Tuzu kurular için çözüm üretmekle iktidar yanlış yapıyor. Doğru çözüm önerilerim…

49
Reklam

“Tedarik zincirinde yaşanan sorunlar” kalıbı günlük konuşma dilimize girdiğinden beri hemen her alanda geriye gidiş yaşanıyor da, artış bir tek konuda görülüyor: Yalnızca her şeyin fiyatı artıyor

Biz bunu kendi ülkemizde TÜİK’in bile kabullendiği yüzde 48.69 oranındaki enflasyondan biliyoruz.

Global bir sorun bu. Daha önce enflasyon yüzü görmemiş ülkeler bile günümüzde hayat pahalılığı ile tanıştı. Her yerde soruna çare aranıyor.

Henüz her derde deva -veya her yerde uygulanabilecek- bir çare bulunduğu söylenemez.

Konu üzerinde düşünürken aklıma bugünküne benzer ortamlarda görüşlerine başvurulan bir ‘farklı bakış açısı uzmanı’ olan Edward de Bono geliyor ve geçen yıl vefat eden Maltalı profesörün yokluğunun sorun çözmede yaşanan kısırlığın sebebi olabileceğini düşünüyorum.

Edward de Bono’nun neredeyse boyuna ulaşan çok sayıda kitabı var ve bunların büyük bölümü dilimize de çevrilmiş bulunuyor.

Çevrilip yayınlandığına göre kitaplar okunuyor da olmalı. Okunuyorsa niye onun kitaplarında tavsiye ettiği türden farklı düşünce biçimine uyan tavsiyelerle karşılaşılmıyor?

De Bono’nun ‘farklı’ yaklaşımına koyduğu isim ‘lateral thinking’; bu deyime dilimizde karşılık olarak ‘yanal düşünce’  kalıbı bulunmuş. Çetrefil sorunlara bulunamayan çözümler ‘yanal’ yolla çözülebiliyor.

Reklam

Örnekler mi istiyorsunuz?

Toprakları üzerinde silahlı kalkışma sürdüren ayrılıkçı bir terör örgütüyle gizli görüşmeler yürüten bir hükümet bayağı bir mesafe de kaydetmiş ve sorun tek bir konuda düğümlenmiş. Örgüt terörden vazgeçmeye razı olmuş, ancak son anda işler sarpa sarabilir endişesiyle silahlarını teslime yanaşmıyormuş. Devlet Malta’dan çözüm üreticiyi çağırmış. Tarafları dinleyince, de Bono, şu tavsiyede bulunmuş: “Örgüt silahları teslim etmesin, satarak elinden çıkarsın…”

Sorun çözülmüş…   

Kitaplarında de Bono düşünce tarzını anlatmaya yarayan başka örnekler de verir.

Hatırladıklarımı paylaşayım.

Avustralya’da bir ailenin küçük çocuğuyla sonunda büyüklerin kahkahalarla gülmesiyle sonuçlanan bir oyun oynanırmış. Ortaya biri değer açısından büyük ancak cismi küçük bir demir para ile bunun tam tersi -cismi büyük fakat değeri az- bir madeni para konur ve evin küçük çocuğundan kendisinde kalmak üzere bunlardan birini seçmesi istenirmiş. Çocuk da her seferinde cismi büyük değeri az parayı seçince misafirler kahkahayı basarlarmış.

Misafirlerden biri ilk kez tanığı olduğu bu oyundan sonra çocuğun yanına yaklaşıp ona ‘gerçeği’ -yani cismi küçük paranın daha değerli olduğunu- açıklamış. 

Çocuk misafire şu cevabı vermiş: “Bilmez miyim, elbette biliyorum. İyi de dediğiniz gibi yapsam bir daha benimle bu oyunu oynarlar mı? Bilmez görünerek hiç değilse her seferinde dondurma paramı çıkarıyorum.”  

Reklam

İşte o çocuğun yaptığı ‘yanal düşünce’ oluyor.

Bir de şu örnek hatırımda:

Adamın birinin bir belalıya yüklü bir borcu varmış ve ödeyemiyormuş. Sonunda belalısı alacağını tahsil için adamın evine gelmiş. Belalı, adamı, borcunu derhal ödemezse öldürmekle tehdit ederken, içeriye adamın genç ve güzel kızı girmiş. Belalının havası değişmiş. Adama şu teklifte bulunmuş: “Sana bir şans tanıyacağım; gördüğün torbaya biri beyaz diğeri siyah iki taş koyacağım, kızın çekiliş yapacak. Siyah taş çıkarsa hem paramın karşılığı olabilecek nelerin varsa onları ve kızını da alıp gideceğim; kızın beyaz taşı çekerse hem ona dokunmayacağım hem de paramı ödemen gerekmeyecek.”

Kız belalının torbanın içerisine kaşla göz arasında bıraktığı taşların her ikisinin de siyah olduğunu gözlemlemiş. Elini attığında iki taştan hangisini çekerse çeksin, çektiği siyah olacak, bunun farkına varmış…

Hem babasını hem de kendisini bu heriften kurtarmak için ne yapmalı kız?

‘Yanal düşünce’ tarzı çözüm şu: Kız elini torbaya sokar ve eline aldığı taşı bulunduğu balkondan o taşların alındığı kümenin içine atıverir. Belalıya da onun şaşkın bakışları altında şunları söyler: “Kusura bakmayın aklım karıştı. Fakat nasıl olsa torbadaki ikinci taşa bakarak attığımın hangi renkteki taş olduğunu anlarız.”

İçerideki taş siyah olduğu için aşağıya attığı ilk çektiği taşın beyaz olması gerekir, değil mi?

Konu neden şimdi aklıma gelmiş olabilir?

Anlatayım.

Zamlar yüzünden insanların neşesi kaçtı. İnsanlar sokakta faturaları yakıyor, ödemeyeceklerini söylüyorlar. Siyaset de etkileniyor. İktidar cephesinin zemini kayıyor. Cephenin küçük ortağı bile soruna ilgisiz kalamıyor. Büyük ortak ne yaparsa yapsın bulduğu çözümler çare olarak görülmüyor.

KDV’de 7 puan indirim yapıldı, fayda vermedi. Tasarruf sahiplerinin TL hesabına geçmeleri için sabitlenmiş faiz üzerine kurdaki artış da getiri olarak garanti edildi, dolar mevduatları TL’ye çevirtilemedi. Yastık altı altınlar istendi, yaprak kımıldamıyor.

Daha ne yapsın iktidar?

Bana sorsalar “Edward de Bono’ya başvursun” derdim; kendisi vefat etmiş olsa da kitapları ortada.

Etrafım, buraya kadar anlattıklarımı dinledikten sonra, bana, “İktidarı zahmetten kurtar, sorduğun soruya cevabı sen ver” dediler.

Benim ‘yanal düşünce’ ürünü yaklaşımım şu: İktidarın bulduğu çözümler bankada veya cebinde parası olanlarla ilgili. Tuzu kurularla. Oysa itiraz edenler, dar gelirliler, günlük yaşayan ve faturaları ödeyemeyecek durumda olan insanlar. Çözüm onların durumları düşünülerek bulunmak zorunda.

Parası olanlara kur garantisi vermek, KDV’yi düşürmek, marketlere inzibat göndermek yerine, zar zor geçinen veya geçinemez duruma düşen geniş kitleleri rahatlatacak formül, onların gelirlerini artırmak olabilir.

Maaşlara zam… Ücretleri katlamak… İşsizlere geçici de olsa iş bulmak… İş bulamadıklarına sosyal yardım ulaştırmak… Elektriği, suyu, doğalgazı bir süreliğine parasız sağlamak…

Yani?

Muhalefetin vaatlerini iktidardayken yerine getirmek…

Çare olarak önerim budur.

ΩΩΩΩ 

Reklam

49 YORUMLAR

  1. Yahu bu millet çok nankör! Bakın beşliler dünyaya cami yapiyor. 170 miliyon dolara Moskovaya yapımış cami gibi Camiler yenilerinin eline su dökemez.Osmanlı mahalleri hanlar hamamlar hariç Reis Dünyaya 103 tane cami yaptırıdı sayılarını tam olarak bilmiyorum nereden baksan en az 200 tanede imam atandı her birisi $ ve TL ile çite maaş aliyorlar.

    Ha hatırlamışken
    Çok uzak değil, daha bir kaç yıl önce, millet’in dövizlerini bozdurtu.
    Hele biraz daha sabredin yastık altıda boşaltılsın, sonra Arap Cumhurriyeti oluruz.

    O değilde bu camilerde bizim memlekete bed duami ediliyor? Hep geri gidiyoruz. Allahın işine bakınkı Ağaç kökü yenilecekti Ormanlar yannip kûl okdu,oda kalmadı.

  2. “Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”
    İktidar kötü arkadaş kurbanı mı yoksa arkadaş seçmesini mi bilmiyor?.
    İlk önce bir yol arkadaşı seçiyor aralarından su sızmazken daha sonra kan sızıyor zararı da halk çekiyor. Son zamanlarda yaşananlara bakılırsa yine yol arkadaşı kurbanı mı acaba diye düşünmeden yapamıyor insan? aynı delikten ikinci defa mı geçiyor dersiniz. Doğrusu çok tuhaf şeyler oluyor.

  3. Bizde siyaset ile futbol birbirine çok benzer.Millet olarak takım tutar gibi parti tutarız.isler kötü gittiğinde de hemen teknik direktörü değiştiririz.Fayda sağlar mı ?Örneğin bir Galatasaraylı olarak kötü gidişte Fatih Terim i değiştirdik ne oldu ?Düzelttik mi işleri ?Bes beter oldu.
    Bilmem anlatabildim mi.
    Begenmediklerimiz gidince sonuç ne oluyor?

  4. Hayatında 3 koyun gutmemis birini ülkenin başına getirmeyi planlayanlar boş hayal peşinde .Elin almanı İngilizi belirleyecekse seçime ne gerek var.
    Mustemleke zannettiler herhalde bu memleketi.

    • Ben de öyle söylüyorum. Yavru vatanda seçim yapmaya ne gerek var. Kimin neyi seçtiği belli.

  5. Emekli kahvesi dedikleri mekan nasıldır bilmem ama galiba buradaki elinde hesap makinası ekmeğin fiyatı, etin sütün kilosu kaç para oldu, maaşlar zamlar ne alemde muappeti çeviren bir kısım muhalif marabanın toplaşıp çay kahve içip tavla oynadıkları yerler filandır heralde…
    Elektrik su faturası bilmem ne pahalanmış ama döviz şöyle olmuş, herkes açlıktan kırılıyormuş, naapsakmış, hükümetin işi bitikmiş estek köstek!
    Halkın iktidarı halkımızın yanındadır, tüsiadçı bankacı kodamanların karşısındadır, yıllardır da bu böyledir!
    Biz yan gelip yatalım, türkiye liderliği bizi balkaymakla beslesin, hepimizi milyoner yapsın diye seçmiyoruz, yeter ki yönetimler milletin anasına bacısına küfretmesinler, karnımız yarı aç yarı tok olsa da bizi gavurun önünde küçük düşürmesinler, teröre haine papuç bırakmasınlar!
    Siyasetçilerden bütün beklentimiz budur.
    Dünya ekonomisinin sağından solundan hasar gördüğü bu pandemi sürecinde türkiye her şeye rağmen avrupanın yükselen yıldızı olmuştur, inanmayan çanakkale köprüsüne baksın:)

    • TÜSİAD ve bankacılar bu dönemin en çok kazananları. Bilançolara bak. Sadece şu son operasyona bakman yeter. Bankalara merkez yüzde 14 faizle para veriyor. Bankalar dönüp bize yüzde 30 ve ne tutturabilirse. Böyle kar nerede. TÜSİAD zenginleri de asla ellerinde TL tutmuyor. Dövizde ve yurt dışında varlıkları. Kur oyunu ile onlar da katladılar tüm varlıklarını. Bu yolsuzların döneminde tek kaybeden bu çulsuz halk. O da hakediyor aslında. Ben de neyim var neyim yok dolara çeviriyorum. Arabadan sonra oturduğum evi de satıp dolar yapıp, kirada oturacağım. En mantıklısı. Dolar artıyor. Evse yerinde sayıyor. TL’de varlık tutmak anlamsız. Dolara hücum!

      Uyarı: Bu bir yatırım tavsiyesi değildir 🙂

  6. CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan sürpriz bir çıkış geldi.

    Reuters’ın sorularını yanıtlayıp, gündemdeki konular hakkında değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, Adaylıkla ilgili kendisine rakip gösterilen 2 ismin potansiyel Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili bir soruya yanıt veren Kılıçdaroğlu, iki ismi de bir kez daha veto ederek, “Görevlerine devam edecekler.”  demiş.
    Bakalım imamoğlunun  karşı hamlesi ne olacak

    Diren  Kılıçtaroğlu. 

    • Yazarın bir sürü konusundan örneğinden k.oğlu hikayesi çıkarabilen fatih,
      Gün gelecek satır aralarını da okumasında fark atacak bu gidişle.
      Mesela ben a.necdet sezer gibi ..
      Biri mi diye düşünmeden edemedim konuşmalarından k.oğlunun.
      Hem kurulacak koalisyonun bir lidere ihtiyacı var mı sizce??

  7. İmamoğlu şimdi de Almanya gezisine götürülmüş.

    Belediye Başkanı İmamoğlu’nun ne alakası varsa Münih Avrupa Güvenlik Konferansı’nda sahneye çıkardılar. Bu da yetmezmiş gibi liderlerle bir araya getirdiler. Toplantıya katılan ABD Başkan Yardımcısı KAMALA; Fransa CUMHURBAŞKANI Macron, Almanya Başbakanı Soltz ile ayrı resim içinde parlatma operasyonu çektiler.
    İmamoğlu’nu daha sonra Alman medyasına çıkardılar, Dolce Wellle tarafından çok geniş bır röportajını dünyaya servis ettiler! Belli ki derin mahfiller İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu 2023 seçimine hazırlıyorlar.
    FETÖ kasetiyle devrilen Deniz Baykal’ın yerine getirilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Derin Almanya desteğini azaltıyor, rotasını ilginç bir şekilde İmamoğlu’na çevirdiği gözleniyor. Kılıçtaroğlu sıkışıyor.

       CHP’nin Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, “Cumhurbaşkanı adayımız olarak uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir insanı yapacaklar” demişti.
    Gerçekten doğru söylemiş! 

    • Şimdiki sayın Başkan da hapisten çıkar çıkmaz, Avrupa, Amerika heryeri dolaştıydı. Hatta o zaman belediye başkanı bile değildi. Biz de vay be, halbuki artık muhtar bile olamaz demişlerdi, bak bak dediydik. Demek ki sırayla bu işler. Birilerinin gitme vakti gelmiş, birilerinin de gelme vakti. Türkiye uzun zamandır yönetilemiyor ve çoktan kan değişimi vakti geldi geçti. Geççek geççek, olacak olacak, gidecek gidecek, gelecek gelecek. Değişim illa olacak. Alışsanız iyi olur.

      • Endercim alt komşun sayın namlu: “Beklemekten başka pek yapılacak bir şey yok gibi görünüyor .
        Hayırlısı bakalım !
        Selamlar saygılar”

  8. Dünkü yazının konusu Ukrayna krizi idi ; ben misafirim olduğu için bir yorum yazamadım ancak konu zaten uzun zamandan beri de güncelliğini koruyor .
    O nedenle bu gün devam etmemizde bir mahzur olmadığı kanaatindeyim .
    Bu kriz kelimenin tam anlamıyla bir kördövüşü ve bir kördüğüm olmuştur !
    Ne olduğunu veya olmadığını anlamak pek mümkün olmuyor .
    Zira krizin başaktörü olan Putin’in ne yapmak istediği anlaşılmıyor .Putin’in karşısındaki ABD, AB ve NATO ise pasif bir şekilde ve savunmada bekliyor !
    Putin’in zaten bu şekilde gemi azıya alması da aslında ABD ,AB ve NATO’nun öteden beri devam edegelen bu pasif tutum yüzünden olmuştur !
    Burada Putin’in bir değil bir çok amacı olduğu kesindir .
    Beklemekten başka pek yapılacak bir şey yok gibi görünüyor .
    Hayırlısı bakalım !
    Selamlar saygılar

    • Merhaba Ali bey!
      Putin geçen ve bu kış A olumpiyatlarında yaptıği yolsuzlukları medyada
      tartışılip onu eleştirmesinler diye dikkatleri savaş yönüne çekti. Bir kaç gün içinde anlaşır.
      Putin gibilerden maalesef her yerde var. Suçlarını kapatmak için dünyayi meşgul edecek savaş barbarlığı yapanları hatta hırsızlık ve yolsuzluklarını kapatmak için bir düşman yaratiyorlar ve millet ile oyun oyniyorlar. Bu tip diktatörler her yerde var.en fazlada ortadoğu ve uzak doğuda barınıyorlar.

      • Nurdan abla ne yani, şimdi sırf düşmanlık olsun bari diye bula bula gariban ukraynayı mı buldu putin bey?
        İyi istirahetler size…

  9. Sayın Koru
    İktidara sunmuş olduğunuz çözüm önerilerinde haklısınız.
    Benim ise aklım biraz karıştı.
    İktidara gerçekten yardım etmek isteyip istemediğinize tam karar veremedim.
    Farkına varamadığım başka durumlar olmalı diye düşünüyorum.

  10. Sayın Koru ,
    Değme ekonomistler bu sorunlara çözüm bulamıyor. Demek ki öyle basit değil. Devlet bir baraj gibi yağışla biriken suyu ( tahsil ettiği vergiyi ) geri mecraına salıyor yatırım ve cari ücret harcaması olarak.. Sorun barajda toplanan su miktarında. Siz kapakları daha fazla açın diyorsunuz da kapaklar zaten açık.
    Elektrik ve doğal gaz fiyatları yurt dışı kaynaklı arttığı için, daha önce alınanın borcunu ödemek adına içeride ki dövize talep olunca, üstüne bir de döviz fiyatları arttı. Bu da pahalılığın sebebi oldu. lateral thinking dövize olan talebi kesmek için kur garantili mevduat sistemi. Bu da işe yaradı . Biraz zaman lazım. Merak buyurmayın Ağustos ta emekli maaşınıza hatırı sayılır bir zam daha gelir. Zaten dibi gördük bundan sonrası çıkış süreci.
    Beklenmeden yapılan ya da sonuçları hesaplanmayan devaülasyon operasyonu ile varlıklı kesimin servetine iyi bir darbe vuruldu zaten. Devletten alacağı olanlar ve bunlara mal ve hizmet verenler bu kayıpları sineye çekmek durumunda kaldı. İşsizliğe çözüm , mal ve hizmet satabileceğiniz yeni pazarların talebi sebebiyle yeni yatırımların yapılması. Bunun için de elde birikmiş sermayenin olması. İhracata dayalı büyüme modeline geçtik. Biraz sancılı ama geleceği umutlu.

    • Gerçekten boş hayaller bunlar. Varlıklı kesime hiç bir şey olmadı bu sistemde. O hep kazandı. Çünkü varlıklarını dövizde tutuyor. Olan bizim gibi değeri çöp olmuş TL kazanan ve maaşla geçinenlere oluyor. Alım gücümüz gün be gün eriyor. Bunu anlamayacak kadar saf bir halkı bile daha uzun süre kandırmaya devam edemezsiniz. Görüyor o da markete pazara gittiğinde ne alabildiğini, elektrik gaz faturalarının nasıl katlandığını. Geçti artık. Bunların savunulacak bir yanı kalmadı.

    • Ben varlık vergisi ve akabinde DTH’ ların kamu kağıtları ile değiş tokuş yapılacağını bekliyorum. Borçlunun dediği gibi biraz da alacaklı uykusuz kalsın sırada burjuvazinin acı ilacı geliyor. “Nush ile uslanmayanın hakkı kötektir.”

  11. Evin dört bir yanını alevler sarmisken ne yanal ne sanal ne banal hiç bir çare fayda vermez!
    Ev yeniden yapılacak!

  12. FEHMİ KORU DİYOR Kİ: “(…) zar zor geçinen veya geçinemez duruma düşen geniş kitleleri rahatlatacak formül, onların gelirlerini artırmak olabilir. / Maaşlara zam… Ücretleri katlamak…” YANİ BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN REFAYOL HÜKÜMETİ’nin YAPTIKLARINI YAPMAK…

  13. bizde anlasilmayan sey tam bir demokrasi ve hukugun ve ozgurlugun getirecegi insani ve bilimsel gelismeyele refahin ve ekonomonin gelesicegidir. insanlar adalet hukuk ve ozgurlugu hissedip ozumseyince uretkenlikleri artar. ureten bir ulke daima her yonden basarili olur… bunun icin super liderlere ultra iktidarlara ihtiyac yoktur.
    HUKUK VE ADALET VE OZGURLUK LAZIM.

  14. Zincir marketlere müfettiṣler görevlendirilirken, neden beṣli müteahhitlere elektrik fiyatlarını görüṣmek iҫin bakanlar gidiyor?

  15. De Bono’nun ‘farklı’ yaklaşımına koyduğu isim ‘lateral thinking’; bu deyime dilimizde karşılık olarak ‘yanal düşünce’ kalıbı bulunmuş. Çetrefil sorunlara bulunamayan çözümler ‘yanal’ yolla çözülebiliyor.

    Bazı sözlükler basit ve sığ çevirmiş,

    lateral thinking: etraflıca Düşünme.

    lateral thinking teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı,

    1. Using reasoned thought in a non-standard, or non-linear logical, way to find a solution to a problem.
    1.Bir soruna çözüm bulmak için mantıklı düşünceyi standart olmayan veya doğrusal olmayan mantıksal bir yolla kullanma
    ***********************
    2.(British) thinking that results in new or creative solutions or answers, solving problems by an approach that is indirect and creative, unconventional appraoch to solving of problems

    2.(İngiliz) yeni veya yaratıcı çözümler veya cevaplar ile sonuçlanan düşünme, problemleri dolaylı ve yaratıcı bir yaklaşımla çözme, problemlerin çözümüne geleneksel olmayan yaklaşım

    *******************
    3.Lateral thinking is a method of solving problems by using your imagination to help you think of solutions that are not obvious at first. a way of thinking in which you use your imagination to see relationships between things that are not normally thought of together

    3. Etraflıca düşünme, ilk başta açık olmayan çözümleri düşünmenize yardımcı olmak için hayal gücünüzü kullanarak sorunları çözme yöntemidir. normalde birlikte düşünülmeyen şeyler arasındaki ilişkileri görmek için hayal gücünüzü kullandığınız bir düşünme biçimi
    *******************************
    4.a heuristic for solving problems; you try to look at the problem from many angles instead of tackling it head-on
    sorunları çözmek için bir buluşsal yöntem; Soruna kafa yormak yerine birçok açıdan bakmaya çalışıyorsunuz

    https://www.seslisozluk.net/lateral%20thinking-nedir-ne-demek/

  16. Ya ondansın ya benden. Bıktık bu ikilemden. Faizden kurtul enflasyona yakalan, hepsinden kurtulsam yakalanırsın kurdan. Bunun sonu yok tıpkı maaşa artış! arkasından herşeye 36- 127 kat zam! gibi.
    Ne tuzukuruların açgözünü doyurabilirsin, ne de fakirliği bir koli değil her ay on koli versende bitirebilir sin.
    Sihirli kelime: STABİL
    Davranış: Ayağını yorganına göre uzat
    Eylem: Muadilini bul üret piyasaya sür
    (Bunun tüm herşey için çaresi budur)
    Örnek: tarım kredi koop ile ucuz ürünler
    Örnek: devlet kağıtlarıyla herkese (parası olana) vaad herkese kazanç
    Örnek: maaşa zam değil,
    “”eşit işe eşit ücret!!!!!””
    en önemlisi, her ne yapıyorsan hesap ver!!!!!
    (Herşeyi TV den naklen yayın anlaşılmasın)
    Bono çözümü?: köprüleri havalanlarını yolları hastaneleri 25 değilde!!!!
    50 yıl verseydim!!!
    Şu şu olurdu? gibiiii…

    • Milli gazete her gün Sayın yazar ı mı haber yapıyor .
      İlginç bari köşe yazarlığı verin.
      Bence bedvaya getiriyorsunuz Fehmi bey e köşe yazarlığı vermeden

      • Onu gestapoya söyle. Kimin yazacağına, TV’ye çıkacağına onlar karar veriyor. 10 bin gazeteci işinden oldu bu faşistlerin döneminde. Herhalde siz o zaman buralarda değildiniz.

        • 10 bin gazeteci mi sen sayı saymayı bilmiyosun galiba.Yada atıyorsan büyük at diyorsun ama olsun yakışır

          Kimin nerede yazacağını “Kimin hangi aşufte ile gece kaçta bulacağına ” kontrol eden Okyanus ötesi Papaza sormak lazım .Pardon haddimizi aştık.

          Ayrıca kim takar milli gazeteyi eti ne budu ne etkisi ne .Sadece emek hırsızlığı yapıyorlar onu şey ettim.

          Bu bir devrandır.Bir aralar Haber7 den başka yer bulamayanlar bir anda Merkez medyanın baş tacı oldu.Çölaşanlar,Yozdiller bir anda gümlerlerken hiç ses etmeden o koltuklara oturlandı ama devranın bitti
          deyince de “yaşayan mevta ” olduk deyip yeri göğü inlettiler.

          Zaten artık digital çağda o kadar çok mecra varki kim takar Milli gazteyi.

          Bak sizinkiler Okyanus ötesinden her biri bir kanal sahibi 7*24 algı operasyon ,fonlanıp duruyorlar boşuna değil.Bence işinden olanlara çok dert etme dürüstlerse zaten bir mecra bulurlar. Sen ABD den fonlananlara dikkat et

      • Dur yolcu! Bize hesap soracağınıza sayın korunun emeğini alıp üzerine yatan, her gün kendi gazetelerinde çarçur edip kullanan uyanıklara da bir diyeceğin yok mu?

        • Yazarın emeğine mi üzülüyorsun yoksa Serdar Tarhan’ın emeklerinin bedavaya gitmesine mi üzülüyorsun, doğru söyle. parça başına hesaplamalarda alıntılar dahil değil mi yoksa:))

          • Baran sayın yazar tuzu kuru sayılmaz ama yeri geliyor onu da biz savunmak zorunda kalıyoruz, milli gastenin yaptığı da ayıptır!!!!

          • Yazara üzüldük var mı itirazın.Emek hırsızlarına isyan ettik .Yoksa emek hırsızın yanında mısın 🙂

  17. NİYET
    Sorunların çözümü için öncelikle niyet gerekmez mi?
    Şayet niyetiniz orta direk(ayakları üzerinde durabilen) oluşmasın, vatantaş sosyal yardıma muhtaç hale gelsin ise herşey yolunda. Bu açıdan bakarsan ülke gerçekten şahlanıyor.
    2020 yılında sosyal yardıma muhtaç “aile “sayısı 3,3 milyon iken, bu sayı 2021 yılında ikiye katlanarak 6,6 milyona çıkıyor. Yani sadece bir yılda iki ile çarpıyorlar. Şeytan bile bu kadar çarpamaz.
    Zenginler açısından, kendi deyimleri ile onlar zaten kucakta.
    Sayın KORU’nun, Körfez krizi sonrası Irak ile ilgili bir ABD yetkilisinin “sorunu en mükemmel şekilde çözdük” açıklaması üzerine değerlendirmesi şu idi:
    “– Amaç kaos ise gerçekten doğru”

  18. AÇLARI DOYURURUZ DA AÇGÖZLÜLERİ NASIL DOYURACAĞIZ

    Bir düşünürümüz yukarıdakine benzer bir söz söylemişti. Çağımızı tanımlayan bir söz.
    Yazarın enflasyonu öğrendiği yüksek rakamlar vermeye başladığından beri Atena Gökan, Cem YIlmaz ve Recep ivedik in yüksek faturalarına üzülmekten bitap düştü millet. Bodrumdaki yazlığına 16 bin lira fatura gelen vatandaşa da çok üzüldük. Çağın algı yöneticileri 150-200 tl fatura gelen, faturasını ödeyemeyen insanlara da acımaya izin vermiyor artık. Garibanların halini konuşan bile yok. Tvitter 30 bin 40 bin elektrik faturası gelen esnafla dolu. İşimiz gücümüz yokmuş onlara üzülecekmişiz.
    Sözcü yazarları her Allahın günü geçmediğimiz yollara köprülere para ödediğimizi, kullanmadığımız havaalanlarının parasının bizim cebimizden çıktığını yazar. Dikkat ettiniz mi elektrik faturasının %70 ini doğalgaz faturasının %50 sini devlet ödüyormuş. YAni chp lilerin bodrumdaki yazlığının ısı pompasını (ne olduğunu bilmiyorum) kadıköydeki kafelerin açık havayı ısıtan devasa elektrikli ısıtıcıların parası kanar mahallede gariban vatandaşın cebinden çıkıyor. Niçin bu konularda yazmazlar.
    Bir de cem yılmaz ” zamlardan rahatsız olmayan ya hırsızdır ya deli” demişti. İmamoğlunun bedava vereceğini vaad ettiği ekmeğe suya otobüs biletine %200 e yakın zam yapması üzerine binlerce trol bırakın rahatsız olmayı hükümet zam yaptıda böyle oldu, zam yapmakta haklı mealinde mesajlarla dolduruyorlar. İyi götürüyorlar demek ki. Zamların hükümetin %100 lük zammına bağladıklarına göre iktidara geldiklerinde de uluslararası piyasada 8-10 kat artan doğalgaz fiyatlarını aynen yansıtacaklar demekki. Sorana da rusya yaptı kardeşim biz ne yapalım diyecekler.

  19. Benim yanal düşüncem ise şu: takıntıları, duyguları bir yana bırakıp aklın, bilimin yolundan gitmek. Maaşları ne kadar arttırırsanız arttırın, işsizlere iş bulun demekle de iş bulunmuyor. Tek çare doğru olanı yapmak. Doğru insanları iş başına getirmek, gerekli reformları yapmak. Yapılacak iş aslında belli ama iktidar yan yollara sapıyor, saptıkça maliyet artıyor. Yanal düşüncenin kullanıldığı alan birinin diğerinden bişey koparabilmeyi hedefliyor. İktidar o yola girmemeli. Vatandaştan yine bişeyler koparma yoluna..

  20. Fehmi bey,
    ben kendimi sol liberal sizi muhafazakar liberal tanimlardim bu yaziniza kadar. Buna ragmen son 5-6 yildir 4-5 yazinizin disinda kacirmamisimdir. Bu yaziyla sizi tanimlamakta zorlanmaya basliyacagim gibi geliyor.

    • Rıdvan Bey siz kendinizi tanımakla başlasanız belki şu bono☺️ çözümünüde bulabilirsiniz
      libonun muhafazası kabı tenceresi olmaz sol! un hele yan yana yazmanız bile..
      İyiki gomonis liberal yazmamışsınız.
      Çözüme geçmek halk için iyi oluyor, bundan sonra herkes ÇÖZÜM! (İnşallah öbür sözde çözüm gibi olmaz) odaklı çareler üretecek gibi?

      • Uzak bey, bu türlere “solucan” diyorlar:)
        Solmuş yani biraz soluyor yani, ne biliim sol değil de yanal bi tür işte…

  21. Önerinizin çözüm olmayacağını siz de çok iyi biliyorsunuz. Başlangıçta iyi giden işler neden sonra bozuldu? Beraber yola çıktığın kaç kişi kaldı yanında? Nerede hata yapıldı? 12000 dolara milli gelir nasıl çıktı da şimdi 7000lerde? Adalet, şeffaflık, hukuk sıralamasında 10 yıl önce nerdeydik, şimdi nasıl en sonlardayız? Soruları çoğaltmak mümkün, çözüm de bu soruların cevaplarında. En önemlisi de khk ile milyonlar mağdur edildi. Bu hukuksuzluk haksızlık giderilmedikçe diğer çözüm önerileri pansuman bile olmaz. Adalet adalet ille de adalet…

    • Dışarıdan alınan borçlarla milli gelirimiz artmış gibi gözüktü ancak borçları gelir getirecek yatırıma dönüştürmek yerine lüks tüketim için harcayıp betona gömdük.
      İnsanlarımız alıştığı hayat tarzından vazgeçmek istemiyor.
      Kolay mı attan inip eşeğe binmek. Çok çok eskilerde aylık geliri 250 dolar karşığı olanlar bugünlerde 1000 dolar civarında maaş alıyorlar ve hayat tarzlarını da ona göre ayarlamışlar.
      Daha fazla borçlanabilsek illüzyon devam edecek fakat borç alanın emir de alacağı kuralını sarfınazar ederek verilen emirleri dinlememeye başladığımız için sıkıntıdayız.
      Bilmem yeterince açıklayıcı oldu mu?

Yoruma kapalı.