Mustafa Kemal’in askeri kim, yoldaşı kim? CHP nasıl bir parti?

15
Reklam

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkan seçildiği ve büyük ihtimalle birlikte çalışacağı Parti Meclisi (PM) üyelerinin çoğunu da kendisinin belirlediği CHP’nin bir olağan kurultayını daha geride bıraktık.

Eskiden olsa, benim de her gün bakma ihtiyacı duyduğum gazetelerde kendilerini siyaseten CHP’ye yakın hisseden kalemler aracılığıyla kurultaya giden süreci izleyebilir, partinin sonrasında benimseyeceği yolu da yine aynı meslektaşlardan öğrenebilirdik.

Kaç gündür şaşkınları oynuyorum: Konu daha çok CHP’ye uzak gazetecilerin ilgi odağında; CHP’ye yakın olduğunu bildiklerim kurultayı es geçen yazılarla idare ettiler…

Öylelerinin medyada sayılarının da azaldığı anlaşılıyor.

Askeri mi, yoldaşı mı?

Bir süredir CHP içerisinde ciddi tartışmalara yol açmış bir sloganın kurultaya nasıl yansıdığını öğrenmem bu sebeple mümkün olamadı.

Acaba “Mustafa Kemal’ın askerleriyiz” sloganı mı atıldı kurultayda, yoksa “Mustafa Kemal’in yoldaşlarıyız” sloganı mı?

Dışarıdan bakanlar bu iki slogan arasında pek bir fark görmeyebilir. Sonuçta ikisi de aynı kapıya çıkan birer ifade gibi gelebilir. Ancak, ilki seslendirildiğinde, onu seslendirenler kadar CHP’li olan ve bu özellikleriyle önemli illerin başkanlığına seçilenlerden bazıları (İstanbul ve Bursa), bunu ‘faşizan’ bir ifade olarak değerlendiriyor.

“Yoldaşlarıyız” demeyi bu sebeple daha uygun buluyor bazı CHP’liler…

Reklam

Ancak kendilerinin ‘faşizan’ bulduğu sloganı atanlarla aynı partide bulunmayı da sürdürüyorlar.

Bayağı yaman bir çelişki bu.

“CHP’yle olmuyor” diyenler de PM’de

PM’ye aday gösterilen isimler arasında, daha önce partiye şimdilerde hakim olan kadro ve özellikle lider konusunda olumlu düşünmeyenler olduğunu da fark ettim.

Değişik düşüncelerini hakim kadroya karşı ‘10 Aralık’ adıyla yeni bir hareket başlatarak dışa vurmuş birileri de var PM listesinde.

‘10 Aralık Hareketi’ CHP’yi daha solda görmek isteyenlerin başlattığı bir oluşumdu.

Oluşumun kendisine sözcü seçtiği Prof. Burhan Şanatalar yıllar önce (2008) Milliyet’e verdiği mülakatta şunu söylemişti:

Yenilenme ancak bir partinin üst kadrosu bunu yapmaya çok kararlıysa kısa sürede olabilir, ama CHP’de böyle bir olasılık yok. Bu yenilenme CHP içinde gerçekleşebilecek bir yenilenme değil. Sol için yeni bir sayfa ancak CHP dışında açılabilir (..) Partinin işleyiş kuralları böyle bir dönüşüme asla izin vermiyor.”

Hareket, “Kürt meselesinde, Alevi meselesinde, kadın meselesinde, parti içi demokrasi konusunda geçmişe ve bugünkü CHP’ye göre çok daha geniş açılı” bir dönüşümü savunuyor ve bunun da ancak CHP dışında bir sol anlayışı yansıtacak yeni bir partide gerçekleşebileceği inancıyla bu yolda bir arayışı başlatıyordu.

Reklam

Sonuç?

Prof. Şenatalar bugün Kılıçdaroğlu kontenjanından PM üyesi. İlk kez de değil, 2012 kurultayından beri PM’de.

CHP değişti ve kendini Hareketi başlatanlara sevimli gösterecek bir biçime kavuştuğu için mi?

Farklı renk, ses ve eğilimler yok, çatı var

Türk siyasi hayatına en büyük zararı, 12 Eylül (1980) darbesini yapan kadronun, sivil siyasetin önünü açtıkları zaman sisteme yüzde 10’luk bir baraj kilidi koymakla verdiklerine inanıyorum.

“Temsilde adalet, yönetimde istikrar” dengesini bozdukları ve istikrarı adaletin önüne koydukları için…

Bu yolla koalisyonlar devrinin sona erdirilip güçlü iktidarlara yol açılacağını düşünmüşlerdi; Türkiye o düşünce yüzünden en değerli yıllarını (1991-2002) koalisyonlarla heba etmek zorunda kaldı.

Daha da önemlisi, siyaset arenasında farklı renk, ses ve eğilimlerin varlık gösterememesi sonucunu doğurdu seçim barajı.

Farklı düşünenler kendileri birlikte kuracakları bir partide buluşacakları yerde, yüzde 10 barajını aşıp Meclis’e giremeyecekleri soğuk gerçeği yüzünden, benimsemedikleri çatı partilere doluştular.

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenler ile “Mustafa Kemal’in yoldaşlarıyız” diyenler bugün CHP’de birlikte siyaset yapıyor; ikinci slogana sahip çıkanlar birinci sloganı atanlara ‘faşist’ gözüyle baktıkları halde…

“CHP’yle olmuyor” görüşüyle yola çıkıp daha solda bir parti için hareketlenenler de, sonunda kapağı CHP’ye atıyor…

Gerçek bir ‘sol’ parti yine aynı sebeple halkın karşısına çıkamıyor.

Yalnız CHP için söz konusu değil bu durum, ‘sağ’ kesimden oy alan partiler için de söz konusu.

‘İYİ Parti’ kurulana kadar, şimdi onun içerisinde yer alan siyasilerin bir bölümü MHP’deydiler. İYİ Parti içinde başka ‘sağ’ partilerde siyasete başlamış isimler de var.

Geçen yıl yapılan referandum sonrasında girilen ‘cumhur-başkanlık sistemi’nin ‘yüzde 50+1’ zorlaması yüzünden, günümüzde baraj daha da yükselmiş ve bu durum partiler ittifakını zorunlu hale getirmiş oldu. O yüzden, ileride, yalnızca iki partili bir sistemin bizi beklediğini düşünebiliriz.

Bütünüyle farklı renk ve eğilimlerin siyasi alanda kaybolduğu bir ülke haline gelebiliriz.

Doğru bir şey mi bu?

Hiç sanmıyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

15 YORUMLAR

  1. sanırım hepimiz çok partili, farklı fikirlerin temsil edildiği demokrasinin iyi işletildiği bir meclis isteriz değil mi… kim istemez…% 10 barajının düşürülmesini değil kaldırılmasını isterim ama…..
    hdp nin mecliste yer almasını da istemiştik. türkiye partisi olmasını da, silahların susup siyasetin konuşmasını da desteklemiştik. patlayan bombalara sessiz kaldılar, hatta bagajlarda silah taşıdılar, özerklik ayrılık bölünmeyi açık açık dile getirdiler öyle değil mi…
    chp ise bambaşka bir hikaye. selin s. böke bir tv programında nuh nebiden kalmış sol fikirlerini açıklarken soru döndü dolaştı pyd terör örgütü müdür meselesine geldi…sabık sözcünün cevabı şöyle ki ellerinde ypg nin terör örgütü olduğuna dair istihbari bilgi yokmuş, bilgisi yoksa terör örgütü de diyemezmiş tabii. cehalet gerçekte çok acı bir şey, insanı düşürdüğü hallere bak derdim ama bütün dünyanın bildiği bir şeyi bilmiyor olabilir mi, reyhanlıya kilise operasyon öncesi düşen topları şampanya patlağı sanıyor olabilir mi…olamaz elbette. cehaletin de sınırları var…o halde sormamız gerekmiyor mu kafalarının ardındaki ajanda da ne var….istanbul il başkanı ile fikirleri örtüşüyormuş. pkk ile mücadele de “devlet katil değil seri -katil” diyen il başkanı ile. hükümeti hedef alacak yerde devleti hedef almak dil sürçmesi mi…değil bence. bu seviye de bu hata olmaz. bu örgütler 40 yıldır var ve hedefleri akp hükümeti değil… bazılarının sorunu da akp hükümeti ile değil her ne kadar öyleymiş gibi gözükse de…
    hükümete yönelik saldırıları konu bazında tartışalım hep beraber savunalım hep beraber eleştirelim sonuçta gelir ve giderler. ama devlet hepimizin devleti birlik beraberlik hepimizin meselesi. suriye bize vatansız kalmanın ne demek olduğunu göstermedi mi…sokağa çağırmanın neye mal olduğunu…özellikle bizim gibi farklı etnik grupları barındıran ülkelerde. o halde hdp ve chp bizi neden sürekli sokağa çağırıyorlar…muhalif olmak elbette anlaşılabilir kabul edilebilir ama hükümetler partiler üstü bazı konular muhalefetle izah edilemez. itirazımız zaten burada başlıyor. kişileri burda hedef alıyoruz. partileri burda eleştiriyoruz.
    eğitime ekonomiye tarıma hayat pahallılığına yönelik eleştirileri hep beraber destekleyelim, haksız yargılamaları hep beraber savunalım, ama el insaf batıya hizmet edenleri, terör örgütlerinin değirmenlerine su taşıyanları da içimizde demokrasi aşkı uğruna barındırmayalım…

    • Kim Batı’ya (BOP) hizmet ediyor, Suriye’de ateşe benzin dökenler mi karşı çıkanlar mı, Salih Müslim’i kırmızı halıyla karşılayanlar mı bu günleri görüp hükümeti uyaranlar mı?

      • 40 yıl önce Kürdistan haritaları önümüze konmuştu değil mi…
        Salih müslimi uyarmadılar diyemeyiz değil mi…
        Bu günleri görüp uyaranlarla ypg terör örgütü değildir diyenleri kastediyorsanız ortak bir zeminde tartışmamız zor, size çok hitap eden yorumlar var onları okuyun derim benim yorumlarım sizin için zaman kaybı olur…

    • “Batıya hizmet edenleri ve terörün değirmenine su taşıyanları da içimizde demoksasi aşkı uğruna barındırmayalım” şeklinde ifade olunan cümle çok iddialı!
      Bunun yolu nedir?
      Suç işleyenler olursa yargılanır ve kanunun öngördüğü işlem uygulanır.
      En son sözü de milletin serbest iradesi söyler.
      İşte o son söze amasız, fakatsız razı olacakmıyız olmayacakmıyız.
      Bütün mesele bu…

      • Elbette amasız fakatsız razı olacağız. Yeni sistem tam da bunu sağlayacak…
        Demokrasi bir kalkan olmalı bir havan topu değil.

  2. Nurdan Hanim:

    “Bizim neyimiz Dogru ki” demissiniz…

    –> bence bu Kadar karamsar olmayin… Bizim Türkler olarak dogrularimiz, egrilerimizden coktur.

    Peki Amerikanin neyi dogruki Nurdan Hanim?

    • Taha bey, sayın koru Amerika hakkında yazı yazarsa onları da anlatırım.
      Amerikalı diye bir millet yok. Nasıl adı gibi birkeşik devletler ise halkı de birleşik milletlerden oluşuyor ve kimse kimseden de ústún olmuyor.

      • Anavatanınızı böylesine canla başla savunmanzı takdirle karşılıyorum. Kişi ekmeğini yediği yere ihanet etmemeli.

  3. 2007-2009 yılları arasında İzmir’de kaldım iş gereği. Bir ev arkadaşım vardı . Sol düşüncede biriydi bense aksine Akp taraftarıydım . Bazen aramızda sohbet-tartışma olurdu . Bir gün kendisine dedim ki neden akp yi sevmiyorsun ve CHP yi savunuyorsun . O dönemin tüm sorunlarını söyledi kendi çapında. Bende eğer bunların hepsini akp bir gün yerine getirir ve CHP o zaman karşı çıkarsa oyunu akp ye verirmisin dedim … yıllar geçti … geçen yıl telefonla konuştuk ve o konuşmamızı sordum .. evet haklısın senin CHP li benimde akp li olmam lazım dedi. Çünkü o zaman CHP nin tüm savunduklarını şu an akp savunuyor . Ama ben CHP – akp veya başka herhangi bir partiye oyumu vermem. Oyumu alacak parti bu vatanın kollarında büyümüş yetişmiş olgunluğa erişmiş olmalı . 2 kez oy verdiğimi de zaman kaybı gördüm. Nurdan hanıma tebrikler . Yorumlarını sürekli okuyoruz

    • Teşekkürler.
      Esas tebrik edilecek yorum sizin yorumunuz, kırk sayfa değerinde bir yaziyi kısa ve öz anlatmış sınız,ellerinize sağlık.

  4. “Doğru bir şey mi bu?”
    Bizim neyimiz doğru ki bu doğru olsun.
    Aslında CHP’nin değişmesine ne gerek var.
    Túrkiye’de 3 veya 4 kez iktidarda kalanlar zaten CHPleşiyorlar hatta bu CHPleşme CHP nin kendisinden daha fanatik olarak gerçekleşiyor.
    Örnek CHP’nin şöylemlerini “faşist” gibi lakaplar takarak siyaset yapıyorlar.
    Sonradan CHP leşenler tehditler ve meydan okumaların yanısıra, ulan sen de kim oluyorsun, sen benim emrimde çalışan bir memurdun, terörist, vatan haini sen benim muhatabım olacak adam mısın gibi kapağı açılmamış küfürler eşliğinde 80 milyonluk bir ülkeyi temsil ediyorlar. Bu lafları sayarken taraftarları onları elleri şişinceye kadar alkışlıyor.
    Fehmi bey, Türkiye’de siyaset dilini kullana bir CHP var, o da değişirse halimiz ne olur?
    Hiç değilse CHP liler kendinden olmayanı vatan haini terörist ilan etmiyorlar daha kibarlar.
    Bırakalım öyle de kalsınlar.

Yoruma kapalı.