You are currently viewing Son zamanlarda anlamakta zorlandığım konular var [Belki sizler anlarsınız diye yazıyorum]
Fotoğraf Wall Street Journal'den..

Son zamanlarda anlamakta zorlandığım konular var [Belki sizler anlarsınız diye yazıyorum]

Açık kanalda yayınlandığı için geçen akşam oynanan Türkiye-Hollanda milli maçını çoğunuzun keyifle izlediğini varsayıyorum. Sonuç pekala 4-0 da olabilirdi; iki dakika süren bir gaflet anında rakipten iki gol geldi ve maç ‘Türkiye 4 – Hollanda 2’ sonucuyla bitti.

Dört golden üçünü kaydeden Burak Yılmaz’ın fileleri havalandırdıktan sonraki tavırları benim kadar sizin de dikkatinizi çekmiştir. Gollerine sevinen takım arkadaşları kendisine sarılmak için koştuklarında onu yakalayamadılar; garip el-kol işaretleriyle bir yerlere karşı mesaj vermeyi yeğliyordu çünkü…

Oysa onun yüksek perdeden seslendiği tribünler Korona yüzünden boştu.

Takım arkadaşlarıyla golün sevincini paylaşmak varken boş tribünlere kafa tutmanın gerekçesini anlayamadım.

Bir derdi olmalı golleriyle konuşmasına alıştığımız mahir oyuncunun, ama ne?

Anlamadığım işler son zamanlarda giderek artmaya başladı.

AK Parti kongrelerinin tıklım tıklım ve lebalep olmasını anlamadım 

Maçtan bir önceki anlamadığım konu AK Parti’nin büyük kongresiyle taçlanan kongre gösterileri…

Lebalep ve tıklım tıklım sözcükleri kullanılarak övünülen kongreler iktidarın Korona ile mücadele üslubuyla taban tabana zıttı. Hepimizden maskeli ve mesafeli davranış bekleniyor tam bir yıldır; oysa tıklım tıklım kongrelerde insanlar lebalep (bu sözcük ‘dudak dudağa’ anlamına geliyor) oturuyorlar.

Kongre yapılan illerden birinde yaşayan bir tanıdığım o ilin AK Parti kongresine gitmiş, ardından yalnız kendisi değil çevresindeki bütün insanlar ve komşuları yataklara düştüler. Bazısı bayağı ağır da geçiriyor hastalığı…

İl kongrelerini tıklım tıklım yaparak, sonra büyük kongrede sadece salonu lebalep doldurmakla yetinmeyip dışında da binlerce insanı toplayarak kime ne mesajı verdi AK Parti?

Evet, anlamadığım konu bu işte.

AK Parti tabanı, hiç değilse çekirdek taban, hastalanmayı bile göze alacak kadar lidere bağlı; mesaj onlara olamaz. AK Parti muhalifleri, kongrelerdeki kalabalığı görünce, AK Partili olacak değil. AK Parti’ye oy verdiği halde sonradan savrulmuşlar kalabalığa bakıp yanlış yerde durduklarını anlamış olmadılar; bunu da öyleleriyle görüştüğüm için biliyorum.

O halde kimeydi mesaj?

Görüştüğüm bir dost, “Mesaj filan yok” dedi ve ekledi: “Liderler kalabalıkları seviyor ve coşkuyu sürdürmek için kendilerine kalabalıkların vereceği doping gerekiyor…”

Herhalde öyledir; Korona günlerinde olduğumuz için tam anlamakta zorlansam da görüşüne itibar ediyorum.

Ekonomik tavsiyeyi de anlamadım

Kongre konuşmasında AK Parti liderinin vatandaşlardan yeni bir beklentisi oldu. Vatandaşların yastık altında muhafaza ettikleri altınları ve yabancı paraları bulundukları yerden çıkarıp bankalar yoluyla ticari hayatın içerisine sokmalarını istedi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

Herhalde “Hastalık var, sağlık var” düşüncesiyle elde ihtiyaten tutulan ufak paralar vardır, ama ticari hayatı canlandıracak büyüklükte bir meblağın söz konusu olacağını sanmam. Nitekim bazı araştırmalar da ‘yastık altı’ tabirine uygun bir alışkanlığın ortadan kalkmakta olduğunu göstermekte. 

Ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için daha keskin çözümler gerektiğini düşündüğüm içim bu tavsiyeyi de anlamadım.

Wall Street Journal haberinde borç ödemeyle ilgili kutu..

[Dünyanın her tarafındaki yatırımcıların okuduğu ve bu özelliğiyle ABD’nin en yüksek satış rakamına sahip yayını olarak bilinen Wall Street Journal gazetesi, dün, “Türk ekonomisi yeniden zorda” başlıklı bir habere geniş yer verdi. Haber içine yerleştirilmiş bir kutuda yazılanları okurken ben irkildim. Gazete Türkiye’nin ödemeler dengesinin olumsuz etkilendiğini, ithalatın karşılanmasında ve yabancı bankalara olan borçların ödenmesinde güçlük yaşanabileceğini yazıyor. Türk bankalarının yabancı bankalara borcu 88.7 milyar dolarmış, bu da ülkenin GDP’sinin yüzde 12’sini teşkil ediyormuş. Gazete, “Daha önce bankalar borçlarını ertelemek istediğinde alacaklılar talebi uygun görmekteydi, ancak şimdi güven sarsıldı, kurumlar vadesinde ödeme isteyeceklerdir” de diyor.]

Zihnimde bu anlamadığım üç konuyu taşırken dün akşam dördüncü bir muamma ile karşılaştım.

Hani Çin aşısı iyiydi, alternatifin ithalini anlayamadım

Sağlık bakanı “En iyisi bu olduğu için biz Çin aşısını tercih ettik, zaten önceden bildiğimiz yöntemle üretilmiş tek aşı bu, yapay yöntemlerle üretildikleri için diğerlerinin yan etkileri olma ihtimali var” anlamına gelen gerekçelerle tavsiye ettiği için “Gelin, aşınızı yapalım” dendiğinde hiç düşünmeden gidip iki aşımızı da olduk. 

Etrafımızdaki mütereddit tanıdıklara da “Zamanı geldiğinde gidin olun, yararı da herhalde vardır ama zararı olmadığı muhakkak” diye propagandasını bile yaptık Çin aşısının…

Dün akşam, sağlık bakanı, “1,5 milyon doz Biontech aşısı geldi, sırası gelene onları kullanacağız” açıklamasını yapmasın mı?

Çin aşısına atfedilen üstün değer uçtu gitti, “Acaba biraz daha beklese miydik?” diye düşünür olduk.  

Bizi bu duruma düşüreceğine bedava bile teklif edilmiş olsa başka bir aşıyı devreye sokmamalıydılar.

Anlayamadıklarım, işte görüyorsunuz, her geçen gün biraz daha artıyor.

Burak Yılmaz’ın attığı her golden sonra sevinmesi gerekirken boş tribünlere dönüp bağırarak vermeye çalıştığı mesajı anlamadım. 

AK Parti’nin uyarılmasına ve Korona günlerinde olmamıza rağmen kongrelerini büyük kalabalıklarla yapmak istemesini, salonlara topladığı kitlelerle kimlere mesaj verdiğini de anlamadım. 

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük kongrede vatandaşlara seslenirken ‘yastık altı’ deyimi eşliğinde küçük tasarrufları harekete geçirme tavsiyesinde bulunmasını, bunun ülke ekonomisinin sorunlarını sona erdirmeye yarayacak bir çözüm olacağını kuşkulu buldum ve anlamadım. 

İki kez olduğum Çin aşısının alternatiflerinden üstünlüğü ileri sürülmüşken, BionTech aşısı ithaline başlanmasını da anlayamadım.

Anlamakta zorlandığım bu konular yanında, benim çok önceden fark ettiğim, ancak anlatmakta zorlandığım bir konunun AK Parti büyük kongresinde en yetkili ağızdan teyit edildiğini gördüm.

O konu şu: Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Erdoğan partisinin son sekiz yılının icraatlarını sahipleniyor, önceki on yılı görmezden geliyor ve herkesin de o döneme aynı muameleyi yapmasını bekliyor…

İşte bunu anladım ve anladığım için de sevindim.

ΩΩΩΩ