Uşak’ta kim kime saldırmıştı?

1
Reklam

Atatürkçü Düşünce Derneği Avrupa Başkanı Dursun Atılgan, şehit cenazeleri törenlerinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan çirkin saldırıları ele aldığı açıklamasında, bugünkü olaylar ile 27 Mayıs (1960) darbesinin hemen öncesinde yaşananlar arasında paralellik kurmuş.

Örnek verdiği ilk olay sorunlu ama.

Atılgan şöyle diyor: “29 Nisan 1959’da CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı’nda, Trikopis’i esir aldığı Uşak’a ulaştığında taşlı saldırıya uğrayıp, başından yaralanmıştı. Devrin İçişleri Bakanı’nın emriyle İnönü’nün gezisini engelleyen Uşak Valisi İlhan Engin’e, muhalif basın ‘iktidarın ‘Uşak’ Valisi’ adını koymuştu…”

Darbe sonrasında DP’li siyasileri yargılamak üzere kurulmuş Yassıada Mahkemesi’nde, bebek davası, köpek davası gibi gülünç konular bile ele alınmışken, DP kadrosunun taraftarlarına talimatı üzerine İsmet İnönü’ye Uşak’ta taşlı saldırıda bulunulduğu iddiası dava konusu yapılmadı.

Neden?

Sebebi basittir: Çünkü Uşak’ta olayları resmen İsmet Paşa’nın yanındakiler tahrik etmişti ve o günlerde CHP yanlısı bir gazete adına geziyi İnönü’nün içinde bulunduğu trenden izleyen bir gazeteci, gördüklerini Yassıada Mahkemesi tarafından oluşturulmuş Yüksek Soruşturma Kurulu’na bütün gerçeğiyle anlatmıştı.

Hangi konuların Yassıada’da dava konusu yapılacağına karar vermek üzere oluşturulmuş bu komisyonun başkanı Hayrettin Şakir Perk’ti. Gerçeği komisyon önünde açıklayan gazeteci Güngör Yerdeş’in tanığı ise CHP’li Nihat Erim’di.

Uşak’ta olay şöyle olmuş: “İçimizden biri sağını solunu dirsekleyip bir pencereyi âniden kaplıyor ve sol elinin avucunu açıp uzatarak, sağ elinin işaret parmağının arasından geçirip tokmak şeklinde uzattığı sağ bileğini o sol avucunun içine yerleştirip sıkarak seyretmekte olan Demokratlara ‘Naaa!’ diye bağırıp başlıyor sallamaya… (..) Ve işte bundan sonra başlıyor taşlama… (..) Şurası bir hakikat: Bizim meslektaşımız, o ‘Naaa!’ işaretini yapmasaydı, trenimiz yavaş yavaş hızlanıp Uşak’tan ayrılıp gidecekti.”

Reklam

Olayın gerçeği farklı olduğu halde konunun siyasi tarihimize ‘Uşak Olayları’ diye yerleşmesinin sebebi de, olayın hemen ertesi günü çıkan gazetelerin başlıklarıdır.

2 Mayıs 1959 günü Hürriyet’in manşeti şuydu: “Gezinin 2. günü: Uşak’ta İnönü’nün başına taş atıldı.”Akşam’da haber aynı gün şu girişle yer aldı: “CHP heyetinin Uşak’tan ayrılışı sırasında milletvekili Fevzioğlu ve Alişiroğlu’yla gazeteciler DP’liler tarafından dövüldü ve taşlandılar.”

Demek, bir de devletin valisine ‘iktidarın Uşak valisi’ adını takmışlar…

Gerçeğin mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Şimdi rahmete kavuşmuş meslektaşımız Güngör Yerdeş de, yıllar sonra anılarını ‘Başkentte Önemli Olaylar ve Yazamadıklarım’ (Umut Yayıncılık, 2006) adıyla kitaplaştırdı da (s. 24, 25, 31), ben bu gerçeği burada olsun yazabiliyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

1 Yorum

  1. ”doğruyu” söyleyecek bir tek erim mi kalmış. Şu ikbal uğruna 12 martta başbakanlık yapan erim mi. Devletin ”Ali” çıkarları uğruna solu ezen şahıs mı. Yarın öbürgünde birşeyler dava konusu yapıldığında hendeklere, teröre göz yumulmadı, protokol falan yapılmadı, ne istedilerse verilmedi diyecek bir erim çıkar. Tabi ki geçmişi, erimi bilmeyenlere sizin bugün anlattığınız gibi, bunları da aslında bildiğiniz gibi değil diyecek biri çıkar.

Yoruma kapalı.