Bugünün ‘bayram’ olduğunun farkında mıyız arkadaşlar?
Sorduğum sorunun pek çok insan için fazla bir anlam taşımadığını, hatta okurların bazısının yukarıdaki soruyu okur okumaz yazının devamına göz atmayabileceğini de biliyorum.
Yine de sorumda ısrarlıyım; çünkü ülkede yaşanan ve yaşatılanların birkaç günlüğüne de olsa ‘bayram’ vesilesiyle olumlu bir havaya girebileceğinden kuşkuluyum.
Ülkeyi her alanda saran gerilim herkesi içine alıyor ve gerilimin taraflarının tatil yapmaya niyeti olmadığı da çok açık.
Oysa, herkesin, istisnasız hepimizin, bayramın getireceği havaya ihtiyacı var.
Günün şartlarında ne kadar yapılabilirse bunu denemeliyiz.
Ekonominin sırtlara yüklediği ağırlık kaldırılabilecek gibi değil; bu bayram pek çok aile her kurban bayramında alıştıkları rutini yerine getiremeyecek. Kurbanlık fiyatları el yakıyor ve cepler boş…
Sorun, yalnızca bayramın adı ‘kurban bayramı’ olduğu halde ailelerin kurbanlık alamayacak duruma düşmelerinden ibaret değil.
Her bayram küskünlerin barışması, arkadaşlıkların pekiştirilmesi ve yeni dostlar edinilmesi için bir vesiledir; oysa bu bayram bu anlamıyla da pek bir işe yarayacak gibi görünmüyor. El sıkışmaktan dahi kaçınılacak kadar birbirinden ayrı düşmüş insanlardan oluşan bir topluma dönüştük.
Kime, hangi şahsa, hangi kuruma güvenebiliriz, bilmiyoruz.
İçimizdeki şeytanı uyandıracak ve fenalıklara sevk edecek her yola başvuruluyor ve ister istemez baştan çıkabiliyoruz. Bazılarımız istemeden yapıyor bunu, bazılarımız ise büyük bir istekle…
Yanlıştan kaçanlar, kötülüklerden uzak durmaya çabalayanlar, başkalarına, topluma ve ülkeye fenalığı dokunacak eylemler ve söylemlerden kaçınmak amacıyla direnenler var, ama onlar galiba kayıplar yaşamaya mahkum.
Çözümle görevli olanlar, herkesin hayrına çalışması gerekenler, kendilerinden doğru yolu göstermesi beklenenler, akıllı uslu bilinenler, evet onlar, hepimizi şaşkınlığa düşürecek kadar bu özelliklerinden uzak görüntü veriyorlar.
‘‘Kardeş kardeşinden emin değil’’ diyeyim de, bununla ne kast etmiş olabileceğimi, toplumun her kesiminde durumun ne olduğunu kendiniz düşünün…
Sadakat değil ihanet teşvik ediliyor, hem de sadakat kılığına sokulmuş aslında düpedüz ihanet olan tavırlar…
Cezaevine ihtiyaç duyulmayacak kadar kapılarını kötülüğe kapatmış insanlardan oluşan bir toplum olmamız bir yana, yenilere yer açabilmek için mahkumların bir kısmının affedildiği bir ortamdayız. İçeride olanlar niçin içeride tutuluyor, serbest bırakılanlar neden böyle bir cömertliğe muhatap edildiler, bilen yok…
‘‘Olmaz öyle şey’’ diyeceğimiz hemen her şey oluyor günümüzde, mutlaka olması gerekenler ise ortada yok.
Her kötülüğe bir mazeret bulunabiliyor, her iyilik ise mazeretsiz ertelenebiliyor.
İçeride birlik ve dirlikten mahrumiyet, bizi doğrudan veya dolaylı ilgilendiren dış olaylara yeterince ihtimam gösterememe sonucunu doğuruyor. Sınırlarımızın biraz ötesinde bombalar sağanağı altında yaşayan insanların -özellikle de çocuklarla bebeklerin- açlıktan hayatlarını kaybettikleri gerçeği bizi çileden çıkartmıyor.
Yalanlara ne kadar alıştık öyle. Yalan söyleme yoluna sapmadığımız, yalanlara muhatap olmadığımız günü kayıp sayar hale geldik. Doğruluk, doğru olan ilgimizi çekmiyor.
Böyle bir ortamda, biraz da adı ‘kurban bayramı’ olduğu ve alışkanlığımız nesiller boyu öyle oluştuğu için, ‘kurban’ edecek hayvan arayışındayız. Oysa, hayvan kurban etmenin, kendimizi her türlü kötülüklerden uzak tutarak, nefsimize uymayarak, yanlış yollara sapmayarak ‘iyi birer insan özelliği kazanma’ gayretinin sembolü olduğunu anlayarak bayrama hazırlamalıydık.
Ne yapıyor idiysek yapmayarak, ne yapmıyor isek yapmaya çabalayarak…
En baştaki sorumu müsaadenizle tekrarlayacağım: ‘‘Bugünün ‘bayram’ olduğunun farkında mıyız arkadaşlar?’’
ΩΩΩΩ