ABD bir başka ülkenin siyasetine karışır mı? İktidar yıkar, yeni hükümet kurmaya kalkar mı?

28
İsrail'deki Arap partisi Raam'ın lideri Mansouur Abbas..
Reklam

Donald Trump ABD’de başkan ve Beyaz Saray’da oturur iken her şey çok güzeldi. Beyaz Saray’a taşınan yeni ABD başkanı Joe Biden’in verdiği mesajlar da gelişmeleri dışarıdan izleyenler açısından olumlu bir görüntü veriyordu. Bir haftada tam dört kez ABD başkanı tarafından telefonla aranmayı da mutlaka hayra yormuştur Benjamin Netanyahu… Bugün ise başına geleni Biden’e bağladığına eminim…

Ülkesinin son 30 yılında sürekli ön planda bulunan, son 12 yıl boyunca başbakanlığı elinde tutan, cumhurbaşkanlığına hep kendi istediği birinin seçilmesini sağlayan biriydi Netanyahu; son iki yılda dört seçim yapılan ülkesinde partisini sandıktan yine birinci sırada çıkartmayı başarmıştı. 

Trump’ın yerini Biden’in almasıyla talihinin değiştiği fark ediliyor.

Dördüncü seçimden de partisi Likud birinci parti çıktı çıkmasına, ancak geleneksel olarak kendisine destek veren, koalisyon hükümetlerinde yer alan, liderleri kurduğu hükümette bakanlığını yapan yedi parti, yanlarına üç milletvekili çıkarmış Arap partisi Raam’ı da alarak, bu kez Netanyahu’yu iktidardan uzaklaştırmak için birleştiler…

Seçimden yeni çıkan parlamento, İşçi Partili bir solcu politikacıyı –Isaac Herzog’u- cumhurbaşkanı seçti.

Sekiz benzemez hükümeti

İsrail’de hiç olmayacağı sanılan şey şimdi oldu; yeni hükümet birbirine benzemeyen sekiz partinin mutabakatıyla kuruluyor… 

[Yeni hükümete destek veren sekiz parti şunlar: Sağcı Yamina, Yeni Umut, Yisrael Beytenu; merkezde yer alan Yesh Atid, Mavi ve Beyaz; solcu İşçi, Meretz partileri ile Arapları temsil eden Raam…]

Reklam

Yeni hükümetin başbakanı olacak Yamina Partisi’nin lideri Naftali Bennett İsrail’in yanı başında bir de Filistin devleti kurulmasına şiddetle karşı çıkmasıyla tanınan koyu bir Siyonist; onun bu konuma gelmesini desteğiyle sağlamış olan Raam’ın lideri Mansour Abbas ise onun tam tersi, İslami kimliği ağır basan biri…

[İsrail’in 1948’de kurulduğu sırada yeni devletin sınırları içerisinde kalan topraklarda yaşayan Araplara da vatandaşlık tanındı. İsrail’in vatandaşı olan Araplar ülke nüfusunun %20’sini teşkil ediyor. Mansour Abbas’ın Gazze’de etkin Hamas eğiliminde olduğu söyleniyor.]

Netanyahu’nun başında bulunmadığı bir İsrail’i tahayyül bile edemeyen koyu dindar yerel kitleler ve onun Amerikalı destekçileri bu şaşırtıcı gelişmeyi Biden’ın varlığına bağlıyorlar.

İsrail parlamentosu Knesset’e girmeyi başarmış dinci partiler gelişmeden olağanüstü rahatsız. Dinci partilerin destekçileri günlerden beri yeni hükümette yer alacağı belli olan politikacıların evleri önünde protesto gösterileri yapıyorlar.

İç güvenlikten sorumlu Shin Bet örgütü bazı aşırıların protestolarını şiddet kullanmaya kadar vardırabilecekleri yönünde uyarıda bulundu.

Netanyahu ve siyasi destekçileri: arye Deri, Moshe Gafni ve Yaakov Litzman..

Muhalefet cephesinin başını çeken Shas Partisi lideri Arye Deri yeni gelişmenin dinin devletten ayrılması anlamına değil, dini devletin dışına itme anlamına geldiğini söylemekte. “Yahudi Devleti tehlikede” ona göre. Birleşik Tevrat Yahudiliği (United Torah Judaism) lideri Moshe Gafni, başbakanlığı üstlenmeye hazırlanan Bennett için ‘nifakçı’ sıfatını kullandıktan sonra onun kafasında sürekli taşıdığı ‘kippa’yı (takke) çıkarıp atmasını da istiyor… Aynı parti ‘sürekli bir savaş’ içerisinde olacakları tehdidini de savurmakta.

Onları bu noktaya getiren, Bennett’in iki yıllığına üstlendiği (sonraki iki yıl görevi ondan bir başka partinin -Yesh Atid’in- lideri Yair Lapid devralacak) başbakanlığı sırasında izleyeceği yolu belirleyen koalisyon protokolünde yer alan bazı esaslar.  

Koalisyon protokoluna göre, bütün okullarda dini ağırlıklı olmayan dersler de verilecek, dini eğitim veren okulların mezunları da öteki okullar mezunları gibi askere alınacaklar. Belediye nikahı, cumartesi günü toplu taşım araçlarının çalışması gibi radikal maddeler de var koalisyon protokolunda.

Reklam
Netanyahu ve Biden.. 2010’da, sürpriz haberden önce..

Biden ve Netahyahu

İsrail’de muhalefet cephesinde kalacak partiler, Netanyahu’nun iktidardan uzaklaştırılmasında, ABD’de Demokratların Kongre’de çoğunluğu sağlamasının ve başkanlığa Biden’in gelmesinin etkili olduğuna inanıyor.

Aralarında çocukların çoğunluğu teşkil ettiği 250’den fazla Filistinli’nin hayatını kaybettiği son Gazze saldırıları sırasında Biden, İsrail’in ‘kendini savunma hakkı’ olduğunu sürekli vurgulamıştı. Kanlı saldırıların bir an önce sonlandırılmasını da isteyerek… Biden’in ‘ateşkes’ uyarısına rağmen saldırılar devam edince Washington’dan yapılan açıklamaların dozu da farklılaşmaya başlamıştı.

Saldırılar sırasında Biden’in de üyesi olduğu Demokrat Partili politikacıların aldığı Filistin-yanlısı tavır dikkat çekiciydi. Vaktiyle rakibiyken seçilmesi için çaba göstermiş senatör Bernie Sanders da, Musevi asıllı olmasına rağmen, Netanyahu’yu sert dille eleştirenler arasına katılmıştı. 

Biden İsrail’in ABD’deki en sadık dostlarından. “Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor, ben de Siyonistim” diyecek kadar sadık… Ancak politik hayatta’ı “Ne bulunduğu uzun yıllar içerisinde Netanyahu’yla yıldızının barışmadığı da bir gerçek.  

Joe Biden’in Amerikan siyasetinde yer aldığı yarım asır içerisinde yolu Netanyahu ile defalarca kesişmişti. Bu arada pek çok hoş olmayan anının biriktiği de anlaşılıyor. 

Başkan yardımcısı olarak 2010 yılında İsrail’i ziyaret ettiği sırada basına sızdırılan bir haberi Biden unutmuş değil. Barack Obama yönetiminin “Yapmayın” telkinine rağmen Doğu Kudüs’te yeni yerleşim merkezi kurma izni verdiği haberi duyulunca, Biden, yanındakilerin Netanyahu tarafından onuruna verilen ziyafete katılmaması ve ülkeyi hemen terk etmesi telkinlerini dinlememiş, davete katılmış, rahatsızlığını orada Netanyahu’nun yüzüne ifade etmişti.O kadar geriye gitmeye gerek yok. Joe Biden’in Gazze’ye dönük İsrail saldırılarına destek verirken bir yandan da Netanyahu ile sürdürdüğü telefon görüşmelerinde sürekli yaptığı “Bir an önce ateşkes ilan et” tavsiyesinin dinlenmemesini iyi niyetinin kötüye kullanılması olarak yorumladığı belli.

En önemilisi de, Netanyahu’nun, yeni ABD başkanının Obama döneminde kotarılmasına katkıda bulunduğu İran ile nükleer anlaşmayı canlandırma niyetini sabote etme yoluna sapmasıydı. Biden’ı “Netanyahu’suz İsrail” formülüne ısındıran da bu oldu. [ABD dün İran’a yaptırımlarının bazısını kaldırdı.]

Bilinmeyenler çok

Netanyahu’nun iktidardan uzaklaştırılmasında ABD başkanının tavrının ve telkinlerinin payı varsa, sebebini, yalnızca mazide değil, yakınlarda yaşanan olaylarda da aramak gerekir.

Muhalefetin ağzına bakılırsa, yeni hükümetin birbirine benzemeyen sekiz partinin bir araya gelerek kurulacak olmasında en büyük etki ABD’ye ait.

Gerçekten mi?

Bilmiyoruz.

Aralarında ortak pek az nokta bulunmasına rağmen Netanyahu’nun iktidardan uzaklaştırılmasında birleşebilmiş partilerin hükümet olarak uyumlu bir çalışma yürütüp yürütemeyecekleri de bir başka muamma.

Yargıyla zaten başı dertte olan Netanyahu’nun iktidardan düşünce başına neler gelebileceğini tahmin etmek de güç.

Bir cumhurbaşkanını –Moshe Katsav– cinsel taciz yüzünden hapse tıkmış bir ülke İsrail.

Şu sıralarda İsrail’de yaşananlar yakından izlenmeyi hak ediyor. 

ΩΩΩΩ

Reklam

28 YORUMLAR

  1. Dünden devam….

    Hangi coğrafyayı vatan edinmiş olursa olsun, dünya için bir nebze cenneti yaratamadı insan, özellikle bizim coğrafyamızda. Yaşadığın alem sıkıntıları bitmeyen huzursuz bir alem haline geldiyse ve herkes birbirini suçlarken o alem bütünüyle kan (yani zaman ve enerjisini) kaybederek zayıf düşüyorsa sorgulama ve hayal kurma (yani tasarlama) vakti gelmiştir. Dün de sözünü ettiğim sentez bizim için biçilmiş kaftan(dı). İki ana bileşeniyle çok önemli bir rehber(di). Bununla iz sürerseniz 100 yıl öncesine gidersiniz. 1000 sene öncesine ve hatta, iz sürerek kainatın orijinine doğru yol alabilirsiniz. İki bileşeni birbirine ayar veren bir sinerji oluşturur. Bu da bize has devasa enerji kaynağıdır. Ötekeleştiremezsin/ayrıştıramazsın!: akıl mantık vicdan, iman, bilim-teknik-sanat…, hülasa insan! hepsi bunun içindedir. Ana damarlarıyla Allah’a varır. “Akılla izahı mümkün olmayan şeyler” derken aklı tanrılaştırma hatasına düşmemek (çaptan düşmemek) gerek. Çünkü bu şekilde “şirk”e girdin demektir. Bu da “aklı” sana rehber kılmış olan Allah (Al İlah = The God? One and Only God)’ın affetmeyeceği bir şeydir. Bunu “anlayamamak” değil anlayabilmek önemli. İşte “Akıl*İman Sentezi” bu işe yarar. İşte, M. Kemal Atatürk Paşamızın, hatasını kabul edip beni haklı bulduğu konu buydu. Bütün hayal gücünüzü, aklınızı, mantığınızı, vicdanınızı zorlayarak tahmin edin bakalım, bu önemli rüyanın sonuna doğru ne oldu? “a” dan “z”ye kadar sıralamamı, ip ucu vermemi ister misiniz? Şimdilik vereceğm ip ucu şu: işin doğrusunu bulmak için “Akıl*İman Sentazi” göre kafa yormanız gerekir.

  2. Sayın yazar bugün yekten sormuş;
    “ABD bir başka ülkenin siyasetine karışır mı? İktidar yıkar, yeni hükümet kurmaya kalkar mı?”
    Yok canım, kim demiş?
    Hatta şöyle diim; hele bi denesin?
    Allah için bi denesin, bi kerecik daha denesin?
    Seyret suriye çöllerinde parçalanmış, derilerini, cesetlerini!!!

  3. Baran bi anayasa hukuku kitabı kaç para eder?
    Evrensel hukuktan kaç para kazanılır ki?
    Sayın hk, akıl iman sentezine göre ufak bi anayasa taslağı paylaşırsanız sevinirim…

    • Çok kolay! eskisini alır retrofit ilavelerle çalışır hale getiririm. Türkiye’nin bütünlüğüne bir zarar gelmediği gibi ülkedeki herkesi bu yasanın özellikleriyle “Devlet”in dostu haline getiririm. Siyasetçilerin herbiri Kuran’a el basarak yemin eder göreve başlar. Görevi istismar edenin cezası el kesmeye kadar gider (şeri at). “Akıl*İman Sentezi”ne göre 100 yıllık yol haritaları çıkarılır. Bu süreç ülkenin üretken, dokunulmaz gelişme sürecidir. Dini konuda müslüman herkes “Akıl*İmna Sentezi”nin ne olduğunu anlayasaya kadar öcü olarak lanse edilmiş olan “Şeriat”a lüzum yok (100 yıl içinde Türkiye gelişmesini tamamlamış olana kadar). Ancak, dinlere saygı gireceği gibi dominant DiN olarak İslam’a aidiyet geciktirmeden Yeni Anayasaya girer. Ülkede farklı düşünebilen Kürt veya Çerkez veya,….. X, Y, Z… için bu 100 yıllık haritasının sonunda yeni düzenlemelere gidileceği garanti edilir. Bu süreçte tek resmi dil çoğunluğun dili eğitim dili de o. Evinde sokakta istiyen istediğini konuşsun birbirine dostça şiir okusun.

      Hatalarını kabul ettiği için M. Kemal Atatürk Paşamızı huzura (toprağa) kavuştururum [benim de sadık yarim kara topraktır]. Sembolik anlamda da olsa sömürülmeğe değil, duaya ihtiyacı var (2*2=4=2+2). Onun göremediği şeyleri yapabilmek için de retrofitlere ihtiyaç var. Bunları tartışmağa açarım. Anıt Kabir’i Devletin tapınağı olmaktan çıkarır halka açık müze haline getirim. Önüne büyük bir çocuk bahçesi yaparım. Ayasofya’yı ne yapılması gerekiğini kafiyelerle anlatmıştım; İçine küçükçe estetik sağlam, terası olan bir cami. Dışı Turistlere açık, daha güzel seyredilebilen bir müze…. yahu yapılcak çok şey var…

  4. Atilla bey imf den borç alırsan manda ve himayesini de kabul edersin; eski türkiyeden biliyorsunuzdur…
    Haksız mıyım sayın hk?

    • Atilla bey benim dediğim konuya da girmiş zaten. Sen de hep aynı şeyi tekrar ediyorsun (imam bildiğini okur misali!). “İMF” aşağı “İMF” yukarı! İstemezük çekeceksen Corç’a çekeceksin! Neticede borç veren o!
      Daha dün konuyla ilgili ne demiştim:
      …..
      Bugün yarın seçim olsa,
      Halk oy verecek seçecek,
      Hazineyi bomboş bulsa,
      Sonuçta ne farkedecek?

      Yine “hey Corç! versene borç”!
      Dosdoğru bir yol mu aldık?!
      “Kısır döngü” bir kader mi?
      Çıktık sandık, yine daldık!…

      Emme basma tulumbayla,
      “Derin”lerden su çekerler!
      Ülke için can suyuyken,
      Garibandan kan emerler!
      ….
      Öncelikler bilinmedi,
      Garibanlar çoğalıyor,
      “Yerli, milli” dedin durdun,
      Üretimin kan ağlıyor!
      ….

      Her zaman söylemişimdir. Madalyon “ikiyüzlü” değildir! Bir yüzünde “yanlış”, bir yüzünde “doğru” vardır ama. İşin bir yüzünde bunları “anlayamamak” vardır. Bir diğerinde “anlayabilmek” vardır. Anlayabilenlere daha fazla iş düşüyor…. Acizane bunu deneyenlerdenim. Bu konular gündem yazısı İsrail-ABD ilişkilerinden de önemlidir. Onun için yukarda devam…

    • Batılı sana Bit’ini bile verirken hesap kitap yaparak verir!
      nerde ne için kullanacaksın? karşılığında bana ne vereceksin? yarın kendisi ortadoğuya taarruza geçtiğinde! oradan kaçacak suriye ıraklıları ülkende tuut! dediğinde tutacakmısın yoksa batıya mı göndereceksin?
      senin kuyulara beton dök! benim kuyular zarar ediyoo olum bak git 🙂 derse neetçen?
      demem o ki seni öpmeden tüyünü bile boşa harcamazlar!
      borç alıp ta onun istemediği yerlere harcarsan da, manevi! alacaklarına bir + daha koyarlar.
      (sen faizi sıfıra indirdim desende, kur ile enflasyonu zıplatır yine alacağını alırlar)

  5. Yazar ve aktivist Miko Pelet, İsrailli bir genaralın oğlu ve
    The General’s Son: Genaral’ın Oğlu adlı kitabın yazarı.
    İsrailin Filistinlilere yaptığı zülümleri ABD ve diğer devletler’in îsraile destek vermelerini eleştiriyor.
    İsrail devletinin dinsız ve ırkçı olduklarını Joe Biden ve onun gibi İsrail hükümetine destek verenlere sorular
    soruyor.
    İngilizce bilenler linkini verdiğim videoyu izlerse, İsrailde 8 partinin bir araya gelmesinin nedenlerinide daha iyi anlarlar
    .Îsralli Yahudiler
    Filistinlilerin haklarını bizim gibi Özde değil sözde Müslüman liderlerden daha fazla savuniyorlar.Miko Pelet’ın dediği gibi silah tücarlarını zengin etmek için 2 miliyon filistinliyi terörost ilan ediyorla.

    Pelet, İsraile silah ve para yardım edenlerede kıziyor.

    Ben bu video’yu izlerken bizdeki PKK’yi neden bitirmek istemediklerini daha iyi anladım.Rahmetli Õzal Muhsin Yazıcı oğlu Ecevit ve Uğur Mumcu gibilerini nasıl ortadan kaldırdıkları’nın tek sebebi kan ile beslenen yaratıklar’ın liderliklerini sürdürmeleri için.
    Mâalesef 75 yılık devletin vatandaşları bunları anlamış ve devirmek için 8 zıt partiyi biraraya getirtebiliyor bizim 700 yıllık devletin mirascılarının sadece bu sitede yazanların hallerine bakınca bizim ilerlememiz şöyle dursun siyasetçiler için kendi öz kardeşini dahil öldurdbilecek çılgın nesiller gelir.

    https://www.youtube.com/watch?v=xT51DJu1acc&feature=youtu.be

  6. Çöken çökene …

    Burasının bir muz cumhuriyeti, yani “çökme cumhuriyeti”, olduğunu Reis her gün YouTube ve Twitter’dan şakıyor. Milangaz da çökülenler listesine girdi. Koskaca Doğan holdingler, milyarlık marinalar, oteller, neler neler. Hani mahkemelerde yazıyor ya ‘Adalet mülkün temelidir’. Aynen diyorum, adamlar adaleti alet etmişler, yargı, emniyet, mafya, siyasiler, gazeteciler her beraber temelden çökmedikleri mülk bırakmamışlar.

    “Hepiniz pisliksiniz …”
    “Bir tripod ve kameraya yenileceksiniz.” -Reis

    Bu arada Çevre bakanı gaza basmış, aldığı köpük miktarını 1200 metre küpe çıkarmış. “O pislik içinde boğulacaksınız”. Boşuna debelenmeyin.

  7. Milletlerin Ruh sağlığı Tehlikede Paronayak bir toplum olduk.

    Kim Aklı ve bilmi öne çıkarırsa kazanan bir millet olur.

    Türkiye , İsrail Devletleri Muz cumhuriyetimi?

    Neymiş efendim ABD Türkiyede darbe yaptı, İsrailde yönetimi devirdi:

    Geçin bunları Tembeliğinizi ,Asalak olmanızı, parazit olmanızı değiştirmez.

    Her Milletde Dürüst, Çalışkan insanlarda var Şirret, Düzenbaz insanlarda var.

    Kuran bize “Hiç düşünmezmisiniz ” diye sorar.

    Neymiş efendim aşılar şöyle zararı varmış, Covid virüsünü Dünya nüfusunu düşürmek için çıkarılmış…………..

    Hani Televizyonda bize bu virüs için kolonya kullanın(Doğru) , Neymiş Türk milletin genetiği farklıymış bize dokunmazmış (Ne oldu bu bilmiş yok oldu)

    Bilmi esas alıp açıklama yapanlar ise ününe ün kattılar.

    Şimdi Tv’de proğram var İstanbul sorunlarında bahsediyor Ama Ekrem İmamoğlu yok.

    O proğramı kapatın vaktinize yazık.

    Paronayak Milletler Güdülmeye mahkumlardır

    Bilimi ve Laborotuar araştırmaları esas alan Milletler ilerler.

    ABD devletini, Dünyada hiçbir ülke sevmez bahane üretmiyorlar Akıl, bilim kullanarak ilerliyorlar.

    Türkiyeyi, Dünyada pakistan , Afganistan, Azertbeycan, Güney koreliler sever.

    Ama bahane üretip Miskin Miskin otururlar.

    • ??????
      Tarif ettiğiniz özeliklere sahip olanlar: Doğru sõyleyeni 9 köyden kovarlar, bu seferde 10. Köye saldırmak zorunda kalırlar, fakat 10. Köy sakinleri ekmekleri yalan suları iftira olanların 365 günün 24 saatı rakip ddğil KÂBUSLARI olup onların çıldırmalarına vesile olur.

  8. Nuhun gemisindeki hayvan çeşitliliğini andıran bir koalisyon daha:))))
    Bence kırgızistandan sonra türk usulü başkanlık sistemine geçecek ülke çoktan belli oldu bile…
    Ha gayret!!!

  9. Ömrüm boyunca yaşayıp gördüklerimden şu sonucu çıkardm, en azından bu coğrafyada,
    Birisinden borç alırsan, borcun yanında da sana bonus olarak kontrol! edilme mekanizmasını da yanında bedava! veriyorlar 🙂
    bunun adı bazan X değerşleme denetleme kurumu oluyor, bazan dervişin birini veriyorlar nirvanayı erip bulasın diye 🙂
    hele ki son moda, yanında şimdilik füze, gelecekte belki uzaya kargo mekiği 🙂
    Günümüzde, parasının akibetini, geri almayı garantilemeyi geçtim,
    -sana silah mühimmat vermek haricinde komşularıda ona göre dizayn etmeyi,
    -seni ticaret yapacağı garanti müşteri gibi görmeyi,
    -hatta daha ileri gidip, seni akıncı yapmayı hedefliyebiliyor! elin keferesi.
    son söz: ”borç alan emir alır”.
    (borç almadan yaşarım dersen, demeden öncede aşı yapacak, teknoloji üretecek, seni uzaya götürecek biliğili alim bilim insanlarını bağrına basmayı öğreneceksin, hırlıda hırsızdan uğursuzdan dost olmayacağını belleyeceksin, vatanının değerini insanının kıymetini bilecek, inancını muhafaza etmeyi sürdüreceksin).

      • Evren deyince çocukluğumuzda uzayı anlardık. sonra 1980 gençliğimize hiç unutmayacağımız travma olarak yer etti. yine de,
        bilimin gelişmesi ile Kainatı öğrendiğimizde Tanrının gücünü (bizim acizliğimizi) daha bir belledik.
        demem o ki kıvırmadan, evren kelimesi beni ürkütür hep. belki küresel belki emperyal belkide başka bir şeyle ilgi kuruyorumdur!
        keferenin mahkemesinden senin iyiliğine bir şey çıkmaz, kolay kolay.
        En hakiki gerçek ve doğru yol: ”önce herkes kendi hukukunu tam ve doğru olarak yapacak, sonra örneğin 100 maddeden 80’i baktın ki aynı kapıya çıkıyor! işte sana
        ”EVRENİN GERÇEK ORTAK KURAL VE YASALARI” ”

  10. 31 Martı, 23 Haziranı, 23 Nisan ile karıştıran muhalefet ile kimse bir şey yapmaz/yapamaz.
    İktidarın kalelerini aldılar, farkında değiller. Sanki 23 Nisan’da kurgu gereği teslim edilmiş.
    Hâlâ iktidara koltuk değnekliği yapıyorlar.
    Bu şartlarda bile.
    Fethi Akkoçun bir sözünü unutmuyorum: ” Dış güçler iktidarları belirlemek için önce muhalefeti dizayn eder. Zira iktidarı asıl ayakta tutan muhalefettir”

  11. ülkelerin ve insanların mutluluğu hak, hukuk ve adaleti tesis etmekle mümkün. yaşadığımız bu son derece karanlık çağda yazık ki gücü yeten yetene orman kanunları geçerli. bu gelişmişlik standartları görece yüksek yerlerde dahil olmak üzere bireysel temel hak ve özgürlükler hiç olmadığı kadar tehdit altında.
    dünya adalet projesi WJP her yıl hukukun üstünlüğü projesi yayınlıyor.

    ” 128 ülkenin sekiz ayrı başlıkta değerlendirildiği 2020 yılı endeksi Mart 2020’de yayınlandı.
    hukukun üstünlüğü ilkesini dört ana prensip ile bağdaştırıyor. Bu bağlamda hukukun üstünlüğü ilkesinin olmazsa olmazları arasında herkesin hukuk karşısında hesap verebilir olması ile yasaların açık, anlaşılır olması ve temel hakları koruması gibi prensipler bulunuyor. Bunun yanı sıra WJP; yasaların çıkartılması, yönetimi ve uygulanması süreçlerinin erişilebilir, adil ve etkili olması gerektiğini vurgularken adaletin yetkin, etik, bağımsız ve tarafsız kimseler tarafından sağlanması gerektiğinin de altını çiziyor.

    Endeksin temel amacı, ülkelerin hukuk alanındaki güçlü ve zayıf noktalarını göstererek hukukun üstünlüğü ilkesinin gelişmesine önayak olmak. Bu bağlamda endeksin hedef kitlesi; politika yapıcılardan akademisyenlere, vatandaşlardan hukukçulara kadar oldukça geniş bir kapsamda niteleniyor. Ülkelerin hukukun üstünlüğü ilkesine bağlılığını ölçmede kriter olarak alınan ana başlıklar ise hükümet yetkilerinin kısıtlanması, yolsuzlukların önlenmesi, yönetimde şeffaflık, temel haklar, nizam ve güvenlik, idari yaptırımlar, adil hukuk ve cezai adalet.

    World Justice Project’in hazırladığı rapora göre 2020 yılında dünyanın her bölgesinde endeks puanlarında düşüşler yaygındı. Bu doğrultuda bu yıl çoğu ülke genel hukuk performansında ya geriye gitti ya da aynı kaldı. WJP, hukukun üstünlüğüne bağlılığı azalan ülkelerin iyileşme gösteren ülkelerden daha fazla olduğunu belirtirken bu yıl gerileme yaşayan ülkelerin bir önceki yıl da benzer bir durumda olduğunu vurguluyor. Bununla birlikte 2020 yılında en iyi gelişmeyi Etiyopya ve Malezya gösterirken en ciddi düşüş Kamerun ve İran’da yaşandı.

    2020 yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde sıralamada yine Danimarka, Norveç ve Finlandiya başı çekerken geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu üç ülkeyi İsveç, Hollanda ve Almanya izledi.
    Türkiye ise geçtiğimiz yıla göre üç sıra yükselerek 2020 yılında 128 ülke içinde 107. sırada yer aldı. Endekste Türkiye’nin Meksika ve Mali gibi ülkelerin gerisinde kaldığı ve Nijerya, İran ve Angola ile aynı puanı aldığı görülüyor.

    Türkiye’nin en kötü olduğu iki başlık, 128 ülke arasında 124. sırada geldiği “hükümet yetkilerinin kısıtlanması” ve 123. sırada yer aldığı “temel haklar” başlıkları olurken en iyi sıralaması 128 ülke arasında 60. sırada yer aldığı “yolsuzlukların önlenmesi” başlığında gerçekleşti. WJP’nin değerlendirmesinde Türkiye’nin en düşük puanı aldığı alt başlıklar ise bağımsız denetim ve yargı sürecine saygı oldu.”

    • ””ülkelerin ve insanların mutluluğu hak, hukuk ve adaleti tesis etmekle mümkün. yaşadığımız bu son derece karanlık çağda yazık ki gücü yeten yetene orman kanunları geçerli.””’
      ABD herhalde hukuki açıdan üst sıralarda bir ülke değil mi ? Peki İran a veya venezuellaya uyguladığı ambargolar nedeniyle suç işleyen biri sizce ADİL yargılanmış veya hukuki bir eylemle cezalandırılmış mıdır.

      • karanlık bir çağda yaşıyoruz diyorum,
        orman kanunları geçerli diyorum.
        diyorum zaten.
        amma ve lakin
        zulüm de, adalette bumerang gibidir,
        er geç geri döner.

  12. OOOOOOF , OF !
    Dün gece , ümitle, heyecanla ve şevkle milli maçı seyretmeye başladık .Ama bunların başlamasıyla sönüp gitmesi de adeta bir oldu !
    Makarnacıların kurduğu baskı sahada oyuncularımızı, televizyon başında da bizleri doğrusu bunalttı ! Adamlar bizim yarıalanımızdan çıkmadı, adeta tek kale oynadılar!
    Şahsen ben o kadar bunaldım ki ‘ Allahın belası adamlar , atacaksa atsınlar , belki ondan sonra biraz nefes alırız ‘ diye düşünmeden edemedim!
    Boks maçında ; güçlü rakibi karşısında çaresiz kalan zayıf boksörü , antrenörü nihayet ringe havlu atarak onu maçtan çeker ,kurtarır.
    Bunu dün gece Şenol Güneş değil de bizim takım yaptı ; havlu attı !
    Ne diyelim ; hem 3-0 yenildik , hem de pres olup ezildik !
    Selamlar ,iyi günler

  13. Tam da; “ne güzel ilk defa reise ve ak partiye çakmadan bir yazı yazdı diyecekken son paragraftaki analoji ile teşbihi farkettim. Helal olsun.

  14. Netanyahu’yu Amerkali Yahudiler’de istemiyor.
    Trump İsrail için ne kadar çırpındı fakat Trumpin damadı ve babası dışında hiç bir Yahudi Trumpi desdeklemedi.
    Yahudiler akıllı insanlar 8 değil 18 birbirine benzemez parti olsa dahı diktatörleri ve hırsızlari cezalandırmak için bir araya gelirler.
    Joe Biden Kurt politikacı, son savaşta israli desteklemeseydi
    ABD’deki Yahudiler’de dahil Netenyahu hukumette kalmak için savaş çıkardığını aciklamazdılar.

    Son savaş çıkartan ve ktuklarını sağlamlaştırmak isteyenler hayal kırıklığına uğradılar, din kardeşımız dedikleri an Uygurlar, Din kardeşiniz değilmi diye soruyorlar.

    AB ve ABD’iler her ortamda Uygurlar’a yapılan zülmü kıniyorlar.
    Müslümanlar’da Uygurları suçliyorlar.

  15. Darısı başımıza diyelim. Biden bizim siyasete de bir destek düşünüyordur herhalde. Bunu açık açık da söylemişti New York Times’a. Muhalefeti destekleriz demişti. Eh artık bizim birbirine benzemez muhalefet partileri de biraraya gelirler, ki geliyorlar, ve bu yolsuz, mafyatik, otokrat iktidarı tarihin çöplüğüne gönderirler. Bizde de demokrat, dünyaya açık, yenilikçi ve barışçıl bir iktidar Türkiye’nin makus talihini değiştirir. Buna acil ihtiyacımız var, yoksa deniz kusmuğu içinde boğulacağız mazallah. Bu yolsuz iktidar denizleri, ormanları, ülkenin tüm varlıklarını, hazineyi ve bilimum değerlerimizi yok etti kısa zamanda, ağır çekim olarak. Resmen ülkeyi bitirdiler ve mafyaya teslim ettiler. Gidişlerini 14 Hazirandan sonra hızlı çekim ve patlamış mısır kola eşliğinde yapacağız inşallah. Ha gayret!

    • Ender bey, şimdi bu yorumunuzu abd vizesi başvurunuza eklediğiniz sosyal medya paylaşımlarınız arasına koydunuz mu 10yıllık çok girişli abd vizeniz hazır demektir; ama giriş çıkışlara dikkat, yıpranmasın!
      Ondan sonrası zaten yeşilkart, öyle değil mi?

  16. Ne diyordu Reis: “Pisliksiniz hepiniz …”

    Ve çok geçmedi Marmara kustu yıllarca oraya ettiğiniz pisliği, suratınıza tükürdü. Oradan Karadeniz’e Ege’ye yayıldı kusma. Ettiğiniz bütün pislikler suratınıza yapışacak hepinizin. Yıllardır yiye yiye bitiremediğiniz ne varsa üzerinize kusacak o denizler.

    Büyük Reis her işten anladığı gibi müsilajı da şahsının başkanlığında bir “bilimsel” toplantı ile masaya yatırmış. İyi de olmuş. “Akademik” çalışmalar değerlendirilmiş ve “sonuç bildirgesi” bile yayınlamışlar. İnsan şu başkanlık sistemine hayran olmaktan başka bir şey yapamıyor. Peki alınan kararlar? Orası ayrı bir komedi. Daha fazla denizcilik bursiyeri alınacakmış üniversitelere. Bu müsilaj işi de 2123’de çözülecek herhalde. Şaka gibi. Ölme eşeğim ölme hesabı.

    Ben en çok şuna şaşırdım. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke burası. Allah muhafaza üç taraftan kusmaya başlarsa bu denizler, ki öyle olacak görünüyor, boğuluruz diye korkuyorum. Buna bir önlem düşünülmemiş mesela. Örneğin tüm üniversitelere denizcilik fakültesi açılması kararı neden alınmadı acaba. Yeğenlere damatlara kadro açılırdı hem. Yazık fırsat kaçtı yine.

    • 15 Temmuzun darbe değil darbeyi engelleme diyen bir ülke halkı zaten kendi kendilerine darbe yapmış olmuyorlar mı?
      ABD veya AB enayımi bizimle uğraşsın?
      Şu an. Bütün aydınlar, bilim adamları, hakimler, savcılar, sağlıkçılar, emniyetcílar, tüccarlar, ev hanımları, bebekler, öğrenciler, gazeteciler, devlet boyu cumbur cemaat zindanlar’da değillermi?
      Zaten geri kalanlar’ında yarısı terôrist yarısıda, asker birbirimizi yemek için ADD ve AB’den hatta onlarınkı az geldiği için rusyadan ve çindende silah aliyoruz.

      Hamd olsun bizim başımızdakiler zaten her gün darbe yapiyorlar.

      Birde helal haram fetvacılarımız var hırsızlara değıl komşusu internetini kullanması için şifresini verdiği komşu ile birlikte kul hakkı yemiş oldukkaríndan dolayí ikisi birden cehennemlik oldukları fetva veren fetvacílarımízda tv lerde boy gösteriyormuşlar.
      Bizim reis ve ekip arkadaşlarının Kıbrisa gittiklerinde bir değıl 5 uçakla gitmeleri’de helal oluyormuş.

      Bizim fetva makamımiz dahi darbeci,
      olmuyorlarmı?

      Biz birbirimize yemeye ve hırsızlarí baş taci etmeye yeteriz.

    • Ender bey “Daha fazla denizcilik bursiyeri alınacakmış üniversitelere.” gayet yerinde bi karar, bunun neyini beğenemediniz ki?
      Hatta sizin “Örneğin tüm üniversitelere denizcilik fakültesi açılması kararı neden alınmadı acaba.” düşünceniz gayet yerinde, keşke uygulanmış olsa… En azından tüm sahilkentlerimizdeki üniversiteler ve büyük göl/barajlarımıza nazır şehirlerimizde mutlaka uygulanmalıdır bu öneriniz!
      Denizcilik başat sektör olarak görülmelidir…

Yoruma kapalı.