You are currently viewing Kılıçdaroğlu’nu CHP günümüzde unutmuş gibi; CB Erdoğan ise her yerde adını anarak hatırlatıyor

Kılıçdaroğlu’nu CHP günümüzde unutmuş gibi; CB Erdoğan ise her yerde adını anarak hatırlatıyor

Şunun şurasında sandık başına gitmeye on gün kaldı. Şu sıralarda yayımlanan kamuoyu araştırmalarının seçmenlerin nabzını büyük çapta yansıtması beklenir. Birbiri ardına açıklanan anketler var ve herbiri bir başka telden çalıyor.
İktidarın amiral gemisi sayılabilecek gazetenin internet sitesinde, ilk haber olarak, daha önce, gazetenin yayın yönetmeninin ‘en güvenilir’ ilan ettiği araştırmacının kısmi anket sonuçları yer alıyor.
Sonuçları duyurulan il ve ilçelerin çoğunda, tahmin edilebileceği üzere, iktidarın iki partisinin adayları önde görünüyor.
Olamaz mı? Olabilir elbette. Seçmen bu, gönlünün istediğine oyunu verir; gönlü hala AK Parti’deyse, oylar da ona ve ortağına gidecektir.
Çok sayıda parti bu seçimde belediye başkanlıklarına aday gösterdi; ancak diğer partiler de seçimin aslında iki parti -AK Parti ile CHP- arasında bir yarış olacağını biliyor. Bazı il ve ilçelerde, daha seçilebilir aday bulup aday göstermiş olanlar varsa, onlar elbette aradan sıyrılabilir; ancak bu durum da seçimin aslında iki parti arasında geçeceği gerçeğini değiştirmeye yetmez.
Az bir süre kala sorulmasında yarar gördüğüm bir soru var: Geçen yerel seçimde -2019’da- aralarında İstanbul ve Ankara’nın da bulunduğu 12 büyükşehiri kazanmış olan CHP, bu seçimde de aynı başarıyı -hatta daha da ileri giderek- gösterebilecek mi?
‘‘Daha da ileri giderek’’ dememin günün özelliğine bağlı bir sebebi var: Ekonomik durum… Türkiye, benim gözlemcisi olduğum uzun yıllar boyunca, pek az seçime bugünküne benzer bir ekonomik kriz içerisinde gitmişti.
Batı ülkelerinde bizdekine benzer bir sorunlu durumda iktidarlar mutlaka değişir; yerel seçimlerde de muhalifler iktidarın adaylarına nal toplatır.
En son örnek İngiltere. Geçtiğimiz hafta yapılan kısıtlı ara seçimde iktidar adayları kaybetti. İlk gidilecek genel seçimde de, ülkeyi 2010 yılından beri tek başına yöneten Muhafazakar Parti’nin iktidarı kaybedeceğine iddiaya girebilirsiniz.
Geçmişte, bizde de, benzer ortamlarda, güçlü görünen iktidarlara, günü göstermeyi seçmenler bilmişti.

CHP de bu seçimde tarihi tekerrür ettirebilir…

Ettiremeyebilir de…
Kimsenin hakkını yemek istemem: CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel de, İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara belediye başkanı Mansur Yavaş da canla başla çalışıyorlar. Özel her gün ülkenin bir yerinde örgütünün düzenlediği mitinglerde konuşuyor. Yalnız o da değil, CHP’nin çeşitli yönetim kademelerinde yer alan isimler de partilerinin adayları başarılı olsun diye gayret gösteriyorlar.
[Son kurultayda adaylıktan çekilmiş olan partinin eski genel sekreteri Prof. Hurşit Güneş de, her gün bir başka ilden ses veriyor.]
Yeterli mi?
Normalde bu tür bir çalışmaya bakılarak soruya olumlu cevap verilebilirdi. Ancak hem iktidarın niteliği hem de kurultayından yeni çıkmış CHP’nin iç sıkıntıları ihtiyatlı olmayı gerektiriyor.
İktidarın, şimdiye kadar hiçbir iktidarın sahip olmadığı -hatta sahip olmayı düşünemediği- bir medya gücü var. İktidar kendi mesajlarını en uzak noktalara kadar ulaştırabilirken, muhalefet ancak cılız kanallardan sesini duyurabiliyor.
Canla başla çalışan CHP’liler, karşılarına geldiği kadarıyla kalabalıklara dert anlatabiliyor, uzaktakilerden, bir-iki muhalif kanalı izleyenler dışındakiler için, öyle bir şans bulunmuyor.
Muhalif kanalların söylemleriyle CHP’nin oylarına talip olduğu daha geniş kitlelerin uyum sorunu olduğunu da belirtmem gerekiyor. AK Parti’ye oy vermekten vazgeçmeye hazır olanlardan muhalif kanallara kulak verince yeniden eski alışkanlıklarına dönmeyi yeğleyecekler bile bulunabilir gibime geliyor.
Dikkate alınması gereken bir sorun da, son kurultayın CHP’li bazı kesimler üzerinde bıraktığı burukluk…
Önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kurultayda, rakibinin önde gittiği açıkça görüldüğü halde ikinci tura da kalması görevini bırakmak istemediğini dışa vurmuştu. Kurultay olağan ve gönülden bir devir-teslimle sonuçlanmadı.
Kazanan kaybedenden pek az farkla kazandı kurultayda.
Acaba kurultayda kaybedenler, bu seçimde, partileri için çalışıyorlar mı, yoksa yeni yöneticilerin bu ilk sınavda geçerli not almamalarını mı bekliyorlar?
Hadi daha açık sorayım: Kemal Kılıçdaroğlu nerede?

Kendisini ilgilendiren bir gelişme yaşandığında derhal ses verebildiğine göre hayli canlı-kanlı olduğunu varsaymamız gereken Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçime çok az bir süre kaldığı halde, CHP’nin seçim kampanyasından uzak durması, onu sevenler tarafından nasıl yorumlanıyordur dersiniz?
İktidarın hoşuna giden erken anketler sandıkta da doğrulanırsa, ardından CHP içerisinde durumu sorgulama ve hesaplaşma başlayabilir.
Eskiler böyle durumlarda, ‘‘Ba’de harab-ül Basra’’ deyimini kullanırlardı. [Deyim, ‘‘Basra harap olduktan sonra…’’ anlamına geliyor.]
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, her gittiği yerde, Kemal Kılıçdaroğlu’na sahip çıkıyor; bunun anlamını da, ‘‘Ba’de harab-ül Basra’’ deyiminde yaptığım gibi, benim açıklamam gerekmez herhalde.

Yoksa gerekir mi

ΩΩΩΩ