Ramazan’ın ilk gününe, iki parti liderinin, ‘final’ ve ‘eve dönme’ kararları üzerinde düşünerek giriyorum

26
Reklam

Bugün Ramazan ayının ilk günü. Bu yazıyı yayına verdikten birkaç saat sonra sahura kalkılacak. Gün batımında da iftarlar yapılacak.

Tam da Ramazan’a girilirken siyasette hiç beklenmedik gelişmeler yaşanmaya başladı.

Önce AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 31 Mart günü yapılacak olanın kendisinin son seçimi olacağını duyurdu.

Dediği tamı tamına şu:

“Ardı arkası kesilmeyecek şekilde çalışmalarımı sürdürüyorum. Adeta nefes almaksızın koşturuyoruz. Çünkü benim için bu bir final. Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim son seçimim ama buradan çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak.”

İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener de “Eve döneceğim” demiş, söylendiğinde onu fark edememişim, biraz önce partisinin sözcüsü o konuda bir şeyler söyledi, onun üzerine ne dediğini araştırdım.

Onun söylediği de şu:

“Biz büyük bir risk aldık. Tek başımıza sizin karşınıza çıkıyoruz, beyefendilerin karşısına çıkıyoruz. İkna edebilirsek oy alacağız, ikna edemezsek oylarını alamayacağız. Ben bir de üstüne üstlük bugüne kadar hiçbir liderin yapmadığı bir şey yaptım. Var saydık, oy vermediniz. Ben evime döneceğim. Siyasetin s’siyle meşgul olmayacağım. Daha bunun ötesi var mı? Kendimi koymuş durumdayım.”

Reklam

Ne oluyor?

İki açıklamanın birbiriyle ilişkisi olabileceğini düşünüyorum.

Meral Akşener’in muradı

Meral Akşener’in açıklaması biraz muğlak.

Büyük iddialarla kurduğu parti ile siyasi hayatta beklediklerine bu seçim sonrasında erişilecek olmalı.

Tayyip Erdoğan’ın son iki cumhurbaşkanlığı seçiminden kazanarak çıkmasında, Meral Akşener’in İYİ Parti lideri olarak oynadığı rolün payı var. 

Birincisinde, “İlla ben aday olacağım” diyerek muhalefetin ortak bir aday çıkarmasını son anda engellemişti. 

İkincisinde de, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘seçilemeyecek aday’ ilan edip bir de üstüne üstlük İstanbul ve Ankara belediye başkanlarını gereksiz yere cumhurbaşkanı yardımcısı haline dönüştürmüştü.

Reklam

Şimdi de, cumhurbaşkanı yardımcılığına layık gördüğü iki belediye başkanı seçilemesin diye kampanya yürütüyor.

Geriye ne kalmış olabilir eve dönmekten başka?

Tayyip Erdoğan ‘final’ derken…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘final’ ile kast ettiği ne olabilir? Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde aday mı olmayacak, yoksa AK Parti genel başkanlığından mı ayrılacak? Yoksa yoksa, ikisini birden bırakmayı mı düşünüyor?

Daha da önemli soru şu: Kendisi birinden birini veya ikisini birden terk etmek istese, yol arkadaşları buna ne diyecekler?

Aslına bakılırsa, ‘yol arkadaşları’ denilebilecek kişiler, bu sözler ağzından dökülür dökülmez, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a itiraz etmeye başladılar bile. 

Partisinin genel başkan vekili Mustafa Elitaş’tan şu açıklama geldi:

“Şu anda bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Anayasa gereği üçüncü kere aday olması mümkün değil. Millet isterse, ‘Tayyip Erdoğan devam etsin’ diye isterse, o konuda siyaset üzerine baskı yaparsa, siyaset kurumu da bu konuyla ilgili bir kanaat oluşturursa, biz liderimizle ölüm bizi ayırıncaya kadar devam etmek isteriz.”

Tayyip Erdoğan’ın son -2023- cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olabilmesi de anayasaya göre mümkün değildi; ancak yaşandığı gibi, aday olabildi ve halen cumhurbaşkanı. Üçüncü defa aday olmak isterse onun da çaresi bulunabilir.

Nitekim, AK Parti’den TBMM başkan vekili görevini yürüten Bekir Bozdağ o çareyi hemen telaffuz ederek itirazını kayda geçirdi.

Okuyalım:

“Ancak yine Anayasa’ya göre, “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” (Anayasa,116/3) Anayasa’nın bu hükmüne göre TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü defa Cumhurbaşkanı adayı olması anayasal hakkıdır.”

Gördünüz mü, çare hazır.

Benim bu konularda ne düşündüğümü soracak olursanız, cevabım çok kısa olacak: 

Her iki lider hakkında da kararı 31 Mart günü oy kullanacak seçmenler verecek…

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. Halkı demokrat olmayan bir ülkede demokrasi ancak hayal olur.
    Halkı aç olan bir ülkede ise demokrasi hiç olmaz.

  2. Evet, Ramazanın ilk günü. Adettendir, Hayırlı olsun! Malum, bedeni disiplin ayı, toksinlerden arınma, Allah’ı DiNini, Kainatı, insanlığı düşünme ayı. İnsanlığın bir parçası kendi insanlarımızı düşünme ayı, dayanışma ayı!

    Ve aynı zamanda şeçim ayı! Geçen gün kafama esti “Karar”a girdim. Aman yarabbi! Ne rekabet ne rekabet! Kılınçlar çekilmiş. Fikirler sloganlar çarpışıyor, Birşeyler yazdım tabii. Sanırım eskisine kıyasla daha az başparmak indirenler oldu. Yazdıklarıma “Deist”lik adına yorum yazan bile oldu. Malum, ideolojik kutuplaşma sonucunda dindarların bazı nahoş hallerine bakarak dine vurmak. Adam bana hesap soruyor. Cevap vermesen olmaz! Şöyle dedim:

    *******
    *O değindiklerin mi sende dert ve keder?
    *Niceleri var ki senin gibi kaybeder!
    *DiN ve Evren! sahibi O, başka Tanrı yok,
    “Merhametindendir O’nun, onca peygamber!

    *Ne Allah’ı anlamışsın, ne de DiNi’ni,
    *DEİST”likle kurtarmışsın, sözde, kendini,
    *Ömür boyu mutluluklar, sana tavsiyem,
    *Kötü örnek olma derim, aşma haddini!
    *******

    Baktım da Ramazanı ve önemini hatırlatan bir köşe yazarımız da aynı muameleye tabi tutulmuş, bir sürü ilgisiz yorumlarla seçimlere dolu gizgin….

  3. yıllar önce hz.meryemin hayatını konu alan bir dizi film izlemiştim.
    filmde mescidi aksayı kendi heva heveslerine göre yöneten dedikleri dedik kafalarına göre kanun koyan bir haham grubu vardı.
    haham grubunun içinde genç bir haham idealist hz.musa a.s tebliğine uygun davranmaya çalışıyor hahamların iktidarlarını tenkit ediyordu.
    ve sonunda iktidarlarına muhalefet eden genç hahama iktidarı elinde tutan baş haham bana bak genç adam gökten musa bile inse ben bu iktidarı bırakmam elimden almak isterse karşı çıkarım dedi.
    beraber oldukları şahsın iktidarı bırakmasına duygusal olarak karşı çıkanlar gökten kim inerse insin safları bellidir. gökten inene tabi olmaları mümkün mü acaba.
    iktidar olarak yaptıkları icraatlar gökten inen son ilahi kelimetullaha ve son peygamberin uygulamalarına ne kadar uygun bunun cevabı aklı selimle düşünerek bulunabilir.
    akşener öyle veya böyle evine dönecek kendi istediğinden değil seçmen onu gönderecek.
    erdoğana gelince asla ve asla siyaseti ve iktidarı bırakmak istemez.
    seçmeni son çare olarak duygusal olarak etki altına almaya çalışıyor.
    ama o seçmen çarşı pazar markette etikete bakıp ülkeyi bu duruma sokan konusunda çok da duygusal bir düşünce içinde mi yoksa içini kabartan bir öfke ile sandığın önüne gelmesini mi bekliyor.
    31 mart gecesi ülke ya kara zifiri bir karanlığa bir daha asla çıkmamak üzere girecek.
    ya da 1 nisan sabahı güneş yeni bir umut ile ülkeyi ışıkları ile aydınlatacak.
    şurada sadece 20 gün kaldı.
    ülke insanımın Ramazanı mübarek olsun her ne kadar soframızda kestane balı manda yoğurdu ejder meyvesi olmasa da peynirimiz zeytinimiz az olsa da sucuğun pastırmanın kokusunu bile alamasakta et süt kurumu önünde soğukta açılıştan saatler öncesinde kuyrukta bekleyenlerimiz olsa da on bir ayın sultanı ülke insanımızın basiretini açmaya vesile olur inşallah.

  4. sayın koru iki sorum olacak:
    1. anayasaya göre üst üste iki defa cumhurbaşkanlığı yapan üçüncü defa aday olamıyor. ama dördüncü defa aday olamaz denmiyor. erdoğan dördüncü defa aday oluyor dense sizce mevcut durumda bu yorumu destekleyecek hukuk profları yok mu? bu yorum 2023 seçimleri öncesinde yapılan eski-yeni dönem yorumundan daha mı zor?
    2. ysk verilerine göre 6 ay önce yapılan seçimde oy kullanma hakkı olan seçmen sayısı bu seçimde oy kullanacak seçmen sayısından 3 milyon fazla. yani 6 ayda 3 milyon seçmen eksilmiş. bunu neye yoruyorsunuz? bunu gündeme bile getirmeyen muhalefete oy vermeye gerek var mı?

  5. Bir karikatür gördüm, Bahçeli; son seçimim demişsin diyor. Erdoğan da evet dedim, bundan sonra seçimleri kaldırıyoruz diyor. Bırakamazlar…

  6. coğrafyam seçim şampiyonu dünya liderleri geçit alanı.
    bir geldi mi on yıllar gitmek bilmiyorlar.
    sayın erdoğan başkanlık isterken “verin kardeşinize yetkiyi bakın…” demişti.
    5,2 tl olan dolar bugün 32.0 tl.
    sayın yol arkadaşlarına bakarsak 100 tl olmadan gitmeyecek gibi.

    1937’de biz ne yapıyorduk diye sormuş bir yorumcu, alıntılayalım;
    “Atatürk, “Uçağımızı, paraşütümüzü, yedek parçalarımızı kendimiz yapacağız…”
    16 Şubat 1925 tarihinde Atatürk’ün, “İstikbal göklerdedir; çünkü göklerini koruyamayan devletler yarınlarından asla emin olamazlar.” İfadesiyle Türk Hava Kurumu kurulmuştu.
    Devlet desteği ile ilk uçak fabrikası girişimi Kayseri Uçak Fabrikası ya da ilk kuruluş adıyla TOMTAŞ, 1926 yılında Kayseri’de kurulmuş Türkiye’nin ilk uçak fabrikasıdır.
    almanya ile ortaklığı olan fabrika, 1926-1927 arasında 30 adet A-20l ve 3 adet F-13 üretilmiştir.
    1935 yılında 50 adet 3 farklı tip Türkkuşu imal edilmiştir.
    Milli Savunma Bakanlığına devredilen uçak fabrikasının 1931 yılında “Kayseri Uçak Fabrikası” ismi ile tekrar açılışı yapılmıştır. 1935 yılında 50 adet 3 farklı tip Türkkuşu imal edilmiştir. 1936 yılında Alman firması “Gothaer Waggon Fabrik A.G.” ile lisans sözleşmesi yapılmış ve bir yıl sonra 45 tane Gotha 145 uçaklarından üretilmiştir. Yine 1937’de “Panstwowe Zanklady Lotnicze” isimli Polonya firması ile sözleşme yapılarak 27 adet P.Z.L. tipi uçak üretilmiştir. 1940 yılında İngiliz “Philips And Powis Aircraft” şirketi ile anlaşılarak 24 tane Magister tipi uçak yapılmıştır. 1932-1942 arasında 133 uçak ve 27 planör imalatı yapılmıştır.
    1942 sonrası Marshall yardımlarının da etkisi ile birlikte üretim durmuştur.”
    1932’de de Eskişehir Tayyare (Tamir) Fabrikası kuruldu.
    1941’de Ankara’da THK Etimesgut Uçak Fabrikası kuruldu.
    THK Uçak Fabrikası’nda yurt dışından alınan patentli uçakların üretimi ve montajı dışında tamamen yerli tasarım uçaklar da geliştirildi. Bu iş için 21 kişilik bir birim oluşturuldu. Bu birim 1942-1952 arasında 16 farklı tip uçak tasarladı. Fabrikada 1942-1952 arasında 126 adet Türk tasarım uçak üretildi.
    Bu projeler arasında özellikle öncü teknolojiye ve tasarıma sahip “THK-13” kodlu “Uçan Kanat” adlı deneysel planör ve ambulans uçağı olarak tasarlanan “THK-5A” adlı uçak çok dikkat çekiciydi. 1951’de 1 adet THK-5A uçağı Danimarka’ya satıldı..
    1945’te Gazi Orman Çiftliği’nde THK Gazi Uçak Motoru Fabrikası kuruldu. Fabrika “Gipsy Major-10” uçak motoru üretti. 1948-1949’da bu fabrikada Yüksek Mühendis Şükrü Er ve ekibince ilk yerli Türk motoru yapıldı.
    Atatürk Cumhuriyeti’nde sadece devlet değil, özel teşebbüs de uçak fabrikaları kurdu. Vecihi Hürkuş’un kurduğu “Vecihi Faham Tayyare İnşa Fabrikası (1930-1942)” ve Nuri Demirağ’ın kurduğu “Nuri Demirağ Tayyare Fabrikası (1936-1943)” çok sayıda özgün tasarım uçak üretti.
    Atılay denizaltısı, 17 Temmuz 1942 tarihinde batan Türk hücum denizaltısı. 80 metre boyunda ve 52 mürettebat kapasiteli idi. Taşkızak Tersanesi’nde inşa edilerek 1939 yılında hizmete girdi.

    bu birbirinden değerli girişimler daha sonra gelen bazı zihniyetler nedeniyle akamete uğramış ya da atılay gibi elim bir kazaya uğramış ne yazık ki. Atatürk döneminde, bugün bu devlet teşekküllerini sata sata bitiremediğimiz sayısız fabrika açılmış, ihtiyacımız olan pek çok kalemi kendimiz üretmeye çalışmışız. yakın süreye kadar tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten bir kaç ülkeden biriydik.
    benim istanbul seçimlerini ekrem beyin alacağı konusunda bazı şüphelerim var doğrusu, yine bir yerlerden yurt dışı sandık oyları(espri) imdada yetişebilir ama yakın bir gelecekte beyefendinin CB olacağı konusunda hemfikirim.
    hayırlara vesile olacağına eminim.

    • Sondan başlayayım, M.K. Atatürk Paşamızın başlatıp bizzat taraf olduğu tepe-eksenli mevcut ideolojik kutuplaşma varken hayır çıkmadı, böyle giderse yine hayır çıkmaz, Didem hnm. Belediye Başkanlığından CB yolunun garantilenmesi başlı başına yanlış bir yol. İmamoğlu ideolojik açıdan cilalanıp, bilenip duruyor. CB olsa çevresine ideolojik üşüşmeler olacaktır. Aynı teraneler devam edecektir, korkarım (düşeysel kısır döngü!).

      Eskilere gitmişsiniz, bende gideyim. Ülke savaştan çıkmış sıfırlanmış. Tabiki birşeyler yapıldı ama CeHaPe bu işi hep abartan kaymağını yiyen taraf. Şöyle izah edeyim, sıfırın üstüne ne koyarsanız dev aynasında yansır adeta (1/0=∞, sonsuz). Kullandığınız tarihler CeHaPe dönemi olduğuna göre, partizan kaynaklardan yukarda örnekler vermişsiniz, fabrika referansları falan. Paşamız “İstikbal göklerdedir” demiş. İyi de altyapı bu iş için ENöncelik /Öncelik ister. Göğe merdiven dayayıp mı çıkacaksın? Enerjisi nereden gelecek. Kerkük-Musul petrolleri neden kolaycana İngiliz vs Avrupa ülkelerine gidiyor? (işin kritik önemini görememek veya bu işin altında bit yeniği var gibi geliyor bana). Irak’ta kurulan ilk petrol şirketinin isminde Türk var, malı götüren yabancı! O dönemde Tayyare fabrikaları teşebbüsleri olmuştur (bazı referanslara biraz önce baktım). Madem o zamanlar çekirdek ekildi niye hiçbiri filiz verip dallı budaklı sanayi ağacı oluşturamadı? ENöncelik konusu!!.. Bu teşebbüslerin hiçbiri ekonomik ölçüde sürdürülebilir olamadığından battı, terkedildi. Erbakan’ın teşebbüsleri de olmuş. “Motor” ve arkasından “Devrim”, ilk otomobil onun içinde olduğu gayretlerden. Tepe-eksenli ideolojinin arızalarından olsa gerek, onlar da ayakta kalamadı. Herkes birşeyler yapmağa çalışmış. Sonuç yok hep altyapı ENöncelik sorunu!

      Geçenlerde 2022 yılı Dünya piyasasındaki rekabetçilik (ihracat) konusunda bir grafik gördüm son 25 yıllık gelişme gayet güzel, ama cari açık kötü. Sebep hep aynı altyapı ve yerli kaynaklara dayalı üretim kısırlığı. Avrupada hazır örnek varken, Paşamız, sanayi devriminin filizlerinin ekilmesine neden önayak olamadı. Örneğin madencilik. Daha önce değindim, Anadolunun madenleri Avrupa sanayi devrimini besleyen kollardan biri. Petrol/enerji desen ha keza. Geriye ENönceliksiz konularda bol bol nutuk çekmek mi kaldı acaba…

      Yerli kaynaklardan yerli üretim konusu partiler-üstü önemde kritik bir konu. Partizan rekabetçilik olmaz! Gelişmeleri takdir etmek, desteklemek lazım.

  7. Burda hemen yelkenleri suya indirip timsah gözyaşları dökme moduna girmeyelim. Girenlere de inanmayalım!
    Bu kadar insana erişebilen bir parti ve başganı kendiliğinden bırakmaz her bişeyi!
    Onlar bıraksa avaneleri sülükleri sünepeleri en önemlisi de oturdukları koltukları bırakmaz onları!! Çünkü koltuklar sevmiş alışmış artık o oturgaçlara.
    (Kendileri o koltuklardan ayrılamaz kalkamazlar demiyom bak!)
    Erdoğan gitsin ben memnun değilim diyenlere hep şunu söyledim:
    “Varlığından ben rahatsız değilim🤗!”
    (Yokluğu beni üzermi? Üzer🥲)
    Sonuca gelirsek:
    ONU ARATMAYACAK BİR PARTİ YADA LİDER GELDİDE!….
    BİZ Mİ İSTEMEZÜK!!!! dedik?!?!?🤔.

  8. ZAVALLI YALNIZ ÜLKEM

    Baya oldu, cumhurbaşkanımız bir davetli ülke başkanına sihaların ve helikopterlerin üretildiği yeri gösteriyor, o da hayralıkla izliyordu.
    Geçen gün cevat akşit hocanın oğlu ilk turbo jeti çalıştırdı. Yapan mühendisler sevinç içindeyken muhalif medya yine ilk turbo jet motoru batı 1937 de yaptı diye dalga geçtiler. Biz 1937 de ne yapıyorduk. Kimse masal anlatmasın, bizimle beraber avrupa ülkeleri de savaştan çıktı, hatta almanya yenilerek çıktı. Yetmedi ikinci dünya savaşında da dümdüz oldular. Bu arada Türkiyede bir gelişme oldumu, yok. 1937 deki liderimiz o yıllarda amerikan elçisine çiftliğindeki üç beş büyükbaş hayvanı göstererek gururlanıyordu.
    Sayın yazarı izlediğim kadarı ile sağcımı solcu mu olduğu belli olmayan, hayatında hiçbir kitabı okumadığı açıkca belli olan liyakatsiz yeniden ibb başkanı seçilecek ve en kısa zamanda ülkemizin başına geçecek. Yapacak bir şey yok. Dünyanın en parlak beyinlerinin buluştuğu amarikayı 83 yaşındaki hava ile tokalaşan Biden ile düşman başına Trump a mahkum eden güç bize de ekremi layık gördü. Bir şeyin sonuna geldik ama Allah sonumuzu hayr eylesin. Aslında biliyordum ama ben göremem diyordum, göreceğiz galiba. Bu yaştan sonra yurtdışı falan da zor. En azından şehirlerin dışına kaçmak lazım.

    • Jet motoru yapsanız, savaş uçağı uçursanız, iha siha doldursanız ortalığı ne olacak. Bütçe açığı 100 milyar dolar, millet açlık sınırında yaşıyor, yüzde 150 enflasyonla sürünüyor. Bu saçma propagandalardan bıkmadınız mı gerçekten. Kuzey Kore bu yaptıklarınızın 100 bin katını yapıyor ve millet orada gece karanlıkta oturuyor. Uzaydan bakınca kabak gibi görünüyor. Bu saçma sapan pahalı procelerinizi alın mezara gömün. Millet araba aldığında bir araba da Erdoğan’a hediye edeceksin diye zorlamaktan kurtarın.

      • “Jet motoru yapsanız, savaş uçağı uçursanız, iha siha doldursanız ortalığı ne olacak, millet aç aç ” demişsiniz ya. İşte millet bunları daha önce yapmadığımız için aç. Enflasyon %150. Açları para vererek, maaşlara zam yaparak doyururamazsınız. Açları doyurmak için para vereceğini söyleyen herkes size yalan söylüyor. Açları doyurmak için üretmek hemde kaliteli üretmek zorundasınız. Billet bir araba aldığında bir arabada Erdoğana vermezse iki sene sonra kuru ekmeği de bulamazsınız. Kim öğretiyor bu iktisatı size. Demirtaş size yalan söylüyor. Faizler artırarak, vergiler indirerek sadece felaketi öne çekersiniz. Okuyun biraz imamoğluna inanmayın.

        • Üretmek ve kaliteli üretmek elbette en doğrusu. Ama silah ve savaş teknolojisi üretmek, dünyada ölümlere daha fazla yol açmak ahlaki değil. Yıllarca Amerika’yı tenkit edenler bugün aynı yolda gidiyorlar. Diğer taraftan bu iktidar tüm üretim tesislerini sattı ve yenilerinin kurulmasını sağlamadı. Elde kaldı hiç. Savaş sanayi sadece para yiyor. Para kazanamıyor. Kazanıyorsa zaten ölümlerden kazanıyor demektir.

  9. Sayın koru, sizin bana göre şunu diyorsunuz: “Ak Parti’ye darılmış olanlar, duygusallığa kapılıp yeniden Ak Parti’ye dönmeyiniz. Bu seçim Tayyip Erdoğan’ın son seçimi olmayacak” Erdoğan’a karşı duruşunuzun sebebi nedir?

  10. Yazının başlığına baktım, içeriğini okumadım; bizim ebedi şefimiz var , milli şefimiz var , Reyiz de bundan sonra ebedi başkan olsun bitsin canım !
    Seçime meçime ne gerek var zaten !
    Diğerine gelince ; torunları özlemiştir , bence de evine dönse iyi olur !

    • Yazının içeriğini şimdi okudum; yorumum gayet isabetli olmuş , zaten Fehmi Beyin yazı başlığından içeriğini çok rahat tahmin edebiliyorsunuz.

  11. yani istanbul ve istanbullular karari verecek diyorsunuz. sanmiyorum her ikisi de sonuna kadar devam diyecek. ak partinin ilk kaybedecegi secimden sonra marjinal bir parti olma ihtimali var. cunku dominant liderler genel sonu bu olmaktadir. oysa demokrasinin dominant olmasi durumunda partiler kaybedince liderler degisir. partiler yok olmaz. maalesef bu durum bu ulkede yasanmiyor. cunku siyasi partiler yasasi parti liderlerinin sultanlik kurmasina sebeb oluyor. anayasadan once siyasi partiler yasasi demokratik bir yasaya donusturulmelidir. halk bikti halk kirgin halk umitsiz. halk genc liderler istiyor. 70 li yillarin gencleri bu ulkeyi yonetiyorlar 70 li yillarin o gencleri akli basinda olsalardi 70 li yillar guzel gecerdi bu ulke cok farkli olurdu. bu ulkeyi 2000 li yillarin gencleri yonetmeli artik.

    • Buna çareyi hep söylüyorum ama kimse destek vermiyor. Adaylar mutlaka TV’de tartışmak zorunda olmalılar. Bir kere iki değil defalarca. Halk görüp de karar vermeli. Meydanlarda ninni dinlemeyi bırakmalı. Liderler kaç köy kasaba gezdikleri ile övünüyorlar. Bu yaşta onlara da yazık. Çıkarın şu baldırı çıplak liderleri toplu olarak ekrana da görelim boylarını poslarını ölçelim. Ama hiçbiri buna yanaşmıyor. Parti başkanlığı sultası, hazineden geçinmeli siyasetçi kartvizitli, çakarlı makam arabası ile hava atmak yetiyor da artıyor bu kasaba siyasetçilerine. Hiçbirinin zerre değeri yok. Bunlardan siyasetçi olmaz. Demokrasiye hiç bir katkıları da olamaz. Birisi değil, hepisi.

      • Cok haklisin ender kesinlikle tv tartismasi yapilmali ki millet gørup dinleyip oyunu versin fakat bu millet kac kelime kullaniyor gunluk ? Cogunu anlamaz bile

      • Ender bey tv izlemeyin, hele de tartışma programlarından uzak durun, imamoğlu ve binali stüdyoya girdiler de ne oldu? Porselen dişli sunucu ikisine birden dönüp: “beni nasıl beğendiniz?” diye sormuştu:))))
        Fantazi aramayın, başınız derde girmesin derim!

  12. Muhalefet tek bir şey istemeli seçmenlerden. Her seçimde adaylar TV’de tartışmalı. Bu seçim kanuna yazılmalı. Bunu her seçimde tekrar tekrar milletin kafasına sokmalılar. Eğer çıkıp prompter olmadan iki kelime edemiyorsa bir aday, aday olmamalı, foyası da ortaya çıkmalı. Seçmenler bunu talep etmeli. Yüksek sesle ve her seferinde. Monologlar baydı artık. Azıcık cesareti olmayan korkak siyasetçiler ortadan toz olmalı. Bunu istiyoruz. Hemen şimdi.

      • METRO YALANI YATSIYA KALMADI

        Biliyorsunuz mevcut Başkan “sıfırdan temelini ben attım”, “tabi tabi, sıfırdan sıfırdan…” dediği üç metro hattı da AK Parti döneminde başlayıp önemli bir kısmı da yapılıyor. Bunu biliyor İmamoğlu. Zaten hatların yapımında kullanılmak üzere İBB Meclisi’ne gelen kredi talebine CHP grubuyla beraber İmamoğlu da “hayır” oyu vermiş 2017’de.

        Hal böyleyken bu kadar kolay yalan söylenmesi, ısrarla söylenmesi… ürkütücü gerçekten.

        Gerçi köfte mevzuundan sonra böyle şeylere şaşırmamak lazım belki de.

  13. Elitaş kısaca biz kral istiyoruz başımızda demiş. Ona layıklar bence de. Öldükten sonra da mumyasını yapmalılar mutlaka. Maalesef Türkiye siyaseti demokrasiye geçtikten sonraki en düşük profil demokrasiye mahkum oldu. Tek adamlar her yeri sardı. Aynı adam 20 küsür yıldır seçilip duruyor, her seferinde bu son diye ağlıyor. Bunu da marifet gibi sunuyor Muzaffer. Bu demokrasi adına ayıp hatta günah. Ülke yönetimini demokratik yollardan değiştiremediğimiz için bugün enflasyon yüzde yüzelli, dünyanın yolsuzluk listelerinde tepelere oynuyoruz, fakirlik ahlaksızlık hırsızlık almış yürümüş. Bunu bize marifet gibi sunmayın. İktidarı değiştirmediğimiz için oluyor bunlar. Demokrasiye az biraz fırsat verseydiniz bu cezalar başımıza gelmeyecekti. Milleti dinle, tarikatla, cemaatle, ahiretle kandırmayı bırakın ey yolsuzlar. Adamsanız TV’de bir tartışma programına çıkın muhaliflerle. Ama yemiyor değil mi. Milleti ninnilerle ve aya yolculuk masalları işe aldatmak daha kolay.

Yoruma kapalı.