You are currently viewing Zihinlerde sorular.. Ben de sorularınıza cevap verme görevini üstlendim…

Zihinlerde sorular.. Ben de sorularınıza cevap verme görevini üstlendim…

Cuma gecesi Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması ve yerine yeni bir başkan atanması ile İstanbul Sözleşmesi diye de anılan, Avrupa Konseyi damgasına sahip ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aİle İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele’ belgesinin feshedilmesi tasarruflarında tek akıllıca yön, bu kararların haftanın son günü çok geç bir saatte kamuoyuna duyurulmasıdır.

“Hafta sonu konuşulur, tartışılır, emirin demiri keseceğine dair deyişin hatırlatacağı bir zihin açıklığıyla yapılacak bir şey olmadığı anlaşılacağı için yeni haftaya sessiz ve sakin girilir“ diye düşünülmüş olmalı.

Akıllıca bir davranış tarzı.

Nitekim bütün ülkenin tatil yaptığı Cumartesi gününü (dün) konu üzerinde çene yorarak geçirdi ülkemiz.

En fazla merak edilen konu böyle bir yola neden girildiğiydi.

Son birkaç ayı ‘reform’ sözcüğü merkezli müjdelerle geçirmiş, ekonomide farklı yaklaşımın ilk habercisi olarak Hazine ve Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı değiştirilmiş, insan hakları eylem planı ile demokratik açılımlara kapı aralanmış iken, Cuma gecesi oldu-bittisini anlamak hiç kolay değil.

Zaten bu yüzden insanlar “Neden yapıldı?“ sorusunu ciddi ciddi tartışıyor.

Bu sorunun tek bir cevabı var: Yapılabildiği için yapıldı.

İnsanlar, yetkili bir görevde iseler, yetkilerini en geniş biçimde kullanırlar.

Türkiye, ülkemiz, bu tür kararlar devletin değişik birimleri tarafından alınır ve TBMM denetim faaliyetini sürdürürken, işlerin sürüncemede kaldığı iddiası eşliğinde sistem değişiliğine gitti ve parlamento eksenli yapı ‘Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ ile değiştirildi.

Yeni sistemde vaktiyle değişik kurumlarına dağıtılmış olan devletin yetkileri artık tek kişiye ait.

Cumhurbaşkanına…

Son olay Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan öyle uygun gördüğü için yapılabildi.

[Gerçi ulemamız arasından farklı görüş belirtenler çıkmıyor değil. Sözgelimi, anayasa hukukçusu Prof. Kemal Gözler İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilme biçiminin anayasaya aykırı olduğu görüşünde. Biraz altı kazınırsa, ‘bağımsız’ bir kurum olduğu için Merkez Bankası’na atamanın usulüne uygun olmadığını ileri sürenler de çıkacaktır. Dinleyen olacağını sanmıyorum. Belki Anayasa Mahkemesi…]

Benim en çok merak ettiğim yön şu: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu iki tasarrufunu kamuoyuyla paylaşılmadan önce kimlerin bildiği…

Naci Ağbal’ın görevden alınacağından haberi olmadığı, sonrasında bağlılığını bildirdiği açıklamasının tonundan anlaşılıyor…

[Görevden alınma biçimi hayli yadırgatıcı olduğu ve kendisiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muarefeti bayağı yakın bilindiği için, Naci Ağbal’a derhal yeni görev biçenler çıktı. Çarşamba günü yapılacak AK Parti büyük kongresi öncesinde, muhtemelen Pazartesi günü, Bakanlar Kurulu’nda değişikliğe gidilecek ve Ağbal’a orada görev verilecekmiş. Söylenen bu. Bunu söyleyenlere, “İyi de, senaryonuzda takdim-tehir söz konusu değil mi? Ağbal bakan yapılacaksa, önce onun bakanlığa getirildiğini, ondan boşalan yere de bir başkasının atandığını öğrenirdik. Senaryo bu yüzden biraz gevşek“ dediğimde fazla itirazla karşılaşmadım.]

İstanbul Sözleşmesi’ne karşı görüşler ne zaman ifade edilse sözleşmeye sahip çıkan önemli isimler var Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok yakınında, yanıbaşında; acaba o kişiler sözleşmenin feshedileceğini bizler gibi her şey olup bittikten sonra mı öğrendi?

Adalet bakanı “Merak etmeyin, aileyi koruyacağız, her şey güzel olacak“ tadında bir şeyler söylemiş. Bir kadın partili, “İstanbul Sözleşmesi yerine Ankara Sözleşmesi hazırlarız“ açıklaması yapmış… Galiba onlar da fesih olayına hazırlıksız yakalanmışlar.

[Yıllar önce, Türkiye henüz Avrupa Birliği perspektifi içerisinde müzakereler yürütürken, Brüksel ile sorunlar başgösterdiğinde, “Kopenhag kriterleri şart mı sanki, bu ayak sürümeler devam ederse biz de Ankara kriterleri ile yola devam ederiz“ söylemi icat edilmişti. ‘Ankara kriterleri’ ile murat edilenin ne olduğunu son sekiz-on yıldır yaşayarak öğrendik.]

İktidarın küçük ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’nin haberi var mıydı?

Gergerlioğlu fezlekesinden? Hiç kuşkusuz.

HDP’den? Tabii.

İstanbul Sözleşmesi’nden? Büyük ihtimalle.

Naci Ağbal’ın görevden alınacağından?  Ev buluşmalarında söz edilmiş olsa bile önem vermemiştir.

Bir dostum, dün burada geceyarısı operasyonunu değerlendirirken değinerek geçtiğim ABD başkanı Joe Biden ile Rusya devlet başkanı Vladimir Putin arasındaki söz düellosuna Putin’e hak vererek katılınmasına takmış.

“Joe Biden, kısa süre sonra açıklanması beklenen Avrupa kurumlarının Türkiye’ye yönelik yaptırımlarına karşı çıkmış, Avrupalı liderlere ‘Sakın ha’ dediği gazetelere haber olmuşken, Putin yanlısı çıkış biraz yanlış kaçmıyor mu?“ sorusunu yöneltti o dost.

Gazetelerde her okuduğuna, ekranlardan verilen haberlere inanan bir kişi bu dostum.

Avrupa’ya telkin haberi doğru olsaydı Putin yanlısı bir çıkış yapılmazdı. Türkiye’yi Avrupa nezdinde koruyacak ABD başkanı, Beyaz Saray’a taşındığı 20 Ocak tarihinden bu güne her ülke liderini aradı; “Neden Türkiye aranmıyor?“ sorusu yöneltilen sözcüsü, “Henüz sıra gelmedi“ cevabını veriyor.

Bir sürpriz de Avrupa’dan beklemeli miyiz? 

Umarım öyle bir şey olmaz.

Esas sürpriz, iki günlük hafta sonu istirahati sonrası mesai başladığında sükunet beklentisinin gerçekleşmemesinde yaşanır. TL şu birkaç ay içerisinde kazandığı değeri yeniden kaybederse…

“Çarşambaya kadar daha pek çok şey olacak“ diyor AK Parti’ye yakın isimler.

Demek ki, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, HDP’nin kapatılma sürecinin başlaması, Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshi henüz başlangıç…

Yeni ‘güzellikler’

Onları ben de bekliyorum.

ΩΩΩΩ