Hiç kimse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı benim kadar anlayamaz.
Bir tek evli kızları olan başka babalar anlayabilir.
Diğer kültürlerde de fazla farklı değildir: Anne-babalar çocuklarını severler, fakat babalar kızlarını daha fazla kayırırlar. Sevgileri de bir başkadır. Kız evlendiğinde aileye yeni katılan damat da kızın nasibine düşen sevgiden payını –hatta daha da fazla- alır.
O almasa kız bir yolunu bulur, babanın damadına olan ilgisini sevgiye dönüştürür…
Zaten bu yüzden siyasiler aile fertlerini devlet işlerine karıştırmazlar.
Siyasette sevgi değil liyakat önde gelir çünkü. Sevgiye dayalı siyaset liyakati de gizler.
İsmet İnönü aile fertlerini siyasete karıştırmamanın yolunu onların ilgilerini başka alanlara çekmekte bulmuştu. Fizik profesörü Erdal İnönü yıllarca üniversitelerde hocalık, rektörlük yaptı ve siyasete babasının vefatından çok sonra girdi.
Damadı Metin Toker önemli bir gazeteciydi İsmet İnönü’nün; devran değişince her ikisinin de başları aile bağı sebebiyle ağrıdı. Muhaliflerin birine duydukları nefretten diğeri de etkilendi.
Celal Bayar ve Adnan Menderes de çocuklarını siyasi alandan uzak tuttular. Menderes’in her biri başka alanlara yöneltilmiş çocukları 27 Mayıs sonrasında siyasete zorla sokuldular.
Günümüzde yaşanan
Tayyip Erdoğan hepimizden daha fazla özelliklerini bildiği damadı Berat Albayrak’ı kendi gözündeki o olumlu özellikleri sebebiyle yanında tutmayı –nedense- yeğledi. Kendisi başkanlık yetkilerini anayasayla yenilediği cumhurbaşkanı hükümet sistemi ile artırınca, önce enerji bakanı yaptı onu, sonra da ekonominin bütünü üzerine hakim hazine bakanı haline getirdi.
Yanlış bir karardı bu.
Berat Albayrak başarılı olsaydı da siyaset alanı onun başarısını yutardı; başarısız oldu ve başarısızlığı Tayyip Erdoğan’ın kendi siyasi tabanını bile olumsuz etkiler hale geldi.
Ekonomi yanlışların gözlerden saklanabileceği bir alan değildir. Damat enerji bakanlığında devam etseydi yine eleştirilirdi, ancak ekonomi bakanı ve başarısız olunca onu görevde tutmak imkansız hale geldi.
Daha önceki cumhurbaşkanı ve başbakanların aile fertlerini uzakta tutma tercihlerinin doğruluğu son örnekle daha iyi anlaşılır oldu.
Kör nokta
“En son babalar duyar” denir ya, aile fertlerine, eşine, çocuklarına, onların eşlerine karşı anne-babaların kör noktaları olduğu için, onların yanlışlarını, o cephede işlerin iyi gitmediğini en son babalar fark eder.
Yukarıdaki paragraftaki görüşü, uzun yıllar siyaseti Ankara’da çok yakından gözlemiş bir gazetecinin tespiti olarak değerlendirmenizi isterim.
Eşiyle, oğluyla, kızıyla, damadıyla ilgili olumsuzlukları kendisine aktaranları şaşkınlıkla karşılayan, söylentilere inanmadığı gibi doğru bilgileri kendisine taşıyanlarla arasına mesafe koyan çok önemli mevkilerde bulunmuş insanlar gördüm.
Kör nokta yüzünden…
Siyasetin içinde bulunan, devlet yönetiminde yer alan insanların yakınlarını önemli görevlere getirmelerinin sakıncası yalnızca yakınlara görevleri sırasında ters bakılmasıyla sınırlı değildir; onları görevden almanın, uzaklaştırmanın da bir bedeli vardır ve zarar sonradan hissedilir hale gelir.
Aile bağları sebebiyle mi? Onun da muhtemelen rolü vardır, ancak yakınların görevden alınması otomatik olarak başarısızlığa atfedileceği için, onun görevde bulunduğu süre içerisindeki performansı da siyasi spekülasyonlara malzeme olur.
Görevden aldığını savunursa siyaset adamı, bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalır.
Şimdi Tayyip Erdoğan’ın karşı karşıya kaldığı durum budur.
O Berat Albayrak’ı savundukça muhalifleri “Başarılı idiyse neden görevden aldın?” diyor.
Böyle bir karşı çıkışa ne denilebilir?
Savunmasa sanki farklı mı olacak? Berat Albayrak’ın görevden affının ilan edildiği ilk günden başlayarak AK Parti’ye muhalif cepheden yöneltilen eleştirilerin odağında o ve ona görev verdiği için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan var. Hazine’ye ve Merkez Bankası’na ait 128 milyar doların akıbetine yönelik muhaliflerin ısrarlı soruları, ekonomi alanında herkesin cebine yansıyan daralmayla birlikte, zihinlerde kalıcı izler bırakmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti artık savunmada.
Zor bir durum bu. Savunayım derken başarısızlığın daha da göze batar hale gelmesine yol açmak da var.
En başta –yığınakta- yapılan hata askerlikte cephede hissedilir; siyasette de bugünkü gibi ortamlarda kendini güçlü biçimde belli ediyor.
Böyle ortamlar yanlışa yanlışla mukabele etmeyi de getirebiliyor.
Görevden af edildiği günden beri kendisinden sadece CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na açtığı dava sebebiyle söz edilen Berat Albayrak’ın, başarısız olduğu izini silebilmek amacıyla, yeniden bir devlet görevine getirilmesi katmerli yanlış olur.
Kimsenin bana sorduğu yok, ama en başta kendisini anladığımı sebebiyle birlikte açıkladığım için, şimdiki durumda en akıllıca davranma tarzının ne olduğuna dair de bir noktaya değinmek isterim.
Uzlette kalıp kendisini unutturmaya çalışması Berat Albayrak’ın da bir yoldur, ama ondan daha iyisi, bunu yapmanın öncesinde, gerçek bir basın toplantısıyla –yani kendisine yerlerini borçlu olmayan bir gazeteci grubu karşısına çıkıp- muhalefet cephesinin kendisine yönelttiği eleştirileri de cevaplayarak iş başında bulunduğu dönemleri bizzat savunmasıdır.
Cumhurbaşkanı savunuyor, ama savunulamazı savunuyormuş gibi algılanıyor.
Anne-babalar çocuklarını sever, onların aileye kazandırdıkları damatlar ve gelinleri de ayrıca severler; ancak sevgileri onları siyaset alanının dışında tutmayı gerektiriyor.
ΩΩΩΩ