Seçimler için fazla beklemeyeceksiniz; uzmanı böyle söylüyor

21
Reklam

AK Parti yıl sonuna doğru planlanmış olağan kongresini Haziran ayına çekti ve böylece erken seçim için en son şartı da yerine getirmiş oldu.

Hem de, parti sözcülerinin ‘‘Erken seçim mi, asla!’’ açıklamaları eşliğinde…

Muhalefet cephesini apansız ve tabii hazırlıksız yakalamak için böyle yapmaları gerekiyor. Yani ‘‘Asla’’ diye diye ülkeyi birden ilan ediliverecek bir erken seçime götürecekler…

Nasıl olacak bu?

Sorunun cevabını AK Parti’ye de kamuoyu araştırması hizmeti veren ANAR kurumunun başındaki Dr. İbrahim Uslu şöyle veriyor:

‘‘MHP’nin yaz başına doğru artık gelin bu nişanlılık sürecini bitirelim ve resmen bu ittifakı oluşturalım şeklinde bir öneriyle geleceğini düşünüyorum. MHP, parlamentonun artık misyonunu tamamladığını, yeni dönemin bir an önce başlaması gerektiğini söyleyip erken seçim talep edebilir.’’

Uslu’ya göre, seçim tarihinin erkene —o 3. Havaalanının açılması sonrası bir tarihi, Kasım ayını uygun görüyor— alınması, AK Parti’nin hesaplarına zamanında yapılacak bir seçimden çok daha uygun; erken seçim ‘cumhur ittifakı’nda AK Parti’nin ortağı olan MHP için ise elzem.

ANAR başkanıyla Yörünge dergisinden Mürselin Tan’ın yaptığı kapsamlı mülakatı OcakMedya sitemizin seçilmiş yazılar bölümünde okuyabilirsiniz.

Okuduğunuzda deneyimli araştırmacının erken veya zamanında yapılacak seçimlerin kimsenin çantasında keklik görmediğini anlayacaksınız.

Reklam

Ya iki partili başkanlık sistemi, ya kuvvetler ayrılığı ilkesi ile yeniden parlamenter sistem
Bütün partiler açısından —hatta ülke için de— olağanüstü kritik bir dönemde, olağanüstü önemde üç seçim yaşanacak.

AK Parti’nin hesapları tutar ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçim halkın 16 yıldır sürekli yenilediği yönetme yetkisini pekiştirecek bir sonuç verirse, Türkiye sadece başkanlık sistemine geçmiş olmayacak, bir sonraki seçimde sözü edilmeye değer sadece iki partinin kaldığı bir ülke haline de dönüşecek.

HDP barajı aşsa bile onun üzerindeki baskıların kolayca ortadan kalkmayacağı bir döneme girileceği neredeyse kesin.

İYİ Parti barajı aşabilecek

‘‘Çantada keklik değil’’ dememin sebepleri var.

En önemli sebep, yeni kurulmuş bir parti olmasına rağmen Meral Akşener’in başında olduğu İYİ Parti’nin barajı aşma ihtimalinin güçlendiği gerçeği…

İYİ Parti bu hafta sonu Ankara’da büyük kongresini yaptı; eğer siyasetle bir partiyle irtibatlı olacak kadar ilgili değilseniz bunu ilk benden bile duyuyor olabilirsiniz. ‘Merkez medya’ halini alan AK Parti’nin itibar ettiği basın-yayın organlarında, öncesi, olduğu gün ve sonrasında kongre hakkında haberler yer almadı çünkü.

Genellikle parti kongrelerinden canlı yayın yapmalarına alıştığımız TV kanalları da ‘penguen’ türü programlarla hafta sonunu geçiştirmeyi yeğlediler.

Dr. İbrahim Uslu.. Yörünge dergisinden..

Bu sessizliğe karşılık kongrenin kalabalık, kalabalığın da canlı olduğu anlaşılıyor.
ANAR’ın aylara yayılmış araştırmalarının İYİ Parti’ye dönük sonucunu yine Dr. Uslu mülakatından öğrenebiliyoruz.

Reklam

Okuyalım:

‘‘İYİ Parti barajı aşıyor bizim gördüğümüz. Saadet Partisi gibi partilerle ittifak olursa daha rahat aşacak gibi görünüyor. Kurulduğu günden beri ben hep baraj civarında ölçtüm İYİ Parti’nin oylarını. 9 ile 11 arasında ölçüyorum. Ne bazılarının söylediği gibi öyle %15’ler %20’ler oldu ne de çok aşağılara düştü. (..) Biz hep 9-11 aralığında gördük. Hem de birbiriyle de tutarlı ölçtüğümüz için bulduğumuz sonuçlara güveniyoruz. Eğer dalgalanmalar olsaydı kendimizden şüphe ederdik, ama dalgalanma yok.’’

Medya desteği bulunmayan yeni bir parti halkın yüzde 10’dan fazlasının kendisine oy verecek kadar yakın ilgisine mazhar olabilir mi?

Bu sorunun cevabını AK Parti’nin kurucu kadrosu iyi bilir; bilirler, çünkü 2000 yılında kurulan parti 2002 erken seçimine gidilirken tam bir medya ambargosuna muhataptı. Kendisini destekleyen tek bir gazete (Yeni Şafak) ile tek bir TV kanalı (Kanal 7) dışında diğer gazeteler ile kanallar tarafından görmezden geliniyordu.

O seçimde ipi medyanın görmezden geldiği AK Parti göğüsleyerek iktidara geçmeyi başardı.
Medya desteğine sahip olan diğer partiler hem bu başarıyı seyrettiler, hem de CHP dışındakilerin hepsi baraja takılarak Meclis’e temsilci sokamadılar.

Medya değil, internet medyası devri

Pek az konuşulan, ancak ilgili herkesin zihninde yer tutan bir konuya değinip geçeyim: Bu seçimler aslında ‘medya’ odaklı değil ‘sosyal medya’ odaklı olacak. ‘İnternet medyası’ kendini ‘merkez’ gören medyadan daha etkin bir rol üstlenecek.

ABD ve Avrupa’daki son seçimlerde yaşandığı gibi…

Buna hazırlıklı olan partiler farkı ortaya koyacaklar.

Erken seçime hazır olun derim. İbrahim Uslu hesaplayıp cumhurbaşkanı ve genel seçimler için Kasım ayını bulmuş, benim hesabım ise Eylül-Ekim ayları…
ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. AKP göreve büyük umutlarla (ve dualarla) başladı, bir partinin iş başına gelebileceği en şanslı bir dönemde geldi. Dinden uzak seküler statüko bir kaşık suda boğmak istemedi degil. Haklı olarak müdafaya çekildi ve olabildiğince mücadele etti. Bu dönemde seçmenlerin çoğu başarısı için büyük destek verdi. Kalkınma konusunda hiç mi başarılı olmadı. Tabiki oldu, yönetime talip her partiden beklenen bir şeydi bu. Ancak daha sonra eski kötü huy/alışkanlıkların gayri ihtiyari dürtüsünden olsa gerek, güven sarsıcı hareketlere tenezzül edildi. Buna iftira diyenler somut belgeler göstererek ikna edici olmalı. Ülkeyi yöneten siyasileri ve belli odakların başı çektiği kirli bir rekabet ortamında, kronik bir zafiyet olduğu biliniyorsa tabiiki nefsi bir mücadeleye girmiş başka birileri tarafından aleyhinde kullanılacaktı, içerde ve dışarda (çok ortaklı Tufa/Kumpas olayı!). Önemli bir kesim açısından, AKP kendisinden beklendiği kadar BÜYÜK BiR PARTİ OLAMADI. Sn. Karagülle’nin AK Parti ülkeyi uçuruma götürüyor direksiyonu kırmazsa vay halimize türü bir ifadesinden de bu anlaşılıyor. http://u0i.626.myftpupload.com/ak-parti-ve-saadet-partisi-ataktalar-iyi-parti-de-calisiyor-ya-chp/

    Hesap verebilirlik bir dünya standardıdır. Buna ulaşamadı, içinden daha genç ve donanımlı bir lider çıkarılabilmiş de değil. Bu da geri kalmış bir DiNdarlık/sekülerlik kültürü ve eğitim seviyesinin, ülkenin kendine has zinde/dinamik sistemini geliştirememiş olmasıyla ilgili. İngiltere siyasi bir kriz yaşandığında (sistemin iman tazelemesini andırır bir biçimde) yerine hemen bir “Cameron” çıkarıveriyor. Aynı şekilde, Fransa bir Macron çıkarabiliyor. Bu iki ülkenin dışında bu kalitede genç ve yetenekli siyasileri çıkarabilmiş başka örnekler de var. Bu Avrupa ülkeleri Osmanlı emsali ülkelerdi. Nasıl oldu da onlardan fersah fersah geri kalabildik?

  2. Yapılacak bir seçimin eşitler arasında bir seçim olmayacağı aşikar.
    Devletin bütün olanaklarını arkasına almış, %90 medya desteğine sahip bir AKP ye karşı muhalefetin elindeki tek kozu AKP nin başarısızlığı.
    Enflasyon %20 leri faizler %30 ları aşmadığı sürece AKP nin şansı devam ediyor.
    Üstelik karşısında blok halinde bir muhalefet de yok.
    Ekonomideki kötüye gidiş devam ederse AKP nin kaybetme ihtimali de artacaktır.
    Zaten AKP de durumun farkında ve işler daha da kötüye gitmeden bir seçim yapmak isteyecektir.
    Afrin harekatının da nimetlerinden de bir an önce istifade etmek isteyecektir.
    Sanatçılarla filan askere destek diyerek yaptıkları şovlar ne kadar oya dönüşecek hep birlikte göreceğiz.
    Bu arada şovlarında söyledikleri “yaylalar” türküsü 2012 de TSK tarafından yasaklanmış.
    Yalnız şurası biline ki parlamanter sisteme tekrar geri dönüş için bu seçim son şanstır.
    2018 ya da 2019 seçimleri köprüden önceki son çıkıştır.
    Yarın, bundan sonraki hayatınızın ilk günüdür.
    Lütfen değerini bilin.

    • Çok merak ederim, parlementer sisteme geri döndüğümüzde ne olacak yahut Cumuhurbaşkanlığı sistemi bize ne kaybettirecek ?

  3. fehmi bey merhaba. hürriyetin satışı ile birlikte, sıcağı sıcağına, hem insanların ayrı haber kaynakları arıyacağını hem de baskının hürriyetten diğer kaynaklara yönleneceğini yazmıştım. Kuşkusuz başka şeyler de yazmıştım. önceki yazımın hepsini tekrar etmiyeceğim. Benim bu yorumumdan birkaç gün sonra, sözcü gazetesi yazarlarından bir tanesi bayi satış rakamlarını vermişti. hürriyette 10 bin civarı azalma olurken sözcüde 9 bin civarı artış olmuş. Bu benim ana akım medyanın satışından sonraki ortaya çıkabileceğini düşündüğüm olgulardan bir tanesi. Diğer bir öngörüm ise baskıların da diğer medyaya yöneleceğiydi. O zamandan beridir sizin okur kitlenizde bir çeşitlilik (yapılan okur yorumlarına göre konuşuyorum) ortaya çıkmaya başladı. hem daha farklı okurlar yorum yazmaya başladı (bu iyi birşey) hem de okurlar arasındaki tartışmalar belirginleşmeye başladı (bu tartışmalar ideolojik tarafgirlik içerse bile iyi birşey diye düşünüyorum). Ancak gördüğüm bir olumsuzluk var ki, (bu yazıyı yazmamın esas nedeni bu olumsuzluk), okur yorumlarında kalitenin düşmesinin yanısıra, hakaret içeren ifadeler de görüyorum. bu çok olumsuz bir durum. ben oda tvye yorum yazamıyorum. akit gazetesine de yazamıyorum. yasak olduğu için değil. öylesine bir ortam var ki yorum yazmanın ordaki olumsuzluğu besliyeceğini düşündüğümden. sizin sitenizin de o hale düşmemesini temenni ediyorum.

    • Hamza Akyol haklı… Ağır ol arkadaş, ha gayret —–> Dış ticaret açığı yüzde 54,2 arttı

  4. Medyada bir çok insanın dilinde İyi parti. Bir önceki Abdüllatif Şener hikayesi. Hatırlayın bir ilimizde il binasını açmaya gittiğinde 1500 araba karşılamıştı da o ilden 1500 oy alamamıştı. Keza CHP nin cumhuriyet mitinglerini de hatırlayın. Evet CHP kurumsal kimliğiyle organizasyon içinde değildi güya fakat bu işin bütün organizatörleri de chp liydi. Ben esnafım işim gereği her gün en az 100 insanla konuşuyor daha fazlasının da aralarındaki sohbete kulak misafiri oluyorum. Çok merak ediyorum bu sizin İyi partiye baraj aşırtacak insanlar nerde yaşıyor ? Ki daha önceki seçimlerde bu gözlemle seçim sonuçlarını çok rahat ve anket şirketlerinden çok daha doğru biçimde bilebilmiştim. Yaşadığım şehir muhafazakar milliyetçi ağırlıklı bir yer ama inanın Hdp bile burda (tabanı az olmasına rağmen) İyi partiden daha çok oy alacak görünüşe göre. Boşuna uğraşıyorsunuz İyi parti tabanın talebi karşılığında oluşmuş bir yapı değil. Yukarıdan (ki içinde çık değerli insanlar olmasına rağmen) aşşağıya bir hareket ve bu hareketlerin Türkiyede hiç bir zaman geniş bir zeminde yer bulabilmesi mümkün değildir. Tespitleriniz çuvallamış olacak. Ve öbür dediğiniz yani bir sonraki seçimde Türkiyede iki buçuk parti kalacağı gerçeği. Koşulsuz doğrudur zaten çok fazla parti olması da kimseye hayır getirmedi. Geçmişe dönüp baktığınızda “şu parti silinip gitmeseydi ülke çok daha iyi durumda olurdu” diyebileceğiniz bir parti var mı ? Bence de ve sizce de yok. Erbakan için söyleyebilirsiniz belki lâkin ömrü vefa etmedi.. Nasip. Bunun dışında hayal görmeye gerek yok. Bunun yerine ak parti üzerinde daha çok durup hataları telfi etmek yoluna gitmekten başka çare yok. Millet ki herkes farklı saiklerle yine ve yine Tayyip Erdoğan’ı başkanlığa taşıyacaktır. Bu saatten sonra umulur ki partisine ihtiyacı olmadığını gören bir Tayyip Erdoğan AKP içindeki çürük elmaları ayıklamayı başarır ve iyi bir iç denetim ve hizmet içi eğitimle parti fertlerini yerel yöneticileri tekrar kuruluş hedeflerine yönlendirebilirse ne âlâ. Yoksa bir sonraki seçime ne Tayyip Erdoğan ne Ak parti kalır. Kalmadığı gibi de Türkiyenin önümüzdeki onlarca yılı da heba olur.

    • Şerif Bey esnaf olduğunuzu belirtmişsiniz. Bu size halkın nabzını sokakta rahat tutabildiğinizi gösteriyor.

      Ancak kanaatlerini size belirten 100 kişiden kaçının fikirlerini özgürce savunabildiğini düşünüyorsunuz ?

      Halk sokakta mevcut iktidarın uygulamalarını sesli şekilde onaylıyor olabilir. Ama bu halkın önüne sandık geldiğinde sürpriz yapmayı da sever. Bu yüzden Türkiye seçimlerde her daim sürprizler yapmıştır.

      İhmal edilmemesi ve dikkatle takip edilmesi gereken beyaz yakalıların, oy davranışları gelecek seçimlere damgasını vuracaktır.

      • Tanklarin karsisina dikilmekten korkmayan halk siyasi tercihini aciklamaktan mi korkacak?

      • İnsanların fikirlerini medyada istediği gibi istediği şekilde söyleyemediği doğrudur. Ancak sokaklarda gezerseniz çay ocaklarında kahvelerde vs. yerlerde herkes hatta galiz küfürler dahil her istediğini söyleyenler de ortadadır afedersiniz ama peşlerinde de hafiyler dolaşmamaktadır. Tarafgir görünmek pahasına herkesin sokakta özgürce konuştuğunu söyleyeceğim. Hatta cesur görünmek pahasına düşündüklerinden daha fazlasını bile. Çalıştırdığım 24 kişinin 19 tanesi muhalif görüşte hiç kimsenin de onlara müdahale ettiği yok. Bir baskının hissedildiğini yadsıyamayız elbette. Ben meydanlarda söylenenlerden sözetmiyorum. Kişiler arasındaki sohbetlerden bahsediyorum. Muhalefet yok diyorsunuz o halde gidin memur-sen in afişlerini okuyun gördüğümde ben bile şaşırmıştım ki daha dün sabah valiliğin içinde gördüm. Haklarında işlem yapıldığını da görmedim duymadım. Üstüne üstlük söylemeliyim ki bazı gazetecilerin dava edilmiş olmaları kaçmış olmaları konusunda da milletin yine önemli bir bölümü ki burda ben de dahilim buna haksız olduğunu düşünmüyorum. Özetle sokak devletin Bekâsının şu gün itibarıyla Tayyip Erdoğan ın liderliğinde yüceleceğine inanıyor. Bunun doğruluğunu zaman gösterecek yahut yanlışlığını. Ancak realite o ki çoğunluğun düşüncesi bu yönde. Bu tartışılacak bir mevzuu değil sağlamasını ancak zaman yapacak. Kasdettiğim şey şudur ki umut diye sunulanlar Chp, Hdp, İyi parti, Saadet günümüzde kemik oyları dışında çok öyle taraftar bulabilen konular değil zaten kendilerinin de ciddiye alınacak böyle iddiaları yok çünkü iddialarının altını çözümle planla kendileri de destekleyemiyor. Altı boş söylemlerle de ancak buraya kadar işte. Medya gazeteci güzellemesiyle olacak işler değil. Keşke ülkemizde proje üreten resdiyeden başka eleştiriden ziyade plan projeler üretip bunları sunabilseler, keşke ülkemizde iktidara alternatif olup iktidarı daha iyiye sevkedecek muhalefet partilerimiz olsa da mevcut hatalar önlenebilmiş olsa.

  5. muhafazakar olarak bilinen bir yazar ‘Tevfik fikreti örneklediğinde ” garip garip şeyler yazıyor” diye düşündüm ama İbrahim uslu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim… o erken seçime işaret ediyorsa bu sefer de ”acaba” diye düşündüm. iktidar erken seçim yok diyor ama topu sayın bahçeliye atar mı??? istediği atmosferi yakaladığını düşünürse neden olmasın??? fazla masraflı olmasın yeter.
    seçimlerin kimsenin çantasındaki keklik olmamasını umarım bu büyük rahmet olur. en çok akp için, kararsız seçmeni dönüş yapabilir. sonra muhalefet partileri için, daha şevkli çalışabilirler. ve en çok bizler için, yarışan partiler biraz çalışırlar da…
    iyi partinin barajı aşabilmesi ihtimali zor görünse de sevindirici olur bana sorarsanız. saadetin keza. bu partileri mecliste görmeyi hepimiz arzu ederiz sonuçta. onların başarısı demokrasinin başarısı olur, yeter ki onlarda ellerine veriştirilen kasetler üzerinden ya da tutuşturulan belgeler üzerinden bize siyaset yapmasınlar. ana muhalefetin geldiği yer dirilmeyen ölülerden iktidara gelmeyecek oyları ummak.
    akp, iktidara geldiği süreçte bu sitede de zaman zaman tartışıldığı üzere medyanın siyaset üzerindeki yapıcı olmaktan çok uzak ve son derece yıkıcı olan etkisini acı tecrübeler yaşayarak deneyimlediği için, iktidara gelince medya yapılanmasına ağırlık verdi ve taraf medya ile ana akım medyayı dengeledi. artık eskisi gibi manşetlerin toplumda bir karşılığı yok, kimse kimseyi deviremiyor, bari satıyorlar…muhalefet neden ağlayacağı yerde kendi medya yapılanmasını yapmaz. trt yi çok izleyen varmış gibi 15 dakika fazla görünmenin pazarlığını yapıyorlar. oysa gezileri finanse eden sermaye, pamuk-yara bandı masrafı yerine biraz medya yapılanmasına bütçe ayırabilirdi…internet medyasında yapılanmak çok zor değil de vizyon istiyor olabilir bir de ne sunacaksınız millete sorunu var. milletin önüne hangi projeleri koyacaksınız sorusu var. bağırıp çağırmaya, birbirini suçlamaya, bu olmamış bu olsa da olmamış demeye ihtiyacımız yok, bilgiye dayalı muhalefete ihtiyacımız var zira yanlışı göstermek için de doğru ya işaret etmek için de önce bilgi gerekir…bilgi ise araştırmak, çalışmak, emek harcamak ister. bu durumda seçim de sıkıntı çıkarabilirsiniz aksi halde iktidarı yine altın tabakta sunarsınız.

    HDP barajı aşsa bile onun üzerindeki baskıların kolayca ortadan kalkmayacağı bir döneme girileceği neredeyse kesin diyor sayın koru. öyle umalım.
    baskı kalktığı an, gözler üzerlerinden kalktığı an adamlar sağa sola silah-bomba taşımaya başlıyorlar.
    iyi bir şey mi bu??
    bence değil…

  6. Patronları olan Terör devletlerinin katliamlarını gözlerden uzak tutmak için Türkiye’ye küfretmeye başlamışlar.

  7. Hesaplar yanlış
    2002 yılında seçimi ordu yaptırdı. 28 Şubat başarısız olunca Milli Görüş’ün ikinci kadrosunu başa getirmek istediler. Halk da buna destek verdi. Ordu hala destekliyor. Bahçeli ordunun isteği ile başkanlık ve ittifak konularında destek veriyor.
    Bugün AK Parti karşısında tek şans Saadet Partisi’nin Adil Düzen’e ve uzaklaştırılan Milli Görüşçülere sahip çıkmasıdır. Bu sayede Türkiye’de iki partili sistem kurulacak olsa bile ikisi de İslamcı olmuş olur. Temel Bey şu anda bu performansı sergilemiyor maalesef.
    Erken seçim olacağını zannetmiyorum. Tam tersine zaman AK Parti lehine işliyor. İyi Parti Sermaye’nin partisi olarak görülüyor. Bahçeli ise ordu tarafında. Halk ordu ile aynı yönde tavır alacaktır.
    2019 seçimlerinde sonuç şimdiden belli. Erdoğan kazanacak, mutlak ekseriyeti zorlayacaklar. Asıl sorun ise kazandıktan sonra ne yapılacağıdır.
    Buna rağmen Türkiye sürprizlerle doludur. Birisi aradan çıkıp sıyrılabilir. Bekleyip göreceğiz.

  8. Muhalefet cephesi seçime ”apansız ve tabii hazırlıksız” iseler korktukları başlarına gelsin de gelsin…
    Şunun şurasında yerel ve genel seçimlere,normal vaktinde yapılacaksa eğer ilkine bir, diğerine ise iki yıldan az bir zaman var ve bu uzun bir zaman sayılmaz ki!

    Tamam, merkez medya iktidara hizmet ediyor; internet medyasına getirilecek kısıtlamalarda muhalefetin aleyhine işleyecek belki..peki bu muhalefet cenahı, örnekleri mevcut ”kapı kapı dolaşma” zahmetine neden katlanmazlar ki? İnsanlara seslerini duyurmanın en etkili yollarından biri bu ve nitekim RP ve devamı niteliğinde olan partiler bu yolla çok iş başardılar.

    İYİ Partinin 9-11 bandında olduğu en iyimser bir tahmin ve seçim sath-ı mailine girildiğinde bu oranın çok ta yukarılara çıkacağının aksine, baraj altı kalma ihtimali bana göre daha yüksek..hem bu, İYİ Partinin (SP ile ittifak halinde olsa bile) barajı aşıp meclise girmiş olması çok bir şeyi değiştirmiş olamayacak ki. Sadece meclise girmiş olur, komisyonlara üye verebilmesi için de meclis grubu oluşturması (20 milletvekili) gerekecek (mevcut duruma göre). Bu bile yeni sistemde hükumeti kurup bakanları istediği gibi atayacak Cumhurbaşkanın (yürütme erki) üzerinde bir etkisi olmayacak. Öyleyse muhalefetin hedefi (onaylamadıkları yeni sistemi) Cumhurbaşkan koltuğunu kapmak olmalıdır.

    Bu konjonktürde Erdoğan ikinci turda seçilmeyi garantilemiş durumdadır. Ama o bu işin birinci turda gerçekleşmesini kesinlikle istemektedir. Seçimin ilk gününde bu işin bitmesini, iki seçimin -Cumhurbaşkan ve milletvekili- sinerjisi içerisinde, parlamento çoğunluğunu olabildiğine yüksek oranda elde etmeyi de istediğinden… Güçlü bir meclis grubuna sahip olamayan Cumhurbaşkanın, mevcut duruma göre eli daha zayıf olacağını bildiğinden.

    Evet; Erdoğan ikinci turda Cumhurbaşkan olacağına yüzde yüz inanıyor..yeni sistem iki partili bir sisteme evrileceğinden, Erdoğan ikinci partinin de CHP olmasını istiyor.

    CHP gibi bir muhalefet partisi ve liderleri Erdoğan’a her zaman kazandırmıştır. Baraj sorunu yaşayan Bahçeli’yi, yaptıklarına karşılık onu yedeğine alıp yeni dönemde meclise taşıyarak ödüllendirecek olan sistem, CHP’yi bundan mahrum bırakır mı?

    Yani Erdoğan, hem kendine, hem yeni meclis grubuna, hem Bahçeli’ye ve hem de Kılıçtaroğlu’na çalışıyor. Yaa!.. Yükü, ağır mı ağır.

    • Hasan Bey Muhalefetin acziyetini iyi bir dille anlatmışsınız. Saadet Partisi ve İyi Partinin kapı kapı dolaşma stratejisinin faydalı olduğundan bahsetmişsiniz ama medyanın gücünü de yadsımamak lazım. Hdp zaten kendi oy bölgelerinde bunu yapıyor ve oy oranı değişmemişe benziyor. Ama chp’nin bu ataletini anlamak mümkün değil. Bir an önce bir aday belirleyip toplumun tepkilerini almaları esastır. Ekonomik göstergeler, İşsizlik rakamları, doların seyri gün geçtikçe gündelik hayatımıza olumsuz yansıyor. Vatandaş olarak bas bas bağırmak fayda etmiyor anlaşılan. Muhalefetin bu tepkileri sahiplenip topluma yansıtması gereklidir. Fehmi Bey’in bir yazısında bahsettiği gibi bush’un clionton’a kaybetmesinin sebebinin ekonomi olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor.

      • Hasan bey kapi kapi dolaşsınlar görüşünüz önceki(2000) yılı veya ondan öncesi için bir sorun yoktu bunu genelde MSP daha sonra AKP li kadınlar yaptí ve başarılıda oldular.
        Şimdi böyle bir şey yapmak şöyle dursun düşüneni dahi teerörist ocu bucu vatan haini ilan eder sülalece hayatlarını karartırlar.Sizcede
        TC Cumhu Başkanının kullandığı dil bu yazdıklarımın delilleri değilmi?
        İftiralarla yönetılen bir ülkenin ne kadargüvenilir olduğu hergün binlerce kişiyi hapislere tiktiklmasından biliyoruz.
        Turkiyeyin idare edenlere önce bir pisikoloğa görünseler iyi olur çünkü onlara kayıtsız şartsiz biyat edenler dahi gerçeklerden korktukları uzağa gitmeye gerek yok bu sitede de göriyoruz.buna birde 2,537000 dirilen õlü seçmenleri eklersek o zaman gel keyfım gel.

      • Selam tarık bey.
        Medyanın gücünü-etkinliğini yadsımıyorum ve fakat medyanın ve ondaki seslerin baskılandığı bir dönemde belki de ülkemize has bir örnek olarak, kapı kapı dolaşıp halkı dinleyen bir siyasi faaliyet RP döneminde yapıldı ve başarılıda olundu.

        Belki yanlış anlaşılıyorumdur, ama seçimlerin her siyasi partimize eşitlik fırsatı sunması gerekir, en azından adil olmak adına..devlet imkanlarından da eşit şekilde faydalanılacak halde.

        Şu sorulabilir: HDP ve varsa diğer bölücü partilerede mi?

        Devlet onlara yasallık atfetmiş ise evet, değilse demokrasi ve hukuk sistemimizi sorgulamamız gerekmez mi?

        Koru’nun ”HDP barajı aşsa bile onun üzerindeki baskıların kolayca ortadan kalkmayacağı bir döneme girileceği neredeyse kesin.” cümlesi aslında durumu özetliyor.

        Madem öyle, kapatın gitsin be kardeşim.
        Aslında , şimdi ülke eskisinden daha rahat, o zaman hepten rahat oluruz.. Kürtler de dahil, hep beraber…
        Olur muyuz acaba?

  9. Prensip olarak vakti geldiğinde olsa daha iyi olur seçimler. Erken olacaksa da olsun, ama tantanasız masrafsız, hile-hurdasiz, gürültüsüz, olaysız olsun seçimler. Ve hayırlı olsun sonuç….

    *****
    Seçimlere endeksli bizde ekonomi..
    Piyasalar açılır diye umutlu millet!
    En büyük paydaş “Çarşı”, gururlu hami
    Kesenin agzini açar, her seçim devlet!

    Elleri rengarenk, partizandır bayraktar
    Hemen herşey yerlerde, diz boyu israf,
    Devletin bütçesinden payını haklar
    Seçimlerin böylesi luzumsuz masraf…..

    Ekonomi süper ya, kimse pek aldırmaz
    İsraf ev masrafa dayalıdır üretim
    Devletimiz büyüktür kimse toz kondurmaz,
    Bütçesini soyanlarla bu millet yetim!…
    ******

  10. Saadet Partisi’nin lideri Temel Karamollaoğlu’nun “Medya padişahınsa, sosyal medya bizimdir” şeklindeki söylemi, yazınızın sonunda belirtiğiniz düşünceyi doğrular nitelikte. Türkiye’de bu konuda yapılan bir araştırma var mı açıkçası merak ediyorum. Sosyal medyanın veya internet medyasının seçimlerde belirleyici olacağını açıklayan araştırma sonuçları hakkında bilgisi olan yorumcular varsa ve bunu paylaşırsa sevinirim.

  11. Fehmi bey internet medyası diyiyosunuz fakat onların da pek sesi cıkmiyor. CHP milletvekil Haluk Pekşen’in mecliste yapmış olduğu “Alo mezarlıktan arıyorum” başlıklı konuşmasını hiçbirisi yazmadı.
    Geçen anayasa seçiminde seçmen kütüklerine kayıtlı 2milyon 537 bin ölü dirilmiş, o dirilenlerden birisi de onun anneannesinin annesi imiş.Adam “on gündür dirilen seçmenleri yüksek seçim kurumuna, ADALET bakanlığına ve diğer yetkililere soruyorum hiç birisi cevap vermiyor” diyordu bir de hiç dünyaya gelmemiş seçmenlere kimlik numarası vermişler. Adamcağız diyiyorki yaho hiç değilse anneannemin annesinin oy kullandığı adresi verin de gidip kendisi ile tanışalım.
    Öğlum bir buçuk ay oluyor nüfustan aile soy ağacını çıkartmış.
    Ben de 2007 de aynısını nüfus idaresinden oğlumu Kanadaya getırmek için kefıl olacaktím onlar benden benim anne, baba ve dede ninileeimin de bilgilerini istemışlerdi o zaman almıştım.
    2007 ile 2018 arasında benim annem ölmeden iki yíl önce boşanmış boşandıktan iki yl sonra bebeği doğduğu gün ölmüş. Doğum yeri de hayatında hiç görmedıği bir köy.
    Dedelerım ve ninelerımde buna benzer yalnışlıklarla dolu. Sanki ölúler nufusa gitmiş ölüm tarihleri ve doğum yerlerini değiştirmişler. O vidiyoyu izleyince o değişikliklerin nedenini daha iyi anladım. Acaba ölmuş anami boşatıp başka köye baba evine diriltip mi gönderdiler. Yeni baba ve annesi kim?
    Allahtan nüfustan o zaman aldığım o kağit daha duruyor.
    Gittiğimde düzeltmek için iyi olur.
    Siyasetcıler milleti o kadar çok kandırmışlarki, doğrunun ne olduğunu unutmuşlar.
    Haluk Pekşen oflu hoca diye bir film izlemiş oflu hoca şunu söylüyormuş.”sandık korkusu Allah korkusunun önüne geçerse. O zaman.
    Ölüler dırilir, hayali seçmen yaratılır.
    Bizde haber niteliği dahı taşimiyan olay
    Hani kendilerine gavur dediğimiz o ülkelerín her hangıbirisinde olsa idi?.
    Yapanlara ne olurdu?

    • Hukumetlerde asker korkusu yerine sandik korkusu olmasi demokrasi havarisi bi insani neden gerer ki?

Yoruma kapalı.