AK Parti deftere notlar alıp duruyor.. Benim de notlarımı kaydettiğim bir defterim var…

18
Silinebilir kalem ile defter ve silen havlu..
Reklam

Önce AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, günü geldiğinde açılmak üzere, bir ‘deftere’ notlar tuttuğunu açıkladı. O deftere yazdıkları konularda savcıların da ilgilendiğini sözlerine ilave ederek…

Ardından, AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’ten de benzeri bir açıklama geldi. Onun ağzından da “Cumhurbaşkanımıza ve bizlere söylenen sözleri şimdilik not ediyoruz” cümlesi çıktı.

Defter, hatta birden fazla defter olduğu anlaşılıyor.

Tahmin edileceği gibi, benim de notlarımı kaydettiğim bir defterim var.

Özel bir kalemi de olan bir defter…

Kalemin özelliği, bildiğimiz tükenmez kalem şeklinde olduğu ve kâğıt üzerine değdiğinde mürekkep izi bıraktığı halde, yazdığının silinebilmesi…

Birlikte satılan deftere yazdığınızda bütünüyle silinebiliyor, ama notlar kağıda yazıldığında onun üzerinde silinmişlik izi bırakıyor.

İşte o zaman onunla birlikte satılan defterin özelliği devreye giriyor. O kalemle birlikte satın aldığım deftere aldığım notları, benim için işe yaramaları bittiğinde ve bir daha kullanmayacaksam, kalem ve deftere ek olarak gönderilen küçük bir havluyu ıslatıyorum ve defterdeki notları silme görevini havlu görüyor.

Reklam

Reklamına bakınca edinmek istediğim silinebilir kalem ve defterin gerçekten o işlevi görebileceğinden kuşkuluydum, daha ilk denemede üretici firmanın sözünü yerine getirebildiğini anladım.

Kalemim, defterim ve bu ikilinin küçük havlusu muhteşem bir üçlü teşkil ediyorlar ve ben de onların sağladığı kolaylıktan bol bol yararlanıyorum.

Sürekli not aldığım halde, işime yaramayan notlarımı sonradan silebildiğim için, az sayfalı defterim hiçbir zaman dolmuyor.

Daha kalıcı notlarımı dijital ortamda tutuyorum zaten.

Cumhurbaşkanı da olan AK Parti genel başkanının sözünü ettiği ‘defter’ ile AK Parti sözcüsünün aldıklarını söylediği ‘notlar’ hangi cinsten acaba? Silinebilir mi, kalıcı mı?

Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı olmadan önce de, parti yöneticileriyle bir araya geldiğinde ve bakanlar kurulu toplantılarında, bir deftere sürekli not tuttuğunu biliyoruz. Hem hükümetlerinde görev alan bakanlar açıkladıkları hem de bakanlık ve parti yöneticiliği de yapmış Yalçın Akdoğan o notlardan bazılarını kitaplaştırdığı için bu biliniyor.

Ömer Çelik de, aktif politika içerisinde yer almadan önce dergiler ve gazetelere yazılarıyla katkıda bulunan velût bir yazardı. Her yazar gibi onun da not tuttuğu defterleri herhalde vardır.

Acaba sözünü ettikleri defter ile o deftere kaydettikleri notlar ne işe yarayacak?

Reklam

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından, deftere kaydedilmeye değer konularla savcıların da ilgilendiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bunu unutmayalım.

Savcılar şu son yıllarda zaten faaller. Cumhurbaşkanı, bakanlar ve AK Parti ileri gelenleriyle ilgili medyada ve sosyal medyada yazılıp söylenenlerle ilgili sürekli davalar açılıyor. Ülkemizi derinden sarsan ve şimdiye kadar 40 bine yakın insanımızın hayatını kaybettiği öğrenilen, yıkıcı etkileri görülen 10 ilde ayakta kalandan daha çok binayı yerle bir eden depremden sonra fazla mesai yapanlar arasında savcılar da bulunuyor.

Depremle ilgili resmi söylem dışı ifadeler yakın takipte.

Açılan davalardan ve yapılan açıklamalardan, alınmakta olan notların silinebilir kalemle ve kaydedilenlerin istendiğinde ıslatılmış bir havluyla yok edilebildiği bir deftere yazılmadığını anlayabiliyorum.

Böyle mi olmalıydı?

İnsan hayatına mal olan, yalnızca hayatını kaybedenler açısından değil, o kayıpların ocağına ateş düşürdüğü aileler, eşsiz kalan erkek veya kadınlar ile yetim veya öksüz kalan çocuklar açısından da çok geniş kitlelerin etkilendiği, evleri, dükkanları, atölyeleri, fabrikaları yıkılan bireylere olduğu kadar milli servete de büyük darbe indirmesi bakımından da vahim sonuçlara yol açan bir büyük afete, ülke yöneticileri, her zamankinden farklı davranmalıydı.

Derin acılar sırasında insanlar ileri geri konuşabilir, ağızlardan -hatta kalemlerden- daha önce çıktığı görülmemiş tepkiler dışa vurabilir.

Bunlar deftere kaydedilecek de ne olacak?

Yaralar daha da derinleşir, öfkeler daha da artar.

Esas deftere kaydedilmesi gereken ise, daha önceleri açıklamalarına kulak asılmadığı, uyarıları dikkate alınmadığı anlaşılan uzmanların, ekranlarda tekrarladıkları, bundan sonra neler yapılması gerektiğiyle ilgili uyarıcı sözleri olmalıydı.

İçişleri bakanı Süleyman Soylu dikkatlerinin Kahramanmaraş’ta değil İstanbul’da meydana gelecek bir deprem üzerinde yoğunlaştığını açıkladı.

Kahramanmaraş merkezli oldu deprem ve onunla birlikte etrafındaki 9 ili büyük çapta yerle bir etti.

Hazırlıksızlığın sebebinin dikkatlerin yanlış yöne yoğunlaşması olduğunu yetkin bir ağızdan öğrenmiş olduk.

Oysa, uzmanlar, evet İstanbul’u merkez alacak bir deprem de bekliyorlardı; ancak yine aynı uzmanlar, ısrarla ve sıkça, depremle sarsılan bölgeye de aynı derecede dikkat çekiyorlardı.

Uyarılarının zamanında deftere not edilmediği belli.

Bakan Soylu’nun açıklaması bana şu soruyu sorduruyor:

Diyelim, deprem Kahramanmaraş merkezli değil de bekledikleri gibi İstanbul merkezli gerçekleşseydi, ülkemizin bu en kalabalık, tarihi eserler açısından en zengin, ekonomisinin büyük bölümünün ağırlığını çeken ilimizi sarsacak büyük depremde, şimdilerde iyice belirgin hale gelen hazırlıksızlıkla, halimiz nice olurdu?

İstanbul’u da içine alan bir depremle yarın karşılaşılmayacağı ne malum?

Uzmanlar açık seçik ifadelerle her türlü gelişmeye hazır olunması gerektiğini söyleyip duruyorlar.

Onların uyarıları deftere not ediliyordur umarım.

Tabii farklı notlardan defterde yer kalmışsa…

Silinebilir kalem-defter ile silebilen havlu işe yarıyor, hatırlatırım.

ΩΩΩΩ

Reklam

18 YORUMLAR

  1. Defteri koymuşlar masaya ensonunda!
    Yaz kızım (tek hn Meralbacı) :
    1- sen niye bu çamurun suyun içine!..
    2- sana bak lazımmış bir kazık dikmeye!..
    3- ev yapcekmiş te; dask sigorta paralarile deprem vergileri!!…
    yaz! ma kızım dur!!!
    bu iş gidiyor başka yerlere.
    Tarihin üstüne otel kondu (ranlarmı dersin)
    Dosya altından 20! hekayesi mi?
    Bir haftadır dışarda kalmaktan soğuktan mıdır nedir az soraa..
    kusacaamm vallaaa!…

  2. “Uzmanlar açık seçik ifadelerle her türlü gelişmeye hazır olunması gerektiğini söyleyip duruyorlar.”

    ayni “uzmanlar” bu buyuklukte depremi beklemiyoduk ta diyor su gunlerde.. peki uzmani beklemiyor diger bi ifade ile hesap hatasi yapiyor ise nasil oluyor da hukumete fatura cikarmaya calisiyor yazarin da parcasi oldugu muhalefet ve medyasi ?
    neye/kime gore degerlendirme yapiyorlar ?
    kisaca cevaplari yok, suspus her biri.
    muhalefet ve yazarin da icinde oldugu medyasinin tum soylem ve polemikleri bir birinin kopyasi gibi..ortak polemikleri her zaman oldugu gibi: yeter birak git artik 🙂
    ortak hayalleri erdogan bir gitsin sonrasini dusunuruz
    henuz aday maday da cikaramadilar ama hadi bir mucize diyelim bir kuklada anlastilar
    peki sonrasi?
    tabiki birbirlerini girtlaklicaklar dogal siyasetzede olacaklar
    ortaligi toparlamak ta gene erdogan’a kalicak 🙂

    • Evet iktidar medyasının malum uzmanlari bu çapta deprem beklemiyorduk, iktidarımız ne yapsın diyor. Yani körler sağırlar….. Neyse yine muhalefet suçlu desinler vicdanları rahatlasın. Ha su kişi gitsin edebiyatı, hiç primi yok ama üretim olmayınca tekrarlar devam eder.

  3. Önceden çok şey öğrenirdik yazılarınızdan hemde cevabınızı anlardım, şimdi cesaretinizi takdir etmekle beraber hergün dolu içerikler üretmenisi bekliyorum size bu yakışır.

  4. Not alanlar neden not alıyorlar? iktidara gelince hesap mı soracaklar? Yani iktidar da olduklarını birileri hatırlatsa hiç fena olmaz. Ya da Kılıçtaroğlu’nun “hepimiz tutuklanmaya hazırız” derken bir bildiğimi var? Yada Hiç bir şey olsa da mutlaka bir şeyler mi olacak?

  5. Tarih tekerrür den ibarettir. geçmişi bilmeyen geleceği inşa edemez!
    İngiliz dünyanın öbür ucundaki eski (tarihi) eserleri malları ülkesine taşır acaba?
    Ne kârı var ki? Ne kazanıyor olabilir?
    Avrupa niçin herşeyi dört dörtlük yapabilme üzerine kurgular mesela? Kazanmasada,
    “kaybetmiyor hiçolmazsa!”.
    Biz ve bu coğrafya: “hep kaybedenler kulübüne daimi üye!”.
    Tarih bir sürü şeyi not eder silinmez kalemle: 1999 depremini de, 40bin vefat edeni de, sorumlusu kim onu bile!
    Lozan sözleşmesi zamanında “kaydedilmeyenler neler’i” didikleyen tarihçiler, Muazzam teknolojiler biriminin tepesindeki adamların ağzından çıkanları da kaydediyorlardır son teknoloji sontahlilde! “keferenin uzay istasyonundan dünyaya 8-10 mt uzunluğunda (atmosferde yanıp yokolmayan!) elektrik direkleri atıp, yerin 5 km derinine saplayan!” teknoloci ürettiğini!..” not etmezmi sanıyonuz?

  6. Geçtiğimiz yıllarda Avustralya’da yaşanan büyük yangında ülkenin Başbakanı yangın yaşanan yerleri gezerken öfkeli halkın hakaret ve küfür dolu sözlerine maruz kaldı. Boris Johanson bir kurumda hakarete maruz kalmış ve zorla dışarı çıkarılmıştı. Ünlü bir aktör tüm dinleyicilerin huzurunda Trump’a çok ağır küfür etmişti.

    Bunlara bu politikacılar ne cevap verdi, ne de dava açtırdılar.

    Kur’anda zulme maruz kalanların ettikleri kötü sözlere karşı da bir yumuşaklık var.

    Nisa Suresi’nin 148. Ayetinde “Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez…” diyor.

    Sırf bu tahammülsüzlükleri dolayısı ile artık değiştirilmeleri gerekiyor. Fazla güç sarhoşu oldular.

  7. Erdoğan “İstanbul şehrine İhanet ettik” dedi.
    Anlaşılan bir şehre değil Tüm şehirlere ihanet edilmiş. Erdoğanın imar rantı bu Depremle ortaya çıktı.
    Daha beşli çeteye ve saz arkadaşlarına hesap sorulacak.

    • Hesap soracak olan önce kendi yanındakilere hesap sorsun, 5’li çete milletin imkanlarından ayrıcalıklı nemalananlar ise her partide milletin malından ayrıcalıklı nemalananlar var. Muhalefet önce kendi içindeki yolsuzlardan rüşvetçilerden ve cinayete sebep olanlardan hesap sorsun. Hatay belediye başkanından hesap sormaya başlasın mesela.

  8. “Toplum da yaşadıklarını deftere değil de beynine kazıyor zamanı geldiğinde o kazılanların üzeri açılır ve gerekeni yapar.”

    Gözlerim yaşardı Sizi bilirim bir 500-1000 tl verince “Bundan iyisi yok” dersiniz.
    Ahmet en geç yaşananları 1-2 hafta sonra unutursun.
    Reisin İnsanların Balık hafızalı olduğunu bilir ve unutturma yöntemleri çok.

    “Nush İle Uslanmayanın Hakkı Tekrir, Tekrir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir”

    • Yazarimiz bugunku yazisinin basinda, buyuk ihtimalle kendi urettigi gorseli kullanmis. Isabetli yazisini gonul rahatligi ile okuyabildim.

      (Bu arada, Baran mahlasli yorumcunun, kredi vermeden gorsel kullanma konusunda daha once yaptigim yoruma verdigi 14 Şubat 2023 At 10:53 zaman damgali yorumuna o tarihte cevap yuklemistim, ama henuz yayinlandigini gormedim; bilvesile, belirteyim.)

    • Konu ile ilgili detaylı bir araştırma yaptıktan sonra bu konudaki fikrinizi kaleme dökseniz daha iyi olurdu.
      Bereket google var ve hangi konuda sorarsanız sorun bol miktarda cevap bulabiliyorsunuz.

  9. Bakan İstanbula hazırlandıklarını söylemiş, yalan para ile değil hiç inanasım gelmedi.

    Ekrem imamoğlu hep söylüyor Evler yapılp satılması ile devir dayıp etmesi 80 yıl sürer diyor, onun kadar vaktimiz yok. Ekrem imamoğlu Depreme dayanıklı olmayan bina sahipleri ile anlaşınca maliyetine konut yapıyor yani binaları yeniliyor.
    Hükümet ise koca bir rant diye bakıyor.

    Devlet bu yenilemede hiçbir katkısı yok öğrenmişler kızıl deri çadırı yapmayı. 99 depreminde kızılayı bu kızılderili çadırını eleştirilince bir ölçüde dünya standartlarına yakın ev çadırı yapıyorlar.

  10. Elhamdülillah, bu milletin de okuma yazması var , onlar da kara kaplı deftere not alıyor, bakalım sonunda kim galip çıkacak , göreceğiz !
    Tabii bunun bir de mahkeme-i kübrası var , o da ayrı bir konu !

  11. Toplum da yaşadıklarını deftere değil de beynine kazıyor zamanı geldiğinde o kazılanların üzeri açılır ve gerekeni yapar. Yazarımız bugün güzel konulara değinmiş , herkesin kendi hesabını yapıp nerede hata yaptıklarını bulması gerekir.
    İşin ucunda ölüm olunca hiçbir mazeret kabul edilmez. Artık nefret ve kin dilinin terk edilmesi gerekiyor.Ateş düşen ocak bilir acının ne olduğunu o nedenle uslub a dikkat emek gerekir.
    Bakan istanbula hazırlandıklarını söylemiş Devlet adamlığı geniş ufuk ister imtihanda soru beklemediğin yerden gelmiş o zaman sınıfta kaldın demektir. Sen de gereğini yap

Yoruma kapalı.