Anayasa üzerinde düşünüyorum: ABD ile mukayese edince.. kafam bayağı karıştı..

35
Reklam

Herhalde hepimiz en az iki ay sonra yapılacak referandumda oyumuzu nasıl kullanacağımıza karar vermiş değiliz.

“Rejim değişmeyecek” deniliyor, ama sistemin değişeceği en baştan kabul ediliyor.

Sistemi köklü biçimde değiştirecek bir paketi oylayacağız.

Üzerinde iyice düşünmemiz gerekiyor

Bu bakımdan, Başbakan Binali Yıldırım’ın, henüz hangi tarihte yapılacağı bile açıklanmamış referandumda, sanki herkes kanaatini belirlemiş gibi, “PKK ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. FETÖ ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. HDP ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. ‘Hayırcı’lara bakın ona göre kararınızı verin” çıkışını yapmasını erken buluyorum.

Elbette, ben de “Tayyip Erdoğan ne derse kabulüm, bu sebeple anayasa değişikliğine de evet” diyenlerin varlığından haberdarım. O kitlenin hayli kalabalık olduğunu da biliyorum.

Ancak yine de, anayasa değişiklik paketini kabul veya redde bireysel tercihlerin daha önemli bir rol oynayacağını.. öyle olması gerektiğini düşünüyorum.

Son anayasa değişikliği referandumunda, 12 Eylül 2010’da, “Ölülerinizi bile mümkünse kaldırıp sandık başına götürün” keskinliği içerisinde propagandalar yapanların bulunduğu ortamda da böyle düşünüyordum.

O oylama sonucunda ülkede yargı vesayetinin sona ereceği, iyi şeyler olacağı propaganda ediliyordu; sonunda 15 Temmuz uğursuz darbesine götürecek FETÖ vesayetine yol açıldığını gördük.

Reklam

Verilen 250 şehitten sonra…

Bu defa biraz daha fazla düşünmem, propagandalara değil, kendi bilgi, görgü ve mantığıma göre hareket etmem gerektiği kanaatine.. oradan vardım.

Nasıl olsa sandıktan ‘evet’ çıkacak…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çevresinden gelen haber bu yolda.

Haberi veren Abdülkadir Selvi; haberin doğru olduğuna emin olabiliriz.

Bakın bugün köşesinde ne yazmış:

“Tayyip Bey, Mersin meydanından, beklediği ‘Evet’ ışığını aldı. AK Parti’ye ulaşan en yeni araştırma sonucuna göre kararsızlar dağıtıldığında ‘evet’ oylarının oranı yüzde 54 olarak görünüyor. Ama Erdoğan bununla yetinmeyecek, biri iki yapmak için çırpınacak. Çünkü Erdoğan, referandumdan çıkacak evet oylarının içeriye de dışarıya da balans ayarı yapacağını iyi biliyor. Cumhurbaşkanı’nın meydan performansı başarılı olduğu için kampanya onun üzerine kurulacak. Erdoğan, toplumun önüne yeni bir heyecan, yeni bir hedef, yeni bir rüya koymaya hazırlanıyor. ‘Sen evet de, bu köhne düzen değişsin’ diyecek.”

Yüzde 54, hatta daha fazlası.. eh, bu iş şimdiden bitmiş sayılır; hiç değilse ben konuya biraz farklı yaklaşabilirim.

Reklam
ABD bir örnek ise..

Sizleri bilmem, ama ben bize de getirilmek istenen sistemin en iyi örneği sayılan ABD’de yeni başkan geldikten sonra yaşananları yakından takip etmeye çalışıyorum.

Merakımın temelinde, biraz da, sistemin işleyişini yaşandığı hayat içerisinde öğrenmek yatıyor.

Donald Trump, yeni başkan, seçim kampanyası sırasında, terörü önlemek için keskin tedbirler alacağı, bu amaçla terörün kaynağı olarak gördüğü müslümanların ülkesine girişini yasaklayacağı vaadinde bulunmuştu.

Vaadini daha ilk hafta yerine getirdi de.

‘Başkanlık kararnamesi’ uygulamasına başvurarak…

ABD Anayasası’na göre başkanların kararname çıkarma yetkisi var.

Referandumdan ‘evet’ alır da geçerse, yeni anayasayla, Cumhur-başkan bizde de ‘kararname çıkarma’ yetkisine sahip olacak.

Oy vermemiz beklenen paket içerisinde bulunan yeni 104. maddenin ilgili bölümünü birlikte okuyalım:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.”

Bu maddenin bulunduğu yeni anayasa ile, Cumhur-başkan, bizde de, öyle gerektiğine inanırsa, Trump gibi, başka ülkelerden gelebilecek kişilere vize yasağı koyabilir.

Madde buna müsait.

ABD’de Trump kararname ile öyle bir yasak getirdi, ama yargı, başkanın kararnamesini anayasaya uygun bulmadığı için iptal etti.

Kararname, yalnızca bayram tatillerine yarım gün daha eklemek gibi basit konularda çıkarılabiliyormuş ABD’de…

Bütçeye ek yük getirebileceği için de, başkanın hazırladığı kararname, Beyaz Saray’ın Bütçe Birimi’ne sevk ediliyor, oradan ‘olur’ alırsa, anayasaya aykırılık yönünden incelenmesi için de Adalet Bakanlığı’na gönderiliyormuş…

Trump bunları yapmamış…

‘Cumhur-başkanlık’ değil, doğrudan ‘başkanlık’ sistemine sahip ABD’de çok dar bir alan için öngörülmüş ‘kararname’ yetkisi, bizde hayli geniş bir alan için öngörülüyor.

Yeni anayasa ile ‘Cumhur-başkan’ üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul ve esasları bile ‘Cumhurbaşkanlığı kararnamesi’ ile belirleyebilecek…

Dedim ya, akıl terazimde tartıyorum.

FETÖ’ye.. HDP’ye.. PKK’ya.. acaba ne diyorlar diye bakmaksızın…

Kafamın kararname konusunda biraz karıştığını itiraf etmeliyim.

ΩΩΩΩ

Reklam

35 YORUMLAR

  1. “PKK ‘Hayır’ diyor onun içim ben ‘Evet’ diyeceğim.” diyen Başbakan’a soruyorum.
    Erdoğan’ı seçtirmemek için çırpınan basın “Evet” dediği için mi “Evet” diyeceğim?
    Kemal Derviş’i Cumhurbaşkanı yapmaları için mi “Evet” diyeceğim?
    Olağanüstü halin devamını tasvip ettiğim için mi “Evet” diyeceğim?
    Hayır, “Evet” demeyeceğim. “Hayır” diyeceğim. Erdoğan’ın orada oturması için “Hayır” diyeceğim. Ona ihanet etmekte olanların ihanetlerini boşa çıkarmak için “Hayır” diyeceğim. Devletimin varlığı için “Hayır” diyeceğim. Erdoğan ablukaya alındığı için “Hayır” diyeceğim. Sermaye ajanlarının dağılması için “Hayır” diyeceğim.

  2. “Ya hiç olmayacak bir kararname çıkarırsa”da takılı kalan paranoyak bir düşünce ile devletin nasıl yürütüleceğini izah etmeli ilgili kişiler. Mesela bir polis tuttu konsolosu vurdu, bu durumda bütün polislerin silah taşımasının veya konsoloslara yüz metreye kadar yaklaşmasının yasaklanması gerekir mi. O kişinin işi silahla ve devletin silahlı gücünü temsil ediyor. yanlış yaptığında da hem idari hem de yargısal yaptırımları oluyor. Çıkarılacak kararnameler için de geçerli bu durum. Aynı şekilde yeni gelecek sistemde,yürütme ile ilgili alınan bir karar, hem meclis hem de yargı tarafından engellenebilecekse niye itiraz edilir ki. Üst yargıçları da cumhurbaşkanı atayacak, dolayısıyla cumhurbaşkanına aykırı karar vermez veya vermez deniyor, oysa yargıçlar mührü aldıktan sonra “mühür kimdeyse süleyman odur” kuralı geçerli. Hukuk tarihi bunun örnekleri ile dolu. Aynı şey meclis denetimi içinde geçerli.
    En kötü senaryolarla işi götüreceksek devleti hareket edemez hale getiririz, zaten istenen pratik kararlar alabilmek.
    Bence referandumda doğru karar verebilmek için şimdiki sistemin eleştirisi ile yeni sistemin eleştirilerini birlikte okumak lazım. Yoksa, şimdiki sistemde daha aşırısı yürürlükte olduğu halde, daha hafifletilmiş duruma, sırf akparti düşmanlığı nedeniyle itiraz edenleri görmek şaşırtıcı olmaz.

  3. Ak partili sözcüler arada ağızlarından kaçıyorlar ve getirdikleri sistemin tek adam rejimi olduğunu itiraf ediyorlar. Bunu da Atatürk, İnönü tek adam rejimimiydi diye CHP’lileri sıkıştırmak için sorarken yapıyorlar. CHP’liler söz konduramıyorlar tabii ve kem küm ediyorlar. Evet kardeşim aynen öyleydi, 1950’den önceki sistem tek adam rejimiydi. AKP de aynı tek adam rejimini geri getirmek istiyor, hem de 2017’de, hem de 60 yıllık demokrasi tecrübesinden ve 100 küsür yıllık parlemento tecrübesinden sonra.

    Getirilmek istenen rejimde, cumhurbaşkanı (CB) partili olacak, onun çoğunluğunu atadığı Anayasa Mahkemesi aynı parti düşüncesinde yargıçlardan oluşacak (15’de 12’si doğrudan CB, diğer 3 üye de yine CB’nın eliyle seçtiği milletvekillerinin çoğunluğunu oluşturduğu meclis tarafından seçilecek), HSYK aynı şekilde aynı parti düşüncesinde yargıçlardan (çoğunu partili CB atıyor) ve HSKY’nın atadığı tüm mahkemeler de aynı şekilde aynı parti düşüncesinde yargıç ve savcılardan oluşacak. Başka ne var? Valiler, kaymakamlar, tüm üst düzey bürokratlar, vs. vs. hepsi aynı partiden olacaklar. Bu CHP’nin tek parti, tek adam rejimini de aratacak bir düzen, hafakanlar basıyor beni şimdiden. Mesele AKP, CHP, o veya bu parti, veya kişiler meselesi değil. Mantıklı olarak düşünelim lütfen. Aklımızı kullanalım. Böyle mantıksız, denetimsiz, kontrolsüz bir sistem olmaz, olamaz. Bunu savunmak da mümkün değil. “Düşünmeden” evet diyebilirsiniz ancak.

    Hafta sonu alınan kararlarla hazineye, yani millete, ait pek çok kurum (THY, Halkbank, Ziraat Bankası, Piyango, vb.) bir fona aktarıldı. Sebep ne bilmiyoruz, açıklama yok, tartışma yok, bilgilendirme yok. Ama şu açık bu kurumlar denetlenemiyor, iktidardaki partinin arpalığı bunlar. Artık meclisin bunları sorması bile mümkün olmayacak deniyor. Anayasa değişikliği de böyle, beyaz kağıtlar imzalanarak meclise sunuluyor, kavga gürültü ile hızlı bir şekilde geçiriliyor, şimdi de gürültü patırtı ile milletten geçirilecek. Bu da demokrasi diye yutturulacak, halkın %50’si istedi diyecekler. İstemeyen %50 ne olacak peki?

    • Demokrasilerde denetimin olmadigi hicbir kurum kamu toktur hatta denetleyenler bile denetlenir tum anayasayi bastan sona duzgunce okursaniz bunu gorursunuz birde fehmi beye bir cevap vereyim turkiyede getirilen yeni anayasa etnik mezhepsel dinsel ayrimcilik (irkcilik) gibi cumhurbaskanligi kararnamesine musaade etmiyor trump kararnamesi yanlis bir ornekleme olmus keske daha farkli bir ornekle anlatabilseydi…

  4. Anayasa değişikliği yaparken en önemli maddeyi, İDAM cezasını geri getirmeyi unuttular. Bu kadar laga luga yaptılar ama gereğini yapmadılar. O yüzden #HAYIR diyoruz 🙂 Gidin bir daha çalışın, milleti enayi yerine koymayı da bırakın.

    IŞID’a şimdiye kadar müsamaha gösterdiler. İki günde 800 küsür kişiyi içeri aldılar. Bunlar böyle yüzlerce oluncaya kadar neden beklendi acaba? Ayrıca HDP milletvekillerini parti parti alıyorlar, bırakıyorlar, bu iş neden böyle süründürülüyor acaba? FETÖ operasyonları da parti parti devam ediyor, her gün bir operasyon var. Bu operasyon heyacanı bitmiyor, sürekli operasyon sürekli son dakika haberleri. İnsan merak ediyor, referanduma iki ay kala bu kadar operasyon, heyecan ne için. Acaba milleti büyük operasyonlara mı hazırlıyorlar? Yine göz korkutup, ölümü gösterip sıtmaya mı razı edecekler? 1 Kasım’a giderken yaptıkları gibi. Millet bir kere daha yutar mı? Neden olmasın, sonunda ölüm varsa, sıtmaya razı olur millet.

    Yine de… 2010’da “yetmez ama evet” demiştim, bu sefer “YETTİ ARTIK #HAYIR” diyorum. Ne olursa olsun… 15 yıl yeter. Demokrasiye bir katkım olsun.

  5. İLHAN KESİCİ :Başbakan ve Üst kademe bürokratların da başkanı olan Cumhur Başkan,ayni zamanda Devletin,Ordunun,MGK.nun da başıdır. Ordunun sevkine (onayın ötesinde) karar verebilecektir.diyor ve ekliyor:BU KADAR YETKİ EVLİYAYA VERİLSE EVLİYAYI DA BOZAR. Anayasa üyeleri bizatihi Cumhur Başkanı inisyatifiyle seçilecek:12 sini bizzat kendisi seçecek,geriye kalan,TBMM.nin seçeceği 3 üye de mutlaka Başkanın işaret ettiği kişiler olacaktır. Benzer durum,H.S.K(Y”si kaldırıldı) nin 13 üyesinin 6″sını doğrudan C.Başkan,7″sini de O”nun inisyatifiyle TBMM.seçecektir. 11.Maddeyle seçimlere karar vermede asıl belirleyici olacaktır.Bu değişikliklerle kabul edilen yetkiler kime verilirse verilsin mutlaka diktatör olur. Diğer bir husus,Başkan yardımcılığı statüsü…Cumhur Başkan dışgeziye gittiğinde,yerine ayni yetkilere sahip olan yardımcısı gelerek,başkanlık icraatlarını yürütülecetir.Bu yardımcı,İktidarın en önemli unsur saydığı milllet kararıyla değil,bir kişinin,yani C.Başkan”ın seçimiyle oraya gelmiştir. O mevkiye gelmek için asgari şartlar yeterli olabiliyor;örneğin,18 yaşını bitirmiş olması,enaz ilkokul mezunu olması gibi…”Cumhur başkana verilen kararname çıkarma yetkisi,dolaylı OHAL”i sürekli hale getirme anlamı taşır.”
    Hukuk duayeni SAMİ SELÇUK:”Yeni düzenlemeyle yargı sav dışı bırakılmak isteniyor.Belirsiz kavramlar var;Saymaca yöntemi kullanmak ilkelliktir.Yürütme organı,yasama organı yerine geçemez,geçerse nerede duracağı belli olmaz.Bu düzenleme,iç güvenliği değil,iç çatışmayı getirir.Türkiye bir türlü hukuk devleti olamamıştır,bir güven aşınması başlayacaktır. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesinde delik-deşik olup,Meclisin
    önüne gelecektir,milletvekilleri kendilerini çok yormasınlar.”
    Prof Dr.ERSAN ŞEN:”TC.”nin meselesi Anayasa meselesiyse hukuk,hak ve hürriyetler özleri itibariyle zedelenmemeliydi,hukukun üstünlüğü ve güvenilirliği zayıflatılmamalıdır.Bu iş,aceleye getirilmemeliydi,Kuvvetler birliğinin önüne geçilmelidir.Yargının siyasete karışması önleniyor derken,siyaset,yargıya bulaştırılıyor.Yargı araçsallaştırılamaz.Bu ülke liyakatı terk etti.Masumiyet ve kanunilik
    ilkesi zedelenmemelidir. Kurumlar üst kurullarını kendi seçmelidir.Seksen Milyonluk bir ülkeyi bir kişinin idare etmesi imkansızdır.Meclisle,Devlet Başkanının birbirini feshetme yetkisi yoktur.(olmamalıdır.) Başkan,gerekli oyla yargıya sekedilebilmelidir.Başkanın,18yıl kalması mümkün oluyor.Hukukun 26 Evrensel gözardı edilemez.”
    —–
    Diğer alıntılar:
    *İlk dört maddeden 2.maddeye aykırılık var.(13-25 Aralık iyice koruma altına alınıyor)
    *Yargı,C.Başkan”ın sopası haline mi geliyor?
    *Siyasi denetim yolları büyük ölçüde kapatılıyor.
    *1924″te Atatürk”e bile,Başkomutanlık geçici olarak ver
    ilmiş,Meclisi feshetme yetkisi ise verilmemiştir.
    *Meksika diktatörlüğüne mi özeniliyor?
    *Seçimler eşit olmayan şartlar da yapılacak.
    *OHAL döneminde,Anayasa değişikliği yapılamaz.
    *Adeta bir bir darbe dönemi yaşıyoruz.”( Pof.KORKUT )
    *Milli bütçe tahmin raporu meclise gelmeyecek.
    *Güven oylaması ve gensoru olmayacaktır
    *TBMM.işlevini büyük ölçüde yitirecek,etkisiz,yetkisiz adeta sembolik hale getirilecek.
    *Bu değişik kabul edilirse. Milli irade mezara,demokrasi tarihe gömülecektir.
    *değişikliğin bir maddesiyle Yürürlükteki 50 Kanun da,referandumda geçmesi halindeyse,2000(İKİBİN)kanunda değişiklik yapmak gerekecektir.
    *Anayasalar yalın bir kanun değil,toplumsal,anlaşma,mutaabakat metinleridir.(Değişikliklerde bu temel ilke gözardı edilmiştir.)

    • her madde için bir kötü niyet okuması yapılabildiği gibi karşılığında bir iyi niyet okuması da yapılabilir bu durumda… yine nerede durduğumuza bağlı…
      dünya da en çok antibiyotik yazılan ülkeyiz. hastaneyi ne kadar iyi yönetirseniz yönetin hastaya karşı ilaç firmasının yanında olan doktor ahlakının önüne geçmek maalesef mümkün olmuyor. antibiyotik yazmayı yasaklasanız en çok öksürük şurubu yazan ülke olabilirsiniz…o halde işe kendi ahlakımızı düzeltmekle başlayıp doğru insanları seçmekte çok dikkatli olmalıyız…ne dersiniz

      • Didem hanim anayasa hazirlanirken kötü durumlar düşünülür ve ona önlemler alinmalidir. Yoksa geç kaldiğinizda bi daha geri dönüşü olamaz. Mesela şuan ki durum tamamen 367 krizinden dolayı chp yüzünden yaşaniyor. Chp istesede ben meclise girerim diyemez ve halk oyladığı içinde anayasa geriye alinamaz. Peki 2 yil sonra yanliş olduğu anlaşilirsa tamamen başka bi sistemmi getircez.

        Bir diğeri en iyisini seçeriz diyorsunuz. Malesef adaylar arasindan en iyisi seçilebiliyor. Hilaryden daha iyi olduğu düşünülen trumpin 1 ayda yaşattiklari ortada.

        Yarin biri gelir değerlerinize aykırı işler yaptığında halk seçti dersiniz!!!

  6. Sayın Koru,
    Mevcut sistemde, öyle veya böyle ne yaparsa yapsın gerçekleştiremediği, ancak yeni sistemde yapabileceği bir husus var mı? Yoksa, yok şu kadar yetkili oluyormuş, yok istediğini yapıyormuş,yok ABD başkanında dahi bu yetkiler yokmuş, endişe belirten ifadeler boşlukta kalmakta…

    • Fehmi Koru, araştırmaci ve gelecekteki tehlikeleri önceden göre bilen bir yazar.
      Sizce neden günlerdır ABD başkani Trumpun yaptıklarını ve ABD deki yargıçlari ve başkanlık sistemini yaziyor? Sizce bunu ABD yi sevdiği veya düşündüğü içinmi yapiyor? Trump gibi bir başkan Türkiyedede seçile bilir hemde burdaki gibi değil daha çok oyla.
      Buranın kanunlari başkanlarına bazi yetkiler verilmiş fakat onun yalnışlarını durduracak yargıyı sağlam temellere oturturmuş.
      Trump iki haftada kendine verilen yetkileri kullanarak aldığı kararlarla Amerikada ve dünyada adete deprem etkisi yapmakla kalmadiğı gibi yol açtığı uzun yıllar sürecek maddi ve manevi zararlari ve kaoslarıda sayın Koruda diğer sağ duyulu daha doğrusu akli başında insanların yaptığı gibi kendi silahi olan kalemini kullanarak milleti uyarmaya çalışiyor, bunuda vatani ve millet için yapiyor, Amerka için değil.
      Trumpun bir hafta içerisinde sebeb olduğu kurumların zararları miliyarlari geçti.
      Onu durduran hakimi 2004de onu partisinden olan başkan Bush aday göstermış ve bu hakim senetöden oyların tamamı olan 99 oyla onaylanmış.ABD senatosunun toplam sayısı 100 yalnız birisi başkan yardımcısı olduğu için oy kullanmiyor.
      Bence partıciliği bir tarafa bırakıp kendimiz ve geleceğimiz için en iyisi ve hayırlısı ne ise ona karar verelim.

      • “Buranın kanunları, başkanlarına bazı yetkiler vermiş fakat onun yanlışlarını durduracak yargıyı, sağlam temellere oturtmuş.” İse başkan’ın iki haftada aldığı kararlar ile kaos ortamına yol açtığı gibi felaket tellallığına da gerek olmamalı değil mi? Sonuçta, yargı sağlam temellerde …

    • Mevcut sistemde, öyle veya böyle ne yaparsa yapsın gerçekleştiremediği, ancak yeni sistemde yapabileceği bir husus var mı? 

      Super soru?

  7. Yunanistan’da safsatacılar vardır. Saçma sapan savunmalar yaparlar. İslamin ilk yıllarında da böyle mugalatacılar vardır. Aklın mantığın kurallarını dinlemezler. Sermayenin yanılttığı ve yeminler uydurma bahaneler kanıt oluyor.
    Bahçeli diyor fiilen var olanı anayasallaştırmanın. Fiilen hastalık vardır. Yasalaştıralım, hastaneleri kapatalım. Demek saçmalamak herkes için mümkündür. Başka bir saçmalığı da Başbakana yapıyor. Falan hayır diyor o halde biz evet diyelim. Filan hayır diyor biz evet diyelim. Demek ki PKK’lılar da 4*4 =16 diyorlar öyleyse biz 17 diyelim. Bu kadar akıl almaz düşünce ancak 21’inci Türkiye’nin koca koca rütbeli kişilerden geliyor.
    1960’li yıllardan beri mücadeleleri yaşadım ve yaşıyorum. İkinci darbe hazırlığı var. 15 Temmuz bu ikinci darbenin hazırlığı içidir. Bir taraftan olağanüstü hal ile kişileri içeri alıyor. Birkaç ay sonra serbest bırakıyorlar. Yerine yenileri alıyorlar. Halk bıktırılıyor. Gelsin de kim gelirse gelsin dedirtiyorlar.
    Sokaklardaki kalabalığa güvenen Menderes’in durumunu hatırlasın. Celal Bayar da oyalanmıştı. Menderes asılacak ben yeniden cumhurbaşkanı olarak köşke gideceğim. Türk ordusu İstiklal savaşından beri bu Türk kalkışmalara karşı başarılı savunma yapmıştır. Ben orduma güveniyorum. İki büyük darbe ile ordumuz çökertmiştir. Ama yine de inanıyorum. İstiklal savaşlından önceki kadar perişan halde değildir.
    Daha hilafet ordusu kuvveyi millîye ordusu diye iki ordu oluşturulamamıştır. Uluslararası siyasette de iki cephe oluşturmamıştır. Sermaye yenilmektedir. Türklerde söz var görünen köye kılavuz istemez. Bir taraftan olağanüstü hal halkı bıktırma diğer taraftan Anayasa dayatmasıdır. Oysa normal akıl birini bitirir. İkincisini sonra alır. Farz ediniz ki Mustafa kemal İstiklal savaşı sırasında İnkılaplar yapmaya kalkışsaydı durumu ne olurdu.
    Türk halkı evet verirse Yalnız Ak Partiyi değil devleti de tehlikeye sokar. Ak Parti Olağanüstü Hal uygulamasını bıçak gibi birden kesmelidir. Anaysa oylamasından vazgeçmelidir. Türk halkı da cesur olup benim gibi ben Hayır vereceğim diye hayal kurmalıdır. Ak partiyi kurtarmak için, Erdoğan’ın yerinde kalabilmesi için.

  8. Sayın Koru haklısınız,kimin yada kimlerin ne dediğinden ziyade bu Yen’i anayasa maddelerinin ne dediği önemli.

    Bu maddelerin getirdiği yetkileri Sayın Erdoğan değil başkalarınında kullanabileceği de gözardı edilmemeli.

    Yaşadığımız sistemin zaaflarını biliyoruz.Yeni sistemin ne getireceğini görebilmemiz için dünyaya bakmak gerekir.Birtakım acılar yaşamış Erdoğan’ın ve ekibinin geleceği,geçmişe bakarak daha demokratik bir yapı inşaa etmeleri gerekirken,yönetme tarzı olarak geçmişe (1950’den öncesi)
    özenmeleri anlaşılır gibi değil.
    Sistem öyle kurgulanmalıki kim gelirse gelsin kolay kolay temel hak ve özgürlüklerine ve adalet ilkelerine halel gelmemeli.

  9. Özür dileyerek bir tespitimi paylaşayım: Amerikan anayasası ile ilgili kim araştırma yapıp size bilgi verdiyse, okuduğunu anlamamış! Anayasa Başkan’a kararname çıkartma yetkisi vermiyor. Başkan uhdesinde yürütme yetkisini bulundurduğu için, kararname ‘yetkisi’ yürütme yetkisinin doğal sonucu. Başkan istediği konuda kararname çıkartabilir, bu konuda rekor Franklin Roosvelt’e ait – yaklaşık 3,000’den fazla kararname çıkartmış -. Bu kararnameler bütçe ile ilgili bir yük getirdiği takdirde Kongrenin onayına geliyor, onun dışında gelmiyor. Bayram fünleri falan gibi basit konular dışında kararname çıkarılmıyormuş bilgisş zinhar yanlış! Siz lütfen araştırmacılarınızı Google taraması yapmaları bakımından iyice bir eğitin. Sonra, internette, bizim Kanunlar Kararlar Genel Müdürlüğüne denk gelen Amerikan kuruluşunun sitesini ve ona bağlı hukuk sitelerini bulup doğru dürüst araştırma yapsınlar. Özensizlik ne yazık internet haber portallarının hastalığı, Ofak Medya buna yakalanmamalı. Saygılarımla.

    • Fehmi bey,iddialara en yetkin biçimde cevap verebilecekken benim birşey yazmam abes olur.
      Kimseyi beğenmeyen Amerika uzmanı arkadaş ağaca takılıp ormanı galiba iyi göremiyor. Varsayıma dayalı iddialar
      yerine, herkesin çok iyi bildiği güncel müşahhasbir olayı nazara vereceğim: Donalt Turump”un gelir gelmez çıkardığı kararname, şu anda yürüyebiliyor mu, yoksa, yargı tarsfından enterne mi edildi?Birde bizde olsaydı!..

      • Orhan Bey anladığım kadarıyla oldukça saldırgan bir üslubunuz var. Olabilir, ama bu sizi galiba dikkatsiz yapıyor. “Kimsenin yaptığını beğenmiyor” değilim, Amerikan uzmanı hiç değilim. Google arama motoru ile rahatlıkla bulunabilecek bilgileri paylaştım sadece, size de tavsiye ederim. Araştırmacılar eksik bırakmıilar ve yanlış yapmışlar, onu vurguladım. Google taramasında bulunursanız, doğru olduğunu göreceksiniz bunun.

        Donald Trump’ın seyahat ile ilgili çıkardığı kararname, “anayasaya aykırı” olduğu gerekçesi ile mahkeme tarafından durdurulmuştur. Beyaz Sarayın itirazı Temyiz Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Bunlar ‘faraziye’ değil, gerçek. Ancak henüz bitmedi çünkü bu olay yüksek mahkemeye intikal edecek.

        İkinci olarak ben Amerikan anayasasını da okudum da, o anayasada kararname çıkarma yetkisi yok! Yürütme başkanın uhdesinde olduğu için başkanlık kararnamesi başkanın yürütme yetkisinin bir “mütemmim cüzü” olarak kabul ediliyor. Bizdeki gibi ayrıntılı olarak tadat edilmemiş yani. Aslında anayasa değişikliği Amerikan anayasasındaki denetleme-denge, kuvvetler ayrılığı, kongrenin görev tadatı, yürütmenin denetlenmesi konuları hariç olmak üzere sanki o anayasanın tercümesi gibi duruyor (ama kötü bir tercümesi). Bunu gene Google’da bulabileceğiniz ve bütün dünya anayasalarının yer aldığı internet sitesinde incelemeniz mümkündür.

        Parşömene yazılı kuralı uygulayacak insandır, orada yazılanı yıllar içinde gelişmiş normlar, gelenekler, etik yapı çerçevesinde yorumlar ve uygular. Bu uygulamaya yardımcı olmak üzere, ve gücü kontrol etmek amacıyla denetleme- denge mekanizmaları kurulmuştur. Amerika’da bu güçlü başkan – güçlü eyaletler arasında kurulmuş olup, Daron Acemoğlu”nun iddiasına göre başkanın gücünü eyaletler karşısında koruyabilmesi içindir. Bu nedenle Trump gücünü sınıyor ve Acemoğlu onun karşısında sistem değil eyaletler ve sivil toplum çıkabilir, sistem ona engel olamaz diye de iddia ediyor.

        Bizde ne kurulu gelişmiş norm var, ne denetleme-denge mekanizması ne birşey. Bu nedenle anayasa değişikliği geçerse, Sami Selçuk’un tanımıyla, “..başkan diktatör olmak zorundadır!”

        Sadece yukarıdaki konuda anlaşmış oluyoruz ama size naçizane tavsiyem, saldırgan üslubunuzu gözden geçirin, Google’da bu konularda gezinin ve eğer yanlışım varsa ondan sonra yanlışımı gösterin bana. Ona saygım var, yanlışım varsa düzwltir özür dilerim, ama “Amerikan uzmanı” gibi boş salvolara karnım toktur. Saygılarımla.

  10. dünkü yorumdan sonra bir khk yorumu gelmesi kaçınılmazdı. perşembenin gelişi çarşambadan bellidir..
    daha önce de yazmıştım müsaade ederseniz tekrar edeyim. zaten aynı şeyleri söylüyoruz…
    her ne kadar amerikadaki protestoları destekliyor isem de devamının artarak gelmesini umuyor isem de sormadan ve düşünmeden edemiyorum…son 15 yılda Müslümanlar çok acı çektiler. milyonlarca genç yaşlı bebek çocuk zehirli gazlarla, bombalarla, kurşunlarla katledildiler. çok acı ve ağır ifadelerle durumu betimleyebilirim ama zaten siz biliyorsunuz zaten bütün dünya biliyor ufak tefek çaba gösteren bir avuç insan dışında kitle katliamlarına kimsenin sesi niçin çıkmadı, neden herkes trumpı bekledi…

    oysa Küresel çaptaki silah DÜŞERKEN, pazar payını artıran ABD ise son 8 yılda 278 milyar dolarlık silah sattı. Obama yönetiminin 2. DÜNYA SAVAŞINDAN sonra en çok silah satış anlaşması imzalayan hükümet olduğu belirtildi. Amerikan postalını kaldıracağını söyledi zira ırak ta 6 bin civarında askeri ölmüş 40 bin civarında asker ise çoğu ağır yaralı eve dönmüştü bu nedenle proxy savaşların çok daha ucuz olduğunu ve evde de daha az amerikan askeri öleceği için daha az itiraza sebeb olacağını hesaplamışlardı. bu noktada trump onu deaşı kurmakla suçluyordu…öyle bir örgüt ki yine obama bütün dünyanın karşısına dikildiği deaşla en az 10 yıllık bir savaş öngörüyordu. büyük ihtimalle stoklara bakıyordu…bu arada her yere füze yerleştiriyor, baltık ülkelerine asker gönderiyor, polonyaya tankları sıralıyor, rusyaya açıktan küfrediyor ve diplomatlarını sınır dışı ediyordu…desteklediği Clinton ise geldiği zaman çok daha sertleşeceğini söylüyordu…burnumuzun dibinde kürtlere değil ama terör örgütüne bir yuva hazırlamasını başımıza bela etmesini falan falan es geçiyorum. bizim sırma saçlı badem gözlü eski başkanımız böyleydi… ve bunlar olurken kimsenin gıkı çıkmıyordu sonra birden trump geldi herkes onu beklermiş bir yerde ırkçı söylemler olurken bir yerde de karşı protestolar başladı. iyi güzel ama tuhaf…karşı protestoları DESTEKLİYORUZ ama sorguluyoruz da. cepheleşmek te fayda gören bir el eller mi var ortalarda…
    khklara gelirsek zaten şu anda
    Olağanüstü Kanun Hükmünde Kararnameler Cumhurbaşkanı başkanlığındaki Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılmaktadır. Bunun için TBMM’nin yetki kanunu vermesine gerek yoktur. Uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri yerine getirmek şartıyla, her alanda düzenleme yapılabilir…
    yeni durumda ise,
    Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez.
    Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz
    Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.
    Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır.
    Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir. maddeleriyle
    pek çok sınır getiriliyor. bunlar iyi bir şey mi..hukukçular tartışıyor. doğru yanlış bulunduğunuz yerle ilgili. tarafsız birinden bir şey duymak çok zor… herkes siyasi duruşu ile taraf oluyor maalesef. dolayısıyla çoğumuz eğilimlerimizden yana oy kullanacağa benzeriz. bu maddeler bıçak gibi. birisi ekmek kesilecek derken diğeri adam kesilecek diyor… biz de maçı seyrediyoruz…

    • ana muhalefet liderinin evet diyenler vatan hainidir çıkışından bir süre sonra iktidar hele şu hayır cephesine bakalım kimler varmış diyor…dediğim gibi çoğumuz eğilimlerimizden yana oy kullanacağa benzeriz… tarafsız birilerinden bir şey duymak çok zor…

    • Toplumsal,anlaşma ve mütaabakat olmazsa olmazı, anayasada sağlanmadan, alel acele ben yaptım oldu denildi ve bu söz yürütüldü. Bari, tartışmasında bu mütaabakat sağlansın. Tartışma kuralları adabına, edebine uygun olarak, kırmadan, dökmeden medenice bir fikir tartışması yapmağa çalışalım.

      • acele oldu mu olmadı mı tabii tartışılır. zaten tamam diyen bir taraf ve ne olursa olsun uzlaşmam tartışmam öneri de vermem diyen bir taraf vardı. dolayısıyla aylar sürse bir fayda hasıl olur muydu. olurdu derseniz yine de kabulümdür…
        medenice fikir tartışması yapmaya elbette çalışalım. sonuçta tefvizname seven biriyle elbet bir ortak nokta bulunur.

  11. Fehmi Bey,Anayasa değişikliğinin C.Başkanının kararname çıkarma yetkisine dair maddesini aynen alıntılayıp bu konudaki
    görüşlerini ifade etmiş.Kimin evet veya
    hayır demesine bakmaksızın,düşünüp
    taşınıp kararımı vereceğim diye de ilave
    etmiş.Buna saygı duyarız ancak.

    Bugünlerde köşe yazılarının bir çoğu bu konuyla alakalı.Süleyman Özışık da kendi
    sitesinde bu konuyu yazmış.O’nun yazısı da
    şöyle:

    “CHP’li Bülent Tezcan, referandum kampanyasında kullanılmak üzere “Hayır demezseniz ne olacak?” başlıklı 20 maddelik bir çalışma hazırlamış.

    Kocaeli’nin saygın hukukçularından Halit Çokan, bu maddeleri inceleyip Bülent Tezcan’ın iddialarına bir bir cevap vermiş.

    İzin verirseniz en çok tartışılan maddeleri ve Halit Çokan’ın cevaplarını sizinle paylaşmak istiyorum…

    Başlayalım:

    Bülent Tezcan: Başkan kendini ve bakanlarını mahkemeye çıkarma girişiminde bulunan meclisi feshedecek.

    Halit Çokan: Şu anki anayasada başkanı yargılamaya imkan yoktur. Vatana ihanetin dışında başkanı yargılayacak ve mahkemeye çıkaracak hiçbir güç yoktur.

    Şimdi getirilen düzenleme ile Meclis, başkanı mahkemeye çıkarabiliyor. Yani başkana yargı yolunun açıldığını ikrar ediyorsun.

    Meclis, başkan veya bakanlarını mahkemeye çıkarırsa ve başkan da Meclisi feshederse kendi başkanlığını da feshetmiş olur. Ancak bu fesih ile mahkemeye sevk edilmiş başkan ve bakanlar yargılanmaktan kurtulamaz.

    Kendisini mahkemeye çıkaran meclisi fesheden başkanın gidecek yeri millet ve sandıktır. Oradan gereken silleyi yer. Hakem millet olacaktır.

    Kısaca; şu anki sistemde vatana ihanet dışında yargılanamayan başkan, yeni sistemde hem mahkemede, hem de halkın huzurunda olmak üzere çifte yargılamaya tabi olacak.

    Bülent Tezcan: Tek adam rejimi kurulacak, tek adam her şey olacak, devletin tümüne hükmedecek. Bir kişi Başkan seçilecek ve o kişi hem hükümet, hem Meclis, hem de mahkeme olacak.

    Halit Çokan: Başkanı millet seçecek. Bu seçim her beş yılda bir yenilecek. Bu gün Başbakan olmak için dönem sınırı olmamasına rağmen milletin oyuna sunulan yeni düzenlemede Başkan ancak iki dönem için seçilecek. Yani bir kişi ancak iki defa Başkan seçilebilecek.

    Tabii ikinci dönemde millet onu seçerse!..

    Cumhurbaşkanı tek adam olmayacak. Çünkü aynı şekilde milletin seçtiği parlamento olacak. Bu parlamento, Cumhurbaşkanını denetleyecek. Gerektiğinde, Meclis, Cumhurbaşkanını herhangi bir görev suçundan dolayı mahkeme önüne çıkarabilecek.

    Cumhurbaşkanı Meclis olmayacak. Çünkü bu gün hükümet parlamentoya kanun tasarısı sunabiliyor ve o tasarı kanunlaşabiliyor. Yeni sistemde, hükümetin başkanı olan Cumhurbaşkanın kanun teklif etme hakkı ortadan kalkıyor. Cumhurbaşkanın veya bakanların kanunların yapım sürecine müdahale etme veya katılma yetkileri olmuyor.

    Söyleyin bakalım bu durumda Cumhurbaşkanı nasıl Meclis olacak?

    Anayasada yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağı yazıyor. Önümüzdeki yeni düzenlemede bağımsız olan mahkemelerin aynı zamanda “tarafsız” olacağı da eklendi. Cumhurbaşkanı nasıl mahkeme yerine geçecek söylemi tamamen yalan ve çarpıtmadır.

    Hakimler ve Savcılar Kurulu 13 kişiden oluşacak 4’ünü Cumhurbaşkanın seçecek ama diğer yedisini Meclis seçecek… Meclis de beşte üç (3/5) oranla seçeceği için, tek bir partinin oyula değil farklı partilerin oyuyla seçilecek. Hakimlerin kendi kendilerini seçmeleri iyi oluyor da Meclis’te kahir ekseriyetle ve neredeyse ittifakla Hakimler ve Savcılar Kuruluna seçim yapılması neden yanlış olsun.

    Ayrıca unutmayalım ki adalette ve yargıda bir aksaklık ve yanlış olduğunda millet, hakimlerin değil, partilerin ve milletvekillerinin yakasına yapışıp hesap soruyor.

    Bülent Tezcan: Başkan sokakta bir kişiyi öldürürse, 400 milletvekili izin vermezse mahkemeye çıkarılamayacak.

    Halit Çokan: Cumhurbaşkanın mahkemeye çıkarılması ile ilgili prosedür, sadece görevi ile ilgili işlediği suçlarla sınırlıdır. Yoksa adam öldürme gibi suçları kapsayan bir durum değildir. Yani Cumhurbaşkanın keyfi suç işleme ayrıcalığı yoktur.

    Aslında bizim mevzuatımızda görev ilgili suçlarda en küçük memurun dahi yargılanması için ilgili idari kurullardan izin alınması gerekmektedir. Herhangi bir memurun, yaptığı görevle ilgili suçlamalarda öngörülen usulün Cumhurbaşkanı için çok görülmesi abesle iştigaldir.

    Kaldı ki; şu anki Anayasanın 105/son maddesine göre Cumhurbaşkanın vatana ihanetin dışında yargılanmasına imkan ve ihtimal yoktur.

    Peki bu güne kadar “Cumhurbaşkanı bir kişiyi öldürse kesinlikle yargılanamaz” diye neden tezvirat yapmadınız. Sizin dediğiniz gibiyse bu günkü Anayasaya göre, 550 milletvekili istese ve onay verse dahi vatana ihanet dışındaki bütün suçlardan -adam öldürme dahil- Cumhurbaşkanı yargılanamaz. Şimdi getirilen düzenlemede hiç olmazsa Meclis 400 milletvekilinin oyuyla Cumhurbaşkanına yapılacak tüm suçlamalardan Mahkemeye çıkarabilecek…

    Bugünkü Anayasa’da hem başbakan hem de bakanları görevlerinden dolayı yargılayabilmek için Meclis üyelerinin salt çoğunluğunun izni gerekir. Bugüne kadar bununla ilgili neden böyle iddiada bulunmadınız…

    Bülent Tezcan: Seçtiğin milletvekillerinin hiçbir hükmü kalmayacak. Sözünü kimse dinlemeyecek.

    Halit Çokan: Cumhurbaşkanlığı sisteminde, hükümetin yani Cumhurbaşkanın veya bakanların kanun teklifinde bulunma yetkileri olmayacak. Kanun teklifi sadece milletvekilleri tarafından yapılacak…

    Şimdiki sistemde tüm kanun teklifleri ile ilgili görüşmelerde hükümetin görüşü ve kabulü şart. Hükümet onaylamazsa kanun meclisten geçmiyor. Cumhurbaşkanlığı sisteminde hükümetin kanun yapılma sürecine katılması sözkonusu olmayacak. Yani kanun yapma sürecinde yetki tamamen milletvekillerinin tekelinde olacak.

    Cumhurbaşkanlığı sisteminde Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi olacak. Diyelim ki Cumhurbaşkanı bir hususta kararname çıkardı, ancak bu kararnameyi milletvekilleri benimsemedi. Bu takdirde milletvekilleri çıkaracakları kanunla Cumhurbaşkanın kararnamesini iptal edebilecek.

    Diyelim ki, milletvekillerinin sayısı kararnameyi iptal edecek sayıya ulaşmadı, o takdirde 120 milletvekili o kararnamenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurup mahkeme aracılığıyla kararnameyi iptal ettirebilecekler.

    Bugünkü sistemde, milletvekillerinin Cumhurbaşkanını denetlemesi sözkonusu değil. Oysa Cumhurbaşkanlığı sisteminde milletvekilleri Cumhurbaşkanını ve bakanları denetleyebilecek, gerektiğinde 300 milletvekili ile haklarında soruşturma önergesi verebilecek. 360 milletvekili soruşturma açılmasına karar verebilecek, 400 milletvekili de Cumhurbaşkanı ve Bakanları herhangi bir suçtan dolayı Yüce Divana yargılanmak üzere gönderebilecek.

    Bugün Cumhurbaşkanını görev süresi bitmeden kimse görevden alamaz. Oysa Cumhurbaşkanlığı sisteminde 360 milletvekilinin vereceği oyla Cumhurbaşkanı görevden alınabilecek.

    Cumhurbaşkanlığı sisteminde, bakanlar milletvekillerinden atanamayacak. Bu da milletvekillerinin, bakanları daha rahat denetlemesine imkan sağlayacak.

    Anayasamız, Anayasayı değiştirmek yetkisinin tamamen milletvekillerinin tercihine bağlı olduğunu yazar. Yani milletvekilleri her zaman her türlü anayasa değişikliğini yapabilmeye, dilediği hükümet sistemini değiştirme imkanını elinde bulundurmaya devam edecek.

    Bütün bunlar milletvekillerini daha mı güçlü kılar yoksa daha mı zayıf veya hükümsüz kılar.

    Bülent Tezcan: Başkan isterse devlet kurumlarını bölgelere ayırarak ülkenin bölünmesine neden olabilecek.

    Halit Çokan: Anayasamızın 126. maddesine göre, Türkiye, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere (ilçe-belde-köy) ayrılır.

    Yani, Anayasamıza göre Türkiye’nin, il teşkilatlanması dışında bölge esaslı bölümlere ayrılması mümkün değildir. Anayasa bunu yasaklıyor. Bu Anayasa maddesi değiştirilmedi. Şu halde Anayasanın müsaade etmediği bir hususta Cumhurbaşkanı ülkeyi nasıl bölgelere ayırabilecek?

    Anayasamızın 123. Maddesine göre idare/yönetim kanunla düzenlenir. Anayasamızın 126. ve 127. maddesine göre iller, ilçeler ve mahalli idareler, belediyeler kanunla kurulur.

    Bu teşkilatlanma kanunla olduğuna göre Cumhurbaşkanın bu konuda söz söyleme yetkisi olmayacak.Çünkü kanun yapmak Meclisin görevi ve yetkisindedir. Cumhurbaşkanın kanun yapmak yetkisi yoktur.

    Kanun çıkarma yetkisi olmayan Cumhurbaşkanın değil ülkeyi bölgelere ayırmaya, bir yeri ilçe dahi yapma gücü olamayacak.

    Bülent Tezcan: Devlet parti devleti olacak. Başkan senin partinden değilse devlet kapısında yerin olmayacak.

    Halit Çokan: Hükümet başkanı olan başbakanın parti genel başkanı olmasında bir sakınca görmüyorsunuz da, yine hükümet başkanı olacak olan Cumhurbaşkanın parti genel başkanı olmasında ne gibi bir sakınca görüyorsunuz?

    Peki başbakanın parti genel başkanı olduğu bu sistemde parti devleti olunmuyor da Cumhurbaşkanın parti genel başkanı olduğu bir sistemde nasıl parti devleti olunuyor?

    Başbakanın partili, bakanların partili, milletvekillerinin partili, belediye başkanlarının partili olduğu ve sakınca içermediği bir siyasi ortamda Cumhurbaşkanın partili olmasının ne gibi sakıncası var?

    *****

    İddialar ve cevaplar böyle…

    Sizi bilemem ama ben hem bu iddiaları, hem de verilen cevapları çok önemsiyorum.

    Çünkü bazı kesimler kamuoyunu bu iddialar üzerinden provoke etmeye çalışıyor. Olaya tam vakıf olamayan bazı seçmenlerin kafası bu iddialar nedeniyle karışıyor.

    Bence hem bu iddiaları, hem de verilen cevapları her platformda paylaşmakta ve tartışmakta yarar var.”

    • bekir beyin paylaşma ve tartışma önerisine katılıyorum. belki burada da arka fonda bir felaket müziği çalmadan özgür tarafsız tartışabilmeliyiz diye düşünüyorum. fehmi bey her gün bir ya da iki maddeyi tartışmaya açabilir kendi görüşlerini okurlarına aktarabilir belki yorumcu arkadaşlar da aralarında fikir alışverişinde bulunabilir. tabii kavga yok kardeş kardeş….

    • Sözü uzatmadan,konuya kısa yoldan gireyim.Soru-cevap şeklindeki uzun alıntıda “evet” manifestosunun temel dayanağı şimdiki anayasa oluyor. Olmayana ergi gibi olacaksa da ,diyelim ki halk değişikliği refere etti. Anayasa Mahkemesinin üyeleri yenilenecek, Cumhur Başkanı, Meclise selam göndermese bile re”sen atayacağı üyeler Mahkemede ekseriyette olmayacak mı;daha neyi tartışıyoruz?

  12. Fehmi bey, A Selvi doğru söyliyor. Bu gün internet sitelerinde yaziyordu Batmanda bir adam kendi ile birlikte iki Süriyelınınde onun adresindeki seçmen kütüğüne kayıtlı olduğunu görünce işid teröristleri olabilir diye yetkili makamlara gitmiş şikayet etmiş.
    Onlarda sicili temiz olan Süriyelilere çikartılan yeni bir yasa ile vatandaşlık verildiğini büyük bir ihtimalle bunlarda yeni vatandaş olanlardandir demişler fakat genede vatandaş olup olmadıklarını araştıracaklarını soylemişler. Zaten bunlar
    MHP’nin tabanınin çantada keklik olmadığın ve onlar kesinlikle evet oyu vermeyeceklerını bildikleri için, tedbirlerini ona göre aldılar ve onların yerine Süriyeli çiçeği burnundaki Türk vatandaşlari verir böylecede “DÜNYA” liderımiz bu referandumdada zafarle çıkar.

    • şimdiye kadar kaç Suriyeli vatandaşlığa geçti hiç araştırdınız mı
      türkiye de kaç seçmen var biliyor musunuz
      cevapları öğrenince trafoya kaçan kediler daha bir rağbet görecekler kanaatindeyim…bir kedi sahibi olarak referandum günü onu dışarı bırakmayacağım. gerçi yakınımızda trafo yok ama kedi bu nereye kaçacağı belli olmaz…
      sağlıcakla kalın…

      • Yukardaki Süriyelilerin vatandaşlık sözleri bana ait değil ordaki yetkililere ait, hatta bunu bir süre önce “Süriyeli göçmen kardeşlerimizi vatandaş yapacağiz” diyen sayin “DÜNYA” liderimizin kendi ağzındanda dinlemiştim.Sizce bunlar gerçek değilse, bende onların yalancısım! Terefoya kediler girdiğine gelince.Ankarada belediye seçimlerinin sayımı sırasında bir kaç saat elektirikler kesilmişti. O zamanda kesintinin sebebini yetkililer öğle açıklamıştı.
        Bu sözleride yetkililere aite bana aitdeğil.
        Bende onların yalaancısiyim! Benim dileğim
        Memlekete millete ney hayırlı ise Allahu tâla onu nasip etsin.Allaha emanet olunuz.

        • Türkiyedeki seçmen sayısını bilmemem için biraz aptal olmam lazım. Onun içinde bu sitede yazdığım yazıları tekrar okumam gerek. O yazılarda size bu soruyu sorduracak bir biri ile çelişen hatalar neler olduğunu tesbit etmem gerek, çünkü siz beni bende sizi yazılarımızdan taniyoruz.
          Fehmi Korunu günlüğu sitesi Ailesini Allaha emanet ediyorum.Hoşca kalın.

        • sorun onun bunun ne söylediği değil bizim bunu nasıl okuduğumuz…her sandık başında tüm partilerin yetkilileri de oluyor. hepsi sonuçları kendi merkezlerine gönderiyorlar ve sonuçlar açıklanınca karşılaştırma yapılıyor. sorun olan sandıklara itiraz ediliyor ve baştan sayılıyorlar. bir kaç kedinin ya da bir kaç bin göçmenin seçim sonuçlarını etkileyebileceğini ima ettiğiniz pek çok yorumunuz var. elbette bunun bir sakıncası yok ama gerçek hayatta bir karşılığı da yok.

    • Suriyeli Mültecilere sahip çıkmanın nesi kötü? Öyleyse neden Trump eleştirilip ona karşı yapılan protestolari sahipleniliyor? Kanada nin Mültecilere sahip çıkan başkanıni yere göğe sigdiramayan bazı aydın ve gazetecilerin bizim multecilerimize sahip çıkışımiza nasıl da eleştirdigini görerek şaşıriyorum. Daha doğrusu sasirmiyorum zaten ne amaçla yaptıkları belli.
      Bundan bir fayda gelecekse de varsın gelsin .Hakedilmis bir faydadir.

      • Benim bu yorumumda vaya diğer yorumlarımda, mültecilere karşi negativ bir kelime okudunuzmu?
        Ben her zaman onların evlerinden ve canlarından olmalarına sebep olanların yalnış politikalarını eleştiren yorumlar yapiyorum ve bunu yapmayada devam edeceğim. Benim için dini, ırkı meshepi ve cinsiyeti ne olursa olsun, insanlığa hizmet edenleri taktir etmekle birlikte başarılı olmalarınıda isterim.
        Bir.Not: Süriyeden Kanadaya gelen mülticlerin Türkiye ve Dünya lederi hakkında konuştuklarını ben duyuyorum! Sizin duymanızıda çok isterim. Esas gerçekleri onlar biliyor.siz ben değil.

  13. Yukarıda yazılan 104. maddenin son iki cümlesini aşagıda yazıyorum.
    Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.
    Bu duruma göre Cumhurbaşkanı kanuna aykırı bir kararname çıkaramaz. Eğer yanlış ve tehlikeli olan bir kararname çıkarırsa, TBMM yanlış kararı düzeltecek kanun çıkarır. Kuvvetler ayrılığı da bu değil mi? Dolayısıyla, bu konuda fazla endişeye gerek yok gibi gözüküyor.

  14. Milletin evet yada hayir demesi…. kendi karari kendi tercihi olmali…. ve herkesinde evete de hayira da saygi gostermesi gerekir… o zaman hayir oylari vereni tespit edip pkk ve fetoye ne yapiliyorsa hayir verenlere de aynisi yapilmali… yada hayir secenegi pusuladan kaldirilmaliki pkk ve feto nun dedigini yalnisliklada olsa yapmasin kimse…

  15. Arsivlere bakin Apo nediyor baskanlik icin… PKK ve HDP nin yaptigi sadece manuple… Buks Buny var hani su meshur tavsan… Avciyla karsilasinca tersini soyler avciya istedigini yaptirirdi… olay bu sadece….saygilarimla…

Yoruma kapalı.