“Cerablus’a neden şimdi asker gönderdik?” sorusunun cevabını galiba buldum

3
Suriye'nin kuzeyindeki etnik durumun haritası
Reklam

 

Bir ülkenin askerlerinin bir başka ülkeye müdahalesine, gerekçe ve amaç her ne olursa olsun, pek iyi gözle bakılmaz.

TSK’nın ‘IŞİD’e karşı mücadele’ gerekçesi ve resmen fazla telâffuz edilmese bile ‘PYD/YPG’nin Türkiye sınırlarına doğru bir Kürt koridoru açmasını engelleme’ amacıyla tanklarını ve özel kuvvetlerini ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) yardımına göndermesi de o cinsten…

Kimimiz Amerika’nın oyununa gelmek olarak yorumluyoruz bu girişimi; bu arada bazıları da –özellikle dışarıda– Türkiye’nin yayılmacı, ‘Yeni Osmanlıcı’ niyetlerine bağlama niyetinde…

ABD “Biz zaten istiyorduk” havasında.

Rusya yumuşak bir itirazla yetiniyor.

Şam yönetimi hoş karşılamadığını söylüyor gibi yapıyor.

İran ise Şam’a (ve tabii Tahran’a da) danışılmalıydı görüşünde.

Cevabı WINEP uzmanından aldım

“Ne oluyor?” sorusuna hem kendim için hem de sitemin okurları namına cevap aramak üzere çaba gösterirken karşıma bir Fransız (Lyon 2 Üniversitesi’nde doçent imiş) uzman olan Fabrice Balanche’ın ‘Rojava’nın sürdürülebilirliği ve PKK’nın völge stratejisi’ başlıklı İngilizce bir makalesi çıktı.

Reklam

Makale Soner Çağaptay’ın da uzmanı olduğu, İsrail çizgisine yakın bir araştırma kuruluşu olan WINEP (Washington Institute for Near East Policy) ya da kısa adıyla Washington Institute için hazırlanmış bir rapor aslında.

Türkiye’de de ünlü Alan Makowsky, WINEP’te ‘Türkiye masası şefi’ iken, Refah Partisi’nin 1995 seçim başarısı sonrasında yapılan bir çalıştaya beni davet etmiş, bir tebliğ de sunmuştum.

‘Rojava’ makalesi önemli.

Sanıyorum, Ankara bu makalede ele alınan konuları masaya yatırdı ve verileri ikna edici buldu ki, dün sabah Cerablus’a asker gönderildi.

Makalenin önemi şuradan: Yazarı, Suriye’nin kuzeyindeki etnik yapıyı incelediği gibi, orada silâhlı mücadele yürüten PKK’yla irtibatlı Kürt örgütlerinin (PYD/YPG) nihai amaçlarını da değerlendirmiş…

Niyetler dahil…

Sonuca varmayı getiren veriler…

Suriye'nin kuzeyindeki etnik durumun haritası
Suriye’nin kuzeyindeki etnik durumun haritası
Kürtler çoğunluk, ama az bir çoğunluk

İlk veri şu: “Suriye’nin kuzeyinde, Rojava’da Kürtler, küçük bir çoğunluk…”

Reklam

2015 yılı Ocak ayındaki Kobani başarısı sonrasında, PYD, topraklarını genişletme çabasına girdi. Genişletme, genellikle IŞİD’in elindeki alanlardan başlasa da, Azez koridorunu elinde tutan öteki örgütler ile Haseki’de Suriye ordusundan yerler de alındı.

Alınan yerler toprak büyüklüğü itibariyle bir değer taşımasa da, stratejik açıdan önemliydi.

PYD’nin stratejik amacı, Afrin, Kobani ve Kamışlı gibi Kürtlerce meskûn yerlere ek olarak, esasen Kürtlerce iskân edilmeyen alanları da ele geçirip, kuzeyi bütünüyle kendilerine ait bir bölge haline getirmek… Tel Ebyad ile Menbiç’i alarak bunu büyük çapta sağladı da.

Menbiç aslında Suriye Demokratik Kuvvetleri (SDK) tarafından alındı, ama o koalisyonda Kürtler egemen.

Haseki’nin güneyindeki Kürt-bölgesi olmayan El-Şahadi’yi de, hem petrol kuyularını kontrol edebilmek hem de IŞİD’in Musul-Rakka hattını kesmek için topraklarına kattı PYD.

Bugün PYD 2 milyon nüfusun yaşadığı bir bölgeyi kontrolü altında tutuyor; ancak bu nüfusun yalnızca yüzde 60’ı Kürt. Afrin tam bir Kürt yerleşme yeri; diğer bölgelerde ya küçük bir Kürt çoğunluk var, ya da Kürtler azınlıkta.

Yazar, PYD’nin Türkiye’den çekindiği için şimdilik Araplar ve Türkmenler ile meskûn Azez ve Cerablus’u ilk hedef olarak seçmeyeceğini, Afrin ile Kobani’yi birleştirmeden IŞİD’in başkenti sayılan Rakka’ya saldırmayacağını öngörüyor.

“Ama” diyor, “PYD’nin Rojava haritalarında Azez, Cerablus, el-Bab’ın kuzeyi ve Menbiç’in kuzey mahalelleri Afrin kantonu içerisnde yer alıyor.”

Fırat’ın doğusu ve batısı

‘Fırat’ın doğusu’ ve ‘Fırat’ın batısı’ gibi çok kullanılan deyimler de anlam kazanıyor makaleyi okuyunca.

Menbiç bölgesi diye bilinen Fırat nehri ile Afrin arasındaki topraklarda Kürt nüfus yüzde 25 kadar. Ancak bu bölgeyi bir kanton olarak diğerleriyle birleştirmek istiyor PYD.

‘Arap’ olarak kayıt düşülmüş nüfusun bir bölümü Kürtçe konuşuyormuş ve PYD onların kendileriyle birleşeceği hesabındaymış…

Bir hesapları da, savaş yüzünden kaçan Arapların bir daha Rojava’ya dönmeyecekleri…

Yazarın “Maalesef” diye başlayan bir cümleyle ifade ettiği beklentisi ise, PYD’nin etnik temizlemeye kalkışması veya ittifak kurduğu Arapların diğerlerinden intikam almasına izin vermesi…

Şimdiden o tür intikam eylemleri yaşanmış bazı kentlerde…

WINEP tarafından yayımlanan makalede Kürtlerin yaşadığı bölgede suyun kısıtlı olduğuna, Rojava bölgesinde bulunan petrol kuyularının ise henüz ihraç edilebilecek durumda olmadığına dair iki ara başlık altında bilgiler de var.

O bilgiler de önemli, ancak benim derdim PYD’nin niyetini öğrenmek olduğu için o başlıkları atlıyorum.

PKK/PYD nihai haritası?
PKK/PYD nihai haritası?
Akdeniz’e PKK koridoru mu?

PYD’nin kontrol ettiği bölgelerden insanlar, savaş yüzünden, kıtlıklardan ve kötü hayat şartlarından bıkarak kaçıyor.

Türkiye ve Barzani ile ara açıklığı sebebiyle, PYD, halkın ihtiyaçlarını gidermede ciddi sıkıntılar yaşıyor.

Ne yapabilir PYD? Şunu: Halep ile ve Esad tarafından kontrol edilen yerlerle Batı’dan bir ilişki noktası kurmak… Bunun için de Afrin ile Kobani arasını bitiştirmek zorunda PYD.

Yazar, “Bu gerçekleşirse” diyor, “Rojava Akdeniz’e kadar uzanırsa, hem Türkiye’nin bir bölgesi ile hem de Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi (KRG) ile birleşme umutları artar.”

PKK ile PYD kardeşmiş; PYD ağabeyi PKK’ya bakarak hizaya geliyormuş…

Amerikalıların Barzani (KRG) üzerinde baskı uygulayacağı ve Rojava sınırının açılacağı beklentisi içerisindeymişler…

Şu bölüm de makaleden: PYD Akdeniz’e inmekten şimdiye kadar söz etmedi; bunu gerçekleştirmek için gerekli 70 km’lik boşluğun birleştirilmesinin önünde çok ciddi engeller de var. Bölge Kürt-olmayan nüfus ağırlıklı; Suriye’nin Alevi nüfusunu kim kontrol edecekse o ve tabii Türkiye, PYD’nin beklentisini boşa çıkartmak için elinden geleni yapacaktır.

Yine de bu hayali görenler varmış PYD liderleri arasında.

Fransız uzman, Suriye’nin Akdeniz sahilinde bir mezhebî (Alevi) devlet, iyice doğusunda ise bir Sünni devlet de öngörürüyor.

“Rojava’nın resmi haritalarında öngörülen kendilerine ait bölgenin bu iki devletle ekonomik alanda ve sahili kullanma imkânlarında dostane işbirliğine gitmesi uzun vadede imkânsız değil” diyor Balanche.

Ben de “Acaba” diyorum, “WINEP’in bu raporu henüz yayımlanmamışken kendilerine gönderildi veya benzeri bilgiler incelemelerine sunuldu da, Ankara’da bizimkiler Cerablus seferine bu yüzden mi çıktılar?”

NOT:

Vurgulamam gerekir mi bilmiyorum: Bu yazıda serd edilen görüşler de haritalar da bana ait değil. WINEP adlı İsrail irtibatlı kuruluşun uzmanı Fabrice Balanche‘a ait. Metin WINEP‘in internet sitesine 24 Ağustos tarihinde konuldu. Haritaların orijinaline yazıya ‘tıklayarak’ ulaşabilirsiniz. (FK)

ΩΩΩΩ

Reklam

3 YORUMLAR

  1. Böl-yönet stratejisinin bir açılımı.kürtler-araplar-Türkmenler-aleviler birbiriyle uğraşsın.İsrail rahat etsin.İslam dünyası birleşmesin.Bu arada silah ticareti yürüsün.Enerji hesapları dilediklerince olsun.Gayeleri bu.Allah bizlere yardım eylesin.

  2. TR’nin yapması gereken hamle çok açık ve net: ne pahasına olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde herhangi bir Kürt otonom yapının kurulmasına izin vermemek. Bunun için Esad ile işbirliği kurulması gerekliyse bu da yapılmalı. Hatta en makulü Esad politikalarının tamamen değiştirilmesi, TR’nin Esad’lı Suriye politikasına geçiş yapması olacaktır. Öteki türlü otonom bir Kürt bölgesi ve belki 10 yıllık bir sürede meydana gelecek TR’den kopuş & özerklik kaçınılmaz olacaktır. Artık reelpolitike dönüp hayalperest davutoğlu politikaları bırakılsın artık.

    • Davutoğlu politikaları zihniyet olarak terk edilmedi. Türkiye duvarlara tosladığı için mecburen ara verildi ve Davutoğlu harcandı (diğerleri halen yönetimde). Yeni dış politika taktikleri daha doğrudur ancak zihniyet değişmeden kalıcı başarıları sağlayamaz.

Yoruma kapalı.