Herkesten aynı ses çıkarken, Brunson konusunda üç farklı tezle karşılaştım. İlginç…

42
Reklam

Her kafadan ayrı bir ses çıkan Türkiye yerine ‘tek sesli’ ve bununla iftihar eden bir Türkiye olduk diye düşünenlerimiz çok; büyük çapta doğru bir Türkiye tablosu da bu.
Sadece medya değil tek sesli olan, siyasette de pek fazla aykırı bir ses duyulmuyor. MHP zaten iktidarın ortağı; CHP ile İYİ Parti 24 Haziran öncesinde beklentilerini o kadar yükseğe çıkardılar ki, alınan sonucu büyük bir yenilgi gibi görüp farklı görüş açıklamaya çekiniyorlar.
Hiç değilse bana öyleymiş gibi geliyor.
Gazetelere haberleri ve köşe yazıları için göz gezdirirken bazen tek bir gazete ve tek bir yazar okuyormuş hissine kapılmamak elde değil.
Dün de öyle bir gündü. Neredeyse bütün gazeteler “ABD’ye göbekten bağlı değiliz” manşetleriyle ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘a ait o sözü konu seçmiş yazarların yorumlarıyla çıktı.
Siyasilerin aynı konudaki açıklamaları da, iktidar ve muhalefet olarak, birbirinden çok farklı değildi.

İyi bir durum mu bu?

‘Yerli ve milli tavır’ arayışına cevap teşkil ettiği için bu durumu ‘iyi’ karşılayanımız çok. Ülkemize yapılmak istenene, kirli oyunlara ulusça tavır koyuyoruz. Tek cephe halindeyiz. Milli bir dava söz konusu olduğunda ayrımız gayrımız bulunmuyor.
Ben yine de bu tür birlik-beraberlik tablolarına yararı açısından kuşkuyla yaklaşıyorum. Böyle ortamlarda görüşler arasında biraz uyum olsun, ancak yine de farklı düşünenler de düşüncelerini paylaşsınlar.
Düşüncem böyle. Böyle düşündüğüm için de, bir gazetede çıkan “Rahip Brunson neden serbest bırakılmalı?” başlıklı yazıyı önemsedim.
Amerikalı papaz Andrew Craig Brunson için ‘katıksız bir ajan’ tespitinde bulunuyor yazar, ‘Şeytani Devletler Topluluğu’ diye andığı ABD’nin yıkılması ve yok olmasının dünya için en hayırlı sonuç olduğunu kayda geçirip ABD kaynaklı hiçbir faaliyete güvenmediğini de belirtiyor. Ardından da “Brunson serbest bırakılmalı” diyor.
Papaz Brunson hakkındaki iddianame zayıfmış çünkü…
İlginç buldum bu yazıyı.
Farklı denilebilecek bir başka yaklaşım da, ABD’de birilerinin Türkiye ile ilişkinin daha da bozulması için Brunson konusunu kullandığı tezini işleyen bir yazıda karşıma çıktı. Yazar ‘ABD’de bir el’ sıfatıyla andığı bir çevrenin küstah ve tehditkar mesajlarla gerilimi tırmandırdığına dikkat çekiyor ve “Bu saatten sonra hangi mahkeme Brunson’ı bırakır?” sorusu eşliğinde o elin suları bulandırdığını ileri sürüyor.
Daha da ilginci, aynı yazarın, Brunson‘un hayati tehlikede olduğu beklentisini de duyurması.
Bakın ne yazmış:

“Karanlık bir el Türkiye’yi ve iki ülke ilişkilerini iyice işin içinden çıkılmaz bir hale getirmek için Brunson’ı öldürmek ve ‘bakın işte Türkiye’de anti-Amerikanizmin geldiği nokta’ demek isteyebilir. Bu rahibin çok çok iyi korunması şart…” 

Mesut Yılmaz da benzer bir çıkışla olaya ‘farklı’ bakanlar arasına katıldı. Geçmişinde dışişleri bakanlığı ve başbakanlık görevleri bulunan eski politikacı memleketi Rize’yi ziyaret ederken bir de basın toplantısı düzenlemiş. Orada, yukarıda alıntıladığım köşe yazısı çizgisinde görüş açıklamış.
Okuyalım:

“Amerikalılar papaz serbest bırakılmasın diye böyle bir çıkış yaptılar; çünkü bu şekilde bir tehditle değil Türkiye’ye, Afrika’daki küçük bir kabile devletine bile bugünkü dünyada istediğinizi yaptırmanız mümkün değil. Normal şartlarda belki de mahkemenin ilk duruşmasında beraat edecek bir kişiyi şimdi daha zor duruma soktular.”

Eski başbakan bu görüntüyü ABD’deki ‘çok-başlılığa’ ve Washington’da yönetim krizi yaşanmasına bağlıyor.
Her kafadan ayrı bir ses çıkıyormuş ABD’de.

Ne olacak peki?

Meslekte 40 yılını doldurduğunu, bunun altı yıla yakın bölümünü gazetesini Washington’da temsil ederek geçirdiğini hatırlatarak yazısına başlayan bir başka yazar da, tezinin özetini seçtiği başlığa yansıtmış: “Türk-ABD ilişkileri buzdolabına konmalı.”
Yazar iki ülke arasındaki ilişkinin kolay kolay iflah olmayacağını öngörüyor.
‘Buzdolabı’ tavsiyesini de en az “Brunson serbest bırakılmalı” ve “Bir el ilişkileri bozmak için Brunson’u kullanıyor” tezleri kadar ilginç buldum.
“Acaba gerçek görünenden farklı olduğu halde perde gerisinde ikili ilişkilerin kötü görünmesini gerektirecek bir şeyler mi yaşanıyor?” gibi yeni ve diğerlerinden daha ileri bir tez ortaya atılana kadar, hemen hepsi birbirine benzer haberler ve yazılarla ‘milli ve yerli tepkiler’ verilen medyamızda, en farklı üç yaklaşım olarak bu tezleri seçtiğimi bilgilerinize sunarım.
Görüyorsunuz, farklı ses veya değişik tez de hiç fena olmuyor.
ΩΩΩΩ

Reklam

42 YORUMLAR

  1. *****
    “Amerikaya göbekten bağlı değiliz” biz!
    Yankı buldu medyada, aynen böyle denince,
    Yine koro halinde, ses çıkacak biliriz…
    Neremizden bağlıyız, bunu da lutfedince!
    Başkan ne diyorsa o! görülmemiş bir ahenk,
    Yükselsen de ey dolar, irademiz var bizim!
    Vız gelir tırıs gider, bizim herşeyimiz denk,
    Cebimizden baĝlıyız, göbeğimiz hür bizim!
    Papazı versek n’olur, vermesek n’olur sahi?
    Sorunlar bitecek mi, ekonomimiz mağdur!
    Papazı vermiş olsak, imamı alsak dahi,
    T.L. yükselecek mi? sorun yine sorundur!
    Maliyetler düşük ya, ekonomi harika,
    Blöfü bol diplomasi, populist bir siyaset,
    Dünyaya meydan okur, caka satarız caka!
    Cebinde doları yok, “az”la yetinir millet…
    ******

  2. 1milyon 800 bin genç üniversite sınavına girdi. Bunların ortalama doğru cevapları aşağıda. Adeta tokat gibi. . .
    Toplam 40 matemiatk sorusunda ortalama 3,9 doğru cevap
    Toplam 14 fizik sorusunda ortalama 0,5 doğru cevap
    Toplam 13 kimya sorusunda ortalama doğru cevap 1,1
    Toplam 13 biyoloji sorusunda ortalama doğru cevap 1,7
    Toplam 24 Türkçe sorusunda ortalama doğru cevap 4,7
    Türkiye’yi dünyanın en güçlü ilk 10 ekonomisi arasına sokacaklarmış. . .

    • Bu rakamlar doğruysa hiç şaşırtıcı değil! Akıl-İman sentezi zafiyetinin en tabi sonucudur bu. Gençlerin bütün potansiyelinin yeteneklerinin dumura uğratıldığının resmidir bu. Sn Başkanın ve AKP hükümetinin ne kadar umurunda olduğu/olacağı şüpheli ama, Milli Eğitim Bakanlığına en net meydan okumadır bu!

      • H.K. Bey, rakamlar ÖSYM’nin “YKS 2018 Ön Değerleendirme Raporu”ndan aktarılmıştır. Bu ibretlik tablonun ne denli utanç verici olduğu ortada, ama dilerseniz fazlasını da yazabilirim: Sınava giren öğrencilerden 40.000 kadarı, tek bir doğru cevap bile veremeyip sıfır çekmiş.

        • O sıfır çeken 40bin kişi sayısı aslında çok daha fazladır, bazıları bilmeden ya da kazara doğru bi cevabı işaretlemiş olabiliyor, yani nerden baksan bi 100bini bulurlar… Seçimler geldi geçti, hiçbir particinin eğitimöğretim kalitesini eleştirdiğini duymadım?!

    • Sn.bernar, daha düne kadar sorucevapları çalıp yerleşiyolardı kadrolara, demek durum sakat… Zaten diplomayı alınca da chp ye oy veriyolar, naapsak boş yani:)

      • H.Gayret , bu konu mizah yapılmayacak kadar çok ciddi bir mesele. Düşünün ki , Ana dilinde 24 sorudan ortalama 4,7 ise . Okumayan , okuduğunu anadilinde bile anlamayan bir toplumuz demektir. Çocukları suçlamamak için TOPLUMUZ dedim. Suç tüm toplumun , hepimizin.

        • Musa can bu veriler uzun zamandır böyle, bernar mal bulmuş mağribi gibi atılmış ama durum bu:( toplumu yönetecek bir avuç dahi her zaman bulunur, sorun değil ama bu maarif işini halledecek yetenekte birini bulamadılar, halbuki nitelikli uzman personel de var! Memur zihniyetiyle hiç ilgisi olmayan bir iştir bu eğitim, h.k. gibilerin boyunu aşar:)

      • Doğru. . . Bize diplomalı değil, iki mısra şiir okuma becerisine sahip adamlar lazım. Kaldı ki, diploma dediğin en nihayet bir kağıt parçası değil mi? Tutuşturursun yaverin eline üç beş kuruş, gönderirsin mahalledeki bir grafik tasarım ve baskı bürosuna. İki dakikada gider gelir, bir işe yaramış olur -boş bırakmayacaksın bunları, bırakırsan, alayı davulcuya değil FETÖ’ye kaçıyor!

        • Sn.bernar arkadaş, iki dize şiiri yerli yerinde okuyan talebeyi buldun da beğenemiyor musun? Diploma dediğimiz belgeyi kendisi üretmiş ve yıllarca avukatlık, doktorluk yapmış nice kıdemli üçkağıtçının haberleri çıkar bazen basında. Bazı üçkağıtçılarımız da -mesela öğretmenlerimiz- onu bile beceremeyip 4yıllık koca bir fakülteyi bitirirler, ancak öyle öğretmenlik yapabiliyorlar çünkü:) memur zihniyetiyle iyi bir eğitim olmaz, sonuçlar ortada…

      • Musa bey yerden göğe kadar haklı. Sen var ya sen H. Gayret, herşeye körkütük partizanlık gözlüğünle baktığını bu sefer de göstermiş oldun. Bu istatistiklerde ülkenin dili konusunda bile başarı yüzdesi %20 ile en yüksek başarıyı temsil ediyorsa bu durum ülkenin Milli Eğitim Bakanları ve onu atayan Başbakanının/Başkan’ının YÜZ KARASIdır. Sorumluluk duygusu varsa bunu kabullenmek zorundalar (zaten istifa edecek kalıpları yok!). Burada yaptığın iş “bu konu senin benim onun bunun boyunu aşar” diyerek topu taca atmak. Geçmişi 16 yıldan da geriye giden bir soruna bu dönemde hiç bir iyileşme getiremeyenler (belki de daha kötü hale getirenler) tek kelimeyle ACiZdir!
        Bu konu günlük siyasetten çok daha önemli. Fehmi bey eğitimin değerini/önemini eminim ki bilen biri. Bu konuya müsait aralıklarla zaman ayırması halinde, önem verenlerden faydalı teklifler bile olabilir…

  3. Propoganda tarlaya atılan gübreye benzer.
    Gübreyı attikça verimin arttığını görürsün.
    Biraz daha biraz daha dozaji artırdığında sürekli verim artarak devam eder.
    En sonunda öyle bir noktaya gelirki,sonunda bakarsin tarlada bir şey bitmiyor artık.
    Ne ürün kaldi nede bahçede yetişecek mahsul.
    Bütün iletişim araçlarını kontrol altına alıp kamoyunu etkılersiniz.
    Artik bu devasa araçlarla her konuda halkı ikna etmek çok kolaydır.
    Bu öyle bir safhaya ulaşırki artık bütün iletişim araçlarindan bir tek ses yükselir.
    Vatandaş yüzlerce gazeteden birini okuması veya yüzlerce yayın organlarından birini dinlemesi yeterlı olur.
    Çünkü;hepsi artk tek elden çikmiş gibidir.
    İlk önce buna aklı selim veya analitik düşünebilenler itiraz etmeye başlar,sonrada halkın çoğunluğu inanmamaya başlar.
    Birkere inandiricılığını kaybedince artık halk hiçbir şeye inanmamaya başlar.
    Yalancı çoban hikayesi gibi.
    ASLINDA MEDYA TEK SESLİ HALE GELDİĞİNDE BASTIĞI DALI KESMİŞ OLUYOR……………

  4. Bakiyorumda bu sütunlar meydan muharebesine donmüş.Memleket iki kampa bölünmüş bir grup herkötülüğü Erdoğan a
    Bağlıyor diger grup ise her şerri Fetöye bağliyor.Olaylara tarafsız ve adil olarak bakan maalesef yok.Sözgelimi Erdoğan in çok büyük hatalari olmustur bunlari saymakla bitiremeyiz.Eğitimin yazboz tahtasina dönmesi ,yap isletlerdeki hatalar , hukuk sisteminin yerle yeksan olmasi evet bunlar hep elestirilecek konular ama hiçmi olumlu pozitif işlerimiz yok.Bunlari da takdir edelim.Ya Fetöcüler , bunlarin memlekete verdiği zararlar islam anlayişina vurduğu darbeler.Bugün hala pişmanlik duymamaları sanki uğursuz darbeye alet olmamış tavirları .Lütfen biraz sağ duyuya sahip olalim.
    Birde ornek verdiğimiz demokrat dediğimiz , insan haklarina toz kondurmayan batı devletlerine bakalım.Kaç milyon Iraklınin kanı bulaştı Ingiliz devletinin Amerikan devletinin eline hatirliyormuyuz.Saddami alaşağı etmek için çevirdikleri dolaplari.
    Bu memleket hepimizin sağcisi solcusu fetocusu ergenekoncusu hepimiz bu vatan için sağ duyulu olmaliyiz.Yoksa gün gelir anamizin bacimizin namusunu koruyamaz duruma düşer bu kutsal vatanin kaybolmasina vesile olur ve vebalini ödeyemeyiz.

  5. brunson davasının hukuki olup olmaması meselesini geçin. Bu adamlara bunları anlatamazsınız.
    – Hak, adalet, özgürlük, insan hakları, ahlak, din, iman türkiyede TL’den daha değersiz.
    – TL’nin gerçek kaybı %30 ise, din, iman, ahlak gibi değerlerdeki kayıp senelik en az %45.
    – Onun için butür kavramları da boşuna yazmayın. Burası ölen bebekler için “fetöcü” diyebilen mahlukatlar ülkesi. Cenazelere araç verilmeyen canavarların yaşadığı topraklar.
    – Bunları ilgilendirebilecek birtek nokta var. Türkiye batıyor. Brunson meselesi çözülmezse amerika yaptırım uygular. amerika yaptırım uygularsa türkiye daha çok batar. türkiye daha çok batarsa sizin maaşlarınız az biraz gecikir. İnsanlar gibi acı çekmezsiniz ama maaşlarınız biraz gecikir.
    – Brunson meselesi bu nedenle çooook çoook önemli. Ölen bebeklerin sizin için bir önemi yok ama brunson meselesi size de dokunur. ben söylemiş olayım da. yerli ve milliliğe halel gelir valla.

    • Merhaba Hamza bey! yazdıklarınıza aynen katılıyorum ve tesbitlerinizde mükemmel.
      Biri hariç %45 bana bunda fazlaca iyimser hesap yapmışsınız gibime geldi.
      Bence bu oran en az%53milletin yarısından daha fazla.
      Bu gidişle rakamlar dahada tırmanır.
      Yeni yetişenler din satanları görünce ana babalarına dahi inanmazlar.
      Esenlikle kalin.

      • Nurdan:Kendi ebeveynine 1dolarlık dahi faydası olmamış haşhaşiler devletten aldıkları maaşların %10unu bir ömür din baronlarına yatırmışken elbette kendi anababalarına inanmazlar!

        • Kesinlikle doğru . TAM İSABET.
          Oysa ki yüce dinimiz , Ana babaya bakmayı , onlara iyi davranmayı öğütler. Ancak FETÖ müntesipleri ne yapar ? Yaşlı ana babaları Türkiye de bakıma muhtaçken , onlara hizmet etmeleri gerekirken , giderler ABD nin Pensilvanyasındaki şahsın hizmetçisi olurlar. Hem bu dünyaları rezil olur , hem de ahiretleri berbat olur.

  6. Fehmi bey ne zaman Türkiyeyi yakından ilgilendiren sorunlari köşesine taşisa Erdoğancılar hiç buraya uğramiyorlar belkide Türkiyenin sorunları onlar için hiç birşey ifade etmiyor ve önemlide değil.
    Amaaaa!!!!! Ne zaman biraz zülfü yara dokunacak yazi yazsa pusuda bekleyen aç kurtlar gibi hem Fehmi beye hemde yorumculara saldırıyorlar….
    Saldırmalarınida hoş karşılıyalim’da!
    İnsan onlarin neden saldırdıkları nı bir türlü anlamiyorki,çünkü onlar sizin yazdiğınız yaziya mi saldiriyor yoksa görevleri gerği isminizi okuyunca sarayda hazırlanmış basma kalip yaziları burayami aktariyirlar.
    , “azcik da vatanini düşün”
    Sizler vatan haini RETOCULAR” falan filan.
    Bir bakmışsin sizin yazdığınızla hiç alakası olmayan bir saldırı.Bekide kendi sifatlarını kulkanacakları isimleri gördükleri zaman hemen saray rezidentleri tarafından hazirlanmiş kendi beceriksizlıklerını üzerlerine yıktıkları zindan rezidintlerine kendilerine ait olan ünvanlari kullanark MİLLETİ korkutacaklarının zannetdikleri yaftalama yazilarardan medetmi umuyorlar, bir türlü anlamış değilim,
    Bu hazir cevapcılar zahmet edip Ocak Medya yazarlarından Sinan Eskicioğlunun yazilarının sonundaki okurları için “BİLGİ İLE KALİN” notunu okusun ve bir hafta düşünüp kuru sıkı kalıplaşmış tehditler yerne kendi bilgileri ve tecrübeleri ile adam gibi tezlerini savunsunlarki bizde onlarla birlikte hakli ve hasizlıklarimızı gene insan gibi tartışalım.

  7. fehmi bey, adamlara iftira atıyorsunuz “aynı” diye. Sizin gibi yanlı yazmayan herkes, bazı gazete başlıklarındaki farkı görecektir. Mesela bir bazılarında “amerikaya göbekten bağlı değiliz” manşeti kullanılırken, diğer bazılarında ise “abd’ye göbekten bağlı değiliz” cümlesi kullanılmış. Yine birçoğunda düz yazı fontu kullanılmış. fakat bunların arasında bile farklılık var. düz yazı fontu kullanan manşetlerin bazılarında font aşağı doğru fazla sündürülmüş. Hatta bir-ikisinde tam düz font kullanılmamış. g harfine dikkat edin. bazılarında tırnaklı g harfi.
    – bunlar da h.gayret ile necip güven kadar birbirinden farklı. siz ise hepsinin aynı olduğunu iddia ederek adamlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz.

    • Hamza bey size gerçekten çok teşekürler:) o kadar ipe sapa gelmez, incir çekirdeğini doldurmaz şeyler yazıyorsunuz ki insan ’emek ziyanlığı, yazık!’ demekten alamıyor kendini. Senbernar ın tabiriyle söylersek; muhaliflerin içinde debelendiği düşünce sefaleti ister istemez bizleri de üzüyor tabii. Haa, teşekür mü: naçizane şahsımı, necip güven kardeşimiz gibi tam bir türk beyefendisine benzetmeniz ve aklıselim sahibi gerçek bir entellektüelle aramızda fark görmemenizden dolayı… Tekrar çok teşekür ederim:)

  8. Kıytırık medyamız oldum bittim yekpare değil miydi? Nihayet aynı sermayenin borusunu öttüren aynı kafanın mahsülü yayınlar. Sadece dönemlik kamu ihalelerinin ya da söğüşlenecek devlet bankalarının dağıttığı kredilerin paylaşımında bir anlaşmazlık olunca ancak çatlak seslerin de çıkabildiği bir medya. Saman balyeleri gibi avm kafelerinin köşelerinde yığılı duran ve bedavaya bile alınıp okunmayan gazete müsveddeleri kapanalı çok oluyor. Darısı diğerlerinin başına, beter olsunlar inşallah. Sahadaki elemanları karşılıklı rehin tutmak ya da itdalaşı şeklinde sürüp giden devletlerarası sorunlarda zaman zaman “ver kurtul” görüşünü dillendirenler de olabilir. Ama iştahlı bir hasıma karşı, vermenin sınırını çizmek pek de kolay değildir! Ya da kimin eli kimin cebinde, matruşkanın bilmem neresinden ne çıkacağı gibi karmaşık senaryolara evrilip giden durumlar. Bi yığın üşütük tapınak şövalyesinin elinde kıyametlerden kıyamet beğeniyoruz. Halbuki ukraynanın başına gelenler herkes için oldukça ibret vericidir. 93te agit konferansıyla elindeki nükleer silah stokunu batılıların verdiği güvenceye dayanarak rusyaya teslim eden ukrayna her gün topraklarının yeni bir parçasını kaybediyor. Yetişmiş insangücünü tümüyle ab piyasasına kaptırmış durumda. Böyle giderse ukraynanın hali harap. Ab/d ve rusyanın bu konudaki paylaşımı suriyede de benzer bir sona doğru evriliyor gibi. Güneydeki sevdiğimiz ülkenin de hoşnut kalacağı örtülü bir konsensüs diyelim… Herkesin payına ne düşerse artık! Bize düşen kısmına gelirsek: başta incirlik ve sair askeri tesislerde tutulan nükleer başlıklı nato füzelerinin tam kontrolünü fiilen ele almak! Ee ne demişler: deli deliyi görünce sopasını saklarmış:)))

  9. Eski S.S.C.B. de bir tane Pravda vardı.
    Biz de bir sürü Pravda var.
    Brejnev mezarından kalksa gelse parmak ısırırdı valla.

    • Gorbaçov hala sağ galiba:) pravda gastesinin tırnağı etmez bunlar! Pravda demişken, okumasını bilene bizim resmi gazete bile yeter:)

  10. dolar 4.90. firmalar birbir batıyor. yandaşların umurunda değil. Onlar için milletin acı çekmesinin, çocukların ölmesinin falan hiçbir önemi yok. onlar insanlıkla aralarına mesafe koyalı çok oldu. Onlar bizim sırtımızdan geçiniyorlar nasıl olsa.
    -bugün yine bir başka inşaat firması borç yapılandırması için başvurmuş. 1.2 milyar liralık. bunlar borcunu yapılandırma şansı olan firmalar. aynı zamanda türkiyenin büyük firmaları.
    -borç yapılandırması şansına sahip olmayan firmaların ise çekleri dönüyor. batıyorlar. dün tanıdığım bir firmanın, sadece bir firmadan 400 bin tllik alacağını tahsil edemediğini öğrendim. batan firmanın başka hangi firmalara ne kadarlık taktığını bilemiyorum. küçük işletmelerde durum bu. büyük işletmeler yapılandırma yapıyor, küçüklere borcunu ödemiyor, o parayla döviz alıyor veya malzemesini peşin alarak vade farkından kurtarıyor vs. küçükler ise sessiz sedasız batıyorlar. herbiri peşinden diğerlerini de sürüklüyor. Bu insanlar evlerinin ihtiyaçlarını bile karşılayamayacaklar.
    H.gayretin, necip güvenin, ümütün umurunda değil. bunlar halkın sırtından her şekilde geçiniyorlar. Ben, işlerimin bozulmasının, yoksullaşmamın, çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamamamın en büyük sorumlusu olarak bu ahlaksızları görüyorum. evine ekmek götüremeyen başkalarının da benzer duygular beslediğini birbirleri ile konuşmalarından biliyorum.
    – fetöcüler ahlaksız. bunlar da en az fetöcüler kadar ahlaksız. fetöcüler ruhlarını sattıkları için bu ülkeye ihanet ettiler, kötülük ettiler. bunlar da en az fetöcüler kadar ruhlarını satmışlar. bunlar da en az fetöcüler kadar bu ülkeye zarar veriyorlar.

  11. Büyük devletlerın planlamalarıda uzun vadelı oluyor.
    Münferit olaylar esas niyeti gizlemek için öne çıkarılabılır.
    Güçler dengesınde yeni durumlar ortaya çıkıyor.
    Yeni güç dengelerını ve gelecekteki yenı stratejık ortaklıklar ne olacak bilemeyiz.
    Bunu elinde geniş bilgi birikimi ,donanımı ve uygulama yeteneği olan devletlerın üst akılları bılır ve uygulayabılır.
    Heryerde devletler le siyasetçiler yada görünen yöneticiler farklı yollar ızlerler.
    Hala hazırdakı yönetim pozisyonunda olanların söylemleri ile devletin icraatları farklı çalışır genelde.
    Özellikle sıyasetçiler tırubunlerı düşünmek zorunda hıssederler kendını.
    Gazete manşetleri ile ülke yönetilmediğini herke bılır.
    O ülkenin kültür seviyesine göre siyasiler, beyanda bulunurlar.
    Bu hamaset söylemleri bizim gibi az gelişmiş ülkelerin halklarının kendilerini iyi hisestmesini sağlıyor.
    Ülkemizde öyle bir atmosfer oluşturuldu ki; en makul bir eleştiri ve muhalıflık eli güçlü olanlarca adeta hain ilan edilmektedir.
    Söyletmen vurun ;tavrı geleceğimizi ipotek altına alıyor.
    Eski sovyet sistemindeki gibi arkadaşlar,komşular dahı arasında konuşurken aman birileri nin hoşuna gitmezse başıma ne gelir endişesi yaşıyor.
    Bu atmosferde farklı seslere kimsenin tahammulu yok.
    Herkes bilinen suçlamalarla karşılaşmaktan korkmaktadir.
    Basin,yayın,yöneticiler,halk bir koro halınde aynı sesleri terennum edince veya kendini bilinen nedenlerle öyle olmaya mecbur hissedince manzara böyle oluyor.
    Söylemeye gerek yok herkes gerçekleri görüyor.
    Herkes gerçekleri söyleyemiyor.
    Bir ülkede tek seslılık olduğu sürece orada ilerleme olamaz.
    İnsanların ve yöneticilerinin hata yapma oranları çok yükselır.
    Yönetenlerin etrafı vıcık vıcık yağ tabakası ile kaplanır.
    En iyiyi siz bilirsiniz efendim.
    Bizim için en iyiyi ve güzeli siz söyleyebilirsiniz efendim.
    Halkımız için en doğru olanı ancak siz yapabılırsınız efendim.
    Biri çıkıp şöyle yapsak daha iyi olmazmı dedığınde yağ tabakasi onu tepe takla götürür.
    Haşmetliye aykırı bir şey öne sürmek en büyük densizlik olur.
    Ülke yöneticileri sorunların altından bir şekilde kalkıp işleri idare ettikleri ölçüde sorunlar pek görülmeyebilir.
    Ya işler içinden çikilmaz bir hal almaya başlayınca herşey sarpa sarınca o zaman yol gösterecek kimsede kalmayacaktır.
    Yöneticiler etraflarını kaplayan yağ tabakası nasıl muhalıflerını tepetakla yapmişsa kendilerinine yapmaya hazırdır.
    Bu yağ katmanları kendilerine yeni bir lider bulurlar ve eski liderlerine ilk tekmeyı vuranlar olurlar.
    LİDERLER DEĞİŞİR ,ETRAFİNDAKI YAĞ TABAKASI DEĞİŞMEZ.
    Farklı sesler yöneticilerin hoşana gitmesede uzun vadede yöneticilerin faydasına olan farklı görüşlerin korkusuzca suçlanmaya uğramadan özgürce seslendirilmesidir.
    Eleştirirken tabii ki yapıcı olunmalıdır.
    Kimseyi, eleştiriyorum diye aşağilanmamalıdır.
    Hiç kimse başkasina hakaret etme özgürlüğü yoktur.
    İdareciler,kendine güç vehmedenlenler halkına hakaret etmemesi gerekir. Zaten korumasız halkın idare edenlerede hakeret varı eleştırıler yapması kimseye fayda getirmez.
    DOST ACI SÖYLER . (Dermiş atalarımız)

    • Eski sovyetleri bırak da bugünkü rusyaya bi gözat avam arkadaş, eskiyi aratmaz hatta daha beterdir. Ülkemize haksızlık edilmesin, demokrasimizin kıymetini bilelim…

  12. Fehmi bey yandaş medyada farklı görüşleri sonunda farketmiş.
    Bir de muhalif medyayı araştırsa acaba farklı görüş bulacak mı yoksa sadece tek bir düşmanlık çeşidi ile mi karşılaşacak?

  13. Nurdan hanım Papaz a sahip çıktığın kadar vatanına milletine sahip çıksan ya gerçi siz FÖTE seviciler çoktaaan beri vatan olarak ABD yi görüyorsunuz çünkü sizin Papaz (FETO) ın vatanı Amerika ama emin olun Amerika bir gün FETO yu son kullanım tarihinde boşluğa bırakacak bence Amerika ya bu kadar bel bağlamayın.

    • Necio bey büyük bir ihtimalle esas seçim tarihinden önce salinir.oda Kasım ayında yapılacak.
      7 Ağustos ön seçim, bunu Trump fanatikleri kazanırsa büyük bir ihtimal Kasımda tahliye gelir, çünkü şimdi hemen gelirdse o zamana kadar milket unutur.
      Tekrar ısıtıp mayalamak için Ekimdeki oy verme sürecini beklerler.

  14. Oyuna Oyun
    Batıda önce Yahudiler arasında savaş vardı. Rothschild Ailesi’ne karşı bir Yahudi grubu vardır. Sonra ABD’de Devletler ile Sermaye arasında çatışma oldu. Rahip Brunson’u Türkiye’ye bu grup koydurdu. Şimdi yarı serbest kalınca o rahatsız oldu. ABD’de beyanat verenler o rahatsız olanların sözcüleridir. Türkiye’de de görülen ittifak o oyunun bir parçasıdır.
    Türkiye’nin bu oyunlara vereceği cevaplar:
    a) Cumhurbaşkanı Öcalan’ı affetmelidir.
    b) Cumhurbaşkanı Gülen’i affetmelidir.
    c)Brunson’u serbest bırakmalıdır.
    d) OHAL’i hemen bitirmelidir.
    Bu beklenmedik hareketler onu oynayanların oyununu bozar. Bunlar Türkiye’ye bir zarar veremezler.

    • Süleyman hocamın asistanı bey/hanımefendi ,
      a- Mümkün değil, millet bunu yapmaya yelteneni bırakın affetmeyi , OYAR.Kim olursa olsun.
      b-Mümkün değil, millet bunu yapmaya yelteneni bırakın affetmeyi , OYAR.Kim olursa olsun.
      c-Ver papazı , al papazı
      d-Zaten OHAL sona erdi.

  15. Bence bu bir Trump’u kurtarm oporasyonu çünku şu an Rusyanin ABD seçimlerine mudahalesinden başından beri Trupun haberi ve parmağı olduğu ortaya çiktı, diyer bir üşkagıtcılığda önceki avuktının offisine FBI’ ın basgınında ele geçirilen Trump dan gizli sesini kayt ettiği kasetde ortaya çıktı,onu için Trump her gün gündemi değiştirecek sivri kararlar aliyor.
    Şimdide Iran cumhur başkanı ile görüşecekmiş, düne kadar Obamayı suçliyordu şimdi kendisi aynisini yapiyor.
    .
    Bütün bu olanlardan sonra üçüzler birlikte kolları sivadılar ve işe koyuldular.
    Bu pilanlarını en iyi uygulayacaklari yer Türkiye bu işi en iyi yapacak olanda Erdoğan çünkü onun emirlerni yerine getirecek, kayitsiz şartsız itaat eden Troller ordusu hazır kuvvet olarak arkasındalar. Bunlara birde evlere şenlik medyamizıda eklerse, zaten sarayda hazırlanan çakma kahramanlik haberler içinde hazır olan iftiraci ve yağci sarayin arka bahçeside ki 21.asrin en uzun ömürlü, hiç yağmur yağmasa dahi su kaynağı kurumayan
    Mühdeşem birde HAVUZ olduktan sonra değil Brunson ABD li bir kedi dahi olsa bunlarin sayesinde Trump kahraman olur “AMA” nerde kahraman olur? ABD de olacağını hiç zannetmiyorum, çünkü U.S medyasi ve siradan vatandaşlari ona bu zevki yaşatmazlar ve peşinide bırakmazlar.
    Ben dün bu siteye İngilize link ve onun Türkce tercümesini kopiledim.
    O linkde Brunson serbest kalacağını yaziyor ve Elçilikte çalışan Türklerinde serbest kalmaları içinde baskı yapilmasını istiyorlar.
    Adam 23 sene Türkiyede yaşamış bunun 16 yılıni AKP hükümetleri zamaninda misyonerlik yapmış.
    Peki bu terörist ve pkk li idise siz 16 sene neden böyle tehlikeli bir casusu yakaliyamadınız?
    Peki 3 şahit bunun casus oldğundan nasıl haberleri oliyorda sizin polisinizin, jandarmanız,MIT iniz uyuyormu?
    Tabi bizde bu soruyu soracak adam gibi bir muhalefet yokuki
    Muhalefet, bunların oyunuçaği olduğu muddetçe bizim ila nihayet zindanlarımız gazeteci,bebek,akademisyen ve bilim adamlarımız ile dolar. Geriyede torunlarin torunlari faizini dahi ödeyemiyecek borç bataklığında debelenir dururuz.
    Ağzını açan Dinden imandan den vurur faka faizin almasi de vermeside haram olduğunu uğruna kendi evlatlarııni dahi rahatlikla harciyan fanatikler neden birde bu yönünü düşünmezler?
    Not: ABD de şu an ön seçimler yapiliyor ve son gün 7 Ağustos. Büyük bi ihtimal bir iki gün önce veya ayni günlerde Papazı serbest bırakılır.

Yoruma kapalı.