Kılıçdaroğlu ABD’de.. Onu uzaktan izlerken kendi özel tarihime de seyahat etmiş oldum…

45
MIT ana binası önünde öğrenciler..
Reklam

“Gel, bak, Bay Kemal MIT’de” diye videodan Kemal Kılıçdaroğlu’nu izlemeye davet ettiğim eşim, görüntüye bakar bakmaz, “İyi ama orası MIT mi?” diye sordu. Ardından da, “Ona bilgi veren kadın kim?” sorusu geldi.

“MIT” ABD’nin en önemli eğitim kurumlarından Massachusetts Institute of Technology’nin kısaltması. CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ABD’de ve gezisinin ilk durağı da çevresinde 60’a yakın üniversitenin bulunduğu Boston kenti. Heyetiyle birlikte gezisinin birinci günü MIT’ye ve onun komşusu olan Harvard’a uğradılar.

MIT ile Harvard arası birkaç kilometrelik bir bulvardır. İki yıl o bulvarı hemen her gün teptim.

Eşime, “Media Lab’ı yeni ek binalardan birine taşımış olmalılar; ona mihmandarlık eden kadın da o bölümden biri; bu ziyaret bugün değil de 1981 yılında gerçekleşiyor olsaydı, bir ihtimal mihmandar sen olabilirdin” dedim.

Hayatımızın iki yılını (1980-1982) Boston’da geçirdik. Eşim doktora sonrasında araştırmalar yapmak üzere, aldığı bir davetle, öğretim üyesi olduğu Ege Üniversitesi tarafından MIT’ye gönderilmişti, misafir bilim insanı olarak… Ben de, bir yandan MIT’nin ‘Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nde (Center for International Studies, CIS) araştırmacı sıfatıyla bulundum, bir yandan da Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım.

İkimiz için de hayatlarımızın en dolu dolu yaşadığımız iki yılıydı Boston’daki günlerimiz…

Kılıçdaroğlu’na MIT’de ‘Media Lab’tan Dr. Canan Dağdeviren mihmandarlık yapmaktaymış.

Geleceği bugünden tasarlama amaçlı ilginç bir bölüm olan ‘Media Lab’, biz oradayken, MIT’in ana binasının ikinci katındaydı. Eşimin bulunduğu MIT’nin malzeme bölümü de ana binada ve aynı kattaydı. O sırada bölümden araştırmacılar, saliseler içerisinde gerçekleştiği için gözün algılamada zorlandığı olayları kendi icatları olan özel bir fotoğraf makinasıyla kaydetmeye takmışlardı kafalarını. Çektikleri fotoğraflar bölümün önündeki koridorda sergilenmekteydi.

Reklam

Süt damlası ile içinden kurşun geçen elma fotoğrafı hala gözümün önündedir. [Arşivde birini buldum, size de sunuyorum.]

Biraz uzakça bir binada faaliyet gösteren CIS’e ana binanın içinden uzun koridorları takip ederek gidiliyordu.

CIS’e gittiğim ilk gün bölüm sekreteri bana dört anahtar verdi. “Dört anahtar, ne olacak?” soruma aldığım cevap Türkiye’den geldiğim için olmalı beni şaşırtmıştı: “Biri odanın, ikincisi odanın bulunduğu katın, üçüncüsü binanın ana girişinin, dördüncüsü de kullanacağın kırtasiye malzemelerinin bulunduğu yerin…”

İlk elde bina girişi ve içi anahtarlarının ne işe yaradığını anlamamıştım, fakat kısa sürede öğrendim: Bina mesai saatinde kapanıyordu, ancak araştırmacıların çalışmaları sürüyordu. Gecenin bir vakti de gidilip o anahtarlarla ofise girilebiliyordu.

Üniversitenin kütüphanesi 24 saat açıktı.

Bana tahsis edilen odanın eski sakinlerinden birinin Daniel Lerner (1917-1980) olduğunu öğrendiğimde mutlu olmuştum.

Lerner sonradan bazı tezleri yanlış çıksa da Batı dünyası dışında kalan coğrafyanın modernleşmesi konusunda çalışmalarıyla tanınan bir bilim insanıdır. Onun 1940’lar ve 1950’lerde birkaç kez ziyaret ettiği ülkelerden gözlemleriyle yazdığı ‘The Passing of Traditional Society’ (Geleneksel Toplumun Geçişi) eseri zamanında bir başyapıt kabul ediliyordu. O kitabın içerisinde en geniş bölüm Türkiye’ye ayrılmıştır. 

Daniel Lerner’in araştırmasını yürüttüğü dönemden Türkiye gözlemleri, geçmişle bugün arasında mukayese yapmak için çok yararlıdır.

Reklam

Harvard Üniversitesi’ni anlatmaya bilmem gerek var mı?

CHP liderinin ABD’yi ziyaret etmesine sıkı destekçilerinden bazıları bile karşı çıkıyor. “Zamanı mı şimdi?” sorusu eşliğinde eleştiri yöneltenler, programına bakıp Washington’da bile temaslarının bilim çevreleriyle sınırlı kalacağını görünce “Hani siyasilerle görüşmeler?” diye soranlar çok.  

Zamanlama yanlış olabilir, siyasilerle görüşmemesi gezisi açısından bir eksiklik sayılabilir. Ancak, ben ABD’nin bilim merkezlerini görmesini, orada dersler veren veya okuyan yaşlı-genç Türkler ve Amerikalılar ile bir araya gelip sohbet etmesini yararlı buluyorum. Üstelik, ABD’de bir ay sonra seçim var ve siyasiler memleketlerinde kampanyadalar…

Daha önce de, 2013 yılında, ABD’ye yine gitmişti CHP lideri olarak Kılıçdaroğlu; o ziyaretinin kendisine geniş ufuk kazandırdığını sanıyorum.

Bu gezisinin de, yine, hem kendisine hem de heyetinin siyaset ve medya dünyasından üyelerine yararı olacaktır.

Deniz Baykal CHP genel başkanı iken, Münih’te yapılacak Avrupa Stratejik Güvenlik Konferansı’na katılacaktı; beni ve Murat Yetkin’i gezisini izlemek üzere davet etmişti. Videodan gördüğüm kadarıyla, davetiyle Kılıçdaroğlu’nu ABD’de izleyen birkaç gazeteci var.

Destekçileri “Gitmesi yanlış” derken, iktidar cephesinden de “İcazet almaya gitti” yakıştırması yapılıyor. Amerika’ya gidiyorsa bir siyaset adamı, hele o kişi adı cumhurbaşkanı adayı olarak geçen biriyse, gezisi mutlaka kendisine arka çıkılmasını istemek içindir diye düşünülüyor.

Öyle düşünülmesi için geçmişte örnekler olduğunu elbette ben de biliyorum. Ancak günümüz dünyasında, işler eskisi gibi yürümüyor. Uzakta birileriyle görüşmek ve kendini tanıtıp göze girmek için yüz yüze görüşmeye gerek yok. Mesafeleri ortadan kaldıran teknolojileri kullanarak kısa yüz yüze görüşmelerden daha yararlı sonuçlar almak pekala mümkün.

Kılıçdaroğlu gibi 24 saat güncel konularla meşgul ve her gün birilerine laf yetiştirmesi gereken bir parti liderinin, Türkiye’nin bunaltıcı siyasi havasından birkaç günlüğüne bile olsa uzaklaşması, hele gittiği yer ABD ise, oradan kendisini bileyerek dönmesi ona da partisine de yarayacaktır.

Tabii orada da Türkiye’yle meşgul olmamak ve birilerine laf yetiştirmeye devam etmemek şartıyla…

Bunu yapabilecek mi CHP lideri? Gezisinin ilk gününden buraya haber olarak yansıyanlara bakılırsa yapamayacağı anlaşılıyor.

Gezisi cumhurbaşkanlığı adaylığına da yarar mı?

Onu ‘6’lı masa’ arkadaşları bilir.

ΩΩΩΩ  

Reklam

45 YORUMLAR

  1. Gelişmemizdeki başarı(sızlık) konusunda Sn Hayreti Mucip abartılı örneklerle tam bir klasik kıyaslama ile sitem etmiş. Osmanlı’nın da T.C. nin de hataları konusunda nedenlerin temeline girememiş.

    Hata ve eksiklerine rağmen, Osmanlı ömrünün % 75-80ninde emsallarine göre başarılıydı. Peki, onun ağır eleştirisiyle M. Kemal Atatürk Paşamızın önderliğinde büyük umutlarla kurulan T.C., kendi emsalleri arasında % 75-80 başarılıdır diyebilir miyiz? Temel yanlışlar üzerine kurulduğu için, 100 yıl içersindeki tarihi notu, olması gereken potansiyele kıyasla çok daha düşüktür! Yaşadığı dönemde Bilim’e önem verilmemiş olmasına rağmen Osmanlının başarı karnesi T.C.’ye göre daha iyidir. T.C., “monkey see monkey do = maymun gördüğünü yapar” modeliyle kurulalı beri sallana sallana bugünlere geldi. Kurucu zihniyetin günümüzdeki devamı Osmanlı ruhunu nostaljik de olsa bir nebze hisseden kesimi yaşatmamak için ellerinden geleni esirgemedi. T.C., güya “Bilim”e önem verilerek oldu bittiyle kuruldu (hem de muhafazakar kesimleri rencide ederek). Kıyafet/şapka devrimiyle kendini kanıtlamağa çalıştı. Böyle önceliksiz bir şeyin gelişmesine katkıda bulunmuş eşi benzeri bir başka ülke var mı bilmem! “Laiklik” dendi, hakeza, onu da yarım yamalak anlayış ve yanlış uygulamalarla kendi kültürü içersinde kavgalı bir ulus toplumu yarattı. Sözde, “Bilim”e önem verilerek kurulan üniversiteler bu listelediklerinden daha da geride.

  2. “Haçlılar namusunuza dokunmaz ” diyen zihniyetin gösterdiği rotadan çıkamaz.

  3. kemal beyin gezisine neyse ki bazı dış politika atıfları varda,
    gittiği bilim kuruluşunda sağda solda bir fayansın altında olmadı arkasında şifre ya da kod arayanların dışında bir konu çıkmış oluyor en azından.
    muhalefetin bugün olduğundan çok daha iyi bir dış politika çizgisi olacağı,
    hakkımızı da çok daha iyi arayacağı kuşkusuz.

    abd de siyasi temas yapmayacağı açıklamasına rağmen olur da yapar saikiyle olacak,
    abd li yetkililere pkk/ypg/pyd terör örgütünü desteklemenin müttefiklik ilişkilerimize yakışmadığını hatırlatması önerileri var mesela.
    umarım onlarda kendisine daha geçen seçimde bu kanlı terör örgütünün bebek katili liderinin mektuplarının meydanlarda okunduğunu, devlet televizyonlarına örgütün kurucu liderlerinin çıkarıldığını, onlar aracılığıyla oy istendiğini,
    ince ve etkili bir şekilde hatırlatmazlar umalım.
    benzer refleksler fetö ile ilgili de olmaz diyelim.
    yani abd ye neyin yanlış olduğunu anlatmak ve etkili konuşmak önemli tabii,
    ama kimse de kılınçdaroğluna yerlilik millilik dersi vermeye kalkmasın.
    suriye de ne işimiz var diyen muhalefet idi
    bir yönüyle terör devleti olan abd nin koluna giren, esedi devirmeye, suriyeyi dizayn etmeye çalışan, sonuçta onlarca şehit veren, milyarlarca dolar kaybeden, milyonlarca göçmen alan en sonunda “suriye politikamız baştan beri yanlıştı” diyen muhalefet değildi.
    muhalefet mhp dahil, F tipi yapılanmayla iktidarı az mı uyardı?
    defalarca meclise konuyu getirmedi mi?
    cemaate saldırmakla, dinsizlikle, dine saldırmakla suçlandılar,
    ege adaları silahlanıyor konusunda durmadan uyarılarını tekrarlamadılar mı?
    ve ne gördük yunanistan ortak ege adalarını silahlandırdı,
    muhalefet mavi vatan doktrinine sahip çıkmıştır,
    sondaj gemimizin nerde olduğunu muhalefet sorgulamaktadır.
    sorusu olan
    suriyede ne durumdayız,
    desteklediğimiz radikal gruplar ne olacak?
    neden ege adalarının silahlanmasına göz yumulmuştur?
    sondaj gemimiz neden geri dönmüştür?
    sorularını sorsun.

    abd pragmatik bir devlettir,
    kazanacak adayı/partiyi destekler.
    sayın erdoğanın kazanacağını düşünselerdi tıpkı geçmişte olduğu gibi yine desteklemeye devam ederlerdi. durum son derece basit.
    abd ye akıl vermenin, müttefiklik öğretmenin bir anlamı yok,
    eyyy amerika demenin hiç bir anlamı olmadığı gibi.
    biz, kendimizi güçlendirmeliyiz ancak. boş bir hazine ile, 17. sıradan 21. sıraya düşmüş ekonomimiz ile, rekor kıran enflasyon, durmadan değer kaybeden paramız ile nasıl onlarla mücadele edeceğiz? gittikçe yoksullaşıyor, fakirleşiyor, kutuplaşıyoruz yolsuzluk ülkeyi ve kaynaklarımızı kurutuyor.
    yerlilik ve millilik derdi olanlar ülkeyi güçlendirmek derdinde olanlardır. silah üretmek iyidir, kaçınılmazdır ama güçlü bir ekonomi, güçlü tarım, güçlü hayvancılık, güçlü sanayi olmak şartıyla. bugün ayakta kalmak istiyorsak teknoloji üretmek zorundayız.
    yakın gelecekte ise özgürlüğünü kaybetme tehlikesi olan ülkelerin başında tarım ve hayvancılığı zayıf ülkeler geliyor, uzmanlar açlık, kıtlık uyarısı yapıyorlar.
    yerli milli derdi olanlar varsa önce tarım ve hayvancılık politikalarını sorgulasınlar,
    neden gerilediğimizi araştırsınlar.
    ege, akdeniz, sınırlar, boğazlar ve boyların güvenliği burdan başlar.
    tarladan.

  4. İktidar üniversite açtım her şehre diye övünüyor güya. Yahu açtığınız liseden bozma, binadan üniversiteler üniversite değil ki. Yaptığınız her iş gibi, yarım yamalak. Siz üniversite istemiyorsunuz ki. Siz salla başı al maaşı memur zihniyetli vatandaş istiyorsunuz. Özgür düşünce de istemiyorsunuz, eleştiri de, farklılaşma da. Bu iktidar ülkenin gençlerini eğitmeyerek, sadece öğreterek, sadık kullar üretiyor. İşsiz, kafasız, ezberci, hık deyici. Buradan da oy ve sürekli iktidar devşiriyor. Vatandaş azıcık durumunu ölçse tartsa bu hesabın kötü bir hesap olduğunu görecek ve bu yolsuzları postalayacak. Ama nerede, yok öyle bir halk. Bu sefillere talim ediyoruz 20 yıldır. Bir araba alıp, bir araba da bu yolsuzlara hediye ediyoruz. Geçmediğimiz köprülere ödediğimiz dolar cinsinden geçmedi parası da yıllarca sürecek. Halkımızın bize hediyesi bu yolsuz çete.

    • halkın oy kullanmaktan başka hiçbir yapacağı bir şey yok sn Ender. ondada biri gelir yalan yanlış vaadlerde bulunur, öbürü saçma sapan..
      her neyse..
      yıllaaarrr yıllar önce diyemeyeceğim çünkü çok kısa süre önce,
      -birileri bir işgüzarlıkla türban geçirdi başımıza,
      -öbürü inzibat dikmeye kalktı kapılara..
      -beriki asker üniforması giydirip ..
      hepsini geçtim..
      kısaca: vatandaş herşeyi öyle bir ölçüp tartıyorki aslında.. hukuk kızının elindeki terazi bile tartamaz onun gibi!
      hesap mesap ta istemiyor belkide🤗,
      yeterki halkın istediği ne? anlayan birileri gerçekten!!! çıksa🙁😯🙂.
      &lisans okulu açmak yerine fabrika açan olsa..
      &özgür düşünce özgür basın özgür terörist özgür … yazmayayım şimdi yazının özü bozulur
      den önce,
      ayrılan koca nerede çalışacak?
      nerede yatıp kalkacak?
      çocuklara devlet mi bakacak?
      ..
      meslek lisesinden mezun olabilmesi için o ilde ve çevrede sanayi olmalı sanayinin kendi okulu!!!
      eskiden demirel göstermelik bir iki okulu zengin takımına yaptırıp şov yapardı en azından!!
      şimdi sözleşmesi İngiltere’de garantili güzel eserler..
      de…
      parası? ödemesi??
      nerden bilsin gariban memmed emmi???

      • Adamım “halkın oy kullanmaktan başka hiçbir yapacağı bir şey yok sn Ender.” demişsin de; ya ne olsaydı?
        Halk eline bir sopa alıp siyasetçileri falakaya filan mı yatırsın nedir?
        Evet halk oy kullanıp vekillerini başkanı seçiyor, daha ne yapsın? Ya da ne yapabilir, başka ülkelerde halk zahmet edip oy vermeye bile gitmiyor, çoğu demokrasilerde seçime katılım oranı %50nin altında seyrediyor!
        Halkımız %85 katılımdan daha fazla ne yapsaydı, biraz daha açar mısınız?

        • sopa devri geçti. artık makinelerin konuşma zamanı😠. enson Angara vekilinin arabasına binerken kafasına gözüne..
          bir gazeteci nin yüzü gözü ne haldeydi..
          sandığa şöyle gidilir:
          & seçmen seçilecek adaylar ve partiye o kadar güvenir ve emindirki!…
          kazandıkları zaman ne yapacağını da tahmin eder, iyiyi yapacağınıda bilir. bu nedenle sandığa gitmeye gerek görmez!
          ∆seçime katılım yüksek ise, halk düzenden gidişattan kaygılıfır sonucu çıkarırım ben.
          son 15 gün itibariyle havayı koklar, vee
          gene muhalefete vermez!😊
          buda seçmenin handikapı yada kıskacı!😠

    • Halkımız her şeyi görüyor.
      Darlığa zorluğa sıkıntılara rağmen çarklar dönüyor, milletimiz görüyor. İşyerleri kapanmadı, kimse işinden atılmadı. Memur maaşları yarıya inmedi; Kılıçdaroğlu’nun akıl hocası, zamanın Ekonomiden Sorumlu Bakanı Kemal Derviş’in 2001 krizinde “kasada para yok, emekli maaşlarını ödemeyin” dediği gibi olmadı mesela; emeklinin, emekçinin, sosyal yardım alanların maaşları kesilmedi.
      Halkın gelecekten umudu, AK Parti’ye güveni var.
      AK Parti ve MHP, Cumhur ittifakının uyumlu verimli ve güvenli olduğunu göstermek için fazladan bir şey de yapmadı aslında.
      Birbirine inanmayan, güvenmeyen ve belirsizlikler içinde yuvarlanan karşı ittifakın varlığı fark ettiriyor aslında Cumhur İttifakındaki huzur ve istikrarı.
      Millet görüyor, zaman daralıyor.

      • “2023 seçimlerinde en yüksek oyumuzu alacağız. Hem Cumhurbaşkanı seçiminde hem Meclis’te!”.

  5. Sayın yazar
    Müstakbel adayımız Türkiye nin hakkını arayacak, Ege de Suriye de Akdeniz de olan bitenlere, bitiverenlere bir şeyler diyecekmidir.Diyebilecekmidir.Diyebilmelimidir. Yoksa denilenleri masaya servis mi edecektir. Merakla bekliyoruz. Sizin değerlendirmenizide.

  6. İsteyen istediği ülkeyi gezip dolaşabilir, kime ne?
    Geçenlerde italyanın cb si 85 yaşındayken ikinci kere seçildi, abd ye de bi gidip gelmiş midir bilmem…
    İllaki gençlik dolu sivilceli bir cb adayı istiyoruz diye yeri göğü inleten allameler, dersimli kemal mevcut devletbaşkanımızdan 7 yaş büyük, ee hani gençlik hani yenilik?
    Oturup evinde karısıyla patatesli kolböreği neyim sarsın, yıllardır chp nin tepesinde bütün seçimleri ıskalamışsın, bu saatten sonra ikinci bir ecevit fantazisine de karnım tok yani…

  7. ender beyin hafızası zayıf erdoğan 2002 seçimlerini kazandıktan sonra beyaz saray da ağırlandı

  8. 20 yıl önce kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi eşinize tesettürlü olduğu için iğrenerek bakardı bırakın mihmandar olmasını yanına bile yaklaşamazdı bilgili becerikli yol yordam bilmesi hiç bir işe yaramazdı

  9. Bu gün biz biraz geç kaldık .
    Evet Fehmi Bey eski günlerini yadederken biz de tarihin derinliklerine şöyle bir baktık.
    Harvard Üniversitesi 1636 yılında bir kolej olarak kurulmuş , 1780 de de üniversite olmuş , ondan sonra da sürekli bir şekilde gelişmelerini sağlamış ve nihayet dünyanın en saygın bilim merkezi oluvermiş !
    O yıllarda yani 1600 yıllarında Osmanlı’da Hızır Peygamberin sağ olup olmadığı ,Peygamber Efendimize saygı olsun diye ‘Sallalahü aleyhi vesellem ‘ demenin uygun olup olmadığı tartışılıyordu !
    Yine 1700 lerde Peyamberimizin anne ve babasının mümin olarak ölüp ölmediği ,Firavunun imanlı olarak ölüp ölmediği ve 1800 lerde de kahve ve tütünün haram olup olmadığı tartışılıyordu !
    Daha önceleri de yani 1580 lerde Tophane sırtlarında 10 bin altınla inşa edilen ve o zaman dünyada pek benzeri olmayan Takiyüddin Rasathanesini , şeyhülislamın fitneleri yüzünden Dolmabahçe önlerindeki donanma toplarıyla yıkmış idük !
    Gelgelelum bu güne ; bu gün ‘Bilgi ve İletişim teknolojileri Gelişmişlik Endeksinde ‘ 167 ülke arasında ancak 70 nci olabiliyoruz ; zaten dünyanın en iyi üniversiteleri içinde – bildiğim kadarıyla – bizim herhangi bir üniversitemiz de yok !
    Ve en son ülkenin gündeminde de bütün hiddetiyle ve şiddetiyle başörtüsünün anayasaya girip girmemesi tartışılıyor !
    Oleeeyyyy !

    gel

    • Ilave not :
      Koç üniversitesi , 362
      ITU ” ,384
      Sabancı ” , 434
      Boğaziçi ” ,437
      Bilkent ” , 485

  10. Kılıçdaroğlu, ABD’ye gitmişken yaklaşan seçim öncesi siyasi konulara temas etmenin büyük yararını görebilir.

    Bu noktada Kılıçdaroğlu; nerede, kimlerle görüşüp, ne tür konuşmalar yapacaksa, Türkiye-ABD ilişkilerine değinmesinde büyük yarar var. İşte fırsat. Seçim öncesi, üstelik muhalefetin ortak adayı olmayı arzularken ABD yönetimine, müesses nizamına hitap eden etkili bir konuşma yapma fırsatı bulabilir.

    Nasıl mı?

    ABD’nin Türkiye’ye karşı takındığı hasmane tavrı, haksız tutumunu net olarak ortaya koyarak, her noktayı ayrıntılı sıralayabilir.

    İlk önce işe, ABD’nin açık destek verdiği PKK/PYD-YPG terör örgütü meselesinden başlayabilir.

    Bunun asla kabul edilemez olduğunu, müttefikliğe yakışmadığını hatta bir terör örgütüne bir devletin açık açık destek olmasının insanlığa karşı da suç olduğunu hatırlatabilir. Bu arada neden bu destekten vazgeçmediklerini de sorabilir.

    Diğer yandan FETÖ terör örgütünü koruyup kollamanın, örgüt elebaşını ağırlanmaya devam ediliyor olmasının, Türkiye’de darbe girişiminde bulunmuş bu örgütün ABD tarafından kullanıldığının farkında olarak, bundan vazgeçilmesi gerektiğini kuvvetlice vurgulayabilir.

    Bu arada iktidar olduğunda, ABD’nin desteklediği ve sahaya sürdüğü bu terör örgütleriyle çok büyük mücadele kararlılığında olacaklarını ve ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde terör devletçiği kurma çabasına şiddetle karşı duracaklarını ifade edebilir (Tezkereye hayır oyu verdiklerini bir an için gözardı ederek).

    Mavi Vatan stratejisine kendilerinin de sımsıkıya bağlı olduklarını ifade ederek, ABD’nin Türkiye’ye büyük haksızlık ederek, Yunanistan çıkarlarını savunmalarının kabul edilemez olduğunu vurgulayabilir.

    Bu arada iktidar olduklarında Mavi Vatan’ın bir damla suyundan asla vazgeçmeyeceklerini, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi Antalya körfezine hapsetmeye çalışılarak, kurulmak istenen yeni sömürge jeopoliğine şiddetli karşı çıkacaklarını da ifade edebilir. (Libya tezkeresine 2 kez hayır oyu verdiklerini bir an için gözardı ederek.)

    Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almasını bahane ederek, ABD’nin Türkiye’yi “hasımlarla yaptırımlar yoluyla mücadele” kapsamına almasının kabul edilemez olduğunu söyleyerek, iktidar olduklarında Türkiye’nin milli savunma sanayii hamlelerine devam edeceklerini vurgulayabilir.

    Tüm bunlara ek olarak da ABD Başkanı Biden’ın; adaylığı döneminde söylediği; “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seçimlerde devirebilmek için bu defa muhalefet liderlerini açıkça desteklemeliyiz” ifadelerine bir kez ABD’den cevap verip; “seçimler yaklaşıyor bilesiniz ki, yukarıda sıraladığımız hususlarda tavrımız net. Türkiye’ye haksızlık, düşmanlık yaparak bizi desteklemeyi değil, terör örgütlerini desteklemekten vazgeçmenizi istiyoruz. Sakın ola bizim üzerimizden hesap yapmayın” vurgularında bulunabilir.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tüm bunları ifade eder mi? Etmek ister mi?

    Kim bilir belki de ister ve yapar. O zaman “ABD’den icazet alacak” sözlerine de cevap vermiş olur. İşte fırsat…

    Ziyaretini kapsayan 4 günün sonunda bekleyip, göreceğiz…

  11. İMAMCIK

    Defalarca dedim, ne masa6 nın ne de chp nin cumhurbaşkanı adayı belirleme yetkisi yok. Otobüste karşılaşsalar kavga edecek altılıyı bir araya getiren irade karar verecek buna. Bu da daha göreve gelmeden, “muhalefeti destekleyerek Erdoğanı indireceğiz” diyen Biden dır. Kemal işte bu icazeti almaya gitti. Şengör hocanın farkettiği gibi
    Kemalin liyakatsizliğini fark edecekler diye korkuyorsanız boşa korkuyorsunuz. Ehliyet, liyakat, iddia, yüksek profil bunlar hep abd için eksi puan yazar aday adayına. Meseleye böyle bakınca en iyi adayın kemal olduğu anlaşılıyor. Eğer yeşil ışık alırsa şimdi biz noter değiliz diye cıngar çıkaranların nasıl kıvırdıklarını göreceksiniz. “Ben ters ışık kurbanıyım, parıltıdan görememişim asıl yüzüne rabbiyessir inen kemal beydi” diyecekler. Hadi bakalım. 2023 adayı merakı olanlar tatmin olacak Geçmişler olsun diyorum.

    • Altılı masayı bir araya getiren irade Erdoğan değil mi? O zaman Mİ’nın adayını Erdoğan mı belirleyecek diyorsun?

  12. şeyhülislâm lık tan başlasakta saklasak diyeceğim, ne varsa ya heder oluyor belgeler nemden rutubetten, yada yanıyor hepsi kökten
    tarihi yeniden yazmak için taa amerikanyalara gideyoz gari😠.
    ingiliz gelip önce güneysınırlarımızı çizip belirliyor önce,
    her yirmi yılda bir batının batısı kendi ekmeğimizi yedirdiklerimize bizi terbiye etmeye kalkıyor sonra.
    senin yeraltının altınlarını dahi çalıyor (daha dün demedikmi bu satırlarda hırsızlık yolsuzluk.. diye!) kefere, sonra sana satıyor kağıt peçete😠
    dön Kılıçdaroğlu dön evine!!
    otur mutfak masana, darmı geldi? geç altı kişilik masaya😊, devam et yoluna.
    halkından aldığın alacağın güçle🤗

  13. Yanılıyorsun ender bey Kilicbey teknoloji ve bilimsel konularda bilgi alışverişinde bulunacakmis.Bir kaç bildiri sunacak herhalde MİT ye.Dedigine göre hiçbir siyasi konuya girmeyecek mis.Dogrudur.
    Hem neden girsin ki Biden abisi açık açık desteğini veriyor .İcazeti almis zaten.Birde dönünce secmeninden alsin Biden abimiz böyle böyle istıyor diye.Akdenizi bırak,Ege’de oltayla balık tut,Güneyde yeni kurulacak kardeş devlete büyükelçi ata, siha miha uçak filan birak ben sana gönderirim,
    Yolu açık olsun.

    • Mesele icazet verilmesi değil.
      Ama geri alınması olabilir.
      Zira dün İyi Parti ve SP nezdinde HDP’ye milliyetçi-muhafazakar meşruiyet kazandıracak, ‘Erdoğan karşıtı koalisyon’ kuracak bir CHP Genel Başkanı’na destek veriyorlardı.
      Bugün ise karşılarında İyi Parti ile görünen, HDP ile görünmeyen ittifaklarını, Altılı Masa’yı, parti içindeki grupları bile yönetemeyen bir genel başkan var.
      ABD’liler, “Kılıçdaroğlu Türkiye’yi bizim istediğimiz yola çekebilir mi” diye sorguluyor olabilir.
      Belki ziyaret buna mani olmak içindir.

  14. kemal beyin abd ziyaretinin zamanlaması partisi açısından doğru mu, yanlış mı bilemem, ben gittiği için değil ama muhalefete gitmedikleri için eleştirilerim var. muhalefetin tüm parti başkanlarının yurt dışı ziyaretlerinin az olduğunu dünya ile üniversiteler başta tüm kurum, kuruluş ve siyasilerle daha yakın temaslarının, görüş ve bilgi alışverişlerinin olması gerektiğini düşünüyorum, sadece batıyla değil, doğuyla da, güney ve kuzeyle de. ülkelerle iyi ilişkiler kurmanın bir yolu insanlarımızın tanışıp anlaşması, ilişkide kurmaları ile mümkün.
    yandaş medyada çıkan “icazet almaya gidiyor” teması takıp takıştırılan gezinin bir de dan brown misali şifrelerini yazdıkları yazılara aklı başında kim aldırır? siyasi bir temas yapmadığını açıkladığı programına bakıp, bu sefer o üniversite derin devlet merkezi, falanca kişi derin devlet adamı daha ne saçmalık varsa deli kızın çeyizi tadında tarihler, yakıştırmalar insan okurken hayal gücüne hayret ediyor cidden.
    2022 yılında icazet almak için derin konular konuşmak için aslında derin devletin merkezi olan-mış üniversitelere temasta bulunmak için gitmeye gerek var mı dersiniz? 60 larda yaşamıyoruz, 70 lerde değiliz? batının hele abd nin derin devletinin yollardaki insanların aklına hayaline bile gelmeyecek teknolojileri varken, dinlenmeden dünyanın her yerinde insanlarla buluşmadan, konuşmadan planlaşabilirler değil mi? böyle bir amacı olsa neden gitsin? ama iş bilim adamlarıyla görüşmeye gelince neden gizlesin bu bir seçim yatırımı değil mi sonuçta?
    kemal beyi itham etmek, suçlamak, karalamak, yaftalamak için abd ye gitmesine gerek yok zaten, kendisi yıllardır gitmiyor da ne oluyor? ülkeye genç, erkek pakistanlı göçünü bir elçiyle konuşmasına bağlayıp görüştüğü gece o gece binlerce afgan mülteci geçti diye yazıyorlar, sınırları da chp delegeleri koruyor biliyorsunuz, türk hava kurumunu o batırdı yazıyorlar, başında chp nin genel başkan yardımcısı var biliyorsunuz, bütün sorunlarımızın nedenini ona ve chp ye bir şekilde yıkmaya çalışıyorlar, ülkeyi chp yönetiyor biliyorsunuz, yani abd ye gitse nolur, gitmese nolur değil mi onlar için farketmez. üniversiteyi ziyaret yerine parkta otursa o park derin devletin gizli işlerini gördüğü park olur, bir büfeden sosisli sandviç alsa domuz eti yedi olur, kiminle görüşse kesin o kişi kesin gizli ajan olur. işi gücü kemal beye yafta bulmak olan yüzlerce çalışan var galiba…
    sayın erdoğanda ilk girdiği seçimler öncesi üstelik hiç bir ressmi sıfatı olmadığı halde abd ye gitmişti, temaslarda bulunmuş, kendisi ve kurulacak partisi için destek aramıştı değil mi?

    • Ben ilk okullu biri olarak anlamayabilirim de buraya yorum yazanlar çoğunlukla üniversite mezunu günlük okuma alışkanlığı da olan insanlar ama onlar da hiç anlamış gibi görünmüyorlar.

      Önceki gün Twitter’da “inanç somut bilgilere dayanmaz” diyen bir paylaşım gördüm. Ben de tartışmaya özellikle ‘felsefe’ kelimesini kullanarak aksini iddia ederek katıldım. Sonra tartışmadan çıkıp gezinmeye başladım. Sayfamda felsefe doktorları görünmeye başladı. Tek tek hesaplarında ne paylaştıklarına baktım. Bir felsefe doktorunun sayfasında şöyle bir şey gördüm;

      “Felsefe yaraya tuz basar, iyileştirmez. Tedavi olmak isteyenler Kant’a vb gibilere bakmasınlar (tam hatırlamıyorum Gorgewill mi yazmış ne) ona baksınlar” demiş.

      Ben onun bu ifadesinden şunu anladım, felsefe insanlara sadece belli bir seviye düşünebilme kabiliyeti kazandırır, başka da hiç bir işe yaramaz.

      Bizde herkes felsefe yapıyor ama çoğu hiç düşündürmüyor, yaraya tuzu basıp bırakıyorlar:))

      Siyasetçiler yurt dışına gitseler ne olur. hangi siyasetçi hangi parti başkanı bu günün yazısını anlayabilmiş bu konulara kafa yormuş bununla ilgili okumalar yapmış Erdoğan’dan başka!

      • düşünmek, okuduğunu anlamak, senteze varmak daha bütünsel bir birikim meselesi, sadece felsefe yeterli olmaz, pek çok disiplinde okuma yapmak gerekir. birikim olunca düşündüren felsefe illa ki olur,
        hem anlayanı da olur.
        sayın erdoğanın ne okuma yaptığın bilemem ama
        ülkenin haline bakınca anladığım
        bana/bize/millete bir faydası yok,
        ne anladım okumaktan.

        • Evet, okumaktan okumağa fark var. Niceleri okumak için yurtdışına gidiyor. Hem de can atarak, ama millete bır faydası yok! Misal, Fehmi beyin Dr. diye değindiği mihmandar Canan Dağdeviren’e ınternnette baktım. MIT’de bir Prof. İyi güzel, daha niceleri vardır kimbilir. Ancak, pratikte millete ülkeye ne faydası var, orası meçhul! T.C. böylesine cömert, dünyaya yetiştirdiği kalifiye elamanlarıyla ne kadar gurur duysa yeridir! Madalyonun bir başka yüzünde ayranı yok içmeğe diyebileceğimiz insan manzaralarımız! M. Kemal Atatürk Paşamızın model aldığı Tevfik Fikret’in oğlu Haluk’un devrinden fazla bir farkımız yok (deistlerimizin artan sayılarına bakarsak)…

          ….
          Nişan alır dururlar,
          Elmayı da vururlar!
          Ciğeri yandı nimetin,
          Hesabını sorarlar!

          Ne bu gaddarlık, niçin?
          O nimet insan için!
          Canlıdır hücreleri,
          Hakkını gözetir DiN!

          Tek dişi kalmış canavar!
          Elmanın da canı var!
          O can bizim canımız,
          Canımızda bahtiyar!
          ….

          • ülkeye faydanın pek çok yönü vardır,
            sayın dağdevirenin türk kimliği bile faydadır, ülkede uygun şartlar sağlanınca gelip birikimlerini aktarabilir, yeri geldiğinde bilgi alışverişi için faydalanılabilir, yeter ki biz isteyelim,
            şimdi bırak istemeyi,
            olanı göndermeye çalışıyoruz.

            ben de atatürkün bir şiirini yolluyorum size,
            belki biliyorsunuzdur,
            ama genelde yazar ve şair yönü pek bilinmiyor.
            ilk yazdığı kitabı “geometri” dir.

            OĞUZ OĞULLARI
            Gafil hangi üç asır, hangi on asır,
            Tuna ezelden Türk diyarıdır.
            Bilinen tarihler söylememiş bunu.
            Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
            Dinleyin sesini doğan tarihin.
            Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak,
            Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
            Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,
            Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları.
            Doğudan çıkan biz, Batıdan yine biz.
            Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
            Hep insanlar kendilerini bilseler,
            Bilinir o zaman ki hep biziz.
            Türk sadece bir ulusun adı değil,
            Türk, bütün adamların birliğidir.
            Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
            Ey yığın yığın insan gafletleri!
            Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde
            Dünya o zaman görecek hakikat nerde, hakikat nerde?
            M.Kemal Atatürk

          • Ddm hnm, ben de “iyi, güzel” dedim zaten. Ancak bu mod ve frekansta yetişen insanlarımız M. Kemal Atatürk Paşamızın şiirinde öngördüğü “Türk” marka adamlar birliğinin tesisi için son derece yetersiz. Hem nicelik ve hem de nitelik olarak. Yeterli olmuş olsaydı bırakın dünyayı, herşeyden evvel Türkiye ülkesinin “adamlar birliğini” oluşturmuş olması gerekirdi. Keşke öyle olsaydı, özlem duyduğu “adamlar birliği” öncelikle kendi diyarını doyursaydı da o noktadan sonra yurtdışına taşsaydı kaliteli insanlarımız. Geometri kitabına denk gelmiştim. Abartılı da olsa “Bilim”e ilgili biriydi; beklenir. Ancak kitapta içerik olarak bahsedeğer ağırlığı olan bir orjinalite olduğunu sanmıyorum. Duyduğu ilgiyi heyacanı sembolize eden bir örnek, sadece. “Yo yoo hopdedik, Bilime katkısı var!” diyen varsa izah etsin. “Lenin” için de cilt cilt lanse edilen kitaplar olduğunu biliyorum. Ne işe yaradı?

            Yolladığınız şiirde de duyulan etnik marka “heyecan”ın izleri var. Edebiyat/şiir konusunda uzman değilim ancak güzel buldum. Şiirdeki “akıl”ı görmek te mümkün. Ben zaten hiçbir zaman “akılsız” demedim. “Deha” da diyemem. İşaret ettiğim şey zafiyetinden ötürü “Akıl*İman Sentezi” indeksinin düşük seviyesi. Bu da yaptığı/yapmadığı işlerden belli. Bunun için bir insanın kalbini açıp yarmağa, iman olup bakmağa gerek yok! sadece, yaptığı veya imkan olduğu halde yapmadığı işlere bakmak yeter. “Akıl”ın yanısıra “İman” konusunda duyduğu heyecanı yansıtan şiiri varsa yaz öğrenelim. Paşamız, Türklerin Orta Asya’ya nereden geldiğine takmış kafayı. Mitolojik tasavvur veya hayal gücüyle “Mu Kıtası”na götürmüş işi… Olabilir. Oysaki içinde doğduğu kültürde “Akıl*İman Sentezi”ni ve bunun potansiyelini keşfedebilseydi hem kendi ve hemde ülkesinin bütünlüğü için çok daha iyi sonuçlara/hayırlara vesile olacaktı. Hata ve eksiklerini kabul aşamasından sonra, bunun için vakit hala çok geç değil! Tabi bu “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyle…

    • Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimlerini kazanma ihtimalinin olmadığını onlar da görüyor. Kemal Bey’i Amerika’da biraz gezdirip, havalı birkaç görüşme ayarladıktan sonra “işe kabul edilip edilmediğiniz konusunda size telefonla döneriz” diyerek Türkiye’ye uğurlarlar.
      Sonra ne mi olur; “kazanacak aday” diye başka ismi dolaşıma sokarlar. Büyük ihtimalle o ismi de Kemal Bey’e açıklatarak son darbeyi de indirmiş olurlar.
      Şimdiden geçmiş olsun!

      • kafanız hayli karışık muzaffer bey,
        bir batı destekliyor diye nasırınıza basılmış gibi haykırıyorsunuz,
        bir gelmiş yok bir iki havalı görüşme yapar yollarlar hezeyanlarınızı paylaşıyorsunuz, kendinizle çelişmediğiniz, makul, mantıklı tek bir yorum okuyamadık henüz sizden,
        yandaş medyadan alıntıladığınız deli kızın çeyizi tadında yorumları saymazsak eğer.
        bir isim yazan saçmalayıp gidiyor zaten, biri de yazmış
        ender beyin hafızası zayıf erdoğan 2002 seçimlerini kazandıktan sonra beyaz saray da ağırlandı diye,
        önce gitmedi, görüşmedi mi demek istiyor acaba?
        17-21 Nisan 1995/17-22 Kasım 1996/20-23 Aralık 1996/26 Mart 1998
        16 Temmuz 2000 /4 Temmuz 2001 /Şubat ve Aralık 2002
        sayın erdoğanın gittiği tarihler belli, görüştüğü kişiler belli,
        o dönem kimin ne konuştuğu belli.

        yalancı çobanın hikayesi vardır,
        öyle çok yalan söyler ki, doğruyu söylediğinde inanırlığını, güvenirliğini kaybetmiştir artık ona kimse inanmaz.
        sonuçta zarar gören acı bir sona eren yalancı çoban olur.
        ne acıklı değil mi?
        sayın kılınçdaroğlu ile ilgili öyle fazla saçmaladınız, yalan söylediniz, yaftaladınız, iftira ettiniz, suçladınız ki,
        artık arada doğru bir şey söyleseniz bile bir anlamı olmaz,
        kimse inanmaz,
        üstelik, seçimlerde amacımız sayın kılınçdaroğlunu başkan yapmak değil,
        seçimleri muhalefetin kazanmasını sağlamak.
        bugün herkes sonucun ne olacağını görüyor ve ona göre mevzi alıyor.
        belki sizlerde biliyorsunuz ya da
        bilmeyen bir siz kaldınız.
        iki türlü de asıl size geçmiş olsun…

    • “Haklı olsalar bir tanesi yeterdi.” Haksız oldukları için 6’sı, 7’si daha bilmediğimiz plancıları, foncuları, akıl hocaları bir araya. Geliyor ama yine olmuyor. Olmaz, çünkü haklı değiller. Kendileri de biliyor, boşa toplandıklarını. Kendileri de biliyor, vatandaşın gönlüne giremediklerini. Kendileri de biliyor, bir tek konuda dahi aklı başında bir projelerinin olmadığını. Kendileri de biliyor kazanamayacaklarını.

      • haklı-haksız konusu da ortaya karışık gibi olmuş, muzaffer bey.
        rakamlarla çelişen sanı-lardan başka ne var bu yorumda?

  15. KEMAL Kılıçdaroğlu’nun Amerika ziyareti, Yunanistan- ABD işbirliğinin Türkiye’yi tehdit ettiği bir dönemde gerçekleşiyor.
    Türkiye’nin ABD ile ilişkileri, Amerikanın Türkiye düşmanlığı nedeni ile alt üst olmuş iken, Ana Muhalefet Partisi Lideri’nin bu ziyareti elbette önemlidir. Ve fakat soru şudur: Kemal Kılıçdaroğlu ABD gezisinde Türkiye’nin tezlerini ve Türk milletinin düşünce ve hissiyatını mı dile getirecek yoksa Amerikanın tezleri ile mevcut Amerikan/Yunan işbirliği yönünde mi görüş beyan edecek…? Çünkü Türkiye’nin haklı tezlerini savunmayacağına dair şüphelerimiz var. Neden mi…? Kendisi S-400 alınmasına karşı olduğunu zaten defalarca açık açık söylemişti. Amerika da Türkiye’nin S-400 almasını istemiyor. Yani bu konuda Amerika ile aynı düşünüyor… Suriye’de ne işimiz var diye de defalarca kendi hükümetini suçlamıştı, Amerika da Türkiye’yi Suriye’de istemiyor, bu hususta da Amerika ile aynı düşünüyor. CHP’nin adeta AMERİKANIN SESİ olduğunu ispatlayan başka bir çok husus daha sayılabilir. Ancak; sadece bu iki konu hakkındaki duruşu ve söylemleri bile Türkiye’nin değil, Amerika’nın hak ve menfaatlerini savunduğunu yeterince anlatıyor.
    Bu ziyaret; CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Amerika için çok daha yararlı bir müttefik olduğunu açıkça göstermeye çalışmaktan başka bir anlam taşımayacaktır.

  16. diş güçler veya diş geziler, diş ağrısı yada baş ağrısı.. kuzen gibiler sanji👬.
    masa örtüsünü kaldır altından diş ağrısı çıkacak zannediyorum 🙁. Kılıçdaroğlu na da oralara kadar gitmişken, parasını kullandığın ülkenin yetkili elebaşlarını da ziyaret etmeden gelme!..
    hem adamların finans dünyasını kullanacaksın gireceksin, hemde kendini bile tanıtmadan ben CB adayı yım diyeceksin😂😂😂.
    şöyle bir nefes almalı yönetim kademesindeki insanlar bazan.
    başka yerlerdeki havayı teneffüs etmeli kendini fazla kaptırmadan! (o birileri seni çocuğunu okutmuşsa seni beslemişse iyilik adı altında kıyak çekmişse .. diyetini ödersin dikkat!!!)
    hadi bakalım gel Kılıçdaroğlu..
    çarşafa türbana dolanmadan,
    etnisite metnisite kafanı bulandırmadan..
    geçmişin acılarına dertlerine takılmadan,
    memleketi kurtarmaya gelme! istemem..
    ülkeyi yönetenlerin başında ustabaşı olmaya gel gelirsen böyle gel sevecek sen böyle sev 🤗
    şimdi pensilyanva esprisi yapacam ama beni aşar. sen tek geel, gerisini boşver.

  17. 2013 te de ABD ye gitmiş masallah çok yaramıs kendisine.Memleketine neler katmış neler .Öyle böyle değil siyaset ve lıderlik iciňde çok şey kazanmış yenildikce isyan etmemeyi öğrenmiş.
    neden gittiği belli hava değişimi .

    • Yenilen hep Deniz baykal olmuştu Kılıçdaroğlu gelince yavaş yavaş her sene Düşüşe geçti.

      Körü körüne oy veren AKP’ye Bu yolsuz Düzenden payı vardır. Mahşerde hesaba çekilecek.

      Allah Hırsıza destek vermeyin diyor Bizimkiler “Çalışıyorda yiyorlar diyor”

  18. Paraya para demeyen ve ye-ye-yemeye doymayan iktidar, millete arabayı lüks görüyor ve bir araba alandan bir araba da vergi alıyor. Böyle rezalet başka hangi ülkede var bilmiyorum. Bu yolsuzlar lüks ve şatafat içinde saraylarında yaşasınlar diye bu fakir halk sürekli araba hediye ediyor iktidara. Buna bir tek Kılıçdaroğlu hop dedi. İktidara gelirsem ikinci el fiyatına, yani yarı fiyatına, yeni araba alacaksınız sözü verdi. İşte bu gerçek bir vaat ve bu sözünde duracaksa elbette oyum CHP’ye. Bu vaadi sabah akşam seslendirmelerini ve bu yolsuz iktidarı sarsıp indirmelerini bekliyorum. Ha gayret.

  19. Erdoğan Başbakan olmadan önce, henüz milletvekili bile değilken, hapisten çıkar çıkmaz soluğu Amerika ve Avrupa geniş bir tur yapmakta almıştı. Hiç bir yetkisi etkisi olmayan bir eski siyasi neden acep batının bütün başkentlerini turluyor diye yandaşları sormamıştı o zaman. Şimdiki yandaşlar ne hakla Kılıçdaroğlu ABD’yi ziyaret ediyor diye sorma cesareti buluyorlar hayret. Elbette Kılıçdaroğlu müstakbel Başkan adayıdır potansiyel olarak ve dünya başkentlerini dolaşarak kendisine destek araması en doğal hakkıdır. Hiç olmazsa gidip Şanghay’a Moskova’ya yaşlanmıyor, demokratik ülkeleri ziyaret ediyor. Yürü Başkan dinleme bu çerezleri.

    • Bu tarihi olay bakalım size bir sey anımsatacak mı.
      Hz Musa kavmini baskı ve sıkıntılardan kurtarmak için hicret ettirir.kavmi de hz.musaya uyarak peşine düserler ve firavun bunlari kızıldeniz kenarinda sıkıştırır..ve hz.musanin kavmi ilk şikayeti burada yaparlar..hz.musaya biz sana uydukta geldik bak ne oldu..önümüzde deniz arkamizda ordu diye.sonra Allah denizi yarıp bunlari kurtarinca yine şikayet..deniz yarılınca tabi yer ıslak ve çamur.yine memnuniyetsizlik kurtulma degil konfordan taviz vermemr.ey musa yerler hep çamur..Allahina dua et de yollar camur olmasin diye..hz.musa dua eder ve yollar güzelleşir ve kurtulurlar.ama şikayet yine bitmez.hz musaya sana uydukda geldik çölde aç ve sususuz derler..hz musa asasini taşa vurur ve 12 ceşme akar..ama şikayet bitmez.biz açız..allah bunlara gökten bıldırcın ve kudret helvasi indirir…bir zaman sonra yine şikayet.biz bu helva ve bıldırcından bıktık.bize soğan mercimek iste…hz.musa tur dağina çıkar ..döndügünde yine ineğe tapar şekilde bulur kavmini..hemde bu kadar badireler atlatilmis ve bunca nimetlere kavusmuşken durmadan şikayet ve memnuniyetsizlik..bu azgın kavim şunu düşünmemiş..ya biz baski ve zulum görüyorduk..hz musa bizi kurtardi.deniz bize yarildi biz çamur diye şikayet ettik.susuzduk Allah kayadan su çikardi..açtik gökten et ve helva verdi biz yine şikayet ettik sarmısak sogan istedik.
      Günümüze benziyor mu..bence çok benziyor…30 sene öncesi ne çabuk unutuldu..helede kendine dindar muhafazakar diyen insanlar açısından…

    • Şimdiki yandaşlar ne hakla Kılıçdaroğlu ABD’yi ziyaret ediyor diye sorma cesareti buluyorlar hayret. Elbette Kılıçdaroğlu müstakbel Başkan adayıdır potansiyel olarak ve dünya başkentlerini dolaşarak kendisine destek araması en doğal hakkıdır.
      İşte bizim muhalefetin hali bu…erdoğan yapınca eleştir ama aynı şeyi kılıçtaroğlu yapınca HAKKI de destek ver yürüt..senin eleştirdiğin akp zihniyetinden farkın ne..dediğne göre akp lide sormadı…sende sormuyon üstelik HAKKI diyon..bu yüzden ülkeye güven veremiyorsunuz.

    • CHP’liler, sevgili arkadaşlar!
      Halinizi görmüyor musunuz?
      Dua edin ABD’ye giden Kemal Bey geri dönsün.
      Yoksa Türkiye bir Seyyid Hafız Kemalist Kemal Efendisi’ni kaybeder!

Yoruma kapalı.