Kandil'e bayrak çekilince seçim kazanılır beklentisi var; Churchill buna ne diyor?

102
Reklam

İtibar ettikleri köşelerden edindiğim izlenime göre, iktidar partisinin seçimlere az kala sandık başarısını getireceğine bel bağladığı bir senaryo var ve sanıyorum o da şu: Türk Silahlı Kuvvetleri son bir hamleyle Kandil’e kadar ilerleyip kameralar eşliğinde dağın tepesine Türk bayrağı çekecek; eş zamanlı olarak da Menbiç’te varlığı bilinen PYD/YPG güçlerinin orayı terk ettiği, yine kameralar eşliğinde, gözlere sokulacak…
Halk da, sandığa gittiğinde, ‘Cumhur İttifakı’ ile onun cumhurbaşkanlığı adayına oylarını verecek…
Ekonomi unutulacak… Vaatlere bakılmayacak… Muhalefetin eleştirileri kaale alınmayacak…
Olur mu, olur…
Ya olmazsa?
Hayır, Kandil ve Menbiç senaryolarının gerçekleşmesine yönelik bir kuşku değil bu sorumun altında yatan; her iki senaryo da mümkün görünüyor.
Washington’daki dengeleri ‘içeriden’ bilebilecek durumdaki Henri Barkey, Menbiç için, “ABD’nin Erdoğan’a hediyesi” tespitinde bulundu zaten.
Kandil de gözlere artık eskisi kadar uzak gözükmüyor.
Kuşkum, senaryoların oya çevrilmesi beklentisine yönelik.
Askeri başarıları insanlar askerlerin kâr hanesine yazmaya eğilimliler; askeri başarılardan dolayı onlara emri veren siyasileri mükafatlandırdıkları dünyada da pek görülmüyor.

Churchill savaşı kazandı, kazanmasına ama…

 
 
 
 
 
 
Son zamanlarda peş peşe İkinci Dünya Savaşı’yla ilgili kitaplara göz atıyor, dönemi sinema diliyle anlatan filmleri izliyorum. Almanya 1. Dünya Savaşı’nda gerçekleştiremediği ‘Avrupa hakimiyeti’ni sağlayacağı düşüncesiyle teker teker yakın-uzak ülkeleri işgal ve istila ederken, Fransa ve İngiltere -hatta bir dereceye kadar Sovyetler Birliği de- Hitler‘in gazabını üzerlerine çekmeme politikasından medet umuyordu.
Buna ‘appeasement policy’ (yatıştırma politikası) deniyor.
Denklemi İngiltere’de iktidarı eline geçiren Winston Churchill bozdu.
Churchill en baştan başlayarak Almanya’nın niyetlerine ve Hitler‘in gözü dönmüşlüğüne dikkatleri çekmeye çalışıyor ve bu yüzden siyaseten itilip kakılma muamelesine uğramayı bile göze alıyordu.
Başbakan olunca kafaya Okyanus’un ötesindeki kuzenlerini -Amerikalıları- savaşa sokmayı koydu Churchill ve durduk yere ABD’ye saldıran Japonlar’ın yardımıyla bunu ve sonrasında da savaşı kendi lehlerine çevirmeyi başardı.
Savaş 7 Mayıs’ta (1945) Almanya’nın teslim olmasıyla sona erdi. ‘Avrupa’da Zafer Günü’ olarak ilan edilen ertesi gün, Churchill, çok büyük kalabalıklara karşı tarihi bir nutuk attı ve insanlara “Bu zafer sizin eseriniz” dediğinde, karşısındaki kitlenin “Hayır, tamamen senin eserin” övgüsüne muhatap oldu.
İki hafta sonra, 23 Mayıs günü, seçime gitme kararıyla Kral’a istifasını sundu Churchill. 6 hafta sonra (5 Temmuz’da) yapılan seçimde, Churchill‘in partisi büyük bir yenilgiye uğradı; kendisi de, muhalefet karşısına rakip bile çıkarmamışken, o güne kadar aldığından çok daha az bir oyla seçilebildi.
İngiliz toplumu, savaşın getirdiği yıkıntıyı muzaffer politikacıyla aşamayacağını, savaşla sarsıntıya uğramış ekonomiyi sosyal politikalara sahip İşçi Partisi’nin daha iyi düzeltebileceğini düşünerek oyunu kullandı.
Kendisini başbakanlıktan gönderdikten 6 yıl sonra, partisini iktidara Churchill‘i de yeniden aynı makama getirdi İngilizler. “Başarısızlıktan başarısızlığa doğru gidilip heyecanını hiçbir zaman yitirmemenin sonucudur başarı; hiçbir zaman umutsuzluğa kapılıp vazgeçme” sözleriyle tarihe geçen Churchill son başbakanlığını 76 yaşında üstlenmiş oldu.
Neden anlatıyorum bu tarihi olayı?
Yukarıda “İnsanlar savaşları askerlerin kâr hanesine yazma eğilimindedir” diye değinip geçtiğim gerçeğe ışık tutması için…

AK Parti hazırlıksız yakalanmış gibi davranıyor

AK Parti yapılacağı tarihi kendisinin öne çektiği bu seçime en hazırlıklı giren parti görüntüsündeydi; ancak sandığa gidilmesine iki haftadan az bir zaman kalmışken görünen, AK Parti’nin 2002’den bu yana en hazırlıksız görüntüsü verdiği seçimin bu olduğudur.
Kitleleri coşturamıyor, beklediği ilgiyi göremiyor, tamamen Tayyip Erdoğan‘ın performansına bıraktığı başarıyı istediği ölçüde elde edemeyebileceği izlenimi veriyor. Kitlelerin karşısında ‘tek bir adam’ var ve bu da muhalefetin 25 Haziran sonrasıyla ilgili çizdiği olumsuz ‘tek adam senaryoları’nın haklı çıkabileceğini düşündürüyor.
Rakiplerin göz doldurmasından çok iş başındakilerin yeteri kadar güven vermemesinin sonucu etkileyebileceği bir seçime dönüşmeye başladı 24 Haziran…
Medyanın tarafgirliği ve 25 Haziran’la birlikte intikamcı bir çizginin izleneceği yolundaki ısrarlı yayınlar, giderek, medyanın tuttuğu tarafın aleyhine çalışmaya başlamış görüntüsü verdi, veriyor.
Menbiç ve Kandil bile bu hisleri ve görüntüyü değiştirmeyebilir.
ΩΩΩΩ

Reklam

102 YORUMLAR

  1. Türk derin devleti yeniden teşekkül etmiş, güneyde işi ele almış gibi görünüyor.
    Sayın Fehmi Koru, siz derin devletlere karşısınız.
    Ama tabiat boşluk kabul etmez.

  2. Değerli yazar ve değerli yorumcular, özellikle de muhalif görüşte olanlar.. Sizleri vicdana davet ediyorum, güneydoğuda ki hendek olayları, darbe girişimi, el bab operasyonu, afrin operasyonu rus uçağı düşürülmesi ve şimdi de kandil operasyonu. Size göre tüm bunlar birer seçim yatırımı ve cumhurbaşkanının şahsi iktidarını sürdürmek için yaptığı yaptırdığı şeyler. Diyelim kü öyle peki madem burda yazar ve yorumcuları dünya umurunu bilen insanlar çok iyi gözlemciler (ki samimi fikrimde öyledir, lakin muhalif yönleri gördüklerini değerlendirme konusunda kafalarını karıştırıyor) madem bunla iktidarın ayak oyunlarıdır şu halde varsayımı bir kenara bırakalım da üzerinden yıllar geçmiş olaylar da mevcut ve kısmen bazılarının sonuçları da ortadayken sonuçlar üzerinden olayları değerlendirelim bakalım bir çoğunuza göre seçim yatırımı veyahut ayak oyunu denen şeyleri değerlendirelim hangi mesele ülkemiz aleyhine sonuçlandı ge biz ülke olarak kayıpla çıktık. Benim görüşüm bütün bu olaylar neticesinde ki bazılarını hükümetin kurguladığı yahut organize ettiği hayal ötesi birşeydir, neredeyse hepsi ülkemiz lehine sonuçlanmıştır. Bu seçim yatırımı bile olsa lehimize sonuçlanmıştır. Aslında hinterlandımız olan coğrafyada hiç olmadığı kadar askeri olarak gücümüz var. Kimileri maddi yükümüzün arttığından dem vurabilir fakat hatırlanmalı ki biz oraya gitm diğimiz zamanda suriyeliler bize geldi ve maddi olarak çok daha fazla yıprandık. Tabi bazıları gibi “suriyelileri de vatanlarından eden biziz” dersek diyecek birşey kalmıyor. Lütfen biraz vicdan sahibi olalım söylediklerimizi bir daha mantık süzgecinden geçirelim. Elbette 16 yıllık mutlak iktidar süresince bazı hatalar yapılıyor o sürecin önemli bölümünde ülkemizde ve dünyada yeni kırılmalara ve büyük dönüşümlere şahit olduk. Yine bu süreç içerisinde içerde çok ama çok önemli tercih değişikliklerine mecbur kaldık. Bir defa kıbrıs konusunda hükümet risk aldı (aslında neler olacağını biliyordu) ve referandum yapılması sağlandı şimdilerde bir kaç yunan milliyetcisi dışında hiş kimse kıbrıs konusunda bizim aleyhimizde söz söyleyemiyor. Petrol ve gazla ilgili fiili durumlar dışında ki o vartayı da kısmen konjüktürü de kullanarak, biraz da askeri gücümüzü ortaya koyarak savuşturduk masada daha güçlüyüz. İkincisi ermeni meselesi, hükümet o zaman da öncelikle ermenilere zeytin dalı uzattı gösterilebilecek en cömert dostluğu sundu bunun yanında arşiv restini çekti, neticesinde ermeniler masadan kaçtılar. Evet siyasi olarak bazı ülkeler soykırım olarak tanıdılar ancak bizim açımızdan değişen birşey olmadı en azından akademik çevreler artık güçlü bir şekilde savunamıyorlar olsun ermeni tezlerini. Üçüncü olarak aynı duruşu terör konusunda da sergiledi hükümet örgüt yandaşlarına hatta örgüte zeytin dalı uzatıldı yine büyük bir siyasi risk aldı, ner deyse af çıkarıp tamamen yep yeni bir sayfa açıldı bu seçimde bile bu aldığı riskin negatif etkilerini yaşıyor hala bu sorulara cevap vermek durumunda kalıyor oy kaybediyor totalde. Bu konuda da beklenen oldu örgüt, siyasi uzantıları, iç ve dış destekcileri elbirliği ile masayı dağıttılar nihatetinde bu noktaya geldik artık devlet “ama sız ve alternatifsiz” bir biçimde terörü bertaraf etmek üzere. Yine başka bir konu AB ile ilgili, hükümet önceki saydıklarımla birlikte başından beri ab ile diyalog noktasında verebileceği her tavizi verdi neticesinde millet olarak emin oldukki (zaten biliyorduk da) ab bizimle ilgili hiç bir zaman olmadığı gibi iyi niyetli değil. Hükümet burda da aldığı risk neticesinde kensine yönelen liberal destği kaybetti önemli ölçüde ancak bu konuda da anladık ve devletce idrak ettik ki bizim ab ile bir yol yürüme şansımız yok ve devamında onca davrandık. Şimdilerde her ne kadar onlarla limoni de olsak masaya oturduğumuzda zayıf oturmuyoruz. Arada gezi olaylarını yaşadık acı günlerden geçtik ve bir o kadar da kötü tecrübeler edinerek. Hangi mantıklı düşünen bu olayın tamamının çevreci hasassiyetlerle yapıldığını söyleyebilir ki? Süreç içinde bir yadan suriye meselesi ki muhaliflere sorarsanız o da “Tayyibin oyunuydu” yine bunların arasında kürt petrolü olayı ve peşinden “bana kalırsa sırf bu yüzden tasarlanmış” 17-25 aralık komploları.. Rus uçağı meselesi ve Peşinden darbe girişimi… ve nihayet suriyede yaptığımız sınırötesi operasyonlar ve nihayet kandil. El insaf arkadaşlar lütfen insaf. Bütün bunlar olurken onca kamu yatırımı onca dönüşümler. Tabi bütün bunlar olurken o kadar zaman iktidarda olan birisi dünyadaki en iyi komedyen olsa bıkardı yönetilenler. Yaklaşık 5300 günlük bir iktidarda her gün biri sinirlense iktidara (sesi çok çıkanlardan birisi) bu kadar muhalif oluşur zaten. Üstüne müzmin muhalefeti de koy üstüne istediğini alamamışları koy (hakedenler değil isteyenler) eh bi de üstüne aynı tarafta olup koltuk kapamayanları ve tayip yüzünden seçim kazanamayanları da ekle. Gene de iyi dayandı tayyip. Elbette bu süreçte hatalar da yaptı. Çok büyük hatalar da yaptı lakin yine de tayyibe söverken elinizi vicdanınıza koyun bu olaylar olurken süreçler yaşanırken mücadele ettikleri sadece muhalifler değildi, yandaş medya mı dersin, statükocu bürokrasi mi istersin, derin devlet mi, dış düşman mı iç hain mi.. En nihayetinde hepsi birleşti bu gün ortaya döküldüler. (Umarım bu kadardır hepsi) lütfen vicdan lütfen.

    • ”Üçüncü olarak aynı duruşu terör konusunda da sergiledi hükümet örgüt yandaşlarına hatta örgüte zeytin dalı uzatıldı yine büyük bir siyasi risk aldı, ner deyse af çıkarıp tamamen yep yeni bir sayfa açıldı bu seçimde bile bu aldığı riskin negatif etkilerini yaşıyor hala bu sorulara cevap vermek durumunda kalıyor oy kaybediyor ” diyorsunuz. Bu hataları yüzünden , 700 ün üzerinde vatan evladı şehid olmuş , siz oy kaybından bahsediyorsunuz. Allah aşkına biraz empati yapın , kimlerin ne için nelere sebep olduğunu düşünün . Çadır mahkemelerini düşünün. Habur rezaletlerini düşünün . Sahi şu 4 bakan nerde birader ? Para bizim değil deyip daha sonra faiziyle alanlar nerde ? Bu ne omurgasızlık bu ne aymazlık ?

  3. bizler daha çok duygularıyla hareket eden bir milletiz yabancılarda durum çok farklı şekilde tezahür edebilir bizde bu tür operasyonların oy olarak karşılığının olumlu olacağı düşüncesindeyim. sayın cumhurbaşkanı samsunda parti kongresinde afrinle beraber metal yorgunluğu bitti diriliş hareketi başladı demişti kandille neden oylarda yükseliş olmasınki yeterki pkknın yönetici kadrosunun leşlerini görelim

  4. Sanırım Fehmi Koru Aasskerimizin Kandil’e girip PKK’nın merkezine darbe vurmasından çok endişeleniyor. 6 yıl sürmüş 100 milyon insanın öldüğü savaş ile Askerimizin Teröre karşı başarılı mücadelesini kıyaslamak ne kadar mantıklı. Ama bir yandan da suret-i haktan görünme derdinde.
    Ne kadar uğraşırsanız uğraşın halk herşeyi görüyor.

  5. Bir bardak suda fırtına koparmanın gereği yok. Bu ülke bağımsızlığını dün kazanmış bir ülke değil. Partiler gelir, liderler gelir, sonra zamanı gelir giderler. Tam da sayın cumhurbaşkanımızın dediği gibi: Halk TAMAM derse gidilir, kal derse kalınır. Hepsi bu. Ne birinin gitmesiyle memleket elden çıkar, ne birinin gelmesiyle memleket şaha kalkar. Milletimiz gidecek iki haftadan az bir süre sonra, oyunu kullanacak. Herkes sonuçları kabullenip olağan yaşamına dönecek, iktidarı elinde tutanların ya da iktidara gelenlerin memlekete hayırlı olmasını dileyecek içinden, sorunlarının çözülmesini umacak. Bazı yazarların ya da yorumcuların “Seçim sonuçlarını öngörmek bu kez hayli güç, belki de TAMAM diyecek insanlar. . .” demesi, bunu da olumlu karşılaması niye sizi bu kadar öfkelendiriyor, anlayabilmiş değilim. Anlattığınız gibi bir parti ise AK Parti, anlattığınız gibi bir dünya lideri ise Sn. Erdoğan, niye tedirgin oluyorsunuz? Gidin şu kıymetli ayın tadını çıkarın. . .

  6. Pek farkında değil görünüyorsunuz: 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine gidiliyor beyler. Bırakın artık buradaki yorumcular üzerine çocuksu tahliller yapmayı; makaraya sarılmış “hain” vs. ithamlarını da halkın sorduğu ve yanıtlar beklediği meselelere gelin artık: Gençlerimizin işsizlik sorunu var. Ne diyor, ne öneriyorsunuz (kıraathanelerde bedava kek yedirmek dışında elbette)? Gençlerimizin ve çocuklarımızın iyi eğitim beklentileri var -ne diyor, ne öneriyorsunuz? Çitçimizin ürününü maliyetinin altında elden çıkarmak gibi bir ton derdi var -nedir bu insanlara dönüp söyleyebileceğiniz? Adalet ve hukuk sorunumuz var. . Toplumsal kutuplaşma sorunumuz var. Katlanarak artan su oranlarımız, ortaokullara kadar giren uyuşturucu sorunumuz var. Var mı bu konularda kurabileceğiniz iki cümle? Fehmi Koru mu anlatacaksınız millete? Belli ki kurabileceğiniz tek bir cümle yok. Gelip burada A-Haber’den, düzinesini toplasanız F. Koru’nun bir paragrafı etmez yandaş yazarlardan devşirdiğiniz lafları bıktırasıya burada -üstelik de berbat bir Türkçe ile- tekrarlamanızın amacı ne? Ne diye F. Koru’nun yazıp söyledikleri size dert oluyor? Dünya liderinizle almışınız Türkiye’yi Avrupa’nın bir numarası yapmaya gidiyorsunuz. Elin Almanı’nı Amerikalı’sını kıskandırıyorsunuz. Seçimleri 60-70’lerle kazanıyorsunuz. Nedir sizleri buraya çeken şey? Bırakın F. Koru iddia ettiğiniz gibi bütün itibarını tüketsin. Bırakın üç beş kendini bilmez yorum diye kendi sefaletini anlatsın dursun. Gerçekten niye dert ediyorsunuz? 🙂

  7. Kahraman ordumuz kandile bayrağı çeksin çeker de zaten endişemiz yok.Benim anlamadığım ne diye operasyon öncesi reklam yapıyosunuz operasyonu duyan dururmu orda.Oy işi başka tabiiki .Bir zamanlar ordumuz operasyon yapmak istediğinde izin vermeyenler ve şehirlerin silahla doldurulmasına neden olanlar şimdi kalkıpta bu milletin askerinin başarısından siyasi rant beklememeliler.Operasyonlara köstek olmayıp bide bi zahmet reklam yapıp oy topluycaz diye operasyonları tehlikeye atmazlarsa mutlu oluruz.Ne de olsa bizim çoluk çocuğumuz kardeşimiz savaşıyo oralarda

    • Hayret ya, milletin çoluk çocuğu oralarda savaşsa ne olur ki? Erdoğanın ve partililerin çoluk çocukları sağ olsun, diğerleri ya şehittir ya gazi…

  8. SOSYAL OLAYLAR AYNI ŞARTLARDA AYNİ SONUÇLARI DOĞURURLAR .
    BU VARSAYIMA TAM OLARAK İNANİYORUM.
    ANCAK SOSYAL OLAYLARIN AYNI ŞARTLARIN OLUŞMASİ BİNLERCE PARAMETRENİN AYNI ANDA OLMASİ İLE EŞDEĞERDİR.
    BU DA ÇOK KOLAY GERÇEKLEŞESEK BİRŞEY DEĞİLDİR.
    DÜNYADA GÖRDÜĞÜM KADARIYLA DÜNYEVİ AÇIDAN SOSYAL ZEKASİ ÜST DÜZEYDE İKİ MİLLET VARDİR
    BİRİ YAHUDİLER DİĞERİ İNGİLİZLERDİR.
    BİZ NE YAHUDİ NEDE İNGİLİZLERİN ÖN GÖRÜSÜNE EKSERİYET İTİBARİYLA SAHIP DEĞİLİZ.
    BU BİR AŞAĞİLİK KOPLEKSİ DEĞİL SADECE GEÇMİŞTEN GEREKLİ DERSLERİ TAM ALAMAYIŞİMİZDAN KAYNAKLANIYOR.
    DÜNYADA VE BİZDE GEÇERLİ OLAN HALKIN ÇOĞUNLUĞUNUN NE DÜŞÜNDÜĞÜR.
    OY LAR EŞİT OLDUĞUNDAN ÇOĞUNLUĞUN ÖNCELİKLERİ ÖNEMLİDİR.
    VATANDAŞ CEBİNE BAKAR.
    BUGÜN ONA KİM KAZANDIRIYORSA ONUN KAZANMASINI İSTER .
    YARIN BUNUN KARŞILIĞINDA ÇOK DAHA BÜYÜK BEDELLER ÖDEYECEK MİŞ ONU DÜŞÜNMEZ.
    DEVLETLERDE MİLLETLERDE İNSAN GİBİDİR.
    İNSAN KIRK YILLDA OLGUNLAĞA ULAŞIR .
    DEVLET VE ONUN MİLLETİ DE BELKİ İKİYÜZ YLDA OLGUNLUĞA ULAŞIR.
    YANI BİZİM BİR YÜZ SENEMİZ DAHA VAR GALİBA.

  9. Bernar beyi efendi muhalif kişiliğiyle akıllı makul yorumlarıyla akıcı uslubuyla tanımıştık. Sinirlenince içinden bir nurdan çıktı. Nerden nereye…Gerçekten üzücü.

    • Hayret ya! aman da aman ne de üzülmüş beyefendi! sanki partinizde efendi olanların kıymetini çok bildiniz de sıra bernar beye geldiydi!

  10. Dikkatinize sunarım: Churchill savastan hemen sonraki secimlerde kaybediyor, ama 6 yıl sonra tekrar geliyor. Olumune kadar da siyasette kalıyor. Yazilanlara, bir de bu acidan bakin derim. 🙂

    • Hayret ya bu da dikkate sunarken dikkatinden kaçırmış! burada önemli olan İngilteredekilerin ülke ihtiyacına göre bilinçli oy kullanmış olmaları. Bu da eğitim seviyesiyle ilgili bir durum. Yoksa Churchill tabiiki büyük bir sima, mukayese edilen Erdoğan ata binmeyi beceremezken Churchill ata binmeyi çok iyi biliyor. Hatta, at sırtında harcanan hiçbir zaman hayatta bir kayıp değildir diye tarihe geçmiş sözü var. İnternette bir arayın Erdoğanın nasıl attan düştüğü ve Churchillin nasıl ata bindiği görürsünüz… bir deneyin

      • Ingilizler de bize yetişmeye cabaliyorlar Brexit ornegine bakiniz.
        (Bir de, muhatabınızdan “bu da” diye bahsedince bana liderimizi hatirlattiniz. O da, karsisindakilerden hep “bunlar” diye sözeder.)

  11. Binali Yıldırım, İzmir Sabuncubeli Tüneli’nin açılışında konuşuyor. Kürsünün önünde seçkin, şık giyisili hanımlar ve beyler lüks, özenle donatılmış masalarda gülümsüyor, selfi çekiyorlar. İleride, 150-180 metre kadar ötede, 300-400 baldırıçıplak, bu seçkin konuklardan mavi şeritlerle yalıtılmış -yani onların giremeyeceği alanda oturuyor iftar sofralarının seçkin konukları Binali’nin kendi yapmacık heyecanlı sesine ilkin kendisinin inanmadığı o kadar belli ki. . . Yine şehitler diyor, yine yollar yaptık diyor. . . Bu görüntüler bile tek başına tükenmişliğin, iflasın resmi. . .

    • Siz hani şu kendini millete aşırı solcu ayaklarıyla kakalayıp milleti keklemeye uğraşan kişilik değil misiniz?
      Öfke nöbetleriyle takke düşüp kel görününce altından çıkana bak hele…

      • Korkunun ecele faydası yok: Dindarların, mazlumların elinden sadece partiyi çalmadınız, milyonların umutlarını da çaldınız. Milyonlara ait partiyi gittiniz seküler şarlatanların eline, bir avuç inşaatçı holdinge teslim ettiniz. Tükendiniz, kaçınılmaz sona doğru gidiyorsunuz. Millet kendi yazgınızı ne sizin elinize, ne de CHP’ye teslim eder: Oluk oluk Saadet’e akar, partiyi dönüştürür, yürür gider 🙂

        • Saygıdeğer Gayret Bey. İsmimi Senbernar şeklinde bir köpek ismi olarak yazınız. İnanın hiçbir mahsuru yok. Mutsuz ve yalnız dünyanıza bir nebze merhem olabiliyorsa, ben bundan memnuniyet duyarım 🙂

          • Bernar bey yanlış yapıyorsunuz karşınızdakine hak etmediği değeri vermeyeceksiniz, zağara hak ettiği gibi davranacaksınız ya görmezden geleceksiniz boşuna havlasın yada hoşt değip geçeceksin.

      • Hayret ya! Peki size kim kakaladıda böyle kahraman kesildiniz diye sorası geliyor yorumcuların. Hiç bunu düşündüğü yok!

  12. Hani OHAL’in kaldırılmasını istemek PKK’ya destek olmak anlamına geliyordu? Alın işte, dünya lideriniz partide komisyonu kurmuş, seçimlerden sonra OHAL’in kaldırılabileceğini söylüyor. . . Bu ne menem liderlik?
    “Erken seçim istemek hainliktir!” diye kükrüyor, 19 gün sonra erken seçim kararı alıyor. . . “OHAL’in kaldırılmasını istemek PKK’ya destek olmaktır” diyor, üç hafta sonra “OHAL’in seçimlerden sonra kaldırılmasını düşünebiliyoruz. . . Arkadaşlar konu üzerine çalışıyorlar” diyor.
    Yahu dünya lideriniz daha üç dört hafta sonrasını öngöremiyor! Sonra gelmişsiniz burada onyılların seçkin yaarı F. Koru’dan sizler gibi bir yazdığının 19 gün sonra tam tersini yazmasını umut ediyorsunuz. Yetmiyor mu Ahmet Kekeç’ler, Nagehan Alçı’lar ve daha düzinelerce çığırtkan ve bir düzine yandaş TV kanalı? Nedir bu F. Koru’yu da yanınızda görme düşleri? Aslında siz de biliyorsunuz: Bunların iki düzinesini toplasanız Sn. Koru’nun kalem açacağı olamaz -öfkeniz ve düşkırıklığınız bundan 🙂

  13. Sayin korunun sadece bu yazisinda degil bicok yazisinda yapilan yorumlara bakinca acaba ayni yaziyi mi okudum diye tekrar kontrol etmek durumunda kaliyorum. Ozellikle de muhalif yorumcularin bu yazilardan ne anladigini kestirmek cok zor. Daha ziyade kendi temennilerini yazara maletmeye calisan uzun metinler yaziyorlar. Metinden daha cok devrilmis bir camasir sepetinden yerlere sacilmis kirli coraplara benziyor yazdiklari. Eskimis, yillanmis, kirlenmis, siveli, ozensiz, kurugurultu bi yigin pis kokulu corap. Ilkeler ittifaki dedikleri kadar var; meger kendinde ne yoksa onu isterlermis: ilke! Bu seviyesizlikle ve ilkesizlikle 15 yildir basarisiz olmus muhalefet simdi ayni anlayisla neden basarili olsun ki? Iyi ki milletin adami tayyip var, yoksa yanmisiz…

    • Hayret ya tayyip olmasaymış yanmışlarmış! Tayyip ata binmeyi bilemediğini cümle aleme göstermişken tuttunuz başkumandan yaptınız.

        • Hayret ya! şimdide iyi binici arıyorlar. Erdoğanı ata bindirenler, at binenin kılıç kuşananın, size yakışır diyen sizler değilmiydiniz? Sonunda ne kadar becerikli olduğunuzu hep birlikte gösterdiniz. O yetmedide millette binecek yer mi kaldı?

  14. Dünya lideriniz, “Erken seçim isteyenler haindir!” dedikten 19 gün sonra erken seçim kararı alındı. Çıkın biriniz bu garabeti açıklayın bize. Dinliyoruz sizi vatanperverler. . .

    • Erken seçim kararı nasıl alındı balıklar dışında herkes hatırlıyor. Bernar Bey, bu yorumuyla Tayyip Bey’in hain olduğunu bir nevi itiraf etmiş ve güvenilmez biri olması gerekçesiyle kendisine verilecek oyların Temel Beye yönlenmesi gerektiğini mi savunuyor?? Bugünkü yorumcuardan biri şöyle yazmış: “Temel Karamollaoğlu hızlı trenin Sivas’tan göçü arttıracağı mucizevi fikri ile vizyonunu ispatladı.” Bernar Bey’in de desteklediği vizyon bu…

      • Hiç kaçak güreşmeye yeltenmeyin, sözlerimi çarpıtmak, onlardan kendi gülünesi keyfiytinize göre anlamlar çıkarmaya çalışmayın. Çok basit bir soru soruyorum: Neden “Erken seçim talebi vatana ihanettir!” kükremesinden 19 gün sonra dünya lideriniz erken seçim kararı aldı?Bu ne menem bir öngörüsüzlüktür, tutarsızlıktır. Buyurun, biz balık hafızalı olanlara hatırlatın, bekliyorum. Size söyliyeyim şimdiden: Tek bir açıklamanız yok. Cevap verebilecek durumda değilsiniz 🙂
        Sayın Karamollaoğlu’nun vizyonsuzluğu meselesine geince. Ben sizler gibi partizan bir insan değilim, aklımı, mantığımı birilerinin ellerine teslim etmem. Saadet bu ülkeyi daha ileriye taşıyabilir mi? Kuşkularım var. AMA, Türkiye’nin meselesi vizyon vs. olmaktan çıktı. Benim birinci meselem, ahlaksızlığın ve toplumu birbirine düşmanlaştırılmasının önüne geçilmesi. Saadet size de iyi gelecek. 🙂

        • Demek ki makul bir insan değilmişim. Adımı Senbernar diye bir köpek ismiyle yazan siz saygıdeğer kardeşlerimin makuliyetine uzak bir insanmışım 🙂

  15. Cemaat’in yazdığı kitap yüzünden cezalandırmak için sol bir yasadışı örgüt üyesi gib gösterip hapse attığı eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, az önce konuk olduğu Medyascope TV’de şunları söylüyor: “İktidar, medyayı kontrol edip susturarak seçimlerin meşruluğu üzerine gölge düşürüyor.” Hadi sn. Fehmi Koru, burada yazan benim gibi eski AK Partililer ve yüzbinlerce insan gizli açık vatan düşmanı, gizli FETÖcü. Salt iktidarınıza güzelleme döşenmiyor diye bu adam da mı düşman?
    Eski MİT Müsteşar yardımcısı Cevat Öneş söylüyor: “PKK’nın adımları HDP’yi ortadan kaldırmaya yönelik. . .” MİT’in tepe noktasına kadar gelmiş bu insan da mı hain?
    Ülkesindeki milyonlarca insanı salt liderlerinin söylediklerini papağan gibi tekrarlamadıkları için hain ve düşman ilan edenler, ses verin!

  16. Nedim11 Haziran 2018 at 11:54
    Koru guzellemesi yapanlar şunu unutuyorlar bence: koru’lu gunlerin çoğunda halkin ekseriyetinin muhalif olduğu muesses nizama kişilere kurumlara karşı olmasını….(sonradan anlaşıldı ki bazı kişisel tavirlar icinde olduğu da ortaya çıktı.mesela Aydın Doğan konusu vb )
    Bugün ise tam tersi halkin büyük çoğunluğunun aksi bir tavir icinde olmasi onu ve onun gibileri muhalif cizgiye çekti ve bunun sonucunda da kendisine ancak kendi sitesinde yazmaya kadar geriletti,butun mesele bu yani
    Yorumu Cevapla
    Sayim yorumcu benim size sayın Korunun ne kalitesi nede kültür seviyesi onlarla yani sizin Rağbet ettiğiniz HAVUZ medyasi ile beraber olmasını sizcede kendisi kabul edebileceğine ihtimal varmi? Veya ihtima veriyormusunuz?
    Ben şahsen hiçmi hiç ihtimal vermiyorum.
    Vermediğim nedenleri de gene benim bir önceki yorumuma kopiyala yapiştir bir yazi ile cevap veriyorum.

  17. Bizi yönetenler bu kadar kayıtsız şartsiz, hatta sayin Koruyada hakarete varan sitemleri ile birlikte neden Erdoğan’a biyat etmiyorsun dercesine saldırmadan geri kalmiyan fanatik çok bilmiş biyatcılarına kendisi ileile gurur duyduğu özeliklerine şükür eden reislerinin ve medyası nın nerele öğündüklerıni aşağiya kopileyip yapıştırma yaziyi yorumsuz olarak paylaşiyorum.
    Erdoğan, Alman Der Spiegel’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile birlikte kendisini ‘otokrat lider’ olarak kapağına taşımasıyla ilgili olarak “Elhamdülillah” dedi.
    Alman Der Spiegel dergisi, ‘Otokratların devrinde yaşayan insanlar’ başlığıyla Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ı kapağa taşıdı. Erdoğan, dün Kocaeli’de düzenlediği mitingde dergide kendisiyle ilgili yapılan değerlendirmeler hakkında şunları söyledi:
    OTOKRAT TABİRİNE ‘ELHAMDÜLİLLAH’ YANITI
    Almanların bir dergisi var, kapağa 4 resim koymuş bir tanesi de benim. ‘Dünyayı şekillendiren liderler’ demiş. Elhamdülillah. Bu milletin evladı olarak bu hizmeti son nefesimize kadar devam ettireceğiz.”
    İktidara yakın yayın politikasıyla bilinen Takvim gazetesi de derginin söz konusu kapağını dün manşetinde “Dünyanın dört liderinden biri Erdoğan” yorumuyla vermişti. Gazete, “Erdoğan Der Spiegel’e kapak oldu. Merkel’i değil Erdoğan’ı kapağa taşıdı” ifadesini kullanmıştı. Der Spiegel’in konuyla ilgili yazısının başlığı ise, ‘Otokratların devrinde yaşayan insanlar’…
       
    11 Haziran 2018 15:00
    DİĞER HABERLER
    BBP ‘ den AKP’ye sert eleştiri… Saray rejimine karşı çıkmaya devam edeceğiz

  18. 1990 lı yıllarda abonesi olduğum zaman gazetesindeki iki yazınızı da her gün soluksuz okuyordum.Bizlerin görüşlerine tercüman olurdunuz.Daha sonra zaman gazetesinden ayrılıp Yeni Şafak gazetesine geçtiğinizde ben de zaman gazetesini bırakıp Yeni Şafak gazetesi almaya başladım.Yeni Şafak gazetesinde de yazılarınızı günlük olarak noktası virgülüne kadar takip ettim. Ancak cemaatin FETÖ olma sürecinden bu yana yazdıklarınızla beni büyük hayal kırıklığına uğratıyorsunuz.

  19. 90’lı yıllarda Fehmi beyi heyecanla takip eden milyonlar vardı. O, ümidini yitirmiş sessiz yığınların sesi, ters fırtınaların estiği yıllarda milletin pusulası, istikametini yitiren gemilerin yelkenlerini şişiren rüzgar, salimen güvenli limanlara ulaştıran rehber olurdu.
    Şimdi sanki egemen dünyanın girdabından kurtarılmayı isteksizce bekliyor gibi.

  20. sayın koru kaybeden partiler olmuyor ülke kaybediyor.1991 seçimlerinde Anavatan partisi nin değil ülkenin kaybettiğini, buhranlı, karanlık yılların başladığını, 2001 ekonomik kırızi ile iflas ettiğimizi hep beraber yaşadık gördük. Allah korusun temennileriniz gerçekleşmez. bunu iktidar yanlısı biri olarak değil ülkemi seven biri olarak söylüyorum.

  21. Fehmi Bey, Kolay gelsın.
    Bugün gene sizin doğrulardan rahatsız olanları kızdırdız
    Biliyirsunuz onlar acı gerçekleri sevmezler, tatlı yalanları severler.

  22. Allah bu milletin açık ve saklı düşmanlarını fırsat vermesin hasaplarını başarısız kılsın.

  23. Merkez Bankası sefilleri oynuyor, aklımızla dalga geçiyor: BUGÜN, piyasaların yıl sonu dolar tahminini 4.5837 olarak açıkladı Merkez Bankası. BUGÜN, gün içinde dolar %94 değer kazanarak, 4.5195, Euro ise %1.2 değer kazanarak 5.3202 oldu. Saat henüz öğleden sonra 4 cıvarı, günün bitmesine daha 8 saat var. . . Durmak yok, yola devam!

    • Merkez bankasini 2001de 21milyar dolarla devralan akparti doviz rezervini 127milyar dolara cikarmis. Imf yi de turkiyen postalamis! Yunanistanla karistirdin bizi galiba senbernar arkadas:)

      • Hayret ya karşılıksız döviz rezervine bak! yalan dolan siyaseti dolara endexli gidiyor. Daha önceki bütçe plan programında Erdoğan ve merkez bankası bu yılki doları en fazla 2.5 lira olarak tespit etmişlerdi.

  24. Yani diyelim ki senin temennilerin oldu sayin fehmi koru sanki bu millet hic muhalafeti bilmiyor bir tek sen biliyorsun ama sen yine hayallerine devam et belki ruyadan uyandiginda gercekleri gorursun

    • Siz sayin korunun dayısı veya amcası falanmisınız?
      Nesi olduğunuzu bilmem ama.Sayin Karagülle hoca kayın babası olmasına rağmen sen diye hitap etmiyor.
      Hay Allah gene karıştırdım değerli yazarımız gene REİS taraftrlarını kízdıracak gerçekleri kaleme almış.
      Benden hatırlatması bu sitede sizin gibi yorumcularda var sizn gibi olmiyanlarda var.Anliyacağınız burası HAVUZ değil havuz olmadığı için sizde reisiniz gibi kendinizi yüksekte göriyorsunuz, fakat mekan ve yer yalnış burda sizi kimse alkışlamaz…….

  25. Seçim sonuçları üç aşağı beş yukarı belli aslında. Cumhurbaşkanlığı yarışının ilk turda sonuçlanacağı görünüyor. Uzun bir aradan sonra muhafazakar camianın tüm sivil unsurlarının mevcut CB üzerinde ittifak yaptığı kamuoyuna duyuruldu. Esas mesele TBMM seçimlerinde. Orada da HDP nin yine bir grup “gezi artığı sevgi pıtırcığı” nın oyları ile barajı geçeceği görünüyor. Keşke insanları ikiyüzlülüğe mecbur bırakmadan millet ittifakına girselerdi. Mesela CHP + HDP + SP ittifakı da gayet olabilirdi. Ne de olsa Meral hanımın baraj korkusu yok. Beş benzemez parti bir araya gelmekte zorlanıyor. Bakalım mecliste nasıl bir performansları olacak. Bu kısım başka bir konu. Her iki bloğun şu ana kadar seçim sürecinde bol bol hataları oluyor. Tayyip Erdoğan ın mitinglerinde Muharrem İnce nin geçmiş konuşmalarını millete izletmesi oldukça ucuz bir siyaset. Geçmişte kendisinin veya partisinin güzide isimlerinin neler söylediğini de düşünmesi gerekir. Ayrıca Bay Muharrem hitabı da çok itici, artık bu seviyede siyaset prim yapmamalı. CB nın mitinglerini izleyince 5 yıl öncesindeki bir miting ile kelimesi kelimesine aynı şeyleri söylüyor. Yeni seçmene, yeni taleplere cevap verecek şekilde değişmez ise AK Parti bir sonraki seçimi göremez. Tüm bunlara rağmen kendisine oy vermekte olan vatandaşla Tayyip Erdoğan arasında mevcut muhalefetin bir türlü anlamlandıramadığı güçlü bir bağ halen varlığını sürdürüyor. Mevcut siyasiler arasında vatandaşın samimiyetine en çok güvendiği ve her seçimde kredi açtığı bir lider. AK Parti ye oy veren seçmenlerin kahir ekseriyyeti Erdoğan a tamamen güvenirken, yol arkadaşım dediği kişilerden oluşan partisine onun kadar güvenmiyor. Zaten meclis seçiminin bu derece çetrefilli hale gelersinin sebebi budur kanımca.
    Muhalefet cenahına gelince Muharrem İnce önceki dönemlere oranla umutları arttırdı denilebilir. Kılıçdaroğlu na göre daha bir lider görüntüsü çiziyor. Ancak 2. Ordu komutanının apoletlerini sökmeyi vadetmesi, Milli Savunma üniv ile ilgili kuru sıkı “fetöcü” atışı pek uymadı. Ayrıca seçim beyannamesine eğitimde 1+8 modelinin ne anlama geldiğini de açıklaması gerekiyor. Muharrem İnce bu seçim özelinde Tayyip Erdoğan a alternatif olamasa da uzun vadede CHP yi mevcut oyunun üzerine taşıyabileceğini düşünüyorum. Bu durumda birkaç yıl içinde Kılıçdaroğlu ile vedalaşabiliriz.
    Diğer adaylar için fazla söylenecek birşey yok. Temel Karamollaoğlu hızlı trenin Sivas tan göçü arttıracağı mucizevi fikri ile vizyonunu ispatladı. Meral hanım da TRT yi satıp parasını dağıtmaktan bahsediyor. Ufak tefek oy artışları sağlasa da ülke yönetmeye talip bir aday için daha makul projeler gerekli.
    Sonuç olarak 2 hafta daha sabredersek sandık en net gerçeği bizlere söyleyecektir. İnşallah vatanımız, milletimiz için en doğru sonuç gerçekleşir.

    • Yorum sayfalarında ender rastlanan en sağduyulu, en gerçekçi paragraflar. İzlenimlerinizin pek çoğuna katılıyorum. Siz, CB seçiminin ilk turda belirlenmesinin güçlü bir olasılık olduğu kanısını taşıyorsunuz. Ben 2. turu daha muhtemel görüyorum. Erdoğan 2. turda seçilecek, AK Parti meclis çoğunluğunu yitirecek gibi. Ben dahil herkesi yanıltabilecek bir seçime gidiyoruz. Söylediğiniz gibi, iki hafta kadar kaldı sonuçları görmemize. Saygılar.

  26. Kandile bayrak dikmeye gönderilen mehmetçiklerimizden hayatını kaybeden olursa ne için şehit oldu diyeceğiz?

      • Attan düşen bir başkumandanın ve arkasına saklanmış öten beş tane çocuğu var. Biri de yurdu yaşatmağa çalışsa ya!

        • Teroristlerin inlerine giren iha ve sihalari eniste uretiyor ya: bayraktar! Duymadiysan pkk li hevallere, fetocu hashasilere sor nasil tepelerine tepelerine patliyormus gudumlu mermiler!

          • Hayret ya! Para olsun dünya kadar kredi verilsin onu herkes üretir. Üstelik onu kastedende yok. Diğer kardeşler onun kredisinden ömür boyu geçinsin dursun artık!

    • Abdülkadir Selvi, 19 Şubat 2018, Hürriyet Gazetesi: “Afrin operasyonuyla devlete ve hükümete olan güven 8-9 puan arttı. (. . .) AK Parti’ye oy verebilirim diyenlerin oranı yüzde 55’e ulaşmış durumda.”
      Abdülkadir Selvi, 11 Haziran 2018, Hürriyet Gazetesi: “(. . .) Ama HDP yüzde 14 aldığında, iktidar yüzde 47’nin altında çoğunluğu kaybediyor. Hesaplar böyle ama son haftaya girildiğinde size bu denkleme Kandil’den önce ve Kandil’den sonra seçeneğini de ekleyin derim.”
      Sorunuz açıkça yanıtlanmış görünüyor Hüseyin Bey. . .

    • Herhalde Diktatörlük uğruna diyeceğiz, başka ne denirki?
      Boşaltılmış yerlere bayrak asarken….
      Neyse yazmayim anliyan anlar anlamiyanlar da açık açık gözlerine söksan dahi anlamazlar.

  27. AK Partililerde ahlakın ve sözün kalitesi, buyurun: Birisinin oğlu AK Parti milletvekili adayı, diğeri yaygaracı bir Reisçi. Ortak noktaları kişisel çıkar hesabı.
    YENİ AKİT yazarı Mehtap Yılmaz: Sümüklü Homo Feto’nun değirmenine su taşımak için, Erdoğan’ı sırtından hançerleyen “vefasız” Kabil’ler mi, size sırf bu yüzden kalem çeken biz mi?” (Yazısının başlığı: “”Bülent Arınç başlamışsın dedikodumu etmeye yine.”
    BÜLENT ARINÇ: “Hanımefendi kimliğiyle yazı yazan ama kaleminden çirkef dökülen kişiler var (. . .) Bunların yazdıklarına bakarsanız siz affedersiniz bir tuvaletin içerisinden geçiyor gibi olursunuz.”

  28. Yine eski bir filim. Vatan millet Sakarya…yaklaşık100 yıldır bu insanlara milliyetçilikpompalanıyor… Bunun Oya tahvili bayat bir yemek gibi. ben Kürt değilim öncelikle. Dünyada 40 milyon Kürt var. 1-2 milyonluk ülkeler var. Stabilite için Bence uzun vadede Ortadoğu bir Kürt devleti lazım. Ben 1991 yılında konfederasyon kavramını rahmetli Özal’dan duyduğumda şaşırmıştım. Tabi bunu duyanlar yadırgayabilirler. Fakat bi taraf düşünüp öyle bir şeyler yazın herkese selamlar. Şimdiden bayramınızı tebrik ediyorum.

    • Anahtar teslimi ulke kurup verelim mi? Kelle sayisisiyla millet olunmaz, referandumla hic olunmaz! Kurtcenin 25 ayri sivesini en azindan 5-10a dusurmeniz gerekiyor maalesef… Simdilik dunyanin ayni zamanda en buyuk kurt devleti olan turkiye ile yetin derim.

  29. Seçimden sonra
    1900’lerde Sermaye dünyaya hakimdi. Birinci ve ikinci Cihan Savaşları’nı çıkardı. Hitleri o hazırladı. Böylece Yahudileri İsrail’e toplamayı sağladı. ABD’yi sonunda savaşa soktu. Sermaye merkezini ABD’ye taşıdı. Churchill’i başbakan yapan da Sermaye, indiren de. Bugün durum farklıdır. Sermaye dünyaya hakim değildir. İstediklerini yapamıyor. Yapılanlara sahip çıkmaya çalışıyor. Kim kazanırsa onun yanında oluyor. Seçim Dolar’ın peşinden koşuyor. Halkımız daima doğru karar verdi ve başkanlık sistemi referandumunda kıl payı hata yaptı veya Sermaye hile yaptı. Suriye de dünya terörü sonra direnme kararı aldı. Taşeronluk Türkiye’ye verildi. Erdoğan Cumhurbaşkanı olacak. AK Parti %40’ların altına düşecek, sanıyorum. Ondan sonra olacaklar ise Erdoğan’ın tutumuna göre, duruma göre gelişecek. Dünyadaki gerilim de buna bağlı olacak.

  30. Şahsen şaşırdım neden kandile girmek bazılarında bukadar endişe veriyor
    Erbakan ve Ecevit Kıbrıs harakatini secim kazanmak içinmi yaptilardi tâbi olarak bir getirisi olur ama bunu sadece oy için yaptilalar ifadesi doğru olmaz ve insanları bu kadarda hafife almayın siyasetçiye saygınız yoksa oradaki mücadele eden Askerimize biraz saygınız olsun
    Sonuçta Ecevit. Kıbrıs ve apo pisliğinin getirilmesinden sonraki secimde sonuç aldıysa doğal olarak bununda insanlar üzerinde etkisi olacaktır.
    Birde hep dışarıdan orneklerverip. hitleri işin içine sokmak bunları örnekler vererek ne yapılmak isteniyor doğrusu şaşırdım.
    Bu köşede AKP dışındaki partilerin medyayı kullanmada adaletsiz olduğunu söylüyorsunuz doğrudur herzaman iktidar partileri bir adım önde dır yalınız ben bakıyorumda hergun tv kanalın birinde liderler oturuma katılıyor. reklamları veriliyiyor bu nasıl amborgo oluyor
    Iktidar yandaşı gazeteler ve yazarlar kötüleniyor onların yaptığı yanlışsa bu köşede hep bir cephe olararak ve algıları etkileme yönünde yazılar görüyorum başkasını eleştirmeden önce insan önce kendine bakar .
    Malesef bizim insanımız hep başkalarından bekler hiç kendimize bakmayız çünkü başkalarının hatasını görmek çok basittir
    Bu köşede malesef manevi alanları ve içimize dönük bir yazı kaleme alınmıyor hele ramazanda .
    Allah ülke için hayirlar getirsin

  31. Herkes seçim seçim diye tutturmuş gidiyor. Heryerde söylemekten yazmaktan bıktım ama tekrar söyleyeyim: Ekonomideki hasar giderek daha fazla kalıcı hale geliyor, köprüden önceki son çıkışa geldik. Hükümet acil tedbirler alacağına popülist politikalarla üstelik de seçimi erkene alarak ekonomideki deliği kapatmaya çalışmak yerine daha da büyütme ve orta vadede ekonomik krizi tamir edilemeyecek seviyeye getirme yolunu tercih etti.
    Sermaye çıkışı devam ediyor, yatırımlar durdu, ekonominin lokomotifi olan otomotiv sektöründe satışlar %20 düştü. Türk lirasındaki değer kaybını Merkez Bankası üstüste 2 faiz artışına rağmen durduramadı. Bu olan biten artık popülist politikalarla durumu idare etme yolunun sonuna gelindiğinin göstergesi, korkunç bir durgunluğun, ekonomik krizin, enflasyonun ve fakirleşmenin ilk işareti ve tedbir alınmayan her gün fatura daha da büyüyecek.
    İlk ve tartışmasız en önemli tedbir OHAL’e bir an önce son verilmesi ve Türkiye’nin acil olarak restorasyon sürecine sokulmasıdır. Bu sayede 2016’dan itibaren sürekli hale gelen sermaye çıkışı engellenebilir, yurtdışına kaçan sermaye geri dönebilir ve belki sermaye sahipleri tekrar yatırım yapma iştahına kavuşur. Bu ancak ve ancak gerçek demokrasi, adalet, hukuk ve insan hakları ideallerinin ülkede şüphesiz bir şekilde hakim kılınmasıyla, yani OHAL’siz Türkiye ile mümkün olabilir. Aksi takdirde: Bakın, devlet 2001 krizindeki gibi maaş ödeyemeyecek duruma gelmek üzere, ben o kadarını söyleyeyim, gerisini keyfiniz bilir.
    Yurtdışında Türkiye imajı itibarsız, otokrat, göstermelik demokrasinin olduğu ortadoğu ülkeleriyle neredeyse eşitlendi. Aklı başında bir Türkiye vatandaşı bu durumdan nasıl mutlu olabilirki?

    • Vatandaşın aklı başındalığı erezyona uğratılmış görünüyor, Halil Bey. İstanbul Haber Ajansı sokak röportajları yapıyor. Soru, “Erdoğan’ın evde buzdolabı olmasının yaşam düzeyimizin iyi olduğunun göstergesi olduğu fikrine katılıyor musunuz?” Verilen karşılıklar düşündürücü gerçekten. Çürümüş medya düzeni, güven duyulması olanaksız muhalefet ile bu kadar oluyor. Ekonomik sorunlarımızın derinleşmesinden memnuniyet duymam, ama, korkarım, halkımız fikrini ancak o sorunlar doğrudan kendisini etkilemeye başladığında değiştirecek. Bir AK Parti seçmeni, “AK Parti taraftarıyım, ama Erdoğan’ın o ifadesini paylaşmıyorum” dediğinde, ya da bir muhalifin, “AK Parti’ye oy vermeyi düşünmüyorum, ama muhalefetin iktidara gelmesiyle işlerin yoluna gireceğinden de kuşkuluyum” diyebildiğinde, bu ülkede seçim yapmak daha anlamlı gelecek, buradaki yorumlarda da bir kalite artışı gözlenebilecek. O zamana kadar da, seçimler Mehter Marşı ile İzmir Marşı arasında geçecek görünüyor -bu da üzücü elbette.

      • Dunyanin ilk askeri muzikasi olan mehteran ve ona duydugu hayranlikla turk marsini besteleyen dunyanin en buyuk muzisyeni motzart irkimizin medeni hatirasina boyle bir saygi gostermisken senin gibilerin aklibasindaligina kalmadik!

        • Hayret ya! Hala Osmanlı mirası. Yiye yiye bitiremediniz. Çamlıca tepesine,Taksime cami yapmakla bakın ben de Osmanlıyım demeğe getiren bir Erdoğanı onlardan ayırdeden bir çok husus var. Bunlardan biri ata bineyim derken yere çakılmak!

    • Halil Bey, 2001 krizini hatırlatıp ülke ekonomisinin bugün de neredeyse maaş ödeyemeyecek duruma gelmek üzere olduğunu belirtmişsiniz. Bunu hangi delile dayandırdığınızı merak ettim. Delilinizi ortaya koyabilirseniz şu iki soruya da cevap rica ederim:
      1- Böyle bir ekonomide bol keseden vermeyi vadeden muhalif adaylar ekonomik duruma nasıl etki ederler sizce?
      2- Muhaliflerin durdurma azminde oldukları dev yatırımlar için bildiğim kadarıyla devlet kasasından para çıkmıyor. Yani durdurulacak yatırımlardan yeni kaynak üretilemeyecekse, olmayan parayı nasıl dağıtabilir muhalif adaylar??

      • 1- Özer hocam, hasbelkadar 20 senedir aktif olarak farklı konularda özel şirketlerde çalışma olsun, farklı girişimler, farklı şirketler kurma da dahil olmak üzere bizzat ekonominin içindeyim diyebilirim. Önceki eğitim hayatını vs. de sayarsanız 25 sene eder. İnanın şu dönemki durumu 2001 döneminden başka açıklayacak örnek yok. Çeklerin, senetlerin %80’i ya karşılıksız çıkıyor yada zamanında ödenmiyor. Nakit, piyasada neredeyse hiç kalmadı. Türk lirasının giderek değersizleşmesi, artan maliyetler en başta üretim sektörünü vuruyor. Diğer taraftan tüketici için durum daha da feci, belki 2001’e göre 10 kat daha fazla borçlu insanlar ve ortaya çıkacak bir ekonomik krizin boyutu bu sefer çok daha büyük olacak. Sizi ikna etmeye çalışmıyorum, zaten şöyle esnafı biraz gezin dolaşın, aynı şeyleri duyacaksınız.
        2- Büyük yatırımlar dediğiniz yatırımlar için devletin kasasından para çıkmıyor diyorsunuz ama bu konuda da yanlışınız var. O yatırımlar 20-30 senelik kredilerle devlet garantili olarak finanse edildiler. Köprüden örneğin yılda şu kadar araba geçecek, geçmezse farkı devlet karşılayacak. Dolayısıyla o yatırımlardan 20 sene, 30 sene devlet gelir elde edemeyecek, yüklenici firmalar, finans kuruluşları yüksek faiz geliri elde edecekler. Ben buna karşı değilim, iyi denetlenirse, devlet zarar uğratılmazsa bu da bir yöntemdir sonuçta. Ama maliyetlerin benzerlerinden kat kat fazla olduğunu zaman zaman ifade edenler oluyor, siz gerçekten bu projelerin rant konusu yapılmadan hakkıyla ve milletin bir kuruşunu zayi etmeden yapıldığı konusunda mutmain misiniz gerçekten? Bunu hiç araştırdınız mı? Örneğin Marmaray, yani deniz altı tren yolu örneklerinin dünyadaki maliyetlerini bir araştırın mesela, inanın bulmak çok zor değil.

        • Halil Bey, iş tecrübenize dayandırdığınız görüşünüze saygı duymakla beraber, kendi tecrübelerime ve makro ekonomik göstergelere göre panik yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
          Muhalif adayların vaadlerine hiç temas etmemişsiniz cevabınızda. Oysa sorularım özellikle onlarla ilgiliydi çünkü beğenilmeyen iktidar, yerine ancak daha iyisi gelecekse gönderilmeli! Haksız mıyım?
          Dev projelerle ilgili devlet garantisi hepimizin malumu. Yapılmış bitmiş olanları değil, yapılmakta olanları durdurmayı vadeden muhalif liderlerin, zaten özel şirketlerce üstlenilmiş inşaat yatırımını durdurarak devlete nasıl kaynak sağlayacaklarının cevabını da vermemişsiniz. Değindiğiniz maliyet yüksekliğine çözüm yatırımları toptan durdurmak olmasa gerek…

    • Ohal demokrasi melegi fransaya yakisiyor bitek bize yakismiyor! Ohal kalkinca imf de geri gelecek mi? General sisi misirin imajini yurtdisinda epey duzeltmis gorunuyor. Belki biz de canakkaleye gelip safak ayini yapan anzaklarin, fransizlarin uzerine atli polis birliklerini, k9 polis kopeklerini salsak bi parca yaranabilir miyiz dersin avrupaya?

    • Eleştirilere toptan cevabım: OHAL yetkileri Fransa’da bu kadar hoyratça kullanılıyor mu? Fransa’daki uygulamalarla bizdeki uygulamalar kıyas bile kabul etmez. Yahu gerçekten yoruldum anlatmaktan, biraz aklınızı kullanın, neden Türk Lirası sürekli değer kaybediyor, neden şirketlerimiz sürekli değer kaybediyor ( Turkcell’in piyasa değeri son 4 yılda 15 milyar dolardan 5 milyar dolara düştü örneğin ), neden sürekli alım gücümüz düşüyor? 2000 yılı ile karşılaştırmayın yahu, oldu olacak 1950’de kağnı ile tarım yapılıyordu, artık her köyde traktör var demek gibi bir şey bu. Allah aşkına kafanızı kuma gömmeyin, ya aklımızı başımıza alıp demokrasi ve hukuk devletine geri döneceğiz, yada aptallar gibi hep beraber Ortadoğu bataklığındaki ülkeler gibi helak olacağız… Son sözüm budur. Kimseyi de ikna etmek, inandırmak durumunda değilim. ( 40 alimi 1 delille yendim ama 1 cahili 40 delille yenemedim. İmam Şafii )

  32. Hayret ya! Afrin-Kandil çıkartmaları 2. Dünya cephe savaşlarının yanında birer mahalle kavgasından öteye gidemez ama, her nasılsa mukayese edilebilmiş. İngilteredikiler bize benzemez. Onlar eğitimli oldukları için ülkelerinin kalkınması neyi gerektiriyorsa ona uygun bir tercih yaparlar. Türkiyedekiler ise eğitim düzeyleri düşük olduğu için kolay etkilenirler. İki lafı bir araya getirip nutuk çekmeyi becerebilenin peşine takılırlar. Bir Mustafa Kemal örneği tanrılaştırmaya kadar varmıştır. Erdoğan da dili biraz laf yapan biri olduğu için biraz benzerlik gösterir ama beceri açısından Churchill kadar olması mümkün değildir. Churchill’in içerikli nutuklarının değerini dostu-düşmanı kabul etmiş ve bu nedenle kendisine Nobel ödülü dahi verilmiştir.
    Bu seçimler seçmenlerin ülke menfaatleri ve populist liderininin ayırdedilemeyeceğini bir defa daha gösterecektir. Halkın düşük eğitim seviyesi nedeniyle başka türlü bir sonuç çıkması büyük bir sürpriz olacaktır.

    • Hepimiz ingiliz holiganlari gibi profesor olursak chp iktidar olur mu dersin? Piyasa bi yankesici telefon acti diye butun kazancini goturup cop bidonlarina ativeren biliminsanlarindan gecilmiyo da:)

      • Hayret ya şu soruya bak! eğitim seviyeniz düşük düzeyde iken hepiniz profesör olamazsınız. O dediğin erdoğan tipi profesörler ne ki halkın eğitim seviyesi farklı bir sonucu doğursun.

  33. Koru guzellemesi yapanlar şunu unutuyorlar bence: koru’lu gunlerin çoğunda halkin ekseriyetinin muhalif olduğu muesses nizama kişilere kurumlara karşı olmasını….(sonradan anlaşıldı ki bazı kişisel tavirlar icinde olduğu da ortaya çıktı.mesela Aydın Doğan konusu vb )
    Bugün ise tam tersi halkin büyük çoğunluğunun aksi bir tavir icinde olmasi onu ve onun gibileri muhalif cizgiye çekti ve bunun sonucunda da kendisine ancak kendi sitesinde yazmaya kadar geriletti,butun mesele bu yani

  34. Yani azıcık da vefa desek.
    Sayın Karamollaoğlu sayın Gül’ün cumhurbaşkanı olması için çırpındı durdu. Sayın Gül’ün Saadet Partisi için iki kelam yada imada bulunması gerekmez mi? Böyle mi olması gerekiyor!
    Hoşçakalın.

  35. Vallahi sayın yazar haklı, AK partide Sayın Erdoğandan başka duvara tuğla koyan hiçkimse yok, herkes gözünün önüne getirsin, diğer AK parti siyasilerinin söylemlerine tekrar göz atsın, hiçkimsenin dişe dokunur bir icraati yok. Bir defa askeri operasyon milli bir meseledir, Ordumuz AK partinin ordusu değil milletimizin, Türkiyenin ordusudur. Salt iç siyasi çıkar temin etmek için, yani oy için askeri operasyon planlamak millete ihanetle eşdeğerdir. Ben böyle bir saikle ne AK partinin ne de diğer paritelerin hareket edeceğini düşünmüyorum. Bu konuşmalar bizdeki siyasi davranışların seviyesini gösteriyor sadece. Sayın Erdoğan bugüne kadar her fırsatta o kadar çok konuştu ki bıçak gibi diliyle ya artık alışılmış bir durum oldu, ya da eski performansını yitirdi. Beni AK partiden soğutan 1. gerekçe; çevresindeki liyakatsiz ve görevini kötüye kullanan kişilerin varlığına dair oluşan imaj ve sayın Erdoğanın yapılması gerekeni yapmayarak onları kollama koruma görevi yapıyor olmasının bende oluşturduğu memeleket menfaatlerinin üzerinde olabilecek kişisel ya da yandaş kollama refleksi. Yani bunları görevden alınca hakettikleri cezayı bulmuş mu oluyorlar, bizler böyle durumda olduğumuzda hakim karşısına çıkıyorken, sayın Erdoğanla yol arkadaşlığı yapmış kişilere bir ahde vefa mı gösterilmiş oluyor, bizler AK partiye rey verirken o yağmurda beraber ıslanmış olmuyormuyuz, duyduğum ve şahit olduğum yolsuzluğu çağrıştıran olaylar da var, asalakları, karaktersiz insanları bu camiada tutmayacaktı, kanunlar herkese eşit şekilde uygulanacaktı…2. >Sayın Erdoğan’ın sivri ve pervasız konuşmaları, bugünki durumu buna bağlıyorum, O konuştu arkasından onun yalakaları daha sert bir tonda koro halinde eşlik ettiler, bugünki durumumuz; 7,4 büyüme var ama borsamızda %30 düşüş var ve devam ediyor… Dolarları satın dedi sattık, girdik borsaya sadece Sayın Erdoğan’ın ingilterede ekonomiyi artık ben yönetecem minvalindeki sözlerinin bana yaşattığı kayıp 30000 lira, dolar sattıktan sonra toplam zararımı yazmayım moralim bozuluyor. Hatta size bir anekdot sunayım; dolar forumunda insanlar Reisi değilde Reisin konuşmalarını çok seviyorlardı, eğer bir yerde konuşuyorsa bu alış fırsatıydı dolar için heran coşabilir beklentisi vardı, dolar durağan olduğunda Reis konuşmuyormu diye soruyorlardı.. Ama inşaatçıları koruyup kolluyor ev alırsan faiz 0,98 başka ihtiyaç için kredi çekersen 1,63. Aradaki farkı kim karşılıyor.
    Saymakla bitmez ama yinede diğer adaylara baktığımızda kötünün iyisi Tayyib, bugün kazanması riske girmişse tek sorumlusu hala kandırılıyor olması bence, çevresindeki asalak ve yalaka grubu uzaklaştırsa, ohali kaldırsa, (tmm vakti zamanında danıştayı anayasa mahkemesi CHP nin kurumu gibi çalışıyordu, takoz gibiydi ama kalibrasyonunu yaptıktan sonra dokunmasaydın diycem ama bizim insan kalitemiz bu demekki, yargıçda olsan tarafsızlığını muhafaza edemeiycek kadar menfaat kimyanı bozmuş…) ılımlı bir dil kullanmaya başlasa, eylemlerinde değişiklik olmasın yeterki biraz daha usturublu konuş, piyasada senin adına ahkam kesenlerin, senin adına konuşanların haddini bildir, muhtaçmısın ki onlara? Bazı köşe yazarları var Erdoğan’ın kalbinin içinden konuşuyor yaw, böyle böyle olabilir, reis kalbinden bu geçiyor diyor ve bundan da nemalanıyor. Kibir şeytanın en sevdiği günahmış bir filmde duymuştum, hasılı hala dönüş var. O köşe yazarlarının benim gözümde beygir gübresi kadar değeri yok, yalaka, nerden tutsakda yalak alık yapsak diye kısıtlı bünyelerini zorlayan tipler, hani belki beğenilir mevcut otorite tarafından.. yoksa kendi donanımında yazdığı ya da önerdiği aksiyonu fiilayata dökecek potansiyel yok. Beni AK partiden uzaklaştıranlar AK partiye destek olanlar, yakınlaştıranlar muhalif olanlar, T24 yazarları ve Ocak medyadan Sinan bey ve Veysi bey genelde Ak partiye yönlendirmiştirler beni.Mehmet Tekelioğlu, Kadir Durgun, Mustafa Kalabalık değerli insanlar, onlara saygılarımı sunuyorum. Fehmi Koru ise bence hangi görüşte olur olsun herkes için bir değerdir. Adelina hanım uzun zamandır yazmıyor? Memleketimiz için herşeyin hayırlısı olsun inşallah.

    • Alper Bey, gerginlik olsun amacıyla kışkırtmak için yazmıyorum. Yanlıdığınızı düşünüyorum. Sizin varsaydığınızın ve inanmak istediğinizin aksine, Türkiye’de ordu hiçbir zaman milletin ordusu olmadı. Darbeler tarihimiz, vesayet yıllarının amiral gemisi Hürriyet aracılığıyla halka ayar veren ordu generallerinin bir zamanlar açıkça sergiledikleri AK Parti düşmanlığı bunun sayısız örneğini verir. Sormak isterim size: Bu ülkenin seçimle gelmiş başbakanını asanlar, milletin ordusu olduğu için mi astılar Menderes’i? Zenginliğini ve şöhretini generallerin sözcüsü olmaya borçlu olan Ertuğrul Özkök, gazetesini “441 el kaosa kalktı!” başlığı ile çıkarırken, milletin mi, yoksa ordunun sözcülüğünü mü yapıyordu?
      Bu yılın Şubay ayı sonlarına doğru, yandaş gazetecilerin piri Abdülkadir Selvi, “AK Parti’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarının” sonuçlarına referansla, AK Parti’nin bir süredir düşen oylarından sonra, Afrin’le yükselişe geçtiğine dikkat çekerek, “Afrin operasyonuyla birlikte uzun bir süre sonra AK Parti’ye oy verebilirim diyenlerin oranı yüzde 55’e çıktı” diye yazmadı mı? Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, eski Cumhurbaşkanı Gül’ün çalışma ofisinin bahçesine helikopter ile inmedi mi?
      Gerçeklerle yüzleşmek, vatan hainliği değildir. Acı gerçeğimiz şu: Ordu, gırtlağına kadar sisyasetin içindedir. Meseleye ister vesayetin bekçisi olduğu yıllardan, isterseniz bugünlerden bakın. Hepimizin ortak talebi, EĞİTİM, EMNİYET, ORDU ve YASAMA’nın bir an önce ve inandırıcı biçimde siyaset alanının dışına taşınması talebi olmalıdır. Çünkü, geleceğimz bu dört kurumun bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerine yükselebilir ancak. Değilse, bu alanlar, kapanın elinde kalan, böyle oldukça da daha da çürüyüp ortak geleceğimizi tehdit eden kurumlar olmaya devam ederler.

      • Hayret ya! Kosovaya yapılan minik operasyonla övünüyorlar, aman da aman! Operasyonu Pensilvanyaya yap ta görelim. Kosovayla aşık atmakla ne kadar minik olduğunuzu iyi teyit etmişsin!

  36. “Tek adam rejimine, AKP despotizmine karşı çıkan mazlumların, ezilenlerin, zulme uğrayanların sesi ve umudu olan ülkücüler; muktedirlere, zulmedenlere oy vermez, destek vermez!”
    Hakkı ÖZNUR, BBP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı
    Bence bu bey sıkı ve iyi bir F. Koru okuru -yanlış ata oynandığını görmüş, bas bas bağırıyor. . .
    Bu ülkenin gördüğü, parada soysuzlukta hiç eli gözü olmamış bir kaç erdemli siyaset ve dava adamından biri olan merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun partisinin düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Lideri bir şey, partisinin ileri gelenleri bambaşka bir şey söylüyor.

    • SnBernar arkadasin yorumunda bahsi gecen mazlum/ezilenlerin kainat imami sumuklu psikopat, helikopter kazasiyla oldurulen yazicioglu icin ‘ilahi bir tokatla aradan cikarildi’ gibi ifadeler kullaniyordu. Yazicioglundan sonra partide one cikan fetocu soylemleri zaten hatirliyoruz. O zamanlar sayin korunun sordugu su soruyu tekrar gundeme getirebiliriz artik: ucmaktan hic hazzetmeyen merhum yaziciogluna o gezide helikopter kullanmasini israrla telkin eden parti yoneticisi kimdir?

      • H Gayret siz bilerekmi yani gerçektenmi yalan yaziyorsunuz? Yoksa Iftira atayím millettin hafızası zayiftir inanır diye mi düşüniyirsunuz?
        Başka bir ihtimal da kendi aranızda Rahmetli Yazıcıoğlunun ôlümüne sevindiğiniz için geçen konuşmalarınızı mi bizimle paylaşiyordunuz?

    • Bernar bey, Rahmetli Muhsin Yazicioğlu
      Çok değerli bir insandı.MHP den birlikte ayrıldıkları arkadaşlarının bir kısmı sırf millet vekili seçilebilmek için kendisi ile konuşup tekrar MHP ye ve ya diğer partiler gittiler. Fakat Yazıcıoğlu Türkyede 80 den önce sağ sol adi altında Türk vatandaşlarını bölüp parçalayarak kardeşi krdeşe düşman ettirenleri gelecek kuşaklara anlatabilmek için ırk ayrımcılığının zararlarının kimlere fayda sağladığını ve bu parazitlerin gıdasının mahsun fakır fukara ter temiz anadolu gençlerinin kanının olduğunu bilakis kendileri yaşiyarak gördükleri için millete anlatmalarinin daha inandırıcı ve güven verci olabileceğinden dolayi Rahmetli kendisinin herhangi bir makam mevki beklentisi olmadan insanlığa hizmet etmek gayesi ile kurduğu Búyük Birlik Partisini bu hallere düşürenlerde tıpkı onunla birlikte MHP den ayrılıpta misiyonlarınıdan makam ve mevki uğruna vazgeçenlerden hiç bir farkları yok.
      Yazıcıoğlu nun kendisi her zaman memleketi olan Sıvastan bağimsız M Vekili seçildığı gibi Belediye Başkanlığınide gene onu partisinin adayı kazanırdı.
      Rahmetlini ölümü insanin aklina ister istemez şu soruyu getiriyor. Onun ölümüden sonra hangi partinin hanesine Sívastan 1 Millet vekili ile birlikte 1 de Belediye başkanlığı katıldı???
      Muhsin bey gibi politikacıları bu ülkede yaşatmazlar çünkü o birleştirmeden ve huzurdan yana idi o kadar temiz bir insandıkı,asla ve asla kimsler hakkında kötü düşünceleri yoktu.
      MHP den ilk ayrıldıkları zaman Rahmetliye şu soruyu sormuştum”siz niçin MHP den ayrıldıníz?” Bana cevabu şöyle oldu “orası bizim baba ocağımız,biz baba eviden evlenip çıktık ayrılmadík.”
      Benim bildığım MHP, İYİ ve BBP bunlar üçe değil binüçe ayrılsalar birbielerine ve Türk vatandaşlarına (dini ırkı milliyeti ne olursa olsun) düşman olmazlar.
      Oy vermeye gelince diktatörlük temellerini atanlara benim gibi önceden oy vermiş olsalar dahi gerçek yüzlerini gördükten sonra asla ve asla oy vermezler.
      Görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler.

  37. Erdoğanın başına gelen de Churchilin başına gelmedi. Hatırlarsanız bizim başkumandan ata binmeyi bile becerememişti. O yaştan sonra öğrenebilirmi dersiniz: Allah’tan ümit kesilmez o zamanki Erdoğan ile bu zamanki Erdoğan çok farklı. Yaşadığımız, bu şahinler-kerkenezler döneminde onu sırtına alır gibi yaparak yere vuracak atı yaşatmazlar. Köpek maması yaparlar.

  38. Yandaş gazeteci Abdülkadir Selvi’nin bugünkü yazısı şu cümleyle bitiyor: “Hesaplar böyle ama son haftaya girildiğinde size bu denkleme Kandil’den önce ve Kandil’den sonra seçeneğini de ekleyin derim.” Yoruma gerek yok. Hesap açık.
    Yazar Mustafa Karaalioğlu oturmuş hesaplamış: “Bütün emeklilere iki bayramda biner lira ikramiye vermek yılda 24-25 milyar lira para demektir. Bu parayla yaklaşık üç tane Yavuz Sultan Selim köprüsü yapılabilir. Ya da üç tane Marmaray.”
    Bunlar koltuğu korumaya yetecek mi? Bekleyip göreceğiz -az kaldı zaten.
    Yeterse eğer, en geç iki yıl içinde AK Partinin dağılıp gitmesine tanık olacağız. Türkiye’nin değişmeden kalan bir sosylojik mozaiği vardı. AK Parti, bunu bir dönem için paranteze aldı ve onu fark edilmez kıldı. Parti’nin kitle partisi olmaktan çıkıp yazgısını liderin iradesine ve onun performansına teslim etmiş bir devlet partisi haline dönüşmesiyle birlikte, o mozaik şimdi yine görülür hale geliyor. Türkiye’nin siyasal haritasını biçimlendiren üç temel sütün var: Milli Görüş geleneği; seküler CHP geleneği, milliyetçi-muhafazakar sağ. Herkes 24 Haziran seçimlerine odaklanmış. Yanlış ve yanıltıcı bu. 24 Haziran, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, onu takip edecek erken (ve asıl) seçimlerin bir provası sadece.
    AK Parti ve Erdoğan açısından 24 Haziran depremin işaretçisi, yok oluşuyla sonuçlanacak depreme doğru istikrarlı bir şekilde yol alıyor.
    İki söz de sn. Fehmi Koru’dan umdukları türden yazılar okuyamadıkça öfkesi giderek derinleşen devlet partisi yandaşlarına söylemiş olalım: Çok partiler ve liderler geldi geçti siyaset sahnesinden F. Koru’lu yıllar boyunca. İsimlerini hatırlamakta bile zorlanıyoruz kimi zaman. Ama, F. Koru hala burada -öyle burada ki, toplamı düzineye ulaşan yandaş gazetede düzinlerce yandaş yazarı okuyup rahat uykunuzu sürdürmek varken, bunu yapamıyor, gelip onun neler yazdığını okuma merakınızı engelleyemiyorsunuz. Çok duymak istediklerinizin aksini fısıldar görünce yaşadığınız düş kırıklığı ve öfke, gülümsetiyor beni 🙂
    Hepimiz biliyoruz sn. Koru’nun kendisine özgü tarzını. O söylemez, ima eder. İma edileni anlayan okuru sever, o nedenle bir keyiftir Koru için köşe yazısı yazmak. Haftalardır her gün buraya gelip F. Koru yazıları okuyanlara fısıldamış olayım F. Koru’ya çok uzak ve hiç onun tarzı olmayan bir yoldan: Fehmi Koru’nun ima ettiği basit ve anlaşılır: “Kaybettiniz beyler, gidiyorsunuz -iki vakte mi, yoksa üç vakte kadar mı? E orasını da siz bulun artık!”

  39. hafta sonu fehmi bey ne yazmış, yorumcu arkadaşlar üzerinde ne düşünmüş diye bakarken enteresan yorumlar vardı doğrusu.
    dilini unuttuğu yerde başka şeylerini de unutan yorumcu bi vakitler yorumcuya türkiye ye gelme gelirsen tutuklanırsın diyen ağabeyi mi tam anlamadığımız ağabeyinin başından geçen ilginç olaylar sonrası anlatmak istediği anılarında yaşadığı şehre bir tanıdığının iş-aş gibi yardıma muhtaç nedense kaçak çalışması gereken tanıdığı gelir. yorumcunun elinin altında ise bir pkk lı vardır. yorumlarımı okumadığı için soramam tabii pjak ta dernek başkanları suça iştirak eder mi, bombalama eylemlerine karışır mı, yoksa örgüte silah, para, adam, mühimmat mı sağlarlar, broşür dağıtıp reklam ve pr çalışması mı yaparlar bilmiyoruz tabii. dağlarda broşür dağıtılıyordur belki. ama bu pkk lı şehre gelen kaçak çalışacak birine üstelik MHP li birine şehirdeki bazı ilişkileri aracılığıyla yardım edecek kadar yüce gönüllü biri…iş buluyor dost oluyorlar ve hikaye happy end, and they lived happily ever after…
    elbette evinin önünden alınmış, kaçırılmış ya da bazı ağır şartlar savurduğu için terör örgütlerine katılanlar vardır. onlara yardım elini uzatmak yanlışı göstermek doğruya kılavuzlamak hepimizin insanlık görevidir. ama kişi pişman olduktan sonra onun adı artık pkk lı olmaz, sıfatı da terörist olarak anılmaz. iyi pkk lı, yardımsever terörist olmaz. pkk lı demek suç örgütü üyesi demektir, masum insanları, kadın çocuk demeden katleden demektir, her türlü insanlık suçunu işleyen demektir. kimi bizzat işlerken kimi suça destek olur, aynı şeydir. pişman ise eğer, suçtan elini çekmişse eğer, yardımı eski teröristliği üzerinden nasıl tanımlanabilir??? ya neden tanımlanır??? kaçak kişilere örgüt üzerinden iş bulmuyorsa tabii…. ilişkisi devam ediyorsa nasıl ”eski” olabilir??? teröristi aklamanın terörü aklamanın kimseye faydası olmaz. her terörist dedikleri terörist olmaz ne demek, her katil de katil değildir, her hırsız da hırsız değildir o halde…aslında her çocuk istismarcısı da çocuk istismarcısı değil o halde…kalpmetre icad etmek gerekecek öyleyse. kim ne kadar terörist, ne kadar hırsız, ne kadar katil…
    hasılı kelam bir yanda kandili oy için bombalayanlar varsa bir yanda da oy için dur yapma onlar yüreği güzel insanlar diyenler var. çok yazık doğrusu. ne günlere kaldık…

  40. Aman Fehmi abi n’aptın, şimdi yorumcular neler neler diyecekler… ötekilerle aynı dili konuşmaktan başlayarak…

    • Diyorlar zaten Faruk Bey. Bir tanesi bugün burada Sn. Koru’nun solcuların peşine takıldığını söylüyordu. Sizin ve benim gündelik siyaseti yakından takip edemediğimiz açık: HÜDAPAR, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, MHP içinde kalıp parti liderini boşa çıkaran, “MHP tabanının üçte ikisi Erdoğan’a oy vermeyecek!” diyen İstanbul milletvekili Atila Kaya liderliğindeki ülkücüler solcu olmuşlar, haberimiz yok! 🙂

      • İki hafta bile kalmadı, inşallah 14 gün sonra da gündelik siyasete göre renk değiştirenleri çokça seyrederiz ekranlardan… Ben en büyük hamlenin Kandil olmayacağını düşünüyorum. Daha 1-2 sürprize hazırlıklı olalım derim…

        • Ben de Sn. Erdoğan’ın henüz heybesinden iri turpu çıkarmadığı kuşkusundayım. Emekliye cep harçlığı; zengin çocuklarına bedelli askerlik, Kandil operasyonu. . . Bunlar durumunu biraz düzeltmesini sağlamıştır, ama riski bertaraf etmesini sağlamış mıdır, bilemem. Turpların en irisini ben de merak ediyorum doğrusu.

  41. Fehmi koru kendi yaptığı yoruma kendisinin inandığını düşünmüyorum. Realiteyi değil umutlarını yazarak kamuoyunu etkileme gayreti içine girdiğini düşünüyorum. Ama boşuna yormayın kedinizi bu Millet kendisine hizmet edeni unutmaz. Vefalıdır.

  42. Sn Koru seçim tarihi yaklaştıkça Erdoğan
    muhalifliğin epey zirve yaptı.
    Bir zamanlar sıkça eleştirdiğin
    sosyolog yazarın konumundasınız.
    Bu ülkenin sosyal siyasi dinamiklerinden
    bihaber durumdasınız.
    Solcu takımıyla aynı kulvarda koşmaya
    devam edin..!

  43. Kandil bölücü terör örgütünün önemli bir merkezi. Buraya yapılacak operasyon açık kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre Mart ayı ortasında başladı ve takip edenler bilir, adım adım planlı bir şekilde gidiyor. O tarihte seçimle ilgili hiçbir belirti yoktu. Son 2-3 aydır kuzey ırakdan gelen şehit haberlerinin sebebi de başlayan bu operasyondu.
    İyi bir gazeteci olarak bunu kesinlikle bilen yazarımız bile, sanki Kandil operasyonu kararı geçen hafta alınmış gibi bir tavır sergiliyor. Bugün artık Kandile girmekten bahsediliyorsa 3aydır belli bir plana göre sürdürülen ve gerekli yolların, saha hakimiyeti için gerekli üslerin adım adım tamamlanarak, hedefe yönelmeye hazır hale gelinmesidir. Hatırlanacağı gibi Fırat kalkanı ve Zeytindalı harekatları da başlangıçta yapılan plana uygun olarak adım adım ve belli bir sakinlikle icra edilmiş ve başarılmıştı. Bu sefer de öyle olacağını umuyor ve bekliyoruz.
    Muhalefet yine yanlış bir tavırla daha öncekilere karşı çıktığı gibi siyasi amaç var süsü vererek operasyona açıkça karşı çıkıyor.
    Ben bugün yarın seçime endeksli ve gösteri amaçlı bir operasyon beklemiyorum. Ama Kandile yönelik bu söylemin önceki harekatlarda olduğu gibi bir müddet psikolojik harp amacıyla sürdürüleceğini, düşmana korku vererek çözülmesinin, hata yapmasının, hareketlenmesinin amaçlandığını düşünüyorum. En son Afrinde bu taktik başarılı olarak uygulandı ve sonuç alındı.
    Maalesef muhalefet bütün konularda olduğu gibi dış politika ve askeri ülke meselelerini de politikasına alet etmiş ve karşıtlık eksenine getirmiş durumda.
    Belki operasyon hemen olmayacak ama bu karşıtlığın bu kadar açık ve fütursuz olarak yapılmasının vatandaşın kararına ve dolayısıyla seçim sonucuna etki edeceği kesindir.

  44. Yazının başından sonuna kadar kendisini hissettiren Churchill’in yaşadığının Erdoğan’ın da başına gelmesi temenniniz için diyebileceğim: Allah’tan ümit kesilmez.

Yoruma kapalı.