
Neyse, ne için çıktığını anlasak da neden bu denli büyütüldüğünü anlamakta herkesin zorlandığı bir krizi geride bıraktık ya, ne kadar sevinsek az.
Kriz halen devam ediyor olsaydı ülkemizin nelerle karşılaşacağını önceden kestirmek çok zor.
Ortaya çıkabilecek bazı sorunları tahmin edebiliyorduk, bir kısmını ben de yazdım, başkaları da; ancak yine de çok farklı sürprizlerle karşılaşmak da pekala mümkündü.
Gelişmeye bakıp “Operasyon bu” diyenlerin tespitleri doğruysa, operasyonu başlatanlar nasıl gelişeceğini ve nasıl bir sona erişeceğini de mutlaka hesaplamışlardır. İş, ülkemizin kurucularından olduğu Avrupa Konseyi’nden Türkiye’yi ihraca kadar varabilirdi.
O sürpriz hala ortadan kalkmış değil. Önümüzdeki ay içerisinde toplanacak olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin gündeminde Türkiye var ve o toplantıdan ülkemiz için ihraç kararı çıkabilir.
Konsey, o toplantıda, 1987 yılından beri ülkemizin bireysel başvurular ile ilgili kararlarını uygulama sözü verdiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararlarının yerel mahkemeler tarafından gözardı edilmesini görüşecek. Sözleşmesi’ne göre, böyle bir tavır Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarılmayı gerektiriyor.
Avrupa Birliği üyesi olmayan, aday ülkelik yolundan da uzaklaşmış görünen ülkemizin Avrupalı sayılmasını sağlayan neredeyse tek özellik olarak ‘Avrupa Konseyi üyeliği’ kaldı. Oradan da çıktığımız veya çıkarıldığımız takdirde Avrupalı olma iddiamız bütünüyle ortadan kalkabilecek.
“Ne olmuş kalkarsa” diyenler çıkabilir. Onların unuttuğu, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması yaptığımız için elde edilen kolaylıklar sayesinde ürettiğimiz malları büyük çapta Avrupa ülkelerine satabildiğimiz gerçeğidir.
Türkiye’nin ihracatının yarıdan fazlası Avrupa ülkelerine.
Babamın sandığı
Orhan Pamuk Nobel ödülü alması için yapılan ve bütün ülkelerde canlı yayınlanan törende, dünyanın dört bir tarafından gelen bir salon dolusu davetli önünde konuşurken, sözlerine babasının geride bıraktığı bavuluna dikkatleri çekerek başlamıştı. O konuşma sonradan ‘Babamın Bavulu’ adıyla kitaplaştırıldı.
Benim babamın da -bavulu değilse de- geride bıraktığı bir sandığı var ve ben de ara sıra ona göz atma ihtiyacı duyuyorum.
Dün yine o sandığa bakma günümdü; bir vesileyle rahmetli babamın geride bıraktığı anılarının içinde yer aldığı sandığı elden geçirdim.

İçindeki belgeler arasında yıllar boyunca kullandığı pasaportlar da var. Onlardan daha önce dikkatimi çekmemiş biriyle, kapağı sahibinin ismi olan bölümü içeriyi yansıtacak şekilde kesilmiş İngiliz pasaportlarını andırdığı için, bu defa ilgilendim.
Yanda babamın o pasaportunun kapağını görüyorsunuz.
Herhalde siz de fark etmişsinizdir: Kapakta, en tepede ay yıldız, alt taraflarında birinde sahibinin ismi, diğerinde pasaportun numarası, en üsttekinde de değişik dillerde ‘Türkiye Cumhuriyeti’ yazısı görülen üç göz bulunuyor.
Dikkat çekici olan, ay yıldız ile gözler arasında yer alan üç dildeki “Avrupa Konseyi” yazısı.
Babamın 1964 yılında çıkardığı pasaportun kapağındaki yazı o günkü Türkiye’nin ‘Avrupa Konseyi üyesi’ olduğu için övüncünü ifade ediyor.
Avrupa Konseyi üyesi bir ülke olduğu için de, Türkiye’den Avrupa’ya gidenlerin hiçbir ülkeden vize alması gerekmiyordu. Babamın pasaportunda da gittiği ülkelerin sınırlarında memurların vurduğu giriş-çıkış damgalarından başka bir şey yok.
Birkaç Avrupa ülkesine vizesiz girip çıkmış.
Kendimin de 1970’in ilk iki yılında otostop yaparak Avrupa’yı dolaştığımda hiçbir ülkeden önceden vize almam gerekmemişti. O yılların sonlarına doğru gümrüklü alanda herkesten biraz daha fazla bekletildiğim oluyordu, fakat sonunda her seferinde “Geçebilirsiniz” dendiğini iyi hatırlıyorum.
Vize zorunluluğu 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden bir süre sonra Avrupa ülkeleri tarafından konuldu. Henüz Avrupa ülkeleri kendi aralarında Schengen Antlaşması imzalamadığı için her ülkeden ayrı ayrı vize almamız gerekiyordu.
Neden 12 Eylül sonrası?
Az bilinen gerçek şudur: Türklerden vize istenmesini Avrupa ülkelerinden iktidara el koyan askerler talep etmişti. Kimseler elini kolunu sallayıp başka ülkelere gidemesinler diye…
Yine az bilinen bir gerçek daha var: Anavatan Partisi iktidar olana kadar Avrupa ülkelerinden vizesini alabilenler bankadan en fazla 400 dolar çekebiliyor ve ancak dört yılda bir yurt dışına çıkabiliyordu.
Ülkede döviz kıtlığı olduğu için…
Turgut Özal’ın ilk işlerinden biri, bu kısıtlamaları kaldırmak olmuştu.
Ne günlerden ne günlere gelinmişti; bunun için o günleri hatırlayabilecek durumda olanlar şimdi yaşananları biraz endişeyle karşılıyorlar.
Avrupa Birliği aday üyeliği suya düştü.
Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesi gerekiyor ve o konuda ayak süründüğü belli oluyor.
Şimdilerde de Avrupa Konseyi’nin üyelikten ihraç mekanizmasını çalıştırması ihtimali konuşuluyor.
Avrupa’da da yaşı müsait olanların bugünlerde yaşananlara bakıp Türkiye’ye vize konduğu günleri hatırladıklarını sanıyorum.
“Sakın ha” diyeceğim ama, bunları kime hatırlatacağım, hatırlattığımda kimler o günlerden ders çıkartabilecekler, işte bunu bilmekte zorlanıyorum.
ΩΩΩΩ
“Avrupa Birliği aday üyeliği suya düştü.”
Avrupa Birliği üyeliği suya düştü.
***
“…Avrupa Konseyi’nin üyelikten ihraç mekanizmasını çalıştırması ihtimali konuşuluyor. ”
Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliginin ASKIYA ALINMASI ihtimali belirdi.
Ankara ya dünyanın en büyük heykeli yapılacakmış.
Heykel için harcanan paralarda oldukça cömert olan CHP’li belediyeler, bu faaliyetlerinden vazgeçmiyor
Bunun son örneği, CHP’li Mansur Yavaş önderliğindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde yaşandı. Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya ilk giriş yaptığı nokta olarak bilinen ilçedeki Dikmen Çaldağ bölgesinde yükselecek heykel için belediye, yarışmanın taslak şartnamesini hazırladı.
Chp çalışıyor. Kim demiş millet aç aç.
“şenel can
27 Ekim 2021 14:12
…
sizce bu darbeyi kim yaptı?niçin açıkça yazmıyorsunuz?hep kaçak güreşiyorsunuz!”
diye sormuş;
gezegenimizde ya da ülkemizde(türkiyede) yaşanmış herhangi bir askeri darbeden sonra sorulabilecek en aptalca soru şudur:
Kim yaptı?!
Hmmm, acaba kim ya da kimler yapmıştır?
Bilin bakalım, silahlı bir darbeyi kimler yapmış olabilir acaba hmmm???
Taşeron işçiler desen zor, mevsimlik tarım işçileri desen hayatta olmaz, kim yapar kim yapar böyle bir şeyi, aklım almıyor vallahi?!
Darbe denilen şeyi kim niye yapar ki, ömrümüzde ilk kez böyle bir garabetle karşılaştık, allah allaaah, kim yapar yahu bunu???
Darbeyi yapan birinci derece sorumlular belli elbette. Fethullahçı askerler ve siviller, kısaca FETÖ. Ancak hala pek çok bilinmeyen var, üstü örtülüyor ve uzun zaman bilemeyeceğiz. Örneğin işin siyasi ayağına hiç ama hiç girilmedi. Fethullahçılar 15 yıllık Akp iktidarında ordunun her yerini ele geçirdiler. Sadece ordu değil, adalet, bürokrasi, vs. Bu siyasi bir karar. Bu gizlice olmadı. Görerek bilerek yapılan bir iş. Bunun sorumlularına hiç ama hiç dokunulmadı. Bu büyük bir haksızlık elbette. Ve pek çok kişi de darbe ile veya bu yapılanmayla alakası olmadığı halde suçlandı ceza aldı. Onlara da çok büyük haksızlık. Yazarlar, gazeteciler, baklavacılar, vs.
Maalesef geri bir ülke yaşıyoruz. Ne hukuktan ne adaletten ne demokrasiden doğru dürüst anlamıyoruz. İnsan hakları vs hak getire. Bu sebeple ikide bir darbelere maruz kalıyoruz. Kapasitemiz bu çünkü. Bunu değiştirecek bir ivme de ne toplumda ne siyasette var. Geri kaldık, öyle de devam ediyoruz.
Güya darbeyi araştırdı Meclis. Rapor yazamadı, yazdı yayınlayamadı. Acizlik baştan sona. Her işimiz böyle, pisliklerin üstünü kapat. Bir sonraki darbeye kadar. Hiç bir sorunla gerçek anlamda yüzleşmediğimiz, sorumluları bulmadığımız, hesap sormadığımız için aynı olayları tekrar tekrar yaşayacağız. Çünkü öğrenme yok.
Sadece bir örnek. 2004 MGK’da karar alınıyor, Fethullahçılar ordudan temizlenecek diye. Başbakanın imzası var. Zamanın Başbakanlık müsteşarı, şimdi iktidarla papaz oldu, açıkça çıktı söyledi. Biz o kararı yok saydık, uygulamaya koymadık, halının altına süpürdük diye. Bu siyasi bir karar ve o karar bizi darbeye ve bügünün otokrasisine getirdi. Yargılamaya oradan başlayalım. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Bir daha da bu darbeleri görmeyiz. Hadi var mısınız?
Ender bey senin bu yorumlarını okuduktan sonra Türkiye gibi bir ülkede neredeyse seçimlerin normal zamanında yapılamaz hale geldiği, sık sık hükümetlerin değiştiği bir ülkede Erdoğan gibi birinin nasıl 20 sene iktidarda kalıp da kırallığa geçtiğini daha kolay anlayabiliyorum.
Sorunda Erdoğan’ı kıral da yaptınız ama hala fitü fitü deyip duruyorsunuz. Erdoğan sizin bu yazdıklarınızı okusa keyiften dört köşe olur.
adamlar seçimleri bile hükümete seçim yoluyla darbe yapacaklar diye sabote ediyorlar, sen hala darbeyi fitü yaptı deyip duruyorsun.
bu sefer çok sıkı durun da bari fitü seçim darbesiyle Erdoğanı devirmesin! nasıl güleceğimi şaşırmış vaziyetteyim. Reis size çok minnettar,haberin olsun Ender bey:??
Aeropalı/devletleri hiçbir zaman TR’den vazgeçmez, vazgeçemez. Burası bir köprüdür Asya ve Ortadoğu’ya geçişte! Bakmayın siz tank top döşediğine, girit’ten romanya’ya sahile.
Bir tür tedbir, Moskova’ya selamdır belkide.
Bizi ırgalamaz derim de, ırgalattırıyor hatta tırmalattırıyor bilimum kefere.
Birisi gelir vize kodumu oturtur bir diğeri ingilizce öğrenmesinler çocuklarda gitmesinler oralara diye dersleri zorlutturur.
Hatta cepte dolar bulundurmak bile suçmuydu bilemedim. Köprü hastane yapıyoruz artık dolarla ödemesi sözleşmesi bile??
Çanakkale geçilmez di, köprü yapıyoruz gel geç diye!
Şimdilik Marmara’da “5” ?? köprü var, yapılırsa birde kanal, var orda 5-6 köprü ise!
Valla muhalefet açar 5 ayrı kanal (TV) kendine☺️.
Yemez artık, kimse bozamaz batılı ile aramızı,
Ödeyecek bu köprüden mangırları
Geçsede geçmese de?.
Erdoğan yerim dar oynuyamıyorum diyor.
Ekonomi iyice kırılgan oldu.
Dış mihraklar diye sorun üretirsen ve Avrupada bazı ekonomik işbirliği yapmazsa artık döviz aniden yükselebilir.
Şu an döviz satarak Dövizi dizginliyorlar. yakında 10 tl’yi geçecek.
Artık kurtarıcı Dış mihraklar oyunu yapamayacak. Ekonommi iyice kırılgan oldu. 10 elçi olayında ucuz kurtuldu.
Sizi gidi Avrupa aşıkları. inşaallah ölüm gelmeden Avrupa aşkınız biter tövbe ederde kurtulursunuz.Avrupadan korktuğunuz kadar ALLAH’dan KORKUN
ALLAH korkusunu biz adalet bakanı Abdülhamit Gül’den öğreniyoruz.
https://www.ocakmedya.com/yargi-mensubunun-tek-ideolojisi-adalettir/
Adalet bakanının bu konuşmasını dinleyip/okuyup da ALLAH’tan korkmayan da hiç bir şeyden korkmaz, cennet cehennem asla korkutmaz onu.
Avrupa’dan korkmuyoruz. Avrupa’yı seviyoruz. Allahı da seviyoruz, korkmuyoruz. Milleti korkutmaktan vazgeçin.
Ender bey stokholmsendromu dedikleri böyle bir şey olsa gerek değil mi?
Zaman geçerken kimileri de saat kulesi gibi aynı meydanda dikilip duruyor işte…
Şimdiki ab üyesi macaristan aynı yıllarda diğer birçok avrupa ülkesi gibi sovyet sömürgesiydi ve rus tankları altında eziliyordu…
Elhamdülillah, bugün aynı zamanda öbür kuzenlerimizle beraber türk konseyi üyesidir!!!!
Türk devleti 1040tan beridir hiç olmadığı kadar güçlü ve altın çağındadır!
Evet, ab tam üyeliği stratejik bir hedeftir, durmak yok yola devam!
Ama artık onun bunun keyfine göre dansetmek yerine kendi dünyamızı/diasporamızı ayağa kaldırsak nasıl olur?
Türk illeriyle birikip bir yakadan baş bir yenden kol çıkarsak, bizim bileğimizi kim bükebilir?
Birlikte çalışsak, birlikte pişirsek, bir sofrada toplanıp birlikte yiyip içsek ne güzel olurdu…
Ama avrupaya ihracat işi mi noolacak?
Hollanda ne güne duruyor, bizden daha çok marul mu yarpuz mu ne yetişiyorlarmış:))))
Kendi malımızla maraba muamelesi göreceğimize oturur ağaç kökü yeriz daha iyi!!!
Türk pasaportunun kıymetini de güneyamerikalar sürgünlük çeken ve üçüncü/dördüncü kuşaktır oralarda türkçe konuşan, sevinen, üzülen, kızan, söven ermeni kardeşlerimize sorun:(
Ya da hemen yanıbaşımızda, grek ayılarının arasında kaldık diye ağlayıp yakınan fenerli rumlara bi sorun bakalım, vatan istanbul mu yoksa atina dağları mı diye?
Sabah sabah…
“Türk illeriyle birikip bir yakadan baş bir yenden kol çıkarsak, bizim bileğimizi kim bükebilir?
Birlikte çalışsak,”
H Gayret, hayır ola! Bu reklam Ak troller merkezinde aldığınız Yeni projenizin reklamımı?
Tıpkı
7 yıl önce ak troller eğitim merkezinizde aldığınız Uygurlar’ı bitirme kararinın benzeri bir proje, değilmi? Gerçektende tıpkısının aynısı.
Hatırlarsanız! Aldığınız
“O” karar ile
Uygurları çine sattınız! paraları cebe indirdiniz, şimdide geri kalan Türk illerini Rusya ve Çın arasında paylaşma plani’nın ilk ayak sesleri’nin itirafami ediyorsunuz?
Neyse, ne için çıktığını anlasak da neden bu denli büyütülüğünü anlamakta herkesin zorlandığı bir kriz mi?
Hhhmmmm,
belki de herkes zorlanmıyordur.
neyse.
geçenlerde soros madem böylesi “evil” ülkeye girmesine, hatta fink atmasına neden izin veriliyor diye sormuştum. bir zamanlar birlikte resimleri, haberleri, istekleri olanlar için o zamanlar soros ne bu kadar renkli ne bu kadar “devil”miş değil mi? benim yanımda ise herkes iyi, karşımda olursa herkes kötü bildik hikaye mi bu yine diyordum. o dönemler içlerinde, yanlarında olaniçtikleri ayran ayrı gitmeyen sayın arınç açıklama yapmış, soros bir zamanlar kıymetlinizdi nooolduuu diye sormuş.
Hhhhhhmmmm
belki de herkes cevabı biliyordur.
neyse.
Didem hanım, kendinizi bu kadar hırpalamayın isterseniz, batılı savunmaya çalışmanız nafile bir çaba!
bir berber bir berbere:
“bre berber gel beraber,
bir berber dükkanı açalım” demiş.
ben de ne edeceksiniz berber dükkanı açıp,
paranızı dolara yatırın, en azından seçime kadar diyorum.
şimdi bu nafile bi çaba mı oluyor?
gel de hırpalanma.
pessss.
Sayın Koru ,
Bugün nostalji yaşamanın halet-i ruhiyesi içerisindesiniz madem.
Geçmişe dair duygulardan bir demet;
Geçmiş tozdur üfle gitsin!
Geçmiş geleceğin malzemesidir. Cemil Meriç
Hep geçmişi yaşayan kişi yavaş yavaş çöker. Barbara Stampick
Bugün geri kalan hayatımın ilk günü. American Beauty
Hiç kimse geçmişini satın alacak kadar zengin değildir. Oscar Wilde
Bütün hayatını geriye bakarak geçiremezsin. Get Carter
Geçmişin geçmiş olması için zamanın geçmesi yetmez. Amin Maalouf
Geçmiş geçmiştir ama gelecek bizimdir. F. W. Robertson
Geçmişi değiştiremezsin ama daha gelecek elinin içindedir. H. White
Geçmiş geçmişte kalmıştır. Biz işimize bakalım! Cicero
Geçmişin kaybını gelecek ile telafi etmek daima mümkündür. Fenelon
Geçmişi bir kitap gibi kullanın eviniz gibi değil. R. Wilkins
Parmak izlerimiz dokunduğumuz hayatlardan silinmez. Remember Me
Akarsular dönmez geri tıpkı gençliğim gibi. Sagopa Kajmer
Hiçbir zaman geçmişi ele alarak geleceği planlayamazsın. Edmund Burke
Biz geçmişi unutabiliriz ama geçmiş bizi unutmaz. Magnolia
Gelecekte yaşanacak olan her büyük olay geçmişte planlanmıştır. Kartalkc
Acı veriyorsa geçmiş geçmemiş demektir. Murathan Mungan
Geçmişin bize güzel görünmesine sebep onun gelip geçmiş olmasıdır. Oscar Wilde
Bugünün bir daha asla doğmayacağını düşün. Dante Alighieri
Geçmiş zamanlar bizim için yedi mühürlü bir kitaptır. Johann Wolfgang von Goethe
Hataları düzeltebilirsin ama bıraktığı izleri asla yok edemezsin.
Geçmişin tehlikelerinden biri köle olmaktı geleceğinki robot olmaktır. Erich Fromm
Ne harabi ne harabatıyım kökü mazide olan atıyım. Yahya Kemal Beyatlı
Geçmişlerini hatırlayamayanlar onu tekrar yaşamaya mahkumdurlar. George Santayana
Geride bıraktıklarına odaklanırsan önünde seni bekleyenleri göremezsin. Ratatouille
Geçmişin bir önemi yok. Şu anda kim olduğunu bil ki böylece geleceği de yönetebilirsin. Camelot
Geçmiş yaşanmışlıklarınız hala canınızı yakabiliyorsa geçmemiş demektir. Can Dündar
Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür. Necip Fazıl Kısakürek
Geçmişin keşkeleri ve geleceğin endişeleri şu anımızı çalan iki hırsızdır. Üstün Dökmen
Dünü unutmalı bugünü yaşamalısınız. Çünkü dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa yarını kaybedersiniz! Balzac
Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Mehmet Akif Ersoy
Bir konunun geçmişi bize nereden geldiğimizi şu anda nerede olduğumuzu ve nereye gittiğimizi anlatır. B. Edward Shlesinger
Geride bıraktıkların ileriye gitmeni engelleyecek. Unutma ileri gidebilmen için arkadakileri unutman gerek. Adam Fawer
Hiiiiç üzülmeye , kahrolmaya , endişe etmeye gerek yok ; bizim de kapı gibi
Ankara kriterlerimiz var , yolumuza devam eder gideriz !
Nolmuş yani!
Heeeyt bre !
Eyi günler
Ankara’nın tek bir kriteri var, o da şu;
Birinci ve en mühim husus “2023 seçimlerini silahsız 15 Temmuz fırsatı görenlere mahal verilmeye” seçimleri hükümetimize darbe yapma imkanı gören bu dış güçlerin maşası sorısçu partilere göz açtırılmaya, bu kutsal görev için TÜRGEV özel komando birlikleri daima hazır vaziyette bekletilmeli. Seçim yoluyla devletin yönetimini ele geçirmek isteyen bu hain şebekeye asla ve kat’a göz yumulmaya.
İş bu ferman kopyalanıp çoğaltılarak tüm askeri ve sivil milis kuvvetlerine mensup her bir nefere birer nüshası dağıtıla.
Cadı kazanı gibi ortalık. Akşener, İmamoğlu- Kılıçtaroğlu adaylık savaşını kızıştırıyor. Asıl bundan sonra Kılıçdaroğlu’nun hamlesi ne olacak? Veya Mercedes e binmek haram diyen Karamollaoğlu, Mercedes le seyahat ederken bu adaylık konusuna ne diyecek. Veya bu hafta jet uçağı ile hangi maça gideceği bilinmeyen Koray Aydın adaylık konusunda uçakta hangi açıklamayı yapacak. Dışışleri bakanı umuduyla bekleyen davutoğlu ne diyecek veya ekonomi bakanlığını bekleyen Balaban ne diyecek. Chp yi Hdplileştiren Hdp hangisine göz kırpacak.Az sonra.
Her kötülüğün kaynağı muhalefet olunca AKaPe zihniyetine 20 yıllık icraat ve faaliyet raporlarını Sayıştay denetimi sonrası Millet Meclisi gündemine taşımak yakışır. Heyt savulun deli dumrul leaks!
Akşener cumhurbaşkanı adaylığının ardından başbakanlık adaylığından da vazgeçti.
Birkez daha Mansur ve inamoğlunu adaylığını istedi.
Kemal Kılıçdaroğlu’na da cumhurbaşkanlığı yolunu kapattı.
“Cumhurbaşkanının yanında güçlü bir Cumhurbaşkanı yardımcısı” istedi.
Dahası kendini tarif etti: “Başbakan gibi bir yardımcı”.
Ne oldu bunlara parlementer sisteme dönmekten niye torniston yaptılar.
Bi bulamadılar nefsine hakim birisini. İşleri rabbi yesir gören ablasına kaldı. Ablası Akşenerin yüzünde rabbi yesir alameti görmemiş.
Değişen ne? Yani CHP iki yıl önce “evet” diyen dediği aynı içerikteki tezkereye şimdi neden “hayır” diyor.Cevabını HDP Eşbaşkanları Mithat Sancar ile Pervin Buldan’ın çağrılarında ve HDP milletvekili İmam Taşçıer’in Tweet’inde görmek mümkün.
Taşçıer, gece attığı Tweet’te, “Tezkereye CHP evet diyecekse hiçbir Kürt CHP, AKP’den daha iyidir diye oy vermemelidir” mesajını paylaştı. Kılıçdaroğlu, mesajı aldı ve partisi tezkereye “hayır” dedi.
Gerisi boş laf.
Türkiye Suriye’ye bulaşmaktan vazgeçmeli, şimdiye kadar işleri yüzüne gözüne bulaştırdı zaten. Barış temsilcisi ve arabulucu rolünde olmalı. Osmanlı heveslerinden ve Talibancılıktan uzak durmalı. Hala ders alınmadı mı? Rusya ve Amerika ile başa çıkacak ne paranız, ne ordunuz var. Yanlış planlar, yanlış yollar. Akılsız başın cezasını da zavallı milletler çeker.
Sedat peker’ın iftira ve yalan itirafını. Kendi ağzında bu linkte izliyibilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=BdBC88dOJDw
Nurda abla, bakıyorum sonunda siz de dediğimiz yere gelmişsiniz, ha gayret!!!
Ayrıca birisinin şahitliğinin geçerli olabilmesi için gereken asgari şartları da bir gözden geçirin yine de, ne olur ne olmaz yani:))))
Az gittik uz gittik, bir yere varamadık. Bakmışız geriye gitmişiz. Taliban zihniyetlilerin bizi nereye götürmek istedikleri de belli. Daha geriye. En geriye.
Bu zihniyetten kurtulmadığımız sürece de problemler bitmez. Daha neyi bekliyoruz. İyice pilimizin bitmesini mi?
Ne AB bıraktılar, ne Konseyini, ne vize, ne demokrasi, ne hukuk, ne adalet. Memleketin bütün kaynaklarını yediler ve üstüne de kat kat borçlandırdılar milleti. Az kaldı.
DEMOKRASİYİ SANDIK SANDIK
Demokrasiyi sadece sandıktan ibaret sandık.
Veee, fena halde yanıldık.
Veee, acayip çuvalladık.
Çoğunluk ile çoğulculuğu karıştırdık.
Sandığa bu kadar önem atfedenler, sandığa saygı gösterdi mi?
Heyhaaaat.
“13.000 oy ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kazanılır mı?” dediler.
“Aynı zarfa konulan 3 oy geçerli, diğer 1 oy geçersiz” dediler.
“2,5 milyon sahte oy geçerli dediler”
Sizlere bir sorum var. Şu anda ülkemizi yönetenlerden kaçı yada hangisi kimlikleri bilinmese doktor raporsuz;
1- Noterde vekaletname verebilir mi?
2-Tapuda bir(1) metre karelik yer devredebilir mi?
Yoruma kapalı.