Gazetelerin arşiv değeri hassasiyeti bulunmazsa gerçekler kaynayıp gider

11
Yevgeny Prigozhin.. (Foto Hürriyet'ten)
Reklam

ABD’de çıkan etkili New York Times (NYT) gazetesinin Amerikalı meslektaşlar arasında –‘Gray Lady’ gibi- değişik adları olsa da, NYT’ın kendisi ‘arşiv gazetesi’ (newspaper of record) olmakla övünür. Dünyada ve ABD’de geniş kitleleri ilgilendiren bir olay meydana gelmişse ona sayfalarında mutlaka yer verdiği içindir bu övünme.

Google ve ChatGPT öncesi dönemlerde eskiye dönük araştırma yapacaklar NYT arşivine göz atmak zorundaydılar.

Wall Street Journal da aynı iddiada bulunabilir.

İngiltere’de ‘The Times’ gazetesi de öyledir. Arşiv gazetesidir.

Bizde hangi gazete benzer bir iddiaya sahip olabilir?

Maalesef bu soruya bir gazete adıyla cevap vermek pek mümkün görünmüyor.

Konu gazetelerde okunacak haberlere internette göz atarken bugün aklıma geldi. 

Rusya’da Wagner adını taşıyan, devlet başkanı Vladimir Putin’in güvendiği adamı Yevgeny Prigozhin’e kurdurduğu özel ordu geçen hafta bütün dünyayı şaşkınlığa uğrattı. 

Reklam

Putin tarafından kurdurulan ordu Putin’i devirmek için Moskova’ya doğru yola çıkmıştı da ondan…

İşin ciddi olduğu anlaşılınca, tarafları barıştırmak için Belarus devlet başkanı Alexander Lukashenko devreye girdi. Putin’i değil de Lukashenko’yu dinledi Prigozhin ve ordusunun rejimi devirmek için Moskova’ya doğru yürüyüşünü durdurdu.

Müzakere sonuç verdi.

Rusya devlet başkanı Putin, isyancı Prigozhin ve ordusunun öndegelenlerine dokunulmayacağı sözünü verdi.

Wagner’in başkaldırmasının hemen öncesinden başlayarak, yukarıda adlarını saydığım yabancı gazeteler, gün gün verdikleri haberlerle okurlarını bilgilendirdikleri gibi, gazetenin yazarları ve konunun uzmanı başka yorumcular aynı gazetelerde olayın sebeplerini irdeleyip okurları aydınlattılar.

Gelecekte bu olayı ele alma ihtiyacı hissedecek araştırmacılar için o gazetelerde etraflı bilgi ve yorum bulunuyor.

Ya bizde?

Bakın bugün okuma zahmetine katlanırsanız karşınıza çıkacak bir haberin başlığını paylaşayım: “10 yılda kurduğu imparatorluk bir anda çöktü! Başarısız isyanı Prigojin’in sonu oldu.” 

Reklam

Her şey olmuş bitmiş… Putin kazanmış… Wagner ve lideri Prigozhin teslim bayrağını çekmiş…

Acaba?

Prigozhin Belarus’ta, Lukashenko’nun himayesinde. Wagner’in milisleri de dağılmış değiller.

Bir an için başlıkla verilen mesajın doğru olduğunu kabul edelim, Wagner çökmüş, Prigozhin de yok olmuş olsun…

Peki Putin ne halde?

İsyandan önceki Putin neydi, bu olaydan sonra ne hale düştü?

En güvendiği komutanlar sütre gerisine çekildiler; ‘Suriye kasabı’ lakabı bulunan ve Ukrayna’da sivillere karşı da acımasız davranmasıyla ‘Kıyamet savaşı generali’ (General Armageddon) unvanını da alan komutan –Gen. Sergei Surovikin– ise sırra kadem bastı.

Wagner desteği olmazsa Rus ordusu gücünü koruyabilir mi?

Sadece Ukrayna’da değil, Suriye ve Libya’da da Rusya adına savaşanlar Wagner’in milisleri…

Dahası, Prigozhin yalnızca milis gücünün başında değil, yönlendirdiği bir medyası da var. 2016 ABD seçimine sosyal medya üzerinden müdahil olan Rus trollerin patronu da Prigozhin’di.

Şu ana kadar sözünü ettiklerim Rusya’ya dönük sorunlar. Konunun bir de Rusya’nin ilgilendiği coğrafyanın ülkeleri ve Ukrayna vesilesiyle konuya müdahil olan Batı ükeleri boyutu da var.

ABD ve Avrupa açısından Wagner isyanı sonrası Rusya ve Putin nasıl bir ‘düşman’?

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını Sovyetler Birliği’nin Afganistan macerasına benzetenler olduğu biliniyor. Afganistan’ı işgale kalkışmakla, Sovyetler Birliği, varlığını tartışmalı hale getirmişti. Yenildi ve tarihe karıştı.

Ukrayna’ya Afganistan benzetmesi yapanların sesi çıkmaz olmuştu savaşın şiddeti artınca. Wagner ortadan çekilirse veya Rus ordusu ile paralı askerler arasında meydana gelen güvensizlik devam ederse ne olur?

Yukarıda verdiğim örnek başlığı atanlar konunun bu yönlerini düşünmez görünüyorlar.

Oysa konu bizim ülkemizi de ilgilendiriyor. Putin’in ve dolayısıyla Rusya’nın elinin zayıflaması Türkiye’nin uluslararası ihtilaflara yaklaşımıyla ilgili hesaplarını yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılıyor.

Gelecek hafta Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak NATO zirvesine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da katılacak. ABD başkanı Joe Biden Litvanya’dan önce İngiltere ile Finlandiya’ya uğrayacak. 

Erdoğan-Biden görüşmesi eskisinden farklı bir zeminde cereyan edebilir ve Türkiye İsveç’in üyeliği konusunda NATO zirvesinde üzerinde daha fazla baskı hissedebilir.

Bizim gazeteler, arşiv değeri taşıma hassasiyetleri bulunmadığı için, o zaman da atacak bir başlık bulacaklardır.

ΩΩΩΩ

Reklam

11 YORUMLAR

  1. Arşive bakınca Fransa anayasa konseyi eski üyelerinden Dominique Schnapper gibi önemli isimler çıkıyor. Bu gün de Fransa’da ve Avrupa’nın bir çok yerinde Schnapper gibi başka ülkelerde de zamanı ve olayları doğru okuyup isabetli tespitler yapabilen ve Avrupa’nın sorunlarına çare arayışında Türkiye’den büyük beklenti içinde olan insanlar varmış, da şimdilerde yok mudur acaba?

    Var ise bu günün Türkiyesi bu insanların beklentilerine cevap vermiyor mu yoksa. Eğer öyleyse bunu şimdi kimler yapabilir. mesela hangi siyasi partide Avrupa milletlerine yeni bir hedef tayinine babalık abilik yapacak bir akıl var?

    Veya bu gün Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı en büyük problem SSCB’nin dağılmasıyla Avrupa birliğinin de hedefsiz kalıp üye ülkelerin de ulus devlet anlayışını tırmandırmasına Türkiye de kendi çapında azami katkı sunmuyor mu yoksa!

    Aslında Üstad en mühim konuyu gündeme getirmiş ama bana komik gelmesinin sebebi de zaten Türkiye Avrupa’nın ve NATO’nun kendisinden beklentilerini harfiyen yerine getirmiyor mu, e ben öyle sanıyordum:)))

    Özer Sencar “Türkiye’nin istihdam ettiği ve sayıları 10 milyonu bulan mülteciler meselesi bir projedir” diyor. Bu projeyi kimin tasarladığı açık değil mi? Türkiye Suriyelilerden önce Afrika kıta insanlarına sınırlarını açmadı mı? Türkiye sadece Afrika ve Suriye insanlarına sınırlarını açmadı. ‘Proje’nin sahibi kim olursa olsun Türkiye tüm dünya insanlarına sınırlarını açtı ve bunun mükafatını er geç alacak ve batıyı da böyle etkilenecektir. Ben böyle inanıyorum. Türkiye’nin siyaseten dünyayı etkileyebilecek başka bir malzemesi yok çünkü.

  2. Konuyla ne gibi bir alakası var bilemem ama iki önemli haber gördüm bu gün;

    1- “CB Erdoğan: sığınmacılara Türk vatandaşlığı verip kayıt altına alacağız”

    2- “tehlikeli girişim: Dilovası’nda bir grup kaymakamlık önünde toplanarak Suriyelilerin gönderilmesini isteyecekler”

    3- Ümit Özdağ’ın videolu kışkırtıcı tivitleri ve politik söylemleri.

    4- “BMMYK Türkiye temsilcisi Lerclerc: 4 milyon sığınmacıya evsahipliği yapan Türkiye’ye daha fazla destek olmalıyız”

    Başka önemli haberler de var ama ben hiç endişe etmiyorum, herhangi bir taşlınlıkta askere polise gerek bile kalmadan silahlı bekçiler bile yeter bence!

  3. VEKALET–UKRAYNA
    Wagner Rusya’nın doğrudan savaşa girmediği yerlerde devreye giriyordu.
    Yani Rusya’ya vekaleten.
    Rusya Ukrayna’da açıktan ve doğrudan bir savaşa girdiğine(her ne kadar adına savaş değil, özel operasyon dese de) göre, yani açıktan bir taraf olduğuna göre zorunlu olmadıkça Wagnerin devreye girmesi gerekmiyormuydu?
    Söylemek istediğim şu:
    Zaten Ukrayna savaşında Wagnerin de desteğine ihtiyaç duyulması, Rusya’nın kaldığı “zor durumun” itirafı değil mi idi?
    Üstüne bir de Wagnerin isyan olayı ve çatlağı.
    Bu durumda Ukrayna, Rusya için tam bir
    ” bataklık “haline gelmedi mi?
    Wagner isyanının bize bakan yönüne gelince, bizim iktidar ve yandaşları Putin’den daha fazla endişe ettiler ve korktular.
    En büyük putlarının yıkılmasından acayip tırstılar.
    “Wagner isyanı aslında Türkiye’ye çekilmiş bir operasyon” zırvası, halet-i ruhiyelerinin bir fotoğrafıydı.
    Bence haklıydılar da.
    Dayanakları işte bu kadar zayıf.

  4. Genelde Mevlana’ya atfedilen “pergel metaforu” geçmişte ve günümüzde pek çok şiir ve makalede konu edilmiştir.
    Biri sabit diğeri hareketli olan pergele, bugün bazı devletler tarafından bir ayak daha eklenmiştir. Eskiden de vardı bu ayak fakat görünmezdi. Görünmeyen bu ayağa gladyo diyebiliriz. Şimdi ise görünür olmakla birlikte aynı zamanda sabit ayağa eklemlenmiş konumda. Eklemlenmiş fakat protez gibi sökülüp takılabilir durumda olduğundan başka pergellerde de kullanıma uygun bir yapıdadır.
    Bu açıklamayı yaptıktan sonra şimdi gelelim fonksiyonuna ve nasıl kullanıldığına. Pergelin sabit olan ayağı bir devletin merkezinde, seyyar diğer ayak ulaşabildiği diğer ülke veya topraklarda keşif, temaşa, seyir, kültür, ticaret, turizm, insani yardım vs alanlarında, hareketli protez tabir ettiğimiz öbür ayak ise bu bahsettiğimiz alanlarda emniyet, güvenlik, silah, uyuşturucu, iç çatışma ve son noktada savaşan taraflara (milis) savaşçı desteği vermekle faaliyetlerini yürütmektedir. Yalnız pergel tarafındaki en önemli sorun, protez ayağın başka pergellerde de kullanılabilir olmasıdır.
    Sözü fazla uzatmadan burada olan hadise budur. Sabit ayak Rusya’da, hareketli ayak malum bölgelerde, hareketli protez ayak, Wagner (Prigojin) dir.
    Bu örneği diğer ülkelere uygularsak hem pergeli ve ayakları, hem de olan, olmakta olan ve olacak olan olayları tahmin edebiliriz. Vesselam.

  5. Bizdeki basın , demokrasilerdeki dördüncü kuvvet değil , iktidar veya muhalefet yalakası , uşağı takviye bir kuvvettir!
    Benim internet üzerinden gazetelere göz atmam yarım saati geçmez.
    Bayram boyunca dikkat ediyorum , ne tv.lerde ne de gazetelerde meydana gelen trafik kazaları ve ölümler hakkında en ufak bir bilgi yok .
    En nihayet akşam sağlık bakanlığınca ( ne alâkası varsa ! ) sadece kaza sayısı açıklandı , 17774 , peki ölü sayısı nerde , o galiba devlet veya adli sır !
    ” He de geç! ” beyim !

  6. Fransa için endişeliyiz bugün. Avrupa için de…
    Besledikleri PKK ve FETÖ terör örgütlerini de, bir gün bir el o ülkelerdeki ırkçılarla karşı karşıya getirecek. İşte o zaman Erdoğan’ın dediği “Terörü beslerseniz sizi de vurur” sözünü anlayacaklar. Ancak çok geç kalacaklar.

  7. FK yorumları bile birer arşiv.
    Eskiden NT gibi bir Hürriyet gastesi vardı herkese gri.
    Cumhuriyet gastesini ise dörde katlayıp ceketin dış yan cebine yazısı görünür halde meyhaneye giren muallimler ile özdeşleştirmiştim.
    En iyi gaste hangisi diye soran bir “solcu” abiye Hürriyet demiştim. Hayır Cumhuriyet! deyince şaşırmıştım.
    Açtım ikisinide birisi lahmacun üstüne aşure tatlısı mübarek.
    Öbürü ise sanki bu ülkenin…(o kısmını çözememiştim🤔 -tıpkı Akp yada hdp partilerini çözemediğim gibi-).
    Fakat, Chp partisine paralel yapı😂😂😂 olduğundan şüphelenirdim hep.
    (Sonları benzemesin diyecem ama malum her ikisinin de başına kukuman kuşları tüner arada sırada).
    Bugün FK yazısı Rusların başına bela olan vagner ufkumu açtı.
    Yarın Pkk ypg vs maşalarda onları tutan elleri mi YAKACAK?
    Düşünmeden edemiyor okuyucu da🤗🤔🤗

  8. Her zamanki gibi yazıyı büyük bir merakla okuyordum, okurken de cümleleri zihnimde rahatça takip edebiliyordum. “Türkiye’yi de ilgilendiriyor” ifadesi bendeki bağlantıyı kopardı sonrasını takip edemedim. Tamamını okudum ama Türkiye’yle alakasını bir türlü anlayamadım. Ama henüz erken belki yarın akşama kadar bir bağlantı kurmayı becerebilirim umarım, Üstad ‘Türkiye’ yerine ‘Erdoğan’ yazsaydı işim çok kolaydı halbuki:))

    Bence emekli asker Armağan Kuloğlu’nun şu yazısını Ümit Özdağ bile okumuştur; Erdoğan’da da daha ne bilgiler vardır. İbrahim kalın bir ara raporlanmıştır ona.

    https://www.yenicaggazetesi.com.tr/wagner-isyani-ve-sonuclari-681585h.htm

    Hem diyelimki bizim medyanın arşivi olmadığı için diğer yöne motive olduğunu varsayalım, bu neyi ifade eder ki?

    Yani diyorum ki Metin kütük ile küçük çem’in Avrupa’yla ne işi olurki😂😂😂

    • Türkiye’de terör örgütlerine verilen destek eylemlerine bile güvenlik güçleri müdahale etse batılı ülkeler, AB kurumları ve uluslararası örgütler habbeyi kubbe yaparak anında Türkiye’ye tepki verirler. Tüm dünyayı Türkiye’ye tepki vermeye davet ederler. Yetmez, AB İlerleme raporlarına ve insan hakları raporlarına Türkiye’ye dair yanlış ifadeler yazarlar. Türkiye’yi suçlamak için yarışa giren ülkelerde demokratik eylemler olduğunda aşırı güvenlikçi politikalar uygularlar. Ulusal güvenliklerini gerekçe göstererek demokrasiyi rafa kaldırırlar. Ama sorsanız onlar demokratik!, Türkiye otokratik! bir ülke. Ancak iş söyleme değil eyleme dönüştüğünde oluşturdukları algının tersine batılı ülkelerin ne kadar demokratik! olduğunu görürüz.
      Gezi eylemlerinde olduğu gibi CNN, BBC, Reuters ve benzeri uluslararası medya kuruluşlarının savaş muhabirleri 24 saat canlı yayın yapmayacak. Gezi eylemlerinde olduğu gibi Avrupa başkentlerinden ardarda “endişeliyiz” açıklamaları yapılmayacak. Protesto haklarını kullananlara yönelik polis şiddetini insan hakları örgütleri görmeyecek. Peki eylemcilerin seyri nasıl olacak? Fransa Hükümeti, bu eylemleri bahane ederek zaten yükselen yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı politikalarını artırırsa durum daha da kötüye gidebilir. Biz Fransa’da yaşayan başta Cezayirliler olmak üzere tüm yabancılar için endişeliyiz. Acaba Fransa, ülkesindeki bu eylemlerle ilgili olarak gezi kalkışmasındaki kadar endişe duyuyor mu?

  9. Bizim gazeteler, arşiv değeri taşıma hassasiyetleri bulunmadığı için,…..siz ve yazdığınız karar sitesi GAZETECİLİK mi yapiyor yoksa muhalefetin tetikciligini mi?veya muhalefete göre YANDAŞ denilen iktidar yanlısı basın gazetecilik mi yapiyor.basın medya gazete zihniyet propagandası için araçlardır kimi chp zihniyetinin yanında gazetecilik yapar..kimide buna karşi iktidar yanında gazetecilik yapar..bu bütün dünyada böyledir.hür objektif tarafsız medya veya gazete yoktur.sanki dünyada varmiş da bizde yokmuş gibi kendinizi ve kendi çalışma alanini bence aşağılamayın.

Yoruma kapalı.