Seçime doğru: Sandıktan ne sonuç çıkacağı kadar sonrasında neler yaşanacağı da önemli…

37
Reklam

İsmet Berkan’a, göründüğü yerlerde seçimin muhtemel sonucu hakkında ne düşündüğü soruluyormuş. Her sorana aynı kalıp cevabı verdiğini duyuruyor bugün: “Benim sizden daha fazla şey bildiğimi nereden çıkarıyorsunuz?”

Bana da soruluyor aynı soru, her soruya o günkü halime göre farklı bir cevap verdim bugüne kadar. Şimdi sorulsa vereceğim cevabı sizlerle paylaşabilirim: “Ben bu seçimde sandıktan değişim iradesinin çıkmasını bekliyorum. Ama bu bir tahmin değil, bir temenni.”

Öngörülerim bazen tutmasa da temennilerim seçim sonuçlarına genellikle yansımıştır. Bu defa da umarım öyle olur.

Eskiden seçimler ufukta göründüğü andan itibaren bir deyim yaygın kullanıma girerdi: ‘Sath-ı mail’ deyimi. Önce seçim sath-ı mailine girilir, seçim tarihi iyice yaklaştığında ise günler sayılmaya başlanırdı.

‘Sath-ı mail’ günümüz Türkçesinde ‘eğik düzlem’ anlamına geliyor. Şimdi onun yerine ‘son düzlük’ kalıbını kullanıyoruz. 

Artık ‘son düzlük’ ortamını da geçtik, bugünü ve oy kullanacağımız pazar gününü saymazsak, seçime şunun şurasında sadece iki gün kaldı. Göz açıp kapayıncaya kadar geçecek bir zaman yani.

Zaman denilen kavramın ‘izafi/göreceli’ olduğu Einstein’dan bu yana biliniyor. Bizler için sıradan birkaç gün ve göz açıp kapayıncaya kadar geçiverecek görünen zaman aralığı, siyasi partiler, cumhurbaşkanı adayları ile milletvekili listelerinde adları olanlara bir yıl gibi uzun bile görünüyor olabilir.

Sandıktan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın seçim kampanyasına fiilen katılanlar, sonrasında büyük bir enerji boşalması yaşayacaklar. İstedikleri gerçekleşmiş olanlar ile beklediklerine erişemeyenlerin ruh halleri elbette farklılık gösterecektir; ancak yine de yoğun mesaileri nihayet sona erdiği için hepsinde bir rahatlama görebiliriz.

Reklam

Bu seçimi ülke için eski seçimlerden daha önemli hale getiren yeni bir durum var: Siyasi tarihimizde ilk kez dar kalıpların kırıldığı, geniş cephelerin oluştuğu bir seçim bu. Cumhuriyet’i kuran siyasi parti ile Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren kendisini dışlanmış hissedenleri temsil eden partiler aynı seçim pusulasında yer alıyorlar.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin kurdukları ittifak -Millet İttifakı- ilk başlarda bir heves gibi görünmüşken bugün bir gerçeklik olarak seçmenin karşısında.

Millet İttifakı’nın oluşabilmiş olması seçimi kazanıp kazanamayacağından da önemli bir gelişme.

Farklı eğilimler, siyasilerin ve partilerinin tek tek çıkarlarından daha büyük bir amaç için bir araya gelebildiler. Geçmişte birbirlerine ters bakan, sert eleştirileri esirgemeyen liderler aynı platformlarda yek diğerini destekleyen konuşmalar yapıyorlar.

Altı partinin liderlerinin de onayıyla kadroları tarafından hazırlanmış yüzlerce sayfa ve binlerce madde tutan bir mutabakat metni ortaya çıkartılabildi.

Çok değil birkaç yıl önce, böyle bir gelişmenin yaşanabileceği senaryosu ortaya atılsaydı pek az kişinin ihtimal verebileceği bir şeydi bu ve gerçekleşebildi.

Bir umudum da, toplumun ve özellikle de ittifak içerisinde yer alan partilerin kadrolarının bu gelişmenin önemini idrak etmeleridir.

Kardeşler veya babalar ile çocukları arasında oluşmuş ticari ortaklıkların bile varlığını sürdürmesinde zorlanılan bir ülke burası; siyaset ittifak zemininde değil ayrışma zemininde yürütülüyor ülkemizde. 

Reklam

Bir partiye mensup olmak diğer partileri hasım kabul etmek anlamına geliyor. 

Günün gerçek doğrularından fazla dünün çoğu çarpıtılmış yanlışlıklarıyla ilgileniliyor.

İdeolojik saplantılar ülke çıkarlarının her zaman önünde geliyor.

Politikacılar ve partileri çok rahat birbirlerinin projelerini çalabiliyor, birinin vaadini rakibi hiç zorlanmadan kendisininmiş gibi sunabiliyor; ancak aynı politikacılar ve partiler ortak politikalar üretmekten sürekli kaçınıyorlar.

Yazımın burasında hep Millet İttifakı’nı kast ettiğim sonucu çıkartılabilir, nitekim ben de o ittifakı düşünerek bunları yazdım. Ancak Cumhur İttifakı için de aynı tespitler geçerli değil mi?

İttifak oluşturma işi önce Cumhur İttifakı ile başladı.

Zıt kardeşler görüntüsündeki, liderler düzeyinde birbirlerini topa tutmalarına toplumu alıştırmış AK Parti ile MHP bugün mutlu-mesut-bahtiyar bir iktidar ortaklığı içerisindeler. Geçmişte MHP içerisinde bulunmuş kadrolara sahip Büyük Birlik Partisi (BBP) de aynı saflarda. Seçimlere az kala aralarına HÜDA-PAR ile Yeniden Refah Partisi’ni (YRP) de alarak cepheyi inanılmaz genişlettiler.

Ecevit’in kurduğu DSP de Cumhur İttifakı içerisinde yerini aldı.

MHP ile HÜDA-PAR’ın, AK Parti le YRP’nin birlikteliği ve bunların hepsinin bir ittifak çatısı altında buluşmaları düşünülebilir miydi?

Kendileri bile bu birliktelik görüntüsünü tam içselleştirmiş durumda değiller. AK Parti ile HÜDA-PAR liderleri kampanyalarda aynı platformlarda yer alsalar bile AK Parti sözcülerinin HÜDA-PAR’la birlikteliği reddettikleri türden tuhaflıklar yaşanıyor. 

Orada da masa olmasa bile altı partinin ortaklığı söz konusu.

Seçim yapıldı ve sandıktan ittifaklardan birinin adayının cumhurbaşkanı olduğu, TBMM’de aynı ittifakın çoğunluğu teşkil ettiği bir tablo çıktı diyelim. Bu tabloyu sağlamış partiler hemen ertesi gün “Herkes kendi yoluna” tavrını mı benimseyecek, yoksa ittifak iktidar sonrasında da devam mı edecek?

İktidarı kaybetmiş veya muhalefette kalmaya devam etmiş partiler seçimde başarısız oldukları için ittifaklarını bozarlar mı?

Japonya başta olmak üzere bazı demokratik ülkelerde farklı eğilimleri çatısı altında bulunduran siyasi partiler olduğu ve iktidarlarını uzun yıllar sürdürdükleri biliniyor.

Bizde de olabilir mi bu?

Görüyorsunuz “Sandıktan nasıl bir sonuç çıkacak?” sorusunu sandıktan alınacak cevapla geride bıraktıktan sonra da karşı karşıya kalınacak başka sorular olacak.

Bu yazı biraz da umutlarımı dillendirdiğim bir yazı oldu. Son umudumu da paylaşarak yazıya son vereyim.

Umudum, seçmenlerin pazar günü seçim sonrasını da düşünerek oylarını kullanmasıdır.

ΩΩΩΩ

Reklam

37 YORUMLAR

  1. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, cumhurbaşkanı adaylığından çekildiğini açıkladı. İnce, ”Bunu memleketim için yapıyorum. Türkiye’ye üçüncü bir seçenek önerdim. Bir kanal açmaya çalıştım, başaramadık. ‘Saraydan para aldı çekilemez’ diyenlere sesleniyorum; benim bu kumpaslardan, bu sahte dekontlardan, bu montajlardan korktuğum falan yok.” dedi.
    Fehmi korunun daha önce bahsettigi DEEP FAKE çıkmış..yalnız fehmi koru bunu muhalefete karşi özelliklede bay kemale karşı yapılacağını savunuyordu..😂her zamanki muhalif yanılması..hatta iktidarın yapma gibi bir……ama bunu inceye yaptılar.adam çekildi..harbiden çekildi..😂mine kırırkanat da bay kemalin var diyordu😊acaba ne……accık zekası olan anlarki inceyi tehdit eden ve çekilmesine sebep olan şantaj bay kemale de var…onuda kukla gibi oynatacaklar demekki.bunu bildiği için bay kemal İNANMAYIN demişti..vay beee….

  2. Cumhurbaşkanı adayları böyle baskı altına alınarak adaylıktan çekilmek zorunda mı bırakılacak? Demokrasi için utanç verici birşey değil mi bu? İnsanlar kendilerine dayatılan adaylara mı oy vermek zorunda kalacak bundan sonra?!

  3. Yeni sistem demokrasiyi zorla dayatıyor. Bu tarafını seviyorum. İlk defa cumhuriyetin kurucu partisi CHP, demokrasi yürüyüşünün en önemli partisi Demokrat Parti, AKP’den kopan Deva ve Gelecek, milliyetçi güçlü bir parti İYİ ve ülkenin geçmişi en uzun, içinden iktidarlar çıkarmış İslamcı partisi Saadet ortak bir koalisyon oluşturdular. Güçlü bir seçim programı yazdılar. İlk defa Alevi kökenli bir parti liderini Cumhurbaşkanı adayı yaptılar. Bunlar demokrasi adına ülke adına çok önemli kazanımlar. Demokrasi farklılıklara rağmen birlikte olmak, farklılıklara saygı duymak ve ortak iş yapabilmek demek. Şimdiye kadar çok başarılı bir yol izledi muhalefet ve herkes kabul etmeli ki bunu Kılıçdaroğlu başardı. O yüzden bu adaylığı çoktan haketti. Halkımız da bu özverili ve alçakgönüllü lideri takdir edecek ve bu güçlü demokrasi koalisyonuna destek vererek Türkiye’min demokrasi yolunu açacak diye düşünüyorum. Hepimiz için çok heyecanlı günler. İktidar da eminim dinlenmeye ve kendini yeniden değerlendirmeye ihtiyacı var. Beklenen yönetim değişimi iktidar partileri için yeniden demokrasiye dönmek için bir fırsat verecek. Yapılan yanlışlardan ders alacaklar. Şimdiden sonuç herkese hayırlı olsun diliyorum. Yazara ve temennisine katılıyorum.

    • Benzer düşüncelerdeyim. Geçmişte cacık olmaz dediğim KK ile düşüncelerim, artık oy bile kullanmayacağım dediğim küskünlüğüm yerini yok olmuş umutlarımı yeşertmeye başladı. Umarım ve diliyorum şaibesiz, olaysız bir seçim olur ve herkes hepimiz kazanır mutlu oluruz. İnce bile durumu fark etmiş olmalı ki çekildi. Bu seçimin kaybedeni olmayacak inşallah.

  4. İnce çekilmiş😊muhalif grup zil çalıyordur…şimdi….muharrem çeklidi diye…ama bilmedikleri şu…zaten hiçbir chp li akp ye oy vermez.zaten incecilerde sonuçta chp li ve chp ye vereceklerdi.yani ince akp tabanından oy almiyordu..chp ve iyi parti tabanindan oy alıyordu.yani oylar yine ayni…inceye vereceklerine bay kemale verecekler.yani bay kemalin oyu %28 olmuyor😁kemik oylari olan %25 çıkiyor.yani oy artışı yok…

    • bir kaygılı görünüyorsunuz, korkunun ecele faydası yoktur, “külli atin garib” sırrınca bütün beklenen gelecekler yakındır ve artık bu mayıs beklenen istişare dehri geliyor.

  5. HDP, PKK, FETÖ NÜN KİMİ DESTEKLEDİĞİNDEN BAHSETMEMİŞSİZNİZ, UNUTTUNUZ HERHALDE!!!

  6. bu memleketi Allah korumuş ince ,2018 de cb olmamış yoksa kaseti önüne koyup maymun gibi oynatırlardı eğer kk seçilirse mine Kırıkkanatın ortaya koyduğu dosya yı kk nın önüne koyup maymun gibi oynatacaklar onun için erdoğan mutlaka kazanmak zorunda yoksa batılıların ve terör örgütlerinin elinde maymun gibi oynatılan bir cb ve Türkiye olur

  7. Sayın Koru yu bu ülkenin yetiştirmiş olduğu en kıymetli aydınlarından biri olarak, ekran ve gazetelerde tekrar göreceğimiz günler geliyor. İyi ki varsınız ve sizin gibiler var olsun. Memleketi yaşamaya değer kılanlardansınız.

  8. İnce adaylıktan çekildi. Kılıçtaroğlu nun konuşmaları tavrı etkili oldumu bilemem. Cehape seçimden sonra uzun ince yollarda ve sarıgüller kırmızı çiçekler içinde Denizden çıkmış (balığa dönmesinde😊) ayağı karaya basacak! Görünümünde🤗.
    Yavaş mitinglerde eziyor adeta🔨, soğandan giriyor terör örgütlerinden çıkıyor! Müthiş bir akşın. (Başkası olsa dinazoru takar kafaya belki getirir mitinge kamyonla😂😂😂).
    Çok şeyler oluyor aslında olmuyor gibi görünsede😂😂😂😂😂.
    S.Oğan ve mhp asıl giriyor piyasaya ince ince🤔. Acaba ne? Azzz sora pardon seçimden sonra.🙂.
    Ne sonuç çıkacak dersen:
    İsterse Erdoğan kazansın isterse Kılıçtaroğlu. Değil kimsenin artık umrunda!
    Çünkü herşey güzel olacak🤗
    15 Mayıs’tan sonra🤗.

  9. Muhalefettte Tayyip Erdoğan devrilsin projesi öyle bir hal aldıki, seçmende, ülkeyi bölmeye geliyorlar, Türkiyenin çıkarlarını yabancılara peşkeş çekiyorlar havası oluştu. Bunun karşılığında çok yıprandığı düşünülen Tayyip Erdoğan Ülkenin bütünlüğü tehlike altında diyerek cephesini genişletti. Bunun sonucu olarak yeni bir milli cephe oluştu ve bu cephe bu seçimi alacak pozisyona geldi. Bundan sonrada yazarın dediğine katılıyorum Japonya gibi ülkelerde olduğu gibi iktidarı çok uzun yıllar Akpartinin lokomotifliğindeki milli cephe yönetecektir.

    • Bizim millet o eski okumamış cahil millet değil, iletişim araçları ve eğitim çok ilerledi. Milletimiz kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor ve ona göre de oyunu kullanacaktır. Böyle bir muhalefet olduğu sürece de milli cephe inşallah kazanır. Ülkemizi bir Suriye veya Ukrayna olmasını istemiyorsanız siz de milli cephede olun.

  10. Seçimden sonra Erdoğan görevi Kılıçdaroğlu na devredip “bay bay Kemal” diyerek Beştepe den ayrılacak. Kılıçdaroğlu da Erdoğan a “bay bay Erdoğan” diyerek arkasından el sallayacak. tabi Erdoğan görev devir teslim törenine gelirse?

  11. BEN SÖYLEYEYİM: BU İŞ KARAKOLDA BİTER
    Bir sürecin anormal bitmemesi, yani doğal seyrinde bitmesi için bileşenlerinin, en azından” tarafların normal olması ” gerekir.
    Herşey anormal olacak.
    Ancak, sonuç normal olacak.
    Böyle bir Dünya yok.
    Bu ülkede normal olan birşey var mı?
    Kendimden de şüphelenir hale geldim.
    Zira akıl hastaları herkese “deli” der.
    Ancak hiçbir şekilde problemin kendisinde olduğu ihtimali üzerinde durmaz. Bunu dile getireni de düşman beller.
    Ben de kendimden şüpheleniyorsam demek ki, akıl sağlığım yerinde diye teselli oluyorum.
    Bu ülkede herşey “tabu”
    Yani:
    –Sorgulanamaz;
    –Sorgulanması düşünülemez;
    –Bize dayatıldığı şekliyle kabulü zorunlu.
    Din, vatan sevgisi, cinsellik, millet sevgisi en başta.
    İllâ ki birilerinin dayattığı şekilde ve kalıplarla ele almak zorundasın.
    Güya muhafazkar kesimden sapkınlar çıkınca
    “helâl LGBT” kavramı üretilmek zorunda kalındı.
    Tüm kavramlar bağlamından kopartılarak, tamamen yapay hale getirilmiş.
    Size tekrar sorayım herşeyin anormal olduğu ülkede sonuç normal olur mu?
    Bu durumda sonuç normal bitmez.
    Yani karakolda biter.

  12. bu seçimde sandıktan değişim iradesinin çıkmasını bekleyen, temenni eden milyonlar var. bu seçim pek çok siyasinin hem siyasi hayatını hem de sağlığını etkiledi gibi görünüyor, sayın ince de dün rahatsızlanmıştı, kendisine geçmiş olsun diliyorum. elbette herşeyi koltuğa bağlı olanlar için inanılmaz stresli bir seçim süreci geçiriliyor. oysa işi fazla uzatmanın kimseye faydası yok, gelmenin bir zamanı olduğu gibi, gitmenin de bir zamanı ve bunun bir farkındalığı olmalı. şimdi iktidar ortaya somut bir gerçek olarak koyamadığı iddialarını montaj videolar, fake/uydurulma pankartlarla desteklemeye çalışıyor. gerçeği yoksa sahtesini mi alalım?
    farklı eğilimlerin, çeşitli renklerin bir benzemezlik değil bir zenginlik olduğunu anlatmaya çok çalıştık, sonra ne oldu? millet ittifakını benzemezlikle eleştirmeye hatta karalamaya çalışanların benzer şekilde ittifaklar kurmaya, kapının önünden geçen hatta geçmeyen hatta hayır diyenleri bile kendilerine katılmaya ikna etmek için çalıştıklarını gördük sonuçta.
    millet ittifakının mutabakat metni, toplumun geniş kesimi tarafından satın alındı ve daha önce benzerini görmediğimiz miting alanlarındaki büyük coşku bunu kanıtladı. ben birleşe birleşe geliyoruz mottosunun çok önemli olduğunu düşünüyorum, bulunduğumuz yer kutuplaşmayı değil, birleşmeyi gerektiren bir coğrafya. bu ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, insanların birbirinden nefret etmesini sağlamaya çalışan dilden ve zihniyetten acilen kurtulmamız,
    birlikte yaşama ve ayakta kalma refleksimizi geliştirmemiz gerekiyor.
    seçimden sonra ilk iş yeni bir siyasi dil inşa etmek olmalı.
    kapsayan,
    kucaklayan,
    birleştiren.
    birleşe birleşe gelen bir dil.

  13. ddn: ” Bunlarda saygı bu kadar işte aylardır uyarıyorum bunlar iktidara gelince müslümanlara ülkeyi dar edecekler. ” Bu adam HD’ye çok benziyor.

    Bu dediklerini Babacanmı yapacak, Ak partiden kopmuş muhafazakar, dindar biri.

    Bu dediklerini Davutoğlumu yapacak Ak partiden kopmuş muhafazakar Konyalı, dindar biri.

    Bu dediklerini Meral Akşenermi yapacak MHP partisinden kopmuş muhafazakar, Namaz kılan, Milliyetci, dindar biri.

    Bu dediklerini DP liderimi yapacak Adnan menderesin Partisi Muhafazakar , dindar biri.

    Bu dediklerini Saadet liderimi yapacak Erbakanın partisi Muhafazakar , dindar biri.

    Bu dediklerini CHP’mi yapacak Diyanet işleri başkanlığını kuran parti, Demokratik parti(Her inanca saqygılı parti)

    https://www.politikyol.com/kilicdaroglu-diyaneti-kuran-chp-kimsenin-de-gucu-diyanet-isleri-baskanligini-kapatmaya-yetmez/

    Psikoloji uzmanların dediği gibi senin çoçukluğuna inelim.

    Kanal 7’de iran yapımı Hz. Yusuf Dizisi var.

    Mısır Medeniyetinde iki güç var biri Krallık , Diğeri Amon Tapınağı.

    Züleyha bazen Hz Yusufu Amon tapınağına Götürürdü. Hz. Yusufda sorularıyla Züleyhaya alaylı düşünmeye davet ederdi.

    Birgün Amon tapınağındaki adam Halkı horlamış Hz yusufun Efendiside(Kırallık) tapınağa ziyarete geliyor ama o inanmıyor Görevliyi haddini bil diye öldürüyor.

    Amon tapınağı görevlileri bir düzenekle put’a ses çıkartıyorlar. Halkın inancını sömürerek, Halkın paralarını götürüyorlar.

    Avrupada’da iki Güç vardı Krallık ve Kilise Benim ortaokul tarih öğretmenim anlatırdı Doğuda Büyük meyveler var, Zenginlik var diye Kilise, Haçlı ordusu kuruyor Doğu ülkelerine gönderiyor. Yani anlayacağın hep para para meselesi Din meselesi değil.

    Avrupa Fransız reformu ve Rönesas ile Klisenin Gücünü Alıyorlar.

    AKP Hükümetini görünce Cumhuriyet yılını daha iyi anlıyorum “Din elden gidiyor” Diye bazı Münafıklar dini kullanarak parayı götürmüş.

    • Hor : Hiçbir değeri ve önemi olmayan, aşağı, değersiz, önemsiz.

      “Beni, yoksul diye hep hor gördüler.”

    • ancak bir aptal kendisine düşman olan zihniyetin merhametine kendini gönüllü bırakır

  14. Muzaffer Sever 10 Mayıs 2023 De 23:15

    bu ara “yemek” sözü özellikle medyada çok geçiyor, popüler oldu, pekerden yeşildağa bir yeme meselesidir gidiyor.
    neredeyse her şeyle ve herkesle sorununuz var sayın sever, bu defa da sanat camiasıyla ne derdiniz var?
    sevgili sanatçılarımızın büyük çoğunluğu pek çok sosyal projede yer alıyor, afetlerden hastalıklara pek çok yardım seferberliğinde büyük para yardımlarıyla destek veriyor, şehitler konusunda yaptıkları paylaşımlar ise sosyal medyalarında duruyor, gidip bakın. eleştirileriniz varsa önce siz ne yapıyorsunuz anlatın bakalım kendi marifetinizi açıklayın ve bir örnek olarak kendinizi ortaya koyun,
    aksi halde söyledikleriniz basit bir polemikten ve ucuz particilikten öteye gitmez. derdiniz şehit hassasiyetinden çok, desteklerinin iktidara değil, muhalefete olmasından kaynaklanıyor sanki.
    sayın imamoğluna gösterilen dayanışma ve destek sadece sanat camiasının değil, milyonların refleksidir, sonrasında istanbul havaalanını ve konya mitingini izlemediniz mi? halk, her zaman mağdurun yanında olmuştur. istanbul seçimlerinde mağdur edilmiştir, yargı yoluyla mağdur edilmeye çalışılmıştır, şimdi de meydanlardaki kendisine gösterilen büyük coşku, büyük sevgi nedeniyle çekemeyenler oluyor.
    ortaya demokrasi adına bir artı değer koymadığınız sürece kimin sahte olduğunu düşünmenizin pratikte hiç bir karşılığı yok, kimse umursamaz.

  15. Kk ya oy vermedim, asla da vermem elimin kırılmasını tercih ederim. Sinan Oğan yada Muharrem ince

  16. 1)seçmenin %50 si bir parti yada kişiyi seçmişse (istiyor kabul ediyorsa) isterse celladına aşık olsun! Bir şey demem seçilenlere🙂
    Yorumum: bu kadar insana dokunmuşlar! nassı dokunmuşsa dokunmuş onu ben bilemem🤗
    Bunu araştırıp bulması gereken;
    -ben değilim!
    -Mafya değil!
    -Diş güçler hiç olmamalı zaten 🤗.
    (doğru cevap:MUHALEFET! 😂. fötö kopyası değil korkmayın😂😂😂😂).
    2)çiller zamanında ekonomi (faiz bir gecede kaç katına çıkmıştı!) Döviz zaten kimse anlamıyordu)
    Bir kitap fırlatıldı..
    Birileri geldi Nasssssss…tıısss!!. Dedi
    Şunu şuraya yapıyom bunu buna veriyom dediler! Kimse bişey diyemedi!!!
    Faize şu kadar kura bu kadar ..
    Eeeee????
    Soğan patates çıkmış 30’a diye,
    İktidarı indirecekler 9’a😯😯😯😯😯
    De get leng derler adama😡.
    Not: bu seçim Cumhur akp ve mhp .. ile
    Millet Chp ve iyi p .. arasında geçiyor.
    Yani kimse kandırmasın birbirini😡.
    Demem o ki, her bi haltı yiyip yiyip gene çıkmasın kimse yüklemesin suçu suç varsa seçmene!!!!!!!!!!!
    😡yasama yürütme yargı varmı bu ülkede?
    😡iktidar ve karşısında muhalefet?
    😡Anayasa ve kanunlar yürürlüktemi yürürlükte!…
    Öyleyse, … suç hata varsa! Ara kendinde önce🤗.
    (PAZAR PAZAR MİLLETİ BOŞUNA SÜRÜKLEMEYİN ORAYA BURAYA BENCE😡)

  17. Fehmi bey oldukça açık konuşmuş: “Ben bu seçimde sandıktan değişim iradesinin çıkmasını bekliyorum. Ama bu bir tahmin değil, bir temenni.” Açık olmak iyi bir şey.

    Ben bu temenniyi şöyle yorumladım:
    21 yıllık istikrardan usandık!İstikrarın
    getirdiği gelişmeler,ülkemize kazandırdığı devasa eserler kabak tadı vermeye başladı!Çankaya köşküne eşi başörtülü olan vekillerin
    eşsiz davet edildiği günleri özledik!
    Memurların asla başörtülü çalışamadığı günleri,başörtülü öğrencilerin okul kapısından içeri sokulmadığı,başörtüsünün patlayıcı maddeden daha tehlikeli görüldüğü günleri özledik!Edirne’den Kars’a duble yollar da ne olacak öyle?SSK
    hastanelerinin bodrum katlarında saatlerce ilaç kuyruğunda beklemenin tadı da damağımızda kaldı!Uluslararası gelişmelerde, burnumuzun dibinde yaşanan hadiselerde Türkiye diye bir ülkenin
    olduğunu hatırlayan olmazdı.Dolayısı ile hiç rahatsız edilmez,suya sabuna dokunmazdık.Azerbaycan’a yardım etmek falan da neyin nesi?Hülasa böyle insanı sıkacak daha onlarca, yüzlerce madde sıralanabilir.Fehmi bey değişim istemekte haklı! Türkiye’nin başına da İBB İmamoğlu gibi şov yapacak,5 yılı boş geçirecek bir başkan getirmek şart!Maksat değişim olsun!

    Fehmi bey şunu da demiş:”Farklı eğilimler, siyasilerin ve partilerinin tek tek çıkarlarından daha büyük bir amaç için bir araya gelebildiler.” İşte buna hiç katılmıyorum.Millet İttifakı’nın 7 üyesinin her biri kendi çıkarı için bir araya geldi.Bu,gün gibi aşikar bir durum.

  18. Yıllardır takip ettiğim nadir yazarlardan Fehmi Koru, neden? Çünkü çizgisini muktedire göre değiştirmeden kendi doğrularını yazabildiği için. Böyle olunca da dokuz köye sığdırmadılar. Tüm yazılarına katılmasam, zaman zaman burada farklı görüşlerimi ifade etsem de bu böyle. Son cümledeki temenniniz bizim de temennimiz. Sosyal medyada yayınlanan ifşa videoları bir kez daha gösterdi ki bunların derdi sadece kendileri. O koltuğun altında daha neler neler var ki bırakmak istemiyorlar. Araştırılması istenen en kritik olayların üstünü örtmek için yoğun çaba sarf ediyorlar. Hal böyle olunca da aklımıza bunu da mı sen? demek geliyor.
    Ülkemiz, milletimiz, geleceğimiz için hayırlı-güzel bir 14 Mayıs gecesine ulaşmak ve 15 Mayıs sabahına uyanmak dileği ile…

  19. HER ŞEY AKPARTİNİN SUÇU AKPARTİ KİMİN SUÇU

    Seçimi cumhurbaşkanına artvinde yapılan taşlı saldırıyı görmezden gelip imamoğluna erzurum güzellemesi yapan sanatçılarla birlikte görünürde masa6 kazanacak. Gerçekte ise bütün operasyonları yürüten Fetö ve pkk.
    HDP yüze yakın kazandığı milletvekili ile seçimleri kazanıp artık zamanı geldi diye özerklik isteyecek, halk katılımının olmadığı sur ilçesindeki hendek direnişini devlet bütün gücü ile 3 ay gibi bir sürede aşabilmişti. YPG ile birlikte hdp nin bütüncül ayaklanmasını kim durdurabilecek, kılıçtaroğlu ve masa6 mı.
    Sayın yazar seçim sonrasını merak ediyor. Çok merak etmeye gerek yok, bizim sürecimizi yaşayan ukrayna, ırak, suriye gibi, pakistan gibi ülkelere baksın. 2 yıl sonra bir sığınıkta korkudan titrerken soğanın 30 lira olduğunu, akaryatın 32 lira olduğunu yaşananların kaçınılmaz olduğunu birbirimize anlatırız.

    • bu ülkenin çok aydınlık insanları var, aydınlık yarınlar inşa edecek olan.

      bütün operasyonları yürüten bir fetö, pkk ise bu ülkenin yargısı, askeri, polisi yok mu? montaj videolar, uydurulmuş pankartlarla uğraşmak yerine neden gereken yapılmıyor madem? sanal bir gerçekliğe mi inanalım bizde?
      ülkeyi iyi yönetecek bütün zaman ve güce sahiptiniz, keşke hdp ye 100 mv çıkaracak zemin sağlamasaydınız da ülkeyi adaletle, iyilikle yönetseydiniz siz de şimdi vahlanmak yerine gönenenler olsaydınız. mecliste rüşvet alan milletvekilleri elini kolunu sallayarak, işine devam ederse, kendi bakanlığına fahiş fiyatlarla mal satan bakanlar çiçeklerle uğurlanırsa, meydanlara mafyalar çakarlı arabalarla gelirse, teröristler devlet televizyonlarına çıkarsa, önüne gelen yolsuzluk dosyaları ifşa ederse bu zeminde hdp 100 milletvekili çıkaracak hale gelir mi? bundan kim utanmalı sizce?
      keşke adaleti tesis edebilseydiniz,
      keşke yolsuzluğa geçit vermeseydiniz,
      keşke bu kadar ayrıştırmasaydınız,
      keşke paylaşımda da adalet sağlasaydınız.
      keşke ihale kanunu 190 defa değiştiğinde hassasiyet gösterseydiniz.
      keşke şehirlerde hendeklerin kazılmasına neden göz yumulduğunu sorgulasaydınız.
      keşke kadroları bizden olanlarla değil, liyakatı olanlarla doldursaydınız.

      seçim sonrası, bizim karanlık değil, aydınlık yarınlarımız var.
      kuşkusuz cahil, bağnaz, eli palalı ortalık karıştırmak isteyenler olacaktır ama bu uzun sürmez, sürdürülemeyeceğini görecekler, halk sağduyusuyla buna izin vermeyecek, sandığa, haklarına, yarınlarına sahip çıkacaktır.
      inşa edeceğimiz çok şey var.

    • ddn 9 Mayıs 2023 De 15:06
      Soru basit neden bu kadar ortamı gerdiniz ki; erzurumdaki taşlı saldırıyı kınayanlar artvindeki cumhurbaşkanımızı taşlayan, korumaları komaya sokan eylemi kınadılar mı?

      ddm 9 Mayıs 2023 De 17:45
      Bir gazetecinin ”Başbakan Erdoğan’ın Hopa’ya yaptığı ziyaret öncesinde çıkan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu;
      ”Siyasetçiler gittikleri illerde, ilçelerde özgürce propagandalarını yapmalılar. Hiçbir yerde hiçbir siyasetçi şiddetle karşılaşmak istemez, doğru da bulmuyorum” karşılığını verdi.
      Her türlü düşüncenin dile getirilmesinin, demokrasinin güzelliği olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
      ”Eğer siz bir siyasetçi, bir yere geldiğinde, onun düşüncelerine tahammül edemeyip, onu protesto ederken taş, sopa gibi şeyler kullanıyorsanız bunlar doğru değil, bunu tasvip etmek de mümkün değil.

      sayın kılınçdaroğlunun sosyal medya mesajlarına bakmadım, sanırım haber yeterli olur.

      benim sorum da basit, çok soru gibi duruyor aslında bir soru;
      halkın oylarıyla meclise gelen hdp ye kimin ne verdiğini sormadan önce onbinlerce dolar alan milletvekilinin hala mecliste ne işi olduğunu sormalı değil miyiz? milli güvenliğimiz için bir tehdit olduğunu düşünmüyor musunuz?
      rüşveti kim veriyor, abd mi? rusya mı? bae mi? içerden birileri mi?
      ne karşılığında?
      ne satıyor?
      kime satıyor?

      ben sizin sorunuzu cevapladım,
      siz de benim sorumu cevaplayın,
      bu cevapların karanlık gelecek senaryolarınızı kurgularken bir açılım yaşamanıza faydası da olabilir bakarsınız…

      • Sorumu cevaplamamışsınız, okumamışsınız bile, zaten muhalefetin okumamasından düşünmemesinden şikayet ediyorum. Sizin için değil de değerli okur için tekrarlıyorum. Cumhurbaşkanımıza yapılan Artvin saldırısına bugün Erzurum saldırsını kınayan sanatçılar benzer mesajlar paylaştı mı? Aynı hassasiyeti gösterdiler mi?

        • sizin müstakil bir yorumla,
          bana yönelttiğiniz soruda genel bir ifade var;

          ddn 9 Mayıs 2023 De 15:06
          “erzurumdaki taşlı saldırıyı kınayanlar” artvindeki cumhurbaşkanımızı taşlayan, korumaları komaya sokan eylemi kınadılar mı?

          erzurumdaki taşlı saldırıyı kınayanlar yani herkes; siyasiler, sanatçılar, seçmenler, sivil toplum örgüt mensupları, gazeteciler,
          muhalifler ve yandaşlar…
          elbette sayın erdoğana yapılan o saldırı da sayın imamoğluna yapılan saldırı gibi toplumun her kesimi ve spesifik olarak sanatçılar da aynı şekilde kınamış ve aynı hassasiyeti göstermişlerdir. o nedenle geneli temsilen bir siyasi liderin ifadesini alıntıladım. o dönemin resmi bir ifadesidir. 2012 yılında bugün gibi kullanılmayan sosyal medya mesajlarını ya da tek tek sanatçıların ifadelerini mi paylaşalım? üstelik 2012 lere gitmeye gerek yok, daha geçenlerde ekranlarda rahatsızlandığında toplumun bütün kesimlerinden kendisine ilgi ve hassasiyet içeren geçmiş olsun mesajları paylaşılmadı mı?

          şimdi,
          siz benim soruma cevap verin;

          halkın oylarıyla meclise gelen hdp ye kimin ne verdiğini sormadan önce on binlerce dolar alan milletvekilinin hala mecliste ne işi olduğunu sormalı değil miyiz?
          milli güvenliğimiz için bir tehdit olduğunu düşünmüyor musunuz?
          rüşveti kim veriyor, abd mi? rusya mı? bae mi? içerden birileri mi?
          ne karşılığında?
          ne satıyor?
          kime satıyor?

  20. Eveeeet ! Şu vatan millet aşkı vallahi nelere kadir , insanın gözleri yaşarıyor !
    ” Doğru zaman , yanlış adam,
    Recep Tayip Erdoğan ,
    Sakın haa ! aman aman !
    Yandık bittik anam anam ”

  21. Bu seçimi ülke için eski seçimlerden daha önemli hale getiren yeni bir durum var. Siyasi tarihimizde ilk kez dar kalıpların kırıldığı, geniş cephelerin oluştuğu bir seçim bu. Cumhuriyet’i kuran siyasi parti ile Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren kendisini dışlanmış hissedenleri temsil eden partiler aynı seçim pusulasında yer alıyorlar.
    Muhalif yazarlar bu zamana kadar hep olaylara şaşı baktılar yine bakiyolar.milletteki kimler chp zihniyetinden kendini dışlanmış hisseden geniş halk toplulukları kimler..%0.1-0.5.1lik akp den kopma neidüğü belirsiz partiler mi😊
    Veya
    Sandıktan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın seçim kampanyasına fiilen katılanlar, sonrasında büyük bir enerji boşalması yaşayacaklar. İstedikleri gerçekleşmiş olanlar ile beklediklerine erişemeyenlerin ruh halleri elbette farklılık gösterecektir; ancak yine de yoğun mesaileri nihayet sona erdiği için hepsinde bir rahatlama görebiliriz.😊
    Yazar eger bu seçimi erdogan kazanırsa yepyeni çok farkli bir türkiyenin ortaya çıkacağından hakkaten yeni bir dönemin başlayacağından bihaber..ona göre tamam seçim bitti.kazanan kazandi gibi zannediyor.
    Bu muhalif kafaların yeni türkiyeyi okuyamadigi ućin %150 enflasyon olan ekonomik krizle ve hatta depremle kıvranan ülkeye ramen iktidar hala %45 oy alabilmekte ve 7 muhalif parti birleşmek zorunda kalmakta.ve bunca iktidar açısından olumsuz duruma ramen seçimi kazanacaklarından emin değiller ve MERAKLA bekliyolar😊
    Ama yine kaybedecekler inş.Ayasofyayı açan insani inş Allah yarıyolda koymaz.

  22. Deniz Baykal’a yapılan kaset şantajı ve MHP’li vekillere kurulan tuzaklar siyasete yön vermek isteyenlerin ne denli tehlikeli olduklarını hatırlattı.
    Muharrem İnce’nin Libya, Karabağ hassasiyeti, savunma sanayii hakkındaki görüşleri ortada. HDP-PKK çizgisine karşı tavrı net.
    Erdoğan liderliğindeki Türk dış politikasını destekleyen ve stratejik ürünlerin geliştirilmesini savunan M. İnce karşısındaki cepheyi kim bilir ne zaman farketti?
    CHP’de Kılıçdaroğlu’nun nüfuzu attıkça içinde büyüdüğü partiden onu ayrılmaya iten sebepler nelerdi?
    CHP’yi çepeçevre saran bu yeni durum birçok seçmeni rahatsız etmekte. Bugün CHP seçmeninin vereceği karar çok kritik. %25’lik partinin %10’luk HDP’ye teslim edilmesi nasıl izah edilebilir bilinmiyor.
    Seçim atmosferinde Muharrem İnce demokrasiyi, özgürlükleri dilinden düşürmeyen muhalif medyada yer bulamadı. Muhalif gazeteciler bu iki isme köşelerinde ve ekranlarında yer vermediler.
    Muharrem İnce milli duruşunun bedelini ödüyor. İftiralar ve montajlarla yıpratılmak istenen M. İnce, kendisine diş bileyen bloku yakında deşifre edecektir.

  23. Erzurum’da meydana gelen provokasyonun konusu CHP’li Ekrem İmamoğlu. Olayın temel hedefi şüphesiz 14 Mayıs seçimleridir. Kazanacağız diye yola çıkan muhalefet, sahaya inince gerçekle yüzleşti. Önce Muharrem İnce’yi linç ettiler. Sonra yalvardılar. Şimdi de yine FETÖ kasetleriyle yok etmeye çalışıyorlar.
    Kazanamayacağını iyice anlayan muhalefet, kaos ve gerilime yöneldi. Erzurum’daki, bu işin ne ilk provokasyonudur ne de son provokasyonu olacaktır. Ancak işin içinde Ekrem İmamoğlu olunca başka hesaplar da yapmak lazım.
    İmamoğlu ve ekibinin, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hiçbir şekilde içine sindirmediğini herkes biliyor. Meydan meydan gezmesinin sebebinin Kılıçdaroğlu’nu seçtirmek olmadığını da herkes biliyor. Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’nun kaybedeceğini gördüğü için CHP liderliğine oynamaya başladı.
    Üzerinde durulması gereken asıl soru şu: Kemal Kılıçdaroğlu’nu kasetle işbaşına getirenler, şimdi de Ekrem İmamoğlu’nu provokasyonla işbaşına mı getirmek istiyor, yoksa Ekrem İmamoğlu tamamen kendi kişisel düşüncesiyle mi hareket ediyor?..

  24. Her iki durumda da, iktidarı elde edecek ittifak partileri ile muhalefete düşecek ittifakı oluşturan partilerinin de birincil amacı varlıklarını TBMM’de kanıtlamaları, sürdürmelerine yöneliktir. Tali amaçları elbette olacaktır. İttifak dışında kalan siyasi partilerin ise varlığı ancak seçim zamanları hatırlanacaktır veya yok olmaya yüz tutacaktır.

    Doğrusu ben, TBMM’de oluşacak çok partili tabloda, hele, -hangi ittifak olsa da- Cumhurbaşkanlığını almış ama meclis çoğunluğunu kaybetmiş ittifakın halini çok merak ediyor olacağım. Bu tablo yasama ve yürütme icraında nasıl sonuçlar doğuracaktır ve ne gibi meclis içi yeni ittifakların kapısını aralayacaktır, gerçekten merak edilesi bir durumdur bu..

    İnanılmaz şekilde, birbirine benzemez partilerden oluşan her iki ittifakın partilerinin öncelikli amacı değişimin gerçekleşmesi ya da mevcudun yerini koruması kadarıyla kısa vadelidir, zira seçim sonrası, ittifakı oluşturan partilerin ideolojik öncelikleri ancak kendi çıkar veya amaçlarının gerçekleşebileceği kadar ittifakların devamını sağlayacaktır. Bu bile başlı başına bir gizli/kapalı koalisyon yöntemidir ki, bizim gibi bir ülkede her an çökmeye mahkumdur.

    Hele meclis çoğunluğu/aritmetiği, millet ittifakının parlamenter sisteme geçiş vaadini gerçekleştirmeye el vermeyecekse -kimilerine göre müstakbel- “cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’dan, yetkilerini devretmekte ayak direyecek “yeni bir Erdoğan” neşet eder mi acaba?” sorusu en merak edilesi bir durum değil midir? Bu gibi bir durumda millet ittifakının ana değil atar damarını teşkil eden sağ muhafazakâr beş parti, meclis içi ittifakın yeniden şekillenmesinde başat rolü üstlenecek, belki de sitem değişikliği için cumhur ittifakı ile birlikte harekete geçecektir.

    Yeni sistem, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi en çok Ak Partinin tekerine takoz koymuş, yürüyüşünü zora sokmuştur. İttifak etmeyi de, sırf başkanlık sistemini gerçekleştirmek için ilk olarak Ak Parti denediğinden bu ona pahalıya mal olmuş ve herşeye rağmen bugün bile yüzde 40 bandındaki oy oranıyla birinci parti durumumda olmasına rağmen hükümeti kurmaya yeni sistem nedeniyle çok uzak kalmıştır.

    Seçim sonrasında ben, iktidarı millet ittifakı elde etmiş olsa, yanında da meclis çoğunluğunu alsa bile, bu ittifakın seçim öncesi halı altına süpürülen hastalıkları yeniden nüksedecek ve bir “yönetişim” ortaya koyamıyacakları kanaatindeyim.

    Tam tersi bir durumda ise artan otoriter bir yönetim ve bozuntusu devam edecek bir ekonomik düzenin varlığını öngörüyorum.

    Cumhurbaşkanlığını almış ama meclis çoğunluğunu elde edememiş her iki ittifaktan birinin yönetiminin uzun vadeli olmayacağı, yani seçilinen dönemi tamamlanamayacağı, siyasi tartışmaların/krizlerin ayyuka çıkacağı, kötüleşen ekonomik durumla beraber neticede erken bir seçimin kapımızı çalacağı öngörüsü içerisindeyim. Mevcut sistem yapısıyla yeni/erken bir seçimin nasıl yapılacağı, yeniden zorunlu kalınacak yeni ittifakların nasıl oluşacagı ise bir muamma.

    Parlamenter (istişari) bir sitemden alelacele ve zemini oluşturulmadan (kuvvetler ayrılığı sağlanmadan ya da denge denetim mekanizmaları oluşturulmadan) geçilen yeni sistemin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ülkemize hediyesi malesef siyasi belirsizlik, “yönetilememezlik” olmuştur.

    Karamsarlığım devam ediyor.

    • Hasan bey “Mevcut sistem yapısıyla yeni/erken bir seçimin nasıl yapılacağı” bir muamma filan demişsiniz de öyle değil, şu anda yaptığımız erken seçimi nasıl yaptıysak sonrakini de öyle yaparız, yani ysk ne derse o!

Yoruma kapalı.