Her geçen gün azalacağına tereddütler artıyor.. Referandum yapılmasa olmaz mı?

26
Reklam

Etrafımda, birkaç gündür, siyasete ilişkin en çok sorulan “Kararı Cumhurbaşkanı onayladı mı?” sorusu oluyor.

Kısa süre öncesine kadar “Kararı Meclis Başkanlığı Cumhurbaşkanı’na sundu mu?” biçiminde soruluyordu aynı soru.

Çoğumuz referandumun yapılıp yapılmayacağını merak ediyoruz.

Sanıyorum Türkiye’nin genelinde de pek çok kişi aynı merakı paylaşıyor.

İstenirse durdurulabilir süreç

Halen geçerli anayasamızın 104. maddesinde konuya ilişkin şu cümle yer alıyor: “Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak…”

Buradan çıkan sonuç şu: Cumhurbaşkanı gerekli görmezse referandum sürecini durdurabilir.

Referanduma sunulacak değişiklik paketi üzerine yapılan ilk oturumda partisi adına konuşan CHP’nin eski genel başkanı Deniz Baykal, daha sonra, Meclis’in acele etmeyişine bakıp “Keşke Cumhurbaşkanı’na gönderilmese” temennisinde bulunmuştu.

Şimdi de pek çok kişi “Cumhurbaşkanı keşke süreci durdursa” diyor.

Reklam

Kulaklarımla işittim, böyle deniyor…

AK Parti’ye oy vermeye alışmış insanların bile tereddütlerini belli ettikleri bir ortamda referanduma gidilecek… Benim temasta bulunduğum insanlardan bir bölümü bu paketin gerekliliği konusunda ikna olmuş görünmüyorlar. Önümüzdeki zaman dilimi, ne yapılırsa yapılsın, onları ikna etmeye yetmeyebilir.

Hükümetten isimlerin, özellikle Başbakan Binali Yıldırım ile yardımcısı Numan Kurtulmuş’un “Kimlerin ‘hayır’ dediğine bakıp oyunuzu öyle kullanın” tavsiyesi de tam tersi bir etki bırakıyor olabilir…

İnsanlar PKK=HDP denklemini tam algılayamayabilir; daha da önemlisi, uzaktaki örgütlerin eğilimine bakmak yerine.. yakınlarında bulunanlardan mütereddit olanların tereddütlerinden etkilenme ihtimalinin büyük oluşudur.

Referandumun AK Parti iktidarının 15. yılında yapıldığı unutuluyor; bıkkınlık da beklenmeyen bir rol oynayabilir sandığa yansıyacak oylarda…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bekleyen zorluklar

Konu anayasa değişikliği olduğu ve sistem üzerinde ciddi bir makyaj amaçlandığı halde, tartışma konusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan etrafında dönmeye başladı.

Öyle değil mi?

Bu da yine AK Parti seçmeni açısından bir başka sorun.

Reklam

“Neyi şimdiki anayasayla yapamıyor ki..” diye başlayan sorular herhalde siyasetin içinde yer alanların kulaklarına da geliyordur.

“Verdik diyelim.. sonrasında ne iyilikler olacak?” sorusunu da çok işittim.

İnsanlar bir şeyi daha biliyorlar: Referandumda ‘hayır’ oylarının önde çıkması ile Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı veya AK Parti’nin hükümetteki varlığı herhangi bir biçimde etkilenmeyecek…

Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak kalmaya.. AK Parti de ülkeyi yönetmeye devam edecek…

Oy kullanacaklar açısından.. özellikle AK Parti seçmeni olan ve anayasa paketi konusunda tereddüt yaşayanlar açısından.. bu, oyunu gönül rahatlığı içerisinde farklı kullanmayı getirebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kitleler ile meydanlarda kurduğu birebir ilişkinin sandığa hep olumlu yansıdığını gördüğü için olacak.. bu defa da çok sayıda yerde konuşarak tereddütleri gidereceğine inanıyor olabilir.

Medyada en çok kullanılan tez bu. Koro halinde, gazetelerde ve televizyonlarda en çok işlenen, oy arttırıcı olduğuna inanılan gerekçe bu.

Oysa, 7 Haziran (2015) seçimlerinde gördük; Erdoğan-meydan ilişkisi beklenen etkiyi yapmadı; buna karşılık Erdoğan’ın meydanlarda az göründüğü 1 Kasım (2015) seçiminde, AK Parti oyları yaklaşık 10 puan arttı.

Ayrıca şu da var: Seçimlerde iktidarda kalmanın yararlarını öne çıkartarak partiye oy istemek ile referandumda Cumhurbaşkanı olarak kullanacağı yetkilere Tayyip Erdoğan’ın oy istemesi aynı şey değil…

Özellikle, kendisinin daha da güçlenmesine yarayacak anayasa değişikliği için oy isteyecek olan Tayyip Erdoğan açısından…

Güvenilen dağlara kar yağarsa…

Muhalefet güçsüz, fazla bir medya desteği bulunmadığı için mesajlarını kitlelere iletmede zorlanıyor.. bunlar tamam.. ancak ‘sistemi değiştirecek’ anayasa değişikliği için muhalefetin fazla bir şey yapmasına da ihtiyaç yok.

Kamuoyu yoklamalarına da çok itimat etmemek lâzım; sadece bizde değil dünyanın başka ülkelerinde de, insanlar, anketçileri aldatmaya ve bundan keyif duymaya başladılar.

Geleneksel sorgulama yöntemleriyle alınan anket sonuçlarına güvenen hata eder.

İktidarın medya gücü de, bu kez, tersine çalışabilir.

Tek-sesliliğin böyle cilveleri vardır; hep ‘evet’ dediğini görüp okuduğu, bir kez bile farklı görüş belirtmediğini fark ettiği yorumcuların sözünü dinlemeyebilir kitleler…

Lâfı fazla uzatmaya gerek yok: Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar partisi için en doğru tavır, bu referandumun yapılmamasıdır.

Yapıldı ve yukarıda serd ettiğim bütün mülâhazalara rağmen birkaç bin oyla ‘evet’ diyenler önde çıktı diyelim…

Referandum öncesi ortalığın karışması.. terör eylemlerinin artması.. bunu sağlayabilir…

O durumda ortaya çıkacak tablo ile ülkeyi yönetmek… yetkileri artırılmış Cumhurbaşkanı ve onun kuracağı kabine için daha mı kolay olacaktır dersiniz?

Unutmayalım: Turgut Özal’ın düşüşe geçmesi 1987 siyasi haklar referandumu yüzündendi.

Gelin dört başı mamur sıfırdan bir anayasa için kolları sıvayalım.

Vazgeçmek için iyi bir gerekçe olmaz mı ‘sıfırdan anayasa’ yapma vaadi?

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. Yaz, iktidarin mutlaka referanduma gitmesini saglamak icin yazilmis gibi sanki – Sayin Fehmi Koru ne derse, iktidarin tersini yapacagini, taaa buralardan ben bile tahmin edebiliyorum da, o edemiyor mu?

  2. Şimdiye kadar dört referandumda oy kullandım. İlk referandum 1982 anayasasın kabulü ve Kenan Evren’inin Cumhurbaşkanlığı. Oyum “Hayır”dı. Silahlı kuvvetler mensubu olmama rağmen beyaz şeffaf bir zarf içine renkli hayir pusulasıni koymanın ne kadar riskli olduğunu o deviri yaşayanlar bilirler. İkinci referandum 12 Eylül darbesiyle siyasi yasaklılarla ilgil yapılan oylamaydı. Onda da oyum “hayır”dı. Çünkü rahmetli Özal ülkeyi iyi yönetiyor, kutuplaşma yok, ülkede güzel şeyler oluyordu. Eski siyasilerin gelmesiyle 12 Eylül öncesi kısır çekişmeler olacak, popülist politikalar uygulanacak ve ülkem bundan zarar görür endişesiyle hayı dedim. Ama kıl payı farkla evet çıktı ve korktuğum olmuştu. Günümüzün emeklilik sisteminin sıkintıta olmasının sebebi 38 yaşında emeklilik olayiydı. Bir de sen ne veriyorsan ben bes fazlasını veriyorum politikasını yaşadık. Dolaysıyla hayır demekten pişman olmadım. 3.referandum cumhurbaşkanı’nın halk tarafindan seçilmesi oylaması. O zaman da “hayır”dedim, çünkü bugunkü fiili durumun taşları o zaman dösenmisti. O zamanki hayır oyumdan da pişman değilim. 4.referandum 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan idi. Bufada “yetmez ama evetçi”ydim. Burada evet dediğim için pişmanım, Çünkü burada üç madde için evet demiştim. Birinci madde HSYK’nın durumu. Sonuç malum, bir hüsran. İkinci madde YAŞ kararlarına yargı yolunun açılması ve olağanüstü zamanlarda (12 Mart,12Eylül ve 28 Şubat) orduyla ilişiği kesilen personelin haklarının iadesinin sağlanmasıyla ilgili madde. 22Mart 2011 tarihinde kısmen bazı haklar iade edildi ama hala mağduriyetler tama en giderilmiş değil.3.madde ise yargının tek çatı altında toplanması.2010’da evet dediğimiz bu madde ile ilgili uyum yasaları15 Temmuz’a 2016 tarihne kadar çıkarılmadı.Dolaysıyla ordudan YAŞ kararları haricindrsre ilişiği kesilen kararname mağdurları haklarını alamadılar.Çünkü ikili veye üçlü kararnameyle ilişiği kesilenlere yargı yolu açıktı. Ancak müracat edeceği makam ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ(AYİM)’ydi.Buraya yapılan müracatlar da hep ret şeklinde sonuçlanıyordu.Böylelikle bu durumda llan askeri personelin mağduriyeti devam etmektedir. Bir de psikolojik baskı ve branş harici görevlere atamalar sonucunda istifa etmek ve genç yaşta(bnb)emekli olmak zorunda kalan 28 Şubat mağdurlarının durumu da devam etmektedir. Bu sebeplerden dolayi vermiş olduğum “evet” oyunda pişmanım.

    Gelelim yapılacak olan referanduma. Bir kere güçsüzleştirilmiş bir meclise bırakın 600 mv.300 mv.bile fazla.Mv.artışına HAYIR,18 yaşında mv.seçilmesine HAYIR,Güçler birliğine HAYIR,meclis feshine HAYIR, denge-denetimsizliğe HAYIR, HSK seçim sistemine,rektör seçimine HAYIR,Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme EVET, Güçler ayrılığına EVET, kişiye özel anayasaha HAYIR demokrasiye EVET

  3. meraba ülkemizdeki bu siyasi tartışmalar,hiç bir zaman bitmeyecektir. çünkü bu toplumun temelleri sıkıntılı en temel gösterge anayasa: en temel yasada dahi uzlaşma sözkonusu olmuyorsa dönüp kendimize bakmamız lazım, hiç bir konuda dosdoğru olamadığımız için bunlar başımıza geliyor. 15 temmuz menfur saldırısı belki kendimizi düzeltmek için ilahi bir uyarıydı dene algılamadık. işi ehline vermedikçe sıkıntılarda başımızdan gitmeyecek. ADALET LİYAKAT DÜRÜST TOPLUM Temel ANAYASA

  4. ben durumu kafası karışanlar için netleştirmek istiyorum. Eğer hitlere oy verirsen, oy vermen demokratiktir ancak seçtiğin yol demokrasi dışıdır. Yok eğer hitler değil de, demokratik düzenin devamını ve hatta geliştirilmesini savunan birisine oy verirsen de oy vermen demokratiktir, ilave olarak seçtiğin yol da demokrasi yoludur. Galiba bundan sonra karıştırman mümkün olmaz.

  5. 100 yıl önce Abdulhamid Hana yapılanlar bugünkü yöneticilere yapılıyor. Bunu yapanlar kimler, dünde bugünde ingilizler batı ve hempaları hayır diyenler, M.A. deyimi ile tek dişi kalmış canavarlar, corc soros ve yerli işbirlikçileri. Dün ittihatçılardı. Bu gün onların varisleri…Yeni anayasa maddeleri bal kaymak demiyorum.Ama eskiye göre ehveni şerdir. Bununla ilgili uzuz uzun izahlar kamuoyunun malumudur. Kısaca yeni gelecek yönetim sistemi ülkenin 90 lı yıllardaki koalisyonlarından, başörtülüler sudiarabistana diyen zihniyetli yönetimlerden daha iyi olacağına eminim. Son olarak ömrü boyunca bu milletten görünüp, bu milletin değerlerine sahip çıkarmış gibi görünüp ingilizlerin, batının yerli işbirlikçiliğini yapanlara, onların menfaatlerini savunanlara gelince büyük üstadın dediği gibi zalimler için yaşasın cehennem.

  6. Eğer başka bir zaman diliminde ve daha rahat bir dönemde böyle bir teklif halka götürülse idi EVETdenebilirdi. Ama referandumu ohal dönemine sıkıştırmak iyi niyet göstergesi değil.

  7. Allah aşkına bana birisi açıklasın;Referandumda evetler kazanıp başkanlık sistemine geçilince ülkeye istikrar gelecek, yönetimde iki başlılık kalkacak, işler tek merkezden ve daha süratli olacak, ekonomik olarak uçan bir Türkiye ortaya çıkacakmış, dahası da var. Takıldığım konu bu sistem 2019 yılında yürürlüğe girecekmiş.Madem bu kadar özürlü bu sistem, değiştirmek için oy verildi ve kabul edildi o zaman neden 2019 yılı Kasım ayını bekliyoruz? 3yıl az bir süre mi?Birileri bizle kafa mı buluyor? Bana “efendim bu sisteme uygun yasalar ancak hazırlanır” diye gerekçe üretmesin. Bazılarının dediği gibi halk cumhurbaşkanını seçtiği gün bu sisteme geçiliyorsa anayasa değiştirilip başkanı halk seçmesi kabul edildiği günden itibaren bu sisteme hazırlık yapılmalıydı. Yani sayın Gül döneminde. Bunun bir açıklaması vardır; Bahçeli olmasa bu olay gündeme gelmezdi, hükümet ülkeyi yönetme konusunda tıkandı ve halka anlatacak hikayesi yok. Kriz kapıya dayandı halkı ancak baskı ile susturabiliriz. Bu işe gerekli olan sopa da başkanlık sistemidir. Ne dersiniz arkadaşlar?

  8. “Sifirdan Anayasa” gercek amac olmali ve herkes elini tasin altina sokmali. En buyuk sorumluluk ve gorev de….

    CHP’ye.

    Farkinda olmadigi cok buyuk bir atil guc var elinde: Turkiye’nin egitimli kitlesinin buyuk cogunlugu. Ama onlari parti icinde verimli kullanmaktan aciz ve ne yazik ki buna cok uzak. Parti tamamen gruplasma, hiziplesme etrafinda yapilanmis. Donanimli bir insanin girip bir yere gelmesi neredeyse imkansiz.

    Ayrica akil yoksunu su anda. Bir “Gecmisteki donemlerde CHP donemlerinde yapilmis yanlis uygulamalar bizi baglamaz ve bunlari biz de kiniyoruz” demeyi beceremiyor.

  9. %60 hayır çıkarsa şaşırmam. Sihirli bir değnek deyecek ve referandum sonrası türkiye uçacak şeklinde söylemler de milletin aklını hafife almaktan başka birşey değil bence. Şu anki sistemde türkiyenin uçmasını engelleyen bir başbakan mı vardı da ülke tepe taklak çakıldı

  10. Pandoranın kutusu açıldı. Bu noktadan sonra geri dönüş zor. Aslında bu iş hükümete ve sayın CB’na bir güvenoyuna dönüşmüş durumda. Dün Murat Yetkin yazdı, referandumun sonucu ne olursa olsun birisi gidecek (Cinali). Evet çıkarsa görevden düşüyor, #HAYIR çıkarsa cezalı olarak. #HAYIR’lısı.

  11. Bir uçtan EVET çiler-öbür uçta HAYIR cılar,Anayasa düğümünü çekiştirip duruyor
    Ve düğüm,kördüğüme evriliyor
    Çözüm için İskender mi bekleyeceğiz?

    Başkanlık değince hemencek Okyanus ötesine zihnen uçuyoruz
    Uçukluk burada başlıyor.
    Çok sözler havada kalıyor
    Millet,didişip dururken siyaset ağaları uzaktan uzağa gazel okuyor
    Yok öyle pelivanlık!
    Meydana,yani ekrana çıkacaklar
    Kilolarını,boylarının ölçüsünü ve zihin kalibrelerini öğreneceğiz
    Önce başa güreşen İktidar ve muhalefet başkanlarını halk olarak er meydanına davet ediyoruz
    Meclisteki mensupları gibi kendileri değil,
    Hakikat şimşeğini çaktıracak fikirleri çarpışacak.
    Halk da seyirci kalmayıp,sorularıyla katkı sağlayacak.
    Var mısınız? diye sormuyorum,çünkü halk böyle bekliyor
    Halk iradesine sonsuz saygınız bunu gerektirir!
    Yoksa yanılıyor muyum?

  12. Muhalefet liderlerinin bile korkarak konustugu bir ulkede bence oldukca cesur yazmisiniz gorus ve dusuncelerinizi. Anayasa degisikligini OHAL olmadigi, insanlarin soyle kendine geldi farkli kesimden insanlarin katkisi ile onumuzdeki yil ele alinabilir.

  13. Referandumda evet çıkarsa, ne olacağı konusunda en net sonuç, bir daha asla ve asla CHP zihniyetinde olan birinin iktidara gelemeyeceğidir. O yüzden CHP’ lilerin hayır demelerini anlıyorum. Evet demeleri kendilerini imha etmek demek. Demokrasi havarisi geçinenler, demokrasi için hayır diyebiliyorlarsa, evet diyenlerin reyi demokrasi dışı mı olmakta, reyin rengi mi demokrasiyi belli ediyor, bu mudur demokratlık? Kafa karışıklığı olduğunu söylemek de bir çeşit kafa karışıklığına zemin oluşturmaktır.

  14. AKP ve MHP gördükleri bir lüzum üzerine birlikte bu anayasa değişiklik paketini hazırladılar meclisten geçmez temennileri arasından geçti. cumhurbaşkanından dönmesi temennileri var tabii, kimlerin chplilerin…son temennide milletten döneceği…CHP nin işi gücü temenni…
    dün akif hamza çebi didem aslanın sorularını cevaplıyordu, izledim…367 yanlıştı keşke olmasaydı dedi. geldikleri noktadan memnun değil. anayasanın 60 maddesi üzerinde anlaşılmıştı orayı dağıttılar…ısrarla bu paketi birlikte hazırlamaya çağırıldılar belki bazı maddelere katkı sağlarlardı ona da yaklaşmadılar asla ve kat’a dediler. şimdi iş temennilere kaldı. gelelim temennilere ;
    çoğumuz referandumun yapılıp yapılmayacağını merak etmiyoruz. süreç süresi içinde işliyor. CB den dönerse asıl merak edilir bilinir ki büyük bir sorun var…
    insanların tereddütlerinin olması son derece doğal. partiye oy vermiyoruz ki bildiğimiz bir şeye oy vermenin rahatlığı olsun. tereddütlerin olması ve bunun akpartililerde de olmasından daha doğru ne olabilir. bu iki aylık süreç ve referandum mitingleri ile partilerin çalışmaları bunun için var. chp bile kapı kapı gezecekmiş ne güzel işte…bu değişikliği isteyen inanan destekleyen biri olarak erdoğanın da inandığı şeyi anlatması insanların bir de ondan dinlemesi karşı çıkılacak bir şey değil. zaten 367 sayesinde alışılmış bir cumhurbaşkanımız yok. meydanlara çıkmasının her zaman sandığa olumlu yansımadığı örnekleri üzerinde durduğumuza göre kimse için bir sıkıntı teşkil etmese gerek…
    muhalefetin güçsüz ve medya desteği olmadığı konusuna katılmıyorum. hem içerde hem dışarı da başkanlığa hayır üzerine çok ciddi ve de güçlü bir kampanya var ve üstelik erdoğanın şahsına yapılan kara propagandaların üzerinde bile durmamıza gerek olmadan. yurt dışını yakından izleyen herkes nasıl kara haberlerin yapıldığını görüyordur …
    anketler…aynı şeyi söyleyen yorumcular ( hep hayır diyen değil hep evet diyenleri) hepsi temenni meseleleri …de …
    bu kadar temenninin içinde terör eylemlerinin artması sanırım kimsenin temennisi değildir. bu konuda olumlu yada olumsuz temennisi olanların insanlıktan nasipleri temennileri kadardır…

  15. Bu anayasa deyişikliği olmalı çünkü köhnemiş yorulmuş bu sistemin deyişmesi lazım.
    Şu ana kadar ülkenin yaşadığı darbelerin ana kaynağı şu anki sistem deyilmi? hükümet çıkaramamak vekil satın alarak hükümetler kurulmadımı? cumhur başkanı seçememek deyilmi?15 temmuzun sıcağındaki kahpeliği şu anki tek adam denilen CB ımıza olan güven engellemedimi, esas vesayeti kaldıracak olanda kimseye göbekten bağlı bir yönetimin olmaması deyilmi 80 darbesi 28 şübat darbesi ve diyerleri artı 367 garabeti kimin eseri işte ben bunun için bu referanduma evet diyorum.

    • Bekir bey darbelerin sebebi sistem değil zihniyettir. Osmanlıda padişahlık vardı darbe yapılmadımı.

      Darbe olmasını istemiyorsak ilk yapılması gereken hukuk ve eğitim sistemini düzeltmek. Hukuka guvenin olmadığı bir ülkede, vicdanını sorgulamayan ve aklını kullanmayan bir eğitim sisteminde darbeler istemesekte geliyorum der.

      Ergenekon davaları başladığında bu ülkede kolay kolay darbe olmaz deniyordu 15 temmuzda etö fetö oldu. Bundan sonrada olmicak diyemeyiz. Hatta güçlü yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı olmak için yapmak isteyenler daha çok çıkabilir…

  16. Sıfırdan yeni bir Anayasa, neden olmasın?

    Tarihe bir ‘lider’ olarak yazılmaya çok daha elverişli bir zemin var karşımızda. Halk ve ortam buna, eskisinden çok daha müsait.
    Şimdilerde ümüğü sıkık, halinden bezgin, ayrışmış ve kutuplaşmanın son raddesine gelmiş olan halk, ‘beka sorunu’ tanımlamasına daha da uygun bir yerde.

    Aslında ne kadar ayrışmış gibi gözükse de, ne kadar kutuplaşmış olsa da, asgari müştereklerini genlerinde muhafaza eden bu Millet, nasıl ki kırk yıla yakın zamandır, evladını hiç usanmadan cepheye gönderiyor, 15 Temmuzda ki gibi önünü, sonunu hesap etmeden bunu hep yapıyor. ..gerçekten olgusuna inanacağı bir ‘beka’ meselesi var ise (marjinal-uç olanlar hariç) ekseri çoğunluğu bu milletin, kendisini bütün varlığı ile beraber cepheye atıp, ‘izzet’ ile yaşamayı2zille2 içerisinde yaşamaya tercih ediyor. Tarihiyle sabittir.

    Bu manada bir ‘beka sorunu’ yokken, ideolojisini devlet yönetimine taşımaya çalışan siyasi oluşumların, varlık sebebi ‘Milleti’ olan siyasilerin, modern, çağdaş, hak ve hürriyetlerin olanca haliyle yaşanacağı toplumsal mutabakat metinlerini halkın önüne koyamamaları, ya onların ideolojilerine gömülüp kaldıklarını ya da uydurdukları (güya) ilahi-beşeri dogmalarının altında ezildiklerini gösteriyor. Bu halleri ile Millet’in ve zamanın gerisinde kalmışlardır.

    Şimdi tam zamanı! Gündemin kesafetine takılıp kalan halkı o girdaptan çıkarıp alacak bir karar:

    ‘’Eyyy Milletim!

    İnsan hak ve hürriyetlerinin kutsandığı,

    Herkesin, fert olarak eşit olduğu,

    Ülkemde, adaleti ve güvenliği tesis edecek,

    Denetim, ve dengeleme erklerini, kuvvetler ayrılığı ilkesini hukuka uygun işletecek, bir ‘Başkanlık sistemi Anayasası’ yapmak üzere;

    Bütün, siyasi partileri, STK’ları, hukuk adamlarını, hasılı milletimin her bir ferdini,

    Katkılarını, sunmak üzere harekete geçmeleri arzusu ile önümde bulunan,

    ‘Anayasada yapılacak değişiklikler’ yasa tasarısını yüce Meclise iade ediyorum’’.

    Şimdi, birileri ekonomik hareketleri, ölçmeye başlasın.

    Döviz, borsa, yabancı sermaye girişi, ihracat rakamları, hazine v.s. …birileri de halktaki mutluluk endeksini yayınlasın. ..var mı böyle bir endeks? Vardır, vardır.

    Artık, Orhan bey bana yeniden, seni gidi seni ‘ütopik, hayalci’ der. Der mi der.

  17. Sıfırdan yeni bir Anayasa, neden olmasın?

    Tarihe bir ‘lider’ olarak yazılmaya çok daha elverişli bir zemin var karşımızda. Halk ve ortam buna, eskisinden çok daha müsait.

    Şimdilerde ümüğü sıkık, halinden bezgin, ayrışmış ve kutuplaşmanın son raddesine gelmiş olan halk, ‘beka sorunu’ tanımlamasına daha da uygun bir yerde.

    Aslında ne kadar ayrışmış gibi gözükse de, ne kadar kutuplaşmış olsa da, asgari müştereklerini genlerinde muhafaza eden bu Millet, nasıl ki kırk yıla yakın zamandır, evladını hiç usanmadan cepheye gönderiyor, 15 Temmuzda ki gibi önünü, sonunu hesap etmeden bunu hep yapıyor. ..gerçekten olgusuna inandığı bir ‘beka’ meselesi var ise (marjinal-uç olanlar hariç) ekseri çoğunluğu bu milletin, kendisini bütün varlığı ile beraber cepheye atıp, ‘izzet’ ile yaşamayı zillet içerisinde yaşamaya tercih ediyor. Tarihiyle sabittir.

    Aslında bu manada bir ‘beka sorunu’ yokken, ideolojisini devlet yönetimine taşımaya çalışan siyasi oluşumların, varlık sebebi ‘Milleti’ olan siyasilerin, modern, çağdaş, hak ve hürriyetlerin olanca haliyle yaşanacağı toplumsal mutabakat metinlerini halkın önüne koyamamaları, ya onların ideolojilerine gömülüp kaldıklarını ya da uydurdukları (güya) ilahi-beşeri dogmalarının altında ezildiklerini gösteriyor. Bu halleri ile Millet’in ve zamanın gerisinde kalmışlardır.

    Şimdi tam zamanı! Gündemin kesafetine takılıp kalan halkı o girdaptan çıkarıp alacak bir karar:

    ‘’Eyyy Milletim!

    İnsan hak ve hürriyetlerinin kutsandığı,

    Herkesin, fert olarak eşit olduğu,

    Ülkemde, adaleti ve güvenliği tesis edecek,

    Denetim ve dengeleme erklerini, kuvvetler ayrılığı ilkesini hukuka uygun işletecek, bir ‘Başkanlık sistemi Anayasası’ yapmak üzere;

    Bütün, siyasi partileri, STK’ları, hukuk adamlarını, hasılı milletimin her bir ferdini,

    Katkılarını, sunmak üzere harekete geçmeleri arzusu ile önümde bulunan,

    ‘Anayasada yapılacak değişiklikler’ yasa tasarısını yüce Meclise iade ediyorum’’.

    Şimdi, birileri ekonomik hareketleri, ölçmeye başlasın.

    Döviz, borsa, yabancı sermaye girişi, ihracat rakamları, hazine v.s. …birileri de halktaki mutluluk endeksini yayınlasın. ..var mı böyle bir endeks? Vardır, vardır.

    Artık , Orhan bey bana, yeniden ‘seni gidi seni ütopik, hayalci’ der. Der mi der.

  18. Erdoğan’ın 7 Haziran’da meydanlara inmesinin Ak Partiye oy kaybettirdiğine dair bir söylem var. Aynı şeyin şimdi de olabileceği kanaatinde bunu söyleyenler. Eğer böyle ise hayırcıların sevinmesi gerekir. Erdoğan meydanlara inecek, evet oylarını düşürecek diye.

    Özal’ın düşüşünün, yaptırttığı referandumla başladığı söylemi var bir de. Sosyal olaylar her zaman aynı neticeyi vermiyor.Bu dönemde iki kez referandum yapıdı. Sonraki gelişmeler hiç de Özal’ın dönemi gibi olmadı. İki referandumdan sonra yapılan 1 Kasım seçiminde Ak Parti %50 oy aldı.

    Benim kanaatim odur ki Ak Parti-MHP ittifakı en az %50 evet oyu çıkaracaktır. Hayır tarafında kimlerin bulunduğuna bakarak oyunun yönünü evete çevirecek çok önemli
    bir seçmen kitlesi de olacaktır.

    Başbakan’ın hayır tarafında kimlerin bulunduğuna dikkat çekmesi boşuna değildir.

    Evet ya da hayır demek vatandaşın hakkıdır.
    Burada söylenmek istenen başka bir şeydir.
    Hayır sonucu bir takım şer odaklarını sevindirecekse bu durum vatandaşın oyunun rengini etkiler. Vatandaş onları sevindirmek istemez.Aynı şey evet oyları için de geçerlidir. Evet sonucu terör örgütlerini sevindirecek olsa bu defa vatandaşın eli evete tereddütlü gider.

    Elbette vatandaşın tavrını belirleyecek olan tek etken tarafların kimlerden oluştuğundan ibaret değildir. Bu durum kararsız vatandaşın tereddütünü giderecek yardımcı bir unsurdur.

    • “Ak-Parti- MHP ittifakı en az %60 evet oyu çıkarır kanaatindeyim” derken sehven %50 yazmışım.Bu ittifakın %60’tan aşağı evet oyu almayacağını önceki yorumlarımda da ifade etmiştim.

      Ak- Partinin tek başına oyunun %50 olmasından dolayı bu yanlış rakamı yazmış olmalıyım. Bu maddi hatayı düzeltiyorum.

  19. Yazınızda makuliyet ve sağduyu açısından güzel bir çağrı yapmışsınız. Fakat ben Cumhurbaşkanı ve onun nezdindeki iktidar partisinin makulüyetini yitireli çok zaman geçtiğini düşünüyorum.

  20. Sıfırdan anayasa;bence en doğrusu.
    Bizim Cenap mevcut taslak için sivil anayasa ve askerler yapmadı diye seviniyor.Oysa kimin hazırladığından ziyade içeriğinin halka,hakka ve hukuka uygunluğu önemli.1980 anayasasından dahamı demokrat, katılımcı, özgürlükçü? Bizlerin buna bakması gerekir.
    Pramiti aşağıdan yukarı inşaa etmeliyiz, yukarıdan aşağıya değil ve her elemanın kendi çapında yönetimde etkisinin ve katkısının olması gerekir. Yani her kesim birbirini kırmadan konuşabilmelidir.
    Özgürlük olmalıki üretim olsun
    Özgürlük olmalıki barış olsun
    Barış olmalıki adalet olsun
    Adalet olmalıki birlik düzen olsun.

  21. bir kere dinleyin sözümü bu referandumu yapmayın. ey chp kaç oy istiyorlarsa o kadar millet adına oy ver de meydanlarda senin aleyhine yapılacak konuşmaların önüne geç. milleti masraf dan kurtarmış olur oy kazanmış olursun. bu milletin ruhunu öldüren chp ye bir doğru yol.

    • Yazar “wishful thinking” yapmis.

      Şimdi de pek çok kişi “Cumhurbaşkanı keşke süreci durdursa” diyor.
      Kulaklarımla işittim, böyle deniyor…

      Boyle diyenlerin kiymet-i harbiyesini tum secmenle kiyaslamak lazim.

  22. Tam 38 senedir Almanya’da yasiyorum. Almanlar bir ise koyulmadan önce aylarca, hatta yillarca proje üzerine calisir ondan sonra ise baslarlar. Ise basladiktan sonra, isi hizli bir sekilde bitirirler.

    … bizde öyle degil malesef. Aynen bu Anayasa oylamasindaki gibi. “Ne mutlu Türküm diye” naralari ve Dirilis Ertugrul müzigi esliginde ise baslamisiz…

    Simdide vazgecelim diyoruz. Olmadi yeniden projeye baslayalim diyoruz.

    Yazik… Degerli zamanimiza yazik. Ülkemize ve halkimiza yazik. Ne zaman bir ise basladigimizda “Almanlar” gibi baslayacagiz merak ediyorum dogrusu…

Yoruma kapalı.