"Trump oyuna geldi" diye uyardı CB Erdoğan, ancak Trump gibilerin kulakları uyarılara kapalı…

30
Reklam

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ABD’nin Türkiye’ye ‘yaptırım’ uygulamasıyla ilgili konuşmama kararını dün bozdu ve iki ülke arasındaki tarihsel sıcak ilişkiler ile kendi dönemlerindeki yardımlaşmaları hatırlattıktan sonra “Sayın Trump çok büyük oyuna gelmiştir” tespitinde bulundu.
Hiç umudum yok, ama yine de yaptığı açıklamanın Washington’daki karar vericiler tarafından dikkatle okunmasında yarar görüyorum.
Umudumun azlığı, Donald Trump‘ın en dikkat çekici örneğini teşkil ettiği ‘popülist’ diye adlandırılan lider tipinin özellikleri yüzünden…
Trump ve benzerleri -kendi tarihimizden de biliyoruz- etrafına akıllı ve bilgilileri toplamak, sağduyu sahiplerine kulak vermek, geçmişten ibret almak gibi özelliklerden uzak kişiler…
Şu sıralar uzun yıllar New York Times‘ta kitap eleştirileri yapmış Michiko Kakutani‘nin ‘Death of Truth: Notes on Falsehood in the Age of Trump’ (Gerçeğin Ölümü: Trump Çağında Gerçekdışılık Üzerine Notlar) adlı yeni çıkan kitabını gözden geçiriyorum.
Herhalde Külliye’de kurulmakta olan kütüphaneye getirtip didik didik ettirmişlerdir Pulitzer armağanlı yazarın kitabını. Kiminle, nasıl bir tiple muhatap olunduğunu anlamak için bu kitap en uygun yol arkadaşı çünkü.
Yazar, kitabının pek çok yerinde Trump ile tarihin iyi bilinen bir şahsiyetini karşılaştırıyor: Adolf Hitler‘i…
Kendisiyle yapılmış bir mülakatta (Rolling Stones dergisinin son sayısında) Harukami‘ye bu bir soru olarak yöneltiliyor. Cevabının bir bölümünü aktarayım:

“İki karakter arasında -bulaşıcı narsisizm, mübalağacılığa düşkünlük, yalancılık, baskı uygulama ve insanları kullanma gibi- benzerlikler var. Hitler’in iktidara gelişi ile Trump’ın yükselişi arasında da paralellikler kurulabilir. Yalancılığını ölçüsüz bir propaganda makinasına dönüştürmesinden dinleyicilerinin korku ve saplantılarını, başka politikacıların karşısına çıkma konusundaki ödlekçe başarısızlıklarını Makyavel tarzı manipüle edişine kadar…”

Acımasız cümleler bunlar; ancak tipi anlamaya yarayan tespitlerle dolu bir kitap ‘Gerçeğin Ölümü’
Yukarıda “Kendi tarihimizden de biliyoruz” dememin sebebi, günümüzde karşımıza Donald Trump kimliğiyle çıkan tipin -bir çok özellikleri farklı olsa da ülkeye yaşattıkları sebebiyle benzeşen yönleri de bulunan- geçmişteki bir yerli tipi andırmasıdır.
Pek çoklarımızın ‘kahraman’ gözüyle baktığı, zamanında en kalabalık hayran kitlesine sahip olmuş Enver Paşa
Onu da bana düşündüren İlber Ortaylı‘nın bu Pazar günü için Hürriyet‘teki yazısını Enver Paşa‘ya ayırması oldu.
Bütün rütbelerini sınıf arkadaşlarından önce kazanmış, daha 27 yaşındayken kendisinden ‘Hürriyet kahramanı’ diye bahsedilir olmuş, askeri başarılarıyla devletin bütün nişan ve madalyaları kendisine tevcih edilmiş bir komutan ve siyaset adamıydı Enver Paşa.
“Enver Paşa’nın hayatındaki hata” diye başladığı paragrafı şöyle tamamlıyor İlber Ortaylı:

“Enver Paşa’nın hayatındaki hata, üstün görünenin içindeki zaafı görüp tenkitçi gözle arayıp bulamamasıdır. O zamanki Osmanlı Türk ordusunun genç komuta grubu içinde Kazım (Karabekir), Esad Paşa, Fevzi Paşa, Ali Fuad ve tabii Mustafa Kemal Bey gibi değerli kurmaylardaki bu tutum Enver’le onların arasında 1914’ten itibaren bir açıklık yaratacaktır.”

Üç paşalar –Enver, Cemal ve Talat– kurdukları İttihat ve Terakki Partisi ile devleti ele geçirecek, ülkeyi yenilip topraklarının çoğunu kaybetmeyle sonuçlanacak büyük savaşa sokacak, savaş sonrasında yabancı diyarlara gitmek zorunda kalacaklardı. İkisi –Cemal ve Talat paşalar- Ermeni suikastçılar tarafından öldürülecek, Enver Paşa ise henüz 42 yaşındayken Tacikistan’da Rus askerlerinin açtığı ateşle şehit düşecekti.
Benzerlik nerede?
Murat Bardakçı belge zengini ‘Enver’ kitabının girişinde Harp Okulu’nda ondan iki sınıf ileride olmuş Şerif Köprülü‘nün 1922’de çıkmış ‘Harb-i Umumi Bidayetinde Üçüncü Ordu, Sarıkamış İhata Manevrası ve Meydan Muharebesi’ başlıklı kitabından Enver Paşa‘nın karakter tahlilini aktarır.
Okuyalım:

“…Hiçbir gün ‘Acaba benim düşünceme muhalif olan şu hüküm doğru olamaz mı?’ dememiştir, diyemezdi. Bu sebeple fikir ve ilim terbiyesi sınırlı bir daireden dışarı çıkamamıştır. Enver, ‘idefiks’ ile örülmüş, tıpkı sert bir ceviz gibi, çetin ve küçük bir dimağ sahibi olarak kaldı. Gözü birşeyden yılmaz, emsalsiz bir şahsi cesarete sahip, önemli meselelerde kendi nefsinden başka kimseye itimat edemez, müstesna ruhlu bir ucubedir.
…Enver’e göre şu işin çözümü yalnız bir şekildedir, o şekil de Enver’in aklına esen şekildir. (…)
…En mühim bir nokta da Enver’in ruhi kimliğidir. Hakikaten, inkılap tarihimizde bu kadar mühim bir mevki işgal eden, mem­leketi -Berlin’den Selanik’e koşarak- 31 Mart trajedisinden çekip kurtaran ve şöyle eden, böyle eden bu genç cesur ve fedakar Enver bir hain, bir cahil mi idi?…
Enver, hain değildir. Yalnız, büyük kumandanlık bahsinde kuvvetleri düzgün kullanmak denen mühim faziletten hissesini hiçbir şekilde alamamıştır. Biz buna sokak Türkçesi ile hain adam deriz.
…Enver cahildir. Diğer manasiyle Enver başkumandan olduğu zaman, hakiki bir başkumandanın maiyetinde ikinci kurmay subay olabilecek yaşta idi. Akıl, ancak dâhi yaratılmış nadirler için yaşta değil baştadır, halbuki Enver dâhi değildir.
Öyle ise Enver nedir?
Enver bir hayaller hastası, bir şöhret hırslısıdır. Fakat en farket­tirici ve ayırıcı özelliği, bir ihtilal tiryakisi olmasıdır. Allah onu hiç­ birşeyden korkmaz, herşeyi kendine maledip idaresi altına almaya, herkesi küçük görmeye mahkum bir hilkatte yaratmıştır. Herşey, hatta memleketin hayatı bile, Enver’in nazarında bir hiçtir.” (M Bardakçı, Enver, s. 25).

Trump‘ın hasletleri yönünden bir Enver Paşa olmadığı kesin, ancak karakterlerin zaaf haritasında bazı benzerlikler olduğu da ortada.
Bakalım, Trump, yanıltıldığı yolundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın uyarısı üzerinde düşünüp kendisine farklı bir yol seçecek mi?
Ben umudumun olmadığını söyledim, siz ne düşünürsünüz, seçer mi?
ΩΩΩΩ

Reklam

30 YORUMLAR

  1. Geçmişteki büyük felaketlerin olmamasının en büyük engeli hemen hemen her devletin uyguladığı sosyal güvenlik şemsiyesi yada atılacak bir sistem değil. Bunun aslı islamın zekat sadaka sistemine dayanması dünyanın ömrünü uzatıyor görünüyor. Liderlerin sözleri ve iradeleri ne kadar aşırı olsa da devletlerin uygulamaları ortamı yumuşatmada.

  2. birileri karıncanın rüzğarından medet umuyor Fehmi beyin iktidar çevrelerine uzak oluşunu yazdığı her yazıyı ERDOĞAN mualefetiyle açıklama gayretinde. böyle bilgilendirici yazılara ihtiyacımız var

  3. Sayın Koru, gerçekten bilgi dolu ve ufuk açıcı yazılar yazıyorsunuz. Bu günkü yazınız da öyle. Kelimenin tam anlamıyla muhteşem. Çek çekebildiğin yere… Yorum yazan okuyucularınız da tıpkı benim gibi sizi düzenli bir şekilde takip ediyorlar. Ama bir kusurları var. Kısa ve etkili bir iki cümleyle kendilerini anlatmak yerine uzun metinlerle okunmaz oluyorlar. Yoksa onlar da mı sizin sayfanız üzerinden yazarlığa soyunuyorlar. Eğer öyleyse kaçırdıkları bir şey var:”Bir ipte iki cambaz oynamaz”

  4. Erdoğana yazmış belli enver paşayıda ölüm yıldönümü oduğu için mevsim salatası olarak koymuş sofraya.Allah ‘a şükürki bunların uyarılarını dinlemiyor erdoğan yoksa ceza evindeki fetöcüler,hdp=pkk lılar ceza evinden çılkmışlardı şimdiye.muhalif yorumcular şimdi hemen atlıycak ee habur,oslo,çözüm süreci,fetönün palazlanması bunlar yapmadımı diycek haklılarda sonuna kadar haklılar savunulacak hiç bir taraf göremiyorum bunlarda amaa gelin görünki bu millet yine aynı kadroya görev verdi yapacak bişey yok beğenmediğimiz icraartları eleştirip genel anlamda desteklemekten başka.fetöyle ve hdp=pkk ile böyle tatmin edici mücadele edildği sürece Allah `a yemin olsun ki dolar 5 lira değil 500 lira olsa çadırda yaşasam çulda otursam yine gam yemem yeterki bir askerin bir polisin bir masum bebeğin bir damla kanı akmasın.ekonomiyi eleştirin kardeşim sonuna kadar eleştirin ama dünyada bile görülmemiş demokrasi sarhoşluğuyla teröristleri bu gazeteci bu siyasetçi diyerek yumuşatmayın sevindirmeyin.milletimiz eğitim olarak belki avrupanın gerisinde doğru ama ülkesinin bekası konusunda ciddi bir tehlike gördüğü zaman fedakarlıkta değil avrupa dünyada birinci sırada bunu 15 temmuzda gösterdi şükürler olsun.

  5. İki ayri haber sitesinde ilgimi çeken iki haberi buraya kopiledim.
    Ayrıcada bu haerleriden yeni kanunlaşan haberi okuyuncada aklima bir fikir geldi.
    Birinci haberin reklami Camilerde yapilirsa epegi bütçeyi doldurur, sebebine gelince bizdeki camilerde yapilan reklamlar halktan fazlası ile ilgi göriyor.
    Ayrıcada gazetelere Tarikalarda bu reklami destekleyen ilanlar verdilerimi, önümüzdeki seçimler onlar için çantada keklikten daha kolay olur.
    Herhalde hatırliyanlar vardır AKP li başkan camide kuran okumuştu arkasındada Tarikatlar gazetelere ilan vererek muslumana oy verin diye müritlerin emir vermıştiler ya.
    YALNİŞ ANLAŞILMAMASİ IÇIN TEKRAR YAZAIYORUM.
    Benim önerim Ocak Medyada çıkan habere değil.TC Başknının yeni imzaladığ çiceği burnunda KUMAR ay pardon şans oyunları yasası için.
    Canlı bahis serbest, kumar türleri artırıldı, Twitter sordu: Senin dindar nesil işi ne oldu Reis?
    Bahis Kanunu’nda bazı değişiklikler içeren Torba Kanun Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
    Bugün yürürlüğe giren kanun değişikliği uyarınca canlı bahis oynamanın önündeki engeller kaldırıldı. Kanunla ayrıca bahis oyunlarının ikramiye oranı artırılıyor.
    BRÜT ÜST SINIR YÜZDE 59’DAN YÜZDE 83’E ÇIKARILDI
    Yüzde 59 olan brüt üst sınır yüzde 83’e çıkarılıyor. Bahislerdeki teminat oranları da düşecek. Geçici teminat oranı yüzde 5’ten yüzde 3’e düşerken, kesin teminat oranı yüzde 10’dan yüzde 6’ya indirilecek.
    Kanun pazarlıkla farklı teminat oranları belirlenmesine de imkân tanıyor. Yasaya göre tenis ve buz hokeyi gibi farklı spor dallarında bahis oynanabilecek.
    Söz konusu değişikliklere dönük eleştirilere AKP hükümeti sözcüleri, “Kamu zararına sebep olan yasa dışı bahsin önüne geçilecek.” cevabını vermişti.
    SOSYAL MEDYA SORDU: HANİ DİNDAR NESİL NE OLDU REİS?
    Canlı bahis dahil birçok kumar çeşidinin daha kolay erişiminin olacağı yasayla birlikte AKP ve Erdoğan yine takiyye yaptıkları için eleştiriliyor.
    Kanunu beğenenler de var…
    Bundan sonraside Ocak Medya haberi
    .Temiz Toplum Derneği uyarıyor: “Ülkemizde kumar ağına düşmüş 14 milyon kişi var”
    5 Ağustos 20180
    Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay, “Şans oyunları adı altındaki kumarı ülkemizde yaklaşık 14 milyon kişinin oynadığını öngörüyoruz” dedi.
    Toplumdaki olumsuzluklarla mücadele eden Temiz Toplum Derneği’nden şans oyunları açıklaması geldi. Derneğin Genel Başkanı Bilal Ay, “Ülkemizde kumar yasak. Ancak şans oyunları adı konulan kumar maalesef serbest. Yaptığımız araştırmalar neticesinde şans oyunları adı altındaki kumarı ülkemizde yaklaşık 14 milyon kişinin oynadığını öngörüyoruz. Bu çok ciddi bir rakam” şeklinde konuştu.

  6. BAHSİ GEÇEN TİP LİDERLER HANGİ İKLİMLERDE YETİŞİR.
    Aslında bütün liderler önceleri yaptıkları; muhaliflerini dinleyen,yol arkadaşlarına her konuda danışan,işin uzmanlarının bilgisine başvurmaktan çekinmeyen herkesin hassasiyetlerini düşünen analiz etme yeteneği yüksek çok zeki insanların son kararları bütün değerlendirmeleri yaptıktan sonra vermesi ve uygulamasıdır.
    LİDERLER ÇOK AKILLI OLMALIDIR.
    LİDERLER ÇOK ÇALIŞKAN OLMALIDIR.
    LİDERLER ÇOK CESUR OLMALIDIR.
    BİRDE ÇOK SANŞLI İSELER İŞTE O ZAMAN KARİZMATİK LİDER MEYDANA GELİR.(ŞANSLİ DERKEN, ZAMANIN RUHU NA UYGUN GELEN LİDER PROFİLİNİN AYNI ANA DENK GELMESİ)Demek istiyorum.
    Lider herkese danıştiktan sonra verdiği kendi kararları isabetli çiktığı ölçüde egosu yükselmeye başlar.
    Yıne bir konuda karar verirken arkadaşlari veya mualifleri farklı şeyler söylediğinde diyeceği;önceleride bana muhalefet etmiştiniz sizin dediklerinizi yapsaydim sonumuz felaket olacaktı.
    Artık ne yanımdakılere nede karşimdakilere inanmiyorum.
    Bunlarin hiç biri benim gördüğüm gerçekleri göremezler.
    Artık bana tanrının bir lütfü olan yeteneklerimi halkımın yararına kullanma vakti gelmiştir.
    Ben artik kutsanmiş biri oldum ;düşüncesi gün geçtikçe pekişir.
    Hani söylerler,küçük kazalar büyük kazaları defeder .
    Yenilgiye uğramamış komutan her savaşı kazanacağına inanmaya başlar.
    Hele daha önceki savaş kararlarında diğer komutanların yanliş tespitlerini görmüşse.
    Tüccarlar söyler ya;iflas etmemiş tüccar tüccar değildir;diye.
    Bir lider önceki sürekli başarılarından muthiş bir özgüven sahibi olduğunda, felakete giden yolculuk başlamış demektir..(ADOLF HİTLERİN SON KARARA KADAR HAKLI ÇIKMASI)
    Yanlış karar vermeyeceğine inanan lider ,o ülkede kurumlar onu frenleyebilecek mekanizmaya sahip değilse büyük kırılmalara kadar yol alır.
    Herşeyı doğru yaptığına inanan lider;kendini kısıtlamaya çalışan kurumları ayakbağı olarak görür.
    Bu bağlardan kurtuluğumuzda bizi kimsenin tutamayacağına halkını inandirir.
    Halkından bütün yetkileri ister.
    Yetkileri bir fanıye vermeyelım diyenleri ,ülkenin yükselmesinin önündeki engeller olarak göstererek hain ilan eder.
    Bütün yetkileri aldığında halkın durumunda değil ilerleme gerileme görüldüğünde ise iç ve dış düşmanlar tezine başvurulur.
    Büyük devletlere kafa tutmak yaygın bir adet olur.
    Her yere yerleştirilmiş mıkrofonlarla haklılığımız anlatılır.
    Borç alirken yabancılar bize güvenip borç veriyorlar diye övünürken,borçun vadesi gelince bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar,elimizin dar olduğunu anladılar bize herşeyi kabul ettırmeye çalışıyorlar, iflah olmaz düşmanlarımız denir.
    Süreklı başarılar kazandığına inanan lider ,benim kaderimde kaybetmek yoktur,aşırı özgüvenine sahıp olur.
    Bu özgüven öyle bir hal alırkı başaramayacağı ,geçemeyeceğı engel olmadığına inanabilir.
    SONUÇ GENELDE BÜYÜK FELAKETLE BİTER.TARİH BU ÖRNEKLERLE DOLUDUR.
    Tarih ibret alınsaydı belki tekerrür etmezdi.
    DÜNYA HALKLARINI TARİHTEN İBRET ALMAYA ÇAĞIRIYORUM………………………………………..

  7. Yazıda anlatılanlar günümüzdeki birçok lider e tam uymaktadir.(cuk oturdu derler)
    Günümüzün iklimi artık bu tip liderlerin yetişmesine azamı imkan sağlıyor.
    Toplumlar böyle liderleri baş taçi yapmak istiyor.
    Hanı söylerler liderleri toplum mu yetiştirir,Yoksa lider mi toplumları yetiştirir.
    Birincinin etkisi çok daha fazla ancak,uygun ortamı bulan lider halkını iyi yada kötü yönde sevketme imkanini bulur.
    Şu anda bu tiplemeye uyan dünyadaki liderleri saymakta kimse zorluk çekmez.
    İşin esasi Dünyada bu iklim değişikliği neden olmaktadir ve sebepleri neler dir?
    İklim değişmeden yetişen ürün çeşidi değişmeyecektır.
    Büyük kırılmalar olmadan iklim de kolay değişmeyecektir.
    Korkarim dünya felakete doğru gitmez.
    Dünyada büyük felaketlere şahit olmamiş bir jenerasyonun yönetimine doğru gidiyor.
    Büyük felaketler yaşamiş liderler artık yaşca ya öldüler yada ihtiyarlayarak yönetimden uzaklaştılar.(biyolojik olarak)
    Halkın bakış açısı bir başçavuşu bir orduyu sevk ve idarede mükemmel görebilir.
    Krıtık karar verme anlarında ise kurmay zekasi gerekir.
    Esas orduyu kurtaracak veya batıracak bu kritik kararları verecek hertürlü donanıma sahip olmaktır. Bir kişinin her konuda tam yeterli olamayacağini anlayacak kadar bilgili olmasıdır,mütevavi olmasıdır,eleştiriyi kabul edip değerlendirmesidir,herkesin görüşüne saygı duymasıdır.
    Ancak egosunu yenebilenler en doğru kararları verebilirler.
    Bir kişi ben bilmiyorum diyemiyorsa(gerçekten bilmediği bir konuda)o kişi cahilliğini bilemeyecek kadar kara cahildir.
    Kara cahillerden herkesi korusun yaratan .
    Bir lider ben herşeyin en iyisini bilirim,herşeyin en iyisini ancak ben yapabilirim diyorsa vay o liderin halkının haline.
    Her şeyi en iyi yaparım diyen liderin bütün yetkileri kendine bağlamaya çalışması bu sakat düşüncenin tezahürrudur.
    Lider halkım madem herşeyın en iyisini ben yapıyorum diye inanıyor,bütün yetkileri bana devretmekte tereddüt etmeyecektir der,öylede olur.
    HALKLAR LAYİK OLDUĞU İDARE İLE İDARE EDİLİRLER. Boşuna söylenmiyor.
    DÜNYA HALKLARI BÜYÜK BUHRANLAR YAŞAMADAN AKLİ SELİM YOLUNA GİRERLER İNŞAALLAH…………….

  8. Diktatörler
    Bir topluluk düzeni ömrünü doldurduğunda halk onun değişmesini ister. Fazla düşünmeyen cesur tipler vardır. Bunlar ortaya atılıp, inkılap gerçekleştirir. Hitler, Stalin, Musolini bunlardan başarılı olanlardır. Enver de bu tipten bir kişidir ama başaramamış imparatorluğunu batırmış kendisi de gitmiştir. Bana sorarsanız bu hususta en başarılı kişi Mustafa Kemal’dir. Onun zamanında meşhur olan bütün diktatörlere saygı duyulmadığı halde Mustafa Kemal’e hala saygı duyulmaktadır.
    Mustafa Kemal’i bu başarıya götüren nedir?
    Onun batıyı ve İslamiyet’i iyi bilmesidir. Batının müspet ilmini temelden kavramıştır. İslamiyet’in de hukuk sistemini temelden kavramıştır. Arkadaşları ile ilişkisini bu esaslar üzerine kurmuştur. İnkılapları yaparken de daima müspet ilmi ve İslami anlayışı hep göz önünde bulundurmuştur.
    Başta başarısının kaynağı, arkadaşlarıdır. Kazım Karabekir, Rauf Orbay, İsmet İnönü özellikle Mareşal onun şansıdır. Türk ordusunu benimsemiş, sabırlı olmuş ve İslamiyet’e de uygun siyaset gütmüştür. Türkiye Cumhuriyeti yıkılmazsa bu saygınlığını koruyacaktır sanırım.
    Mustafa Kemal Mareşal’i hiçbir zaman dışlamamıştır. Askerlerden kimseyi asmamıştır. Gerçek din adamlarını hep yanında tutmaya çalışmıştır.
    Erdoğan ve şimdi çevresinde olanlar Mustafa Kemal’i örnek almalıdırlar.

    • ahkamı şeriyyenin ve evkaf vekaletinin kaldırılması ile ilgili adalet dergisinde çıkan gerekçeli kararı okursan neyin ne olduğunu belki öğrenirsin. 1926 eskimez harflerle yazılı.Cahil olsaydım da bu yoruma evet deseydim de rahat etseydim

  9. Kurtuluşunu adına “lider” denilen bir adamda aramak tüm toplumun ortak hastalığı. Ancak ilkel kavimlerde rastlanılan bir yücetme ve tapınma hali. Kimi AK Partililer, Erdoğan’ın yalnızca ülkenin değil, ümmetin (belki de yüz)yıllardır beklediği o yüce lider olduğuna inanıyorlar. Kemalistler, Atatürk olmasaydı bugün Türkiye olmazdı sanıyorlar. CHP’liler, 50 yılı aşkın zamandır iktidara gelememiş olma şekilndeki makus talihlerini, Kılışdaroğlu’nun yerine yıllardır beklenen İnce gibi bir liderle 30 gümlük bir kampanya ile kırabilecekleri sanısındalar. Yeni kurulmuş bir partinin taraftarları, partinin varlığının devam ettirebilmesi için bayan liderinin geri dönmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorlar, evinin kapısında geceliyorlar.
    Bir Türk dünyaya bedeldir!” diye ipe sapa gelmez sabuklamalarla kuşaklar boyunca aynı yerde sayıp duruyoruz. O bir tanesi bile dünyaya bedel Türkler, “Bana trafikte yol vermedin!” gibi gerekçelerle gündelik olarak birbirlerini boğazlıyorlarmış, ne gam! O bir tanesi bile dünyaya bedel Türklerin yarıya yakını FETÖ-PKK’nın destekçisi partilere oy verip vatan hainliğinde yarışıyorlarmış, ne gam! O bir tanesi bile dünyaya bedel Türklerin öğrencileri, eğitimde yeterlilik endeksleri sıralamasında dünyanın en geri ülkeleri arasında yer alıyormuş, ne gam!
    Lüksemburg, kişi başına düşen milli gelirde, insanları bizim bir tanesi bile dünyaya bedel Türk’ümüzden 11 kat daha iyi yaşam süren bir ülke. Bırakın Lüksemburg liderinin adına aşina olmayı, tek bir Lüxemburglu isim biliyor musunuz? Peki bizden 7 kat daha iyi yaşayan Norveç’in lideri? İzlanda ya da Danimarka’nın? Eğitimde dünyanın en iyi ülkesi olan Finlandiya’nın?
    Süper ligde tutunamayıp 2. lige düşen Gaziantepspor, dün Sivasspor’a 3-0 mağlup oldu. Gaziantepsporlu futbolcular, maçın ikini devresine ellerinde “Ey Trumpi akıllı ol!” başlıklı bir pankartla çıkmışlar. Yine başarısız kalıp ligden düşen bir başka takım, sahaya, Mesut Özil’e destek için, üzerinde M. Özil’in resmi basılı özel formalarla sahaya çıkmışlar. İş bilmez kulüp yöneticileri, beceriksiz futbolcular. . . Şaklabanlıkla şampiyonlar ama.
    İmaparator dediğimiz Fatih Terim, bu ülkeyi hem Avrupa Kupası hem de Dünya Kupası eleme guruplarından çıkarıp takımı bu turnuvalara götürme becerisi bile gösteremedi. Üstelik hiçbir teknik direktöre bahşedilmemiş yetkilerle donatıldığı, kendisine takımını Avrupa Şampiyonu yapmış Alman milli takımının teknik direktöründen 3 kat daha fazla para verildiği halde. Takımlarına Dünya Kupası’nda yarı final oynatan Belçika, İsveç, Hırvatistan takımlarının teknik direktörlerinden hangisinin ismini biliyoruz? İzlanda’nın nüfusu 360.000 kadar. Bizim İstanbul’un büyükçe bir ilçesinde bile daha çok insan yaşıyor. Kişi başına düşen yıllık gelir bu ülkede 60,966 ve dünya sıralamasında 7. sırada, biz ise 10,863 ile 61. sıradayız. İzlanda’nın Dünya Kupası’nı hangi sırada tamamladığını biliyor musunuz?
    Bir “kurtarıcı lider” ülkesi olan Kazakistan, kişi başına düşen milli gelir dünya sıralamasında 78. sırada (yıllık 7,705 dolar), Azerbaycan ise 112. sırada (yıllık 3,892 dolar).
    360.000’lik bir nüfusa, bizim ortalama bir İstanbul ilçesinden daha küçük bir yüzölçümüne sahip İzlanda’dan yola çıkarak söyleyelim:
    360.000 İzlandalı, 80 milyon Türk’den büyük!

  10. trumpla ilgili de bir gözlemimi söylemek istiyorum. trump yalancıdır vb. vb. pekçok kötü özelliği vardır. Ancak trump, saplantılı bir aptal değil. tam bir pazarlıkçı. bu pazarlıkçılık bir-iki konuda yarar sağlarken, bir süre sonra zarar vermeye başlar. bu kısmı işin farklı bir boyutu. ancak trump tam bir pazarlıkçı.
    – Nitekim kuzey kore olayı bile onun bu yönünü net olarak ortaya koyuyor. tam savaş başlayacak diye düşünürken pazarlık masasına oturdu. çin ile ticaret savaşlarında da aynı durum geçerli. Trump her konuda, “nasıl pazarlık yaparım” ve “pazarlıkta nasıl daha karlı olurum” noktasından bakıyor.
    – türkiye ya da herhangi bir ülke ya da herhangi bir konuda trumpın çıkışlarını bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. yani trumpı, avrupadaki gibi bağnaz sağcı liderlerden ayırmak gerekiyor. Trump, iran da dahil, herkesle, her konuda pazarlık masasına oturabilir ve onun pazarlık mantığı, uluslararası ilişkilerdeki diplomatik ilişkilerin sınırlarının dışına çıkıyor. hatta bir işadamı portresinin de ötesine geçip bir kumarbaz kategorisine çıkıyor. Elinde hiçbirşey yokken bile blöf yapabilir.

    • Trump ve tayfası evanjelik anlayışın bir metre uzağında bile durmazlar.Ne Kuzey Kore ile ne de Çin ile ya da bir başkasıyla bozuşur yahut savaşır.İsrail’in izlediği dış politikaya bakın Amerika’nın da aynı çizgiyi izlediğini hemen fark edersiniz.Politika nettir: İslam’a rahat vermemek! İslam’a diyorum, fotoğrafı büyük görünüz.

      • Fotoğrafa büyük bakınca, pek can sıkıcı görüntüler de giriyor o fotoğrafa. Ama illa da büyük resme bakalım diyorsanız, sorun yok, bakalım:
        Hadi Trump ve şürekasının tek derdi İslam’a rahat vermemek diyelim. Müslümanların derdi ne? Örneğin nüfusun yüzde 90 bilmem kaçının Müslüman olduğu bu ülkede? Orta Doğu’da Katolik Uruguaylılarla Budist Kamboçyalılar mı birbirini tarumar ediyor?
        Gülen CIA-İsrail projesi. CHP İngiliz gizli servisinin hizmetinde. Dolar almış başını gidiyor, Amerikan komplosu. A. Oktar soytarısı Siyonist İsrail’in projesi. Başarısızlığın bahanesinin bini bin para! A. Oktar’ dün mü çıktı piyasaya? 38 yıldır piyasada adam! Gülen’e, “Dön artık ülkene güzel hocamız” diye gözü yaşlı mesaj sallayanlar, onlara ne istedilerse verenler, bunu CIA ajanı oldukları için mi yaptılar?
        Eğtim Bakanlığı üç beş yılda bir düzine sınav sistemi getirip her birini iptal etme direktifini Alman ya da Hollanda gizli servisinden mi aldı?
        Mesele, günde üç öğün ABD ve İsrail hatırlatması yapmak değil. Müslümanlar İslam’a sahip çıkmak için ne yapıyorlar, biraz da bunun üzerine bir şeyler söyleyin. Bırakın artık bu kafanızı kuma gömmeyi. Bahaneler üretmek için harcadığınız zaman ve enerjinin hiç değilse onda birini akletmeye harcayın. . .

        • Beni anlamadığınız apaçık ortada.Ben Trump ve tayfası hakkında çizgileri budur dedim.Müslümanların bu vaziyete karşı tarumar halinden elbette haberdar ve muzdaribiz.İslam emin ve ehil ellerde yükselir.Her devirde İslam’ın baş düşmanı hariçten çok dahilden olmuştur.En küçük bir meselede dahi fikri,mezhebi ayrılıklara düşen; ilmi,fenni ve beşeri bilimleri ihmal eden Müslümanların toparlanma,ayağa kalkma ihtimali yoktur ve olmayacaktır.

      • herkes müslümanlara karşı anlayışı ile dünyayı açıklayamazsınız. geçin bu anlayışı. katara ablukayı suudiler yaptı. ortadoğuda müslümanlar müslümanlarla savaşıyor. suriyeyi karıştıranların içinde türkiye de var. hatta en önemli unsurlardan birisi türkiye. bunları neyle açıklayacaksınız. sizin söylediğiniz, dünyada hiçbir geçerliliği olmayan ezbere laflar.

  11. mehmet beyin yorumu daha mantıklı. erdoğan kapasitesinin yetersizliği ile hayalleri, hırsı ve şatafat düşkünlüğünün büyüklüğü ile trumptan çok enver paşaya benziyor. Ben ülkeyi yönetenler arasında bu kadar kapasitesi düşük olup da toplumda bu kadar büyütülen bir yönetici daha görmedim.
    – Demirel, ecevit, erbakan, özal, hatta yıldırım akbulut bile daha kapasiteli idiler.
    – Takipçilerinin kapasiteleri de kendisi ile aynı oranda gidiyor. Dün erdoğan yılmaz rumuzlu kişi “peki hamza bey erdoğanı gönderelim de kimi getirelim?” diye yazmış. kafa bu kadar çalışıyor.
    – Erdoğan yılmaz gibilere cevabımdır!
    – 1. Koskoca türkiyede erdoğanın yerine kimi getirirsen getir.
    – En azından enflasyonun nedeninin faiz olduğunu söyleyip de yabancı yatırımcıları kaçırıp doları 5 tlye çıkarma yeteneği olmaz. ohal ilan edip yüzbinlerce insanı mağdur edemez.
    – 2. Türkiye gibi ülkelerde, kimin iktidara geldiğinden daha çok kimin iktidara gelmemesi gerektiği daha önemlidir.
    – türkiye gibi ülkelerde iktidara gelenler hep aynı şeyi yapar. kendisine ve yandaşlarına menfaat sağlar. iktidara gelmemesi gerekenler ise hem kendisine hem yandaşlarına menfaat sağlar, diğerlerinden farkı bu menfaat sağlamalar kabul edilebilir ölçülerden fazla olur. Ayrıca daha başka zararlar da verirler. tıpkı akp gibi.
    – Türkiye tarihinin hiçbir döneminde, ülke bu kadar soyulmamıştır. sadece yap işlet devret modeli ile bile büyük soygun yapılıyor. var olan paranın ötesinde çocuklarımız bile borçlandırılıyor. onun için akpnin bu ülkede iktidar olmaması gerekiyor. Anlamadıysan tekrar anlatayım. istersen dünkü yılmaz özdilin yazısını oku. sadece yidlerle ne kadar soyulduğunu öğren.
    (not: bana “soyuyorlarsa sana ne beni soyuyorlar” diye cevap yazma. çünkü senin yüzünden benim çocuklarımın geleceğini de çalıyorlar.)

  12. Yazı bana da “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” deyimini hatırlatacak ögelerle dolu geldi.
    Zaten tarihe geçmeyi hakedecek işler yapmak için biraz çatlak ve en önemlisi toplumu peşinden sürükleyecek kabiliyette olmak gerekmiyor mu?
    Yazıyı okurken benimde gözümün önüne, çoğu parağrafta ülkemizin önemli şahsiyetinin görüntüsü geldi.
    Neyse ki bizim şahsiyet daha pragmatik en azından.
    Gerektiğinde geri adım atmasını becerir. Çoğu zaman olduğu gibi.
    Mesela Deniz Yücel konusunda olanları düşünün.
    Üstelik kamuoyu önünde Deniz Yüceli tartıştırarak geri planda 20 kadar Alman casusunuda bırakmak gibi.
    Şimdi de Brunson u tartıştırarak yine 20 civarında Amerikan casusu bırakılacak.
    Yalnız karşılığında ne alınacağı konusunda tam anlaşma sağlanamadı.
    Atilla nın alınacağı kesin. Ama Halkbank konusunda anlaşma sağlanamamış görünüyormuş.
    Tüm bunları nereden mi öğrendim?
    Cumhuriyetten Aslı Aydıntaşbaş ın yazısından.
    O bu konuda daha zihin açıcı yazılar yazıyor bugünlerde.
    Tavsiye ederim.

    • Sadece Vatandaş, ikizler çoktan anlaşmış! Bu yaygara seçim propogandası.
      ABD de her 2 yilda bir iki turlu seçim yapılıyor.
      Burda ön seçim 7 Ağustosda bitecek 3 ay sonrada 2. tur.
      Enver Paşanin ruhu öğle bizdekin ikizi nin yaptığı gibi buralarda pek iş yapamaz fakat konu suçsuz din adami olunca o ruhu taşiyan epyce yol kateder.
      Çünkü ABD de DİN hürriyet i var.
      Buda izdeki gibi işlerini yalanlarla halledenler için iyi birer malzeme oliyor.
      Örneğin: Bizde oy için Camide Kuran okurlar daha sonrada KUMAR kanunlarını daha çok kolaylaştıran yeni kanunlar çıkarirlar.

  13. Günümüz gençlerinin kendilerini ifade etme konusunda yaşadıkları ciddi zaaflar ve genel kültür konusunda sırıtan bilgisizlikleri, benim kuşağımın öğrencilerinin öğrenmeye daha hevesli, öğretmenlerinin ise bugünkülerden daha donanımlı olduğunu düşünüyorum. Söz gelimi, Türkçe ve Edebiyat derslerinde, “Tecahülü Ârif” adı verilen bir söz söyleme sanatı öğrenmiştik. . .

    • Sn.bernar, ‘mecazı mürsel’ derler o aradığın sanata:) o yüzden de daha çok fetönün durumundan/akibetinden bahsediliyormuş gibi geldi bana…

      • Ben “Tecahüü arif” te ısrarlıyım (edebi anlamda bir şeyi bilirken bilmiyormuş gibi yapma). “Mecaz-ı mürsel” ise, bir sözcüğü bilinen anlamından başka bir anlamda kullanma hali. Koru’nun, okurun bugünkü yazısını okurken aklına neyin geleceğini bilirken bilmiyormuş gibi yapması çok açık bir teachül-ü arif örneği.
        Irkçıların genel zaafıdır, bigiyi önemsemezler, kendi kültürlerini bile bilmeyip hamasetle yol almaya çalışırlar. Geçen hafta, Fatih Sultan Mehmet’in gemileri dağların üzerinden aşırdığını söylerken de aynı zaafınız açığa çıkmıştı :))

        • Sn.bernara sevabına bi kelime öğretelim dedik; bırak kırk yıl köleliği, teşekür dahi beklemiyordum ama nankörlük etmeden de duramıyorsun hani:) tamam senin dediğin gibi de olur, farketmez! Ama yazarın örüntülediği (görüntülediği değil) hırkanın giydirilmesi geren kişi pensilvanyadaki sümüklü psikopattır! Memet gibilerin seviyesine düşüyorsun da, benden söylemesi…

      • *******
        Velev ki bu bir tecahüü arif,
        Değil mi ki durum içler acısı !
        Notu yüzde yirmiyle bir Maarif
        Milli rezalet! hem bu kaçıncısı?
        O da olmazsa mecaz-ı mürsel,
        Milli olmakla övünsün Maarif!
        Yetiştirebildiği kadar döngel…
        Değil mi? arife gerekmez tarif!
        Döngel seyivesindeyse mezunlar,
        Bakanlık ve öğretmense eğiten..
        Söyleyin ne biçim eğitmen bunlar?
        İşin ehli hepsi; süper, hakkaten!
        *******

        • Ne bir ruh! ne bir motivasyonu var,
          Tipik memur gibi, sallar başını!
          Önüne ne konmuşsa, ona bakar,
          Ezberi yükler, alır maaşını!….
          İstisnalar var elbette, şüphesiz,
          Devede bir kulak bunlar, velakin!
          Kulağa değil, gövdeye bakın siz,
          Kaporta sağlamsa, motoru bitkin!
          ******

  14. Fehmi Bey kutluyorum yazinizi yurekten. Oyle guzel anlatmissiniz ki; ” Trump ” yerine Erdogan olarak degistirsek her paragrafi, her sey yine cuk diye oturuyor.

    • Kemal Bey ben akşam Fehmi beyin yazisını okuyunca okuduğumu anladımda bu isimleri neden karıştıriyorum diye kendi kendime sormadan edemdım.
      İsimleri Uykusuzliktan dolayı karıştırmış olabileceğimi düşünerek “en iyisi uyuyayim sabah kalkınca dinç kafa ile daha iyi anlarım” dedim.
      Kalktığımda yorumlari okuyunca bizde Cumartesi akşam fakat Türkiyede Pazar olduğunu hatırlayınca, Fahmi bey muhtemelen editöre biraz istrahat vermek için Erdoğan yerine Trump yazmış olabileceğini düşündum eğer Trump değilde Erdoğan yazsa’idi şün an bu site troller ile birlikte Erdoğan hayranları tarafindan yorum bobbardumnina tutulmuştu.

Yoruma kapalı.