Bugün nostalji günüm.. Zihnim beni geçmişe yolculuğa çıkardı, günümüze hayıflandım

36
Reklam

Yaşı müsait olan İstanbullular hatırlayacaktır. Gazetelerin neredeyse tek haber alma mecrası olduğu yıllarda, hemen her gazetenin erken baskıları Taksim’de tezgah açmış seyyar bayi tarafından akşam saatlerinde satışa sunulurdu. Daha o gün bitmeden ertesi günün gazetesini okumak mümkün olurdu.

Gazetelerin meraklılara bir akşam önceden ulaşan nüshalarına ‘meyhane baskısı’ denilirdi; daha çok gece hayatını sevenler tarafından satın alındıkları için…

O erken baskıların en meraklı müşterileri ise rakip gazetelerin yöneticileriydi. Gazeteler tezgaha düşer düşmez bir eleman hepsinden birer nüshayı satın alır, hemen haber merkezine ulaştırırdı. Gece haber müdürü kendilerinin atladığı haberleri rakiplerin erken baskılarından alır, metne takla attırarak şehir içi baskılarda kullanırdı.

Rekabet halindeki gazetelerin hepsi aynı şeyi kendileri de yaptıkları için yapılana kimse ses çıkartmazdı.

Ta ki, rekabetin dehşetli bir hal aldığı Özal’lı yıllara kadar…

Bazen Hürriyet, bazen de Milliyet veya Sabah‘ın rakiplerini geçerek 1 milyonun üzerinde satışa ulaştığı yıllar…

Doğal olarak haber atlatma da olağanüstü önem taşıdığı için ilk alınan tedbir ‘meyhane baskısı’ uygulamasına son vermek oldu. 

Onunla da kalmadı gazeteler, rakipler erken baskıyı matbaadan çalmasın diye özel tedbirler de aldılar.

Reklam

Yine de her gazete rakiplerinin erken baskılarını elde etmenin bir yolunu bulurdu.

Haber atlatma önemli olduğu için de, haberin olduğu yere haberci akını yaşanır, öyle durumlarda, en ayrıntılı ve farklı haber ile fotoğrafı hangi gazetenin okurlarına sunacağı konusunda rekabet edilirdi.

Orhan Veli’nin Levent Yüksel tarafından da şarkılaştırılan ‘gecekondu’ şiirinin nakaratında olduğu gibi, yazımın burasında sizler de, “Geç bunları, anam babam geç bunları” diyorsanız hiç yadırgamam.

Yadırgadığım mesleğimizin şu anki durumu.

Katar’da devam eden dünya kupası karşılaşmalarını izlerken zihnimden geçmişe dönük bu hatıralar geçti. 

Sebebi şu: Maçların oynandığı stadların taç çizgisinin yanı başı foto muhabirlerine ayrılmış. Saymaya kalktım, en az 100’den fazla kamera önemli pozisyonları kaçırmamak üzere hazır bekliyor. Dünyanın dört bir tarafından gelen foto muhabirleri en canlı fotoğrafı yakalamak amacıyla birbirleriyle tatlı bir rekabet halindeler…

İçlerinde acaba bizim gazetelerin muhabirleri var mıdır?

Ne dersiniz, var mıdır?

Reklam

Bizimkiler ajansın gönderdiği ertesi gün her gazetede kendisine yer bulacak fotoğrafları kullanmakla yetiniyorlardır.

Oysa gazetelerin spor sayfaları önemlidir. O sayfaları hazırlayanlar ile o sayfalarda yazanlar her spor olayını bizde de yerinde izlerlerdi. Spor yazarlarının meslek anıları arasında en değerli yeri, haber atlatmaya çalışarak izledikleri uluslararası karşılaşmalar teşkil eder.

Aynı durum dış politika veya diplomasi muhabir ve yazarları için de söz konusuydu.

Bugün artık kimse yerinden kımıldamıyor. İstemedikleri veya tembel oldukları için değil, gazeteler olayları yerinde izlemeyi gerekli görmedikleri, seyahat masrafını lüzumsuz buldukları için…

Spor ve diplomasi bir yana bu durum siyaseti de ilgilendiriyor.

İstanbul’un merkezi İstiklal Caddesi üzerinde patlayan ve 6 can alan bomba sonrasında iktidar ile muhalefetin atışmalarını takip ediyorum. İki taraf da birbirini suçluyor. Muhalefet iktidarın tezlerini, iktidar da muhalefetin gündeme taşıdığı soruları beğenmiyor.

Peki de insanlar gerçekleri nasıl öğrenecek?

Doğal olan, bu soruya, “Medyadan öğrenecek” cevabını vermektir.

Gazeteci milleti yapılan açıklamaları ve gündeme taşınan sorularla ifade edilen iddiaları çalıştıkları gazeteler ve televizyonlarda haberleştirecek, ancak işi orada bırakmayıp gerçeğin peşine düşecektir. 

Gerekirse terör eylemini gerçekleştiren kişilerin geldikleri yere giderek. 

Açıklamalarda ifade edilen ayrıntıları bir de yerinde araştırarak…    

Katar’daki bütün dünyanın yoğunlaştığı önemli olayda da, maçları izlemekle yetinmek zorunda kalıyoruz. Bu yüzden muhtemelen yarınları etkileyebilecek pek çok ayrıntıyı gözden kaçırmamız işten bile değil.

Spor denilip geçilemez. Futbol zaten yalnızca futbol değildir.

ABD, Richard Nixon başkan seçilene kadar, Çin’le ilişkileri sıfır bir ülkeydi. Çin’e uzun yıllar boyunca çetin yaptırımlar uyguluyordu ABD. Muhafazakar Nixon Sovyetler’e karşı Çin’i yanlarına çekmenin daha akıllıca olacağına karar verdi; önce danışmanı sonra da dışişleri bakanı yaptığı Henry Kissinger’in yönlendirmesiyle..

Washington’un daha ılımlı bir çizgiye niyetli olduğunu fark eden Pekin, Amerikan masa tenisi milli takımını dünya şampiyonu kendi takımıyla müsabaka yapması için davet etti; Washington ambargoya rağmen gitmelerine izin verdi. Masa tenisçiler gelecek diye olayı izlemek isteyen yedi Amerikalı gazeteciye hemen vize verdi Çin. 

Bu gelişme üzerine ABD Çin’e uyguladığı ambargoyu kaldırdı (14 Nisan 1971).

[Bu olaya ‘ping pong diplomasisi’ adı verildi.]

Yabancı ülkeden ve çok eskiden örneğe lüzum yok. Türkiye de sporu diplomasi aracı olarak Suriye’ye karşı kullanmamış mıydı?

Halep’te yeni inşa edilen Olimpiyat stadının hizmete alınacağını öğrenen Türkiye o vesileyle lig şampiyonu Fenerbahçe’nin Suriye şampiyonu El-İttihad takımıyla dostluk maçı yapmasını önerdi. 2007 yılı nisan ayının ilk günü yapılan maça başbakan Tayyip Erdoğan ve eşi ile birlikte birkaç bakan da gitti. 

İki ülke arasındaki -sonradan bozulan- iyi ilişkiler o maçın ardından filiz verdi.

Daha önce de, 1957’de, Suriye sınırına askeri yığınak yapıldığı, savaşa ramak kaldığı ihtilaftan sonra bozulan ilişkilerin yeniden olumluya dönmesi için de, yine Fenerbahçe’nin, 1961 yılında, bir dostluk maçı için oraya gitmesi gerekmişti.

“Futbol yalnızca futbol değildir” denilmesinin bir sebebi de bu tür olaylar işte…

 Katar’daki turnuva da şimdi fark edilmeyen bazı yeni gelişmelere sahne oluyordur; olduğuna adım gibi eminim.

Araştırıp bulduklarımı sizlere de aktarırım.

ΩΩΩΩ

Reklam

36 YORUMLAR

  1. ben size bı is yapmadan devletteki itibarını kullanarak katarlilardan komisyon kazananları söyleyim, onların ekmeği azalacak.

    ikinci olarak Araplara olan korku azalacak Türkiye sayesinde turizmle sosyal aktivitelerle para kazananan Araplar şimdi katardan gelen ivmeyle ayakları yerden kesilecek. Bu iyimidir iyidir. Fakat bizim hükümet buradan oy kaybeder. korudugunuz katar kadar olmadiniz derlerse ne cevap verecekler merak ediyorum.

  2. “ddm
    26 Kasım 2022 At 22:29
    aslına bakarsanız bir çok insan cahil değilseler denilse de aldırmayın, cahildirler.
    bizon boynuzu ya da cadı kostümünün bizdeki versiyonlarını görmüyor muyuz?
    kılınçdaroğlu sade biri, sonradan görme kenar mahalleli değil, hakkını teslim edin zaten.
    hatırlatın, bir dahaki sefere önemli bulup bir değil iki satır bile ekleyebilirim.”
    Didem dersimli kemale hangi hakkını teslim edelim allaaşkına, sonradan görme olmadığı kesin, çünkü hiçbir şey görmemiş, yahu evinde açtığı yufkaya patates rendesi saran bir insan, askılı atleti ve kıllı göğsünü foto roman gibi servis eden biri, hatırlarsan karavanda yemek yerken aynı masada hem pirinç pilavına hem de bulgura kaşık sallıyordu, yahu bu mudur modern türkiyenin başkan adayı, yoksa dalga mı geçiyorsunuz? Boşversene…

    • ejder meyvesi yiyen, saraylarda oturan evinin önünde 3 pardon 5 pardon 13 tane uçağı olan 😊 yöneticiyede laf ediyonuz,
      pilava bulguru katık yapanada laf ediyonuz!
      modernlik nedir sizce bi tarif etseniz?
      (patates kilo 15, yufka 30 gayme bu arada!).

      • Modernliğin tarifini didem hanım yapar, kendisi izmir aşkıyla yanıp tutuşuyordu da epeylerden…

    • beyefendinin, kravatlı, takım elbiseli, temiz ve nezih olan binlerce görüntüsünden memleketimden insan manzaraları benzer bir iki potpori bulmuşsun, halktan biri demek memnun olmak yerine,
      üstüne ıvır zıvır yazıyorsun.
      bulgura kaşık sallanmasından,
      arada pilav yenmesinden kim, ne rahatsızlık duyabilir?
      bende kimsenin hatırı kalmasın, gönlü hoş olsun diye
      her ikramdan alırım, N’olmuş?
      sefalet ligi birinciliği başını döndürmüş gibi,
      bırakalım gıdayı yeterli oksijen bile alamıyorsun galiba.

  3. Ülkenin yeni bir vizyona ihtiyacı var. İktidar ülkeyi her alanda duvara toslatmış durumda. Uygulanan politikalar çok açık bir şekilde eskinin eskisi ittihatçı politikalar. Kendini, malzemesini, kısıtlarını, kaynaklarını bilmez hayalci bir vizyonsuzluk bu. Üstelik ülkeyi her alanda yalnız ve desteksiz bırakan politikalar. Herkesle kavgalı ve herkesi düşman etmiş politikalar. Bunun cezasını şimdi ekonomi, dış politika, güvenlik ve her alanda çekiyoruz. Bu vizyonsuz ve kısır ittihatçı politikalara mahkum değiliz. Ülke olarak potansiyelimiz çok yüksek. Bunun kaymağını yemek yerine içeride ve dışarıda kavgalarla zaman ve zenginliğimizi kaybediyoruz. Bir an önce bu iktidar değişmeli ve tekrar çalışmaya başlamalıyız. Hukuku, demokrasiyi ve insan haklarını yeniden tesis etmeliyiz.

  4. Emperyalistler size mültecileri kaçak işçi olarak sömürün demiyor, kendi işçinizi diri diri madenlere gömün demiyor, terör konusunu çözmeyin de demiyor, vatandaşı hukuksuz adaletsiz süründürün demiyor, yolsuzlukla vatandaşın varlıklarını tüketin demiyor, ÖTV adı altında harami vergisiyle vatandaşı sömürün de demiyor. Bunların hepsini ve çok dahasını siz yapıyorsunuz. Bizi kim sömürüyor adımız gibi biliyoruz. Kıral çıplak!

  5. İçişleri bakanı hedef şaşırtarak Amerika’ya kafa tutuyor. Halbuki dışişleri bakanı değil. Görevini ihmal ediyor belli ki ve bunu kapatmaya çalışıyor. Meclis ve muhalefet bunu mutlaka gündeme getirmeli, soruşturma açılmalı ve görevden alınmalı. Teröristler nasıl İstanbul’un göbeğinde oturabiliyorlar ve izinsiz çalışabiliyorlar. Bunun sorumlusu içişleri bakanı değilse kim. Ortaya çıkarılmalı.

  6. Atatürk aklı başında ve rasyonel bir devlet adamıydı. Savaşları, emperyal bir ülkenin bitişini görmüş, yeni cumhuriyeti daha ayakları yere basar bir şekilde kurgulamıştı. Batı tipi yönetimleri örnek almıştı. Demokrasi de hedefindeydi, kendisine diktatör denmesinden de hoşlanmıyordu, ama ömrü yetmedi demokratik yönetimi gerçekleştirmeyi. Maalesef onu kimse anlamadı, herkes kendi meşrebine göre düşman veya kutsal kurtarıcı olarak göstermek istiyor. Geldiğimiz yerde hala onun vizyonundan bir adım ileri gidebilmiş değiliz. İktidar, artık siyasal islam iflas etmiş olsa da, emperyal rüyalar görüyor, halkın beynini yüce Osmanlı hikayeleri ile yıkıyor, ittihatçı derin devletle uzlaşmış ve ülkeyi aynı faşist zihniyetle idare ediyor. Kısaca tıkanmış durumda yolumuz. Bu tıkanmayı ilk seçim temizleyecek umarız ve yeniden yolumuzu çizeceğiz. Öncelikle bu kifayetsiz muhterisleri ve yolsuzları temizlemek zorundayız.

    • Ender bey seçimleri bir temizlik aracı olarak görüyorsunuz anlaşılan, hadi hayırlısı?

    • Aklı başında olmak ve rasyonel olmak yetseydi bugünkü durumlara mahkum olmazdık. Ömrünün yetmemesi diye de bir şey yok! aklı başında ve rasyonel olmadığının bir kanıtı da bu konudur! günde 1-2 paket cigara alkolü bağımlılık derecesinde hayat tarıza katmak! Aynı tür streslerle karşılaşan emsalierinden bir Çörçil 90 yaşını geçmişti. “Maalesef onu kimse anlamadı” diyorsun. Asıl önemli olan onu Kurtuluş Savaşındaki olumlu rolünün yanısıra hatalarıyla anlayabilmek(ti). Mirasına konan CeHaPe bu kapasiteyi gösterseydi, demokrasiye tapan biri olarak günde 5 vakit namaz kılar gibi habire şikayet ettiğin bir AKePe diye bir parti zaten oluşmayacaktı….

      • Sayın hb bunların demokrasiye filan taptıkları yok, darbecilerin tanklarını bugün görseler hemen alkışlamaya başlarlar…

  7. Dolar 18.6’ya çakıldı. Sebebi belli. Oradan buradan 5-10 milyar dolar getirip borcu katlıyorlar, doları da piyasaya sürerek yerinde tutuyorlar. Enflasyonun yüzde yüze geldiği bir yerde bu elbette normal değil. Bir yerden patlak verecek bu. İşin içinde olanlar ve durumu bilenler tedbirlerini almıştır. Olan yine dar gelirliye, elinde üç beş kuruşu olan vatandaşa olur. Bu hikayeyi defalarca görmesine rağmen de hala aynı yolsuz iktidara oy verir. Gerçekten zavallı bir durum.

  8. Ssssştttttt… ! Yerin kulağı var , duyarlar !
    Her ne kadar bütün Arap ülkeleri bir Türkiye etmese de ! Katar’dan 10 milyar dolar gelecek !
    Ses etme !

  9. Eskiden matbuat naşir-i efkar ve taharriyi hakikat gibi vasıflar ile tavsif edilirken, devlet destekli olduğu için yarı resmi diye tarihe not düşülmüş Ceride-i Havadis bile şimdiki yandaş, yalaka ceridelere göre zemzem ile yıkanmış, yuğunmuş haldeydi. Aynı asırda muharrirlik dışında, jurnalcilik (elbette jurnalci kelimesi etimolojik olarak ecnebi journal kelimesinden türemiştir) ve dahi şantajcılık gibi ek işler ile meşgul ve meşhur baba tahir diye maruf zat dahi ilk menhus ve habis sui misalleri teşkil ederek günümüz gasteci müsveddelerine pişdar olmuştur. Böyle olunca muharriki çakır gözlü Goebbels (göbels diye okunur) olan gündelik matbuatın taharriyi hakikat ve naşiri efkar olmaması ile gazetelerin tevzi için bir ivedilik kalmamış, meyhane ceridelerini dağıtmak için gerekli olan müvezzilere ihtiyaç olmayınca, bunların yerini trol adı verilmiş şapşallar ordusu alarak, müteaddit bühtanı tevzi amacı ile twitter (titır diye okunur) gibi dijital mecralar kullanılmaya başlanmıştır. Lakin twitter satın alıp özensiz yönetiminden rahatsız olan bir başka çakır gözlü Elon Musk (eloğlan mask diye okunur) ücretli mavi tik ile yakında trol ve soysuz twitter şebekelerinin canına ot tıkamaya fena halde hazırlanıyor, bilesiniz. Teemmel

  10. Eskiyi bende hatırlıyorum. Uçağa her gazeteden yazar muhabir alınır her soru sorulurdu.
    Şimdi sorular da cevaplar da baştan belli.
    Majestelerinin gazetecilerinden başkası da uçağa alınmıyor. Majestelerini rahatsız edecek soru da sorulmuyor.

  11. geniş bir zaman dilimine şahitlik edemeyen ama harf ve rakam okurlar için bilgi, belge, video, kayıt, araştırmalar, dökümanlar, istatistikler ne istersen yeterince var,
    günümüze hayıfanmak için bakmak ve kıyas yapmak mümkün.
    yoksulluk, gelişememek, gönenememek kader değildir.
    cehaletin sonuçlarıdır.
    dolayısıyla tercihtir.
    karanlık eken aydınlık biçmez.

    • cehaleti, inancı dini toplumun kutsal değerlerini, sevilen insanları kullananlar kadar,
      çobanla kendinin oyunu bir göremeyenleri, oy verdiğini o kadar çok seviyorki (aslında başka bir rengi para şıngırtısını) elini bulsa yalayacak haldekileri, oturduğu koltuğa kendi yakınlarını işe girdirmek için bir oturak olarak görenleri, hatta kendi memleketinden hırsız çıksa, benim toprak canıımm nolacak birazda!.. diyenleri…
      bu güzel yurdumuzun güzel insanlarına maledilişini uzun bir süre daha görmeye devam edeceğiz galiba.
      (altı değil siddin masa da gelse …)
      dün birisi şöyle diyor du:
      aydınlığı sevmeyenler karanlığı severler..
      (perinçek gülümsemiştir)
      demem o ki, biz önce kendimizi sorgulamakla başlayalım işe.
      nerde yanlış yapıyoruz?
      neleri yanlış görüp yanlışı arayıp bulmuyoruz?
      mesela, kendi Partinden bir aykırı ses çıktığında,
      %30 kadın kotası uygulandığında,
      ülkeye başkaldırmışları evlatları katledenleri işbirlikçilerini maşaları…
      niçin?
      πpasifize ediyorsun? senin parti politikan ne ki bu insanları tu kaka ilan ediyorsun?
      ∆Tanrı kadınla erkeği 30’a 70’mi yaratmış ki?
      ÷üst katında karı koca hergün kavga ediyor diye hiç sesini çıkarmıyor, olsun canım biz gürültüye dayanırız mı diyorsunuz?
      hemen polis çağırmıyormusunuz?
      🐕köpeğin kafasına kürekle vurdu diye!…

      • siz, kendinizi sorguladınız galiba,
        nerede yanlış yaptığınızı buldunuz belki.
        teolojik sorularla ya da sosyolojik konularla hatta komşu kavgalarıyla ilgilenmeden,
        konuyu çorba yapmadan,
        iş, tarhana güzellemesine,
        ya da tarhana kaşıklayanlar meselesine gelmeden,
        sizden başlayalım madem.
        mikrofon sizin🎤
        spotlar lütfen.💡

        • Didem hanım artık nerdeyse eşyalarla kavga edeceksiniz, bırakınız yapsınlar bırakınız yazsınlar, hezeyanlar düpedüz yalan yazmaktan yeğdir kanımca;
          sizce de öyle değil midir?

          • mikrofon uzatıyorum, spotları yönlendiriyorum,
            böylesi nezaketimden ve zarefetimden kavga çıkabilir mi?
            hezeyan ve yalan yazanlar kısmı biraz muğlak kalmış,
            kim demiş, ne demiş, nerede demiş, doğrusu neymiş
            neden sen ayrıntılı bir yorum yazmıyorsun
            ve ben de nazik ve zarif bir karşılık vermiyorum?

        • herşeyi Anadolu’nun saf görünen yada safa yatan (bir siyasetçinin mitingine ekrandan bakın onları çok net görürsünüz) birçok insan cahil değilselerde cahilmiş gibi yaparak işini kotardığını düşünüyor olamaz mı? Didem hn.
          bu mitinglerde kafasına bizon boynuzu takmış yada cadılar kostümü giymiş birini göremiyorsunuz! neden?
          ama yinede Kılıçdaroğlu nun hakkını teslim etmek gerek. evde tek başına mutfakta pişiriyor! 😊, tazminat ödeyeceğini bile bile hortum kesmeye başka bahçelere atlıyor çitin üstünden iyimi.
          Siz de en azından şunu önemli bulup bir satır ekleyebilirdiniz bir kadın olarak:
          %50’ye elli erkek kadın eşitliği niye yok?
          partilerde mesela!

          • Kadınlarımız daha erkekler kadar arsızlaşmamış demekki sayın hocam. Meclis’te var bir tane mesela aman ya Rabbi’m düşman başına. O kadın haliyle erkeklerle başa baş nasıl küfürleşiyor. Onu dinlerken kadın algım değişiyor. Kadın buysa varsın siyasette eksik olsun.

          • aslına bakarsanız bir çok insan cahil değilseler denilse de aldırmayın, cahildirler.
            bizon boynuzu ya da cadı kostümünün bizdeki versiyonlarını görmüyor muyuz?
            kılınçdaroğlu sade biri, sonradan görme kenar mahalleli değil, hakkını teslim edin zaten.
            hatırlatın, bir dahaki sefere önemli bulup bir değil iki satır bile ekleyebilirim.

  12. BEN OLSAM HİÇBİR YERE DAVET ETMEM
    Her halde dostum Esad durum değerlendirmesi ve kritik yapıyordur.
    “Allah’ım ben nerde yanlış yaptım ” diye.
    En büyük yanlışı Sayın KORU’ nun bahsettiği m futbol maçı nedeniyle olan davet.
    Suriye’deki zeytinlikler vs görüldü iş bitti.
    Derhal bir talan fikri oluştu.
    Türkiye’de de bir grup yöneticisi ” otelleri, maden şirketleri ve üniversiterinde” misafir ettikleri tarafından, bu mekanlara bu misafirlerce el konulduğunu beyan ediyordu.
    El konulmamış talan edilmemiş misafir olunan yer var ise demek ki, daha o güce erişememişler.
    Zamanı gelince o iş de tamam olur inşallah!

    • Onları yabancıların hakkı olarak bırakmışlar hocam, iktidar değişince dolar Euro’larla akın edecek yabancıları bekliyorlar. Satacak başka ne kaydı.

  13. Zaman olur , hayali cihan değer ; yani bazen olur böyle şeyler, iyi gelir .
    Bir zamanlar dostum Esad , sonra katil Esed , şimdi de işmarlar …!
    Katar, 220 milyar dolar harcadı, dünya şampiyonasına ev sahibi oldu , ilk kapı dışında kalan da yine kendisi oldu ; herhalde bu Gines rekoruna girmeyi hakediyordur !
    Ve nihayet en acı haber ; üç askerimiz daha şehit oldu !
    Tam 40 senedir bu terör belasının üstesinden gelemedik , 35 bin şehit verdik , bir hesaba göre 300milyar ?dolar da heba oldu gitti !

    • Hep aynı şeyleri yaparak terör bitmez elbette. Terörün sebebini anlamak istemiyoruz. Faşist yöntemlerle bastırıyoruz sadece. O yüzden terör de bitmiyor. Bu bile isteye devam ettirilen bir statüko. Halk da değişime ve hakların teslimine razı değil. Çünkü hakların teslimi başka hakları da gündeme getirebilir. Bu korkuyla terörün devamını tercih ediyor devlet ve halk. O yüzden şehit haberleri vs burada sadece statükonun devamını besleyen propaganda unsurları.

      • HAK, bu devletlerin ve milletinin hakkı yeniyor, gasp ediliyor sayın Ender!
        HUKUK, bu ülkeler topraklarından çıkan hiçbirşeyi üretip çıkarıp satamıyor işleyemiyor yiyemiyor!! çünkü başkaları gaspetmiş!
        DRAM, şehre dalan bizon sürüleri gibi girip üç komşunun üç evladının birine para verip eline silah!…
        işte gerçek bu!!!!

        • Topraklarından çıkan zenginlikleri değerlendirmek bilgi ve teknoloji işi. Bu ülkeler kendi halklarını özellikle geri bırakıyorlar ki başlarındaki kırallara, diktatörlere ve tek adamlara bir şey olmasın. Problem dışarda değil içerde. Ülkemizde de iktidar bilime, teknolojiye, araştırmaya, insan kaynağına özellikle yatırım yapmıyor ve giderlerse gitsinler diye de kovalıyor. Sebep aynı.

  14. sen ne dersen de. hayat geçiyor sen istemesende. gelecekte de başka şeyler olacak!
    gazete sahibinin BBakanı pijamasıyla karşıladığı günler tekrarlanıp siyaseten esprisi yapılacak!
    camiler de gün gelecek batıdaki kiliseler gibi cenaat azlığından vs satışa çıkarılacak!! yani özelleştirilecek!!!!!! (ne yani milletin faprikaları tesisleri satılacakta bazı şeyler mi kalacak?!?)
    mesela bebek katili eve çıkarılabilir! pensilvan yadan çıkıp kendi gelebilir, geell geelll nolur geell çığırtılarına sırt dönemez belkide!
    madem bir ideolojin var inanıyorsun!!!! ..
    fitbolcu şükreder haline ve beni aldığım transfer mangırları için kullandılar ben aslında!…
    demem o ki, insanları kendi istemediği sürece harcamayalım!!! kendi isteğiyle (rızasıyla deniyor ya ondan) benim bedenim zihnim malım mülküm size feda olsun canım insanlar desin!
    nerden mi çıkardım:
    gençler tarlada bahçede çalışmak istemiyor!
    kadınlar cam merdiven yıkamak, tesisatçı eski borularla uğraşmak istemiyor!
    araba tamircisi … (o işi hiç karıştırma! b.k. çıkar)
    eeee…eee ..
    masa vir üstüne de bir taplet!…
    amerinyadan dünyanın en zengin emperyalisti yazsın medyadan:
    yediğin içtiğin hastalığın basurun kan grubunu ver!!!!
    ertesi sene virüs salgın cancer aşı ….
    gidiyoruz kıyamete!…..

  15. Yandaşların ağzından bir emperyalistler lafı düşmüyor. Tamam büyük emperyalistler var da dibinizdeki büyük küçük eski yeni emperyalistler ne oluyor. Onlara niye alkış patlatıyorsunuz durmadan. Putin amcanız durmadan işgal ediyor sağı solu. Hiç sesiniz çıkmıyor. Gayet de memnun gibisiniz. Çin, Türkleri inim inim inletiyor işkence altında, hep yüzünüzü öbür tarafa çeviriyorsunuz. Yani hangi birini sayalım. Tek adam malum zaten, hedefi küçük emperyal olmak. Bir gece ansızın gelebilirim diye sağa sola efeleniyor. Yani bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Siz emperyalizme karşı değilsiniz. Zaten bir emperyal bakiyesiniz. Hala da aynı rüyayı görüyorsunuz. Dolaysıyla bize hikaye okumayın. Gelmişimizi geçmişinizi ve nereye gittiğinizi gayet iyi görüyoruz.

  16. Katar şampiyonaya 250 milyar dolar harcamış. Sadece David Beckham’a şampiyonayı reklam etsin diye 150 milyon dolar vermişler. Ama açılış maçında ilk defa evsahibi olarak yenilmiş Katar takımı, oh iyi olmuş. Grubunda sonuncu şu anda. Yani değer miydi bu kadar masrafa. Birkaç milyar dolara sıfırdan süper bir takım kursaydı ve başa oynasaydı daha iyi ederdi herhalde. Ama herşeyi tek adama teslim edince böyle sefilleri oynamaya devam. Kimse de hesap soramıyor, bu ülkenin zenginliklerini sen kimlere peşkeş çekiyorsun diye. Ortadoğu’nun sefillerinden birisi. Sorsan emperyalistler yaptı diyecekler. Tabi tabi. Sizin gibi enayilere emparyalistler az bile.

  17. Turnuvanın Katar’da yapılmasının BOP projesiyle doğrudan ilgisi olmalı. BOP eş başkanlığının Erdoğan’ın elinden alındığının bir kanıtı olarak da görülebilir, Türkiye’nin Turnuvaya ilgisizliğinin sebebi bu olabilir.

    Elinden alınınca küsmüştür garibim ne yapsın!

  18. Bugün nostaji gününüz, fakat ben Dünku yazınızın cevabi niteliğinde bugün 2 Şehit haberi ile onanmış olduğunu yazma gereği hissettim. Erken seçim yolda. Gerçi istanbul bombasi ve dün birilerinin konuşmasından hemen sonra Şehit haberleri geleceği söylenmesede ima edildi.
    Rabbim Şehitlere Rahmet eylsin Cennet Mekanlari olsun. Ailelerinede sabır versin.

    Allah şehitlerin katillerinin ve sebep olanlarının ailelerinin çiğerini yaksin bunların kat kat fazlası acılari yaşamadan geberemesinler.

    Bn ne yahu her seçim zamanı durmadan bombalar patliyor insanlar ölüyor gencecik canlar şehit oluyor.
    Şimdiye kadar neden bir siyasetçinin ve Devlet görevlerinin yakınları ölmiyor?
    Millet uyusun bakalım.

Yoruma kapalı.