“ABD İsrail’i tutuyor İsrail kazanır” veya “Haklı oldukları için Filistinliler kazanır” tezleri yaygın ama…

34
Reklam

Ankara’da, yolcusu olduğum taksinin şoförü, tanıdığını belli ettikten sonra, güncel konuda derin fikirlerini benimle paylaştı.

Gazze’de yaşananlarla ilgili fikirlerini…

Filistinlileri tutuyor doğal olarak ama Hamas’ın tavrını da tam onaylamıyor gibi. Sebebi basit: Amerika’yı yanına almadan hiçbir ülke istediği sonuca ulaşamaz. ABD başkanı Biden’in İsrail’e giderek Netanyahu ile yan yana poz vermesi onun hangi tarafı tuttuğunu ortaya koydu.

Şoför arkadaş Filistinlilerin bu defa da hayal kırıklığına uğrayacağına inanıyor.

Yolumuz cadde üzerinde park edilmiş çok sayıda Emniyet’e ait otobüs ile oraya gelmiş polislerin nöbet tuttuğu rezidansın bulunduğu yokuşa geldiğinde, şoför arkadaş, Gazze yanlısı protesto eylemlerinin boşuna olduğu kanaatini de paylaştı benimle.

Üzülerek anlattı bunları bana…

Zihnim onun anlattıklarına takılı olarak günün gazetelerine göz attığımda, taban tabana zıt bir görüşün bazı yazarlara hakim olduğunu, hatta o görüşlerin bazı gazetelerde manşete dönüştüğünü fark ettim.

O görüş çok daha keskince ifadelerle savunuluyor. Aşağıda o görüşü özetledim:

Reklam

Gazze’de başlayan kalkışma yalnızca İsrail’i perişan etmekle kalmayacak, bu arada onu savunan Batılı ülkeleri de işlevsiz bırakacak…

Özellikle ABD’yi…

ABD ve Avrupa’nın İsrail’i açıkça destekleyen devletleri tarihlerinde görülmedik çapta bir yenilgiyi Gazze’deki zulümleri yüzünden yaşayacaklar…

Herhalde sizler de benim burada biraz kabaca özetlediğim bu tezden ve onu kimlerin savunduğundan haberdarsınızdır.

İki görüş de benim aklıma yatmıyor.

“Amerika istemeden hiçbir şey başarılamaz; Biden ve onunla birlikte hareket etmeye mahkum Batılı liderler İsrail’i destekliyorlar dolayısıyla Gazze’de Filistinlilerin kazanması imkansız” tezi basit.

Tersi tez de, aslında 1948’de İsrail devleti kurulduğu andan itibaren İslam dünyasında kendisine yer bulmuş olan görüşlere dayanıyor. “Biz haklıyız, öyleyse bizden olan Filistinliler de haklıdır ve sonunda mutlaka haklı olan kazanır” diye düşünülüyor…

İyi de, 1948’den bu yana yapılan savaşlar, kalkışmalar, eylemlerle Ortadoğu cadı kazanı görüntüsüne büründü, ama Filistinliler istediklerini elde edemediler.

Reklam

İsrail’in doğdukları topraklara dönmelerine izin vermediği için çoğu çevre ülkelerdeki kamplarda, birazı da farklı ülkelerde yaşayan Filistinliler 75 yıldır gurbetteler ve bir teki bile muradına erişemedi.

[Ankara’da çalıştığı medyayı temsilen bulunan bir Arap gazeteci, bir devlet ziyareti sırasında bizlerle birlikte İsrail’e gelmişti. Kendisini bir başka Arap ülkesinin vatandaşı olarak biliyordum. Filistin asıllıymış. “Daha önce defalarca başvurduğum halde İsrail bana vize vermemişti” demişti. O  gezi sayesinde ailesinin ana vatanına girebilmişti Filistin asıllı gazeteci.]

Şi̇mdi ne olacak, Hamas’ın Gazze’de başlattığı, İsrail’in de ölüm kusarak cevap verdiği eylemden sonra farklı bir sonuç alınabilecek mi?

Gazze olayı başladığından beri siyasi yazıları ve televizyon mülakatlarıyla gündemi belirlemeye çalışan popüler kitaplar yazarı İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari’nin, Washington Post gazetesinde yayımlanan yazısının başlığı, benim yukarıdaki sorumla paralel olduğu için dikkatimi çekti. [Yazıyı dikkatime sunan dostuma teşekkür ederim.]

“Hamas savaşı kazanıyor mu?” başlığını uygun görmüş yazısına Harari.

Kapsamlı ve bilgi dolu yazının bir yerinde şunu yazıyor:

“Eğer Hamas’ın savaşla elde etmek istediği İsrail ile Suudi Arabistan arasında barış anlaşması imzalanmasını bozmak, normalleşme ve barışa erişme şansını yok etmek idiyse, açık farkla bu savaşı Hamas kazanıyor.”  

Ona göre, İsrail de Hamas’ın bu girişimini onun silahsızlandırılmasını sağlamak amacıyla kullanıyor. Ancak, yine ona göre, İsrail silahsızlandırmayı başarsa bile bu askeri bir başarıdır; dolayısıyla bunun politik bir anlamı yok. Kalıcı barış için farklı beklentileri var Harari’nin…

Yazısı bütünüyle okunduğunda, 75 yıllık -hatta daha eski- sorunun yakın ve uzak tarafları açısından kalıcı bir sonuca -barışa- ulaşmasının o kadar kolay olmadığı anlaşılıyor. İsrail devleti var olmaya devam edecek; Netanyahu öyle istedi, Biden, Scholz ve Sunak gibiler ona sonuna kadar destek verdi diye Filistinliler yok olmayacaklar…

Unutmayalım: İhtilaflı topraklar binlerce yıl kanlı olaylara sahne oldu. Haçlı Seferleri Kudüs için yapıldı ve yalnız Filistin toprağı değil Haçlıların üzerinden geçtiği bütün coğrafya etkilendi. 

Hiç rahat yüzü görmedi o coğrafya.

Kimileri şoför arkadaş veya hamaset yazıları yazanlar gibi basitçe yaklaşıyorlar ya, gerçek durumun farklı olduğunun bilinmesini istedim.

ΩΩΩΩ

Reklam

34 YORUMLAR

  1. gerçek sadece senin söylediklerindir, bunu dışında bir gerçek olamaz.
    Fakat aykırı da olsa başka bir gerçeği not etmekte fayda var: İsrail ve destekçileri kendi geleceklerini tüketiyorlar. Müslüman olsun olmasın, vicdanı canavarlaşmamış dünya Batı’yı ve siyonizmi gün ışığında görüyor. Batı’yı yüceltenler onun nasıl bir kan çukuru olduğunu anlamaya başlıyor ve işte bu bilinçlenme Batı’nın sonunu getirecek, Siyonizmi tüketecek. Hem tahlil yapmaya ne lüzum var; âhir zamanın son kısmının nasıl olacağını bize açık açık anlatan Peygamberimiz Siyonistlerin nasıl çarpılacağını da bildirmişti.

  2. Dün akşam “Nowhere” adlı İspanyol filmini izledim. yaşadığı ülkeden daha iyi hayat şartlarının olduğu başka bir ülkeye kaçmaya çalışan hamile bir kadının mücadelesini anlatıyor. “hayat mücadeledir. aklını kullanan başarılı olur, mücadeleyi kazanır” filmin ana fikri bu! öyle de değil mi zaten. herkese izlemesini tavsiye ederim.

    • Beyaz Saray’ın açıklamasıyla yalan söylediği “resmen” tescillenmiş bir başkan!
      Nasıl?
      Biden bir yalan uydurdu.
      Daha doğrusu Netanyahu’nun uydurduğu yalanın peşine takıldı.
      Hamas tarafından “kafası kesilmiş bebeklerin fotoğraflarını gördüğünü” söyledi.
      Sonra ne oldu?
      Batı medyası bu yalanı teyit etmeden yayınladı.
      Ardından Beyaz Saray, Biden’ın “İsrail teröristlerin, çocukların kafasını kestiğine” ilişkin iddiaların, birkaç habere ve İsrailli yetkililerin söylemlerine dayandığını açıkladı.
      Peki İsrailli yetkililer ne dedi?
      İsrail Savunma Güçleri (IDF) Sözcüsü Binbaşı Doron Spielman, çocukların “kafalarının kesildiği” iddiasını teyit edemeyeceğini söyledi.
      Anadolu Ajansı muhabirinin 10 Ekim’de konuyla ilgili telefonla ulaşarak söz konusu iddiayı sorduğu İsrail Ordu Sözcülüğü ise “Haberleri gördük ama elimizde bir detay, bunlara dair bir teyit yok” dedi.
      Hatta CNN’e konuşan bir Beyaz Saray yetkilisi, Başkan Biden ve diğer ABD’li yetkililerin kişisel olarak Hamas’ın çocukları öldürdüğünü görmediğini ve bunu teyit etmediğini belirterek, Biden’ın “teröristlerin çocukların kafasını kestiğine” dair resimler ve doğrulanmış haberler görmediğini bildirdi.
      Peki yalanın kaynağı kim?
      İsrail Ordusu’nun 71. Birim Komutan Yardımcısı David Ben Zion…
      Batı Şeria’da Filistinlilerin katledilmesi için kışkırtıcılık yapan gözü dönmüş bir cani…
      “Kafası kesilmiş çocuklar” yalanını İsrail televizyonlarında seslendirip yayılmasını sağladı.
      Önce Netanyahu ardından Biden bu yalanı sahiplenince skandal patlak verdi.
      İçimizdeki “İsrail’den fazla İsrail sevicilerine” kanaatlerini değiştirmeleri için bu örnek yeter mi?

  3. Yalanlar havada uçuşsa da net olan, Filistinlileri kovup orada bir Yahudi devleti kurmaya çalışanların, başkalarının ne düşündükleri, ne dedikleri ve ne yaptıkları ile zerre kadar ilgilenmeyip, hedeflerine odaklandıkları… Kelimenin tam manasıyla çaresizlikten kıvrandığımız günler yaşıyoruz… Tek teselli noktası, Cenab-ı Hakk’ın küfre verse de zulme mühlet vermeyeceğini bilmek…

    • Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin, Filistin konusunda yaptığı düzeltmelerin bazılarından örnekler vereyim:

      1. ABD Başkanı Joe Biden, İsrail medyası tarafından ortaya atılan “Hamas direnişçileri, 40 bebeğin kafasını kesti” iddiasıyla ilgili, “Çocukların kafalarının kesildiği fotoğrafları göreceğimi hiç düşünmezdim” diye konuştu.

      Anadolu Ajansı’nın iletişime geçtiği İsrail ordusu yetkilileri, ellerinde iddiayı doğrulayacak herhangi bir argümanın olmadığını söyledi.

      ABD Başkanı Joe Biden, iddiayı tekrar dile getirdi. Washington Post gazetesi Beyaz Saray’dan iddiaya ilişkin bilgi istendiğini, kendilerinde doğrulanmış herhangi bir bilgi olmadığının söylediğini bildirdi.

      2. Gazze’nin El Zeytun Mahallesi’ndeki el-Ehli Baptist Hastanesi’nin vurulmasıyla ilgili, “Saldırıyı İsrail değil, Hamas yaptı” iddiası doğru değil.

      Hastanenin bombalanmasıyla ilgili görüntüler incelendiğinde, alanı harabeye çevirecek etkiye sahip mühimmatın, Hamas’ın bugüne kadar kullandığı türden bir mühimmat olmadığı açıkça görülmektedir. Ayrıca İsrail propagandası yapan hesaplar tarafından, “Hastaneyi Hamas füzesi vurdu” iddiasıyla paylaşılan görüntülerin, 2022 yılına ait olduğu tespit edilmiştir.

      3. “Azerbaycan’da bazı binalara İsrail bayrağı yansıtıldı” iddiasıyla paylaşılan görüntüler güncel değildir.

      Haziran 2015’te Azerbaycan’ın başkenti Bakü’nün ev sahipliğinde düzenlenen, “Bakü 2015 1. Avrupa Oyunlarına” 50 ülke katılmıştır. Etkinliğe katılan ülkelerin bayrakları, Bakü’de yer alan Ateş Kulelerine yansıtılmıştır. İddiaya konu fotoğraf da bu etkinlik sırasında kaydedilmiştir.

      4. “Hamile bir kadın Hamas tarafından işkenceye uğrayarak öldürüldü” iddiası doğru değildir.

      Bahse konu görüntülerin 2018 yılından beri dolaşımda olduğu ve “Meksika’daki suç örgütleri arasındaki şiddet olaylarını” gösterdiği tespit edilmiştir.

      5. İngiliz The Times, “İsrail, ağır yaralanan bebekleri gösterdi” haberini, İsrail bombardımanında yaralanan Filistinli çocukların fotoğrafıyla servis ederek açıkça manipülasyon yaptı.

      6. “Hamas direnişçileri, festivalde yakaladıkları bir kızı diri diri yaktı” iddiası doğru değil.

      İddiaya konu görüntülerin, Mayıs 2015’te Guatemala’da kaydedildiği tespit edildi.

      Bu yalanları yayan içimizdeki isimler ya etki ajanıdır ya da 5. kol elemanıdır… Alayı, millet düşmanıdır.

      İletişim Başkanlığı çok isabetli ve değerli bir hizmet yapıyor.

      • Propaganda başkanlığı hizmet yapsın elbette. Ancak ortada karşılıklı insan kıyımı var. Hamas’ı temize çıkarmaya çalışmak nasıl bir fayda sağlayacak ölen insanlara? Buna çözüm bulmak yerine dezenformasyona benzin dökmek strateji değil. Nazi ve ABD taktikleri ve stratejisi ile varacağınız yer daha adil bir dünya değil, daha kaotik bir yer olur ancak. Demokratik olmayan her despot rejim dünyaya sadece kaos vadediyor.

    • Vicdanlı insanların ve ülkelerin yapacağı tek şey var. Filistinleri o lanetli topraklardan çekip kurtarmak. Karşılıklı küfretmenin, oturup Tv seyrederek insanların ölümüne göz yummanın, ah vah edip kahrolmanın onlara hiç bir faydası yok. Az biraz insani vicdanı kalanlar varsa onlar devletleri zorlamalı ve Filistinlileri bu vahşetten kurtarmalılar. Hepsi 2 milyon insan. Zaten küçük bir alana sıkışmışlar ve oradan ne devlet ne refah ne gelecek çıkması mümkün değil. Dünya ise geniş. Yaşayabilecekleri ve düzgün bir düzen kurabilecekleri yer çok. Onlara bu yardımı yapmak yerine Hamas yetiştirmek, onları savaşa pohpohlamak, silahlandırmak, onlara ve dünya barışına yapılan en büyük kötülük olsa gerek. İran gibi terör destekçisi ülkeler durdurulmalı ve Filistinliler için yaşayabilecekleri ülkelere geçişlerine yardım edilmeli. Türkiye aracı olmak ve barışa katkı vermek istiyorsa bunu acil olarak yapmalı. Camilerde sela okutarak insanları savaşa körüklemekten vazgeçmeli.

      • Enderciğim, algı ve zekana hayran kaldım. Ha bu arada, evini boşaltman için sana yarın sabaha kadar süre veriyorum. Aksi takdirde zor kullanacağım. Sahra çölündeki yeni evin seni bekliyor…

  4. Kim kimlerin nesini tutar ben bilemem.
    Araplar Fistini, batılılar İsrail’i..
    Hristiyan dünyası maaile tutuyor;Musevi leri
    🤔😯🤔🤔 acaba nasıl oluyor bu?
    Daha geçen yüzyılda köküne kibrit çakmışlardı,kümülesini yok etmek yetmedi, Kudüs’e 17 haçlı seferi..!!!😯
    ….. neyse..
    Demem şu:
    Arap birliği Türk kahvesi iran rayali gibi isimler bu işin değil merhemi!!!😡
    ÇARE:islam ülkeleri birliği!
    1.amaç:tüm insanlara, insanlığa hizmet!
    2.islam ülkeleri arasında tam yetkili İŞBİRLİĞİ!!!
    (Yani burda etnisite inanç renk ayrımı yok!)

    • ABD Başkanı, İsrail ziyaretinde, Netanyahu’nun dizinin dibinde ve dünyanın gözlerinin içine bakarak yalan söyledi. “Hastane ‘diğer takım’ yani Hamas/Filistinliler tarafından vuruldu, sizin tarafınızdan değil” dedi…
      Büyük kumar olduğunun Beyaz Saray da farkında. Çok riskli bir hareketti ve kesin sonuçları belli olmamakla birlikte kaygı Tel Aviv’e inen ‘Air Force One’ uçağının her yerine sinmişti…
      Ziyaret ve yalanın önlerine getireceği fatura konusunda büyük korku yaşandı. Hastane haberi elbette ulaşmıştı ama seyahati ‘iptal’ şansları yoktu. “Ağ” dediğimiz zaten böyle bir şey, ışığa doğru yürümek zorunda kalırsınız.
      Birincisi, Gazze krizi Amerikan iç politikası ile dış politikasını siyam ikizleri gibi birbirine yapıştırmış durumda ve ayrılmaları imkânsız. Yaklaşan seçimler yüzünden İsrail’i/Netanyahu’yu itip-kakamazsınız. Ancak dış politikada bu durum ABD’yi dünyanın gözünde iğrenilesi ve asla güvenilmemesi gereken ülke durumuna itiyor.
      Dahası, dış politikada diğer başlıklar da tabloya eşlik ediyor; Ukrayna savaşı, Çin’le rekabet noktalarındaki zafiyetler, Körfez bölgesinin kaybedilmesi, İran’ın yükselişi, Türkiye’nin tamamen kaybedilmesi riski, Mısır’ın Rusya’ya kaptırılması, vs.
      ABD’nin bölgede yaptığı diplomasi sağda solda yazılan/yorumlanan biçimde gerçekleşmedi. Mesela Blinken temasları istenen sonucu vermedi, aşağılanma görüntüleri izledik, Arabistan ziyaretinde saatlerce bekletilme görüntüleri hep odur.
      Zaten Biden da, ‘bir Yahudi olarak’ Bakanının gerçekleştirdiği yarattığı enkazın, küçümsenmenin farkındaydı. Washington’un bölgedeki etkisi dibe vurmuş halde ve hele bölge halkları nezdinde “nefret” duygusu hâkim.
      Biden ve Netanyahu’nun politik istikbali Gazze Şeridi’nde batıyor.

  5. taksi şoförünün görüşüne tam olarak katılmasamda ehli hamaset yazarların görüşlerinden en azından daha gerçekçi. israil ve abd görülmedik çapta yenilgi yaşayacaklarmış-inşallah-lakin kim yaşatacak onlara bu yenilgiyi?
    tanrı tabi ki.
    pek acele etmiyor ama.
    bölgenin tüm kaynakları da onlara akıyor bu arada.
    kendi petrolünü çıkarmaktan aciz olanların petrolünü onlar götürüyor.
    tarihi eserlerini de.
    kadim bilgisine bile sahip çıkamıyor.
    ilkokul 1. sınıf düzeyinde bir akaid bilgisi bize iyiliğin ve kötülüğün “min Allah” olduğu bilgisini veriyor yani iyilik olan potansiyelin yaratıma geçmek için aldığı güç ile kötülük olan potansiyelin yaratım için aldığı güç aynı kaynaktan geliyor sonuçta. ayrım yok aslında. hikayenin başından beri bir kazanan da yok zaten, denge var. sünnetullah da dediğimiz evrensel yasalar bize aklını kullananın ve çalışanın kazanabileceğini de net olarak açıklıyor. makul düşünen biri için dengenin kötülükten yana olan ibresinin içinde bulunduğumuz dönemde ağır basmasının sebebi belli değil mi? dün yorumumda iyi/ahlaklı insanların yeterli sayıda olmamasını bir neden göstermiştim, iyi/ahlaklı olmak saf düşüncelere sahip olmaktan çok bütünün hayrına çalışmayı, üretmeyi, gelişmeyi de içerir. insan için sadece çalıştığının karşılığı vardır.
    yani şimdi bulutlara bakarak ya da fal oklarını takip ederek hamaset içinde kimin kazanacağını tahmin etmemiz gerekmiyor, yasalar açık, net; bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmeyecek diyor.
    yüzyıllardır değişmeyen ancak
    bir bilinç devrimi yaşanırsa değişir.
    bu coğrafya rahat yüzü görmedi, yakın gelecekte ve uzak gelecekte de görmesi olası görünmüyor ama güç dengesi farklı olabilir,
    batının elinde olan doğunun eline geçebilir,
    anlamak ve çalışmak gerekiyor sadece…

    • Filistin’e yaşananların an be an dünyana dört bir yanına ulaşıyor olması harika. Lakin görsel delilin bile basit kurgu ve kelime oyunlarıyla manipüle edilebiliyor oluşu berbat.
      Hastaneye bomba atıp yüzlerce kişiyi katleden vahşinin saatler içerisinde yüz milyonlarca kişinin telefonuna bilgi olarak düşmesi harika. Fekat ondan birkaç gün önce “savaşta sivil öldürülebilir aslında” haberlerinin en büyük medya kuruluşunda yapılmış olması iğrenç.
      Ve bütün bunları bir mail izler gibi izliyor oluşumuz…
      Sinema var olduğu zamandan beri vizyona giren en acıklı filmin hem izleyicisi, hem de oyuncusuyuz. Senaryoyu kim yazıyor, bilemiyoruz. Yönetmen zaten perde arkasında.
      Ancak!
      Bu senaryoya müdahale etmek insanların elinde.
      Hikaye şöyle devam etmeli:
      Dünyanın dört bir tarafından insanlar yola düştü. Hepsi yayan. Herkes yürüyor. Günlerce, haftalarca, aylarca yürüyen insanlar Filistin topraklarını (şu an İsrail’in işgal ettiği, devletçilik oynadığı yerler dahil) çevreliyor. On milyonlarca insan Filistin sınırında buluşuyor ve aynı anda içeriklere doğru hareket ediyor. Gazze, Batı Şeria, Kudüs, Ramallah, Tel Aviv, Aşkelon ve coğrafyanın tamamı… Tek bir insanın hareket edemeyeceği şekilde her adımı insanla doluyor. Bütün insanlar ayakta. Kimse eğilemiyor, oturamıyor. Siyonistlerin de eli kolu bağlanıyor. Düğmelere, tetiklere gidemiyor elleri. Bütün insanlık birlikte ve ayakta. Ve herkes aynı anda ayaklarını yere vurmaya başlıyor. Bütün gücüyle. Tek bir alana. Herkes vuruyor. Coğrafya öyle bir sallanıyor ki, insan dışındaki her nesne, her bina, silahlar, her şey toprağın altına gidiyor. Sadece insanlar toprak üstünde. Sonra herkes oturuyor. Utanan herkes oturuyor. Sadece utanmazlar ayakta. Ve bir rüzgar gelip onları alıyor. Yere vurulan her ayak bir anda tohum oluyor. Sadece Filistinliler kalıyor. Geri kalan insanlar tohum oluyor. Ve film bitmiyor. Yeni başlıyor.

      • sosyal medyada the ekonomistin 2012 kapağı dolaşıyor,
        a rough guide to hell.
        ortada hikaye çok değil mi?
        işin şakası yok ama◑﹏◐

    • Devirler vardır gelir geçer didem…
      Unutan kaybeder, tarih bilinci yüksek olan kazansın:)

  6. Eskiden şöför yazarı buldumu “abi ne düşünüyorsun, ne olacak?” diye sorardı. Şimdi kendi söylüyor, kendi inanıyor/..mış.
    Tıpkı siyasi yapı hukuk sistemi hatta devlet yönetimi hakkındaki absürt fikirler gibi.☹️
    Ömründe bir defa bile ünlü yazarları, (hatta köşe yazarlarını) okumamış, (yorum dahi yazmamış😂🤣😂) kişiler ahlam kesiyor, ülkenin kaderini belirliyor!
    Yanlış nerede? DOĞRULAR NEDİR? NEREDEN ALINIR? KİM SATAR? bilenyok!
    İsrail Gazze’yi silemeyecek belli; g.t. yemedi. Yeraltına inen örgüt kime yapar bilinmez! örümcek yuvasını dağıttın mı…
    Öğreneceğiz:”güçlüyüm, öyleyse ben ne dersem o olacak!” İle,
    “biz bilimi bilgiyi daha iyi kullandık, biz bunu vin vin e çeviriyoruz, ihtiyacı olan alacak!”
    düşüncesi birbirinden çok farklı dır🤔.
    (Örn:küresel sermaye tekel oluşturup kanser ilacını 5-10 bine satmaya kalkar!
    Oysa tüm dünya bir arada d.sağlık örgütü.., vb birlikler ile salgınları hastalıkları uzaydan gelecek zararlar ile faydalanıla cakları tespit edip koop gibi insanların hizmetine suna bilir pekala🤗. Mümkün müdür? EVET.

    • Asıl soruyu soralım: “Vadedilmiş Topraklar’da Yahudiler dışındaki tüm insanlar buraları terk ederse sorun çözülecek mi?” Sapkın anlayışın kodlarına göre, çekilmeleri yeterli değil, bu insanların öldürülmeleri ve yok edilmeleri gerekir. Yok edilmezlerse bekledikleri Mesih gelmeyecek.
      Bu yüzden karşı karşıya olduğumuz sorun; taviz vererek, diplomasi yaparak çözülecek bir sorun değil. Sapkın bir inanışla karşı karşıyayız. Ne diyor katil devletin Savunma Bakanı: “Hayvanımsı insanlarla savaşıyoruz.” Evet, kendilerinden olmayan herkesi insan olarak bile görmüyorlar. Öldürdükleri her çocuk nedeniyle sevap kazandıklarına inanıyorlar. Söyledikleri her yalan sayesinde cennetteki yerlerini sağlamlaştırdıklarını düşünüyorlar.
      Mesele ne Hamas ne Filistin… ‘Vadedilmiş Topraklar’ı terk etsek de bizi öldürmeye devam edecekler.

  7. Israil’in , bu topraklara yerleşme ve devlet olma mücadelesi 1848 ‘lerde başladı, 1948 de de gerçekleşti ancak çatışmalar bitmedi , devam ediyor.
    Yani ortada 170 seneden beri devam eden bir kavga var , peki bu güne kadar Filistin ne kazandı, kocaman bir hiç !
    Geçenlerde de demiştim ; tam bir Gayya kuyusu !
    Maalesef dünyanın da Filistin hiç mi hiç umurunda değil; Allah kahretsin , lanet olsun !

    • Bir de burdan yak! tarafı yok mu işin? Yahudiler biz de Filistinliyiz diyorlar. Filistin bir coğrafya. Duygusallığı bir kenara bırakıp duruma somut olarak bakılırsa, bu coğrafyada kaç tane arap ülkesi var dimi. Bir say bakalım… Bu konuda savaşlar oldu. Araplar kaybetti. Düşman bildikleriyle ilişkilerini normalleştiren Araplara büyük iş düşüyor. Sorumluluğun çoğu onlarda. Seküler ve etnik olarak bakılırsa, Filistin Arapların ne kadar umurunda ki Arap olmayanların umurunda olsun? İnsani açıdan adaletin tesisi için uğraşanlar yetersiz ve etkisiz. Bu noktada zararı ve insan tahribatını en aza indirebilmek için insan hakları ve ihlalleri için uğraşanlara daha fazla destek olunmalı.

      Filistin konusunda sen kendini paralasan ne farkedecek. Yahudiler asırlardır Avrupa kültürüyle iç içe yaşamış olarak avrupalılaştı. Avrupalılar da materyalizm ortak paydasıyla yahudileşti. Dünyaya iyi örnek olamadılar. Yahudiler onlarla birlikte teknik düzeyde de geliştirdi kendilerini. Aralarındaki bugünkü dayanışma böyle bir geçmişe dayanıyor. Sen ise “Akıl*İman Sentezi” zafiyetinde nesiller boyu malesef geri kalmış durumdasın. Oysaki kendini, din kardeşini ve bu coğrafyayı daha fazla geliştirebilir yahudilere ve tüm dünyaya örnek olabilirdin. Tabi bütün bunlar “Akıl*İman Sentezi*ne göre böyledir…..

    • Filistin için hiç mi umut yok?
      Elbette var. Hem de 75 yıldır olmadığı kadar. Filistin’e özgürlüğü ancak Filistin halkı getirebilir. Ayaklarında terlikle, tek azıkları çay ve peynir olan Afganlar 20 yıl sonunda ABD’yi nasıl ülkelerinden kovabildiler?
      Her meseleyi “jeo bilmem ne”yle başlayan analizler yaparak izaha kalkanların anlayamayacağı bir hakikat bu. Bilinçaltlarını “büyük ABD, yıkılmaz İsrail” zehri işgal edenler, izaha zorlandıklarında komplo teorilerine sığınıyorlar. Oysa hakikat orta yerde duruyor: ABD Vietnam’da yenildi, Afganistan’da yenildi, Irak çölleri tanklarına mezar oldu. Kovulduğu her yerden fitne mikrobunu bırakarak çıkmış olabilir. Fakat bu yenildiği gerçeğini değiştirmez.
      Şimdi dehşetli silahlarının gücüne güvenip, bir halkın topluca imha olması pahasına İsrail’in ardında durduğunu söyleyen ABD’nin zafer kazanması mümkün müdür? Üstelik Filistin, bugüne kadar hiçbir bağımsızlık savaşına nasip olmayacak kadar dünyada geniş bir halk desteğine sahip. İsrail’in ise katil rejimler dışında dünyada tek bir seveni yok.
      Filistin yaşadıklarından ders çıkarır, arasındaki siyasi bölünmeyi bitirir, tüm askeri varlığını düzenli bir orduya dönüştürebilirse işgal rejiminin sonunu getirebilir. İşte İsrail’i mağlup etmekten bile zor görünen bu işi ancak Türkiye başarabilir. Bölgede yürüttüğü olağanüstü diplomasiyle Türkiye, İslam dünyasını ve bölgedeki aktörleri “başkenti Kudüs olan bağımsız ve birleşik bir Filistin” düşüncesi etrafında buluşturmaya çalışıyor.
      Allah bazen musibetlerden hayırlar yaratır. Gazze’deki soykırımdan bir Filistin Devleti’nin doğması mümkündür. Bu elbette Filistin halkının ortaya koyacağı “iradeye” bağlı.

    • Filistin’de işgal devam ettiği sürece direniş sürecek. Bu topraklarda 75 yıldan beri kesintisiz bir şekilde devam eden direniş ateşini söndürmek kolay değildir. İşgal son bulabilir ama direnişi bitirmeyi siyonist işgalcinin de arkasındaki küresel emperyalizmin de başarması mümkün değildir.

  8. “Biz kitapta İsrail oğullarına şu hükmü de bildirdik: ‘Siz ülkede iki defa fesat çıkaracak ve açık zorbalıklar yapacaksınız. Onlardan birincisinin vâdesi geldiğinde, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı sizin üzerinize musallat ederiz. Onlar sizi yakalayabilmek için evlerin aralarına bile girerek her tarafı didik didik edip araştırırlar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdür.” (İsra Suresi, 17/4-5).

    • Böyle düz tercüme ile iletilen mesaj açık bir şekilde teröre çağrı olur. Hamas anlayışı da aynen böyle. Bu tür mesajlarla insanları yanlış yönlendirmek son derece kötücü. Terör, adı üstünde savaş veya savunma değil, bir insanlık suçu, korku salmak ve insanları tahakküm altına almak için yaratılan bir vahşet. Örgütlerin ve devletlerin siviller üzerinde uyguladıkları her türlü terör kınanmalı ve karşı çıkmalıyız. İsrailde yaşayan yahudi siviller de yaşama hakkına sahipler ve onları yok olmaya mahkum etmek yada buna layık görmek, maalesef yanı muameleye maruz kalmaya götürüyor mazlum insanları. Bu kör döngüden çıkmak gerekiyor. Bunun için de terörün her türlüsüne karşı çıkmak gerekiyor. Sivillerin, örgütlerin ve devletlerin teröründen korunması için ne gerekiyorsa yapılmalı. Aklı başında barışçı Yahudiler bu terör eylemlerine karşı çıkıyorlar. Kimden gelirse gelsin. Herkesin bundan alması gereken dersler var. Özelikle müslümanım diyenlerin. Barışçı herkesle ortaklık geliştirmek ve savaşı durdurmak gerekiyor. Hemen şimdi.

    • Ayetin birinde Onlardan dot edinmeyin der. Diğer bir ayette Size iyilikte bulundularsa sizde iyilik ediin der.

      “Şüphesiz inananlar ile Yahûdîler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.” Bakara Sûresi 62. âyet

      Tefsiri
      https://sorularlaislamiyet.com/bakara-suresi-62-ayette-ifade-edilen-yahudi-hristiyan-ve-sabiilerin-ehl-i-kitabin-kurtulusu-nasil

      • *******
        İşte bu! bakın ne kadar derin bir merak,
        Ne eşsiz ve ne muazzam yakarış….
        El Nazif bir de ilgisiz müslümanlara bak,
        El alem bu merakla gelişti karış karış…

        *******

  9. PKK bitmediği gibi Hamas da bitmeyecek. Çünkü barış temelli bir yaklaşım yok her iki tarafta da. Tersine, bu savaşın sürmesini, her iki taraf da istiyor. Hamas vahşice terör eylemi yaparak, sivilleri öldürerek, kaçırarak, üstelik bunları videoya çekip yayınlayarak savaşın bitmesini hiç istemediğini ilan etmiş oldu. Netanyahu da aynısını yani şiddetin devamını istiyor. Eğer taraflar barış yapmış olsalardı Hamas’ın da Netanyahu’nun da koltuklarında oturma şansları yoktu. Şu anki durum tam istedikleri bir ortam ve birbirlerini alttan destekliyorlar, karşılıklı bitmelerine yada barış ortamına geçilmesine izin vermiyorlar. PKK ile ilgili durum da aynı. PKK’nın bitmesi pek çok “önemli” kurum ve kişilere ihtiyacı bitiriyor. Eğer güvenlik endişesi olmasaydı, yada öyle yansıtılmasaydı, artık yolsuzluğunu tüm dünya gibi kendine oy verenlerin de çok iyi bildiği bir iktidar, üstelik ekonomik bir yıkıma rağmen nasıl tekrar seçim kazanabilirdi. Yada Netanyahu düşmekte olan iktidarını nasıl tekrar sağlamlaştırabildi. Sorunlar da çözümler de aynı.

    • İsrail durdurulacaksa bunun yegâne yöntemi bir “İslâm Ordusu”nun kurulması ve İsrail’in hemen yanı başında, İsrail’in zulmüne engel olacak şekilde konuşlandırılmasıdır.
      Dünyadaki 2 milyar insanı temsil edecek bir “İslâm Ordusu”nu, üstelik amacı İsrail’i ya da bir başka ülkeyi yok etmek yerine sadece “mazlumları korumak” olan bir İslâm Ordusu’nu “yok etmek” kolay olmayacaktır, hem de hiç kolay olmayacaktır.

  10. “Dışişleri Bakanı Fidan, terör örgütlerinin her eylemini “adrese iade” ettiklerini söyledi
    Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta terör örgütlerine karşı yürüttüğü sınır ötesi operasyonlara ilişkin “Operasyonlarda verdiğimiz mesaj açıktır. Her eylemi adrese iade ediyoruz.” dedi.

    Fidan, örgütle mücadelenin Türkiye’nin öncelikli meselesi olduğunu belirterek, “Operasyonlarda verdiğimiz mesaj açıktır. Yani örgüt, Türkiye’de bir eylem yapıyorsa, bundan sonra bunun cevabını Irak’taki mağaralarda almayacak. Her eylemi adrese iade ediyoruz.” ifadesini kullandı.

    Bu stratejinin çok etkili olduğunun altını çizen Fidan, “Nitekim (Ankara) Kızılay’da terör hadisesi akabinde de hem Milli İstihbarat Teşkilatımızın hem Silahlı Kuvvetlerimizin yoğun bir hedef tahribatına maruz kaldılar. Verdiğimiz mesaj yerini buldu.” diye konuştu.” aa

    • Suriye’de düşürülen SİHA da taahhütlü iade mi oluyor acaba? Nasıl bir cevap verdiklerini bilemiyoruz teröre karşı. Ama birilerinin açık mesaj verdiği çok belli. Üstelik bunu ilk ilan edenler de kendileri. Kerhen kabul edenler de bizimkiler. İktidar nasıl bir strateji izliyor bilmiyoruz. İzledikleri bir strateji var mı bilmiyoruz, varsa bile ne meclise ne millete sorma ihtiyacı hissetmiyorlar. Kapalı kapılar arkasında kimlerin planladığını bilmediğimiz bir strateji izleniyor. Bu demokrasi ve ülkenin bekası açısından çok tehlikeli bir yönetim tarzı. Sorgulanmayan ve denetlenmeyen her iktidar ülke için en büyük tehlikedir.

      • Ülkede demokrasi olmamasının sebebi elbette iktidar değil, muhalefet olmaması. Örneğin düşürülen SİHA ile ilgili meclisin soruşturma başlatması, genel kurmay başkanı, mit başkanı ve dış işleri bakanını çağırıp hesap sorması gerekiyor. Bunu sehven oldu gibi gözden kaçırmaya çalışmak yada AA’ya gizli kapaklı mesaj vermekle hesap verilmiş olunmuyor. Muhalefet bunun hesabını sormuyorsa elbette demokrasi de olmuyor, iktidara açılmış denetimsiz hesapsız bir keyfi yönetim tarzı oluyor. Netekim.

      • Mesele Hamas değil hâlâ anlamadınız mı?
        Topu topu 3-4 bin Hamas direnişçisi için ABD’nin iki uçak gemisini Akdeniz’de petrol arayan sondaj gemimiz Abdülhamid Han’ın yanına park etmesini, sınır güvenliğimizi korumaya çalışan SİHA’mızı düşürmesini, Biden’ın “Türkiye sınır ötesi harekatlarıyla DEAŞ mücadelesini baltalıyor” demesini,
        Türkiye’nin güneydoğusunu da kapsayan “Büyük İsrail haritasının” artık resmî toplantılarda bile ortaya serilmesini, ABD’nin durup dururken Yunanistan-Türkiye sınırında ve Ege adalarında askeri üsler kurmasını görüp de buna “tesadüf” diyeniniz var mı? Çanlar en başta bizim için çalıyor. Mesele Hamas değil, hâlâ anlamadınız mı?

Yoruma kapalı.