. Parlementer sisteme dönüş diyorlardı önceki seçimlerde, o söylemi de çoktan unuttular gittiler. Şimdi neyi görüşüyor olabilirler ki. Hergün söyledikleri eleştirileri tekrar söylediler ve bitti gitti. Bunun dışında hiç bir vizyon yada hazırlıkları yok. Şimdi iktidarın salvolarını seyretsinler. Muhalefetin yapması gereken ortaya ciddi bir denetim becerisi ortaya koymak, ortada yıllardır sürüp giden hukuksuzlukları ve yolsuzlukları daha iyi takip etmek., bunları mahkemelere ve korkmadan uluslarası platformlara taşımak, iktidar üzerinde gerçek bir baskı oluşturmak ve böylece dengeyi sağlamaktır. Koltuklarda yayılarak, çay çorba içerek geyik muhabbeti yapmakla muhalefet olunmuyor. Adam gibi muhalefet olmayınca da demokrasi bir türlü gelmiyor.

    • CHP hep ikinci partiydi, AKP nin taktiği gereği hep CHP eleştirilirdi. Halk bu basit numarayı yemedi. Bundan sonrada CHP’ye yapıştırılmak istenen numaralar hiç işlemez. CHP’yi ve muhalefetini görmek isteyen samimiyse Akmedyada değil, Pazarda, sokakta arasın, Halktan İstanbulda İmamoğlu, Ankarada Yavaş, Manisada Özel, Türkiyede CHP efsanesini dinlesin.

      • her dünyalı gibi biz Türkler de doğduğumuz günden beri masallar hikayeler dinleyerek büyür ve derdimizi de masal ve hikaye kahramanlarıyla ifade ederiz, CHP akparti masalını da siyaset masalına da yabancı değiliz.

        normal şartlarda siyaset sokakta pazarda da takip edilebilir ama sokaktaki pazardaki insan siyaset tekniğini pek bilmez. bilmediği için de hep ters köşe olur. gene mi adam kazandı şaşkınlığını yaşar ama gene de çocukluğundan kalma masal ve hikayeleri dinlemeye ve anlatmaya devam eder.sen şimdi masalı hikayeyi bırak da Ali Bayramoğlu’nun sorusuna cevap ara “CHP fırsatı değerlendirebilecek mi?” sorusuna cevap bul.

        ama önce benim soruma cevap ver
        CHP’nin kovaladığı fırsat sokaktaki pazardaki insanın kovaladigi fırsat mı yoksa sokaktan farklı kendi firsatini mi kovalıyor?

        peşin uyarayım; sorunun şıkları arasında çok kuvvetli bir bağ var. cevabindan tatmin olmazsam ama sen de zaten şaşırtmalı soru sordun deme sonra!

        • Baran bey; 2028 bekle kesin cevap orda. AKP sıyrılıp kurtulamıyor. Bir yanda CHP, Öbür yanda YRP var. 4 yıllık süre sonunda ekonominin vurduğu sokaktaki son AKP li vatandaşda orayı terkedecek. AKP kendi yanlışlarıyla yeniliyor. Bu normal, örneğin; çoğunlukla evi yabancı biri değil tedbirsiz ev sahibi yakar. CHP mi? onlar SOKAĞA hitap etmeye devam etsinler yeter. Benimde sana bir sorum var; 2028 e umudu kalan AKP li kaldımı.

  11. RTE, Ö. Özel görüşmesi normal bir devlette çok ses getirmezdi. İster bir CB, bir parti lideri görüşmesi, ister iki parti lideri görüşmesi olsaydı. Normal bir devlette; yasalar tam ve eksiksiz işler, meclisi yasa yapma ve denetleme görevini layıkıyla yerine getirir, en önemlisi mevcut anayasa hükümleri ve kabul edilmiş uluslararası yasalara (AIHM) uyulur. Özgür Özel gerçek bir lider olsa partisi, başkanları ve kendisi hakkında çok şık olmayan bir sürü sıfat kullanan bir liderle görüşmek için öncelikle TC yönetim kademelerinde artık hiç olmayan şeffaflık isterdi. Görüşmenin TRT kameraları önünde canlı yapılmasını sağlardı. Hele Yaşar Büyükanıt Dolmabahçe görüşmesi ortadayken. TC’nin gününü ve geleceğini kurtarmak, düze çıkarmak en büyük amaçsa, bir savaş hali de olmadığına göre gizlenecek bir şey olamaz. Neredeyse on yıl sonra ana muhalefetle yapılan böyle bir görüşmede neler konuşuldu bilinmiyor. Böyle bir görüşmeye tarafların hazırlıklı gitmeleri beklenir. Bundan bile emin değiliz. Toplantı sonrası doyurucu bir açıklama yok. Çok sürmez, yakında ben öyle demedim, yanlış anlaşılmış, bu konu konuşulmadı vb. gibi zırvaları duyacağız. Her iki tarafın trolleri ve yandaşlarının, köşelerinde ve tvlerde ahkam kesen kerameti kendinden menkul bana göre zavallıların zırvalarını okumaya duymaya başladık bile. Sonuç sıfır (0). İstisnasız tüm siyasilerimizin gibi yapmak hastalıklarının son örneği olmak dışında hiç bir önemi (Halk için, bizler için) olmayan bir görüşme. Milleti düşünüyor gibi, çareler buluyor gibi, birbirleri ile görüş alışverişinde bulunuyor gibi, hatta hatta birbirlerini dinliyor, önem veriyor gibi… Yarınlarda RTE alacağı olumsuz bir kararını, bunu Ö.Ö ile konuştuk, olurunu aldık derse, Ö.Ö. istediği kadar yırtınabilir, öyle bir şey yok derse hangimiz şaşırırız? Görüşmenin özeti budur, gerisi hikaye.

  12. GENEL DEĞİL, ÖZEL ÖZEL.
    Anayasa, manayasa hiçbiri umurunda değil.
    Özel’i bir şeye zorlamaya çalışıyor.
    Çeyrek asra “sünger çektirtmeye”
    “Bunu benim yapmam çok zor olur, sen kolaylıkla yapabilirsin” diyecek.
    En azından “asisti sen yapıver, gerisini ben getiririm” diyecek.
    Bu talep ne?
    “–GENEL görünümlü, ÖZEL bir talep”
    Bu taleple ilgili geri kalanını sizin birikimlerinize havale ediyorum.
    Dananın kuyruğu burada kopacak.
    Bakalım kuyruk kimin elinde, dana kimin elinde kalacak?
    Dana elinde kalan, kurban bayramını yapar.

    • Değişim Şart…
      Bu yaşananlardan mı etkilendi bilinmez, Özgür Özel doğruyu gördü ve ezberleri yıkarcasına Erdoğan ile görüşeceğini açıkladı.
      Kıyamette burada koptu.
      Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere bir güruh anında saldırıya geçti.
      Kılıçdaroğlu “müzakere edilmez, mücadele edilir” diyecek kadar gözü döndü ve iyi ki gitti dedirtti.
      Özgür Özel tüm bu olanlara kulaklarını tıkadı ve görüşmeleri gerçekleştirdi.
      İyi de oldu.

  13. biir kaç sene önce eğer yanlış hatırlamıyorsam namık tan’ın not tutma özürlü olduğunu duymuştum. belki de namık tan’ın bu kusurunu bilerek seçmiş olabilir özgür Özel

    düzgün not tutamadığı için işten atılan bir inspektör tanıyorum. niye işten atıldığını onu işten atan görevliye sorduğumda bana “not tutamiyor, tuttuğu notlar anlaşılmıyor. işe alınması hata zaten” demisti. özel sektör kusurları affetmiyor ama siyaset özellikle kusurlu istihdam edebiliyor.

    not tutma özürlü birinin Amerika ilişkileri hakkinda Erdoğan’a yıllarca birifing verdiği hatirlatilinca Erdoğan’ın Amerikayla arasının neden pek iyi olmadığını da anlamış oldum:))

    • Özgür Özel, özel Özgüre karşı.
      Ne demek bu?
      Eğer Özgür Özel siyasi kutuplaşmayı bırakır, kendisini ve partisini kısır siyasi kavgaların dışına atmayı başarırsa tarihe Özgür Özel olarak geçecek.
      Eğer direnemez, birtakım güçlerin etkisinde kalır ve şu an oluşmaya başlayan olumlu havayı yıkmaya kalkarsa da tarihe özel Özgür olarak geçecek.

      • tekerleme uydurmaya çalışmıştım ama olmamış. bir kere kutuplaşma özgür özeli bıraktı, özgür özelin bırakmama gibi bir lüksü yok. özgür Özel aslında Erdoğan’ın eski akpartinin genelbeskani olmadığını kendisine tek parti CHP iktidarının tıpa tıp aynısını kurduğunu senden de benden de çok iyi biliyor ve görüyor. özgür Özel gecmisinden rahatsız deyil ki geçmişteki CHP tek parti yönetiminin bu günkü halinden rahatsız olsun. Erdoğan’ın özgür özelden beklediği tek bir şey var, o da tabanını yeni hale razı etmesi meselesi. özgür Özel bunu yaparsa özel ozgur olur kim için devlet bahçeli için. bak devlet bahçelinin hiç sesi çıkıyor mu Ferdi Tayfur şarkısıyla ellere iki saat bana yarım saat tiripleri atiyir mu? yapamazsa özgür Özel olur.

        he bir de cehennem partisi’ diye alay eden emekli cami cemati Erdoğan aşıkları da Erdoğan’ın CHP zotaretini ve özgür Özel ile sarmaş dolaş halini görmeyi dört gözle bekliyorlar haberin olsun:)))

Yoruma kapalı.