Bir zamanlar bu ülkede F-16 jetleri üretiliyor, ABD aynı uçakları Yunanistan’a vermiyordu.. İsveç’e NATO vizesi sorun bile değil…

18
Reklam

Türkiye’nin dış politikasını yakından izleyen yabancı gazetelerde İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda son gelişmenin haberi yer alıyordu. 

Hepsi “Nihayet oldu” havasındaydı; yalnızca biri TBMM’den çıkan kararın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla işlerlik kazanacağını bir ihtiyat beklentisi olarak kayda geçirmişti.

“Bir bildiği mi var?” diye düşünmeden edemedim.

Neyse, bir bildiği yokmuş; Resmi Gazete’de -hem de mükerrer sayısında- yayımlanarak karar kesinleşti.

İsveç’e NATO üyeliğinin önünü Türkiye açtı.

Macaristan hala direniyor.

Viktor Orban, ülkenin cumhurbaşkanı, İsveç’e “Gelin, görüşelim” mesajı göndermiş…

Pazarlık etmek istiyor herhalde…

Reklam

ABD başkanı Joe Biden ile karşı karşıya geldiğinde ve ardından bir-iki telefon görüşmesinde bu konunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açıldığını biliyoruz. Son görüşmede, bu ayın sonuna kadar kararın alınacağı yolunda bir mutabakata varıldığı duyulmuştu.

Türkiye -bunu daha doğru ifadeyle Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak anlamak gerekiyor- sözünü tutmuş oldu.

Muhalefet, bekleneceği üzere, süreci ve sonunda istenilenin yerine getirilmesini, eleştiri konusu yapıyor. Kendi milletvekilleri karar için Meclis’te olumlu oy kullanırken, CHP sözcüleri eleştirmeye devam ettiler…

Onlar da bunu görev sayıyorlar…

NATO’nun Macaristan dışındaki üyelerinin gerçekleşmesini istediği ve kabul sürecini tamamladığı bir konuda, ittifak üyesi olarak kalmaya devam edecekse, Türkiye’nin ayak sürümesi gerçekçi bir yaklaşım değildi.

Sonuç alınması olağanüstü zor olduğu için, konunun pazarlık unsuru olarak kullanılması fazla bir anlam taşımıyordu. Nitekim, İsveç’e yönelik beklentiler de, ABD’den istenilenler de sadece sözde kaldı.

F-16 konusunda Biden’in verdiği sözü tutması beklenecek.

Biliyoruz ki, ABD’de işler, yalnızca başkanın istemesiyle hayata geçemiyor. [Orada da bizdeki gibi başkanlık sistemi bulunuyor ama ABD’deki sistemde kuvvetler ayrılığı ilkesi var ve Kongre pek çok konuda başkanın arzularına direnebiliyor.]

Reklam

Daha da önemlisi şu: Kongre, Türkiye’ye askeri uçaklar satışına, İsveç’in NATO’ya üyeliğini engellediği için karşı çıkmıyor; Kongre’nin direnişi, NATO üyesi olan Türkiye’nin Rusya Federasyonu ile yakınlaşması ve füze korunma sistemi olarak Rus yapımı S-400’ü satın alması ile irtibatlı… 

Yoksa, Washington’daki güç odakları -Beyaz Saray, Kongre, Pentagon ve istihbarat örgütleri- zaman zaman medyaya yansıdığı için biliyoruz, Türkiye’nin İsveç’e üyelik yolunu günü geldiğinde açacağına emin görünüyordu.

S-400 konusu çözüme kavuşmadığı için Kongre’nin direnişi sürebilir.

Bütün dikkatler F-16 üzerinde yoğunlaştığı için, Türkiye’nin en önemli askeri uçak alım dosyasının F-35 jetleri olduğu günümüzde hatırlanmıyor. Oysa, S-400 krizi patlak verdiğinde, Türkiye için üretilmiş F-35 jetlerinin eğitimini almak üzere Türk pilot subaylar bir süredir ABD’de bulunuyorlardı ve teslim alınacak uçaklar da üzerlerine Türk bayrakları işlenmiş olarak hazır tutuluyordu.

Kriz patladı ve Kongre Türkiye’yi -paralarını da ödediği halde- F-35 verilecek ülkeler listesinden çıkarttı.

Türkiye için üretilmiş uçaklar ya İsrail’e verilmiştir ya da Yunanistan’a verilecektir.

Bu yazımın en tepesinde geçmişe ait bir fotoğraf var. Bu fotoğraf askeri uçak üretimi için kurulmuş TUSAŞ ile ABD’deki iki dev firma arasında oluşturulan ortaklık sayesinde, biri Eskişehir’de diğeri de Ankara’da faaliyete geçen fabrikalardan birine -Ankara’dakine- Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ziyaretinde çekilmişti.

Özal o ziyaretine biz gazetecileri de çağırmıştı. [İlk sırada en soldaki benim; Özal’ın tam arkasındaki kahverengi elbiseli şahıs F-16 üreten fabrikanın Amerikalı müdürü.]

Fabrikalarda üretilen F-16 uçakları bugün de Hava Kuvvetleri envanterindedir.

O dönemde, 1989 yılının sonuna doğru, muhalefet milletvekillerinden birinin bir sorusuna dönemin Milli Savunma Bakanı Sefa Giray tarafından verilen cevabın girişini dikkatle okumanız dileğiyle aşağıda bilginize sunuyorum. [Evet, o günlerde Meclis’te bakanlara yazılı sorular soruluyor, onlar da sorulara cevap veriyorlardı.]

Yunanistan’ın isteğine Amerikalılar “Hayır” demiş, Türkiye’ye ise ortak jet uçağı fabrikası kurmuşlardı.

ΩΩΩΩ

Reklam

18 YORUMLAR

  1. Madem teknik donanımlı uçak yapımı/montajı konusunda onlarca yıldır geriye giden teknik birikim ve mühendislik tecrübelerimiz var, nedendir hala bu kadar muhtacız, el alemin eline bakıyoruz. Eli kolu bağlı bir şekilde bir şey yapamayış belli patent hakkı anlaşmalarına ters düşmemek içinse, madem uluslararası antlaşmalara bu kadar hassasiyetimiz var (ki bu iyi birşeydir, olmalı), neden bağlı bulunduğumuz pakt’ın hassasiyetle üzerinde durduğu “ambargo” işlerini delme/deldirme konusunda aynı hassasiyeti gösteremedik?

    Çin bizim Eskişehir / Ankaradaki uçak tesislerinde üretim faaliyetleri döneminde ne idi, montaj üretim çarklarını çalıştırarak , ekonomik ve teknolojik olarak ne hale geldi ki bunlar materyalizm/kapitalizme sözde karşı blok. Onlar nereden nereye, bizler nereden nereye!

  2. Kötü evsahibi kiracıyı evsahibi yaparmış.
    Ev alma komşu al derler hep.
    Biz Yunanistan komşuyu iyi seçememiş olabilir miyiz?
    Taa Amerika lara veriyor talkımı kendi yutuyor salkımı:((
    Ya şu Natan yahu nun başına gelen! Gelecek olan!!!
    Pişmiş tavuğun başına gelmez herhalde.
    Adamları soykırımcı diye damgalıyorlar iyimi
    Hemde soykırıma uğramış bir toplum!!
    Başkasına (hemde komşusunu kovarak bombalayarak) nasıl aynı muameleyi reva görebilir ki?
    Aradaki fark:
    Hitler alamanyada katliam yaptığında o topraklar onlarındı!
    Natan hitleryahu zamanında ise, ülke Filistin lilerin ve onlar yaşıyorlar! Dağdan gelip BAĞDAKİNİ KOVMAK gibi!..😡
    Mesela, geçmişte Osmanlı İspanya dan kovulan yahudilere kucak açmıştı!
    Şimdi onlar gelip İstanbul’u alacağız! Biz buraya 500 yıl önce geldik!!
    Deseler ve İstanbul halkını Anadolu’ya sürseler!!😳😯😳😯😳
    ANAFİKİR:kötü komşu Filistin lileri FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULMASI İÇİN gayret sarfediyor..
    Tek fark: Filistinli kalmadı dünyada😡!

  3. Sayın yazar geçmişte F 16 uçaklarının montaj işi Türkiye de yapılmıştı. O zamanki süreçte 1974 Kıbrıs harekatı bahane edilerek Türkiye ye ambargo uygulanıyordu. Daha sonra 1980 yılında Amerika nın çocukları Türkiye de darbe yapmış ve bilahere sonunda Turgut Özal iktidara gelmiş ve Amerika nın bütün istekleri Yunanistan ın natoya girmesi dahil itirazlarımızı kaldırdıktan sonra buna çekiç güçün Kuzey Iraka girmeside dahil olmak üzere Türkiye tam teslimiyeti karşılığında olmuştur.
    Bugünde Amerikanın dediklerini yapsak F 16 hatta F 35 önündeki engeller kalkar. Fakat bugün öyle bir Türkiye yok.
    F 16 verilmesi fazla bir şeyde ifade etmez. Keşke vermeseler. Türkiye bir adım daha emperyalizmden uzaklaşır. Sonunda varacağımız tam bağımsız Türkiye hayaline daha çabuk ulaşırız.

    • Hayaller çok büyük! Gerçekler ise bambaşka. İran tam bağımsız bir ülke örneğin. İran gibi olmak ister mi bu ülke. Yada Kuzey Kore. Veya Çin ve Rusya. İnsanları bıraksak serbestçe sizce nereye doğru koşarlar. Ülkelerinden kaçan ve giden mülteciler, Suriyeliler Afrikalılar Türkler nereye doğru koşuyorlar. Galiba “emperyalizm”in kucağına.

  4. Önce sınırını karşı dağa ormana kadar belirlersin! Sonra bakarsınki derenin ötesi değilmiş meğer senin🤔.
    Yunanistan dan baltık denizine hat çizildi, çin seddi örüldü☹️.
    Surun dışında kalan kim?
    Abd Avrupa ve DİĞERLERİ! Dşta kalan diğerleri (diğer kısmında biz de varız!).
    Niye böyle oldu?
    -TR annadı sizden ne dost nede ayıdan post olmayacağını.
    -batıya göre biz “herdaim marabayız!” artık.
    Bu asla değişmez! Taa ki TR bir abd Rusya gibi olana kadar!!!
    Yada bizim köprü ye koyduğumuz Deli Dumrul ölene kadar🤗.

    • Şu deli sorulara devam edersek buluruz.
      -TR, Avrupa dan NATO dan şundan bundan çıkmayı mı düşünmeye başladı?
      Artık biz bir Avrupa ülkesi yiz! NATO’ya caanı gönülden donumuza kadar bağlıyız!! Cümlesi ve fikrinden soğumaya mı başladı?
      -yoksa Putin e güvenip artık biz SSCB nin eski yapısını getirip!..
      Bir Kazakistan Azerbaycan gibi mi olmaya karar verdik😯😂🤣😂🤣
      -yada Pakistan Hindistan hatta Natan yahuu ya imrenip İsrail gibi mi olmayı istiyoruz??
      İşte asıl soru:
      Senin f mef 1-99 arası motorlarını dron mron yapan tepene bomba bırakan bir ülke yapamaz mı???
      Sen bu keferenin maşasını (biz bu tomofillerle köprü tunellerle oyalanıp dururken) niye besliyon ha bire de bana bir hele!!!
      Senin yeşil dolarların çil çil coinlerinin ne var içinde! (c.n)
      Hâlâ vazgeçmedinmi böl parçala yut procenden?
      Annamadınmı bu millet yedirmez sana NE KENDİNİ NE KOMŞUSUNU NE DOSTUNU!

      • Bizde bu inat olduktan sonra basimiza gelmeyen kalmaz bir øgrenci illa inadini surduruyor ve diploma Benim hakkim diyor ama dersine calismiyor zaten okulu bitirip Adam olmayada niyeti Yok ab ye uye olsak Simdi reis bøyle israf yada yargiyi emrine almasina kayirmaciliga musade ederlermiydi ?bilerek millete bati dusmanligi asilaniyor ki Bizim kiler luks hayatlarini idare etsinler

    • İktidarın ilk on yılında ülke batı ile ittifak içinde büyümeyi tercih etti ve gerçekten büyüdü. Kişi başı milli gelirden ihracat rakamlarına kadar bu görülüyor. İktidarın ikinci 10 yılında ise bu politikadan çark edildi ve batıyla çatışmaya girmeye karar verildi. Yine rakamlar ortada. Büyüme yatırım gelişme bitti. Artık geri sarıyoruz her alanda. Ekonomide yüksek enflasyon borç faiz kur sarmalında gittikçe kötüye gidiyor herşey. Diğer gelişmiş ülkelerle işbirliği yapmadan büyüme, gelişme, refah ve barışı yakalamak olmaz gibi görünüyor. İran gibi, Kuzey Kore gibi yada Rusya gibi bir şey olabilirsiniz ama bu iyi bir şey mi? Bir şey olacağım derken eldeki bulgur da gitti görünüyor. Ülke olarak örneğin Güney Kore, Taiwan, Çin gibi batıyla işbirliği içinde bütümeyi tercih edip, eğitime insana bilime ve teknolojiye yatırım yapsaydık belki biz de bir şey olabilirdik. Ama bütün fırsatları teptik. Şimdi Don Kişot gibi hayali devlere ve dış güçlere karşı güya bir şey olma savaşı veriyoruz. Ama galiba kendimiz dahil kimsenin umurunda değil.

      • Asıl soru yu arkası yarın bölümünde soracağım😊 sayın Ender
        Yinede bir tiyo ipucu vereyim:
        Putin bizi niye öpüyoorr seviyyooorr besliyoorr ha bire??..
        Alttan (güney sınırımız ötesinden) dürtüyor gizli değil açıktan açıktan niye?….
        (Amerikanya açıktan söylüyor!😯
        açıktan harbiden dürtüyor hatta sokuyor yılan gibi birde😡 göstere göstere. Çünkü hiçbir zaman sizin dostunuzum demedi bize☹️🤔).

  5. sayın erdoğan…….”NATO’da tam ittifak gerekiyor. Bir ülke ‘hayır’ derse NATO ittifakı içerisinde ne yapamazlar, o ülkeyi alamazlar. Bizim de şu anda bu konuyla ilgili kesinlikle, bu iki ülke hakkında, hele hele İsveç, kesinlikle tam bir terör odağıdır, terör yuvası…..” demişti, tamamını alıntılamadım dileyen okuyabilir,
    sayın bahçeli ise “İsveç’in NATO üyeliğine olumlu bakmak eşyanın tabiatına aykırıdır” ““Kandil Dağı neyse Stockholm aynısıdır” demişti.

    mecliste yapılan oylamada akp-mhp “evet”
    dem ise “hayır” oyu kullandı.
    346 mv oy kullanmış, meclisin neredeyse yarısı yok.
    şimdi isveç kandil dağıdır, değildir ayrı bir tartışma konusu,
    isveç natoya katılmalı mı, katılmamalı da keza ayrı bir tartışma konusu,
    sorun bizim denge meselemiz.
    böyle ağır ifadelerden sonra nasıl evet denebilir, ya da
    madem evet diyeceğiz neden böylesi ağır ifadeler yerine daha yumuşak bir geçiş tercih edilmez?
    bir ülkeyi yönetenlerin beyanları elbette önemlidir ve bedeli vardır. çünkü sarfettikleri her kelime güçtür, paradır, anlaşmadır, huzurdur, refahtır anlamına gelebileceği gibi aynı şekilde krizdir, anlaşmazlıktır, para ya da prestij kaybıdır
    ve bu bedelleri halk öder.
    natonun genişlemesine izin vererek karşılığında ne aldık? bir yanda terör dosyası dururken, nuh nebi zamanının F-16 uçakları modernizasyonu karşılık olabilir mi?
    F_35 lerimizin parasını bile ödemiştik. bu halkın milyar dolarları ile ödenmişti.
    dün ürettiğimiz pek çok şeyi bugün üretmiyoruz,
    neredeyse tüm teşekküller satıldı bazısı kapatıldı.
    artık bir tarım ve hayvancılık ülkesi değiliz.
    kağıt bile ithal ediyoruz.
    “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, mülkiyeti Maliye Hazinesi Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) ve Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’ne (TEİAŞ) kayıtlı olan 12 ildeki 73 taşınmaz, özelleştirme kapsam ve programına alındı.”
    santrallerimiz ve elektrik tesislerimizin satılacağı anlamına geliyor bu ihaleler anladığım kadarıyla.
    türkiyenin çok büyük sıçrama yapabileceği gerekli bütün şartlara ve şanslara ve büyük potansiyele sahip olduğu yıllar nasıl da heba edildi değil mi?
    iyi yönetilebilseydik, ülkemiz bugün çok farklı yerlerde olabilirdi.
    durum böyle işte…

  6. Evet o dönemlerde Türkiye’nin siyaseti, darbeleri, istihbaratı, yönü, velhasıl herşeyi ABD den yönetiliyordu sayın Koru, bu işleri sen çok iyi biliyorsun.

    • 4-P ekonomik kalkınma modeliyle çoşuyoruz hamdolsun!
      4-P:
      Pudra Parasına Peşkeş Programı

  7. nerelerden nereye…
    Türkiye yüzyıl geriye gidiyor galiba…
    yapılan anlaşma ne kadar hayati-özel anlaşmaymış…

  8. Bütün bu rezillikler , hepimizin gözü önünde ve adım adım başımıza geldi .
    Bunlara sebep olanlar ise , hesap vermek şöyle dursun milletin teveccühüyle yönetici olarak hâlâ başımızda duruyorlar .
    Böyle demokrasi yerin dibine girsin , canı cehenneme gitsin !

  9. Akıl almaz bir süreçti bu. F-35 projesinin ortağı ve üreticisiyken, bugün F-16 dahi tedarik edemez bir ülke durumuna düşürüldük. Projeden atıldık. Parası verildiği halde uçakları alamıyoruz. Bu kadar hezimete rağmen yine NATO’da istenilenler şipşak iktidar muhalif herkes tarafından onaylanıyor. Hiçbir itiraz da yok. Bunu açıklamak çok zor gerçekten. Ne için yapılmıştı bütün bunlar sahi. ABD, Patriot füzelerinin teknolojisini vermiyordu. Niye versindi sahi. Gittiler bu kızgınlıkla Rus füzeleri aldılar. Onun da teknolojisini alamadılar. Rafa kaldırdılar. Ayrıca teknolojiyi niye almak istiyorduk sahi. Füze mi üretecektik. Niye ama? Üretecek başka şey mi bulamadık. Oturup araba motoru üretsek daha hayırlı bir iş yapmış olmaz mıydık? Bütün bu olan biten karmaşaya kimse anlam veremiyor. Bir kişinin yada güruhun kararıyla ülke rota değiştiriyor hızla. Batıdan 180 derece geri çark edip Rusya’ya dönüyor. Niye ama. Rusya Türkiye’ye kapılarını açmış değil. Ve neden o köhne kapılara yaslanıyorduk ki. Ne bekliyoruz gerçekten. Daha çok domates mi satmak istiyorduk. Akla gelen tek açıklama siyasi islamcılar batıdan nefret ediyorlardı. Fırsat bu fırsat deyip ipleri kopardılar. Şimdi ortada kaldılar. Ne doğu ne batı dost ve ortak olarak görmüyor. Her alanda bitmişlik yaşanıyor.

    Bu işlerin başladığı dönem başbakan olan zat “değerli yalnızlık” diye isimlendiriyordu başlayan süreci. O da bir siyasi islamcıydı. Bütün bunların kurgusunu o mu yapmıştı yoksa. Ancak bir Rus uçağının Suriye vurulmasını da özgüvenle üstlenmişti aynı zamanda. Üstelik aynı dönem Ankara’daki Rus elçisi de suikaste kurban gitmişti. FETÖ yapmıştı o işi de. Arkasından da 15 Temmuz fetö darbesi gelmişti. Çok karışık bir dönem gerçekten. Sanki bütün güçler birleşmiş ülkeyi bitirmeye karar vermişler gibi.

    Kimseye yaranamıyor ülke artık. Kimseye güven de vermiyor. Batıda doğuda Ortadoğu’da her yerde dışlanmış durumdayız. Ve bütün bunlar ne için yapılmıştı sahi.

    Birisi mantıklı bir şekilde açıklasa keşke. Sayın yazar siz işin tam göbeğindeydiniz. Ankara’daydınız, olayları günübirlik takip ediyordunuz. Sizin açıklamanız nedir sahi? Bu konuda bir konferans düzenlense ne güzel olurdu: Türkiye neden rota değiştirdi?

  10. BU KADAR FIRSAT ÖZAL’IN ELİNDE OLSAYDI
    Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın elinde olmayanlar:
    – 3trilyon dolar;
    –%90 medya desteği;
    – Neredeyse sınırsız halk desteği.
    Bunlar Özal’ın elinde bu kadar süre olsaydı şu an hayal ürünü olan bu iktidarın daha önce belirlediği 2023 hedeflerinin büyük çoğunluğu yakalanabilirdi.
    Merhum ÖZAL devlet televizyonundan sadece
    “ayda bir saat” halka seslenebilmek için TRT kanununda değişiklik yapmak zorunda kalmıştı.
    Meşhur elinde bir kalemle karşımıza çıktığı
    “İcraatın İçinden ” programı bu kanun değişikliği sonucu yayınlanan programdı.
    O engellere rağmen Sayın KORU’nun da bahsettiği icraatlara imza atıldı.
    Sadece temeli atılmış olan Karakaya Barajı hızla bitirilip, Atatürk Barajı’ın temeli de atılarak hızla bitirilmiştir.
    Milletimizi bilişim ile tanıştıran ÖZAL’dır.
    Yönetici ve lider olarak lanse edilen birçok kişi ÖZAL’ın tırnağı olamaz.
    Sizlere bir soru sorayım:
    –Güneydoğu Anadolu Projesi(GAP)nin fiziki gerçekleşmesi kaçtır?
    Cevap:
    Sıkı durun, %17
    Yanlış okumadınız.
    Evet.Yüzde on yedi.

  11. Eveeet, artık onun bunun şeyiyle fabrika kurmanın, montaj sanayisinin, çıkıntı ihalarla iş görmenin, beş para etmez abd malı piyade tüfekleri kullanmanın devri çoktaaan geçti!
    Bugün türkiye her türlü askeri teknoloji ve malzemeyi kendisi geliştirmiş ve üretmektedir!
    Tasarruf edilen paramızı da eğitim bütçemize ve ar-geye aktarıyoruz, itirazı olan?

    • Tank palet fabrikasından bahsediyorsunuz galiba.
      100 yıllık birikimlerin peşkeş çekilerek,
      gelecek 50 yıla da ipotek konulmasından bahsediyorsunuz anlaşılan.
      Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat içindeki payı
      %2-3 değil mi?
      İhraç ürünlerinin ton-kg başına döviz cinsinden geliri mütemadiyen düşmüyor mu?
      Biz üretiyoruz diye 7/24 propagandası yapılan ürünlerin en hayati parçaları ithal değil mi?
      Var mı itirazı olan!

Yoruma kapalı.