“Gülen Vatikan’da” konusuna açıklık geldi; yer yerinden oynamasa da… Konunun açılmasından yararlanalım..

23
Reklam

 

Yer yerinden oynamadı, ama önemli değil; merakım giderildi ya…

15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu başkan yardımcısı Selçuk Özdağ, Gülen’in Vatikan’da Papa ile buluşmasına ‘kimin’ aracılık ettiğine açıklık getirdi…

“Tarihe ışık tutacak diye düşünüyorum” dedikten sonra iki ismi andı: Kasım Gülek ile Bülent Ecevit

Kasım Gülek Gülen’in Vatikan’a gittiği tarihten iki yıl önce rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu…

Ecevit?

Hadi canım siz de…

Oysa dün ben burada çok daha ilginç isimler vermiştim ve hepsi de gerçek anlamda ‘aracılık’ eden insanlardı: Vatikan’ı İstanbul’da temsil eden Monsönyör Maroviç.. Musevi işadamı Üzeyir Garih.. Anti-Defamation League başkanı Abe Foxman.. New York Kardinali John O’Connor… Ve de gizemli Rahip Thomas Michel

Herbiri haklarında kitap yazılmayı hak eden isimler bunlar…

FETÖ ile mücadele

Yer yerinden oynamasa bile, çok önemli bir konunun aydınlatılmasına yarayacak önemli ipuçları sağladı AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ

Türkiye 15 Temmuz (2016) gecesi tarihinin en hain saldırılarından birine muhatap oldu. 250 kadar insanımızın canına da mal olan darbe girişimi, başarılı olmamasına rağmen, ülkemizin başına büyük dertler açtı. Bir de başarılı olsaydı, şimdilerde çok daha büyük dertlerle baş etmeye çalışıyor olacaktık.

O olayla ‘FETÖ’ ile tanışıklığımız farklı bir düzeye çıktı ve devletin içerisine sızmış yapının darbeci yüzüne de vâkıf olduk…

Devlet şimdi o yapıyı içinden temizlemeye ve bir daha benzer saldırılara muhatap olmamak için alması gereken tedbirleri de almaya çalışıyor.

Bunu yapmaya hakkı var.

Ancak yanlış da yapılmaması gerekiyor.

Yanlışa sürüklenmiş bir yapıyla mücadele ediyorum derken, devletin kendisi yanlışlar yaparsa, onun da sonu ülke için hayırlı olmayabilir.

Selçuk Özdağ’ın açtığı tartışma konusu ne dediğimi anlatabilmem için iyi bir örnek…

Gülen’in kalkıp Roma’ya kadar giderek dünya Hıristiyanlarının manevi lideri Papa ile görüşmesi o günlerde pek az kimseyi rahatsız etmişti.

Çok sayıda insan, pek çok kanaat önderi, özellikle de dünyanın çatışmacı bir yöne doğru evrildiğini fark edecek kadar basireti açık olanlar, İslâm Dünyası’nın kahredici bir planın hedefi olabileceğini görüyor veya hissediyordu.

İslamofobik dünyaya gidişi önleme çabası

11 Eylül (2001) ve arkasından baş gösterecek ‘İslamofobik’ döneme doğru hızla yol alınıyordu…

Pandora’nın kutusu, 1990-1991 döneminde, ABD’nin, Kuveyt’i Saddam belâsından kurtarmak amacıyla olduğunu ilân ettiği Ortadoğu çıkartmasıyla açılmıştı. Saddam’ı yerinde bıraktı ABD; arkasında da ‘yeni bir Haçlı seferi’ görüntüsü eşliğinde, adı daha önce duyulmamış ‘el-Kaide’ örgütünü…

O sırada başbakan olan Mesut Yılmaz ile yardımcısı konumundaki Bülent Ecevit, Papa ile buluşmaya gitmesi için Gülen’i teşvik etmişler ve ikisi birden veya sadece biri bunun için aracılık etmişse, bunu hem Türkiye hem de ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyanın hatırı için yapmışlardır.

DİB Mehmet Nuri Yılmaz.. Vatikan'da.. (Haziran 2000)
DİB Mehmet Nuri Yılmaz.. Vatikan’da.. (16 Haziran 2000)

Nitekim, devlet, Gülen’den sonra, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ı da Vatikan’da Papa ile buluşmaya gönderdi (16 Haziran 2000).

[Ziyaret ile ilgili raporunu Diyanet’in, dergisinden okumanızı isterim. FK.]

Her yeni gelen Papa da ilk ziyaretlerinden birini mutlaka Türkiye’ye yapıyor.. Hiçbir iktidar “Gelmesin” mesajı göndermiyor Vatikan’a…

Mesut Yılmaz veya Bülent Ecevit Vatikan’a gitmesi için Gülen’i teşvik etti mi, bunun için arabuluculuk yaptı mı?

Sanmıyorum.

Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği, Ankara’ya, “Gelmesin, böyle bir görüşme olmasın” mesajı gönderdiği için, Gülen’in Papa ile buluşması bir kez ertelenmişti…

Buluşma istenmediği için değil.. Gülen diplomatlarımıza sakıncalı biri göründüğü ve böyle bir buluşma onun ülkemizdeki itibarını artıracağı için…

Görüşmesinin ardından Mehmet Nuri Yılmaz’ın da yollara düşmesinin sebebi buydu.

1998’de meydana gelen Gülen-Papa buluşmasını, Selçuk Özdağ da, şimdi kader arkadaşlığı yaptığı siyasi kadronun önemli isimleri gibi, buluşmaya Gülen’in kimliği sebebiyle itiraz edenlere karşı o günlerde savunmuş ise hiç şaşırmam…

Çünkü o dönemde Gülen birileri için ‘tehlikeli’ biriydi, ama Refah Partisi saflarında yer alanlar için değil… Tam tersine, arşive bakılsın, o buluşmaya karşı çıkanlara çataçat cevaplar yetiştiriyordu RP kadrosu…

‘Dinler arası diyalog’ da denilen Hıristiyan Dünyası ile düşmanlıktan uzak bir zeminde buluşma düşüncesi de, aynı kitleye, hiç ters görünmüyordu.

Görünüyor olsaydı, 2002 sonrasında, ‘Medeniyetler İttifakı’ haline sokulmuş aynı amaçlı arayışların sorumluluğunu AK Partili iktidarlar üstlenmezdi herhalde.

DİB Mehmet Görmez.. Papa Francis ile..
DİB Mehmet Görmez.. Papa Francis ile..

Papa‘lar ülkemizde ciddi itibar görüyordu.

Sözün özü şu: Gülen Vatikan’a gittiğinde (1998), o buluşma yanlış bir iş değildi; küçük bir kesim dışında geniş bir kitleden destek de görmüştü.

 

Mücadele için tarih ve çerçeve belirlemeli

Bu kıssadan çıkarılacak önemli bir hisse var:

FETÖ denilen yapıyı, 15 Temmuz gecesi ve sonrasında ülkemize yaşattığı travmatik olay yüzünden hesaba çekebilir, o yapı içerisinde yer alanların daha önceki yanlışlarını da sorgulayabilirsiniz…

Her devlet yapar bunu.

Ancak, “Madem 15 Temmuz’u yaptı, yapabildi, o halde bunun-bunların geçmişte her yaptığı yanlıştı, suçtu” demeye başlarsanız…

Başka bir yanlışa kapı aralamış olursunuz.

Vahim sonuçlar doğurabilecek bir yanlışa…

Yanlış yapanları, eğer o yanlış hukuk sistemi içerisinde ‘katalogluk suç’ kabul ediliyorsa, cezalandırırsınız; ama vaktiyle ‘yanlış’ olarak görülmemiş, hatta olumlu bulunmuş bir davranışı, bugünün şartları içerisinde ‘suç’ olarak tanımlayarak insanları hesaba çekmeye çalışırsanız…

Siz de yanlış yapmış olursunuz.

FETÖ konusunda, Araştırma Komisyonu, işte bu ayrımı yapmalı, mutlaka yapmalı.

“Ne suçtur, ne suç değildir” ayrımını…

11 Eylül uğursuz saldırılarının ‘İslâm adına’ yapılacağı günlere doğru hızla yol alınırken, onu önlemeye yarayacağı umuduyla çaba gösterilmesi herhalde yanlış değildi.

O çabaya yarayacak Vatikan’ı ziyaretten ‘suç’ çıkarılabilir mi?

Eğer 15 Temmuz’un sorumluluğunu 1998’e kadar taşırsanız.. o yıllarda Gülen’e müzahir olanları suçlarsanız..

Gelin, iyisi mi, bundan vazgeçin derim.

Şunlardan da:

Eskiden suç olmayan bir şeyi bugün suç haline getirip onu yaptı diye insanların başına iş açamazsınız…

Suç şahsidir, suçu işleyen biri/leri yüzünden suçla ilgisiz kişileri yargılayamazsınız…

Yapılanın yanlış ve suç olduğunu bilse ona iştirak etmeyecek, müzahir olmayacak kişileri, sonraları gerçekten bir suç işlendi diye, suçlularla aynı torba içine atamazsınız…

Size ‘suç’ olmayan bir eylemi başkaları için ‘suç’ sayamazsınız…

Selçuk Özdağ’a bu evrensel kuralları hatırlatmama vesile olduğu için teşekkür ederim.

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Ne güzel ifade etmişsiniz.
    İktidara sahip olanlar; eğer son parağrafta yazılanları göz önüne alıp ona göre yapılmayan işlemlere müdahil olmazlarsa kısa bir süre sonra kendilerini de savcıların önünde bulabilirler.
    Bence bu parağrafı koyu harlerle yazmış olmalıydınız.

    Eskiden suç olmayan bir şeyi bugün suç haline getirip onu yaptı diye insanların başına iş açamazsınız…
    Suç şahsidir, suçu işleyen biri/leri yüzünden suçla ilgisiz kişileri yargılayamazsınız…
    Yapılanın yanlış ve suç olduğunu bilse ona iştirak etmeyecek, müzahir olmayacak kişileri, sonraları gerçekten bir suç işlendi diye, suçlularla aynı torba içine atamazsınız…
    Size ‘suç’ olmayan bir eylemi başkaları için ‘suç’ sayamazsınız…

  2. Sayın Koru;
    Yazının içeriğinde Selçuk Özdağ’ın geçmişte Refah çizgisinde olduğunu ima etmişsiniz. Oysa Selçuk Özdağ AK partiye geçmeden önce BBP Genel Başkan yardımcısı idi. Yani kendisi Milli Görüş kökenli değil Ülkücü kökenli bir siyasetçi.

  3. Merhabalar
    Sayin fehmi bey,
    Yazinizda Gulenin Papa ile gorusmesini cok masum boyutta anlatmissiniz. Mesela soyle anlatayim;
    Amerika yerli kizilderelileri toptan yok edemeyecegini anlayinca onlarin hayvanlarini oldurmeye basladi, 30 milyon bizon. Sonraki adimda onlarla ticaret yapmaya basladi, ya parayi eksik verdi ya silahi. En son da 1970 lere kadar, kizildereli nufusunu tamamen bitirmek icin, bas agrisi icin hastaneye giden kizildereli hastalara kisirlastirma ilaclari verdiler. Ne kadar masumca degil mi?

    Turkiye de Gulen hareketi masum bir hareket olarak baslamadi. Bunu bir zamanlar beraber kose yazarligi yaptiginiz yazar! soyluyor yani. Tarlamiza saldiran domuz surulerini gorun lutfen. Yoksa!

  4. anlaşılması zor bir mesele olduğundan kafalar karışık. uzun yıllar içiçe geçmiş konular teknik ayrıntılar… baştan başlayalım. diyorsunuz ki ;

    Türkiye 15 Temmuz (2016) gecesi tarihinin en hain saldırılarından birine muhatap oldu. 250 kadar insanımızın canına da mal olan darbe girişimi, başarılı olmamasına rağmen, ülkemizin başına büyük dertler açtı. Bir de başarılı olsaydı, şimdilerde çok daha büyük dertlerle baş etmeye çalışıyor olacaktık.
    O olayla ‘FETÖ’ ile tanışıklığımız farklı bir düzeye çıktı ve devletin içerisine sızmış yapının darbeci yüzüne de vâkıf olduk…

    the cemaatin, anlamayı reddeden pek az bir kesim dışında geldiği nokta hakkında kimsenin şüphesi yok. muğlak olan kısım giriş gelişme bölümü. sonucun felaketi ortada. acaba bunlar iyiydiler kötü mü oldular yoksa hep kötüydüler kamufle mi oldular…tartışmaya açık kısmı da burası zaten.
    papayla görüşmek zurnanın son deliği bence. hele islamafobik dünyaya gidildiğini hissedip önleme çabalarının altında gibi göstermek en masum haliyle saflık olur diyelim .. başka şeyler de yazarım ama emek ve zaman verip yazıyorum yayınlanmaz sonra … sanki papa bu kötücül aklın dinleyeceği kimse. vatikanı da çok rahatsız eden!!! islamafobi gerçeği nedir acaba…islam bütün dinlerin ortak adı olduğuna göre bu fobi müslümanlardan başlamış olsa bile hedef bütün dinlerdir. dinlerin içini boşaltmaktır. bu nasıl olabilir. dinler arası diyalog dolapları çevirerek olabilir. diğer din mensupları son peygamberi aslen kabul etmezler o peygamberdir dese kendi dini ve peygamberi hükümsüz kalır. son dine ve peygamberine uymak farz olur. peygamberi bir şekilde aradan çıkarmak gerekir böylece ortak bir yaratıcı inancında buluşulabilir. varsın farklı şekilde inanıyor olalım. akaidimiz tutmasa da olur ne güzel olur aldatmacası… oysa bir dinin peygamberi olmasa din ayakta durabilir mi..duramaz. buradan the cemaat liderinin neden la ilahe illallah diyen cennete gider dediğini anlamak mümkün. oysa nisa suresi 150-151. ayetler bunu açıkça inkar eder. bizim irfan ehlimiz şöyle der
    yolun uğramadıysa Muhammede
    geçti kervan, kaldın dağlar başında……….
    dinlerin içini boşaltırsanız yerine yeni bir şey getirmek kolay olur. su dolu bir bardağa şarap koymak isterseniz önce suyu boşaltırsınız değil mi?
    hasılı kelam ben naçizane bu işin ne başında ne ortasında ne de sonunda hayır olmadığını düşünenlerdenim. pek çok argüman daha ileri sürerim ama ne yeri ne zamanı . bu arada iyiniyetli taban için aynı şeyi söylemenin haksızlık olacağını gözardı etmek mümkün değil. bu nedenle insanlar araştırmak öğrenmek zorundadırlar. hiç olmazsa bu dinlerarası diyalog haberlerinin verildiği röportajları beyanları sohbetleri takip etsinler. kehf suresi iyi iş yaptıklarını sananları açıkça uyarmaktadır. eğitim şart.

    hiçbir zaman masum olmamış the cemaatin masum olan üyelerinin ise masumiyet karineleri nerde başlıyor bu da tartışılması gereken bir konu. lafı çok uzatmış olabilirim başka sefer yazabilirim.

  5. Ada da bozulan asayişin tekrar dan tesisi ve sukunun temini gerektiğinde korsanların reisi haber salar . Yeni bir define haritamız var ! Toparlanın ! Miskinlik gider . Canla başla teknenin eksikleri giderilir. Gün gelir yelkenler fora. Bir heyecan , bir ümit . Haftalar geçer . Atlatılan fırtına . Koloni gemisinden kaçış arkada kalmıştır. Yavaş yavaş huzursuzluk baş göstermeye başlar. Nihayet kara göründü nidası yeniden heyecanla doldurur korsanların yüreklerini .. Demir atılır ama karaya ilk kim çıkacaktır. Bu gidenler bulunacak hazinenin hepsini gemiye geyirecek mi yoksa bir kısmını ileri bir tarihte gelip almak için saklıyacak mı ? Reis kararını verir . kim karaya çıkacak kim kalacak. Filika indirilir . Hedefe dogru yol alınır . Sonunda haritada işaretli noktaya ulaşılır ve kazmaya başlanır. Define sandığına ulaşıldığında nefesler tutulur. Her kes birbirinin gözüne bakar . Biri aniden atılır birini öldürür. Diğeri tam hamle yapacakken Reis bağırır. Bunun içinde de başka bir hazinenin yerini gösyeten bir harita var. Artık o harita gerçekten sandıktan mı çıkmıştır yoksa Reisin üzerinden mi kimse bilmez ama artık ulaşılması gereken yeni bir hedef vardır.

    Hani yazdınız ya 91 ilk körfez harekatı islamfobinin yükselişi. Benim de aklıma bu hikaye geldi. Anlatıvereyim dedim.

  6. Türkiye’de kişileri yargılayan, tutuklayan, haklarında hapis da beraat kararı veren organ yargıdır.

    Yargıya cumhurbaşkanı da,başbakan da talimat veremez.Bunun delili ve fiili uygulamasının örneği iktidardaki Ak Parti hakkında kapatma davası açılabilmesidir.

    Bu sebeple yargının verdiği tutuklama kararları hakkında hükümete suçlama yöneltmek anlamsızdır ve haksız bir ithamdır.

    Ancak Cumhurbaşkanı ve Başbakan emniyet mensuplarına her türlü talimatı verebilir. Yargı ile emniyetin konumu farklıdır.Emniyet yürütmenin bir parçasıdır ve hükümetin emrindedir.

    Yargı mensupları hakim ve savcılardan meydana gelir.Hakim ve savcılar ise hukuk tahsili görerek yetişirler.

    Şahsen hukuk tahsili yapmamama rağmen “makable şamil kanun”olmayacağını ben bile biliyorum. Yeni çıkan kanunlar ancak kişilerin lehine ise önceki olaylara uygulanabilir.

    Bütün bunları yargı insanlarının bilmediğini varsayıp onlara bir nevi nasihatte bulunmak anlamsız bir çabadır.

    Kocası suçlu olan suçsuz bir kadının,oğlu suçlu olan suçsuz bir babanın tutuklanamayacağını hakim ve savcılar bilmez mi?

    Aynı şekilde baba-oğul ikisi de suçluysa ikisi de cezalandırılır.Hukuk birini bari cezalandırmayalım mantığı ile çalışmaz. Hukuk kimsenin gözünün yaşına bakmaz.

    Meclisteki sizin de katılarak bilgi verdiğiniz Araştırma Komisyonu’nun bir yargılama yapmadığı bilinen bir husustur. Bu komisyon bir suç unsuruna rastlarsa yargıya bildirimde bulunabilir sadece.

    Öte yandan suçluların tesbiti ve cezalandırılması konusunda 1998 yılına kadar gidilemeyeceği zaten belli bir şeydir; 15 Temmuz’dan öncesini hiç kurcalamayalım diyenlerin bile bulunduğu bir ortamda.

  7. Selamunaleykum
    Sayin Fehmi Koru,
    Yazılarınızı genellikle okumaya çalışıyorum. Katıldığım fikirlerinizde var, katılmadıklarımda. Bu da gayet normal. Ama FETÖ terör örgütünün elebaşısının vatikan ziyareti ile ilgili Milli Görüşün tutumu hakkında yazdıklarınız beni dehşete düşürdü.
    Galiba siz Milli Görüşün Dünya Düzenini hiç anlamamışsınız.

  8. S.Özdağ’ın ifadelerinde Kasım Gülek’in ismi geçiyor ama aracılık yaptığı söylenmiyor. Kasım Gülek’in,Gülen’in faaliyetlerini geçmişte desteklediği söyleniyor.Kasım Gülek’in cenaze namazını Gülen kıldırıyor. Bu durum da aralarında bir dostluk ve dayanışma olduğunu gösteriyor.Bunu daha önce başkaları da çok gündeme getirdi.

    İslami camiada Gülen’in Papa’yı ziyaretinden ziyade ona söyledikleri eleştirildi. Yanılmıyorsam bir de Gülen’in Papa’ya hitaben yazdığı mektupta söyledikleri. Ayrıca Gülen’in Papa ziyaretinde yanında bulunan Alaaeddin Kaya’nın Papa’nın elini öpmesi eleştirildi bir de. Bütün bu eleştiriler 15 Temmuz’dan çok önce yapıldı.

    17 Aralık’tan sonra sizin Pensilvanya’da Gülen’i ziyeretiniz sırasında Alaaddin Kaya’nın da ziyarette hazır bulunduğunu siz de yazmıştınız.

    Selçuk Özdağ’ın Ecevit’in ziyaretini niçin gündeme getirdiğini anlamış değilim. Olsa olsa bu örgütün geçmişte sol ile de işbirliği yaptığını Ecevit gibi solcular tarafından da desteklendiğini vurgulamak istemiş olabilir diye düşünüyorum. Yeni bir suçlu üretmeye matuf olduğu söylemek mümkün değil.

    Sonuç: İslami camiada Papa ile yanyana resim verenler eleştirilmemiştir. Ama işin başından beri Gülen’in Papa’ya söyledikleri ve Alaaeddin Kaya’nın Papa’nın elini öpmesi eleştirilmiştir.

  9. Sermayenin değişmez metodu vardır. Grupların içine girer ve zıt grupları destekler, finans eder. Hem de onun haberi olmaz. Örnek olarak bastığı gazete vardır. Satın alır ve yok eder. Daha basit yolu bulmuştur. Devlet belli sayıdaki gazeteyi basan yayın organına ilan verir. Gazeteye basılmadığı halde Sermayenin dağıtım firması fatura keser. Siz ancak sermayenin adamını muhasip olarak çalıştırsanız piyasada iş yapabilirsiniz. Böylece devletin parasını o gazeteye aktarır.

    İşte sermaye kurduğu tezgahla herksin iş hayatına vakıftır. İşine geldiği zaman basını harekete geçirir birini diğerine saldırtır. Böylece kendi yaptığını başkasına fatura eder.

    Akevler şunu görmüştür ki tüm fitne ve fesadın merkezi sermayedir. Bu çatıştırma siyasetidir. Bu sbeple biz önce CHP ile koalisyon kurduk. Demirel’i dışarıdan destekledik. MHP ile seçim ittifakı yaptık. Gülen, konuşmalarında milli görüşe saldırdığı halde biz ses çıkarmadık. Erbakan’a “Gülen’le görüşüyor musunuz” diye sordukları zaman, günde beş defa görüşüyoruz demişti. Biz dünyayı sermayenin sömürüsünde kurtarma yollarını aradık. Erbakan biz İsrail Devleti’nde ezilen yahudileri esaretten kurtaracağız diyordu.

    Akevler’in kuruluştan beri bir felsefesi vardır. Kötü insan yoktur. Düzen kötüdür. Rockefeller ve Rotshcild’ler kötü değil faizli sömürü sistemi kötüdür. Onlar bu düzeni babalarından devraldılar. Allah onları da çukurdan çıkarmak için bize Kuran’ı tebliğ edin diyor. Bizler diyalogdan kaçmayız. Gülen – Papa görüşmesi ile bu dünyada sermaye çöküyor.

  10. Dogru soze ne denir.
    Elinize saglik Fehmi bey
    Aslinda dunku yorumumda sorgulamistim el opme olayini. Yoksa vatikan ziyaret cokta yarmdirganacak birsey degil siyasal amac gutmuyorsa

    Ne guzel soylemissiniz yazinizda

    “”
    Yanlış da yapılmaması gerekiyor.

    Yanlışa sürüklenmiş bir yapıyla mücadele ediyorum derken, devletin kendisi yanlışlar yaparsa, …..”

    Iste asil sorunda bu
    Darbenin amaclarindan bir taneside bu zaten.
    Her iki turlude kazandi adamlar.

  11. Fehmi bey, Allah sizden razi olsun.Şu sıralrda sizin yaptığınız uyarılar yetkililer tarafında kabul görülüyor gibi, buda İnşAllah ülkemizin refaha kavuşmasına yardımcı olur.Ellerinize ve kaleminize sağlık

    • Sayın Yasi rumuzlu yorumcu.Benim cevaplamami istediğiniz,”peki darbeyi kim yapti.” Sorunuza cevap olarak size bir önerım olacak.Doğu Perinçek’in Hapise girerken ve çıktıkdan sonrakı Cemaat ve C Başkanı hakkında konuştuğu vidiyolarini izleyin. ikincisi dünkü bu siteye yorum yapan Erdem B beyin yorumunu okuyun.
      Şimdide benim size bakamnizı tavsiye edeceğim 15 Temmuz gecesine ait iki vidiyo ve iki resime.C Başkanin o geceki darbeyi bastırmak için halkı sokağa çağırdığı vidiyo ile ondan 35 dakika önce kayıt yapılıp da nedense o gece yayınlanması için çekim yapılmasına rağmen yaymlanmayip onda bir kaç ay sonra ortaya çıkan o vidiyolari izlemenizi size zahmet önceki vidiyoda beyaz gömlek koyu renk beyaz benekli kiravat saçları çok azda olsa daha uzun sonraki sokağa çağırdığı vidiyoda mavi gömlek koyu renkli düz bir kıravat, bu ikisinin neden bu kadar farkli olduğunu yazarsaniz sevinirim.Resimlere gelince o gece o çağriya uyarak sokağa çıkan iki “fetocu,” sağ olanın kendi resimleri rahmetli olanın evindeki resimler.Sağ kalanın (Komediyen Atalay) elinde Türk bayrağı tankın üstünde’ki resmi ve ondan birkaç gün sonra elleri kelepçeli fetocu vatan haini diye hapise götürülen resmi .Şehidin evine C Başkanı ziyarete gittiğinde zaman gazetesinin abonelerine dağıtığı kitaplarin yaninda oturan C Başkanin gazetecıler tarafından çekilmiş resmi. Demekki eğer o gece o çocuk Rahmetli olmasaidi o da şimdi vatan haini olarak hapisde idi.Ben dişarda yaşiyorum doğru merak etmeyin buradada çok paralı askerler var çokda aktifler “AMA.” Pek becerikli değiler aynen ordaki gibi herşeyide kendi ayaklarina kendileri çelme takiyorlar.Nefrete gelince 2004 den 16 Temmuz 2016 ya kadar bende onlarda gerçekden nefret ediyordum 16 Temmuzda cemaatci zannetiğim hani beni kendilerinden neffret ettiren burada milyoner olduklarını falan duyuyordum bi baktim TV ekranlarında onlarin işyeri ve konuşiyorlar darbeci feto diyerek meyerse bunlar cemaatdan falan değilmişler, onlari kullanmak için oğle davranmişlar.Bunu ben demiyorum kendileri söyliyor.Yasi bey, aslinda ben sizin sorularınıza çok açik cevap yazarım da size okumak nasıp olmaz sasürlenir.”Allah sizi islah etsin.” Siz bu kelimeyi benim için yazdi iseniz tabiiki yalan iftira hakaret,başkalarinin acısı benim sevincim olursa bu nu siz söylemessenzde Allahu taala islahda eder kahreder kahirda eder.Sağlıcakla kalın.

      • Bir şey daha eklemek istiyorum.Bugün buraya saldiran trolar gibi savunma, her yalnişa bahane bulma gibi saldırı yapanlardan dünyanin her yerinde mevcutlar.Bunlar tarafsız yazarların sitesinde olduğu gibi halk arasinda gambazlama faliyetlerini hiz kesmeden yukarda bahsettiğim ,”parali askerlerden,” bunların gorevi de sizide yazmışsınız oradaki halkın durumunu.Aynisini buralardada uygulamak.bölüp parçalma, birbirine düşrmekle, iş yerlerine saldırmak vb. Sadace ora ile buralarin arasinda bir fak var” PARA” hemde azinmayacak kadar devletin kesesinden çikan paralar. Umarim bu kadar bilgi benim sizin sorduğunuz sorulara cevap olarak yater.

        • Nurdan hanim
          Osman ozsoy kim
          Zaman gazetesi yazari darbeden once erdogani washington dc de ermenilerle ve pkk militanlariyla yanyana omuz omuza protesto etmedimi
          Feto nun etrafinda para ve nufuz Icin dolananlarin varolabilecegini herkes kestirebiliyor ama feto ve adamlari bilmiyor sadece.
          Feto hicbir zaman su adamda benden degildir demedi dunya kadar basin organi sahibiydi.
          Tayyibe karsi herkesi kanalina, gazetesine aldi, konusturdu.
          Hatta turkiyedeki geleneksel duzene karsi cikan solcularla bile yolu kesisti.
          Acaba amac neydi.
          Papaya gosterdikleri nin %10 erdogana gosteremediler.

          Belki burada birileri EL OPME OLAYINI aciklar zannetttim ama yanilmisim

          Malesef bizim basin komunun ana temasini milletten gizlemesini cok iyi biliyor.
          Halbulki PAPA ZIYARETINDE CAN ALICI NOKTA. “””” EL OPME “”: OLAYIDIR.oradan yola cikarsaniz olayi daha iyi anlarsiniz .
          Yoksa papayla konusmak kesinlikle suc olamaz yada yadirganamaz
          Ama senin 2 numarali adamin kalkip ta el operse hersey180 derece degisir.

          Insallah Fehmi bey aciklama yaparda aydinlaniriz.

          Bu yorumum bakalim yayinlanacakmi genelde gec yorumlar yayinlanmiyor
          Hayirlisi
          Selametle

      • Nurdan hanım;
        1-Doğu PERİNÇEK siyasi yaşamı boyunca cemaatleri ve tarikatları bitireceğini sürekli iddia etmekte. Hapise girerken söylemiş veya çıkarken söylemiş bir anlamı yok, söz konuşu şahsın varoluşsal olarak zaten cemaat-tarikatlara karşı bir isim.
        2-Bahsettiğiniz videoları daha öncede izledim, yanılmış olabilirim diye tekrar izledim, kesinlikle bu videoların daha önce çekildiği ile ilgili bu alçakların algı operasyonu, besbelli.
        son olarakta, siz daha öncede yazdığınız yorumlarda, işte bunların darbe yapamayacağını ve dolayısıyla adam öldüremeyeceğini belirttiniz. Bizlerde bu harekete mensup askerlerin, pilotların, bu kadar gözlerini karartıp kendi insanlarını bombalamaları karşısında irkildi, hizmet hareketi adı altında din,iman ve Kuranı mübin şeklinde tanımlandırılan ve yıllarca bu şekilde kendilerini lanse edenlermiydi bunlar? bu insanlara hükümet devletin bütün alanlarını açtığı-teslim ettiği, buna rağme hangi dış mihrakların saikiyle kendi devlet yönetimine bu iktidar hırsıyla saldırısını, yıllardır bu şekilde sistemli olarak bunu devam ettirmesini,

        bununla birlikte kendisine inanan, inandırılan, on binlerce cemaat mensubunun işinden,gücünden etmesi, tabiri caizse ocaklarına ateş düşmesi, inanın acı. ama hala dürüst değiller.sürekli algı ve çarpıtma peşindeler.

        ben sizin için demedim Allah Islah Etsin cümlesini. Ama sizde bu algılara ve hala daha cemaatin darbe yaptığına (veya buna alet olmasına) inanmamakta veya bütün olanlara rağmen görmek istememenize ne diyebilirim?

        • Ya halen cemaatin bu darbede parmağı yoktu, tertemizdi diyenleri anlamakta güçlük çekiyorum. Darbeleri engelledik, devlet büyüklerine yapılan suikastleri engelledik diyenler siz değil miydiniz? Peki neden o zaman 15 temmuzda yapılan darbeyi engellemediniz. Evet tabanda garibanın darbeden habersiz olduğu doğrudur ve siz bunları kötü emellerinize alet ettiğiniz için diğer tarafta hesap günü sizler için çetin geçecek aynı şekilde suçlu suçsuz demeden toptancı zihniyetle hareket edip bunları cezalandıranlarda diğer tarafta verecekleri hesap çetin geçecek.

        • Siz öğle gözükiyorki benim yazdıklarımı tam kavrayamamışsiniz ben o vidiyolardaki varkliliklari belirttim ve neden olduğunu sordum. Doğu perinçek o günde bu günde ayni şeyleri söylüyor. “Biz burdan çıkacağiz bizi buraya tıkanlar girecek,” Bu gerçekleşdi,” Önce cemaati bitireceği sonrada Erdoğani,” Cemaat gerçekleşdi,” Şimdi nediyor? “Cemaat bitti sıra Erdoğanda.” Neden bunu bir araştırma gereği duymuyorsunuz. Ne biliyorsunuz gerçekden darbeye kalkışanların cemaatlarin içine sizmiş ajanlar olmadığıni. Ben birşeyleri bilmesem boşuna size o vidiyo ve resimleri araştırın demezdim. Genede siz bilirsiniz. Hırsızı yalniş yerde ararsanız bir bakmış sınız evde elinizden gitmiş. Eğer cemmata her meehaba diyeni hapise atılmasi gerekirse başta devleti yönetenler oraya gimesi lazim zavalli mahsunlar değil.Yasi bey bana öğle geliyoeki siz araştırmayi seviyorsunuz bi zahmet tarafsız bir araştirma yaparsaniz eminim sizde benim kadar bilgi sahibi olursunuz. Sağlıcakla kalın.

Yoruma kapalı.