Kılıçdaroğlu’nun fanilası.. İlticacı NATO subayları.. Washington Post ne yazmış öyle..

1
Reklam

Ev rahatlığında nasıl bir giysiyi tercih ediyorsunuz?

Genç yaşta kaybettiğimiz Yavuz Gökmen pijamayı yatak odası dışında giymeyenlerdendi; bir gün, bana, “Bizim çocuklar beni bir tek gün bile yatak odası kıyafetimle görmemişlerdir” demişti.

Ona yakışan da buydu.

Yine de Yavuz’un ülkede çok küçük bir azınlığı temsil ettiği kanaatindeyim.

Zaten pek çok insanımız geçmişte tercih edilen çizgili pijamaları giymiyor artık.

Mevsimlerden yaz ise, altta şort, üstte tişört.. kış ise, bunların soğuğa karşı da koruyacağı düşünülen pamuklu mukabilleri.. sadece yatarken değil ev içinde de aynı giysilerle dolaşılıyor.

Eskiden, en az 100 yıl önceye kadar, erkekler entariye benzeyen bir gecelik kıyafetle yatağa girerlerdi.

Zaman içerisinde tercihler ve uygulamalar da değişiyor.

Reklam
Ya fanila?

Kemal Kılıçdaroğlu birkaç yağmurlu gün dışında genellikle sıcak bir havada yürüdü Ankara’dan İstanbul’a. Yürüyüşe mola verdiği ve kızıyla nevale paylaştığı sırada çekilmiş fotoğrafı bu yüzden beni şaşırttı.

Acaba fanilalı fotoğraf siyasi açıdan aleyhte bir görüntü mü?

Partisine oy veren bazılarının o fotoğraftan hiç hoşlanmadığını biliyorum.

Banal bulmuşlar, CHP lideri sıfatını taşıyan birine yakıştırmamışlar.

Henüz dillendiren biri çıkmadı, ama ‘Asteriks’ resimli romanlarında ve filmlerindeki tiplerle benzeştiğini ileri sürecekler bile çıkabilir.

Lider dediğin iki dirhem bir çekirdek olmalı diye düşünmüşler besbelli.

Nitekim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, görüntüden hoşlanmamış CHP’lilerin hislerine hitap ederek, “Atatürk’ün fanilalı fotoğrafı var mı?” diye soruverdi.

Varmış. Hem de denize girerken mayosu üzerine fanila giymiş Atatürk.

Reklam

Kılıçdaroğlu’nun fanilalı görüntüsünden hoşlanmayan CHP’liler rahatlamış.

Hem liderleri Atatürk ile mukayese edildiği için.. hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyu ele alma ihtiyacı duymasından…

Fanilalı lider fotoğrafı ile ardından sökün eden tartışma ülkemizdeki siyasetin bütün özelliklerini yansıtıyor.

***

İlticacı subaylar yurtdışında faal

Hain darbe girişimi sırasında yurtdışında görevli bazı subayların, “Ülkeye dönün” talimatı geldiğinde, talimata uymak yerine, Avrupa ülkelerinden birine iltica ettiğini biliyordum.

Sizler de biliyorsunuzdur; çünkü Almanya ile aramızdaki soğuklukta en büyük sebep o ülkeye iltica etmiş subaylar konusudur. Türkiye “Onları iade et” diyor, Almanlar “Yargımız bağımsız” red cevabını veriyor.

Bunların bulundukları ülkelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümeti aleyhine propaganda yaptıklarını işitip duruyordum.

İşitiyordum, ama neler yaptıklarından habersizdim.

Önceki gün, Yeni Şafak’ta yazan Bülent Orakoğlu’nun yazısı gözümü açmaya yaradı.

İçlerinden biri, kendisine ‘tasfiye edilmiş NATO subayı’ sıfatının İngilizcesini isim olarak seçmiş olan bir mülteci subay, açtığı internet sitesinde, Batı’ya dönük propaganda faaliyeti yürütüyormuş.

Yeni Şafak yazarının paylaştığı bilgileri kullanarak o siteye hiçbir engelle karşılaşmadan ulaştım ve yazarın sözünü ettiği propaganda ürünlerine göz attım.

‘Ürün’ dediğim için basit bir şeyler sanmayın; tam tersine, en göze çarpan ürün ‘darbe’yle ilgili 138 sayfalık bir rapor. Onu yine aleyhte propaganda amaçlı başka raporlar ve değiniler destekliyor.

Hepsi aynı internet sitesinde.

Raporların hem Türkçesi var, hem de İngilizcesi…

Orakoğlu dikkati çekmeseydi, “İltica eden subaylar aleyhte propaganda yapıyorlar” söylemi benim için bir süre daha havada kalacaktı.

Gerçekten aleyhte propaganda yaptıklarını şimdi biliyorum.

Şimdi merakım şu:

Acaba ‘15 Temmuz darbe girişimi’nin haince bir demokrasiye müdahale olduğu tezine inanmayan Batı ülkelerini kınayan devletin birimleri de bu raporlardan haberdar mıdır?

Haberdarlarsa, o ‘rapor’ görüntülü propaganda malzemelerini çürütmek için herhangi bir çaba gösterilmekte midir?

*** 

Washington Post “Türkiye’de demokrasi öldü” derse..

OCAKmedya internet gazetemizin yazarlarından Mustafa Kalabalık son yazısında bazı satırlarını aktarmasa o makale dikkatimden kaçacaktı.

Meğer ABD başkentinde çıkan ve yönetime yakın bilinen (sahibi Amazon satış sitesinin de patronu olan Jeff Bezos’tur) Washington Post gazetesinde, uzmanlık alanına Türkiye de giren bir yazar, ülkemiz siyaseti hakkında akıl almaz iddialar ortaya atmış.

En iyisi o yazıdan alıntılayayım:

“Bazı haberlerde ve Cumhuriyet gazetesinde, Washington Post gazetesinin “Türkiye kaosa girebilir” başlıklı analizlerine dair değerlendirmeler yapıldı geçen hafta.

Türkiye uzmanı Nicholas Danforth tarafından yayınlandığı belirtilen analizde; “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her zamankinden güçlü görünse de Türkiye’nin şiddet ve kaos sarmalına girebileceğini“ öne sürdüğü ele alındı.

“Türkiye’de demokrasi öldü ve Tayyip Erdoğan her zamankinden daha çok kontrole sahip” görüşlerine yer verilen makalede, geleceğe ilişkin karanlık öngörülerde bulunuldu:

“…Erdoğan’ın demokratik mirası aşındırması ve parlamenter demokrasiye yönelik devam eden saldırılarıyla birleşince, Türkiye önümüzdeki yıl karşılaşması muhtemel şoklara hazırlıksız yakalanacaktır. Eğer ülkedeki durum kontrolden çıkarsa, sonuç; demokrasinin geri dönmesi değil, şiddet ve kaos sarmalı olabilir.”

Danforth; “Erdoğan’ın sivil çatışma ihtimaline karşı iyi silahlandırılmış ve kendisine çok sadık yeni başka örgütlenmeler üzerinde çalıştığını” da öne sürdü.

“Hükümetin polis özel kuvvetlerini ve istihbarat servisini orduyla bir çatışma ihtimaline karşı daha fazla silahlandırdığını vurgularken, “Erdoğan, aynı zamanda sivil yurttaşları silahlandırıp örgütleyerek 2013’teki gibi yaygın protesto ihtimaline karşı bunları kullanmaya hazırlanıyor” ifadesine yer verdi…”

ABD’deki karar-vericiler Washington Post’ta çıkan bu ve benzeri yazıları okuyarak güne başlıyorlar.

Benim dikkatimden kaçtıysa.. ülkeyi yönetenler de fark etmemiştir düşüncesiyle.. Mustafa Kalabalık’ın yazısından buraya aktarmış oldum.

ΩΩΩΩ

Reklam

1 Yorum

  1. Soru işaretleri,beyinlerde çengel oluyor.İçerde,cevapsız kalan sorular sorular,müphem konular,çelişkiler yumağı
    dolaşık,karışık dururken,dışarısı daha bir puslu..daha geniş hürriyet,hukuk ortamında,sorular derin..Böyle olunca da kanaat menfi yönde yoğunlaşıyor.”138 sayfa”lar,gerçeklerin ikna edici delil ve metotlarlaçöpeatılmazsa
    Bu süreç daha da mesafe alabilir.”Adalet-atlet”ironisi arasında,Kemal KIlıçtaroğlu,15 Temmuz dosyalarına Adalet Bakanlığının elinin uzanarak,Akıncı dava dosyasında “üç bölümlük” bir ayıklama,çıkarma yapıldığını iddia edişi kafaları iyice karıştırdı.
    15 Temmuz gizemli bir tarih..Bilinenler kadar,bilinmeyenler de olduğu israrla iddia ediliyor.

Yoruma kapalı.