“Organize usulsüzlük ve suistimal” teşhisi var AK Parti’nin.. Duyunca “Aman Allahım, aklıma mukayyet ol” dedim…

68
Reklam

Sonunda AK Parti, seçimde ve ardından oyların sayılması sırasında, ‘organize bir usulsüzlük ve suistimal’ olduğu tespitini yaptı.

Organize usulsüzlük… Suistimal…

Nerede?

Oyların sayımında… Belki oy kullanılırken de…

İktidar partisinin genel başkan yardımcısı unvanı da bulunan sözcüsünden gelen bu tespiti hafife almamak gerekiyor.

Hafife almıyorum, ancak onu nasıl yorumlayacağımı da bilemiyorum.

Acaba bu açıklamayı yapmadan önce, genel başkan yardımcısı, partinin en az kendisi kadar önemli diğer isimlerinin de onayını almış mıdır? Almışsa, onlar da bu açıklamada seçim süreci ve sayımla ilgili bugüne kadar dile getirdikleri tezlerinin yerle bir edildiğinin farkında değiller midir?

İtham edilen YSK mıdır?

Reklam

Terslik şurada: Seçim sandıkları ve oy sayımı ilçelerde ve illerde seçim kurullarının, sürecin bütünü ise Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) sorumluluğundadır.

YSK her biri yüksek yargı kurumlarından titizlikle seçilmiş, mesleğinin zirvesinde olan hukukçulardan oluşuyor. İlçe ve illerdeki kurulların yöneticileri de hukukçu.

Hepsinin yargı mesleği mensupları olarak devlet görevlisi olduklarını dikkatlerinize sunmama gerek yoktur sanırım.

Sandıkların başında görevlendirilenler de değişik devlet kurumlarının mensuplarıdır, onlar da devletin memurlarıdır.

Müşahit olarak sandık mahallinde bulunan partili veya partisiz kişilerin orada aktif bir görevleri yoktur; onlar temsil ettikleri partiler veya sivil toplum kuruluşları adına oylama sırasında ve sonrasında sayımda yanlış yapılmadığını gözlemlemek için bulunurlar.

Bütün süreç baştan sonra devlet memurları tarafından yönetilir.

‘Organize usulsüzlük ve suistimal’ olduğu iddiası doğru ise, bunu, kimler yapmış olabilir?

Cevabı sizlere bırakıyorum.

Reklam

Görevlerini iktidarın söylemlerine ayak uydurmak olarak tanımlayan kalemler, AK Parti sözcülerinden birkaç adım ileriye giderek, seçim sonuçlarında ‘yabancı parmağı’ görmekteler.

Oysa, AK Parti bazı büyük kentlerde seçimi kaybetti ama, ortağıyla birlikte oyu hala yüzde 50’nin üzerinde. ‘O parmak’ biraz yanlış bir parmak…

Hata insanidir, ancak…

İnsanın içinde yer aldığı her süreçte hatalar ve ihmaller olabilir. Bir kişi de hata yapar, insanlardan oluşan heyetler de. Ne kadar dikkatli olursa olsunlar, sandık başlarında bulunan görevlilerinin sayım sırasında veya sonuçlarla ilgili bildirim belgeleri doldurulurken hata yapmış olabilecekleri kural olarak doğrudur.

Nitekim, her yeni sayımda bir miktar eksik veya fazla değerlendirme yapıldığı ortaya çıkıyor. Bir sandıkta üç-beş oy A partisine yanlışlıkla yazılmışsa bir başka sandıkta da yine bir o kadar oyun B partisi hesabına geçtiği görülebiliyor.

Toplamda hepi topu birkaç yüz, hadi cömert davranayım, birkaç bin oy…

Oysa Ankara ve İstanbul’da A partisi (CHP) ile B partisi (AK Parti) arasındaki oy farkı birkaç on bin mertebesinde. Yapılan beşeri hatalar düzeltildikten sonra bu kadar açık aranın kapatılacağını düşünmek abestir.

Nitekim kapatılamadığı da her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor.

“Bir daha sayılsın, hatalar biraz daha azalsın” denilmesini kusursuz bir sonuç alma hassasiyeti ile yorumlamaya kalksak bile, yok edilen hataların sonucu etkilemediğini de görmezden gelemeyiz.

Her yeni talep ve o talebin yerine getirilmesi YSK’nın herbiri kıdemli üyelerini zor durumda bırakıyor.

Oysa, YSK, oluşturulduğu ilk günden bugüne, değişik iktidarlar dönemlerinde, görevini bağımsız ve tarafsız biçimde icra etmiş saygın bir kurum. Ona yalnız bu seçimde değil bundan sonrakilerde de güven duyulması gerekiyor.

Güvenilirliği zedelenmemesi gereken kurumların en başlarında yer alıyor YSK…

Sürecin uzaması, partiler adına yapılan açıklamalar, her gün ekranlara yansıyan oyların çalınmaması için okulların önünde bekleşen insan görüntüleri en fazla YSK’ya dönük bakışları olumsuz etkilemeye başladı.

ABD’den verdiğim 2000 yılında Florida eyaletinde oyların birkaç kez yeniden sayılması örneğinde, sayımlar bitmez tükenmez bir hal aldığında, devreye eyalet yüksek mahkemesinin girmesi gerekmişti. Tek bir eyalette kuşkulu bir durum olmasının bile, vatandaşlarda, seçimlere ve seçimi yürüten kuruma karşı güvensizliğe yol açacağı gerekçesiyle…

Bizde YSK üzerinde yetkisi bulunan bir başka kurum veya mahkeme de yok. Kendi kurdelelerini kendilerinin kesmesi gerekiyor YSK üyelerinin; başlattıkları oyları yeniden sayma sürecini bir tek onlar durdurabilirler.

Durdurmalılar da.

Partilerin rakiplerini kötü göstermek amacıyla yaptıkları açıklamalar, son zamanlarda, doğrudan seçim sistemini ve oy sayım sürecini şaibe altında bırakmaya başladı.

Yani YSK’nın görev alanında olanları…

‘Organize usulsüzlük ve suistimal’ partilere atfedilebilecek bir itham değil, olamaz.

Her yeni gün getirdiği söylentilerle işi biraz daha içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Etrafta söylenenlere kulak verse AK Parti yönetimindekiler, işi tadında bırakmanın partilerinin ve kendilerini iyi günde olduğu gibi kötü günde de destekleyen kalemlerin de yararına olacağını göreceklerdir.

Görmedikleri çok belli.

ΩΩΩΩ

Reklam

68 YORUMLAR


  1. Bizde YSK üzerinde yetkisi bulunan bir başka kurum veya mahkeme de yok. Kendi kurdelelerini kendilerinin kesmesi gerekiyor YSK üyelerinin; başlattıkları oyları yeniden sayma sürecini bir tek onlar durdurabilirler.

    Durdurmalılar da.

    YSK üzerinde yetkisi bulunan bir başka kurum veya mahkeme yok ama BU TALİMATIN SAHİBİ YSK üzerinde yetkisi bulunan bir KİŞİ olmuş olmuyor mu?

    • Alibey size şöyle sabih kanadoğlu ya da aym gibi bi kurum daha var yukarlarda diyebilmeyi çok isterdim ama onlar artık eski türkiyede kaldı maalesef:) isterseniz aihm, lahey gibi mahfillere de bi bakın yine de derim; öyle ya oraların otoritesi hem daha bi sevilesidir yani…

  2. “Gemimiz batıp bizler boğulurken kendilerinin kurtulacağını sanıyor” demiş Özal efendi! Ben de diyorum ki: Üstelik dümene geçmeden önce propaganda yapıyorken AKP liderliği, the Başkan “Yahu, bu GEMİde biz de varız, GEMİ baratsa hepbirlikte batarız” şeklinde dil döküyorlardı. “GEMİ..” lafı aklıma o zamandan kazınmıştı. Oy verdik!

    *******
    Hemen hepsi denenmişti, bu olabilir dendi,
    Millet oy verdi, şans verdi çoğunluk güvendi!

    İşbu, dümenine geçtikleri Türkiye GEMİSİ,
    Üç tarafı denizlerle kaplı Anadolu bu, abisi.

    Velakin bütün yolcularıyla hala “Glu-Glu”,
    Dalgalar arasında liman edindi İstanbul’u,

    Peygamber gözüyle baktığımız aziz İstanbul!
    Fatihin manevi kutsal emaneti, leziz İstanbul!

    AKP’nin aşk hikayesi, Reisin aşkı bu şehir…
    Var mı ula dahası, bilmem daha başka ne denir….

    Kaptırırlar mı ki onu taşralı bir delikanlıya?
    İnşallah! işi havale etmezler bir eli kanlıya!…..

    *******

  3. Birileri kendisini tanrı zannediyor. ne isterse yapmaya hakkı olduğunu ve yapabileceğini zannediyor. birileri de bu tanrıya tapan kullar.

  4. Kimsenin 13000 oy farkla seçimi kazandım havasına girmeye hakkı yoktur.Bu sözler Sayın Partili Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın BBC televizyonuna vermiş olduğu demeç ,seçim gecesi Sayın Binali Yıldırım 3000 oyla kazandım deyip ilan etmişti,Acaba kazanmak için kaç oy gerekli Sayın Cumhurbaşkanımız açıklarsa ona göre YSK mazbata verecek zannedersem.İçişleri bakanmızı bu seçimlerin dünyanın en güvenilir seçimi demişti,fakat Ak parti il başkanı şimdiye kadar yapılan en şaibeli seçim olmuştur dedi.Şimdiye kadar geçersiz oylar sayılmazken bu seçimde geçersiz oylar her ilçede nerdeyse sayıldı ve birşey değişmedi.Arkadaşlar Ak parti sözcülerinin .basına açıklamaları canlı ve bütün kanallardan yayınlanırken Ekrem imamoğlu açıklamalarına kulak tıkanıyor,eleştirince basını tehdit ediliyoruz diye birde pişkinlik yapıyorlar.Yapmayın bu milletle ve değerleriyle hakla hukukla adaletle demokrasiyle daha fazla dalga geçmeyin ,yok eğer bu ısrarınız devam ederse bu yapılan yanlışların faturasını halkımız 2023 seçimlerinde hem Ak partiye hemde genel başkanına eğer aday o!ursa kesecektir.Daha öncede dediğim gibi Ak parti A garfinin açılımı olan Adalet kelimesini tabelasından kaldırsın çünkü yok artık tükenmiştir,Herşey daha güzel olaca umuduysa sevgilerimle,

    • Merhaba Erdem Bey. Erdoğan ve iktidarının sözcülerinin tutarsızlıklarına işaret eden yorumunuza katılıyorum. Ama bir tereddütüm var, size fikrinizi sormak isterim.

      Diyelim, sayın Erdoğan benim hala ihtimal dışı gördüğüm şeyi yaptı, şu veya bu mekanizmasıyla mazbatanın Binali Bey’e verilmesini isteyen gurubun önünü açtı ve B. Yıldırım İBB Başkanı oldu. Başkanlık seçimlerinin buna rağmen 2023’de yapılacağına inanabiliyor musunuz?

      Diyelim, sayın Erdoğan benim hala ihtimal dışı gördüğüm şeyi yaptı, İstanbul seçimlerini iptal ettirdi mazbatanın Binali Bey’e verilmesini isteyen gurubun önünü açarak. Başkanlık seçimlerinin buna rağmen 2023’de yapılacağına inanabiliyor musunuz?

      Ben, mazbatanın İmamoğlu’na verilmesi halinde bile ülkeyi en geç 2021’de erken seçimin beklediğine tereddütsüz inanırken sizin halkın yapılması olası yanlışın faturasını 2023’de keseceğini düşünmeniz dikkatimi çekti.

      Gerçekten inanıyor musunuz başkanlık seçiminden sadece10 ay sonra bu hallere düşmüş bir iktidarın 2023’e kadar MHP desteği ile ayakta kalabileceğine?

      • Bernar bey ülkenin içinde bulunduğu bu hukuksuzluk haksızlıklar içinde ekonomininde 17 senenin en kötü durumda olduğu işsizliğin tavan yaptığı dış siyasetin iflas ettiği bu başkanlık sisteminde sayın cumhur başkanının oylarının değişmeyerek % 52 lerde olması ve değişmemesi halkımızın daha ileride gelecek dış siyasette ekinomide ve iç siyasetteki felaketleri görmediğini gösterdiğinden ben 2023 e kadar seçim beklemiyorum.Halkımız son ana kadar sabreder ama sonuç 2023 te neticekenir diye düşünüyorum.Bu arada tesbitkerinizden de istifade ettiğimi belirtmek isterim.Hayırlı geceler selamlar.

  5. Cumhurbaşkanı ve diğerleri, İstanbul seçimlerinin “şaibeli” olduğunu söylediler. Niye şaibeliymiş? Şu ve de bu nedenlerle şaibeli imiş. Pekala, dedikleri gibi olsun. Peki seçimlerin güvenilirliğinden kim sorumlu? Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı. Nerede bunlar? Niye koltuklarında oturuyorlar? Bunların koltuklarını korudukları bir ortamda yeniden seçim yapıldığında diğer taraf haklı olarak seçimlerin güvenilir olmadığını ileri sürmeyecek mi?

    Durduk yerde kendilerini çok berbat bir turnikeye soktular. Bakalım turnikenin neresinden nasıl çıkacaklar.

    • Bernar bey Adalet bakanıda,İçişleri bakanıda,Tarım bakanıda,Ankara,İstanbul il ve ikçe başkanlarıda heosi yolcu gün sayıyorlar.Hepsi abbas yolcu bağlasan durmaz.

      • Anladım. . . “Bir gece ansızın gidebiliriz” seyahat şirketimizin sayın yolcuları. Otobüsümüzün hareket saati gelmiştir, otobüsteki yerlerinizi almanız önemle rica olunur diyorsunuz. Peki sizce etraftaki kalabalıktan ve karmaşadan istifade bazı değerli yolcular gidip başka bir otobüsün koltuklarında yer kapmaca işlerine girişecekler mi sizce? 🙂

        • Sarayda gereksiz işker danışmanlıklarından bazılarına yada devket kurumkarının mütevelli heyetlerine yada devlet kurumlarını yönetim kurullarında yerleri hazırdır siz üzülmeyin bernar bey.

          • Bu söyledikleriniz de çok anlaşılır, Erdem Bey. Nasıl olsa CHP’den kopya çekmeyi pek sevdiler ve buna alıştılar der gibisiniz 🙂 Tevekkelli CHP de (iktidarda olması şart değildi) paşalarını ve ‘büyük devlet adamlarını’ emeklilik sonrası şu bu kurumlara, mütevelli heyetlerine atamayı adetten sayardı.

  6. Adamınız daha bazlamasını almadı kartal da miting de medyayı tehdit etmeye başladı…yeni bir güneş doğuyor… bu ekremler tehdit dilini seviyor gibi… biri tehdit eder kaçar biri seçim kazanır tehdit eder…. bir ara kemaller çift çifti şimdi de temeller… çifter çifter gelin alayınız gelin…:)

  7. Bu iş uzadıkça AK Parti ve Erdoğan’a zarar veriyor gibi. 17yıldır ilk defa moral üstünlüğünü yitirmeye başlamış görünüyor Erdoğan. Yanlış seçim stratejisinin üstüne bir de bu gerilim Erdoğan’ın gücünü aşındırır. A. Selvi’nin bugünkü yazısında söyedikleri Sn. Koru’nun yaklaşımına paralel.

    İş uzar ve Erdoğan hükümeti ekonomideki gidaşatı tersine çeviremezse, bugünler hatırlanır ve partinin kaybı daha büyük olur. Sürecin ve gerilimin daha fazla uzatılmaması ve bir an önce ülkenin meseleleri üzerine odaklanılması AK Parti yararınadır. Benim sayın Koru’nun söylediklerinden anladığım bu.

    Ama elbette ki parti liderliğinin Sabah Gazetesi ile Star Gazetesi yazarlarına kulak verme hakkı var. Belki de F. Koru yanılıyordur -ve Pelikancıların söylediklerine kulak vermek AK Parti’nin çıkarınadır.

    Ben hala Erdoğan’ın Sabah Gazetesi ve Pelikancıları düşkırıklığına uğratacağı iddiamı koruyorum -evet, bugün ülkeden ayrılmazdan önce yaptığı basın açıklamasında söylediklerine rağmen böyle düşünüyorum. Binali Bey her durumda mazbatadan çok, ama çok uzak -bu duruma pek üzüldüğü kanaatinde de değilim.

  8. Bu arada Reis de devreye girdi.

    Bugün öğle öncesine kadar sadece “iş yargıda” dışında bir şey söylemezken, o da bodoslama girdi işin içine. hem de ne giriş. Sayın Ömer Çelik, Sayın Ali İhsan Yavuz vs. hepsi nal topluyor şu anda.

    İşler iyice karışacağa benziyor.

    Hadi bakalım hayırlısı.

    • Erdoğan perde gerisinde idi! Fakat CHPliler sandiklara sahip çıkıkınca hille yapamadılar, milleti tahdit etmek için ortaya çikti.
      Hemen arkasindanda Sadet Pekrmi oluyor oda sokağa çikalim cağrisi yapti.
      Şımdı erdoğan onun koz olarak kullanacak.
      Ben 11 saat önce yazdığim yorumumdada Erdoğan yaptırdığını yazmaıştım.

  9. bir de akpli, devletin sandık kurulunda görev yapan kamu çalışanlarına acıyorum. üçkuruş çıkar için akpli oldular. akpye hizmet için sandık kurullarında görev aldılar. şimdi fetöcülükten içeri bile girebilirler.

  10. erdoğan usülsüzlüklerin görüntüsü var diye açıklama yapmış. şu camide içkinin de görüntüleri vardı. görüntüleri göstermeye ordan başlar umarım. sonra başörtülü bacının üzerine çişini yapan deri ceketlilerin görüntülerini gösterir. sonra açılışını yaptığı ısparta üniversitesinin açılış görüntülerini gösterir. sonra üniversite yıllarında anfide ders dinlerken görüntülerini gösterir. pardon sıralamayı şaşırdım. o kadar çok görüntü var ki? nerden başlıyacağımı şaşırdım.
    – bunların hepsi belgeli.

    • Aklıma Koca Ziya Paşa’nın bir beyiti geldi.
      “Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
      Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”
      :))

      • Safa Kardeşim, hazır seni burada yakalamışken sorayım: Bakın Sn. Erdoğan şaibe olduğunu söyledi, seçimlerin tekrar edilebileceğini ima etti, ortalık alevlendi yine. Benim gündelik yorum isthkakım bir süreliğine “günde üç adet” olabilir mi, olabilemez mi? Kestane kebap (o da parası olup alabilen için elbette!), acele cevap! 🙂

    • Ağzınıza, kaleminize sağlık Hamza bey. İstisnalar kaideyi bozmaz derler ama bunların alayı; utanmayı arlanmayı bıraktılar, çirkeflikte birbirleri ile yarışıyorlar. Kutulara sığdırılamayan, sağa sola saçıla saçıla bitirilemeyen paralar, o hengamede şapsal oğlanla yapılan konuşmalar düzmece. “Ne istediler de vermedik” derecesinde kanka olan siyasiler sütten çıkmış ak kaşık, patronu maaşını BankAsya’dan ödedi diye işçi hapiste. Asker,polis,YSK,HYK emirlerinde,seçim boyasına karşı çıktılar ama seçimlere örgütlü çete bulaşmış. Yersen. Bu kez gençlerin hayatlarını çaldıkları gibi, piyangonun büyük ikramiyesini çaldıkları gibi, yaptıkları her yol ve köprü bedeli kadar çaldıkları gibi, mühürlü mühürsüz ayrımı yapılmaksızın geçmiş seçimlerde çaldıkları gibi ÇALAMADILAR. İşin özeti budur.

  11. AKP bütün kurumları itibarsızlaştırıp, mahvettiği gibi şimdi YSK ‘da itibarsızlaştırılıp mahvediliyor. bunun önlenmesi için çaba sarf edilmesi gerekirken seçim, oy, tutanak üzerinden olay saptırılmaya çalışılıyor. YSK Başkanının görev süresi dolmasına rağmen Sadi Güven bir dönem daha başkanlık etsin diye AKP yetkililerince görevlendirildi. düşünün YSK başkanı Akpli, ysk üyelerini %99’u akpli, sandık başkanı, memuru akpli. bu şartlarda hangi şaibeden bahsediyorsunuz? bunun ismi TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ ORTADAN KALDIRMAKTIR.. bir ülke nasıl batar, kurumları itibarsızlaştırılarak.. ve bunu beka sorunu var diyen AKP ve MHP birlikte yapıyorlar.. kardeşim istanbul bahane AKP TÜRKİYE’yi bitiriyor..

  12. Bu saatten sonra, “Yeniden oy saydırmalar yoluyla mazbatayı Binali Bey’e verelim” olmaz. Bunu, partizanlıktan uzak AK Partili seçmene bile anlatamazlar kolay kolay. Mazbata Binali Bey’e gidecekse, bunu bir şekilde meşruiyet sosuna bulamak zorundalar, ve bunun yolu da “yeniden seçim”.

    Sayın Erdoğan’ın yola çıkmadan önce söyledikleri bunun altyapısını hazırlamaya yönelik gibi. İktidar borazancısı kalemlerden Nagehan Avcı da, “büyük bir olasılık” diyerek, “İstanbul seçimlerinin 2 Haziran 2019’da yeniden yapılacağı tahminini” yapıyor yazısında. Kolayca tahmin edebileceğiniz üzere, bu tahmini “üzülerek” (!) yapıyormuş!

    Mazbata İmamoğlu’na gitse de, yeniden oy saydırmalarla B. Yıldırm’a gitse de, yeniden seçim yaptırılarak B. Yıldırım’a gitse de, her durumda bu işten zararlı çıkacak olan AK Parti. Erdoğan’ın yanlış üzerine yanlış yaptığını düşünüyorum -isteyen bu cümleyi “Erdoğan’a . . . . . . yaptırılıyor” diye de okuyabilir.

    24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden üç hafta önce, bu yorum sayfalarında aşağıdakini yazmıştım ( http://u0i.626.myftpupload.com/ikinci-tur-olur-mu-secimleri-kim-kazanir-iddiaya-girmeyin-derim/ )

    “Ben, 24 Haziran seçimlerinin sonuçlarının her durumda fazlaca bir önemi olmayacağını düşünüyorum. Asıl ilgiye mazhar olması gereken seçimler bir sonraki seçimler. (. . .) Bence herkes bir sonraki seçimde siyaset arenasında yaşanacak depreme hazırlansın. . .”

    Başkanlık sisteminin üzerinden bir yıl geçmedi, ortalık toz duman. . .

    Şimdi de, İstanbul seçimlerinin fazlaca bir önemi olmadığını, siyaset sahnesinin en geç iki yıl içinde yapılacak erken seçimlerle baştan sona yeniden şekilleneceğini söylüyorum.

    Türkiye’nin en geç 2021 başlarında erken seçimlere gideceğini daha 31 Mart seçimleri yapılmadan iki hafta önce ileri sürmüştüm birden çok yorum yazımda.

    Aynı noktadayım.

  13. Farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın, telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma haline, Plasebo etkisi deniyor.
    Bir başka ifade ile,bazen hastaya yararlı olabileceği,durumunu iyileştirebileceği düşüncesiyle; şeker,su veya tuzlu su gibi aktif olmayan bir maddenin hastaya verilerek,âdetâ ‘sahte tedavi’ yapılmasına, ‘plasebo’ veya ‘ plasebo etkisi’ denir.
    Sahte tedavi ile,hastalara ‘ tedavi olduklarını zannettiren ’ zevât-ı muhteremler !
    Plasebo’nun etkisinin geçmeye başladığını, ‘ hastaların (!) sizi tedavi etmeye başladığını’ farkediyor musunuz !

  14. Şimdide oy hırsızlığına kılıf uydurmaya çalışıyorlar… diyorlarmış ki bizim kesim okumuş kesim bizde geçersiz oy olmaz cumhur ittifakı geri kalmış kesim bu yüzden hep onlardan geçersiz oy çıkıyor…. ulen sivri zekalılar oylar yeniden sayılıyor hep hatalı hatalı girilmiş oylar…kim girmiş bunları halk mı girmiş…yoksa sizin okumuş hırsızlar mı…… Ha bi de bu Temel çıktı gündeme… vadedilmiş topraklardan bahsedip durur.. bizim Temel de ses yok…niye… bir depremde temel yıkılır alimallah…

    • DURSUN BABASINDAN PARA İSTİYOR
      Dursun, çalışmaya diye gittiği şehirden, köye babasına mektup yazar. Klasik mektup cümleleriyle başlayan mektup, şu notla biter:
      BABACUĞUM,AÇELE ÇEVAP PEKLİYRUM.YALNIZ ZARFA PİRAZ DA PARA KOYARSAN İYİ OLİR.
      Oğlin Tursun.

      Aradan onbeş gün geçer ve mektubun cevabı gelir. Dursun büyük bir heyecanla zarfı açar. İçinden sadece mektup çıkar. Mektubun sonunda da bir not vardır:
      -OĞLİM TURSUN,SANA PARA KÖNDERECEĞDUM.AMA AHA BU ANAN VARYA BU ANAN ! ZARFİ KAPATMİŞ.PELKİ TAHA SONRA KÖNDERURUM EVLADİM.
      İmza: Buban
      *******
      TEMEL DE BABASINDAN PARA İSTİYOR
      Temel,çalışmak için gittiği şehirden,köydeki anasına mektup yazar.Klasik mektup cümleleriyle başlıyan mektup şu notla biter:
      Anacuğum ! Bubama keçen ay pir mektup yazdum.” Biraz paraya daraldum.Çevabunu yazaçağun zarfın içüne piraz para koyarsan iyi olur tedum ”
      Bubam pana köndertuğu mektupta : “Oğlim,elektirükler pir keliy, pir kidiy.Yazını pir türlü okiyamadum, pundan sonra taha okinaklu püyük harfle yaz.” tedu.
      Pen de taha okinaklu pir mektup yazdum.Hâlâ çevap vermetu.Ağapeyum Tursun paraları paviyonda pitirmuş.Tefeçiden de para almaya başlamuş.Pen evumun kirasına yetişemiyrum,o utanmadan hâlâ penden para istiyi. Taha önce kandurup penden alduğu paraları da vermiyi. Bubama söyle Tursun’a pidaa para köndermesun.Pilesun tedum anacuğum.Ellerinden öperum.
      OĞLİN TEMEL

      Oğlim Temel,
      Buban sana para köntereceğdu.Tursun çok borç yapmuş.Arabasunu da satmuş.Evune de haçiz keleçekmuş.Ötemezse pizim eva da haçiz keleçekmuş.Buban da çök punaldi, onun için sana çevap veremiy.Piraz taha sık tişinu.Püyük Tayın İdrus senin oralara kidecekmuş.Onunla piraz pulgurla tarhana köndereceğum, kışı geçurursun. Ezucuk param kalmıştu.Onu ta İdrus Tayınla könderiyrum.Çoçuklar harçluk etsun.Onlaru da çok özletum,penum için op onlari.Çoçiklarun okili ne oldi ?
      Şimtiluk bu kadar.Közlerundan öperum.
      ANAN: FADİME

  15. AK Parti itirazlarına rağmen kaybederse sonuçlarına zaten katlanacak. Ancak sizin de “hemen durdurulmalı” demenize şaşırdım. Kulağınıza kar suyu mu kaçtı

    • Akpyi desteklemek için takla atan haber siteleri ve kalemler bile bu işi canla başla destekler görünmüyor. Mizikciligin da bi yolu yordamı olur. Itibar intiharı söz konusu…
      Intihar edene “atla! atla!” diye tempo tutulmaz. Sevmediğin bi adam olsa bile elinden tutup vaz gecirilmeye çalışılır.
      Yazar bunu yapmaya çalışıyor.
      Bir haftadan beri seyr edilen tiyatro acıklı bir hal aldı. Birisinin şu saçmalığı birakin artık demesi gerekiyor.
      İş bir de seçim ysnileme iddiasina döndü. Artık seyirci utancindan gözünü kapatıyor.
      Yenilenen seçime muhalefet, biz katılmıyoruz derse… Bakalım ne olacak?
      Rezaletin şimdiki halinin uluslarasi boyutunda zaten artık yabancı gazetelere bakmayı bıraktık.

  16. matrix filminin bir sahnesinde morpheus neo ya tercih etmesi için iki hap sunar, mavi hapı seçerse yaşadığı, kendi kurguladığı hayal aleminde yaşamaya devam edecek, yani matrixte kalacak, mavi hapı seçerse başka bir gerçekliğe uyanacak, yani matrixden çıkacak.
    ben bu ülkede seçimlerin doğru-düzgün yapıldığına inananlardanım. o nedenle chp nin önceki seçimlerde oylarımız çalıntı hezeyanlarını hiç ciddiye almadım. kuşkusuz bazı bilerek-bilmeyerek ufak-tefek çalıntı, kaydırma, hile-hurda olmuştur, olur, olacaktır lakin sonuçları etkileyecek kazananı kaybettireni belirleyecek şekilde olmaz. bu seçimde de akp nin hezeyanlarını ciddiye almıyorum. öncelikle seçim öncesi güvenilir araştırma şirketleri zaten sonuçlardan akp nin memnun olamayacağını işaret etmişlerdi, sayın Erdoğan bunlara inanmamayı tercih etmedi mi??? anketler kararsız seçmenin hiç olmadığı kadar çok olduğunu gösteriyordu bu seçmen sonucu belirledi. ben bu seçmenin ideolojik oy kullanacağını ön görmüştüm bunda haklı çıktığımı düşünüyorum çünkü halk cumhur ittifakına her türlü olumsuz koşula rağmen %53 civarı bir oyla bu ülkeyi yönetme gücünü yine vermiştir bu önemlidir ve çok değerlidir. aynı zamanda büyük şehirlerin yönetimini de muhalefete kaydırmıştır bu da açıktan yine önemli ve değerli bir uyarı ateşidir. oyların tekrar tekrar sayılmasını yanlış bulmam, hele fark bir kaç on bin oy ise. ama organize bir suiistimal olduğu iddiasına da asla sıcak bakmam. geçen seçimlerde de yüzbinleri bulan geçersiz oylar vardı. ankarayı da melih gökçek az farkla kazanmamış mıydı? geçersiz oylar o zaman neden tekrar sayılmadı, organize bir suiistimal olabilir miydi???
    bana kalırsa iktidar kırmızı hapı seçmeli ve kendi kurguladığı alemden artık çıkmalı, seçimlerin ne dediğine odaklanmalıdır. çünkü gerçek yüzleşmeye değer tek şeydir. zaman kaybetmek ve kaybettirmek seçilecek yol olamaz. bu ülkenin çok ciddi sorunları var, iktidar bir an önce bunlara odaklanmalı, acı reçeteyi zaman geçirmeden, halk hala kendisine yönetme erki tanırken ortaya koymalıdır. şehirleri yönetilemez kılmamalıdır, bu da ileri de tartışacağımız ayrı bir sorun ya şimdilik başlık açmak gerekmez. muhalefet bu seçimde sert bir üslup kullanmamış, fazla ortaya çıkmamış neredeyse oturarak yani pasif kalarak bazı büyük şehirleri kazanmıştır, bunun öneminin ve ülkenin kutuplaştırıcı dilden uzaklaşması gerektiğinin altını çiziyorum.

    • ilk paragrafta 2. hapın rengi kırmızı olacak, tekrar etmişim, kusura bakmayın.

      • Kusura bakmadık didem hanım.

        Olur öyle vakalar….
        Ara sıra hatalar,
        Dikkate değer veren,
        Sonradan da yakalar!

        Yazdıklarınızla hemfikirim. AKP nin “AK Parti”leşmesi bazı danışmalarına yol verip siz ve sizin gibi yorumcuları danışman yapmasına bağlı. Hele siz bir gidin, çağırırlarsa ben de gelirim….

  17. Ulusal sınavlarda sorular çalarak hak eden yaşıtlarının yerine doktor, asker, vali, hakim, savcı olanlardan her şey beklenir. Hakimlerin, savcıların, polislerin, askerlerin, memurların tüm yazılı ve görsel basının tek bir sözü için emir beklediği iktidar istediği gibi sonuçlanmayan seçimin içine etmek için her tür yola başvuruyor. Gemimiz batıp bizler boğulurken kendilerinin kurtulacağını sanıyor.

  18. Ankarayı kazanan ülkücü kökenli Mansur yavaşı tebrik ederim..söz verdiği gibi seneye tekrardan Mhp ye bekliyoruz.?hayırlı olsun mhp ye

    • Müdâvim Türkeş Bey’in yazısının altına uygun olur…
      ——–
      https://www.haberler.com/enerji-icecekleri-yuzunden-beyin-kanamasi-gecirdi-10191618-haberi/
      ABD’Lİ GENCİN İBRETLİK HİKÂYESİ ! ENERJİ İÇECEKLERİ YÜZÜNDEN KAFATASI ÇUKUR KALDI
      31 Ekim 2017 Salı
      Enerji içecekleri sandığımız kadar masum mu? Bu içecekler hakkında son zamanlarda yapılan pek çok araştırma, insan sağlığı üzerindeki potansiyel zararlarını ortaya koyuyor. Ancak bu konuda yakın zamanda yaşanmış bir örnek, “Bir musibet, bin nasihattan iyidir” atasözünü doğrular şekilde, konunun olası tehlikeli sonuçlarını gözler önüne sererken bizi de daha dikkatli olmaya teşvik ediyor.
      Enerji içecekleri yüzünden kabusu yaşayan Amerikalı Austin, geçirdiği beyin kanaması sonrası çok kez ameliyat oldu. Austin’in kafatasında onarılması mümkün olmayan bir çukur kaldı.
      Beyin kanaması sonrası pek çok ameliyat geçirmesi gereken adamın kafatasının ön bölümünde onarılması mümkün olmayan bir delik kaldı. Kocası hastanede ölüm kalım mücadelesi verirken doğum yapan kadın, yaşadığı günlerin ne kadar zor olduğunu anlatırken, enerji içecekleri konusunda da insanları bilinçli olmaya davet ediyor.Geçtiğimiz Nisan ayında, ABD, South Carolina eyaletinde genç bir adam aşırı doz kafeinden ölmüş, suçlu olarak ise sürekli tükettiği enerji içecekleri gösterilmişti. Yine ABD’de yaşandığı ortaya çıkan bir olayda, Austin isimli bir adamın hayatının, enerji içecekleri yüzünden sonsuza dek değişiminin hikayesi, eşi tarafından Facebook’ta paylaşıldı.Beyin kanaması sonrası pek çok ameliyat geçirmesi gereken adamın kafatasının ön bölümünde onarılması mümkün olmayan bir delik kaldı. Kocası hastanede ölüm kalım mücadelesi verirken doğum yapan kadın, yaşadığı günlerin ne kadar zor olduğunu anlatırken, enerji içecekleri konusunda da insanları bilinçli olmaya davet ediyor.
      ******
      Yukarıdaki alıntıyı okuyup, ” seçim-sayım hengâmesinde nereden icâb etti ? ” diyen olabilir.Söyliyelim:
      1997’de Türkiye pazarına giren ve 2001’e kadar satılan bir enerji içeceğinin, 2001 yılında 57’inci hükümetin Tarım ve Köyişleri Bakanı MHP’li Hüsnü Yusuf Gökalp döneminde hazırlanan bir tebliğ ile Türk Gıda Kodeksi ‘ne uygun olmadığı için satışına izin verilmemişti. O enerji içeceğinin Türkiye’ ye ithali ve satışı için yapılan lobi çalışmalarında, Türk Gıda Kodeks’ini AB standartlarına uydurma görevini üslenen, taksimetreli iş takipçisi gazetecilerden biri,yetkili olduğu ‘ muhafazakâr’ bir gazetede neşrettiği: ‘ helal sertifikalı filan enerji içeceği’ haberleri ile kamuoyunu bilgilendirmiş,kodeks değişikliğine helâl zemin hazırlanması için üzerine düşen görevi yapmış,üst düzey yöneticiler nezdinde de gerekli kulis çalışmalarında bulunmuştu. Sonunda, ‘Türk Gıda Kodeksi’ değişikliği gerçekleşmiş, ‘ o’ Enerjik içeceğin ‘ ithali ve satışına izin verilmişti.
      Herhalde,vakti saati geldiğinde , dönemin Tarım Bakanı Sayın Sami Güçlü, bu olayın içyüzünü anlatır. Türkiye belki ‘helal sertifikalı, iş takipçisi mebzul miktardaki gazetecilerden biri olan o gazeteciyi’ de yakından tanır…
      Peki, Enerji İçecekleri yüzünden sağlığını kaybedenler, sakat kalanlar,ölenler… Onlar çuvaldan düşen pirinç taneleri… Çuvallayan muhafazaKÂR zevâtın çok da umurundaydı ya !
      ****
      Bu arada bir not düşeyim: Herkes itirazlar sebebiyle neticenin geciktiğini, sayımın devam ettiğini zannediyor. Benim iddiam: “İÇ VE DIŞ ULUSLARARASI DİNAMİKLERİN PAZARLIK SÜRECİ DEVAM ETTİĞİ İÇİN SAYIM DEVAM EDİYOR…”

  19. ”Bütün tespitlerle nerede nasıl yolsuzluklar yapılmış, boş araziler, tarlalar nasıl adres olarak gösterilmiş, bilgisi, belgesi var. Bütün bunlarla beraber adımı atacağız. Dünyada bırakın itirazları, Amerika’da yüzde 1 gibi bir sıkıntılı oy miktarı olsa bakıyorsunuz erken seçime gidiyor orada. Veyahut da erken demeyeyim, yeniden seçime gidiyor”.

    Yukarıdaki cümle, Moskova’ya hareketinden önce Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu konuşmadan alıntı.

    “Organize usulsüzlük ve suistimal” teşhisi var AK Parti’nin.. Duyunca “Aman Allahım, aklıma mukayyet ol” dedim” diyen Sn. Koru’nun aklına ne gelmiştir bilmiyorum, lakin Sn. Cumhurbaşkanının yukarıdaki demecinden ben, ‘İstanbul’da seçimler yenilenebilir (ve belki de Ankara’da bile…)’ sonucunu çıkarıyorum.

    Duyduysa eğer Cumhurbaşkanının son söylediğini ”Aman Allahım, aklıma mukayyet ol” demenin yerine bunu nasıl adlandırır acaba Sn. Koru?

    • Vallahi de billahi de havada yine Derinceli Doğu kokusu var, Hasan Bey.

      Her kimler birilerinin kulağına “Bir daha saydıralım, gerekirse işi seçim iptaline kadar götürelim” fikrini fısıldıyor ise, onlar şu fısıldanmışların da sahibi:

      “Beka sorunu muhabbetine adanınız, Efendim. Ve, İttifak Evi’nize misafir gelmeyi reddedenler Saadetgiller ailesi de olsa alayını terörist ilan ediniz! “Doğru söze ne denir” dediniz ve aklıselime uyarak anketlerde seçimin at başı göründüğü iki büyük ilin merkezlerine tezelden tanzim çadırları kurdurdunuz. Pek de iyi ettiniz, ama inanın yetmez bu. Kendini bilmezlerin “yokluk kuyruğu” sloganını boşa çıkarmak gerekir. Bizim zatıalinize önerimiz, “varlık kuyruğu” sloganıyla mukabelede bulunmanızdır. Televizyon kanallarından belediye araçlarına kadar elde ne varsa seçim için seferber edelim, Efendim. Böylece, halkımızın dimağına yerleşip kalmış ‘devlet partisi’ imajının ruhunu geri çağırmış olursunuz ve oylar oluk oluk akar size. Ve, saygıdeğer Efendim, Kılıçdargiller’in sahaya sürdüğü şu İmamoğlu Ekrem’e “Ulen kim bu adam! Bula bula bu kenar mahalle belediye başkanını mı buldun ey Kemal! Adamın mahallenin (televizyon kanalsız) delisi gibi çarşı pazar geziyor halkın arasında!” diye kükreyerek bir dalınız ki, millet sizin 1990’ların ortalarındaki İstanbul serüveninizi hatırlasın! İnanın en az bir yüzde 6-7 buradan gelir sizin partiye!”

      Vatan’ın yüzde 0.2’lik oy oranı kimseyi yanıltmasın.

      Hacıyatmazgiller’den Derinceli Doğu’nun kaçın kurrası olduğunu bilen bilir. “BOB eşbaşkanı da olsan dinlemem, katarım seni önüme, mecrburiyetlerimin görevlisi kılar senin elinle saha temizlliğine girişirim. Temizlik bittikten sonra da bir dahaki sefere boy göstermek üzere mağarımın karanlığına çekilirim” demeğe getrirmişse, ben olsam bu adamın meczup hallerine takılmayıp yaptıklarını ve yapacaklarını ciddiye alırım. . .

      • Bernar bey ;
        Saha temizliği bitirtilmiş se ,görevi bitenler ne ile görevlendirilir gelecekte.
        Yoksa görev bitince işsiz kalınma korkusuyla saha temizliği asla bitirilmek istenmeyecek mi?

        • Valla benim bildiğimşey şu, sayın Avam: Derinceli Doğu ve avanesi, bir CHP + X koalisyonu kurulana kadar, “fırsat bu fırsat” deyu saha temizliğine devam ederler -Derinceligillerin affı merhameti yoktur, sayın Kuytul’un aksine, bunların şerrinden sakınmak isteyip sesini soluğunu kesmiş olanları da sokacaklar hizaya bence. Ardından, siz deyin ADD, ben diyeyim orta ölçekli şirketlerin yönetim kurulu azalığı, oraya buraya dağılıp ortalıktan çekilmiş görünürler bir sonraki seferle emrolunma tarihi gelene kadar.

          Derinceli Doğu’nun “Elimizde Erdoğan’ın 38 adet yolsuzluk kaseti var, kılını kıpırdatamaz” mealinde açıklamasına rağmen kılına dokunulmadı, göstermelik de olsa bir soruşturma açılmadı. Yaverleri o kanal senin bu kanal benim TV kanalllarını tavaf edip duruyorlar.

          Siz de, benim gibi, bu yorum sayfalarının katılımcısısınız uzun zamandır. Bu yorum köşelerinde defalarca kışkırtmama rağmen bu adam aleyhine tek bir sözcük yazdığını gördünüz mü trolgillerin?

          Adam videoda, “Bu iş Gülen’le kaldı mı zannediyorsunuz? Erdoğan yırtacak mı sanıyorsunuz?” diye soruyor açık açık. Bunlar açık ettikleri -listede daha kimler var kim bilir, burada seferle emorlunmuş olanlara sormalı. 🙂

  20. bir sandıkta üç parti toplam65 oy alır, bir parti 85. sebebine bakma sonuçta o ilçede 3 gçkdelen dikilir. sorumlu olanlar AAA der, şaşırır. ilçenin apartmanları deprem olmadan çoker. yüzde kaçı bilmem sosyal yardımla geçinmektedir. ağa kazanmış banane, imam kazanmış sanane. bir makama kendini atanlar dünya yanmış kimene. demkki A ya da C partisi değil sorun:sorun bizzat kendisi aslında insanoğlunun. biraz aklını kullansa, sorgulamayı öğrense yetecek belkide.

  21. Bence işi bu kadar laf kalabalığına vurmanın kimseye hayrı yok. Mesele aslında karmaşık değil. Hatta İstanbul’un Karagümrük ilçesinin Tahta Minare mahalesinin Halk Kıraathanesi’ndeki Yılın Pişti Partisi kadar basit olduğu bile söylenebilir.

    Pişti partisi üç tam gün sürer o kıraathanede. Oyunlara gece 11’de son verilir. Masalar etrafındaki izleyenlerinin oyunculardan daha kalabalık olduğu bu pişti partisi, toplam 7 masada aynı zamanda başlar. Her bir masadaki oyun nihayete erdiğinde, masa başındaki oyuncular, her bir elde kimin kaç sayı alıp kaç sayı kaybettiğinin yazılı olduğu saman kağıdından yapılmış dar enli, uzun boylu kağıtların altına imzalarını basarlar.

    Bu kağıtlar, güvenilir bir kişi olduğu tüm katılımcılar ve izleyenler tarafından kabul edilmiş olan kıraathane sahibi Hakyemez Arif’e teslim edilir. O da bu kağıtları kıraathanenin hiç kimsenin yanına bile yaklaşamadığı küçük çelik kasasında saklar -sonradan şu veya bu bahaneyle sonuçlara itiraz edecek bir aklı evvelin burnuna dayayıp utandırmak için.

    Halkımız, seçim denen süreci sayın F. Koru okurları olan bizler gibi yakından takip etmez, sürecin teknik ve hukuki yanlarına da vakıf değildir -olması da beklenmez zaten. Yani, Hatice’ye değil Netice’ye bakar.

    Tahta Minare mahalesinin Halk Kıraathanesi’nin müdavimleri, yıllardır, Hakyemez Arif ne sonuç duyurmuşsa ona inanır. Pişti partisinde kaybedip sonradan “Kazanan aslında bendim!” diyen ister Fatih Kasabı’nın Binali Bey’i, ister Cumhuriyet Kırtasiye’nin sahibi emekli edebiyat öğretmeni Ekrem Bey olsun. İtirazları hem hoşnutlukla karşılamaz, hem de “Kaybetti ya, su koyuyor” diyerek itiraz edenin saygınlığını tartışılır hale getirir.

    Kıraathanedeki pişti partilerinin müdavimlerinden birisi su koyuvermeye görsün. Adı “mızıkçı”ya çıkar, kahvehane müdavimleri de onun bu halini zihinlerinde bir yere mutlaka yazarlar. Bu bir yıladan diğerine değişmez, hep aynıdır. Onun içindir zaten “Allah kimseyi Halk Kıraathanesi müdavimlerinin yüzüne bakamaz hale düşürmesin…” ifadesinin mahallenin ortak kültürüne yerleşmiş olması.

    Tahta Minare mahalesinin Halk Kıraathanesi müdavimleri kadar olmayı bile becrememiş görünüyoruz 🙁

  22. Oy vermişliğim var ama oylar nasıl sayılır ve sonuçlar nasıl kayda geçirilir ben bilmem. Basında çıkan başkalarının yorumları benim için genel bir fikir veriyor. Misal, bu işleri defalarca yapmış biri yazmış. AKP nin organize usülsüzlük iddialarına diyor ki “Ben bunların hiç birine inanmıyorum. Oy sayma işini bir kişi yapmıyor. Her partiden bir kişi var, hiç birisinde yanlış olmaz. Hata varsa herkes görür hemfikir olur, oy ondan sonra iptal edilir. Mutabakatla hep birbirimizi kontrol ederdik. İddialara inanmıyorum”.

    Nasıl oluyor da bu İstanbul seçimi konusunda bir bardak suda bu kadar fırtına koparılıyor. Anlamak gerçekten güç. Bir de derin şüpheleri olanlar var. Bir diğeri yazmış:

    “Dar’ül harpte bazı haramlar helal olur diyen AKP zihniyetinin birçok alanda olduğu gibi bu alanda da tezahürünü görüyoruz”. İşte buyrun!

    “Beka” konusu bu seçimlerde tema olarak işlenip durdu (Bence de beka sorunu vardı. Hemen hemen her zaman). Ancak bu seçimde bunun kullanılmış olması elverişli görüldü. Kim tarafından? İktidar tarafından. AKP partizanları kendilerini Dar’ül harpte görebildiklerine göre İstanbul seçimlerinde akıllara neler gelmiyor ki….. Örneğin, Yeni Zelanda cami katliamını yapan Tarrant’ın “İstanbul’u geri alacağız” sallamasıyla herhalde “Dar’ül harp”e girilmiş oldu! Çünkü bizzat bizim Başkumandan Tarrant üzerinden bunu genel olarak (sapla samanı ayırma gereği duymadan) bütün dünya’ya ilan ediyordu adeta. Başkumandan böyle hereket edebildiğine göre, Dar’ül harp konusunda yemin etseler başları ağrımaz. Bu da “haramın helalleştirilmesi için AKP partizanlarının muhakemelerine yeter gibi” bir algı oluşturuyor. Üstelik ne demişti militant bir AKPli geçen haftalarda « bu düzen bizim. hukuk ta bizim, yargı da bizim…“. Bu açıdan bakılırsa, YSK ve Yargı genel olarak kiminmiş?

    Uzun lafın kısası, bana öyle geliyor ki bugünkü AKP, bir zamanlar CHP nin yaptığı yanlışlıkların aynısını yapıyor. “Siz bizim cenaha, milletin inançlı kesiminin sembolü olmuş imam-hatip camiasına bunu yapmıştınız biz de size bunu bunu misliyle yapıyoruz”… dercesine. Oysaki ülkeyi birleştirici, düze çıkaracak yönde iyi bir örnek ve rehber olabilirlerdi. Ama olmadı. Misliyle intikam almak konusunda “klasik” takıldılar. Oysa ben şunu dememiş miydim:

    *******
    Çağ internet çağı, devir epey müsait!
    Kendini geliştirmen lazım, cancağzım,
    İbret al ne varsa tarihte birliğe ait,
    Şu kısır döngüleri artık kırmak lazım!

    İntikam peşinde olmak, vahim bir hata,
    Akıl-iman sentezinde buluş, cancağzım!
    Bir yol ki götürür eşref-i mahlukata..
    Kafayı işte bu senteze yormak lazım!…
    …..
    *******

  23. Bazı ülkelerde olduğu gibi Herkesin müsterih olması için, her ilde veya ilçede oy farkı yüzde 1 olan yerlerde oylar yeniden sayılmalıdır…..Anlaşılıyor ki bu şaibeler iki taraf için bitmeyecek….. oy farkının 29 binden 15 bin lere gelmesi organize hırsızlık göstergesidir…Birileri baya telaşlanıyor….Adil düzenciler adil değil mi yoksa..sizi gidi gulu gulu dansçıları…. Adalet adalet diye yırtınanlar…fakir fukara edebiyatı yapan utanmazlar. patlıcan fiyatları nasıl bu arada….. Ha birde. Güneydoğuyu vadedilmiş topraklar diye işgalci olduğumuzu söyleyenlere bir çift lafınız yokmu..

    • Adil Düzenciler her zaman adil davranmıştır. 17 yıldır seçim kazanan AK parti; bu seçimde halk oy vermedi diye mi? bu kadar itiraz ediyorlar. 2014’te Mansur Bey’i neden kimse bu kadar savunmadı. YSK 2014’te olduğu gibi davransaydı. Sorunlar buraya kadar gelmezdi. biz Adil Düzenciler olarak sadece Allah’tan korkarız. Doğrusu ne ise onu söylüyoruz. Adil ise herkes için adil olsun. Balıkesir ve muş da adil olsun. Saygılar.

      • Tüm Türkiye de başabaş geçen yerlerde oyların yeniden sayılmasını destekliyorum…. kıvırmadan eğip bükmeden destekliyorum….sen de istiyormusun Nusret

  24. Yorumculardan Atif Kara Bey, yazarımızın yazıları arasında bir çelişki tespit etmiş. “Dün dündur bugün bugündür.” ifadesini tırnak içine alarak yazarın tutarsızlığına işaret etmiş -kendince.

    Kendisinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Şubat 2019 günü Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen İstanbul Sandık Başkanları Buluşması’nda söyledikleri üzerine de bir yorumda bulunacağını ümit ediyorum.

    “Dün dündür” ise “bugün ne” imiş, kendisinden öğrenelim. Cumhurbaşkanı, yer yer coşkulu alkışlarla ve haykırışlarla kesilen konuşmasında anlatıyor, kulak verelim:

    “AK Parti olarak her sandık için bir sorumlu ve 8 üyeden oluşan toplam 9 kişilik bir yönetim kurulundan bahsediyoruz. Yani ana kademeden 3 kişi. Bir tanesi o sandığın başkanı. Kadın Kollarından 3 kişi. Gençlik Kollarından 3 kişi. 9 kişilik sandık esaslı çalışmada bir yönetim. Böylece hiçbir siyasi partinin muktedir olamadığı, olamayacağı güç AK Parti’de.”

    “Hiçbir partinin muktedir olamayacağı güç AK Parti’de var. Sabah kimse gelmeden görevlilerimiz sandıkta olacak. Tüm sandık kurullarında görevli bulundurma hakkına sadece AK Parti sahiptir.”

    “Türkiye’de özellikle CHP geleneğinde sandıkta hile adeta tarzı siyasettir. Aradan geçen onca zaman rağmen CHP hala aynı kafadadır. Bunlar bir garip. Ülkemizdeki seçim sistemi dünyaya örnek olacak bir şeffaflığa sahip.Buna rağmen CHP ve onlarla beraber hareket eden bir kesim her seçim öncesi suyu bulandırmak için ortalığı velveleye verir.”

    Ya Cumhurbaşkanı ne söylediğini bilmiyor ve onbinlerce Kripto FETÖCü’nün içinde cirit attığı AK Parti il ve ilçe teşkilatları kendisine bir FETÖ operasyonu çekerken hiçbir şeyin farkında değil; ya da, AK Parti’nin “Organize usulsüzlük ve suistimal” iddiasına “Aman Allahım, aklıma mukayyet ol” tepkisi veren F. Koru’nun tepkisi pekala anlaşılır bir tepki.

  25. İlk gün 29 bin küsur olarak açıklanan fark dün itibariyle 14 bin küsur, yani 15 bin küsur AKPARTİ’nin oyu düzeltiliyor. Daha bu geçersiz oylar içerisinden tespit edilebilenler. Daha sayılmayan oyların içerisinde kaydırılan oylar ne kadar Allah bilir. 15 bin küsur oy ne kadar masum bir hata değil mi! Bir de aday veya aday adayı olan veya parti ile ile ilişkili bulunanların görev almamaları gerekirken görev verilmesi ne kadar da masum bir ihmal değil mi!

  26. Sizi tanımak imkansız halde, olayları ya yarım yamalak dinliyorsunuz, yada çarpıtıyorsunuz, iddia sandık görevlilerinin bir kısmı kanun gereği devlet memuru olması gerekirken memuriyet dışındakileri yapmışlar, ikincisi Ak Parti gibi bir partiye 1 veya 0 yazmak yanlışlık değil düpedüz kasıt, bunu yapanlar bir kısım sandık başkanları ile bilgisayara giren kişiler, ak partinin oylarını duruma göre ya chp ye yazıp chp ninkileri başka partilere kaydırıyor, ak partiye 1 veya 0 böylece toplam değişmiyor, bir başka hile toplama işlemi kolaysa ak partinin oyunu düşük yazarak farkı başka partilere eklemek, bazen de öyle toplam tutmasa dahi ak partisi oylarını eksik yazmak. Bütün bunlar şu anda açık 29000 den 16000 bine inmiş, bu rakama sen hata yapılmış diyorsan artık iyice yerini belli etmişsin demektir.

    • Sayın Mustafa Rifat Öniz,

      17 Yıl boyunca Ak Parti her kazandığında bir kısım CHP’liler kendilerini, yukarıda saydığınıza benzer gerekçelerle avutmaya çalışırlardı. Hoş teşkilatın da işine gelirdi.

      Her sandığın başında, isteyen her siyasi partiden bir temsilci bulunur, her an hile hurda var mı gözetler ve en sonunda da tutanağın cep telefonuyla resmini çeker.

      Geriye kalan sadece 4 işlemlik iş. Hatta 2 işlemlik iş. Topla-çıkar.

      Vazifesini yapmayandan hesap sormak yerine kedi-trafo muhabbeti yakışmıyor Ak Parti’ye.

      Reis elbette bunun hesabını soracaktır. Zaten ortalığı bu yüzden karıştırıyorlar büyük ihtimalle.

      Zira Reis şu ana kadar sadece izliyor. Söz yargının diyor özetle.

      Seçimde Reis’in onda biri gayret gösterme.

      Sonra onu suçla, bunu suçla, Sayın Koru’yu suçla.

      Yakışmıyor.

    • sayın Mustafa Rıfat Öniz; empati kuralım biraz: Seçimde Binali Bey az farkla kazanmış ve CHP itiraz ediyor, Sizce YSK aynı musamahı CHP’ye de uygular mıydı? Yoksa aynı gün kesin sonuç açıklayıp mazbatayı Binali Beye verir miydi? 2014 Yerel seçimde Mansur Yavaş’a yapılanları da düşünerek cevap vermeye çalışın. Bu iki soruyu tarafsız olarak cevapla ve elini vicdanına koy lütfen. SAYGILAR

    • Mustafa Bey sadece şu soruma mantıklı bir cevap verin,başka söze hacet yok:Bu hileleri(!) yapanlar belediye meclisi seçimlerini unutmuşlar(!) sanırım.Orada neden Ak Parti oyları daha fazla? Başkanı seçtiren, belediye meclisinde de çoğunluk olmak istemez mi?

      • bunlarınki yavuz hırsız sendromu.
        bir hanede akla ziyan seçmen kaydı, kimsenin yaşamadığı binalarda seçmen kaydı vb hileler yetişmeyince şimdi “dış güçler operasyon çekiyor” yalanına başvurdular. sandıkdaki adamların çoğu akpli. o zaman tutuklayın adamlarınızı operasyona katılmaktan. en azından biraz namuslu olmuş olursunuz.

  27. Bir ülkede halkın üzerine titremesi gereken öyle kurumlar vardır ki ;devleti ayakta tutan direkler bunlardır.
    Devleti ayakta tutan veya üzerinde oturduğu temeller o ülkenin esasında bekasıyla da alakalıdır.
    ADALETE GÜVEN ZARAR GÖRDÜĞÜ YERDE EN BÜYÜK ZARARI DEVLETİN TEMELLERİ GÖRÜR.
    Modern devletin iki ana görevi vardır.
    Yanı devlet iki temel üzerinde durur.
    ADALET VE GÜVENLİK (adaletin olduğu yerde güvenlik tedbirleri minimize olur zaten).
    Bunun dışında konular esasında devletin görevi dışındadır.
    Devlet bu iki temel dışında ki konularla ilgilenmesi her zaman halkın faydasına olmamıştır.
    Bir ülkede ne sorun varsa ana sebebi ADALET eksikliğidir.
    Her konuda adalet tecelli ettiğinde her şey o oranda yolunda demektir.
    Devletler adaletle kurulur,adaletle yücelir ve adaletsizlikle yıkılır.
    Tarih bunu bize böyle anlatıyor.
    Bu ülkede 367 tevili ortaya atılınca susanlar veya işine geldiği konularda alkışlayanlar bilmezler ki;
    Bunun kendileri için bir idam fermanı olduğudur.
    Egemenler veya kendini egemen sananlar gücü eline geçirdiğine inananlar aynı başlarına gelen adaletsizlikleri kendileri bu sefer başkalarına uygulamaya kalktıklarında kendi başlarına da öncekilerinin başlarına gelenlerin geleceği şüphesizdir.
    HERKES GÜÇSÜZ ZAMANINDA ADALET HERKESE LAZIM DER.
    Gücü eline geçirdiğinde de adaleti eğip bükmeye çalışır.
    GERÇEK ADALET HALKIN VİCDANINDA KARŞILIK BULMAK DEMEKTİR.
    HALKIN VİCDANINDA KARŞILIĞI OLMAYAN ADALETİN KARAR VE UYGULAMALARI SONUNDA DÖNER ADALETİ EĞİP BÜKMEYE ÇALIŞANLARI VURUR.
    Adaleti kim ihya ederse ihya olmuştur.
    Adaleti kim imha ederse imha olmuştur.
    BİR ÜLKENİN GERÇEK BEKA SORUNU,ADALET SORUNUDUR.
    ÜLKENİN ADALETİ İLE OYNAYANLAR ASLINDA ÜLKENİN BEKASIYLA OYNUYORLAR DEMEKTİR.

    • Olayın özeti işte budur.

      Türkiye’nin en organize partisi olan Akpartisi üyelerinin herbiri ,kendi sandık başlarında oylar atılırken de sayılırken de,tutanak imzalanırken de uyuyacaklar ve yaptıkları her işte gedik vermekle maruf CHP’nin ,üyelerinin hilelerini görmeyecekler ve bu İHTİMALLERİN de seçimler kaybedildikten sonra farkına varılacak …inanılacak şey mi şimdi bu…gelgör ki ,inananı da savunanı da var işte…yine de bir kazanımımız var,inkar etmeyelim.Literatüre yeni bir itiraz şekli kazandırmış olduk bu sayede;ihtimale binaen sayım itirazını…

      • Bazı olayların şüyuu vukuundan beterdir.Bu vakitten sonra kazanılacak seçim,kaybetmekten daha çok kaybettirecektir.Tadında bırakılmayan her iş aksi sonuca yönelecektir.Tadında bırakmak lazım artık;bir ihtimal daha var,bir daha sayım mı dersin şarkısını…

    • Avam kardeş kalbimden geçenleri çok güzel özetlemişsin kalemine sağlık fakat okudukları halde anlayacak yada ders çıkaracalar var mı acaba merak ediyorumSevgi!erimle,

    • Kamu vicdanını ne zamandan beri adam yerine koyar oldunuz avam efendi? İşinize gelmeyince halkoyu cehaletten ibarettir, her işi gayretullahçı softalar bilir; işinize gelirse gerçek adalet halkın vicdanı, estek köstek… Dönün bakalım mollalar dönün rüzgar gülü gibi…

  28. Bu saatten sonra seçim sonuçları değişse de halk nezdinde: Ekrem İmamoglu ve Mansur yavaş seçimi kazanmış olarak görülecektir. Türkiye, Dünya gözünde daha ne kadar küçülecek. Günler geçtikçe açıklamalar Ülkenin itibarını düşürüyor. Ak parti bu sonucu kabullenmeli ve önümüzdeki ekonomik sorunlara odaklanmalidir. Daha önce de yazmıştım. Sayın Binali Yıldırım büyük şehir belediye başkanına sıcak bakmamıştı. Gönül hatır için katlandı. Belki de hazmedemedi. Onu da Allah bilir. Şimdi Binali Yıldırım o koltuğa otursa; Halk tarafından nasıl karşılanacak onu bilemeyiz. 2019 seçimde bence en büyük kazananı şüphesiz Ekrem imamogludur.
    SAYGILAR SEVGİLER

  29. “Yeniden sayımda şahsen herhangi bir mahzur görmüyorum. İçe sininceye kadar da sürdürülebilir sayımlar”
    Dun dundur bugun bugundur

  30. Fehmi bey! Aslında AKP başkan yardimcisi doğru söyliyor, yalniz verdigi adres çarpitma, ve mağdur olanlar onlar değil, muhalefedeki partiler.
    En çok zarar görenlerde SP ve HDP.
    Çünkü bunlarin itirazlari YSK tarafindan kabul edilmiyor.
    Saadetin AKP ye karşı 124 oyla kayıp ettiği bir ilçede oylarin yeniden sayilmasi için itirazı etmiş fakat YSK ret etmiş.
    HDP lilerinde başlarina neler geldiğini yazmamiza gerek yok, zaten herşey ortada.

    AKP YILLARCA KENDİ YAPTIKLARI HILLELERI BU SEÇIMLERDE BÜYÜK ŞEHIRLERDE İSTEDİKLERİ GİBİ YAPAMAYINCA! Bu seferde saldirganlikla elde edebilmek için emrindeki YSK ile birlikte son kozlarini oynuyorlar.

    2014te Ankara büyük şehir belediye baskanligi seçimlerinde CHP geçersiz oylarin tekrar sayilmasini istediğinde YSK ret etmişti.
    Ya şimdi bir değil hemde iki kez saydirtiyorlar.

    Pazar günü Frans 24 kanalı İstanbulda oyların sayıldiği yere raportaj yapmak için gittıklerinde, AKPli taraftarların aynen yüksek korumali açik hava hapishanesi gibi parmaklikllar arkasinda görüntülerken şöyle bir not düşerek “AKP li taraftarlar CHP li taraftarları dövdükleri için iki gurubu ayirdiklarini belirterek.
    AKPli taraftara neden beklediklerini sordular, onlarda “seçimlerde adaletisizlik yapıldığından dolayi hakkimizi ariyoruz.” Değince, sipiker tekrar kazanacakmisiniz diye sorunca “İnşallah” diye cevap verdiler.
    Tam tamina geri kalmiş 3.dünya ülkesi görünümü veriyordu.
    Daha sönra Imamoğluna Ingilizce belediye başkani seçildiğinize eminmisiiz diye sordular oda “yes” “actually yes”
    cevabını verdi.
    Imamoğlu her ne kadar rahat haraket etsede sinirleri çok gerginndi kamareman hep ellerini gösterdi baş parmaklarıni birbirine sürtiyordu.

    Aslinda Erdoğan kayip edeceğini tahmin etmeye başladiğinda önce Mansur yavaşi tehdit etti, başarili olmayinca,
    Hamza beğin dediği gibi bu seferde Akşeneri tehdit ederek korkutmak istedi, Akşenerden Tahmin edemediği cevabi alinca, oda tutmadı ve kayip etti.
    Şimdi bu yapilanlarin hepsi onun bilgisi dahilinde hatta onun emri ile oliyor.

    Bir haber sitesinde Binali yıldiriminda bu olanlardan rahatsiz oluduğunu yaziyordu.
    Ama kimseni başkana karşi gelecek cesareti olmadığı için herşey birbirine giriyor.
    AKP de Erdoğansiz çöp dahi yerinden oynatamazlar.
    Fehmi bey, galiba YSK yi ABD deki hakimler ile kariştiriyor. Hani başkan içeri girerken ayağa kalkmayan, konuşurken alkişlamayan hakimlerden bahs ediyorum.
    Oysaki sizin bahs ettiğiniz hakimler düğmesiz CÜBBELERINDE ILIK ARAYAN TC YUKSE MAHKEMESI HAKIMLERI.

  31. YSK’nın güvenilir bir kurum olduğu,geçmiş seçimlerin hepsinin şaibesiz yapılmış
    olduğu doğrudur.YSK’nın itibarının korunması konusunda herkesin hassas olması gerektiği de açıktır

    Fehmi Koru’nun yazısında
    şu ifadeler var:

    “Sandıkların başında görevlendirilenler de değişik devlet kurumlarının mensuplarıdır, onlar da devletin memurlarıdır.

    Müşahit olarak sandık mahallinde bulunan partili veya partisiz kişilerin orada aktif bir görevleri yoktur;…”

    Benim bildiğim sandık kurulu
    6 kişiden oluşur,başkan devlet
    memurudur ve partisizdir. Diğerleri ise resmen bir partinin temsilcisidir. Sayımların sağlıklı yapılmasını
    sağlayan da kurul üyelerinin
    önemli bir kısmın parti temsilcisi olmasıdır.Partili
    üyeleri partiler teklif eder
    seçim kuruluna.

    Müşahitler sandık kurulu üyesi statüsünde değildirler.
    Bunlar partiler tarafından seçimi izlemekle görevlendirilen kişilerdir.

    Geçmişte şunu gördüm: Örneğin CHP kurula bir üye önermiştir,fakat o kişi aslında
    CHP’li değildir.Aynı şey Ak Parti’de de,diğer partilerde de
    olabilir.Bu durum kurul için bir zaaf teşkil eder,ama kurulda
    6 kişi olduğundan gene de sağlıklı bir sayım yapmak mümkün olur.Kurul üyeleri
    dikkatli hareket etmek şartıyla.İşaret ettiğim zaaf yaygın bir hal alırsa o zaman
    suistimale kapı aralanmış olur.Bu işin sorumlusu da kurul üyeliğine teklif yaparken
    gerekli özeni göstermeyen partiler olur,YSK değil.

    • Yorumuma şu hususu da eklemem gerekir:Sandık kurulu üyesinin bir partiye mensup olması onun haksız bir şey yapmasını gerektirmez.Üye A veya B partisine mensuptur ama,
      hem kendi partisinin,hem başka partilerin haklarını korur,vicdanı herhangi bir
      haksızlığa engel olur.Hile ve haksızlık,parti mensubu olmakla değil,kötü niyetli olmakla ilgilidir.

    • Hepsi iyi güzel de tekrardan sayılan oyların orantısız bir şekilde tek yönde ve net olarak bir partiye gitmesi başlı başına istatistiki bir sorun teşkil ediyor. Normal dağılım eğrisi dışındaysa olaylar tabiatı gereği şüphe içerir. YSKnin seçim usullerinde sistematik bir hata varsa bunun yıllar boyu keşfedilememesi bu seçimde söz konusu olması ihtimali sorgulanmalı. Sorgulanacaktır da zaten…

      *******
      Durum bence böyle Bekir usta
      Ne düşünüyorsun bu hususta?…
      *******

  32. Kaybettikleri bir belediye seçiminde bile böyle davrananlar, kaybettikleri bir başkanlık seçiminde acaba neler yaparlar ?

    • Ankara adana mersin gibi yerler hdp sayesinde sizin oldu var mı itirazımız yok…29 bin den 15 bine gelmiş yanlış yazım ve geçersiz oylar yüzünden….yoksa bir şaibe ananın hak sütü gibi helal olsun… ya varsa kardeşim… öyle görülüyor ki var… yeniden sayılsın o zaman…madem adalet deyorsun…canlı canlı herkesin huzurunda sayılsın…. kazanmışsa helal olsun….

  33. Sayın Fehmi Koruyu yıllardır takip ederim, düşüncelerinin ve tesbitlerinin hemem tamamını isabetli bulduğumu da belirtmeliyim. Sağduyu ve objektiflik konusunda mihenk taşı gibidir kendileri. Referandum konusunda aynı paralel de değil idik ama zaman gösterdi ki haklıymış, yeni sistemin menfi olabilecek yönlerine hakkıyla vakıf olamamışız. Buradan hareketle üzerinde konuşulan seçim konusuna döner isek; iki ittifak arasında birbirine yakın oy oranları mevcuttu ve kaybetmeye namzet parti bazı hataları örnek göstererek geçersiz sayılan oyların tekrar sayımını istedi sayıldıkça görüldü ki oyları yükseliyor, son durumda sanırım başlangıca göre 11 bin civarında oyunda artış oldu, hataların genellikle aleyhte gerçekleşmiş olmasından şüphelenen parti organize bir eylem olduğunu düşünüp oyların tekrar sayımını talep etti. YSK bu talebi reddetse itibar mı kazanacak? Güvenilirliği mi artıcak? Amerika da oylar bir kaç kez sayıldıktan sonra yüksek eyalet mahkemesi devreye girmiş istanbul da da bir kez bile sayılmadı. Suistimal ithamına YSK nın maruz kalması; mesela sandık başkanı YSK görevlisi değil, o bir suistimal de bulunsa YSK suçlanabilir mi?Tabii bir taraftan da olayın kavramayamadığım yönleri olabilir diye de düşünmüyor değilim referandum olayı gibi..

Yoruma kapalı.