Bugün yine bir 15 Temmuz… Hain darbe girişimine kronolojik bir bakışla yaklaşmak istedim 

56
15 Temmuz 2016... O gece...
Reklam

John Bolton görüşleriyle olduğu kadar görünüşüyle de farklı bir Amerikalı. 

Uluslararası alandaki çılgınlık sınırında dolaşan görüşlerine ondan çok farklı düşünmediği bilinen Donald Trump da dayanamamış ve kendisini atadığı ulusal güvenlik danışmanlığı görevinden bir yıldan az bir zaman sonra uzaklaştırmıştı.

Görüşünüşü de farklıdır. George W. Bush’un başkanlığı döneminde ülkesini büyükelçi olarak orada temsil ederken, Birleşmiş Milletler (BM) koridorlarında aniden karşıma çıktığı için kendisini dünya gözüyle görmüşlüğüm de var. 

Posbıyık bir Amerikalı Bolton.

CNN kanalında Jake Tapper’ın programına birkaç gün önce -salı günü- çıktığında, ülkesinin başka ülkelerde hükümetleri askeri darbelerle değiştirmeye meraklı olduğunu, ancak o bu açıklıkla söyleyebilirdi.  

ABD Kongresi Trump’ın başkanlıktan gitmemek için iç savaş yoluyla darbe peşinde koştuğu iddiasını soruşturuyor. Bu amaçla dinlenen tanıklar bildiklerini ve gördüklerini anlatıyorlar. Bolton kendisini görevden alan eski başkanı kollamak için çıkmış CNN’e ve Tapper’a ‘‘Darbeleri benden daha iyi kim bilebilir, birkaçının planlamasına bizzat katıldım; darbeler bayağı zor bir iştir’’ diye böbürlenmiş…

Eskiler böyle durumlarda ‘‘Şecaat arzederken merd-i kıpti sirkatin söyler’’ deyişini hatırlatırlardı. 

Onun böbürlenmesi, tahmin edilebileceği üzere, darbelere maruz kalmış veya kendisini öyle bir tehdit altında gören Çin’den Bolivya ve Venezuela’ya kadar uzanan ülkelerle dolu geniş bir coğrafyada yankı buldu.

Reklam

Tam da bizdeki 15 Temmuz (2016) hain darbe girişiminin yıldönümü öncesinde.

[Meraklandım ve baktım: Bizdeki darbe günü Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Bolton değilmiş; onun görev dönemi 9 Nisan 2018 ile 10 Eylül 2019 arası.]

Acaba o görevde 15 Temmuz 2016 günü Michael Flynn bulunuyor olabilir mi?

Michael Flynn ismi herhalde Türkiye’nin siyasi tarihini ve özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimini yakın takibe almışlar için yabancı olmasa gerek. 

Bir ara -2015 yılının sonunda- Türkiye adına lobi faaliyeti yürütmesi için tutulmuş emekli bir asker Flynn. General üniformasıyla 2012-2014 yılları arasında Barack Obama’ya savunma istihbarat birimi başkanı olarak hizmet vermişti. Sonrasında, lobicilik yapmak üzere şirket kurmuşken Trump kendisini ulusal güvenlik danışmanı olarak atamıştı.

Onun da oradaki kısa görev süresi -22 Ocak 2017-13 Şubat 2017- 15 Temmuz 2016’ya denk düşmüyor.    

15 Temmuz 2016 gecesi Flynn, general üniformasıyla katıldığı ‘ACT! For America’ adlı grubun Cleveland’ta düzenlediği bir konferansta konuşmacıydı. Kürsüde heyecanla şu sözleri söylediğinin videosu halen Youtube’da duruyor:

“Muhtemelen çoğunuzun haberi yok ama, şu anda Türkiye’de bir darbe oluyor. Tam da şu anda darbe oluyor. Ben de Türk ordusuna mensup, bizimle birlikte eğitim almış bir arkadaşımla irtibat halindeydim.’’

Reklam

Kendisine ulaşan darbeci Türk subayının şunları söylediğini de aynı konuşmasında aktarıyor Flynn: 

‘‘Söylediklerinden biri de ‘NATO kapsamındaki sorumluluklarımızı tanıyoruz, Birleşmiş Milletler kapsamındaki sorumluluklarımızı biliyoruz, laik bir ülke olarak görülmek istediğimizi tüm dünyanın bilmesini istiyoruz’ oldu. Bunu söyleyen ordu. Evet, bu alkışlamaya değer bir şey.” 

O konuşmanın videosunu izlediğimden beri hep iki şey aklımı kurcalayıp durmuştur:

  1. Acaba Flynn’e ulaşıp ‘‘Darbe yapıyoruz’’ diyen kendisiyle birlikte eğitim almış o Türk subayı kimdi ve şimdi nerededir?
  2. Donald Trump kendisini acaba o konuşmasını işittiği için mi hemen ardından ulusal güvenlik danışmanı olarak atamıştı?  

İki sorunun da bende cevabı halen yok.

Türkiye’de birilerinin aylar öncesinden darbe hazırlığından haberi oldukları biliniyor. Bilenlerin duyurdukları kişiler uyarı görevini de yaptılar. Türkiye gazetesinde yazan Fuat Uğur sözgelimi; darbeden birkaç ay önce -ilki 2 Nisan 2016, ikincisi 26 Nisan 2016 tarihlerinde- iki yazı ile sonradan FETÖ adını alacak yapının böyle bir girişim için hazırlandığını yazmış bulunuyor.

Dışarıda da Türkiye’yi gözleyenlerden dillerini tutamayanlar oldu.

Biri Michael Rubin bunların.

Michael Rubin, darbe bekledi

Vaktiyle ABD savunma bakanlığı Pentagon’da çalışmış, Neo-Con diye anılan ileri derecede muhafazakar tiplerin yuvalandığı American Enterprise Institute adlı kurumda çalışan ve her iki yazısından biri Türkiye ile ilgili olan velüt bir kalem Rubin

Uğursuz darbe girişiminden dört ay önce -24 Mart 2016 tarihinde- Newsweek dergisinde çıkan yazısının başlığı şuydu: “Türkiye’de Erdoğan’a karşı bir darbe olacak mı?”

Nasıl buldunuz?

Aynı yazısında çok açıkça sorduğu garip bir başka sorusunu ve ona verdiği cevabı da aktarayım: 

“Türk ordusu Erdoğan’ı devirir ve etrafındakileri parmaklıklar arkasına gönderirse, bunu başlarına bir şey gelmeden başarabilirler mi?”

Cevabı şu: “Evet.’’

Aradan dolu dolu altı yıl geçtikten sonra ‘‘Halen birçok yönleriyle o işin aydınlandığını düşünmüyorum’’ denilebiliyor.

O söz deneyimli politikacı Cemil Çiçek’e ait. 11 Temmuz günü Milliyet’te çıkan Abdullah Karakuş’un yazısından öğrendiğimize göre, Çiçek, ‘‘İşin içerisinde gırtlağına kadar müttefikimiz olan devlet var. Ciddi bir Amerikan planlamasıdır bu; onu görmek lazım. (..) Hala bir çok yönleriyle aydınlanmış değil’’ demiş 15 Temmuz için…

Çiçek’in görüşü pazartesi günü gazetede yayımlandı.

John Bolton CNN’den Jake Tapper’a salı günü ‘‘Darbe işini en iyi ben bilirim, birkaçının planlamasında bizzat bulundum’’ dedi.

Ve bugün 15 Temmuz cuma.

Altı yıl önce bugün 251 kişi hain darbe girişiminde can verdi.

Yazımı bir soruyla bitireyim: En son içine düştüğümüz ekonomik sıkıntılar da dahil sonrasında meydana gelmiş neler varsa, 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmasaydı, mümkün olabilir miydi?

ΩΩΩΩ 

Reklam

56 YORUMLAR

  1. (15)************(15)

    Parazit, kurt üreten,
    Akbabaya leş olur,
    İşte bu “budalalık”!
    Hayat aczen son bulur!

    Aciz hale düşünce,
    Ver gelsin beleş yardım!
    “Dua”yı istismar bu!
    İşbu sonuca vardım!
    ….

  2. Hayret yaa! birçok muhalif vardı buralarda. Hakan Çakan mesela, NR mesela ve diğerleri…. Zaman zaman darbeye kalkışmanın alternatif senaryolarını anlatmağa çalışırlardı. Nereye gittiler Kurban Bayramında ortada pek gözükmeyen kediler gibi… Kan kokusu rahatsız mı etti nedir.

  3. (5)************(5)
    ….
    Hasta adam çaresiz!
    Göklerden yardım ister,
    Başta okunan Kur’an,
    Kartala tesir eder!

    Kartallar yüksek uçar,
    Alçaktır akbabalar!
    Keskin gözlü bir kartal
    Ava son sürat dalar!

    (7)************(7)
    ….
    Bu av neyin nesidir,
    Kartalın niyeti ne?
    Kurtlara göz dikse ya,
    Kahvaltı niyetine!

    Bulut olur kartallar,
    Sorti sorti üstüne,
    Hasta adam kımıldar!
    Sanki, gelmiş kendine….
    …..

  4. ‘!Troller mide bulandıriyor!
    Fembey’de kendi sitesinde onların, yalan iftira, hakaret ve cahaletlerini
    sergilemelerine iziverin veriyor.

    Saman altından su yürütenler. Ülkeyi 1994 den 2016 ya kadar soyduklari yetmedi 15 Temmuz dan sonrada soyguna iş adamlarının servetleri de dahil her türlü kanunsuzluklari açık açık yapiyorlar.
    Ülkeyi zerre kadar seviyorsanız Bari onlari savunanlara kendi sahanızda meydani onlara vermyin.
    Durmadan suçsuz günahsızi insanlara hakaret edip iftira attmalarına izin vermeyin.
    Allah kabul etmez.
    Bunlarda zerre kadar insanlik kalmamış.

  5. Sayın Kazım Güleçyüz’ün bugünkü yazısı (Yeni Asya Gazetesi). Çok doğru tespitler…
    SETA Siyasî Araştırmalar eski Direktörü ve 2017’ye kadar Başbakan Başmüşaviri olarak görev yapan Hatem Ete’nin söylediği gibi:

    “Kemalist modernleşme projesine alternatif ol(uştur)ma iddiası ve beklentisiyle iktidara gelen Erdoğan, Kemalist siyaset ve toplum tasarımını popülist ve muhafazakâr bir tonla güncelleyerek daha da güçlendirdi.”

    Gerçi Erdoğan’ın denilen tarzda bir alternatif ol(uştur)ma iddiası var mıydı, tartışılır. Ama destek verenlerin bir kesiminde o yönde bir beklenti olduğu herkesçe biliniyor.

    Sonuç, Ete’nin dediği gibi oldu.

    “Yeşil Kemalist” dediği Erdoğan için “Vatansever kuvvetler tarafından ele geçirildi. Cumhuriyet yargısı altın çağını yaşıyor. Hayatımın en mutlu dönemindeyim” diyen Perinçek’in “Atatürk’ün mevzisi Ayasofya değil, 15 Temmuz” sözündeki mesaj yerini buldu.

    Ve sonuçta 31 Mart isyanını bastırma gerekçesiyle Hareket Ordusunun yaptığı darbe benzeri bir kumpas çok daha sofistike metotlarla bir kez daha gerçekleştirildi. 15 Temmuz fitnesi, 20 Temmuz’a dayanak yapıldı.

    Sonrasında yapılanlar ise, Kemalizmi hayal bile edilemeyecek boyutlarda tahkim etti…

    • “Cemil
      15 Temmuz 2022 At 16:59
      Sayın Kazım Güleçyüz’ün bugünkü yazısı (Yeni Asya Gazetesi). Çok doğru tespitler…”
      DEMİŞSİNİZ AMA BÖYLE BİR PAÇAVRADA KİM NE YAZARSA YAZSIN ASLA DOĞRU BİR TESPİT OLAMAZ,
      ÇOK DOĞRU DENİLEBİLECEK NİTELİKTEKİ TESPİTLERİN ASLA AMA ASLA ELE ALINAMAYACAĞI BİR MECRA, ÇÖP!!!!

    • Cemil hocam “Cumhuriyet yargısı altın çağını yaşıyor.” diyen VP genel başkanı en son kavala davasında verilen karardan dolayı “altın çağına bronz karıştı, böyle adalet olmaz olsun!” diye veryansın ediyordu,
      herifçioğlu kavalanın avukatlığına soyunmuş sen hala buralarda eski ezberlerini mi atıp tutuyorsun?

    • Cemil bey
      Kazım Güleçyüz Ayasofya açılmasını kısacık bir yazıyla geçiştirmişti. Oysa ki Bediüzzaman hazretleri Ayasofya mücadelesini ömrünün sonuna kadar sürdürmüştü. Kazım Güleçyüz ve Yeni Asya grubu Ayasofyayı açan iktidardan pek memnun değil herhalde.
      Çok şükürki Bediüzzaman ın ekolünü devam ettiren Yazıcılar, Okuyucular, Meşveret, Nesil, Kurdoğlu, Med-Zehra ve Zehra Vakfı var. Onlar imani meselelere devam ediyor.
      Yeni Asya ve Fetö grubu dibine kadar siyasete batmış, dini, imanı, Bediüzzamanı kullanan grup diye biliniyor. Kazımın yazdığını o gözle bakılırsa bugünkü yazdıkları anlaşılabilir. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin siyaset konusunda en çok nakledilen sözlerinden birini sizinkilerde bilir. Sizinkiler bunu 2binli yıllara kadar kullandılar sonra risaleleri tamamen terkettiler neydi o şakird “euzu billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyase”

      Bediüzzaman Hazretleri, Zübeyir Gündüzalp Ağabey ve diğer Ağabeylere bir gün şöyle demişti:
      ‘Ayasofya mutlaka açılacak inşaallah. Onun açıldığı gün Masonların Türkiye’de mağlub olduklarını anlayacaksınız.’
      Mektubat, s. 469

      «Mesela Ayasofya Camii, ehl-i fazl ve kemalden, mübarek ve muhterem zatlarla dolu olduğu bir zamanda, tek tük, sofada ve kapıda haylaz çocuklar ve serseri ahlâksızlar bulunup caminin pencerelerinin üstünde ve yakınında ecnebilerin eğlence-perest seyircileri bulunsa bir adam o cami içine girip ve o cemaat içine dâhil olsa; eğer güzel bir sadâ ile şirin bir tarzda Kur’an’dan bir aşır okusa o vakit binler ehl-i hakikatin nazarları ona döner, hüsn-ü teveccühle, manevî bir dua ile o adama bir sevap kazandırırlar.

      Yalnız, haylaz çocukların ve serseri mülhidlerin ve tek tük ecnebilerin hoşuna gitmeyecek.»
      Hatırayı 1990’da Rüştü Tafralı Ağabey’den bizzat Ali Kemal Pekkendir Ağabey dinlemiştir.
      Üstadın en yakın talebesi Hüsnü Bayramoğlu anlatıyor.
      Muazzez Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin ziyaretine gelen merhum Ahmed Feyzi Efendi bazı ehadis-i şerifenin İstikbal’e matuf ihbaratından bahsettiğinde Üstadımız “söylediklerin doğru, fakat ben o müjdeleri göremeyeceğim Hüsnü görecek” buyurmuşlardı. Başvekil Menderes Emirdağ’ına geldiğinde Üstadımızla selamlaşmış sonra da iki mebusunu Üstadımıza göndermişti. Üstadımız onlar vasıtasıyla Menderes’ten bir isteğide “Ayasofyanın müzahrefattan temizlenerek hakiki ve asli vaziyetine çevrilmesi” olmuş ve eklemişti “eğer bunu yaparsan yıkılmaz kuvvet bulursun!”

      Yazar Kazım Güleçyüz bugün Fetönün dillendirdiği ve sosyal medya trollerinin yaydığı uydurma yorumlarından etkilendi herhalde. İnşallah renklendirilmiş arkadaşlardan değildir, umarım, sanırsam, herhalde. Sen en iyisi imani meselelerle ilgilenen değerli öbür risale cemaatlerle ilgilen. Ha risaleyi okuyup anlayamıyorum dersen hemen pes etme. ilk önce külliyatı bir kere bi oku.

  6. 2 hafta önce Fuat Uğur’un “Türk cezaevlerindeki Batılı askerlere yenileri eklenebilir” sonra Halktv ve Fetöcü sitelerinde “Fuat Uğur o zaman darbeyi nereden bildi? Ona kim söyledi? O biliyorsa devlet neden bilmiyor?” sorusuna Fuat Uğur 4 gün sonra “Bir yazı yazdık önce Fetöcüler sonra Chpliler zıpladı” yazısı çıkmıştı.
    Yazısında;
    Embesilliğin bu cenahta sirayet eden bir hastalık olduğuna inanmaya başlayacağım neredeyse.
    Anlaşılıyor ki FETÖ’cüler, CHP’liler ve İyi Partililer, 15 Temmuz darbe girişiminden üç ay önce FETÖ’cülerin darbe hazırlığı içinde olduğunu bildiren bu üç yazımın travmasını atlatamadı.
    Aslında FETÖ’cüler görmüşlerdi ama hedefe o kadar odaklanmışlardı ki “Yav he he” deyip el sallamışlardı. Güç sarhoşluğu yaşıyorlardı. Devleti ele geçirmişlerdi canım, üfleseler yıkacaklardı Tayyip Erdoğan’ı.

    Bunların gazeteci dostları yıllardır devletin sızdırdığı belgeleri gazetecilik diye yutturdukları için kişi kendi gibi bilir karşısındakini misali benim de aynı şeyi yaptığıma inanmışlardı. Oysa yaptığım gazetecilikti. Haber kaynağım da Ümit Akdemir’di ki kendisi eski cemaat mensubuydu ve bunların ciğerini biliyordu ve bana gelişmeleri tek tek aktardı. Önce “Hususiler Ankara’da toplanıyor abi, bu darbe hazırlığının işareti. Hücre evlerinde onlara bağlı olan subayları çağırıp görüşüyorlar” dedi. O zamana dek kimse HUSUSİ adını işitmemişti bile. Daha sonra da işlerin iyice ciddileştiğini ve darbenin yaklaştığını bildirdi. Arkasından Fetullah Gülen hâkî cübbe giyerek, imalarla ve şifreli mesajlarla dolu bir video konuşması yayınladı. Gülen askerî renkli kıyafetle darbe mesajı veriyordu yani. Bunu da yazdım.
    O yazılarımın sonuncusu da “Cemaatçi askerlere son uyarı; tavuk tarda sayılır” başlığını taşıyordu
     O yazımda tekrar tekrar Devletle İş birliğine ve teslim olmaya çağırmıştım ve şöyle yazmıştım:

    Önlerinde farklı bir seçenek var. Devletine, ülkesine ihanet etmemek. Silahlı kuvvetlerin emir komuta zincirine bağlı kalmak. Pensilvanya imamlarının ve Hususilerinin “Sizi deşifre ederiz” tehdidi karşısında devletle iş birliği yapma yolunu seçmek. Diğer seçenek ise dediğimiz gibi sonu belirsiz ölümcül maceraya atlamak. Tekrar cemaatçi kripto askerleri uyarıyorum.

    Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor. Hayır, kimsenin; ne devletin ne de TSK’nın bu olası kalkışmadan çekindiği yok.

  7. [Meraklandım ve baktım: Bizdeki darbe günü Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Bolton değilmiş; onun görev dönemi 9 Nisan 2018 ile 10 Eylül 2019 arası.]
    SAYIN YAZARIN BU İFADESİNDE BİR TUHAFLIK YOK MU?
    “Bizdeki darbe günü”NDEN KASTINIZ EĞER 15 TEMMUZ İSE, O ZAMANKİ ABD BAŞKANI KİMDİ?
    HATIRLAYANLARIMIZ VAR MI?
    TRAMP MIYDI YOKSA ÇIRPI BACAKLI KARA MARSIK MI?

  8. Kenan paşam, çalıntı soru ve cevap anahtarlarıyla f16 pilotu olursan demek atış isabet oranı bu kadarmış, diploma her şey değil yani…

  9. Sayın yazar “John Bolton görüşleriyle olduğu kadar görünüşüyle de farklı bir Amerikalı.” demiş;
    şahsın görüşlerini bilemiyorum ama görünüşü tipik bir amerikalıya benziyor…
    Mesela pos bıyıklarını kesseniz aynı bidena benziyor,
    yine bıyıksız hali ve kepçe kulakları tıpkı bush!
    ya da trampa pos bıyık taksanız aynı bolton oluyor!

  10. BAZI ARKADAŞLAR “İlk darbemiz 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşti.” DİYEREKTEN YANLIŞ YA DA EKSİK BİLGİ PAYLAŞIYORLAR,
    DOĞRUSU:
    27 MAYIS, NATO DESTEKLİ DARBELERİN İLKİDİR(EN AZINDAN TÜRKİYEDEKİLERİN:)
    YOKSA TARİHİMİZDE BOLCA ASKERİ VE SİYASİ DARBELER VARDIR, AÇIN GÖKTÜRK ANITLARINI BİR KEZ OLSUN OKUYUN,
    GÜNDEM HEP AYNI…

    • Bazı mahfillerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, kimi söz ve eylemleri için; kibirli, şımarık, müstağni, özgüven patlaması yaşıyor… gibi ifadeler kullanıldığına tanıklık ediyoruz hep birlikte.

      Hep birlikte bir yanlışın içine sıkıştırılmışız da haberimiz yok sanki…

      Zira; yukarıdaki kelimeler her ne kadar olumsuz betimlemeler olsa da, bu vasıfların bir kişide olabilmesi için, o kişide belli bir derecenin üstünde akıl olması gerekir.

      O da İmamoğlu’nda kıt anlaşılan.

      Aklı başında birisi, velev ki bencilce düşünsün, suçüstü yakalandığında (sel de tatilde oluşu gibi) suçuyla övünmez, bir mazeret uydurmaya çalışır.

      Oysa bizim kovboy ta ilk günden beri ‘tatilin kendine yakıştığı’ sakızını çiğneyip/patlatıp durmakta.

      Mirasyedi ailenin şımarık çocuğu gibi tepinip durmakta.

      Kaldı ki, bu vatandaş tembelin tekidir.

      Hani, onun için, Cumhurbaşkanlığına talip deniyor ya…

      Anlaşılan o Cumhurbaşkanlığını bütün dünyayı dolaşarak tatil yapmak için istiyor.

      Dünya çapında bir tatilci olmanın kendine çok yakışacağına inanıyor.

      Nasıl olsa ‘uzaktan koordine’ etmeyi başarıyor.

      Ya da yetkilerini yardımcılarına devretmekten imtina etmiyor.

      Anlaşılan, Meral Akşener, onun bu vasfını keşfettiği için Cumhurbaşkanlığı talebini destekleyip, kendisi de Başbakanlığa talip olmuş;

      Cumhurbaşkanı gezerken ülkeyi o yönetecek…

      Onun yaptıkları/söyledikleri (başkaları sufle etmiş fark etmez) cahil cesaretinden başka bir şey değildir.

      Vakti ve saati geldiğinde bir Molla Kasım gelir onu şöyle yakasından bir tutar, önce silkeler yaldızları dökülsün diye, sonra kaldırıp çöp sepetine atar, mesele de böylece bitmiş olur.

    • Sn H. Gayret, eskiler böyle durumlarda ‘‘Şecaat arzederken merd-i kıpti sirkatin söyler’’ deyişini hatırlatırlardı demiş Sn Koru. Bu sana da uymuyor mu? Bizde darbecilik normal demeğe getyirmişsin. Yani, durum genetik olabilir diyorsun. Türklüğüyle övünmekte üstüne yok buralarda. Bir Türk dünyaya bedel falan türü laflar eden sen değil miydin, yoksa?

      • Genetiktir, çoğu darbeci takımı cuntalar devşirme ve muhacirler arasından çıkmıştır… Gelenek halini alması ise halkoyuna başvurulan ilk seçimle birlikte başlar; komitacılar!

  11. Zamanın Başbakanı Binali Yıldırım, 15 Temmuz 2016 kanlı darbe-i münafıkanesi için “Bir avuç kalkışımcının işi… O gece teşhisi koyduk!” dedi. Demek ki, planlanmıştı!

    27 Temmuz 2016 TSK’dan yapılan açıklamada da, “Asker elbiseli teröristlerin sayısı 8 bin 651 kişi, bu rakam TSK’nın yüzde 1,5’idir. Darbeciler 35 uçak, 37 helikopter kullandı, 3 gemi, 3992 hafif silah kullandı. 74’ü tank 246 zırhlı araç da darbeci askerler tarafından sokağa çıkarıldı” denildi. (https://onedio.com/haber/tsk-asker-elbiseli-teroristlerin-sayisi-8-bin-651-723135)

    Geride yüzde 98.5, yani, yüz binlerce asker, 10 binlerce subay, astsubay, üst düzey komutanları, yüzlerce uçak, top-tüfek!.. MİT, İçişleri Bakanlığı/Emniyet istihbarat daireleri varken darbe girişimi neden önlenemedi veya önlenmedi? Kuvvet komutanların hepsinin düğüne gitmesi tesadüf olabilir mi? Hepsi izaha muhtaç sırlar!

    21 Temmuz 2016’da Reuters’a yaptığı açıklamada bambaşka bir ifade kullanan Erdoğan, 16.00-16.30 civarı kendisini arayan eniştesinin, Beylerbeyi civarında hareketlilik olduğunu, köprüye girişlerin engellendiğini söylediğini aktardı. 30 Temmuz’da ATV-A Haber Ortak yayınında konuşan ise, “O gün 21.15 civarında falan bir şeyin başladığını duyuyoruz. 21.30’da “Eniştem beni aradı, darbeyi ondan duydum” dedi. Bu saatlerden hangisi doğru?

    Siz en küçük bir işinizi planlamaz mısınız? Peki, HSYK (Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu) darbe girişimi gecesinin sabahında, 16 Temmuz 2016’da 5 kurul üyesi, HSYK 2. Dairesince 541’i ilk derece idari yargıda, 2 bin 204’ü ilk derece adli yargıda olmak üzere 2 bin 745 hakim ve savcıyı nasıl tesbit edip açığa aldı? Listelerin çok önceden hazırlandığını göstermiyor mu?

    “Darbe kimin işine yaradıysa o yapmıştır!” sözü gerçeğin ta kendisi! Zira, dönemin tüm ihmalkârları vazife başında! Ki, 130 binden fazla kişi, çıkarılan KHK’larla kamudaki görevlerinden ihraç edildi. KHK’larla çok sayıda kurum ve kuruluş da kapatıldı! Bütün bunlar bir gecede planlanıp düşünülebilir mi? Demek ki, aylar, yıllar öncesinden planlar yapılmıştı!

    Bediüzzaman 31 Mart Vak’ası için şöyle diyordu: “Zaten plânlar serilmişti. İşte o zaman yalan olarak hamiyet maskesini takınan bazı herifler, o ism-i mukaddese tecavüz ettiler. İşte câ-yı ibret bir nokta-i siyah!” (Münazarat, s. 83.) Karanlık noktalar çok! Ve hiç kimsenin kaçarı yok: “Acaba kim vardır ki, küçücük bir tecrübe geçirmemiş ve dememiş ki, ‘Filân adam fenalık etti, belâsını buldu?” (Sünûhat, s. 21)

    • Egecim “Kuvvet komutanların hepsinin düğüne gitmesi tesadüf olabilir mi? Hepsi izaha muhtaç sırlar!” demişsiniz de;
      acaba düğün tarihi mi önce belirlenmiştir yoksa darbe tarihi mi?
      Düğünevindeki generallerin de cepleri nedense hep 1dolarlık banknot doluymuş?
      Gelin ve damada takmak içindir desek ayıptır zaten, evet sırlar çoook!!!!

  12. DÜNDEN KALMA KAPAK PARÇASI:

    “HAYTRETİ MÛCİP
    14 Temmuz 2022 At 09:16
    Bu gün Fehmi Beyin tarzına pek uymayan bir yazıyla karşılaştık !
    Yazı , UBER korsan taksicilikle ilgili gibi görünse de işin içinden kişiler de çıkıyor ; bildiğimiz kadarıyla Fehmi Bey , genellikle kişilerden hele hele isim vererek pek bahsetmez !
    Acaba perde arkasında bilmediğimiz başka bir şey mi var !?
    Olabilir de …

    Yorumu Cevapla
    H. Gayret
    15 Temmuz 2022 At 01:00
    Mucib bey perdenin arkası önü mü kalmış, kimin ne halt yediği kabak gibi ortada değil mi?
    Sabah akşam politikacılara söven gasteci taslakları bilmem kaç tane maaş alaraktan devamlı sipariş yazılar yazmışlar, reklam metni gibi haberler yapmışlar hepsi bu!
    Ne tarzı, perdesi bilader?

    Yorumu Cevapla”

  13. Zaman en güzel TEFSİRDİR. Yalancının MUMU yatsıya kadar YANARMIŞŞŞ? Yakında Kuzuların POSTU DÜŞERSE, kimlerin KURT Olduklarıda ortaya çıkar. Beşer ZULM ederse, KADERde ADALET EDER. Çok yazık bu güzel Memleketin MADDÎ – MANEVÎ kayıp yıllarına ve değerli İNSANLARINA ve VATANDAŞLARINA. Allah c.c yar ve yardımcımız olsun inşaallah

    • …..
      Zaman, içinde doğduğumuz devasa bir süreç!
      “Durdurun dünyayı” dense aldırış etmeyecek,
      Bu süreçte hep vakit kazanmağa çalışır insan,
      Herkes nasıl değerlendirdiğin hesabını verecek…

      “Zamana and olsun” ki diye başlar bir ayet,
      Kayıptadır insan, O’nu kaale almazsa şayet,
      “And eden” geçmişi, geleceği aynı anda gören,
      “Zaman”a değil kadere mahkumsak, hayret!
      ….

  14. Sayın Koru;

    eğerki bir kaç zaman akışlı tablo koyarsanız çok daha net bulguları okuyabiliriz. Katkı da farklı boyutlarda olabilir, teşekkürler.

  15. Sayın koru amerika da agzını tutamayıp darbenin olacağı sinyalini verenleri yazmışsın yürekli gazeteci!
    Türkiyede de darbe olacağı sabah agzını tutamayıp darbe sinyali veren o kapatılan gazetenin köşe yazarlarınıda yazsana o sabah ne yazmışlar köşelerinde.sen yazmasanda biz bliyoruz
    Bu arada uğursuz geceden,hain darbe girişimine gelmişsin çok şükür.

  16. Ve sonuçta 31 Mart isyanını bastırma gerekçesiyle Hareket Ordusunun yaptığı darbe benzeri bir kumpas çok daha sofistike metotlarla bir kez daha gerçekleştirildi. 15 Temmuz fitnesi, 20 Temmuz’a dayanak yapıldı.

    Son ise çok kişiler mağdur oldu. Siyasiler Tarafından Millete yapılan Bir kalkışmaydı.

    • Ertuğrul bey “Siyasiler Tarafından Millete yapılan Bir kalkışmaydı.” buyurmuşsunuz da;
      yahu kalkışma dediğin şey adı üstünde aşağıdan yukarıya doğru yapılan bir eylemdir, böyle sizin dediğiniz gibi tepeden aşağıya doğru bir kalkışmayı da ilk duyuyorum!?
      Yukardan aşağı kalkışma olmaz, olsa olsa darbe diyebiliriz ona:))))

  17. Okulda Öğretmene soru sorarsın, Öğretmen. cevabini biliyorsa sÖyler. bilmiyorsa veya soylemek istemiyorsa sizi azarlar. Bugün 15 temmuzla ilgili iktidara soru soramiyorsun ,sorarsan sen de vatan haini veya bu cusun oluyorsun. peki sen haşa peygambermisin,? senin soylediklerine inanayim.

  18. Adamlar ,27 mayista darbe yaptilar yıllarca bayram diye kutlandı.15 temmuzda darbe yapılıyordu biz bayram diye kutlayıp tatil yapıyoruz.
    Bu ne yaman çelişki.BUGUN UTANC GUNU OLMALİ.

    • Ahmet bey “darbe yaptilar” ve “darbe yapılıyordu” ifadelerin arasında sence bir fark var mı yoksa aynı şeyler midir?
      27mayısçılar milletin 3 adamını astık diye bayram ilan etmişler, ama 15temmuzda millet adamını yedirmedi, şimdi neyi kutluyoruz mu diyorsun?
      İdam cezasını kim getirir ve mapus damındaki tosuncukları asarsa oylar ona, ok?

  19. “Darbe girişimi önlenebilir miydi? “ şeklinde bir başka soru ortaya atmış bir başka yazar. Bu soruyla ilişkili ilişkisiz yapılmış yorumlardan ilginç örnekler:

    a) “Önce tüm iyi niyeti ile ülkemiz için canını veren Şehitlerimize Allah’dan rahmet diliyoruz, ruhları şad olsun. Çok değil 10 sene sonra 15 Temmuz’un ne olduğunu net olarak öğreneceğiz. Önce fetö sonra da başka cemaatlerden medet umanlar, destekleyenler oldukça bu belalar başımızdan eksik kalmayacaktır. Osmanlı’yı yıkan, Cumhuriyetimizin de temellerini sarsan bu zihniyet oldukça iki yakamız bir araya gelmeyecektir. Rabbim hepimize akıl fikir versin…”

    b) “2 Eylül darbesini yapanlar aslında biz bu darbeyi mart, nisan aylarında yapacaktık fakat biraz daha olgunlaşsın diye eylüle erteledik demişlerdi. Bu itirafta bulunanlara nisandan eylüle kadar ki sürede anarşiden ölen vatandaşın hesabı soruldu mu? Sorulmadı. Aynı şekilde bal gibi darbe girişiminden hükümetin haberi vardı. Sokağa dökülen fakat şehit ve gazi olan iyi niyetli vatandaşın hesabı da malesef kimseden sorulmayacak. Ne yazık ki burası Türkiye. Biz bu filmi daha önce izlemiştik”.

    c) “Darbe girişimi bağıra bağıra geldi..Darbe olacağını fısıltı gazetesinin yanısıra normal basın da yazıp çizdi zaten..Hem de apaçık..Bu örgüt kendinden çok emindi ve kendisine kurulan kumpası da gördüğü hâlde aşacağını düşündü ve özgüven zehirlenmesi yaşadı ve mağlup oldu..İyi ki mağlup oldu”.

    d) “Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan bir tv programında 15 Temmuz kalkışması öncesi veya sırasında hükümetin ordu içindeki ulusalcı grup ile anlaşma yapıldığını söyledi. Biraz daha bilgi ver deyince bu kadar yeter deyip konuyu kapattı. Buradan da anlaşılıyor ki darbe hazırlığı’ndan hükümetin haberi vardı ki ulusalcılarla ortak hareket edilebildi.
    ________________________

    Şimdi sormak lazım: Yukardaki görüşlerden hangisi “Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır” görüşüyle en yakından ilişkilidir.

    a)
    b)
    c)
    d)
    __________________________
    Çıkarılacak ders/sonuç: Kutuplaştırılmış bizim gibi bir ülkede gelinebilecek muhtemel sonuçlar başarılı veya başarısız darbelerdir. İşte bu serüvenin T.C. tarihindeki başlangıcı döner dolaşır M. Kemal Atatürk Paşamıza dayanır. Bütün darbeler veya teşebbüsleri asker olsun sivil olsun ve hatta başka ülkelerce olsun o’na referansla yapılmıştır. O’nun sadece ve sadece “dua”ya ihtiyacı varken, nefslerini tatmin yolunda dünyevi ihtirasları için herkes o’nu kullanmıştır. Bu kötü huylardan vazgeçmenin, ülkeyi kötümser dış güçlere bağımlı halden kurtarmak için bir an önce geliştirmeye odaklanmanın yegane yolu “Akıl*İman Sentezi”ni hayatta en hakiki mürşid olarak benimsemektir. Bu yol günümüzdeki ezberine müslümanları ve onlara yan gözle bakan yerli-yersiz bilimum muhalifleri (ki bunlara cins cins ulusalcı/laikçi/demokrat/liberal vs vs dahildir) birleştirecek, nihai analizde, eşref-i mahlukata götürecektir.

    • Sayın hb havuz medyasının çöplerini getirip buraya boca etmişsin, bari zahmet edip biraz daha araştırsaydın, atatürkten önceki darbeler kime referasla yapılıyormuş acaba?
      Efendim?
      Evet, daha önceki dönemlerde de darbeciler varmış, tarih diyoruz, yani daha eski zamanlarda…
      Hııı?
      Neyse, takıntılar ezberler, geçelim!

      • Daha önce hakkında “ezberine” tabirini kullandığımda izah etmiştim. Okuduğunu anlamağa çalış. Kutuplaştılmış ülkemizin nefsini kontrol edemeyen vatandaş tiplerinin alelade bir örneğisin. Önyargılarınla hareket ediyorsun, otomatik vitesle.

        • Sayın hb biz vatanımızın kutuplaşmış halini de seviyoruz, hatta kutuplaşmayan toplum koyun sürüsünden ibarettir, birlikte otlayıp birlikte geviş getirmekten ne çıkar?
          Düşman işbirlikçisi kutup başlarının kökü kazınmadıkça da durmak yok yola devam!

          • “Ayı yavrusunu severken öldürmüş”, Ha gayret!
            Kutuplaşma darbeleri ve darbecileri doğurmasaydı eyvallah! Ama öyle mi oldu?

            …..
            Hemen her on yılda bir darbe!…
            Ülke darbelerle harabe!

            Her darbe yap-boz, zulm! inanki…
            Çaya çorbaya limon sanki!
            …..

    • Sayın
      “H.B.
      15 Temmuz 2022 At 10:39
      “Darbe girişimi önlenebilir miydi? “ şeklinde bir başka soru ortaya atmışsınız;
      ELCEVAP:
      EĞER 15 TEMMUZDAN SÖZ EDİYORSANIZ, DARBE GİRİŞİMİ ÖNLENDİ ZATEN!
      AMA BAZI TİYATRO AŞIKLARI GİBİ BOŞUNA BEKLEMEYİN, 2.PERDE FİLAN YOK, OK?

      • Önyargılı okuma işi gözlere yansıdığında bunun şaşıĺıktan pek bir farkı yoktur. Şaşı bìrinin eline silah geçirdiğini düşün, işte o sensin buralarda. Sana iş verenlerin çoğunun senden farkı yok. Senin gibi paranoya halinde karanlığa kurşun atanlar, bu şekilde siyaset yapanlar ülkeyi “meteliğe kurşun atar” hale getirdi. “Akıl*Iman Sentezi” zafiyetinde ancak bu kadar olur!….. Aynı bazda, bu kutuplaştırılmış toplumda darbe yapanlar veya teşebbüs edenlerle bunu önleyenler arasındaki fark “kıl payı”. Bu farkla daha ne kadar ayakta kalabilecek bu ülke?

  20. “En son içine düştüğümüz ekonomik sıkıntılar da dahil sonrasında meydana gelmiş neler varsa, 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmasaydı, mümkün olabilir miydi?” bu güne kadar yazdıklarının en önemlisi bu, bundan sonraki yazılarını bu sözünü dikkate alarak yazacağını umarım.

  21. Usul esastan önce gelir sözü sadece hedefin değil hedefe giden yöntemlerin de meşru olması gerektiği anlayışına dayanır. İktidara gelmek her ülkenin kendi vatandaşlarının hakkıdır ancak bunun kullanılmasının belli yöntemleri vardır. Demokrasiyi değerli kılan şey onun iktidar değişimini belli kurallara bağlayarak, kansız ve kavgasız değişimini sağlamasındandır.

    Demokrasinin gelişmediği yıllarda ve hala demokratik anlayışın hakim olmadığı yerlerde iktidar kavgaları ve iç çatışmalar eksik olmamıştır/olmamaktadır. Söz gelimi Osmanlı Devleti’nde yıllarca şehzadeler küçük yaşta iktidar için öldürülmüş bunun için fetva bile alınmıştır. Daha sonra iktidar değişimi belli bir formülasyona bağlanarak iç çatışmaların önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ancak bunun için de yüzyıllar geçmesi gerekmiştir.

    Ülkemizde demokrasiye geçme çabalarının 200 yıldan fazla süredir sürdüğünü ancak ideal noktaya gelemediğimizi görüyoruz. İlk darbemiz 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşti. Darbenin bildirisini Albay Alparslan Türkeş Ankara radyosundan okuduğundan bu yana birçok darbeye ve darbe girişimine maruz kaldı ülkemiz.

    Her ne olursa olsun darbenin bir yöntem olarak benimsenmesi mümkün değildir. Darbelerin iyisi veya kötüsü olmaz. Hepsi kötüdür. Darbe hukuk dışı yöntemdir. Hiçbir şekilde ahlaken savunulacak bir yönü de yoktur. Bu yöntemin meşru olarak kabul edilmesi önü alınmaz çatışmalara kapı aralamaktır.

    • Usul bey “Demokrasiyi değerli kılan şey onun iktidar değişimini belli kurallara bağlayarak, kansız ve kavgasız değişimini sağlamasındandır.” diyorsunuz ama japonyadaki son suikastten haberiniz yok galiba?
      Tamam iktidar değişmedi ama bolca da kan aktı yani????

  22. yani boltonun darbe ifşasına niye şaşırıyoruzki.feto ve benzeri türkiye düşmanlarını abd de ve dünyanın diğer yerlerinde koruyan ve kollayan kim?ABD.Bu tutumuyla abd; türk milletinin kendisine dost olacağını sanıyorsa çok bekler ve bu millet zamanı geldiğinde kendisine yapılanları abd ve yandaşlarına karşılığını verecektir.bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

  23. Son soruyla ilgili olarak, daha önceki dönemlerde darbeler ve darbe teşebbüsleri olmadı mı? Oldu.

    Darbe olsun olmasın ekonomik sıkıntılar olmadı mı? Oldu.

    Eski T.R.cilerin lobi faaliyeti yaptırdığı ABD’lilerin yeni T.R.’ye yaptığına bakın. Deneyimli politikacı C. Çiçek ABD’yi ima etmiş. Ama ayrıntılar belli değil demiş. Eğitim sistemi gelişmiş ülkelerde böyle olaylar olmuş olsa lise seviyesinde öğrencilere bu iki tür olay arasındaki ortak ilişkileri inceleyen istatistıki projeler yaptırılır ve durum net olarak ortaya çıkar. Mukayese analizde son ekonomik sıkıntılara önemli katkıda bulunan Korona-19 olayı da önceki yıllara göre çok farklı bir durum olarak ele alınır. Koronadan ölenlere de “şehit” diyenler oldu. Allah hepsine rahmet eylesin! Şehit üretmekte üstümüze yok!

    • Sayın hb, bu tür işleri sizin gibi ölüsevici arkadaşlarımız daha iyi bilirler ama
      “Koronadan ölenlere de “şehit” diyenler oldu.” ifadeniz biraz iğreti duruyor gibi;
      çünkü pa demi sırasında görevi başındayken korona virüsü kaptığı için hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımız elbette şehittirler!
      İtirazı olan?

      • Şehit diyenler oldu tabi. Farkında değilsen ben duymadım dersin olur biter. İnternete bakar öğrenirsin. Dr olarak da koronodan ölen vardı tabi. Ölmeden şehit olan gördünmü sen? Ölüsevici ne demek, önce ölenlere bir rahmet oku. OK!

  24. Bugün 15 Temmuz… 15 Temmuz 2016’da bu millet tıpkı 100 yıl önceki gibi ikinci kez ayağa kalkarak demokrasi tarihimizde değil, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir direnişe imza attı.
    Çıplak elleriyle tankları durdurdu, F-16 bombalarına göğsünü siper etti ve tarihin en hayâsız darbe ve işgal girişimini engelledi. Yeni bir tarih yazdı
    Aslında 15 Temmuz böyle birkaç satırla, birkaç kitapla veya belgesellerle anlatılacak ve anlaşılacak bir olay değil. Çok daha öte bir anlamı var ve bunu bizden sonraki kuşaklar daha iyi anlayacak. Çünkü 15 Temmuz gecesinde, sadece FETÖ’cü darbe veya son 60 yıldır her 10 yılda bir tekrarlanan darbelere meydan okunmadı, yüzyıllardır alışkanlık haline getirilen bir darbe geleneğine son verildi.
    İşin ilginç tarafı, böylesine ülkenin geçmişini ve geleceğini ilgilendiren sosyal bir olay, hâlâ bazı siyasi partilerin, aydınların ve medyanın gündeminde değil. Sanki o gece hiç yaşanmamış gibi hayatlarına devam eden siyasetçiler, aydınlar var.
    Dikkatinizi çekmiştir, başta CHP ve İyi Parti olmak üzere muhalefetin gündeminde hiç 15 Temmuz yok. O geceyi anmadıkları gibi, tam tersine itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. O gece darbeyi izlemekle yetinen, sonra “kontrollü darbe” diyerek o muhteşem halk direnişini itibarsızlaştıran Kemal Kılıçdaroğlu’nun susması normal. Yine o gece ortalarda görünmeyen, “başbakanlık” umuduyla olup bitenlere sessiz kalan, Koray Aydın’ın dediği gibi, “Cemaatçilerin katkısı”yla şehir gezileri düzenleyen Meral Akşener’in susması da şaşırtıcı değil. Peki, AK Parti’yi tırtıklamak için övgülere mazhar olan Ali Babacan’a, Ahmet Davutoğlu’na ve CHP’nin “Bilge Adamı” Temel Karamollaoğlu’na ne demeli? Onlar da susuyor? Ya da susmak zorundalar…
    Karamollaoğlu’nu bilmem ama Babacan ve Davutoğlu sadece Erdoğan takıntısından susuyor değiller, büyük ihtimalle onlarda mahrem imamlar korkusu var.
    Bu siyasi aktörler, arada bir “Biz de karşı çıktık” gibi geçiştiren sözler söyleseler de hiçbiri samimi bir biçimde o geceye sahip çıkmıyor, çıkamıyor. Bu yüzden de hiçbiri 15 Temmuz’u içten ve samimiyetle anmıyor.
    Bu açıdan bir samimiyet testine ihtiyaç var.
    Türkiye, Madrid’deki NATO toplantısında İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğini bir fırsata dönüştürerek, FETÖ ve YPG’yi NATO belgelerinde “mücadele edilmesi gereken terör örgütleri” kapsamına aldırdı. Diğerleri bir yana, bu gerçeği öncelikle İsveç ve Finlandiya kabul etti ki şimdi adım atmaları bekleniyor.
    Başta CHP ve İyi Parti olmak üzere Türkiye’deki muhalefet partileri ise bu örgütlerin “terör örgütü” kapsamına alınmadığını ve NATO toplantısının bir “fiyasko” olduğunu söylüyor.
    Peki, siz onları terör örgütü olarak kabul ediyor musunuz? Bırakın HDP’yi, CHP, İyi Parti, DEVA, Gelecek, DP ve Saadet Partisi olarak sizler, bu iki örgütü; FETÖ ve YPG’yi terör örgütü olarak görüyor musunuz?
    Görüyorsanız, ortak bir metin imzalamaya var mısınız? Bütün partiler bir araya gelip böyle bir metin imzalasa, Türkiye’nin küresel mecralarda eli daha güçlü olmaz mı?
    Sizce 6’lı masa böyle bir metne imza atabilir mi?

  25. 15 TEMMUZ ŞİİRİ
    Niye şaşırdın bre gafil, tankın önüne yattım diye
    Sandın ki ilk kurşunda uyacağım emrine
    Unutma ki dikilen bendim 7 düvelin önüne Anafartalar’da,
    Plevne’de ve dahi Malazgirt’te
    Bu cesaret bana atalarımın yâdıdır
    15 Temmuz tarih değil bir devrin adıdır
    İmanımı zırh yaptım, al bayrağımı kefen
    Düştüm istiklalimin peşine bir an bile düşünmeden
    Hak dışında korkmam ne talimattan, ne emirden
    İyi belle ki kılıcım en Halisdemir’den
    İşte bu yüzdendir minnetim Olçok’lara
    Vatanı bırakmadılar diye o hain alçaklara
    Dilimdeki şehadet şerbetinin tadıdır
    15 Temmuz tarih değil bir devrin adıdır

    • Fena değil! benim de 15 Temmuz gecesi karaladığım kafiyeli birşeyler vardı, destan gibi ve hem de tam kafiyeli olarak. Onları derleyip toparlayıp aktarmayı düşünüyorken, at gözlükleriyle görebildiği herkese rastgele ateş eden H. Gayret ile uğraştım biraz…. Bir başka bahara!

  26. 15 temmuz TR için bir istikrarsızlık kaos birbirine düşman komşular insanlar…
    Değilmiydi? Öyleyse,
    Trampgiller herzaman yürüyün!…
    Komutu verirken bu sefer tersi olmuş;
    Biz yürüyoruz efendim!.. (efendisinden izin istiyor bu sefer neticede bir efendisi var!)
    Bizim için önemli olan,
    TR CB nın rızası vardı! Pardon yoktu!😂😂😂
    Herzaman demezlermi, onlarında rızası vardı!
    Bu sefer yokmuş🤗😂😂😂
    Önemli olan budur!
    Sonuca bakalım:
    -ülke Afganistan Taliban Humeyni İran gibi olmaktan kurtuldu!! Kim sayesinde?
    -40 yıllık bit tarikat cemaat yürüyüşü durduruldu!!! (Burası çok önemli!)
    *”Eğer RTE durduramasydı bu akımı önümüzdeki y.yıl İran’ı beğenecek enazından onlar gibi olsak! Diyecek deliğe doğru yuvarlanıyor olurduk!.”
    *Suriye’yi atlardı Arap baharı avrasyada çiçekler açardı fakat zakkum!
    *Bor altın madenleri … (Onları hiç söylemiyeyim)
    *İyi yanları yokmu? Vaat vaar..
    4 pasaporrtu olurdu yetmez yetmez . Evett ver 7 tane.. diyenler başta,
    Hepimiz taşınırdık batıya😠.
    (Bizim ülkenin madenleri arkamızdan gelmiş der koklardık orda😠. Hemde işlenmemiş orcanic)
    TR de kalan eş dost mu?
    Onlar kıvrılı verir Angara Polatlı civarına idi! (Onuda verirlerdi belki Atatürk ün hatrına).

    • Atilla bey “Trampgiller herzaman yürüyün!…” diye bir ifade kullanmuşsınız;
      sahi 15temmuzfa abd başkanı kimdi?
      Efendim?
      Ne farkeder mi?
      Ya bana da farketmez de, kimdi onu soruyorum?
      Tamaam, boşver gitsin!!!

  27. Bu gün , haliyle bir çok köşe yazarı bu konuyu işlemeye çalışıyor ; bir kaçını da okudum.
    Şu bir gerçek ki bu konu hala bizzat devlet tarafından tam olarak açıklığa kavuşturulmamıstır , TBMM nin yaptığı araştırma bu güne
    kadar bir türlü açıklanmamıştır ; çünkü zülfü yare dokunmaktadir !
    Bir diğer konu ise suçlular tam olarak belirlenmeden yapılan yargılamalarda kurunun yanında bir çok yaşlar yanmış ve telafisi imkansız zulümlere sebebiyet verilmiş , adalet yerini bulamamıştır!
    Ve nihayet şunu kabul edelim ki devlet gerçekten devlet olsaydı bu musibet başımıza gelmezdi !
    Ve bir nihayet de şu ki dünyada suçluların bir şekilde kahraman olduğu böyle bir olay, böyle garabet bir durum var mıdır acaba !

    • Sayın namlu “… devlet gerçekten devlet olsaydı bu musibet başımıza gelmezdi !” dediğinize göre siz bu işten hala bir şey anlamamışsınız,
      ama bence artık aklınızfan bile geçirmeyin:)

  28. son soru herseyi acikliyor.
    cemil cicek bos konusmaz. bilmeden konusmaz. yeri ve zamaninda konusan biridir. gelecek gunlerde ne diyecek takip.etmek.lazim derim.

    • Fehmi bey in son sorusu:
      Yazımı bir soruyla bitireyim: En son içine düştüğümüz ekonomik sıkıntılar da dahil sonrasında meydana gelmiş neler varsa, 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmasaydı, mümkün olabilir miydi?
      Gözleri var görmezler.
      Cemil Çiçek;
      ‘İşin içerisinde gırtlağına kadar müttefikimiz olan devlet var. Ciddi bir Amerikan planlamasıdır bu; onu görmek lazım. (..) Hala bir çok yönleriyle aydınlanmış değil’’ demiş.
      Eee.

Yoruma kapalı.