“Recep Bey”.. “Bay Kemal”.. Özgür Efendi”..

14
Reklam

Bilmem hatırlar mısınız: Bir zamanlar, Kemal Kılıçdaroğlu, meydanlarda ne zaman Tayyip Erdoğan’dan söz etmesi gerekse, ona “Recep Bey” diye seslenirdi.

Tayyip Erdoğan’ın nüfusta kayıtlı ilk ismiyle yani…

“Recep Bey” derken bunu muhatabını küçümsemek için yaptığını sanmıyorum; ancak yine de garip karşılamıştım.

Katılımcısı olduğum bir programda, bir sorumu cevaplarken aynı kalıbı kullandığında, o zaman CHP lideri olan Kılıçdaroğlu’na, “Neden?” diye sormuştum. 

Zannedersem, benim sorgulamamdan sonra bir daha o hitabı kullanmadı.

AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, her zaman, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan “Bay Kemal” diye söz edegeldi. Onunla herhangi bir ortamda karşı karşıya gelmediğimiz için, Tayyip Bey’e “Neden?” sorusunu yöneltemedim.  

Kılıçdaroğlu CHP kurultayında genel başkanlığı kaybettikten sonra ise, Tayyip Erdoğan, “Bay Kemal” hitabını unutmuşa benziyor; son konuşmalarında onu övüyor bile.

CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel ise, AK Parti lideri tarafından “Özgür Efendi” diye anılıyor…

Reklam

Özgür Özel’in danışmanları da Tayyip Erdoğan için uygun bir hitap tarzı arayışı içindeyseler şaşırmam.

Bu tür davranışlar siyasette bize mahsus bir adet gibime geliyor.

Doğru bir şey mi bu?

Kullananlara doğru geliyor ki, kullanıyorlar…

Medyada bu işi çok daha ileriye götürüp sağa sola lakap takma ustaları vardır.

Çoktandır rahmetli olmuş ünlü bir yazar bu alanda ustaydı, pek çok alaycı lakabı tutacak kadar hem de… Ben bir gezide ona da “Neden?” diye sormuştum.  

Verdiği cevap şu olmuştu: “İnsanların aklında daha iyi kalsın diye…”

O sıralar yeni yeni tanınmaya başlamış bana da, “Tavsiye ederim, sen de yap” aklını vermişti.

Reklam

Yarım yüzyıldır bir yerlerde sıklıkla, sekiz yıldır da burada her gün bir şeyler yazıyorum; şimdilerde az olsa da geçmişte hayatın içinden kişiler ve özellikle siyasilerle ilgili eleştirel içerikli yazılar yazdım, yazıyorum. Bir kez bile birisine lakap taktığımı hatırlamıyorum. 

Acaba yanlış mı hatırlıyorum diye Kur’an-ı Kerim’de yerini bulmaya çalıştım. Evet, Kur’an’ın Hucurat suresinin 11. ayeti lakap takmanın yanlışlığıyla ilgili.

Birlikte okuyalım:

“Ey iman edenler! Bir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin; belki de o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler; belki o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın; birbirinizi incitici, aşağılayıcı kötü lakaplarla çağırmayın.”

Bereket bizde siyasilerin birbirleri hakkında kullandıkları lakaplar bu ayetteki gibi ‘incitici’ olanlardan pek sayılmaz. “Recep Bey” diye anılmak Tayyip Erdoğan’ı, “Bay Kemal” diye anılmak Kemal Kılıçdaroğlu’nu rahatsız eder mi? Etmez herhalde.

Özgür Özel, kendisine “Özgür Efendi” diye hitap edildiğinde, “Efendilik bende kalsın” cevabını verdi ve cevabı benim bayağı hoşuma gitti.

Demek ki, o da ‘efendi’ sıfatından alınmamış.

[Bir zamanlar, biri, Osmanlı’da devlette üst kademelerde bulunanlar için kullanılan, yakın zamanlara kadar da belli konumdaki kişilere hitap edilirken tercih edilen ‘Efendi’ kalıbını ‘dönmelik’ alameti olarak anlamış ve hiç üşenmemiş bunun için iki cilt kitap yazmıştı. Gülmüştük.]

İncitme amaçlı ve gerçekten de inciten lakapları hangi alanda olursa olsun kullananlar doğru bir iş yapmıyorlar. Bence amaç bu olmasa ve kullanılan sıfatlar incitmese bile, birbirine seslenen kişilerin saygıyı elden bırakmaması daha doğru olur.

Politikada nükte yok mu, var elbette. Bu alanda en meşhur politikacı İngiliz Winston Churchill’dir. Bir ara ters düştüğü Clement Attlee için bir defasında “Kendisi çok mütevazı biridir, zaten mütevazı olması için çok sebebi var” demişti Churchill. Bir başka defa da, yine onun için, “Kuzu kılığındaki kuzudur” dediği biliniyor.

[Nejat Muallimoğlu 1976 yılında ‘Politika’da Nükte’ adıyla bir kitap yazmıştı. Tavsiye ederim.]

ΩΩΩΩ

Reklam

14 YORUMLAR

  1. Zaman zaman birbirlerine laf çarptırar liderler arasındaki işi kızıştırmaya canak tutan bir önemli faktör de bizim gazeteci/raportör kılıklı yerli yaratıklarımız! Ortalığı velveleye veren suni gündem oluşturan, liderleri adeta birbirine düşüren ve olmadık sansasyon yaratıp bunların sınır ötesine jurnallendirilmesi vesile olan yaratıklar bunlar. İşi gücü olmayıp bunların peşinde koşan birçoklarının aksine internete pek girmem. Bazen belli bilgilere ulaşmak için girdiğim olur. Böylesine girdiğimde rasgele ekrana düşen bazı manşetlere bakıyorum. Acayip gözüken manşetler. Merak edip bazen içeriğini tıkladığım oluyor. Bir de ne göreyim! Manşetten çok farklı içerikler. Tiksinti derecesinde çarpıtmalar… Yani bu rapörterleri yanlış haber yaptıkları için sorumluluğa davet etmek, ihtarda bulunmak lazım. İkaza rağmen devam edeni de susturmak lazım. Kötü örnek ve yanlış bilgi veriyorlar. Fesat odakları! hangi yönde olursa olursa. Bunu bir taraf yaparsa simetrisinde karşı taraf ta yapıyor. Boşuna zaman israfı. Her türlü israf haramdır (2*2=2+2=4!).

    Bir örnek: Gazze olaylarının hararetinin zirve yaptığı bir zamanda S. Bayraktar ile video klibi koymuşlar. Manşet “İsrail’e meydan okudu, bakın ne dedi” türünden birşey. Bir bakıyorsun, içeriği bambaşka. Manşetin ima ettiği ana fikirle alakası yok. Video haberi tıklatıp reklamdan para kazanmak amacıyla değil de nedir bunun amacı, bir yandan da fesat çıkarmak (bir taşla iki kuş!). Üç para kazanmak için çuval dolusu günahı sırtlanıyorlar. Kafaları farklı bir alemde oldukları için bunun farkında değiller! Tek kelimeyle sömürü! Bunları çuval yükü günahtan kurtarmak için basacaksın cezayı. Hizaya gelsinler.. Yalana, çarpıtmaya kaçmadan dosdoğrul haber/manşet yapmasını öğrensinler….

  2. Ayetten örnek verilince yorum yapmak istemedim.

    Ama hazır söz Winston Churchill’den açılmışken bazı sözlerinden alıntılar eklemek istiyorum.

    Demokrasinin ne olduğunu anlamak istiyorsanız; herhangi bir seçmenle 5 dakika civarında konuşun.

    Tarih bana karşı nazik olacaktır. Çünkü onu yazmayı planlıyorum.

    Yediğim sözler hazımsızlık yapmadı.

    İnsan, kendisini kızdıran şeyler kadar büyüktür.

  3. sayın koru bir ayet alıntılamış.
    ayette maksat gayet açık.
    gerçekte bir ifade incitici olmayabilir mesela “recep bey” incitici bir ifade midir? adı recep olan biri için? değildir tabi ama burada niyet önemlidir. ameller niyetlere göredir. bay kemal ya da özgür efendi benzer şekilde. lakin niyet pek iyi olmasa bile masum kalan çok şeyler var,
    bir de o hain, bu ajan, onlar fetöcüler bunlar teröristler, şunlar dış güçler, bizim dışımızda herkes teröre destek verenler vb ifadelerin dini, sosyolojik, psikolojik karşılığı için ne dersiniz? fazla düşünmeye gerek yok, geldiğimiz yer ortada değil mi zaten?
    bırakalım ifade de nezaketi hangi iş dine uygun? ya da
    ahlaki?
    etik?
    adil?
    doğru?
    ekonomik krizin ne denli büyük ve derin olduğu ve boyutları hakkında bir fikrimizin olduğunu sanmıyorum aynı şekilde toplumsal ahlaki yozlaşma için de aynı şeyi söylemek mümkün.

  4. Sayın Koru,
    Yazınızda Churchill hakkında bahsettiğiniz cümle “Kuzu kılığındaki kuzudur” şeklinde değil, “Koyun kılığındaki koyundur” (A sheep in sheep’s clothing) şeklindedir.

    • Hocam sizi tanımam ama bir bunu düzeltmek için mi yorum yazdınız, keşke düşüncelerinizi de belirtseydiniz !
      Hem ha koyun ha kuzu , ne farkeder ki !

      • Hayret yaa! sende bi alemsin adaşım yaa, herkezi tanıman şartmı. yorum yazmadığı ne malum. koyun kuzu farkeder. türkçedeki kuzu postundaki kurt deyiminin aslıda ‘wolf in sheep’s clothing’ dir. kurtluk yapmak için kuzu biraz fazla körpe kalır.

  5. Yazı makinası Fehmi beyde bugün yazacak malzeme kalmamış sıra bu konuya gelmiş. Bir de Çörçil ile mukayese etmiş. Bir defa, yabancılarda kesin ve keskin eleştiri olsa da bizimkiler gibi günlük atışmaları pek yok, “Bunlar var ya, bunlar” veya “Amerika’ya kaçacak” türü çıkışların yanında “Bay Kemal”, “Özgür efendi” türü hitabet tarzları hafif kalır. Rakibini hafife almak isteyen aynı tavırda başka şeyler de bulabilir.

    “Bay”, Orhun anıtlarında zenginliği, asaleti ima eden bir hitabet ifadesi. Efendi bunun Yunancadan bize geçmiş benzer hali. Recep, Şaban halk arasında, özellikle yeni erginlerde hafife alma tarzında ismi Recep ve Şaban olmayanlara bile söylenir. Milletin yapacak işi gücü pek olmayınca birbiriyle uğraşır. Birbirine takılır. Böyle bir ülke kültürüne mahkum olduk.

    “Paşamız” Bilim-Teknik konusuna 1. derecede önem vermiş olsaydı böyle mi gelişirdi ülke. Mahalle berberinde çıraklık yapmışlığım olmuştur. Bugün bile bakıyorsun hep birbirine benzeyen iş kolları. Köşede bir Bakkal vardır. Birkaç sokak ötede bir başka Bakkal görürsün. Hakeza Berber görürsün. Büfeci görürsün, Seyyar satıcı görürsün. Üst üstedir hep dar gelirli klasik işler. Ortalıkta dolaşan bir çok ta işsiz vardır. Kafası bozuk biribirine çatmak için bahane arayan insanlar. Bunların bir kısmı çete/mafya işlerini de iş edinir. Ve bu insan manzaraları içersinde oluşturulan siyaset. Hem de kutuplaştırılmış mayınlı, taraftarlarının bol olduğu bir arena.. O da paralel bir şekilde o kadar oluyor işte.

    Oysaki, Bilim-Teknik aklı geliştiren devasa bir alan, herkese iş var. Her yönde dallanır budaklanır ve günlük hayata yansımalarıyla hayatı kolaylaştıracak keşiflere/icatlara kapı açar. İçine giren kendini öyle kaptırır ki birbiriyle uğraşmayı bırakır, zevk aldığı işine odaklanır. İnsanımızda bu potansiyeli görmeme rağmen, ülke neden böyle gelişemedi diye sorunca cevap olarak “Paşamız” koşar adam geliyor adeta. Eleştiriyorum! Kurtuluş savaşındaki bireysel katkıları yetmiyor çünkü…

  6. Bu bir gelenek görenek adetmiş gibi toplumun içine sokuşturulmuş zehirldir, zehirli yılan dilidir.
    Anımsatmak için, yerel ozanları dinlemenizi öneririm! Birine bir laf çakacaksa!.. bir söz söyle yecekse!.. bir cevap verecekse!..
    Saz ile çalarak söyler söyleyeceğini☹️
    -başka türlü söylemekten korktuğu için mi?
    -yanlış anlaşılmaktan mı çekindiğinden?
    -karşıdakiyle hasım duruma düşüp kavga kan davası vb ne yol açmamak için mi?
    Hayır! Sözün ETKİSİNİ ARTIRMAK AMACI🤗
    Göbeğini kaşıyan adam😳
    Çobanın oyu ile kendi oyunu bir tutamayan😯, aynı olduğunu annayamayan cahil bırakılmış cükelaaâ!.. bir nesil😡😡😡!
    Şimdi soruyorum kim suçlu kabahat kimde?
    Tabiki BİZİZ! BİZDE KABAHAT🤔.

  7. Ben RTE. kadar ; başta din olmak üzere akla gelen her şeyi siyasete alet eden , siyaseti hep kin ve nefret üzerinden yürüten ve zaten seviyesiz olan siyaseti iyice yerin dibine sokan bir siyasetçi görmedim, dünyada da olduğunu sanmıyorum.

  8. Ben Özgür Özel’in öyle bir cevap verdiğinin farkında değilim , demek ki fazla gündemde tutulmadı ve dikkatimi çekmedi , şimdi yeni öğrendim.
    Eğer gerçekten öyle bir cevap verdiyse hakikaten harika olmuş , en güzel ve zeka dolu bir cevap olmuş, herhalde bundan daha mükemmeli olmazdı, kendisini tebrik ederim !

  9. İngilizler, okumuş yazmışları elbtte, gerçekten çok centilmenler. Siyasette ve her alanda hiç ciddiyetlerini bozmuyorlar. Birileri ile alay etmeleri gerekiyorsa da bunu ciddiyet içinde zekice ve gayet nükteli olarak yapabiliyorlar. Bizdekiler ise, zaten okumuş yazmışımız pek az, okuyan yazanların da ne okuduklarını bilemiyorum, son derece kaba sabalar, ne nükteden ne nezaketten nasiplerini almamış oluyorlar. Sonuçta siyaset de, yazı alanı da, tartışmalar da son derede kaba saba, düz, yontulmamış oluyor. Zaten bu yüzden başta siyasiler olmak üzere tartışmaya son verdiler. Siyasiler artık bayramda bile birbirlerinin yüzüne bakmıyorlar. TV’lerde de herkes kendi kamplarına çekilmiş durumda. Kendileri çalıp kendileri söylüyorlar. Kutuplaşmanın son evresindeyiz herhalde. Bir sonraki adım ne olur düşünmek bile istemiyorum. Bunun sorumlusu da başta en tepedeki olmak üzere siyasiler. Utanmadan mecliste yumruklaşıyorlar, zaman zaman öldürdükleri de oluyor. Sonuçta toplum olarak az eğitilmiş, az yontulmuşuz. Meclis ve siyaset de bunun biricik göstergesi. Üzücü elbette.

  10. PARTİ GENEL BAŞKANI
    İsim belirtmeye gerek var mı?
    Bir partinin kaç tane genel başkanı var?
    Örneğin;
    “CHP genel başkanı”,
    “AKP genel başkanı” der geçersin.
    Lafı uzatmaya, laf kalabalığına gerek var mı?
    Anlayanlar anlamadı mı?
    Anlamayanların ne dersen de, anlama ihtimali var mı?

  11. Çoban sülü, karaoğlan, madam, dersimli bay kemal, şeriat dede, özgür efendi ve daha nicelerine kimse lakap filan takmış değildir,
    bu ünvanları hepsi de benimsemiş ve sahiplenmişlerdir, tepe tepe kullanmışlardır!
    Hayır, bana böyle bir hitabı reddediyorum diyene de bugüne kadar rastlamadık, öyle değil mi?
    Eee????

Yoruma kapalı.