Bir patlama oldu, Lübnan yasta.. Lübnan patlamadan önce bitmiş, batmıştı…

21
Reklam

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen müthiş patlamada çok sayıda can kaybı var. Kıbrıs’ta bile işitilen patlama sırasında Beyrut’ta camı çerçevesi kırılmamış tek ev kalmadığını ajanslar bildiriyor. Büyük bir tahribat söz konusu.

Ülke yas tutuyor.

Patlama sonrasında bile Lübnan’ın bizim medyada işlenmeye değer bir konu olarak görülmemesi bizim kabahatimiz.

Oysa Lübnan, patlamadan kısa süre önce istifa eden dışişleri bakanı Nassif Hitti’nin söylediği gibi, ‘iflas etmiş devlet’ haline gelme tehlikesiyle karşı karşıya.

Lübnan, ‘iflasına ramak kalmış ülke’

Aşağıdaki bilgileri dünkü Wall Street Journal’da (WSJ) çıkan haberden aktaracağım.

Nüfusu 7 milyondan az olan Lübnan’da ekonominin kötü yönetilmesi sonucu rekor düzeyde enflasyon var: Enflasyon oranı yüzde 89.7. Gıda fiyatları geçen yıl bu zamandan bugüne tam üç misli artmış durumda. Fiyatlar son zamanlarda ayda yüzde 50 oranında artmaktaydı.

İşsizlik oranı yüzde 25. Dünya Bankası’na göre halkın yarısı açlık sınırının altında.  

Reklam

Rüşvet, adam kayırmacılık had safhada.

Ülkenin parası pula dönmüş durumda. Lübnan Merkez Bankası’nın (Banque du Liban) ilan ettiği kur ile karaborsa arasında bire beş fark var. Halk bankalarda yatan parasını çekebilmek için şubeler önünde kuyruklar oluşturuyor.

Merkez Bankası dolar karşısında yerel paranın değerini koruyabilmek için sürekli dışarıya borçlanmış. Hükümet dış borçları ödeyemez duruma gelince IMF’nin kapısına dayanmış, ancak 10 milyar dolarlık bir fon için yürütülen müzakerelerden sonuç çıkmamış. 

Lübnan’da yaşanan ekonomik sıkıntılara ilaç olabilmek için yurtdışında yaşayan zengin vatandaşlar dolarlarını ülke bankalarına göndermek suretiyle devreye girmişler; ancak anlaşılan, siyasilerin verdikleri reform sözlerini yerine getirmemeleri onların da hevesini kursaklarında bırakmış.

WSJ patlama öncesi Lübnan’ın durumunu böyle özetliyor.

Bölgenin bir zamanlar en fazla ilgi gören ülkesiydi Lübnan. Başkenti Beyrut “Ortadoğu’nun Paris’i” diye anılırdı. Dünyanın her tarafından turist çeken bir cazibesi vardı. Ancak iç çekişmeler ve birkaç aileden oluşan vurdum duymaz siyasetçi sınıfı ülkeyi önce iç savaşa, sonra da Hizbullah örgütü gölgesinde bir yaşam tarzına sürükledi. 

Sonuç ‘iflasına çeyrek kalmış bir ülke’ görüntüsü…

Hizbullah yalnız silahlı bir güç değil, aynı zamanda bir siyasi parti ve hükümet kararlarını alırken Hizbullah’la ters düşmemeye de gayret etmek zorunda. Ancak, Hizbullah-İran ilişkisi yüzünden, ekonomik sıkıntıları azaltmak üzere el uzatabilecek bölge ülkeleri Lübnan’dan ellerini çekmiş durumdalar.

Reklam

Çok sayıda cana ve milyarlarca dolarlık tahribata yol açan patlama böyle bir ortamda meydana geldi. [Covid-19 tedbirleri yüzünden şirketlerin büyük bölümü çalışanlarının evden katkı vermesini tercih etmeseydi ölü sayısı çok daha yüksek olabilecekti.]

Lübnan siyaset ile ekonomi arasındaki ilişkinin sağlıklı olmasının ne denli önem taşıdığının en çarpıcı örneklerinden biri. Venezuela da öyle. WSJ benzer durumda olan bir başka ülkenin adını daha veriyor: Zimbabve…

Pandemi bütün ülkelerin ekonomilerini sarsıyor. Sarsıntıyı az zararla atlatan ülkeler var, bir de içine itildikleri sorunların hacminin ‘iflas’ sınırında bulunanlara benzemeye başladığı ülkeler… İlk gruba demokratik kurumları güçlü ülkeler giriyor. Popülist liderlerin iş başında olduğu ülkelerin ekonomileri başkalarından daha fazla olumsuz etkileniyor pandemiden…

ABD bile…

Lübnan’ı düşünürken Türkiye

O kadar insanın ölümüne yol açan patlama yüzünden Lübnan üzerinde düşünürken, dün, birden bire bizde de ekonomiden hoş olmayan sinyaller yükselmeye başladı. Dolar TL karşısında değer kazandı, 1 dolar 7.25 TL’nin üzerine çıkıverdi.

Dolar Euro ve Sterlin gibi para birimleri karşısında son zamanlarda sürekli değer kaybediyor oysa.

Kötü yönetim… Yanlış gündem maddeleri…  Güven kaybı… Reform beklentilerinin karşılanmaması… Ve tabii pandemi döneminin dayattığı ek sorunlar…

Zihnim, biraz önce okuduğum, bir Lübnanlı’nın patlama üzerine sıcağı sıcağına aktardığı hislerine gitti.

“Ne oldu da bu felaket oldu?” sorusuna cevap arayan ve öncelikle Lübnan’ın tarihini, yönetici elitlerini suçlarken, birden bire “Nedeni boş ver” noktasına gelen Rabih Alameddine’in Washington Post’ta çıkan yazısı. 

“Bu felaket bir kişinin ihmali veya suç işlemeye meyyal oluşu yüzünden meydana gelmedi. Gümrük müdürü veya liman yöneticisi rüşvet mi almıştır? Hiç önemli değil. Tekil şahıslar veya belli bir grup suçlu değil. Çürük elmalar da değil, suçlu bütün bir bahçe, hatta bütün bahçeler. Sistemli bir yönetim beceriksizliği. Her felaket için her grup birilerini suçlayageldi bugüne kadar. İç savaş, bütün taraflar anlaşırlarsa daha fazla soyabileceklerini anladıkları için sona erdi. Her zaman bir günah keçisi bulunur, şimdi de bulacaklardır. Fakat artık yeter.”

Alameddine bütün siyaset esnafına, yerleşik her şeye “Yeter, gidin artık” diyor.

Lübnan için de üzülmeliyiz.

ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. O kadar patlayıcı yıllardan beri lüzumsuz ve sorumsuz bir şekilde o bölgede depolanacağına uygun dozajlarda toprağa ve suya kavuşturulsaydı Lübnanın yarısında tarım arazilerinde verim 3-5 kat artar ve Lübnan’daki açlığın ortadan kalmasına yardımcı olabilirdi. Birileri o depoyu Lübnan’lıların başında patlatmağa karar vermiş.

    Lübnan’ı bırakın, bizde bile amonyum nitrat son zamanlara kadar, gübre fabrikalarından çıktıktan bir süre sonra Mehmetçiğe karşı kullanılmak üzere bir şekilde pkk’nın eline geçiyordu. Cehaletin “Ce”si, sorumsuz siyasetin “S”si, aymazlığın/ajanların “A”sı, rehavetin/rekabetin “RE”si, teşkilatın “T”si birleştiğinde böylesine ciddi faciaları başlatmak için birilerine “CESARET” veriyor olmalı.

  2. Gözucu ile takip edenler dahi farkına varabiliyorlardı. Yaz aylarına girilirken, Erdoğan, millet, “Yahu kademeli ve tedbrli normalleşme adımları atmak gerekirken, inşaatçıyı kurtarmak için ev kredisi, turizmcileri kurtarmak için tatil kredisi verip yapay ve geçici bir hareketlenme yaratıp kabak çekirdeği gibi açılmanın alemi ne?” demesin diye, veri saklayip rakamlarla oynayarak, virüsle mücadelenin zaferle nihayete erdirilmiş olduğu türünden bir hava yarattı. İnsanları rehavete kendisi sürükledi. Batı dünyası kırılırken elde ettiğimiz başarıyı fırsata çevirecekmişiz, vs. Sonra, kepazelik ortaya çıkmasın diye, Y. Oğur’un da işaret ettiği üzere, vaka rakamlarını 900’e sabitlediler:

    “992, 947, 933, 926, 918, 924, 931, 928, 902, 913, 937, 921, 927, 919. . .”

    Çok benzeri bir şeyi döviz kurlarında yaptılar. Dolar 7’yi görüp Erdoğan ve damadı madara olmasın diye, neredeyse iki aya varan bir süre boyunca, Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerini tüketmek pahasına, doları suni olarak 6.70-6.80’aralığına çapaladılar. “Böyle olmaz. Bu, sürdürülebilir değil. Sonbahar aylarında bir kur patlaması riski giderek büyüyor” dedi ekonomistler ve uzmanlar.

    Eylül Ekimi beklemedi döviz kurları, patladı.

    Salgındaki rakamlar da beklemeyecek.

    Kur patlamasının nedenini Haçlıların operasyonuna bağladılar. Pandemideki patlamanın sorumuluğunu da insanların omuzlarına yükleyip aradan sıyrılmaya çalılşacaklar: “Bin kere demedik mi size şu maskeyi takın, aranızdaki mesafeye dikkat edin diye, birader?”

    Ondan sonra, gelsin “Bakan-kocayı-yedirmeyiz” twit kampanyası!

    Bir güzellik yapıp ben bunlara bir üçünücüsü eklemiş olayım: Türkiye, bir lokanta patlaması da yaşayacak:

    “Meşhur Otoyol Börekçisi”. . .
    “Meşhur Duble-Yol Çorbacısı”. . .
    “Yüksek Kar Garantili Köprü Tatlıcısı”. . .

    Sarayında dünyadan bi haber yaşayan Fransız Kraliçesi’nin, kendisine halkın yiyecek ekmek bulamadığı söylendiğinde, “O zaman onlar da pasta yesinler” dediği rivayet edilir. . .

    Erdoğan-Bahçeli ikilisi el artırıp “O zaman asfalt ve köprü demiri yesinler” derler mi?

    Orasını bilemem.

    Ama, “FETÖ’cü Akşener’in FETÖ’cü partisi” (!) ile nikah kıyma aşkına düşmüş olduklarına bakınca, insan, tereddütsü “Oha! O kadar da değil” diyemiyor.

    Benim asıl korkum, “sandık” dediğimiz şeyin de bu patlama furyasına katılması. Çoğunluğu kent yoksulu olan 16 milyon işsiz güçsüz insan, kaymakamlıklar ve yerel belediyeler eliyle dağıtılan sosyal yardımlara bağımlı. O destekten de yoksun kalma korkusuyla hala AK Parti’ye veriyorlar oylarını. Bunlar da Ayasofya gibi zincirlerini kırmaya kalkarlarsa, durum vahim olur.

    Ayasofya ile Tencere’nin Şampiyonlar Ligi finali ne zaman, Allah Aşkına?

    Ben, 2023 diye hatırlıyorum. . .

  3. semih tufan gülaltay iki videosunda doğu Perinçek’e kükredikten sonra o konuyu unutmuştu. 3 saat önce yayınlandığı videoda darbe kalkışması olabileceğini haberini “bir senedir uyarıyorum ama erdoğan onlarla iş yapmaya devam ediyor” notuyla veriyor

  4. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi sırasında yaptığı konuşmalardan bir tanesi.
    “Ülkemize yönelik ekonomik saldırılar daha ziyade dövizi gibi faizi gibi makro dengeler üzerinden yapılıyor. Şu 24’ünü hayırlısı ile bir atlatalım, 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin ondan sonra faizle şununla bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz”.

    7 Kasım 2014 tarihli bir gazete haberi.
    “Erdoğan’ın İstanbul’da çalışma ofisi olarak kullanmayı planladığı Vahdettin Köşkü restorasyon çalışmalarında sona gelindi.”
    Restorasyon bitti ve Erdoğan uzun zamandır Vahdettin Köşkü’nü kullanıyor. Fakat pek uğurlu gelmedi galiba!

    7 Ağustos 2020 Cuma, TV haberlerinden …
    Erdoğan Cuma namazından sonra Ayasofya’yı arkasına almış önünde 8-10 mikrofon basına konuşuyor. Bahçeli’nin Meral Akşener’e yaptığı çağrıyı ve Muharrem İnce’nin yeni parti kurmasını destekliyor. Neymiş CHP, HDP ile ittifak yapmışmış da falan filan. Sanki yerel seçimler öncesi Abdullah Öcalan’ın mesajını TRT’de okutanlar kendileri değilmiş gibi. Sanki yakın geçmişte hesapsız-kitapsız çözüm sürecini uygulayıp birlikten yana olan Kürt milliyetçilerini bile ayrılıkçılığa teşvik eden kendisi değilmiş gibi. Sanki HDP seçmeni bir sebeple yerel seçimlerde AKP’ye oy vermek isteseydi “hayır sizin oyunuzu istemem” diyecekmiş gibi.

    Çok siyasi lider gördüm. Fakat bu kadar ilkesiz, tutarsız ve cahil olanına rastlamadım. Bir siyasi liderde fırsatçılık hastalığı çok tehlikelidir, kendisine oy veren vermeyen tüm milletin başı yanar.

    Erdoğan kendi kaderini tayin etme hakkını tepe tepe kullanıyor. Ben beddua etmeyi sevmem, hayırlısı ne ise o olsun diyorum.

  5. NORMAL İNSANLA DELİ YADA SARHOŞ ARASINDAKİ FARKLARDAN BİR TANESİ DE NORMAL İNSANIN BİR ŞEYİ YAPMAMAYA KARAR VERDİĞİNDE YAPMAMASI, ÖTEKİNİN İSE YAPMAKTAN GERİ DURAMAMASIDIR. MAALESEF, ÜZGÜNÜM Kİ BU CENNET VATANIN HERŞEYİ YİNE YABANCILARA SATILDI. OSMANLININ SONU GİBİ BORÇ BATAĞINDAYIZ VE CUMHURİYET KAZANIMLARI BİRER BİRER SATILDI(YANİ BİR ÇEŞİT KAPİTÜLASYON). ŞİMDİ OTURUP SORMAK LAZIM BİZ KURTULUŞ SAVAŞINI NEDEN YAPTIK? BUNCA ŞEHİDİ NİYE VERDİK? BİRİSİ ÇIKMIŞ KURTULUŞ SAVAŞINDA KEŞKİ YUNAN KAZANSAYDI DİYOR. HÜRMET VE TAKDİR DE GÖRÜYOR. NE HİKMETİ VARSA YUNAN GALİP GELSEYDİ DİYEN KİŞİYİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANI BİLE ZİYARET EDİYOR. DEMEK Kİ BEN VE ŞEHİT OLAN ATALARIMIZ YANLIŞ YAPMIŞIZ, YAZIK. MAALESEF YAKIN SONUMUZ ÖZENİLEN VE YERLERE KONULAMAYAN OSMANLININ SONUNDAN BETER OLACAK. ALLAH YARDIM ETSİN HEPİMİZE.

    • Kemal bey gazi misiniz yoksa neyi yanlış yaptığınız tam anlaşılmıyor, biraz açar mısınız?

    • Keşke Yunan kazansaydı diyenleri, Kuvay-ı Milliye için katli sevaptır diyen son Şeyhülislam Dürrizade gibileri manevi büyük olarak gören müşrikleri acı bir azap bekliyor.

  6. Fehmi bey, bugün Lübnan patlamasını bizim basın yazmadığın’a dair duygularını okurlarla paylaşiyor.
    Bence bizim basına özeliklede “HAVUZ’A” haksızlık ediyor! Oysaki bu günlerde “HAVUZ” birlik beraberlik görevini ustlenmişşş…?

    Havuz, elamanlar!Ayasofa’de Cuma namazı çıkışın’de reise TÜRKIYENIN #1 sorunu olan Bahçelinin M Akşenere davetini soruyor! Erdoğan, “Sayın Bahçeli’nin daveti benim yadırgadığım bir davet değildir, en makul çizgide davettir. Birlik beraberliğin tesisine yönelik bir adım olabilir. Çünkü dağınıklıkta bir şey yok.” demişşş…
    Ve devam etmiş! HDPile terör örgütüyle el ele olmak, millî ve yerli olarak düşündüğümüz İyi Parti’ye hiç uygun düşmeyebilir. Böyle bir sıkıntının olması hasebiyle böyle bir davet gerçekleşmiştir diye düşünüyorum.” Demişşş..
    Nedense bu davet kendisinin fikri olduğunu demeye cesaret edemiyor.

    Reis, CHP eski Yalova milletvekili Muharrem İnce’nin parti kuracağı iddialarına dair ise, “Bu tür şeylere yabancı değiliz. Bizim içimizden de birileri ayrıldı, gittiler. Bu parti kuruluşları nereye varır bilemem. Sayın Muharrem Bey’in en tabii hakkıdır, eski bir siyasetçidir. Demişşş.

    Bu haber okuduktan sonra
    Eski MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un haberini okudum!
    C Ergünyurt neyi itiraf ediyor!”Şimdi mesela 2 gün olmuş partiden atılalı, 41 yıldır olduğum partide bana ‘hain’ diyorlar. Ben bunu hak ettim. Niye? Sen önüne gelene hain dersen, bundan önce her atılana hain dersen, her önüne gelene saldırırsan birisi de sana ‘Çalma birisinin kapısını, çalarlar kapını’ misali şimdi döndük mahallenin haini biz olduk.”

    İnsanın Vaaayy be diyeso geliyor.

    Şimdi: Reis ve Bahçeli’nin HDP ye Terörist demeleri! Doğrumu? Eğer Doğru ise Son belediye seçim tekrarında A Öcalan ve kardeşi ile seçim itifakı yaptıkların’de bu kardeşlerden birisi teröristlikten iğdam kalktığı için ömür boyu hapis cezasi almış diğeride gene ayni suçtan araniyor, oldukların’den haberdar değilermi’idiler. Perinçek ve Sıvas Katlimi ve diğer bombalama olaylarınide yazmiyorum onu zaten Ahmet Nesin ayrıntıları ile yaziyor.
    Refarandum ve, son seçimlerde’ de! 11.C Başkani ve yeni parti kurmaya hazırlananlari’de terörist diyenler muhalefet partilerinden ayrılanlar için son örnek CHP millet vekili Mİ hakkıdır diyebiliyorlar….

    Ya Fehmi bey, bizim işimiz başımızdan aşmış milleti birleştirme görevi üstlenmiş fadekar ve vefakarlar harıl harıl çalişırken Lübnan bombası bunların yanında haber değeri ve vasfı KOCAMAN bir sıfır (0) dahi olamaz.
    Çünkü:Lübnani konuşup yazmalar onlara oy getirmez.AMAAA yukardaki konuşmaları HAVUZDA allayıp pullayip servis edildiği zaman,” BENIM AKP-li “ABLAM” ile MHP li “BACIM”mı ve onlar gibi nicelerini VATAN MILLET edebiyati uğruna uçururlar…
    Hadi hanimlar! Hanim eller Cumhur itifakın hanesi mühürüne.

  7. Fehmi bey Lübnan ile ilgili çok önemli bir bilgiyi
    atlamışsınız.Çin imf ve batı ülkeleri ile yaptığı görüşmelerde sonuç alamayınca Çin’le görüşmeye
    başladı ve geçen ay 12 milyar usdlik bir anlaşma imzaladı.bu anlaşma patlamanın olduğu limanın modernizasyonu ve karşılığında çok uzun süre Çinli şirket tarafından işletilmesini de içeriyordu.
    Bu anlaşmadan sonra hükümetten istifalar oldu ve trump tehditvari bir konuşma yaptı.

  8. Bu patlama bizdekilere rant getirmezki! Çünkü patlamada Diş güçlerin eli yok zaten en başta yardıma koşanda Eyyy İsrail olduğu için.. ne diye yazacaklar?

    Zaten yazarımızın Lübnan’da’ki Patlama zamanlaması, ve iş başında’ki menfeatçıların mârifetlerini anlatığı bu yazisını okuyunca, neden yazdığın’a şaşırdım! Şaşırmamın sebebi bu filim bizim sinamalarad 6-7 senedir canli olarak oynuyor.
    Birde Süriyeden bu tarafa bomba atma seneryosu ile de benzerlikleri var ve bire birde õlçüşüyor gibi geldi bana….
    Neyise bu patlama Lübnan’de baştaki aç kurtlar’ın ellerini güçlendirdi azda olsa dış ülkelerden geleceķ olan maddi yardımlar ile bir sure daha idare ederler.

  9. Hayret , şu ana kadar bir yorum yazılmamış ! Acaba konu ilgi mi çekmedi ? ! Evet, ne yazık ki Lübnanın içler acısı , ağlanacak bir hali var ! Ne diyelim ,Allahü Teala yardım ve merhametini esirgemesin ! Devletimiz az çok elden geldiğince yardım etmeye çalışıyor. Ancak şu bir gerçek ki bir çok müslüman ülke aşağı yukarı bu durumda sayılır.Bizler zaman zaman çeşitli aksaklıklardan dolayı devletimizi eleştiriyoruz; amacımız daha iyi olmak hatta mükemmel olmaktır . Ne var ki bizden beter olanlara bakıp da bir yandan şükretmemiz gerekir . Evet, Lübnanda, Libyada,Suriyede, Irakta v.s. olmadığımızdan dolayı Allahımıza şükürler olsun . Herkese selam ve saygılar sunarım

  10. Komutan, cep telefonundan CNN’e bağlansa da sıhatte ve afiyette olduğunu öğrenip rahatlasak. İnce’den rol çalmanın alemi yok bence.

  11. Lübnanda atm bmbsı gibi bir patlmayı ve yüzlerce öleni yaralıyı bugün görmezden, duymazdan gelir,
    hele ki haber değeri olmayanlar sayfasına atarsak eğer,
    yarın demektir ki; gazzede, filistinde, lazkiyede de mazallah bişey olsa,
    aynı akibet o haberide bekliyor anlamı çıkar. (şu anda kudüste olan biteni sadece belli kanallar veriyor zaten).
    filimlerde hep ana kapıyı kollarlar, düşman alttan mahsen kapısından girer!
    tıpkı ana giriş kapısını en pahalı çelikten yaptırıp, balkon kapısını kilitlemek şöyle dursun, tam kapanmayan bir ikinciel kapı takmak gibi.
    kefere de her nedense hep mahsen kapısından gelir . be arkadaş ana kapıya zil taktırdık, görüntülü kamera sistemi var. alo diyon ben bakıyom kimsin inmisin cinmisisn tipini beğenmedimse:
    evde yokuz! diyom.
    biz zeten hernedense evimizinde bağımızın bahçemizinde, köyümüzün ülkemizinde kıymetini pek bilemedik, sevemedik mi ne?

    • Sevim hanım, artık eski türkiyede olduğu gibi her önüne gelen canı isteyen ülkemizde operasyon yapamıyor; türkiye evet coğrafi olarak bir köprüdür ama iki ucunda TCnin turnikeleri vardır! Bu tip saldırı veya patlamalar, büyük çaplı terör saldırıları artık bizde değil, çevremizdeki veya daha uzak ülkelerde oluyor; çok şükür türk devleti güvenlik açısından da altın çağını yaşıyor! Tabii bunu idlipte afrinde ne işimiz var diyenler bilemez; antepte urfada huzur içersinde yaşamak istiyorsan nöbet yerini şama halepe katara kerküke libyaya kuracaksın kardeşim, itirazı olan?

  12. Ortadoguu toz duman.sn Erdoğan nin acilen kişisel ihtiras ve kinlerini bırakıp başta Sisi ve esad ile diyalog kurması gerekiyor .ülkeler arasında sadece çıkar ilişkileri vardır.82 milyon insanın hakları
    her şeyin ustundedir.

  13. Hizbullah Lübnan için büyük bir talihsizlik. Aşırı radikal Şii militanlardan oluşan bu mezhepçi örgüt Lüban’dan çok İran’ın menfaatleri için çalışmaktadır. Çok sayıda askerini (militan) beslemek için Lübnan ekonomisinden haraç almaktadır. Kurduğu bazı silah fabrikaları bazen İsrail tarafından hedef alınmaktadır.

    Sünni dincilik büyük bir sorun, Şii dincilik ise tam bir felaket.

  14. “…Popülist liderlerin iş başında olduğu ülkelerin ekonomileri başkalarından daha fazla olumsuz etkileniyor pandemiden…”
    Böyle demiş sayın yazar da, peki lübnan hangi ülkelere giriyor; demokratik kurumları güçlü mü yoksa popülist liderlerin işbaşında olduğu mu?
    En son bi başbakanları vardı; arabistandaki testereci prens herkesi otellere doldurup donuna kadar soyarken onu da bikaç gün rehin tutup istifa ettirdiydi, sonra yok canım öyle değil deyip koltuğuna geri dönüvermişti…
    Neyse, bıldır yediğiniz hurmalar; kimbilir nerde nasıl ve ne zaman tırmalar belli olmuyor işte!

Yoruma kapalı.