Günü henüz kesinleştirilmiş olmasa bile seçim ufukta göründü ve iktidar ile muhalefet cepheleri sandıktan kendilerini sevindirecek bir sonuç çıkacağından son derece emin görünüyorlar.
Böylesi bir ortama galiba ilk kez tanık oluyorum.
Seçim yasal tarihi olan 18 Haziran 2023 tarihinde yapılmayacak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yetkisini kullanarak seçimi 14 Mayıs 2023 tarihine almak niyetinde; bunu kendisinin açıklamalarından biliyoruz.
İyi de neden şimdiden kararını kesinleştirmek yerine Mart ayını bekliyor?
Belli ki, önümüzdeki iki ay içerisinde ortamın daha da belirgin hale gelmesi beklenecek.
Ortam iktidar açısından uygun olmazsa ne olacak, seçimin zamanında yapılması mı tercih edilecek yoksa başka bir plan mı var?
Nereden bilebilirim. Bildiğim, seçim tarihini erkene alma niyetinin olduğu, ancak bunu kesinleştirme konusunda acele edilmediği…
İktidarın paydaşları olan AK Parti ile MHP’nin seçim sonucundan umutlu olmaları bu bakımdan önemli.
Umut şu sırada yüksek görünüyor.
Biraz önce, iktidara kayıtsız şartsız destek veren ve iktidarın iki unsuru tarafından da itibar gören gazetelere göz attığımda, hem haberlere hem de köşe yazılarına seçimle ilgili kazanma umudunun hakim olduğunu fark ettim.
Meclis’te iktidar cephesinin milletvekilerinin çoğunluğu elde edeceği, cumhurbaşkanlığı seçimini de adaylığına kesin gözüyle baktıkları Tayyip Erdoğan’ın kazanacağı konusunda hiç tereddüdü yok Cumhur İttifakı’nın…
İtibarlı gazetelerde yer alan bazı bilinenler yanında adı-sanı daha önce duyulmamış şirketlerin eseri kamuoyu yoklamaları da o kanaati teyit ediyor.
Peki ya muhalefet?
Muhalefet cephesi de benzer bir umuda sahip gibi. İki hafta sonra, 13 Şubat 2023 tarihinde, yeniden bir araya geldiklerinde, altı partinin liderleri, cumhurbaşkanı adaylarını açıklayacaklar. Önceki buluşmalarından sonra yayımladıkları metinlerde ve vatandaşla buluşmalarında tekrarlayageldikleri iddialarının -yani 13. Cumhurbaşkanının kendi adayları olacağı iddiasının- hayata geçeceğinden onlar da çok emin.
Kanaatlerini dayandırdıkları kamuoyu yoklamaları onların da var.
Gerçek ne? Bugün seçim olsa sandıktan hangi taraf önde çıkar? Hangi ittifakın adayı cumhurbaşkanı seçilmeyi başarır?
Bu soruya keskin bir cevap vermek kolay değil.
Daha önceki seçimlerden hareketle bir tahminde bulunulabilir ve güvenilir araştırma şirketlerinin anket sonuçlarına bakılarak tahminin sağlaması da yapılabilir belki; ancak kesin bir kanaate varmanın şartları bugün için yok.
Henüz seçimin 14 Mayıs tarihinde yapılacağı bile kesin değil.
Cumhur İttifakı’nın adayını Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) onaylayacağı da belirsiz.
[YSK’nın beş üyesi daha yeni değişti; anayasada başka hiçbir yöne çekilemeyecek kesinlikte bir ifadeyle, seçimin tarihi TBMM tarafından erkene alınmazsa üçüncü kez aday olamayacağı belirlenmiş, iki kez seçilmiş cumhurbaşkanının ismini YSK üyelerinin yeniden aday olarak onaylayacaklarına inanmak zor.]
Seçime gidilen günümüz ortamında henüz belirsizlikler ortadan kalkmamışken, iktidar ile muhalefetin “Biz kazanacağız” havasına girmelerinin bir sebebi de, büyük ihtimalle, YSK’nın aday belirleme sürecinde alacağı kararı etkileme niyeti olabilir.
Muhalefetin seçimi kazanması ve iktidarın daha önce pek çok defa yaşandığı türden büyük bir yenilgiyle karşılaşması durumu her şeyi değiştireceği gibi, öyle bir durumun belirgin hale gelmesi seçim öncesi havayı da etkiler.
Bir önceki seçimde -18 Nisan 1999 genel seçiminde- sandıktan %10 barajını aşarak Meclis’te temsil edilmeyi başarmış ve üçü ülkeyi bir sonraki seçime kadar koalisyon hükümeti olarak yönetmiş beş partinin, bir sonraki seçimde -3 Kasım 2002 seçiminde- düştükleri duruma bu gözle bakabiliriz.
İlkinin -18 Nisan 1999 seçiminin- sonuçları yüzde olarak şöyleydi:
DSP 14.64
MHP 17.98
Fazilet 15.41
Anavatan 13.22
DYP 12.01
Peki bir sonraki -3 Kasım 2002- seçiminde ortaya çıkan tabloda aynı partilerin durumu ne oldu?
DSP 1.22
MHP 8.36
Saadet 2.49
Anavatan 5.13
DYP 9.54
O seçimde yalnızca yeni kurulmuş AK Parti (%34.28) ile CHP (%19.39) %10 barajını aşıp Meclis’te temsil edilme hakkı kazandılar ve AK Parti tek başına iktidar oldu.
Seçmenin parti bağımlılığı ne kadar zayıf, bu tablolardan görülebiliyor.
Yalnız bize ve bizim seçmene özel bir durum değil bu; seçmenler her demokratik ülkede sandığa farklı sonuçlar yansıtabiliyor ve kendilerine güvenen partileri hayal kırıklığına uğratabiliyorlar.
Bu bir gerçek.
Ancak bir başka gerçek daha var: Katıldığı ilk seçimde -3 Kasım 2002’de- oyların yalnızca %34.28’ini alarak iktidar olabilmiş AK Parti, sonraki seçimlerde oylarını %50’ye dayanır hale getirebilmiş, yapılan en son genel seçimde -24 Haziran 2018’de- %42.56 oy ile iktidarını sürdürmeyi başarabilmişti. Son seçimde ikinci kez aday olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da % 52.59 oy alarak ilk turda seçilmişti.
Yapılacak ilk seçimde sandığa ne yansıtacağını şimdilik yalnızca ‘seçmen’ diye andığımız anonim şahıslar biliyor.
İki tarafın da seçmenlerin ülke yönetme görevini kendilerine vereceğinden emin olmasının hiçbir mahzuru yok.
ΩΩΩΩ
6lı masa bence saçmalık.Muhalefettte işe yarayacak bir lider yok da 6 kişi mi işi başaracak.En buyuk zaafları bu.Koolisyon iktidarlarını görmüş olan halk hiç bir yeni projesi olmayan tek projelerinin eskiye dönmek olan bir iktidar istemez.Muhalefet kendi eliyle al da at dercesine gol pası veriyor.Projeleri olsa bile yapılacağı da şüpheli görülen 6 grup insan iş yerine kaos getireceğini düşünen halk tarafından desteklenmez.Bence tek lider çıkarmaları ve arka planda desteklemeleri gerekirdi.Yoksa bunca akp iktidarı boyunca yapılan yol köpru hastane iha siha, daha bir çok icraat oy verirken akıllara gelir yine akp kazanır.Bir 5 yıl daha iktdar olacagız, başbakan olacağım diyen bir muhalefet görürüz.Muhalefet önce kendini yenilemelidir.Başbakanlık mı kaldı artık.Gençler bu metodu kesinlikle beğenmiyor.
CHS tam uygulanabilirse!
Kurullar tam yetki ve bilgi ile çalışır, asli işleri olan; “üretim” yapabilir ve yönetenlere birçokşey verebilirlerse!…
İcracılar tam yetki liyakat ile ve sorumluluk alarak! işlerini yapmak için işin başına geçebilrlerse!!!
Daha bir güzel!
Daha bir işyapıcı!
Halka hesap verebilen!
Halkın vergisini verip yapılan işlerin hesabını alabildiği!!!
YENİ BİR CHS NİYE KURAMASINLAR?
Çok doğru kardeşim.Ağzına ve yüreğine sağlık…Ortak çıkaracakları Cumhurbaşkanı adayı,tabiiki çıkarabilirlerse, Altılı masa liderlerinemi hizmet edecek yoksa Türkiye Cumhuriyeti devletinemi….Ayrıca Cumhurbaşkanının biri yada birilerinden emir alması Anayasamıza aykırı.
Ülkemizi bir belirsizliğe ve felâkete götüreceğinden emin olduğum Altılı masaya Allah ım fırsat vermesin….Ayrıca Altılı masada HDP nin konumu ne olacak bu toplumumuzdan gizlenen bir olay…
Sayın yazar
Batı medyası yazılarınızı çalıyor farkındamısınız? Neredeyse birebir.
6 li masa çok güzel isler cikariyor son bir ayda akp oylarını 10 puan yukarı attı..5. Babacan dan 5 Davutoğlu’ndan…bı kaç puanda saadet ile maral dan gelirse akp nin sahaya inmesine gerek yok…siyaset böyle bı şey futbol maçı gibi kendi kalesine de gol atma gerçeği var..
1 puanı bile olmadığı söylenen Babacan ve davutoğlunun nasıl oluyor da 5 er puanı akp ye geçiyor. Nasreddin hoca fıkrası gibi kedi buradaysa et nerede, et buradaysa kedi nerede.
Değişen Anayasa ile bu seçim Tayyip Beyin ikinci adaylığıdır ve meşrudur. Ha seçilir seçilemez, muhalefet kazanır bunlar adaylıktan farklı bir şey. Bu arada 13 Şubat’ta muhalefet adayını açıklamayacakmış haberin ola İP sözcüsü Kürşat Beyler açıklama yaptı bizim haberimiz böyle bir şeyden haberimiz yok diye… Ama şu kesin Abdullah Gül Beyler aday değil haberin olsun… Saygılarımla 🙂
Bir defa anayasa değişmedi. Anayasa’nın bir kaç maddesi değişti. değişen maddeler arasında da süre yok süre aynen korundu. Sanırım evet derken okumamışsınız. hatta onaylandıktan sonra uyum yasaları çıkacaktı hala çıkacak diye bekleniyor.
Sayın yazar “İktidar da muhalefet de seçimi kazanacaklarından emin.. Bir taraf yanılıyor ama yanılan hangisi?” diye soruyor ama tek yanılan partiler değil sanki;
cevap aramak için 90lı yıllarda yapılmış seçim sonuçlarına bakmaya gerek yok;
dodurga ve afyon güney beldesinde yapılan seçimlerin sonuçlarına bakarsanız anlarsınız, 20yıldır sonuç hep aynı, adam kazandı:)
Adam kazandı, Türkiye kaybetti. Ne fayda. 17. sıradan 22 ye düştü ülke. Yakında G20’den atacaklar. NATO’dan da. AB kurumlarından da. Ülke bu adamı haketmiyor.
Tamam.. Emrin olur.. Sen hak edene kendine göre hak edeceğe verdin.. Ama hak ettiremedin.. Yine vereceksin, yine hak ettiremeyeceksin, senin kaderin olmuş,”hakettirememek’. nokta
MHP onca yıldır fedakarlık yaparak Sayın Erdoğan’ı şimdiye kadar destekledi. Buna karşılık Bakanlar Kurulu’nda resmi olarak bir tek bile MHP’den Bakan yok.
Madem muhalefet sayı konusunda itiraz ediyor, bu durumda neden fedakarlık yapma sırası AK Parti’de olmasın? En azından 2 dönem sonrasında 1 dönem de MHP’li birisi yani Sayın Bahçeli Cumhurbaşkanı olsun. Hem Bahçeli de ekonomist hem de doktoralı olanından.
Daha sonra sıra tekrar AK Parti’ye geçebilir. Böylelikle MHP’nin karşılıksız bu ortaklıkta bulunduğu yönündeki eleştirilerin de önüne geçilmiş olur.
Putin-medvedew modeli olabilir, sayın bahçelini de hakkıdır, o konu bir ysk darbesine bakar, nasip…
Onun görevi başka. “Derin” devlet ne görev verdiyse Devlet ona memur.
Fehmi bey işinize mi gelmiyor, gerçekten taraflı mı davranıyorsunuz? Hukukta yapılan düzenlemelerin geçerlilik tarihleri belirlenebilir. Nitekim 2017 anayasa değişikliğinde de Cumhurbaşkanlığı sisteminin 2018 seçimlerinden sonra geçerli olacağına ilişkin madde hükmü var. Hakkın tarafında olun fehmi bey. Batıl ın tarafında olmayın.
biliyonda ey duyarlı vatandaşım,
hatta hukukun maddesini geçmişsin maşallah..
geçerlilik tarihini dahi biliyorsan ,
hukukta bir aksaklık eksiklik var mı onu da biliyorsundur en iyi herkesten!
Kanunlar mecliste yapılmalıdır şöyle böyle kararlarla değil 3 ayda mecliste kanunlaşmalı vesaire demiyon niye?
seçim oy daha kapanmadan kural değişirmi sandıkta mesela?
Bakan bir kurulun başkanı olmalı mı dır örneğin?
CB birçok yere atama yaparsamı saklanırsa sarımsaklamır (pardon öyle değildi)
Mecliste el kaldırarak bir yere yönetici seçilirse mi daha adil olur!
biz sıradan vatandaş! lar bilemeyoz. belliki hukuktan mürekkep yalamış birisin böyle güzel şeyler öner mesela şu 6+7-8 li masaya da aydınlansınlar değilmi ya.
Ne saçmalıyorsun bir şeyden anlamıyorsun bari alakasız şeyler yazma. Hukuk ortada anlamak istemeyenler ideolojik davranıyor. 6 li 7 li masaya onersek ne fayda. Anlamak istemeyene ne kadar yazsan konuşsan boş.
Anlamamakta neden ısrar ediyorsunuz. Anayasanın iki dönem şartının anlamı bir kişi uzun süre yönetimde kalmasın. Z kuşağı Y kuşağı başka adam görmedi başta. Zannedecekler ilelebet bu adam kalacak başta. Böyle demokrasi olmuyor. İktidara gelen inmeyi bilecek. Anayasayı parti tüzüğünü takmıyorum demek yok. Öğreteceğiz.
PARTİ TÜZÜĞÜ 3 DÖNEM + ANAYASA 2 DÖNEM=0
Yanlış okumadınız 3+2=0.
Yazıyla üç artı iki eşittir sıfır.
Gerçekten de sıfırlama uzmanı.
Haksızlık etmeyelim bazı yönlerden çok sayıda eksi(–)si var.
Örneğin ülkemize Dünya ekonomik büyüklük sıralamasında 17. linkten 22. liğe düşürerek eksi(–)5 puan kazandırdılar hamdolsun!
Altı+bir=0
Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye, bölgesel güç, küresel oyuncu durumuna gelmiş. Ancak altı+bir masasının üyeleri bunu görmüyor! Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, dilleri var konuşmuyorlar. Çünkü masanın üyeleri yeni dünya kurulurken, Batı hayranlığına devam ediyor. Gözlerinde Washington, Londra, Berlin parlıyor. Altılı masanın ABD-Avrupa sevdasıyla parlayan gözlerinden Bağımsız Türkiye’ye ışık gelmez.
rahmetli Turan Güneş bir seçim gezisinde fakir bir köy kahvesine gitmiş, kahveci kahveyi verirken “kusura bakmayın, cezvenin kulpu kırılmış” deyince Turan Güneş “sen onu bizin genel merkeze gönder orada ona bir kulp takarlar” demiş, işte senin de yaptığın bu huylu huyundan vaz geçmez, ille her şeye bir kulp takacaksın. Anayasa değişikliğini tekrar hatırlatacağım, çünkü her yazında “Erdoğan seçilemez” diyor ve insanları aldatmaya kalkışıyor, Erdoğan seçilince onu gayri resmi ilan ederek Avrupa’da küçük düşürmeye çalıştığın belli, Anayasa 18 madde ile bir sürü maddesi değiştirilmiştir. Bu değişikliklerden 101 ve 102 nci maddeleri iptal edilmiştir. Senin anlayacağın yok edilmiştir. Sonra 101 nci madde tekrar yazılmış ve geçerlilik süresi olarak ilk seçim olarak belirtilmiştir. Bu değişiklik kanun teklifi Meclis komisyonlarında görüşülmüş, Mecliste tartışılarak oylanmış, halk oyuna sunularak kabul edilmiştir. Bunu aklı başında kim okusa artık 101 nci maddenin eski madde olmadığı ve yeni yazılan madde olduğunu bilir. Bu kadar açık olan konunun tıpkı muhalefet gibi küçük düşme pahasına israr etmeniz artık yazdıklarınızın kendi görüşleriniz mi yoksa milleti aldatmak mı olduğunu milletimiz anlayacaktır.
Erdoğan aday olamaz konusunda pek çok hukukçu görüş bildirdi. İktidar “sıfırladığını” iddia ediyor. Anayasada öyle bir şey yazmıyor elbette. Kendi algı yönetimi yine. Anayasa yapmayı ve yazmayı beceremedikleri için böyle herşey karmaşa. Ama bir şeyi biliyoruz. Demokrasilerde 20 yıl iktidar olunmaması gerekiyor. Parti olabilir. Ama kişiler olmamalı. Bunun ne tür yolsuzluklara şaibelere haksızlıklara ve ülkede kötü yönetime sebep olduğunu hep beraber ve tüm dünya gördü. Hala ısrar bir şeyi gösteriyor. Niyet kötü. Demokrasi zaten ajandalarında yok. Böylelerini en erken seçimde göndermek farz.
Asıl algı yapan sizin gibiler. Anayasa metninin sonunda maddelerin geçerlilik tarihlerini gösteren bir tablo var. Tayyip Erdoğan’ı seçimde yenemeyeceklerini anlayınca böyle algı yöntemlerine başvuruyorlar. Hadi diyelim sizin dediğiniz gibi olsun aday olamasın. Tayyip Erdoğan seçimi kazanırsa fiili durumda millet devam etmesini istiyor demektir. Bunla ilgili bir anayasa değişikliği gelse millet onaylayacak demektir. Şimdi boş yapmayın insanları yanlış yönlendirmeyin.
-Seçimlerin 6.ay’a ertelenip zamanında yapılması en hayırlısı!
-Herkes kendini toparlar, eksiklikler tamamlanır, yanlışlar düzeltilir!
-RTE seçime girebilir mi giremez mi YSK kararını verir. (seçmenin tasası bu değil!)
-K.K’ mı aday olmalı, imamoğlu mu yoksagüller çiçek ler!!!..
İnanın seçmenin hiç gıdısında bile değil!
~kimin CB olacağı, olması gerektiği!!
“seçim tarihi kesin açıklandığında masa üstüne pişmiş hindi gibi gelir.
~meclise kaç vekil hangi partiden gireceği seçileceği yemek yanında sos içecek meyvesuyu ayran görünümünde konur.
Siz hiç merak etmeyin🤗.
Seçimi kimin kazanacağı? sorusuna odaklananlara önerim,
“ist. B.şehir Belediye seçimi sonucuna baksın!”
Haziran 2023 teki sonuca (incelesin irdelesin hem olayları hem sonuç rakamları hemde seçimden sonra olacaklara) güzel bir örnek
bir ışık tutmuş olur.
seçime öyle hazırlanır siyasi partiler.
Not:İngiliz kraliyeti bile demokratik cumhuriyet sistemini tartışmaya açtığı, neoliberal emperyalist globalcilerin parmağıyla oyuncağa çevirdiği bu dönem de,
Esed’in İran’ın israilin ürdünün hatta suudun taht kurup sefa süreceğini sananlar avstar filimlerini izlemeye devam etsin! (gözlüğünü taksın hiç çıkarmadın yolda bile!)🤗.
Altmışlı masa bir manifesto yayınlamış pek te haberdar olamadım ama, alt yazıda bir madde paylaşmışlar ilgimi gark etti.
1+5+4+3 güzel bir başlangıç (piskevit hesabı gibi)😂😂😂
Sadece rakamlara bakarak ülke yönetiliyor ya!.. yanarım da buna yanarım.
son 3 ü de kaldırıp üniversite önlisansı 3 yıla çıkarsalardı da..
staj ayarlamasıyla para da kazansaydı birçoğu çocukların!
son tahlilde,
giriş kısmı güzel olmuş Allah sonumuzu hayreyleye. sonu benzemesin!!!!…..
İlave dersler düşünülüyordur bilgisayar ve programlama dllleri dersi gibi başka dersler düşünülüyordur. Belki orta kısımda okunması zorunlu, okunmadan liseye geçirmeyen kitap listeleri düşünülüyor olabilir 100 klasik yerli 100 klasik yabancı 100 kitap da öğrencinin ilgi alanına bırakılmış kitap listesi gibi. Orta okulda 4 sene ne okutacaklar yoksa. Bence 300 kitap okumayan öğrenciyi liseye geçirmesinler. Başka türlü eğitim kalitesi yükselmez.
Dünyada acaba bizdeki gibi seçim alaveresi dalaveresi yapılan, siyasi parti ve seçim yasaları akşam sabah değişen, seçim tarihiyle bu kadar oynanan ,envai türlü filimlerin döndüğü başka ülke var mı !
Ateş Böceklerinin ‘ Indir kaldırımı, kaldır kaldırımı ‘ hicvinden hiç farkımız yok maşallah!
Ne yapalım , bizdeki demokrasi bu kadar , temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar !
Aylardır Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sezgin Tanrıkulu başta olmak üzere tüm insan hakları savunucuları ve diğer vicdanlı insanlar yakalandığı kanser hastalığında son evresine giren 6 yaşındaki Yusuf Kerim’in annesine kavuşması için çaba sarf ediyorlar. Ancak vicdanları taştan daha da katılaşmışlara seslerini duyuramıyorlar.
Ömer Faruk Gergerlioğlu Youtube kanalında bu konuyu ısrarla işliyor. Şu videoda vicdanlı insanların çağrılarını toplamış;
https://www.youtube.com/watch?v=wy6YUCt2GX0
Bu konuya Kemal Kılıçdaroğlu haftalık konuşmasında değindi. Sorunun çözülmesini istedi. Ama ilginç olan bir şey var. Kendisi de bir anne olan ve ona ait merhameti olması beklenen Meral Akşener nedendir bilinmez Yusuf Kerim’i ısrarla ağzına almıyor.
Bu tavrı ile iktidardakiler iktidarlarını sürdürmeyi hak etmedikleri gibi, o da iktidar olmayı hak etmiyor.
Karısını öldürttüğü Yargıtay’dan aldığı 17 yıllık kesinleşmiş mahkumiyet kararı ile tescillenmiş birisine sahip çıkmayı ve onun ortalarda serbest dolaşmasını sağlamayı vicdanlarına kabul ettirenler, bir çocuğa sahip çıkamıyorlar.
Son günlerini yaşayan bir çocuğa bile sahip çıkamayanlar, neden iktidarı hak etsin ki…
Allah Acil şifalar versin.
Sözün bittiği an.
Bir yerde hayatlar küçük görülüyorsa adalet susmuş demektir.
Maalesef adalet susalı çok oldu .
MHP liderin 2014 konuşmaları bize bu adamlar gerçektenmi yoksa Mal, Mülk, makam için konuştuklarını Tarih acı acı bize tekrar hatırlatıyor
Bence liderlere yalan makinesi takıp konuşturmalı.
“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “2014 yılında adalet susmuş, hukuk yerlerde sürünmüş, insaf ve vicdan rafa kalkmıştır. İşbirliği kanalları tıkanmış, uzlaşma ve diyalog yolları kapanmıştır. Ahlaki ilkeler, demokratik teamüller, milli ve manevi değerler 17-25 Aralık failleri, rüşvet ve yolsuzluk zanlıları tarafından ötelenmiş, ölümcül operasyonlara tabi tutulmuştur.” dedi. Kaynak: 2014’te adalet susmuş, insaf ve vicdan rafa kalkmıştır ”
Ahmet’e soruyorum halamı anlamadın 🙂
https://www.siyasetcafe.com/2014te-adalet-susmus-insaf-ve-vicdan-rafa-kalkmistir-9290h.htm
Adaletin adili susmuş Cehaletin cahili coşmuş Kehanetin kahini körmüş Sadakatin sadığı şaşmış (kaçmış) Deli ediyor süslü yalanlar Sabah oluyor bitti masallar Olan oluyor vay bize, vay bize vay Yazık oluyor vay bize, vay bize vay İnanma, sakın inanma, Her söylenene inanma İnanma, hemen inanma, Sen bana bile inanma.
O günden sonra kaç sonbahar geldi geçti, kaç bahar gelmedi,
İnsan evladı günde kaç sözcük kullanır, kullandığı her sözcüğe derin anlamlar yükler mi, tüm sözcükleri sever mi, hangisini sürekli tekrarlamak ister? Sözcüklerin yaşı var mıdır? En eski sözcük hangisidir? İnsan kadar eski bir sözcük var, bence adalet. “adl” kökünden gelmiş bu sözcük, aynen muadil gibi, mutedil gibi, itidal gibi, muadelet gibi. Son birkaç yıldır bu sözcükler durmadan gece gündüz içimde dolaşıyor Sayın Bakan’ım.
Adalet diyorum, yargı diyorum, ifade özgürlüğü diyorum, yaşam hakkının kutsallığı diyorum, hukuka inanç diyorum, her türlü şiddete hayır diyorum, bir mülk ancak adaletle iflah olur diyorum, garip garip hayaller kuruyorum Sayın Bakan’ım.
Sayın Bakan’ım Necip Fazıl’ın Reis Bey’ini bilirsiniz. Reis Bey oyununda;
Mahkûm: Reis Bey siz ağlayamazsınız, ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz.
Reis: Siz de benim hakkımda hüküm veriyorsunuz.
Mahkûm: Bir kere de ben vereyim Reis Bey, hem de sehpadan, tepeden, en yüksek kürsüden vereyim, siz merhametten, acıma duygusundan, yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. Yerinde haklısınız. Fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için en büyük hakkı kaybediyorsunuz. Merhamet kaldırılmış sizin kalbinizden. Buz çölünde yol alıyorsunuz!
Merhamet dileyene merhamet etmek, cemiyete karşı merhametsizlik etmektir!
NFK
ey insanoğullari hadi bir cocuga ve bir anneye cevap verin…
Bahsedilen ve daha birçok konu yanlış yerde yanlış zamanda ortalıkta eriyip gidiyor adeta! ve çzümsüzlük salgın hastalık gibi nüksediyor bedenlerde donuk kafalarda!!
sonuç, elde var sıfır.
Çözüm:
Çözümü yönetenlerde yani hükümette aramak gerekir belkide.
İlaç sıkıntısını muhalefet dile getirir evet! ama, sorunu giderrcek hükümet! takip eder sadece muhalefet!
Ekmek 1 liradan çıktı 5-6 ₺ ya!
ne yapsak ne etsek?
meydanlara çadır kurup yufka bazlama mı yapsak ?
Et 200 den başlıyor kasapta!
Apartmanda inek mi besliyeceğiz?
Adam kırk yıllık karısını saçından tutmuş sürüklüyor yollarda!
3-4 çocuk? nerde? Uzaklaştırma mı versek acaba adama???
çöz: çocukları alıvereceksin hemen! derhal! en başta! (bak çözüm nereden başlıyor?!?)
seçimi kim kazanacak.Partilerin hal ve gidişatına bakacağız.Kimin ufku geniş ,kimin projesi var, kim dış güçlerden emir alıyor,hangi partiler uyum içersinde çalışabiliyor.Sonuclari bunlar belirleyecek.
Sonuçta en kotu yönetim yonetimsizlikten iyidir.
Tabiki senin için tel lider Reis.
“seçimi kim kazanacak.Partilerin hal ve gidişatına bakacağız.Kimin ufku geniş ,kimin projesi var, kim dış güçlerden emir alıyor,hangi partiler uyum içersinde çalışabiliyor.”
Şimdiye kadar daha çözemediysen ÇOK çözersin.
3 koyun gutmemislerin
hali ortada her kafadan bir ses çıkıyor.Bir isim aciklamaktan aciz veya korkandan ne bekleyeceğiz.Biri hanyaya biri konya ya
Toplanıp toplanıp duruyorlar,kendileri beceremiyecekleri için ithal eleman da bulmuslar.Haydi hayırlısı 14 mayıstan sonra cümbüş var galiba.
Altılı Masa ülkenin gidişatından memnun olmayan insanların gözünde bir iktidar alternatifiydi.
Onlara bir heyecan, bir ümit verdi.
Geçen bir yıl içinde o heyecanı, o ümidi taksit taksit harcadılar.
BAK MUHALİF BASIN BİLE ÜMİDİNİ KESMİŞ
””’Heyecanlı başladılar, sonra, masadaki 6 liderin siyasi tecrübeleriyle, kapasiteleriyle bağdaşmayacak bir şekilde dağınık sinyaller vermeye başladılar.Bu dağınık görüntüde 6 partinin her birinin farklı ideolojilere veya farklı vizyonlara sahip olmasının bir miktar etkisi vardı.””
2021-2022 ilk altı ayında “CEKETİMİZİ KOYSAK KAZANIRIZ” diye havalarda gezen, Altılı masa liderleri, 2022 Ağustos ayından günümüze kadar Başkan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını kazanacağını gördüler. Gizli anketlerde Erdoğan’ın yüzde 54 civarına çıktığını gördüler. Bu nedenle çamura yattılar.
YSK’nın yeni başkan ve üyelerini tehditle korkutma yolunu seçtiler.
Seçimleri kaybedeceklerini hissederek seçim sonrası için, bahane aramaya başladılar. 15 Mayıs 2023 sabahı ağlayacaklar, seçimi lekeyecekler. Erdoğan giremezdi, girdi. Ama hukuk çiğnendi diye, seçim sonrası siyaset için bir enstrümanı kullanmayı şimdiden planlamış durumdalar.
Görüyorsunuz, bunun ADI çamura yatmaktır. ERDOĞAN KAZANACAK SENDROMUDUR.
Ortada hukuki ve demokratik bir sorun var. Oyunu kurallarına göre oynamak istemeyen ve şartları keyfine ve işine geldiği gibi değiştiren yolsuz bir iktidar var. Bunlar zamanında söylenmediği ve güçlü itirazlar yapılmadığı için 20 yıldır yönetime çöreklenmiş, süresini çok aşmış, ve bunu kötüye kullanan bir tek adam var. Bunu hem anayasa hem Akp tüzüğü söylüyor. Eğer Akp diye bir parti olsaydı başta onların itiraz etmesi gerekirdi. Ama ortada parti tüzel kişiliği olmadığını herkes biliyor. Orada da aynı tek adam var, ülkenin başına da aynı kişi yapışmış durumda. Bu ülkemize yakışmayan bir durum. Tüm dünyada otokrat bir yönetimle anılıyoruz. Bu durumdan milletimiz ilk seçimde kurtulacak elbette.
2018….sıfırlama dedi…..
hala gül deyin….
2023 …2 ci defa dedi….
YSK….curutecek…. gercek ne gorcez
Herbir zamanın insî bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-u gaddar, fitnekârane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas, altı hutuvatıyla âlem-i İslâmı ifsad için: İnsanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menba’ları ve tabiatlarındaki muzır ma’denleri fiilî propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor.
Kimin hırs-ı intikamını, kimin hırs-ı câhını, kimin tama’ını, kimin humkunu, kimin dinsizliğini, hattâ en garibi, kimin de taassubunu işletip siyasetine vasıta ediyor.
Şimdi bir soru…6+1masanın ayaklarınını beraber bulalım..hırsı intikam davutoğluyu anladım.dinsizliği de az çok anlayabiliyoruz😂.diğerlerini çözebildiniz mi….
Yoruma kapalı.