Bir İsrail TV kanalı kamuoyu araştırması yaptırmış ve…
İsrailli Yahudilerin büyük bir bölümünün (yüzde 65) Türkiye ile varılan anlaşmadan mutlu olmadığı ortaya çıkmış; ‘Anlaşma iyi oldu’ diyenlerin oranı yalnızca yüzde 24 imiş…
Tam içimden “Allah, Allah” diyecekken haberin bir sonraki paragrafına gözüm takıldı. Aynı araştırmaya katılanlara “Gazze’ye yönelik askeri operasyonda hayatını kaybeden iki askerimizin cesetlerinin teslim alınması şart olarak konulsaydı anlaşmayı onaylar mıydınız?” sorusu yöneltilmiş…
Cevabı okuyun: Yüzde 72 ‘Evet’, yüzde 14 ‘Hayır’…
Hamas Gazze’ye saldırırken ölen İsrailliler’in cesedini kendilerine ait sebeplerle teslim etmiyor.
Düşünün, İsrail açısından hayati önemdeki bir anlaşmaya ‘Evet’ demekte zorlananlar, iki ceset teslim edilecekse hemen tavır değiştirmeye hazır…
Tayyip Erdoğan, o zaman başbakandı, 1934 gün Filistinlilerin elinde ‘esir’ olarak tutulan Gilad Schalid adlı askerin İsrail’e teslim edilmesinde en önemli uzlaştırıcı rolü insani amaçla üstlenmiş, dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres tarafından bu iyi niyetli arabuluculuğu sayesinde teşekkürlere boğulmuştu.
‘One Minute’ ve ‘Mavi Marmara’ olaylarından sonra hem de… 2011 yılı ekim ayında…
Ölü askerlerin aileleri o olayı hatırladıkları için, yakınlarının cesetlerini almada yine Tayyip Erdoğan’ın aracılığını arzuluyor; bunu da anlaşma şartları arasına koydurmak istiyordu. Günlerden beri Netanyahu’nun başbakanlık binası ile TC Büyükelçiliği önünde gösteri yapıyor aileler ve yakınları…
Müzakereler sırasında bu konunun da gündeme geldiği ve Türkiye’nin sonuca ulaşma çabası sözü verdiği anlaşılıyor.
Kim kime diz çöktürdü?
Bizde olaya ‘Kim kime diz çöktürdü?’ sorusuna cevap aramak için yaklaşanlar var. Konuya böyle yaklaşmak yanlış. Uluslararası ilişkilerde sıcaklık veya soğukluk tamamen ulusal çıkarlar gözetilerek gerçekleşir çünkü.
‘One Minute’ (2009) ve ‘Mavi Marmara’ (2010) olaylarının gerçekleştiği günlerde Türkiye farklı bir konumdaydı ve hükümet o zamanki yönelimleri istikametinde bir dış politika izliyordu. Bugün ise farklı bir Türkiye var ve hükümet bu dönemde İsrail ile aranın açık olmasını doğru bulmamış görünüyor…
Yoksa, dün-bugün açıklanan ayrıntılarına bakıldığında, 2013 yılında tarafların üzerinde uzlaştığı metinden hiç farklı değil varılan ‘anlaşma’…
Türkiye’de soran yok, ama Netanyahu’ya “Madem mutabakat aynı metin üzerinde olacaktı, neden 2013’te değil de bugün?” diye İsrail’de soran sorana…
Dün yazdım, İsrail’den gelen ilk tepkiler anlaşmayı ‘Türkiye’nin –daha doğrusu Erdoğan’ın– zaferi’ olarak yansıtmak yönündeydi. Herhalde hükümet yanlısı bir PR kampanyası yürütülmüş olmalı ki, bugünkü tepkiler çok daha farklı.
Hükümetin Knesset’teki en güçlü muhalifi ‘Siyonist Cephe’den sert eleştiriler de var, ama eski başbakan Tzipi Livni’nin de aralarında bulunduğu muhalefet liderleri anlaşmayı benimsemiş görünüyorlar.
İsrail basını da anlaşmayla kendilerinin kazançlı çıkacağına dair haberler ve yorumlarla dolu.
Ucunda 50 milyar dolar da var
Çeşitli üniversitelerimizde (Bilkent, Bahçeşehir, Okan, Sabancı) dersler veren İsrailli araştırmacı Dr. Louis Fishman (@Istanbultelaviv), Haaretz gazetesine, “Bu anlaşma esasında yeni bir bölgesel gerçeklik potansiyeline sahip; 1990’ların bir zamanlar güçlü Türkiye-İsrail askeri ittifakının saadet devrinin şartlarına değil, ama Türkiye’nin bugünkü siyasi durumunu anlayan yeni bir paradigma üzerine oturuyor” demiş…
Aynı gazetenin savunma, dış politika, Ortadoğu ve Arap uzmanları da, değişik açılardan, anlaşmaya karşı çıkmamak gerektiği yorumlarını yapıyor.
Netanyahu dün Roma’da “Ticari açıdan bize muazzam katkıları olacak” demişti ya, o konuyla ilgili açıklayıcı bilgi de Jerusalem Post’ta var.
İki ülkenin arasının açık olduğu dönemde ticari ilişkiler yine de seyrinde gitmiş. Öncesinde (2009) karşılıklı ticaretimiz 2.6 milyar dolarmış; 2014’te rakam 5.4 milyara fırlamış, 2015’te biraz gerilemiş: 4.2 milyara…
Körfez’e mal taşıyan Türk TIR’larına Suriye ve Irak yolları savaş sebebiyle kapandığından beri, TIR’lar İsrail üzerinden geçmeye başlamışlar. Sadece geçen yıl 10 bin Türk TIR’ı geçmiş İsrail’den…
“Ancak” diyor gazete, “Soğukluk iki önemli kayba yol açtı.” İlki, İsrail’in hava sahası müsait olmadığı için jetlerinin eğitimi Türkiye’de (Konya ve Isparta üzerinde) yapıyorken o imkânın ellerinden gitmesi… Onun için Bulgaristan ve Romanya ile yakınlaşmışlar, sorun çözülmüş. İkincisi ise silâh ticareti. Mavi Marmara olayı sonrasında Ankara İsrail ile imzalanmış bir düzineden fazla silâh alım anlaşmasını iptal etmiş. Gazeteye göre bunların yekûnu 50 milyar doları buluyor…
Gazze ve Hamas üzerinde Türkiye etkisi de önemli bir unsur
İki ülkenin yakınlaşmasıyla ilgili ilginç bir tezi Jane’s grubunda uzman tahlilci olarak çalışan Ege Seçkin dile getirmiş: “Türkiye’nin Gazze ile ilgi kurmasına izin vermekle, İsrail, muhtemelen Türkiye’nin Hamas üzerindeki –ve tabii Gazze Şeridi’nde de– etkisini artırmayı, böylece İsrail’in ulusal güvenliğine daha büyük bir tehdit olarak gördüğü İran’ı oralardan geriletmeyi amaçlıyor.”
Bir de ‘doğalgaz’ konusu var. Bir uzman, “O iş medyanın sunduğundan çok daha çetrefil bir iş” demiş. Neden? Sebebi şu: Türkiye’ye gaz göndermek için Kıbrıs’ın karasularından geçmek gerekiyor; oysa (Rum) Kıbrıs’la Türkiyenin arası açık.
Galiba bir adım ötede Kıbrıs’la ilgili gelişmeler de yaşanacak.
Umarım kafanızı karıştırmamışımdır.
ΩΩΩΩ
Doğalgaz nakli netanyahunun Ticari açıdan bize muazzam katkıları olacak”ifadesi İsrail’in Türkiye’nin Gazze ile ilgi kurmasına izin vermekle, İsrail, muhtemelen Türkiye’nin Hamas üzerindeki –ve tabii Gazze Şeridi’nde de– etkisini artırmayı, böylece İsrail’in ulusal güvenliğine daha büyük bir tehdit olarak gördüğü İran’ı oralardan geriletmeyi amaçlıyor.yorumu İsrail’in yeniden jetlerinin eğitimi için yeniden Turkiye hava sahasını kullanma ihtimal dahilinde olmasi silah ticareti için Türkiye pazarına yeniden girmesi İsrail halkının anlaşmaya sıcak bakmasın neden olan iki İsrail askere ait cesedin teslim edilmesi beklentisi unsurları düşünüldüğünde İsrail’in bu anlamadan karlı çıktığını göstermektedir bence. Anlaşma iceriginin 2013 yılındaki anlaşma metniyle aynı olmasi Türkiye için pek fazla bir getirisi olmayacak sanırım ve ayrıca İsraille varılan anlaşmaya temkinli yaklaşan iktidara yakın bazı gazetecilerin olmasi da gozonunde bulunduruldugunda bu anlasma pek cok insanin kafasinda soru isareti birakmistir. NOT tayyip erdoganin mavi Marmara olayında aktivistleri suçlamasıni aklım almıyor yıllarca bu olay üzerinden siyaset yapılacak sonra çıkıp böyle bir açıklama yapılacak…. aklım fena karisti
Başlık ve içerik ayrı telden alakalı olsa daha iyi olurdu
Bunları biliyoruz, başka konu var mı? Bu anlaşmaların perde arkasını gündeme getirmeni isterdim. Mesala Brexit’in AB referandumunda”Hayır” kararı çıkması sonrasına gelen bu ilişkiler çok ilginç değil mi?
Evet gelişmeleri anlattığınız derinlikte inceledeiğimizde kafa karıştıracak durumlar var gibi gözüküyor….ama benim içime sinderemediğim hem İsrail hem Rusya ya karşı bukadar efeleniyoruz sonra da tükürdüğümüzü yalıyoruz….korkarım yarın öbürgün Mısır ve Suriye de de aynı sonuçla karşılaşacağız…
Fehmi bey, gerçekleri yazan araştıran sorgulayan özelliklerinizle bizleri bilgilendiriyorsunuz. Dış politika da ülke insanlarını doğru bilinçlendirmek önemli bir misyon. Kaleminiz hep var olsun.
Her zamsnki gibi tespit ve değerlendirmelerinize değer veriyoruz.Olduğunca ‘OBJEKTİF’ yaklaşımlarınızdan dolayı..
Başlık ve içerik ayrı telden çalıyor… Bu tarz benim tanıdığım fehmi koru’ya ait değil(di).
Fehmi bey sinirlerinize hakim olmalı, serinkanlı yazmalısınız…
Siz öyle yapardınız …
Yoruma kapalı.