Bir şey -bir bilgi, bir kurum, bir örgüt- ne kadar ‘gizlilik’ içerirse insanoğlunun gözünde onun değeri o kadar büyür.
Gerçek bu ve ben bu gerçeği ‘gizlilik’ perdesi gerisinde kalarak önem kazanmış bir örgütün toplantısı sırasında kıdemli katılımcıların yüzlerine baktığımda daha iyi anlamıştım.
Yıl 2006’ydı ve ben o yıl Kanada’da yapılan Bilderberg toplantısındaydım.
Neden Türkiye Cumhuriyet(i) Merkez Bankası değil…
Dün burada Türkiye’nin içine düştüğü kur açmazı üzerinde dururken şöylesine bir dokundurduğum ‘Bank For International Settlements’ (BIS) da ‘gizlilik’ perdesi gerisinde iş gören bir kurum. ‘Merkez bankalarının merkez bankası’ olsun diye kurulmuş ve ilk günden bu güne varlığını gizlemeyi ve kendisini meraklı gözlerden korumayı bilmiş aslında ‘bankacılık’ faaliyeti de yapmayan bir banka BIS…
Yıllar önce kendisinden ilk söz ettiğimde de bilebilecek konumdaki insanların BIS hakkında hiçbir şey bilmediklerini görünce çok şaşırmıştım. BIS ile ilgili şaşırma duygumu o sırada kaybettiğim için dünkü yazımı okuyan dostların ısrarlı sorularını doğal karşıladım.
Bill Clinton da ABD’ye başkan olduğunda BIS ile ilgili öğrendiklerini benzer bir şaşkınlıkla karşılamıştı.
Clinton başkanlık seçimini kazanmış ve görevi devralacağı güne hazırlanırken kendisini bilgilendiren ekonomi konularında uzman danışmanlarının aktardığı bilgiye şu tepkiyi vermişti: “Ne yani, başkan olarak başarım ve ikinci kez seçilebilme şansım Federal Reserve (Amerikan merkez bankası) ile Allahın cezası bir grup tahvil tüccarının insafına mı kalıyor?”
Amerika’nın merkez bankası, Federal Reserve, dünyanın dört bir tarafındaki diğer merkez bankaları gibi, devletin bir kolu muamelesi gördüğü halde, aslında özel sektöre ait bankalar gibi bir statüye sahip. Devletten bağımsız özel bir banka aslında.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da öyle.
Galiba bu son olay Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın da bu gerçeği öğrenmesini sağladı.
Önceki gün, TCMB’nın tarihinin en yüklü faiz artırımını ilan etmesinden hemen önce katıldığı Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın yaptığı konuşmayı sonradan izlerken bu hisse kapıldım.
Ülkemizin en tepe yöneticisi, o konuşması sırasında, TCMB’nin devletten bağımsız bir statüye sahip olduğunu yeni öğrenmiş görüntüsü verdi bana.
Merkez bankamızın adı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası…
Dikkat ettiyseniz ‘Türkiye Cumhuriyeti’ değil ‘Türkiye Cumhuriyet’ sözcükleri yer alıyor bankanın isminde. İsimde ‘i’ harfi bulunmayışı onun devletten bağımsız bir statüye sahip oluşuyla ilgili.
TCMB devletten bağımsız bir anonim şirket.
ABD’de ‘Federal Reserve’ de öyle… İngiltere’de, Almanya’da, İtalya’da ve başka ülkelerde var olan diğer merkez bankaları gibi…
BIS’e üye olmak isteyen merkez bankasının bu özellikte bulunması gerekiyor. Çin, Suudi Arabistan, Hindistan ve Rusya’nın merkez bankalarının BIS üyelikleri, ancak statü değişikliği yapılınca onaylandı (1996). Kazakistan ve Nijerya’nın merkez bankalarının üyelikleri ‘bağımsız’ sayılmalarını sağlayacak statü değişikliğini gerçekleştiremedikleri için, arzu ettikleri ve başvurdukları halde, onaylanmamakta.
Pakistan’ın durumu da öyle.
Devlet içerisinde başka bir kuruma özel statüye sahip olma izni verileceğini sanmıyorum.
Merkez Bankası öyle bir statüde.
BIS denen banka
Her ay 10 veya 12 ülkenin merkez bankası başkanları yanlarına bir yardımcı da alarak İsviçre’nin Basel kentinde bulunan BIS binasına gelir, görüşmeleri fazla uzun sürmeyen bir toplantıya katılırlar. Bir de bütün üyelerin katıldığı yıllık toplantısı vardır BIS’in…
BIS 1930’dan 1977 yılına kadar, Basel tren garının hemen yanında, alt katında çikolata satılan bir de dükkan bulunan, eski bir otelde faaliyet göstermekteydi. Dükkanın yanındaki dar geçitte bulunan kapıyı ancak alışkın olanlar fark edebiliyordu. 1977 yılında yine aynı muhitte, ama görkemli bir binaya taşındı BIS.
Ayda bir yapılan toplantıda dişe dokunur bir şey konuşulmadığı sanılıyor. Esas görüşme, sadece başkanların bulunduğu ve gecenin çok geç vakitlerine kadar süren yemek masasında yapılır. O görüşmelerde neler konuşulduğu, hangi kararlara varıldığı bugüne kadar hiç dışarıya sızmadı.
Katılımcılar görüşmede gündeme gelen konuları başkalarıyla paylaşmazlar.
Dünyanın bir yerinde finansal bir anormallik yaşandığında, BIS yapısının ve toplantılarına katılanların, sürpriz yaşadıklarını sanmam.
Clinton hemen öğrenmişti
Bizde şu son birkaç haftada yaşanan neydi? Yılın başında (Ocak 2018) sadece yüzde 8 olan resmi faizin önceki gün ilan edilen yeni oranı yüzde 24… Ne oldu da “Ben faize karşıyım, faiz oranını indirin” diyen devlet yöneticisine rağmen resmi faiz oranı sekiz ayda tam üç katına çıktı?
Trump mı yaptı bunu? Yoksa bizim kendi hatalarımız yüzünden mi oldu bu?
Yoksa, yoksa… TL’nin değerinin düşmesi bir şeyi ispat etmek için miydi?
Bill Clinton‘a henüz Beyaz Saray’a taşınmamış iken anlatılan ve ondan “Ne yani, başarım aslında bana bağlı olmayan merkez bankasına mı bağlı?” tepkisi alınan gerçek Türkiye’de de anlaşılsın diye mi?
‘Gizlilik’ özelliği bulunan şeyler -bilgiler, kurumlar, örgütler- söz konusu olduğunda sadece sorular vardır, cevaplara erişmek ise hiç kolay değildir.
Meraklısına not:
Bank For International Settlements (BIS) ile ilgili literatür yok denecek kadar az. Birkaç makale o kadar. ‘Gizliliği’ esas alan bir kurum için bu normal. Konu üzerine tek kitap İngiliz gazeteci Adam LeBor’a ait. Independent ve Times gazetelerinde çalışmış LeBor’un ‘
ΩΩΩΩ