AK Parti’nin seçim kampanyası daha önce görülmemiş hatalarla devam ediyor.. Sebebini galiba biliyorum…

27
Reklam

Bir kişinin kaybı bazen olağanüstü önemli sonuçlar verebiliyor…

Erol Olçok’u ilk kez AK Parti’nin kuruluş sonrası kendisini tanıtmak amacıyla düzenlediği Ankara Bilkent Öteli’ndeki toplantıda görüp tanıdım. Ön sırada kenarda oturmuş, kravatlı, takım elbiseli, pahalı olduğu anlaşılan ayakkabılıydı; resmi elbise ve celalı ayakkabıya rağmen çorapsız olması dikkatimi çekmişti. 

Yanımdakiler de kim olduğunu bilmiyordu.

Dikkatimi çektiği onun da dikkatini çekmiş olmalı ki, toplantıya ara verildiğinde tanıştık.

İlkinden başlayarak AK Parti’nin katıldığı birbiri ardına bütün seçimlerde, kampanyalar, tamamen onun gözetiminde hazırlanıp uygulandı.

Sol eğilimli bir akademisyen dostumla sohbet ederken, Erol Olçok’un kampanyalarda yararlanmak arzusuyla kendisinden de yardım istediğini öğrendiğimde şaşırmıştım. Dostum karşılaştığı profesyonellikten müthiş etkilenmişti.

Seçim kampanyaları deneyimini bazı yabancı ülkelerin de değerlendirdiği biliniyor. Mısır’da Muhammed Mursi’nin sandıktan cumhurbaşkanı çıktığı seçimde partisinin propaganda kampanyası da onun eseriydi diye biliyorum.

Türkiye’nin kimyasını değiştiren 15 Temmuz (2016) hain darbe girişiminin bir kaybı da odur. Oğlu Abdullah’la birlikte Boğaz Köprüsü’ne gittiklerinde, uzaktan açıldığı ateşle, her ikisi de darbe gecesi öldürülmüşlerdi.

Reklam

O gün bugündür girdiği seçimlerde AK Parti’nin kampanyaları göz dolduramıyor.

MHP desteği olmasa, AK Parti çoktan iktidardan düşmüş, Tayyip Erdoğan da son iki (2018 ve 2023) başkanlık seçimlerini kaybetmişti.

Bir aydan az bir süre kalan yerel seçime gidilirken yapılan son kamuoyu araştırmalarında, AK Parti oyları, her ay biraz daha düşüşte çıkıyor.

Kampanyalarda Erol Olçok’un yapılmasına izin vermediği türden hatalar bu seçimin öncesinde bolca sergileniyor.

Örnek mi istiyorsunuz?

Pahalılık, özellikle emeklileri ve bu arada dar gelirlileri, derinden etkiliyor. İnsanlar nerede neyi ucuz bulurlarsa oraya koşuyorlar. Gerekirse gece uyumayıp sabaha karşı ucuzcu mağazaların önünde sıraya giriyorlar.

Et ve Süt Kurumu önündeki kuyruklar, marketlerin yarı fiyatına satılan ek ve kıymaya rağbetin eseri.

Dün bir baktım, AK Parti kampanyasını her gün kalabalıklar önüne çıkarak yürüten sözcü, “Bu kuyruklar yokluk değil varlık kuyruğu” demesin mi?

Reklam

Kuyruklarla övünülür mü?

Geçen gün burada yazmış, TV’de de söylemiştim. O sözün kaynağı, kuyrukta saatlerce beklemiş bir yaşlıca kadındı. Kendisine uzatılan mikrofona, gece yarısından beri beklediği bir kilogramlık etine kavuşmuş olan kadın, “Yıllar önce de kuyruklara giriyorduk, o zaman ihtiyacımız olan mal yoktu; şimdi ise mal çok ama cepte alacak para yok” demişti.

Varlık kuyruğu ha!

İşte Erol Olçok fakir-fukaranın dilinde dolaşıma girecek böyle yanlışlara müsaade etmezdi.

Ak Parti’nin İstanbul adayı da bir-iki gün önce, “Bana oy verin, kazanayım, Gazzeliler de sevinsin” anlamına gelecek bir şeyler söylemişti.

Hay Allah. Demek ki, AK Parti kampanyasını planlayıp uygulanmasına nezaret edenler, Gazze konusunun kalabalıklar önünde ağza alınmaması gerektiğini AK Partili adaylara söylememişler.

Her kalabalık ortamda, kahvehanelerde, emeklilerin vakit geçirdiği parklarda, insanlar, Gazze konusunu konuşurken, İsrail’e olan ticaretin devam edip etmediğini birbirlerine soruyorlar.

“Merkezi hükümetle belediyeler el ele vermeli, öyle olmazsa hizmet gelmez, depremden sonra Hatay’ın haline bakın” cümlesinde özetlenebilecek olan kampanyanın ana sloganı ise orijinal bile değil. 1989 yerel seçiminde aynı sloganı Anavatan Partisi’ de  kullanmıştı.

Gazetelerde tam sayfa, duvarlarda kocaman posterlerle yer aldı her tarafından urganlarla bağlı belediye başkanı görüntüsü…

O zaman Anavatan kadrosu, bu tür akılları, yabancı reklamcılardan alıyordu.

Acaba bu defa da benzer bir durum mu var?

Yerli reklamcılar, hem 1989’da ANAP’ın aleyhine çalışmış kampanyayı bilirler, hem de bizim toplumun hassasiyetlerine dokunacak reklam konularından uzak dururlar.

Bildiğim kadarıyla Turgut Özal seçim kampanyaları konusunda uzman Arthur J. Finkelstein’ın Ronald Reagan’dan -1980- beri Amerika’daki başarılarından haberdardı ve ben o zaman ‘merkezle belediye elele olmazsa yerelde işler sarpa sarar’ formulünün onun telkini olabileceğini düşünmüştüm.

ANAP 1991genel seçiminde de Fransız reklamcı Jacques Seguela’yı kullanmış ve 1989 seçiminde belediyeleri kaybettikten sonra o seçimde iktidar da elinden gitmişti.. 

Çoktan ölmüş Finkelstein’ın öğrencisi George Birnbaum yıllardır Türkiye yakınlarındaki ülkelerin seçimlerinde ön planda. Acaba şu günlerde burada olabilir mi?

Erol Olçok’un kaybı telafi edilebilecek gibi görünmüyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

27 YORUMLAR

  1. Sn Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu yerel seçimleri sırtlamış gidiyor. Prompter kullanmadan doğaçlama konuşmaları halkta karşılık buluyor. Cumhur’un sadece kendi medyaları gözetiminde, taşınmış topluluklara prompterden danışmanlarının hazırladığı yazıları gürleyerek okuması sadece iktidara kilitlenmiş kesimleri etkiliyor. Bakalım halk çoğunluğu ne diyecek.

    • Dünyanın en uçucu gazı hangisidir? Helyum? Neon? Argon?.. Bilemediniz, adayların seçim öncesi vaatleri…

  2. Muzaffer Sever 4 Mart 2024 De 19:42

    biraz geç oluyor geri dönüşlerim bu ara, kusura bakmayın.
    şubat ayı oto satışları rekor kırmış mealindeki yorumunuzu öyleyse ekonomi tıkırında ya da iddia edildiği kadar kötü değil gibi mi anlayalım? ben de yorumumda insanların çoğu ne kadar derin bir krizin içinde olduğumuzdan habersiz zaten tespitini yapıyorum sanırım yaz aylarında daha net anlaşılır.
    ilkokul 1 ekonomi bilgisiyle gelişmiş bir ülkede az bir oranda zengin ve yine az bir oranda yoksul olup orta kesim refaha doğru artan bir oranda ezici çoğunluktadır. bizim gibi ülkelerde ise şimdi ekonominin her zamankinden daha çarpık olduğu geçmişle kıyaslamanın hikaye olduğu haliyle % 25 gibi zengin bir kesim %30-35 gibi yoksul kesim ve gittikçe yoksullaşan bir orta tabaka bulunur. iktidarlar % 5 kendi zenginleşen saadet zincirini oluşturur kalan da eğitimli ve yüksek gelirli gruptur.
    chp seçmen kitlesi bu gruptur mesela.
    enflasyon, önceki yorumumda da altını çizdiğim gibi zengini daha zengin, fakiri daha fakir eder, orta tabaka giderek azalır. akp, izlediği politikalarla ve kurguladığı yüksek enflasyonlu ortamla bu % 25’lik gruba hizmet etmektedir. bu grubun gelirleri artmış, mülkleri değer kazanmıştır. ama bu grup akp ye oy vermez.
    öte yandan toplumun yoksul kesimi daha da yoksullaşmış, gıda gibi, barınma gibi temel ihtiyaçlarını da karşılamakta zorlanmaktadır ama bu grup ta chp ye oy vermez.
    siz bazen yorumlarıma “chp kaybedecek” mesajları bırakıyorsunuz ben de size onlar kaybetmezler, kaybeden halktır diyorum.
    bu arabaları alanlar onlardır.
    eşlerine alırlar, çocuklarına alırlar.
    halkın çoğunluğu için toplu taşım bile artık pahalıdır.
    onlar her şekilde kazanırlar, hallerinden memnundurlar
    belki de o nedenle iktidara gelmek için değil, gelmemek için uğraşırlar.
    ekrem imamoğlu hariç.
    chp de onunla başlayan bir değişim var.
    istanbul seçimlerini alırsa güçlenir, almazsa daha çok güçlenir. alırsa, tek başına kazanmış olacak, almazsa, istanbula bağlanmaktan kurtulmuş olacak. şu anda
    iktidarıın devlet gücünü, bütün imkanlarını ve olanaklarını boca edip, kullanmasına kendi adayını desteklemesine rağmen,
    kemikleşmiş bir chp kadrosuna rağmen,
    muhalefetin dağınık olup herkesin kendi adayını çıkarmasına rağmen,
    iktidar bileşenlerinin bir arada olup saf tutmasına rağmen
    en kötü ihtimalle başa baş bir yarış var değil mi???
    bu büyük bir başarı değilse nedir???

  3. Reis her seçimden başarılı çıkıyor. Millet seviyor siz hayal kurmaktan bıkmadınız mı?

  4. Rakamlarla oyna tabanı kandır. Akp’lilerin reyisine, göre Dsp+Mhp döneminde yani 2002 de Emekli maaşı 66 liraymış, (doğrusu 228 milyon liraydı. Askari ücret ise 165 milyon liraydı). Akp’lilerin reyisi emekli maaşlarını biz düşürmedik o zamanda emekli maaşları asgari ücretin çok altındaydı algısı yaratmaya çalışıyor. Bu Akp yalanına o zamanki hükümet ortağı Mhp başkanı yalan yalan, benim dönemimde 60 değil, 228’di diyemiyor. Hiç ses çıkarmıyor. Mhp’li kitlede aynı, sus pus. Bu geçmişi red yani mankurt’luktur. Akp TL’deki 6 sıfırı sildi, şimdi yarattığı dev enflasyonlarla yeni sıfırlar getirip Neredennn nereye diye hava basıyor. Halbuki emekli 2002, yani Dsp+Mhp hükümeti zamanında 228 milyon lira alıyordu. Bugün sadece 10 bin lira. Susma Bahçeli konuş, aslında Erdoğana hava atmak senin hakkın. Sen ona değil o sana muhtaç. Geçmişine laf attırma.

  5. Kıymetli yazarımız Ak parti seçim kampanyası eleştirisi ile başladığı yazısında yansıtma kullanarak yine oldukça güzel muhalefet algısı oluşturmuş..
    Erol Olçok’ la başladığı yazısından hayat pahalılığı, et alma kuyrukları ve kuyrukta saatlerce bekleyen yaşlı bir kadının serzenişleri, israille yapılan ticarete ustaca geçişlerde yaparak, tavan yapan muhalif duygularını bize taraflı bir şekilde aktarmış sağ olsun…
    Yanlış anlamayın benim garibime giden muhalif duygularını bizlere aktarması değil kesinlikle.
    Gerçekten zekasına, gözlemlerine ve yorumlarına güvendiğim ve kıymet verdiğim bir yazarın bu muhalefetten bir şey çıkmayacağını anlamaması beni şaşırtıyor…

    Bu kadar saydığı olumsuzluklara, ( Çok daha fazlasını da ekleyebiliriz )
    cumhuriyet dönemindeki en uzun iktidarın yıpranma payına vs.vs rağmen kazanamayan ve kazanamayacak olan muhalefetten bir şey olmaz… olmaz…

    bu muhalefetten bir şey olmaz
    bu muhalefetten bir şey olmaz
    bu muhalefetten bir şey olmaz. ( nokta)

    • Muhalefet deyince herhalde CHP yi kastediyorsun. Zaten İYİP cumhura yapışma yarışında, DEM ise cumhurla kayyum pazarlığı yaptı adaylarını çıkardı. Bu iki parti performanslarına göre seçimden sonra yandan montajla cumhura eklemlenecek. Yani CHP hem Cumhurla, hem devletle, hem sermayeyle, hem yan masa eklemleriyle, hem %95 medyayla, hem siyasi yasak tehditleriyle, hem seçim oyunlarıyla, vs, vs ile mücadele ediyor. Buna rağmen suriyeli ve dış oylar olmasaydı muhalefet %52 ile kazanacaktı. CHP belki dünyada en çok çalışan Sosyal demokrat parti. Dünyada olduğu gibi ülkemizdede üç görüş hakimdir. Sosyal demokrat, Miilliyetçi ve Muhafazakar görüşler. CHP kurduğu 6 lı (Chp+İyip+Dp+Sp+Gp+Deva) masa ile Cumhurun 8’li (Akp+Mhp+Bbp+Dsp+Vp+Hüp+Yrp+Suriyeli oylar) masasına karşı efsane bir mücadele verdi. Yani bu muhalefetten (Özel+İmamoğlu) çok şey olur.

  6. Yine yabancılardan medet umma! Reklamda bile, yahu ne hastalık!…

    Bizdeki siyaset, kıyasıya rekabet… CeHaPe parti başkanı Ö. Özel demiş ki “bedelli askerlik yapanların oyunu istemiyoruz, vatanını sevenlerin oyunu istiyoruz”. Ayrıca, E. İmamoğlu parasıyla Türkiye’de değil de farklı bir ülkeye gidip nihai analizde askerliğini bedelli olarak yapmış. M. Kurum ise yurtta bir komando olarak. Alın terindeki farka bak! Kim ne demiş takip ettiğim falan yok. Bu ifadeler doğruysa daha iyi bir kontrast olabilir mi? bu iki ifade referanslarıyla birlikte uygun bir şekilde aranje edilirse reklam yerine geçebilir. Rekabet ya bu, rakibin açığını yakalamak da normaldir, yalana kaçmamak kaydıyla.

    İkinci bir reklam da yapılabilirliği kuvvetli ihtimal olan ana projeleri (örneğin: Depreme hazırlık türü sorunlara yönelik olanlar ve ekonomik değeri olanlar) liste halinde yazıp, altına “Komando disipliniyle göreve talibim, başkomutan Tayyibim! türü bir ifade! İmza M. Kurum. Askerlik hatırası bir komando kıyafetiyle bir fotoğrafı da bu reklama dekor teşkil edebilir.

    Daha birkaç tane reklam fikri bulmak iş değil, hem de kafiyeli marka!

    Not 1: Bu fikirlerin her hakkı mahfuzdur © Copyright!
    Not 2: Bu hakkın kullanılması ancak ve ancak bu işler için öngörülen ortalama ücreti çocuk esirgeme kurumuna bağışlanmasına ve reklam posterlerinin altına H.B. yazılması bağlıdır.

    • İmamoğluna iftira istersen Ak medyaya bak gırla, sana patent filan çıkmaz ordan, hepsi çifte patentli. Özgür Özel, sağlam olup çürük raporuyla askerden kaçanları suçluyor. Yani bedel bile ödememiş birilerinden bahsediyor. Lafları evirip çevirenler birgün Nihai analize uğrarlar.

      • :))))
        Eskiden bu muhalifler kitap okumuyor, cahil sürüsü derdim. Ne kadar yanılmışım. Adamlar dinlediklerini de anlamıyor. Bunların en liyakatlisi kıprıs üniversitelerini ancak kazanan imamoğlu cumhurbaşkanı olacak. Örtki ölem.

      • Sn Dr. (civanım!), benim iftirayla yalanla işim yok. Yanlış mı okudun, yanlış mı anladın? İlave açıklama ister gibi patent falan demişsin. Demek istediğim, birisi çıkar oradaki yaklaşımı tasarım ve kafiyesiyle para karşılığında intihale girecek şeklde kullanırsa nihai analizde hakkımı helal etmem. Hakkım çocuk esirgeme kurumuna!

        İktidarıyla, muhalefetiyle bizdeki siyaset karşılıklı olarak daha iyi icra edilebilir. Yanlış anlaşılacak ifadelerden kaçınmayan taraf/lider açık verirse karşı taraf kullanır. Gayet doğal.

        • hangi karşı taraf? cumhur ittifakı içinden karşıt olan mı yoksa dışardaki muhalefet mi? bence iktidar partisinin açıklarını en iyi kullananlar iç karşıtlar..

          • Demiştim bir zamanlar… Koalisyon, koalisyon! Hatırlayan hatırlar. Iki yüzlü değil madalyon!…

    • Özgür Özel, kısa süren genel başkanlık için elbet bir bedel ödeyecek.

      1 Nisan sabahı telefonu acı acı çalacak. Telefonun ucunda bir söz duyacak; ‘Ben Kemal, geliyorum…”

  7. En doğru kampanya halka yapılan hizmettir.
    Son 22 yılı gördük İstanbulda 25 yılı gördük son 4 yılı da gördük .
    Sonuç HAZİN VE HÜSRAN .Hangisinin yalanı daha inandırıcı sizce .
    Doru sözlerde var arası ra İstanbul a ihanet ettik gibi ,
    Veya Part TİME belediyecilik gibi.Seçimi kim kazanırsa kazansın
    kaybedecek olan halk.
    Bakın israfı kestik diyorlar peki reklam a kaç para ödediniz veya hangi araçlarda
    tasarrufa yöneldiniz mesela en sıradan memurun bile altından makam araçlarını mı aldınız.
    Veya BELEDİYE BAŞKANI OLARAK BİR GÜN YA BİRGÜN METROBÜSLE SARAÇHANEYE Mİ
    GELDİNİZ .Ozaman anlardınız trafik çilesini.
    Veya emekliler yılında ET SÜT kuyruğunda sıra bekleyenlerin hatrını sordunuz mu SÜREKLİ YANDAŞLARI SEMİRTİRKEN .
    SONUÇ BUNLARIN TOPUNA SIFIR OY VERİP İHRAÇ ETMEDİKÇE KAZANAN HALK OLMAYACAK.

    • Trafik varsa, o şehirde yollar az, dar ve yetersizdir. 22 yıl ülkeyi yönetip İmar planlarında yolları az, dar ve yetersiz onaylayan bakanlıkları bırakıp, mevcut imarı uygulayan Bel. başkanları suçlamak yanlıştır. Birde o Bakanlardan biri 2019’da, diğeride 2024’de Belediyeye talip olmuşsa.

      • Seçimde adaylığını koyup da belediye başkanı veya bakan olsaydın da insanlar trafikte bunca sıkıntıyı çekmeseydi!!!

  8. Kahrolası bağzı şeyleri değiştirmek çok zor!
    Bir ile “metro yapımı kararı” ile “ekmek fabrikası açma kararı” nı aynı torba içinde halka yedirenler,
    yazın yediği haltın kışın tırmalaması durumu ile karşılaşa biliyorlar☹️.
    Yada tam tersi düşünürsek:
    Bir şehri ortadan boydan boya kanal ile yarmaya!!! İçine su doldurup😡…
    kararı gibi 20 milyon kişiyi direk ilgilendiren!
    85 milyon insanı dolaylı alakadar eden!
    bir konuyu bile BEN YAPARIM OLUR!
    zihniyetiyle yönetmeye kalkmanın sonu:
    Özalın karşılaştığı durumdan da beter sonuç doğura bilir!!!!
    -deterjanı ekmeği çamaşırı çocuk mamasını devlet yada belediye niçin üretir?
    -lokanta açmak belediye hizmetlerinden biri midir? (Ev emlak vergisi verenler evi olmayan yada emeklilere hakettiği aylığı alamadığından dolayı eksiklerini tamamlamak la mı yükümlüler?)
    -belediye çocuk sütü dağıtmak! İaşe kutu dolusu erzak gideri yazmak!!!
    GİBİ BİR GÖREVİ NİYE ÜSLENİR?
    (tamamen duygusal bir durummu var?🤔)
    BÜTÜN BUNLARI SOSYAL YARDIMLAR KALEMİNDEN,
    AİLE BAKANLIĞI!!!
    Sosyal hizmetler!!!
    Sgk kızılay vb üzerinden niçin yapılmaz?
    NOT:GEREKİRSE BU HİZMETLER “BELEDİYELER ELİYLE YÜRÜTÜLEBİLİR!”
    diye bir madde eklenmek (belediyeler çok istiyorsa) suretiyle kanuni duruma açık açık niçin getirilmez???

  9. Kusura bakmayın yorumlarınız hiç adil değil, bütün insanlarda ucuz mala karşı bir zaafı vardır, seyrettiklerimiz yalan ve düzmece değilse dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi ucuz mal olunca insanların nasıl sabahladıkları televizyonlarda görüldü, hatta Cuma gününü bile özel ucuzluk günü ilan ettiler, benim gibi ve sizin gibi yaşlı insanlar en azından eski yoklukları görüp bugünlere bu gözle bakmaması lazım, en azından daha yumuşak yazıp insanları küçümsemeden eleştirmesi gerekir. Ben insanları değil hükümeti eleştiriyorum deseniz dahi bu insanları incitmiyor anlamı taşımaz, siz de biliyorsunuz bu millet yemek yapacak margarin bile bulamadığı, hastaların hastanelerde rehin kaldıkları, hapishaneden kaçar gibi hastaları pencerelerden kaçırdıkları, işçilerin sigorta hastanelerinde sıra gelmediğinden özel paralı hem sigorta hastanesi doktoru hem özel çalışan doktorlara gittiği, ertesi gün o doktorun sigorta hastanesinden verdiği reçete ile yine sigorta eczanesine gittiği eczanede ilaçların ancak yarısı bulunduğundan diğer kısmını parasıyla eczanelerden aldıkları zamanı gördük, o zamanları yaşayan insanların biraz insaf etmeleri gerektiği kanaatindeyim, tabii aynı Saadet partililer gibi diğer muhaliflerin sadece Erdoğan düşmanı olmaları hariç.

    • Et kuyruğuyla yüz bin liralık telefon kuyruğu bir mi kardeşim?
      O ülkelerdeki kuyruklar az kar ettim biraz daha (az karla) satıp elimdekini de bitireyim kuyruğu olmasın!
      Hayal dünyasından çıkın artık ağır sanayi bitti hava gazı sanayiii akıllı sentezi bir türlü geçmedi gitti bu hayal dünyasında yüzme merakı

    • ben de gördüm ama benim gördüğüm teknoloji firmalarının en son çıkan ürününün ilk kullanicisi olma kuyruğuydu.

  10. “Kendisine uzatılan mikrofona, gece yarısından beri beklediği bir kilogramlık etine kavuşmuş olan kadın”
    Atmanın da bir sınırı var!

  11. bir Cinali aforizmasi derki, bazısı rezilliği vezirlik sanır, bazısı da sultanlık…

Yoruma kapalı.