Trump “Gizli dosyaları açıyorum” dedi. Açarsa, bizdeki suikastlar da aydınlanabilir…

5
Kennedy suikasta uğradığı anın hemen öncesinde..
Reklam

“Darısı başımıza” diyerek yazıya başlayayım.

ABD Başkanı Donald Trump, siyaseten sıkıştığını hisssettiği için, seleflerinden suikasta kurban gitmiş John F. Kennedy ile ilgili ‘gizli’ tutulan bütün belgelerin açılması için talimat vereceğini açıkladı.

Trump’ın konuya ilişkin Twiti..

Trump açıklamasına “Hâlâ gelmesini beklediğim bazı bilgilerle irtibatlı olarak” şartını koyduğu için ihtiyatla karşıladığım bir ‘müjde’ bu.

Her ülkenin uzak komşusu olan ABD’de gizli dosyaların açılması bizler için neden ‘müjde’ sayılıyor?

Bu yazıda onu açıklayacağım.

Her ülkede ‘gizli devlet’ oluşturdu ABD, ya kendisinde?

Amerika, İkinci Dünya Savaşı sırasında ilk kez uluslararası istihbarata ve deniz aşırı operasyonlara merak sardı. Savaş sırasında oluşturulan ‘Office of Strategic Services’ (OSS), sonrasında kendisinden ‘Amerikan istihbaratının babası’ diye de söz edilen William J. Donovan tarafından ‘Central Intelligence Agency’ (CIA) haline dönüştürüldü.

Savaş sonrası oluşturulan uluslararası kurumlardan biri olan NATO da ABD öncülüğünde kuruldu. CIA, biraz da İngiliz kuzenleriyle paslaşarak, NATO ülkeleri ile önemli başka Avrupa ülkelerinde (Avusturya, Finlandiya, İsveç ve İsviçre’de), gerektiğinde harekete geçerek ülke yönetimine el koymaya kalkışabilecek güçte birer ‘gizli ordu’ (Gladio) ve bir tür ‘derin devlet’ mekanizması örgütledi.

Örgütün var olduğu pek çok ülkede örtülü operasyonlar düzenlediği biliniyor.

Reklam

Bizde de siyasi suikastlarda, toplumsal olaylarda ve darbelerde “Türk Gladio’su” denilebilecek örgütün parmak izlerine rastlanabiliyor.

Peki, başka ülkelerde ‘örtülü operasyonlar’ yapan bir örgüt var da, kurucu ülke ABD’de benzer bir örgüt ve örtülü operasyonları yok mu?

Sanıyorum, Trump, başına gelenlere bakarak, şu günlerde bu soruyu kendisine soruyor.

Cevabının “Var” olduğu son açıklamasından belli.

‘Kennedy suikastı’, daha ilk günden bazılarının dikkat çektiği üzere, “Amerikan derin devleti” de diyebileceğimiz yapının bir operasyonu olabilir.

John F. Kennedy, eşi de yanında olduğu halde, açık bir otomobilde halkı selamlarken, resmi söyleme göre, Rusya irtibatlı Lee Harvey Oswald tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybetti (22 Kasım 1963).

Suikastı araştırmak üzere Senato tarafından bir yüksek yargıca kurdurulan komisyon —Warren Commission— 888 sayfalık raporunda, “Suikast tek başına hareket eden, askeri eğitim aldıktan sonra Rusya’ya göç etmiş ve orada bir Rus kadınla evlenmiş olan Oswald tarafından işlendi” sonucuna varmıştı.

Warren Raporu tatmin edici bulunmadı.

Reklam

ABD başkanının ABD resmi kurumları tarafından öldürülmüş olabileceği hep konuşuldu.

Yönetmen Oliver Stone, katıldığı yılın hemen bütün Oscar ödüllerine aday gösterilen ve iki ödüle layık görülen filmi ‘JFK’de, Kennedy ölünce anayasa gereği başkanlık koltuğuna oturan yardımcısı Lyndon Johnson’un da suikastta parmağı olabileceğini perdeye yansıttı.

Romanın İngilizcesi..
Ve Türkçe çevirisi..

En ilginç ve bana daha makul gelen tez ise, Amerikalı Don DeLillo’nun Türkçeye de aynı adla çevrilen romanı ‘Libra’da işlediğidir: Küba üzerinden Sovyetler Birliği ile hesaplaşmaya zorlamak için yumuşak davranan Kennedy’i korkutmak amacıyla ve başarısızlığa uğrayacak biçimde planlanmış bir eylem…

“Sağ kalması ve eylemi planlayanların istediği istikamette davranması bekleniyordu” tezini işler romanında DeLillo

Bir başka Amerikalı yazar, James Ellroy, DeLillo’nun tezinden esinlenerek kendi romanını (‘Amerikan Tabloid’) yazmıştır.

Türkiye’de neler olmuştu, hatırlayalım

Bizde de 1990’lara damgasını vurmuş iki suikastın —Bahriye Üçok ile Ahmet Taner Kışlalı’ya ve muhtemelen Uğur Mumcu‘ya da düzenlenen suikastların– ölümle sonuçlanmayacağı düşünülerek sahneye konulduğu kanaatini taşıyorum.

Evet, böylece yazıya “Darısı başımıza” diye başlamaya beni zorlayan noktaya geldik.

Aksoy’dan Kışlalı’ya kadar suikastlar..

Türkiye 1990 yılının ilk ayının son gününde Prof. Muammer Aksoy’la başlayıp 19 Ocak 2007’de Hrant Dink’e düzenlenenle zirveye tırmanan bir dizi suikastla ve en kanlısı Madımak Oteli’nde 33 aydının can vermesine (2 Temmuz 1993) yol açan toplumsal hareketlerle sarsıldı.

Siyasi tarihimizin kara noktaları olan gerçekleşmiş veya planlanma safhasında kalmış darbeleri de bu listeye ekleyebiliriz.

Bunların ne kadarı ‘yerli Gladio’ tarafından sahneye konuldu, bilemiyoruz.

Kütüphanemde onları aydınlatmak amacıyla kurulmuş Meclis komisyonlarının ve Susurluk döneminde görevlendirilmiş kişilerin konuya ilişkin raporları yan yana yer alıyor.

Çok raporlar yazıldı, ama olaylar bizde de aydınlatılmamış olarak duruyor.

ABD’de Kennedy suikastı dosyası üzerindeki ‘gizlilik’ kısıtlamasının kaldırılmasıyla elde edilecek yeni bilgiler, –tabii niyetini duyurarak kendisine yönelik operasyonları durdurmayı amaçlayan Trump istediğini elde eder ve bu yüzden girişiminden vazgeçmezse– bizde de hâlâ üzeri örtük duran benzer operasyonların daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Türkiye’de “Dosyaları açtık, açıyoruz, yanlış yapanları açıklayacağız” diye başlayan süreçler hep yarım kaldı, umutla bekleyenleri hüsrana uğrattı da, o sebeple ihtiyatlı olmak ihtiyacı hissediyorum.

Belki de siyaseten köşeye sıkışan Trump sayesinde durum değişir.

Keşke.

ΩΩΩΩ

Reklam

5 YORUMLAR

  1. Hep dikkatimi çekmiştir,Edoğan neden Muhsin yazıcıoğlu suikastının araştırılması için gereken gayreti göstermiyor gerek kamu oyunda bazen birileri için yaptığı veya söylediği gibi “namus borcu” veya”inlerine girme” söylemleri ile bu suikastı neden ortaya çıkarmıyorlar ,taaa bilmem nereden falanca gizli haberleşme proğramının (yüzbinlerce kişinin kullandığı tespit edilen bu ağ nasıl gizli ise.benim bildiğim gizli olan şey onlar rakamını geçmez.neyse)kaynağına operasyon çekiyorlarda ! bu içeride gerçekleşen şaibeli Merhum Şehit Muhterem Mücahit Muhsin başkanımızın suikastının üzerine neden gitmezler ve unuturlar hiç gündeme almazlar.Gerçi bende neyi soruyorum değilmi bu ülkede herşey unutturulur zaten.sahi birde daha düne kadar Adil Öksüz vardı gündem de değilmi ? şimdi ne oldu ne basında nede iktidarın dilinde yok.

  2. Gizli dosyaları açıyormuş! Palavra. Şu bilgiye mi ulaşacağız: “Kennedy’i Amerikan istihbarat servisleri öldürttü”. Elbette böyle bir bilgiye ulaşamayacağız. Bir yığın uydurulmuş, üretilmiş detaydan başka hiç bir bilgi yer almayacak. Tıpkı wikileaks gibi Amerikan çıkarlarına hizmet eden üretilmiş dosyalar paylaşılacak. Bizdeki yazarların ise yazı yazacağı bir miktar malzeme ortaya çıkacak. Hepsi bu.

  3. S.Karagülle mübalağalı bir şekilde her hadiseyi hemen hemen sermayeye bağlıyor ise de, çok da haksız sayılmaz. Evet, kabul etmek gerekir ki bu VAHŞİ sermaye mevcut olmakla birlikte, tarih boyunca ve bugün de mecburi göç olaylarında şahidi olduğumuz masum, merhamet timsali HAYIRSEVER, hassaten de İslam kökenli (hadi YEŞİL diyelim- yeşilden korkan hayvan olmaz ya) az sayıda da olsa sermaye de var. Hakkını inkar etmemeli.
    Trump’ın böyle bir şeye teşebbüs etmesi için canına susamış olması lazım.
    Dünya hakimiyeti kurmuş sermaye, mesela sırf PETROL yüzünden bir ABD Başkanının suikastle hayatına son vermiştur. Sultan Abdülhamid’e İngiliz düşmanlığının arkasında da Petrolün ağırlığı çoktur.
    Siyasi ve dini mülahazalarla öldürülen ABD Başkanları da mevcuttur.
    Uğur Mumcu Ve Necip Hablemitoğlu cinayetleri de, Batılı Gladio (gizli ordu-gizli devlet) tarafından işlendiği ve gizlendiği kanısını uyandırmıştır. Böyle bir hamle, bu alçaklıkların ortaya çıkarılmasına yardımcı rol oynıyabilir.
    Ancak, Madimak olayını temcid pilavı gibi her vesile ile dile getirip de, onunla ilintili, onun eseri olan Başbağlar cinayetini arka plana atanlara hem kızıyor, hem de bu kişilerin adalet, merhamet ve insanlık anlayışları işte bu, diyorum.
    Darbeleri tüm dünyada ABD’nin tertip ve tahrik ettiğini dünya biliyor.
    Menderes, Özal ve Erbakan’a karşı yapılanlarda kimin tahriki ve desteği var.
    Trump bu beyanının arkasında dursa wiki-liks Belgeleri gibi gözlerin ayrılasını sağlar.
    Peki, ABD’nin bundan ne yararı olur ? O halde, sustururlar adamı.

  4. Demek Trump fena sıkışmış.

    ”ABD’de Kennedy suikastı dosyası üzerindeki ”gizlilik” kısıtlamasının kaldırılmasıyla…” ..sahi, bu ve benzeri dosyaların üzerindeki ”gizlilik” kararı kim/ler tarafından konulur?..Elbette devlet ve ilgili kurumlarınca…

    Her devlet ”beka meselesi” yaşar ve bu mefhumu perde önündeki kurumlar ve kurallar ile çözmeyi pek istemez. Bunun için her devlet teşekkülünde perde gerisinde üst kurul/derin devlet yapılanmaları mevcuttur.. biz de de…

    ABD nasıl ki bugün dünya jandarmalığını yapmakta ve diğer devletlere tahakküm etmekte ise onun derin devleti de, diğer ülkelerin derin yapılanmalarına da tahakküm etmektedir..bunda ”etik” aramak beyhudedir..kaldı ki bu kendi iç meselelerinde bile böyledir.

    Sanır mısınız ki Trump son derece sivil bir çalışmanın ve sivil bir seçimin zaferini elde etmiş olsun. Seçime ramak kala FBI’ın Hilary Clington hakkındaki ifşaatı ona seçimi kaybettirmişti.

    Şimdi Trump buna rağmen, üstelik Kennedy suikastı gizlilik kararı ile gözünün önünde duruyor olduğu halde buna cesaret edebilir mi?
    Bence hayır.
    Ama ABD ”devlet” olarak, kendi geçmişinin kirli kalıntılarını temizlemeye karar vermişse şimdi bunu yapmaya Trump’tan daha iyi bir aktör bulamaz herhalde..hem, o da bir nefes almış olur.

    Buna bakarak, yani ABD’de olacak olan, bizde de gerçekleşir diye düşünüyorsak, ben buna olmaz derim.
    Olmaz, çünkü bu ABD’nin ”beka” meselesi ve o, dünyaya hükümran olmasını bu yöntemle elde ediyor.
    Kendini, kendi kamuoyunda temize çıkarabilir ama iflahını kestiği diğer ülkeler için ”size vaktiyle bunları ben yaşattım” der mi hiç?

    Olacaksa eğer, bu ABD’nin ”dünya jandarmalığından” vazgeçmesi yada bunu ona yaşatacak bir saikle olur. Belki o zaman Cumhuriyet tarihimizin karanlık sayfalarını ”Milli İrade” ampulü ile aydınlatmış oluruz.

    Benim ömrüm buna kifayet eder mi, onu da ben bilemem.

  5. sayın koru, sitenizin bir pencere olması ihtimali vardı. ama hem yorumlara yaklaşımınız hem de ele aldığınız konular ve konuları ele alış şekliniz itibariyle bu ihtimali ortadan kaldırdınız. bu ülkenin demokratikleşme sürecinde hiçbir etkinizin olamayacağını gösterdiniz.

Yoruma kapalı.