CB Erdoğan dayanamadı, o da şimdi meydanlarda.. Yerel seçime genel seçim havası geldi.. Sonuçları ne olur?

56
Reklam

Seçim gününe az bir zaman kaldı ve kamuoyu yoklaması yapan araştırma şirketleri çekişmenin iki aday arasında geçtiğini, ikisi arasındaki oy farkının 31 Mart’ta olduğundan daha fazla hale geldiğini duyuruyor.

“Ekrem İmamoğlu kazanacak” havası etrafa hakim.

Yılların tecrübesi yine de içimdeki “Sandığa güven olmaz” hissini yok etmiyor.

Daha önce de yazmıştım: İstanbul’un başarılı bilinen belediye başkanı Bedrettin Dalan, kamuoyu yoklamalarında son güne kadar rakiplerinin çok önünde görünürken, 1989’daki yerel seçimde, sandıkta büyük bir yenilgi yaşamıştı.

Tayyip Erdoğan da, İstanbul’a belediye başkanı seçildiği (1994) seçimde, yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, rakiplerinin bayağı arkasından geliyordu.

Nitekim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün karşılarına çıktığı yabancı gazetecilere, “Seçim anketlerinde manipülasyon var. Sipariş üzerine yapılıyor. Esas anketler Pazar günkü sonuçlar” derken aynı tecrübeyle konuşuyor.

Hedefler: Milli Görüşçüler, HDP’liler ve küskünler

Kampanyanın önemli bölümünde geri planda kalmayı uygun gören AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son haftaya yeniden ağırlığını koydu. Şapkasından birbiri ardına sürpriz tavşanlar çıkardığı hemen fark ediliyor.

Reklam

“Yenilirse Binali Yıldırım suçlanacak” deniliyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geri planda kalarak kendisini koruma altına almak istediğinden söz ediliyordu; herhalde sandıkta tadılacak bir yenilginin muhtemel sonuçlarını hesap ederek şimdiki çıkışları yapmaya karar verdi.

Hedefinde oylarını AK Parti’den esirgemiş üç kitle var: HDP ve Saadet Partisi seçmenleri… Tabii bir de artık AK Parti’ye oy vermekten kaçınan, başka bir partiye de oy veremeyeceği için 31 Mart’ta sanık başına gitmeyen küskün kitleyi iknaya çalışıyor Tayyip Erdoğan

Birkaç gün önce ‘94 Ruhuyla Cihannüma ve Kadim Dostlar Buluşması‘ adıyla yapılan, ‘Milli Görüşçüler’ diye bilinen ve Saadet Partisi’nde kalmaya devam eden camiaya uzanma çabasıydı; HDP’li seçmenler için de İmralı’dan mesaj hazırlığı olduğunu dün AK Parti’nin itibar ettiği bir yazardan öğrendik.

Okuyalım:

“HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, son açıklaması ile CHP adayına destek isterken henüz İmralı’nın ne dediği bilinmiyor.
Ada’dan dönen avukatlarının, vakit geçirmeksizin güncel değerlendirmeleri paylaşması gerekiyor. Ki duyumlarımız, seçimde en azından 
‘nötr kalınması’ çağrısına denk düşüyor.”

Aynı gün akşam saatlerinde, AA, o duyumu habere dönüştürdü.

Milli Görüş’e açılındı, HDP seçmenine yönelik hamle de yapıldı, küskün AK Partilileri ikna için de “Değişmedik” mesajlarına ek olarak rakiple ilgili olumsuz ve suçlayıcı söylemler yanında “Seçilse de görevden alınacak” türü açıklamalar yapılıyor.

Ya hesap tutmazsa…

Reklam

Oy vermeyenleri ve sandıktan uzak duranları kazanalım derken oy vermiş olanlardan bir bölümünü kaçırma ihtimali de var ama.

Ayrıca, seçmenlerin kanaatleri çok önce oluşuyor; genellikle son atılımların sandık sonuçları üzerinde fazla bir etkisi olmadığı daha önceki seçimlerden biliniyor.

Propaganda unsuru olarak kullanılan malzemelerin ters etki yapması da her zaman mümkün.

Buna bir örnek yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan.

Dün gece katıldığı bir televizyon yayınında, karşı ittifakın adayının kendisine atfedilen küfürlü bir konuşma yüzünden kazansa dahi görevden alınabileceğini söyledi AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Şöyle:

“Kararı yargı verecek. Bu ülkenin valisine ‘it’ demenin ne olduğunu yasal olarak karar verecek odur. Bu tür küfürlerin karşılığı belli. Burada ben büyük bir ispat yapacağım. Ben İstanbul’un belediye başkanıydım. Ben okuduğum bir şiir nedeniyle mahkum oldum. Bu mahkumiyetimle benim elimden belediye başkanlığımı aldılar. Bu ise bir belediye başkanı olmadan bir ilin valisine küfür ediyor. Ben küfür etmedim, elimden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımı aldılar.”

Acaba kararsız seçmen, şiir okuduğu için belediye başkanlığının elinden alındığını, ‘muhtar bile olamaz’ diye yaftalandığını, bu yüzden uğradığı mağduriyeti bizzat kendisinin hatırlatmasını duyunca ne düşünmüştür?

“İt” dedi diye benzer bir muameleye uğrayabileceğini öğrendiği adaya, bu hatırlatma üzerine, sempati duymasın o seçmen?

Erdoğan neden meydanlarda?

Şunun şurasında sandığa gitmemize sadece iki gün kaldı; yarından sonra İstanbul’un yeni belediye başkanını belirleyecek seçim yapılacak. Bir yerel seçime bu denli yoğunlaşılması, iktidar partisinin onu genel seçim havasına sokması ve en son en ağır topunu da meydana sürerek bütün kozlarını oynaması ne tür bir sonuç verecek?

İktidar partisinin adayının böylesine eşitliksiz bir ortamda kazanması doğal karşılanır, öyle bir sonucun herhangi bir değişikliğe yol açması beklenmez.

Yenilgi ile, hele araştırma kurumlarının duyurduğu türden açık farklı bir yenilgi ile karşılaşılırsa, ardından neler yaşanır dersiniz?

Tayyip Erdoğan da bu soruyu kendisine sorduğu için meydanlara çıktı işte.

ΩΩΩΩ

Reklam

56 YORUMLAR

  1. AKP dönemini üçe ayırmak gerekir.
    1. 2002-2011 (Yükselme dönemi)
    2. 2011-2015 (Duraklama dönemi)
    3. 2015-2019 (Gerileme dönemi)

    AKP’yi veya Erdoğan’ı eleştirirken çoğu zaman bu dönemleri de belirtmek gerekir. Bazıları tüm dönemleri de olumsuz görebilir. Ben dâhil çoğumuz ise yükselme döneminde AKP’ye oy vermiştik. Fakat genellikle karşılaşılan, eskiden AKP’ye oy vermiş kişilerin 3. yani AKP=Erdoğan dönemini kesinlikle beğenmediğidir. Dolayısıyla fanatik Erdoğan taraftarlarının bazı ağır eleştiriler karşısında “Ne yani AKP hiç mi doğru bir şey yapmadı?” sorusu anlamsız kalmaktadır. Evet AKP=Erdoğan, 2015-2019 döneminde %20 doğru, %80 yanlış yapmış ve sınıfta kalmıştır. Dolayısıyla artık bu partiye oy vermek caiz değildir.

    CHP’yi bahane gösterenlere de şunu hatırlatmak gerekir. CHP’ye karşı duyduğunuz kin sizi adaletten uzaklaştırmamalıdır. Zira sandığa gitmemek de bir seçenektir ve yeni bir partinin çıkışına güç verecektir.

  2. Din din diye diye dine saygıyı bitirdiler.
    Dış dünyayla sıfır sorun dediler, dost ülke bırakmadılar.
    Batıdan borç aldılar, Batıya kafa tuttular.
    Faiz haram dediler, faizci kesildiler.
    Kalkınma dediler, dış borcu üçe katladılar.
    Yap-işlet-devret dediler, 1 yerine 3’e malettiler.
    Yolsuzlukla mücadele dediler, yolsuzluk yaptılar.
    Yasaklara karşıyız dediler, yasakçı kesildiler.
    Yoksullukla mücadele dediler, yeni zenginler yarattılar.
    Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi dediler,
    Sonra da milletimiz affetsin teröristmiş dediler.
    Atatürk’e ayyaş dediler, diktatör dediler,
    Sıkışınca da Atatürkçü kesildiler.
    Bu CeHaPe var ya bu CeHaPe dediler,
    İstanbul seçimi için Öcalan’dan yardım istediler.
    Tamam anladık beşer şaşar da,
    Bu kadar da şaşar mı ?

  3. Cumhur İttifakı yandaşı arkadaşlar, hadi gene iyisiniz: Abdullah Öcalan’ı da kattıdınız Cumhur İttifakı’na 🙂
    Yani hakikaten gülünç oluyorsunuz.

    İş komediyi de aştı, resmen maskaralığa vardı.

    Peki tutar mı son çare olarak Öcalan ipine tutunmak?

    Allah aşkına tutacağını düşünün ve umutlanın.

    Gidişiniz daha bir aynalı olsun 🙂

  4. *******

    Evvel zaman içinde, mekan dik yokuş,
    Vaktiyle orada biri, şiir okumuş!
    O kadar beğenmiş ki “gel” demiş koğuş,
    Bizde şiir okuyanlar hapse atılır!…

    Öyle bir dönem ki, laikçiliğe tapan,
    Neleri vardı, esen yelden nem kapan!
    Bir görseler ki birini normlardan sapan
    Şiir okumasa bile, kaşlar çatılır!….

    Şiir okuyanın bugün, meselesi var!
    Bir şehirde ViP marka, küfür sesi var,
    “İt” denilen bir Vali, mersedesi var!
    Bu bir bas’it’likse tabi, kayda alınır!..

    Ağız dolusu küfrederek, canlı canlı!
    ‘Biri it’lik yapmış” bir dese, anlı şanlı,
    Sorun yok kurtulacak bu “toy” delikanlı!
    Her yer göz-kulak, biraz dikkatli olunur!

    İbret almayanlar boşvermiş seyrederken,
    Cilveleriyle tarih, tekerrür ederken,
    Haksızlık bir sembol, yılan gibi yüzerken,
    Denize düşen beyler, yılana sarılır!…

    Soranlar var, neden geri kaldı bu ülke!
    Neden çok görüldü “gelişmişlik” Türk’e,
    Neden başrollerde hep “intikam, öfke”!
    “Akıl*İman Sentezi”, işin ilacıdır!….

    Dünya almış yürümüş! bizimki fasit,
    Zincirden kurtulacağız! gelince vakit,
    İşin ilacı bu sentez! Kuran’dır şahit!
    Her tür başarının bu, anahtarıdır!…
    ….
    *******
    *******

  5. Hocanın Cuma vaazından bir bölüm :

    İnsanlar (seçmenler) hata yapabilir. Ahmaklık, hatada ısrar etmektir. Hatada ısrar etmek ise, helâk olmaya sebeptir.

    Allah bir kapıyı kapatır, başka bir kapıyı açar. Bir kişide ısrar etmek bir nevi müşrikliktir.

    Binaenaleyh tek adam Erdoğan’ın Rantistanbul kâhyası Bin Ali’yi seçmek caiz değildir.

    • Tamam… sen çözümü bulmuşsun mim….eğer sen istanbulda yaşıyorsan şöyle yap… oy basarken tek adam olan chp adayına bas… münafık olmaman için bir kaç adaya daha oyunu bas….Alimallah sonra münafık olursun….Tövbe…tövbe

  6. Imamoğlu’dan bir”Türkiye lideri” çıkarılacağı beklentisi içerisinde olanlardan değilim..CHP”nin ülkemiz sorunlarına çare olabileceğini sananlardan da…

    Bahçeli “İstanbul’a mitili atacağım” demişti.
    Mitili atmak” ne demek ?

    Mitili atmak deyimi Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre, bir yere yapışıp kalmak, kurulmak, kalkmamak gibi anlamlara gelmektedir.

    Deyimi kullanma amacı Bahçeli’nin, tabi ki 23 Haziranda yapılacak İBB seçimiydi…

    Ve Bahçeli Istanbul’a ancak bir günlüğüne mitil atabildi!

    Sırada Öcalan’ın 23 Haziranda, seçimde, Kürt seçmene yönelik “tarafsızlık çağrısı” mektubu var.

    Öcalan “HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışı güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalı” mesajını vermiş.

    Bu, 31 Mart seçiminde CHP adayına oy veren HDP seçmenine “23 Haziranda sandığa gitmeme” çağrısıdır.

    Peki bu kimin işine yarar?

    Bahçeli’nin şu sıralar ortalıkta gözükmeyişi, Öcalan’ın tavrıyla benzeşmemek/örtüşmemek ise; bunu “İstanbul’a mitili atacağım” demecinin aksine revize ederek açıklaması gerekir.

    Değilse; aklıma gelen soru şu oluyor: Bahçeli ile Öcalan’ı İBB seçiminde hedef ortağı yapan saik/ler ne(ler)dir?

    Bahçeli ile Öcalan devlet yönetiminde birer araç mı?

    Peki ya Erdoğan?

    Bunca yapılan seçimin (maddi-manevi) faturasını da vatandaş ödüyor ya!..

    • Son üç sorunuz çok anlamlı ve Türkiye’nin içine düşürüldüğü açmaza işaret ediyor. Ben bu sorulara kısmen cevap teşkil edebilecek birkaç uzunca yorumu daha önceleri yazmıştım. CHP veya AKP karşıtlığı gerçekleri görmemizi engelliyor. Türkiye yandaşlığı yapmalıyız fakat bunu hamasetle değil akıl ve bilgiye dayalı olarak yapmalıyız. S-400’ler geldikten sonraki süreçte Türkiye hakkında gerçekte ne düşünüldüğünü daha iyi anlayabileceğiz.

    • Hasan bey, Istanbul seçimlerinin iptali,siyasetcilerin gerçek yüzlerini ortaya koydu ve PKK nin neden bitirilmediginide açığa cikardı. Nasil olsa ölen ve sehit olanlar faki fukara çocukları.

      Eğer PKK bitmis olsaidi Erdoğan seçimlerde azinliga dustukten bir kaç ay sonra yüzde elli oy alabiliriydi?

      MHP ye gelince diş Türkülerin hakkini savunan bir parti olarak biliniyor ve kendileride onu idda ediyor. Zaten Erdoğanda kendisini halife ve dunya lideri olarak görüyor.
      Uygur Türklerine yapilan zulüm sir Müslüman olmalarindan dolayi.
      Peki mecliste sorusturma açilmasi kimlerin oylari ile ret edildi?AKP ve MHP.
      HDP CHP ve İyi parti evet dedi.

      Bunlar Cumhur itifakimi? Cümbüş itifakimi, yoksa RANT itifakımi?

      Biz Halk olarak koyun oluduktan sonra bizi suya götürüp içmeye başlamadan kavali calmaya başladilarmi suyu içmeden peşerine takilarak geri gelmekten başka bir özelliğimiz yok.

  7. Şunu hemen belirtelim, demirtas, bakır tası, altına çevirmenin sinsi hesabı içinde.
    Karagülle bilmezden geliyor ; türk insanının eğitimi ve inancı onu doğruya talip kılmıyor ki,
    uşçilik ve tahvil piyasası yerine yerine ortaklık esasına geçilsin; Akla-kara arasında da ŞARTLANDIRILMIŞ.

    F.Koru’nun hatırlattiği birden çok kamu oyu yoklaması ve anket diye sunulun değerlemeler veya
    sonuç diye takdim edilen rakamlar, ya bilgisiz, cahil anketçilerin veya tarafgir bir kısım hesap ve yüreksiz, namert zihniyet sahiplerinin veya kripto particilerin veya spordaki ŞİKECİLER gibi halkı aldatarak, fikrini çelmiye çalışan SATILIK, pardon, TÜCCARLARIN vardığı sonuçları dillendiriyor, demek ki.

    “Kavga yapma, aşk yap” denilen, bu maksatla önüne ÇİMENLER serilen, ” Vatanım ruy-u zemin, Milletim nev’i beşer “, diyen bir nesil yetiştiren – AB korkağı – Muhafazakar bir iktidarın ESERLERİ yeni yeni kendini gösteriyor, boy atıyor. Geriye, neyi muhafaza edeceklerse ….. çoğu gitti azı kaldı…. endişe etmesinler. ” Lüüküs hayat, lüüküs hayat…. ” Mülkiyede öğrendik sanıyorduk… Gözümüz hayata yeni açıldı. “Yaşasın Hayat”. Ey-lenin, eylenin. Vur patlasın, çalın oynasın.

    Ak Partiye oy vermek istemiyen vatandaşlar, Ak Partinin, çıkarttığı gömleği kirlettiğine inanıyor ve o yüzden RTE.nı affetmeye yanaşmıyor. Bu gerçeği Birlik Vakfı Onursal Başkanına pek çok defa iletseler de, O da haklısınız, fakat, alacağınız yok ! demekle , kifayet ediyor. Kocaa Anadolu’nun yarasına, gidip tercüman olacağı yerde, AB’den dem vuruyor. Anadolu’nun masum, mazlum, düzgün mütevazi temsilcileri ise, ” dereye su gelene kadar, kurbağa susuzluktan ölür ” diye sızlanıp, duruyor. Bu kişiler acı ğerçeklerden Aile’den, çarşı-pazardan, AB eğitiminden ve adaletsizlikten dem vuruyor. Her gün korkak, şerefsiz, hayasız, edepsiz yaşamaktan, TV. kurbanı olmaktansa – ya herre-ya merre – ölmeği yeğliyor. Yurttaşın bu yarelerini, laf ebelikleri ile bir çırpıda onmak kolay değil ; ” yılların izini ” unutmak ne mümkün.
    ,
    Seçim sonuçları ne türlü olursa olsun, Anadolu’nun saf-masum insanının bağrındaki ateşi söndürmek, yarayı sarmak ZORUNDA Başkan ; madden de manen de.

    …… Allah münafık ve müraileri de sevmez.
    Şevket beyin kulağa çok hoş gelen iki cümlesi var :
    ” Tuvalet süpürgesi ile cami temizlenmez ”
    ” Köy kültürü (cehalet kast edilse gerek) ile İslam yayılmaz”

    Evet, yıllarını gaflele geçirenler, yalnız kalıp, dara düşüüce yılanlara sarılır. Böyle mi olmalıydı ?

  8. Teröristbaşının seçim öncesi açıklamaları kendini kurtarmaya yönelik…. Zaten hemen tezkip yedi…. Hdp imamoğlunu destekleyeceklerini Twitter dan teyit etti…Allah razı olsun…… Hdp den Kandilden İmralıdan gelecek destek olacağına Cumhur ittifakı seçimi kaybetsin daha iyidir…. Cumhur ittifakına samimi kürt kardeşlerimizin oyu yeterlidir…. Hdp-pkk istediği kadar Chp nin yanında dursun sorun değildir…. Fetönün darbecileri istediği kadar Chp nin yanında dursun önemli değildir….. cemaat deyip yıllarca samimi bir şekilde dine hizmet edenleri ayırıyoruz tabiki… Allah onların samimiyetini biliyor…. Hepsini aynı kefeye koyan haksızlık eder…..
    Tabiki seçimin binali beyin kazanmasını arzu ediyorum…. Türkiyenin hakkında hayırlısı olsun….. Benim gönlüm herzaman muhafakazar milletin birleşmesi beraber yönetmesi….. Samimi bir şekilde adım atılmadı gerekiyor…. Bu görev Cumhurbaşkanınındır…. Makamlar gelip geçicidir…..Sırf erdoğan nefreti uğruna Yalanlara yılanlara sarılmayı gereksiz buluyorum…..Allah bu ülkeyi Chp-Hdp çizgisindekilerin yönetiminden korusun….

  9. Erdoğan Medyası’ndan bazı seçim haberleri

    PKK’nın İmralı’da yatan lideri terörist Abdullah Öcalan’ın 23 Haziran seçimlerinde yaptığı tarafsızlık mesajı gündeme bomba gibi düştü. Öcalan’ın bu açıklaması HDP içerisindeki iktidar kavgasını da gün yüzüne çıkardı. Başkan Erdoğan da dün ortak canlı yayında yaptığı açıklamada HDP içerisindeki bu kavgaya dikkat çekmişti. Öcalan’ın avukatlarından bugün yeni bir açıklama geldi :

    “İmralı’dan gelen avukatlardan yeni açıklama: Tarafsızlıkta ısrar edin” (ahaber.com.tr)
    “HDP şimdiye kadar olduğu gibi seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmelidir” (sabah.com.tr)
    “HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışı güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır” (www.yeniakit.com.tr)

    Bir de iki hafta öncesinden iki haber dikkat çekiyor.

    Mudanya’dan İmralı’ya yeni iskele yapılıyor
    “Terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında yakalanıp getirildiği İmralı Adası’nda ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasından sonra İmralı ile deniz ulaşımını sağlayan Mudanya İskelesi’nin yerine 4 milyon liralık harcamayla yenisi yapılıyor.” (Hürriyet , 10.06.2016)

    “İstanbul Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım Diyarbakır’da önündeki not kağıdına bakarak Kürtçe konuşmaya başlaması sırasında kalabalıktan zılgıt sesleri yükselirken söz konusu video; PKK ve Barzani’ye yakın haber siteleri tarafından sosyal medyaya servis edildi. Binali Yıldırım ayrıca PKK’yı pekeke diye telaffuz ederek sempati kazanmaya çalışmış.” (Yeniçağ, 06.06.2019)

    Siyasette bir esneklik payı var tamam da 31 Mart öncesi konuşulanlara bakılırsa “dansözler bile böyle kıvırtamaz” dedirtiyorlar. Bu kadarı da fazla, yeter artık. Bunların miadı dolmuş Türkiye’yi yönetemiyorlar, sadece kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar.

  10. *******
    ….
    Evvel zaman içinde, mekan dik yokuş,
    Vaktiyle orada biri, şiir okumuş!
    O kadar beğenmiş ki “gel” demiş koğuş,
    Bizde şiir okuyanlar hapse atılır!…

    Öylesi bir dönem, laikçiliğe tapan,
    Neleri vardı, esen yelden nem kapan!
    Bir görseler ki birini normlardan sapan
    Şiir okumasan bile, kaşlar çatılır!….

    Şiir okuyanın bugün, meselesi var!
    Bir şehrimizde ViP marka, küfür sesi var,
    “İt” denen bir Vali ama, mercedesi var!
    Bu bir bas’it’likse tabi, kayda alınır!..

    Ağız dolusu bir küfretse, canlı canlı!
    ‘Biri it’lik yapmış” dese ki, anlı şanlı,
    Sorun yok kurtulacak bu “toy” delikanlı!
    Her yer göz-kulak, biraz dikkatli olunur!

    İbret almayanlar boşvermiş seyrederken,
    Cilveleriyle tarih, tekerrür ederken,
    Haksızlık bir sembol, yılan gibi yüzerken,
    Denize düşen beyler, yılana sarılır!…
    …..
    *******

  11. Necip Fazıl Kısakürek tarafından kaleme alınan Canım İstanbul adlı şiir sözleri.

    Ruhumu erîtîp de kalıpta dondurmuşlar;
    Onu İstanbul dîye toprağa kondurmuşlar.
    îçîmde tüten bîr şey; hava, renk, eda, îklîm;
    O benîm, zaman, mekan aşıp geçmîş sevgîlîm.
    Çîçeğî altın yaldız, suyu tellî pulludur;
    Ay ve güneş ezelden îkî îstanbulludur.
    Denîzle toprak, yalnız onda ermîş vîsale,
    Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda mîsale.

    İstanbul benîm canım;
    Vatanım da vatanım…
    İstanbul ,
    İstanbul …

    • ÜSTAT DİYE BU ZATA BAĞLANAN BÜYÜK DOĞUCU CAMİASI NE YAZIK Kİ ŞİMDİLERDE GERÇEKLERİ GÖRÜP HÜSRANA UĞRAMIŞLARDIR. ONUN HEM SEVGİSİ, HEM SÖYLEDİKLERİ YAŞANTISI İLE TEZAT İÇEREN BİR KONUMDADIR, NECİP FAZIL MI? GEÇİNİZ, OSMAN YÜKSELE SORUN , “CEZAEVİ HATIRALARI”…

  12. Bir kadın ile bir erkek birlikte yaşadıklarında yaşayanların durumuna bakılır.
    Olay zengin muhitte oluyorsa adı AŞK olur.
    Olay fakir muhitte oluyorsa adı FUHUŞ olur.
    (Kulakları çınlasın RAUF TAMER in ifadesi ile)
    Şimdi nereden çıktı bu ada ya selam demeyin.
    Ona her şey yakışıyor.
    Hoca hutbede vaiz ediyor ;kızlar ,bayanlar açık giymesin çok günahtır.
    Cemaatten biri;hocam sizin kızınız da çok açık giyiniyor der.
    Hocanın cevabı;yakışıyor bizim kerataya.
    Birilerine her şey mubah,
    Ancak zinhar aynı şeylerin birazını dahi başkaları yapmaya kalksa ne vatan hainliği ne terör destekçiliği kalıyor.
    HALK NE DİYOR BUNA PEKİ.
    Destekleri devam ettiği sürece(şimdiye kadar böyle)bütün ilkesizlikleri marifet olarak görülüyor.
    Neden böyle dendiğinde;siyasetçi böyle olmak zorunda der çevrenizdeki insanlar.
    Demek ki halk en iyi kıvrak dansı yapanları alkışlıyor.
    HERKES KENDİNE BENZEYENLERİ SEVER VE TAKTIR EDER.

  13. Sayın Erdoğan imralı canisinin açıklamalarından medet umar hale gelmiş yazık siyasi kariyeri değil saygınlığını ve sevgisinide bu toplum karşısında bitirmiştir.Bundan sonra acilen Türkiyenin yeni bir siyasi partiye ve yeni bir Ahlaklı bir siyasete ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.Saygılarımla.

  14. İstanbul gibi dünyanın başkenti olabilecek bir şehrin belediye başkanlığı seçiminde daha önce o makamda görev de yapmış aynı partili bir devletbaşkanı ve genel başkan seçim çalışmalarına katılmayacak da ben mi katılacağım? Var gücüyle bu seçimi kazanmaya çalışmasın da yan gelip yatsın mı? Asıl sorulması gereken soru şudur: muhalefet adayı ve zillet ittifakının genel başkanları neden ortalıkta dolaşmıyorlar ki? Yaz gününde varsa yoksa klimalı otel odaları..? Şunca yıl dil döktük akıl verdik; adam gibi bi muhalefetimiz yok, alternatifler de olsun, milletin değerlerine sövmeden siyaset yapın, hatta hiçbişey yapmadan öylece bekleseniz gene oy kaybetmez kazanırsınız dedik; vallahi bitek onu doğru anladılar:) bulandırma denizi, uyandırırsın kerizi prensibince araziye uymuş sütre gerisinde bekleşiyorlar galiba… Bakın şuraya yazıyorum; vallahi önceden yapılmış ve yapılmakta olan projelere dokunmuyacaaz, yıkmayacaaz, inşaatlarını yapımlarını engellemiyeceez diye söz verin, noter senedi çıkartın 2023başkanlık seçimleri de cebinizde benden söylemesi:) haksız mıyım berna hocam?

  15. Binali Yıldırım’ı harcayacak mısın?
    21.06.2019

    Süleyman Özışık
    suleyman.ozisik@tg.com.tr

    Facebook
    2019 yılının ikinci ayının ikisinde bir yazı yazmış ve birkaç örnek vermiştim.
    Özetlemek gerekirse…
    “Birlik ve beraberliğin nasıl olduğunu ve nasıl olması gerektiğini görmek ve öğrenmek istiyorsanız dönün, FETÖ’ye bakın…
    Son 5 yılda başlarına gelmeyen felaket kalmadı. Yaptıkları alçaklıktan sonra Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarını yediler.
    Paramparça oldular.
    İçeride olanlar hapishanelerde çürüyor, dışarıda olanlar ise ülke dışında âdeta göçebe hayatı yaşıyor. Yakalanamayanlar başlarını inlerinden çıkaramıyor. Her biri toplum içinde âdeta vebalı muamelesi görüyor. İş verilmiyor, ekmek verilmiyor.
    Buna rağmen birinin diğerinden vazgeçtiğine şahit oldunuz mu?
    Kâh, ABD’deki hainin uzaktan fısıldadığı sözlerle, kâh yalandan ibaret uydurma rüyalarla, kâh “Yakında çıkacağız” türünden türlü söylentilerle hepsi bir arada durmayı başarıyor.
    Dünya üzerindeki en hain, en alçak, en aşağılık örgüt olduklarını bilmelerine rağmen, inandıkları ihanet davasından asla vazgeçmiyorlar.
    “Kendi ülkenizi bombalayın, kendinizden olan ama size direnen insanları katledin” diye talimat veren aşağılık liderlerinin peşinden bir an olsun ayrılmayı düşünmüyorlar.
    ***
    Birlik ve beraberliğin nasıl bir şey olduğunu görmek ve öğrenmek istiyorsanız, dönün PKK’ya ve onun azılı sempatizanlarına bakın…
    40 yıldır asla gerçekleşmeyecek bir hayalin peşinden koşuyorlar.
    Dağlarda, mağaralarda yılanlar, çıyanlar gibi yaşıyorlar. Yedikleri onca büyük darbelere rağmen, topluca ölmelerine rağmen, bir adım geri çekilmiyorlar. Ölen her bir teröristin yerine 3-5 terörist koyuyor ama mücadeleyi asla bırakmıyorlar.
    Gerektiğinde, kendilerine hizmet edecek bir siyasi yapı kuruyor, Meclis’e terörist sokuyor, onlar üzerinden dünyaya propaganda yapıyorlar.
    Lider kadroları kendilerine kadın teröristlerden oluşan haremler kurmasına rağmen, kendileri sefil bir hayat sürmelerine rağmen “Gittiğimiz yol, yol değil” demiyorlar.
    ***
    Birlik ve beraberliğin nasıl bir şey olduğunu görmek ve öğrenmek istiyorsanız dönün CHP’ye bakın…
    Dile kolay, tam 70 yıldır iktidar yüzü görmüyorlar.
    Girdikleri her seçimden halkın tokadını yiyerek çıkıyorlar. Dönüp son 16 yıla bakın lütfen. Hezimetten ve hüsrandan başka yaşadıkları hiçbir şey yok.
    İçlerinden her çeşit insan çıkıyor.
    İnançlara küfredeni de domuz eti yiyeni de… PKK cenazelerinde gözyaşı dökeni de, DHKP-C’ye “masum çocuklar” diyeni de…
    FETÖ’yü savunanı da, PKK’ya kucak açanı da…
    “Türkiye’ye müdahale edin” diyerek Avrupa’yı işgale çağıranı da “Bir savaş çıkarsa ben İran’ın saflarında yer alırım” diyeni de…
    Bütün bunlara rağmen biri, bir diğerini satmıyor, biri diğerini harcamayı aklının ucundan geçirmiyor. Can Dündar, Enis Berberoğlu, Eren Erdem gibiler için hepsi tek yürek olabiliyor.” demiştim o yazıda…
    Ve yine o yazıda, “Acaba onların başına gelenler senin başına gelseydi ne yapardın?” diye sormuştum.
    Yazının üzerinden aylar geçti.
    Ve o süre zarfında bahsini ettiğim bu grupların tamamı bir araya geldi, iş birliği yaptı, AK Parti’nin karşısına tek yumruk olarak çıktı.
    Öyle bir iş birliği ki…
    “Ben ülkücüyüm” diyen Meral Akşener’in İYİ Partisi ile “Ben Millî Görüşçüyüm” diyen Temel Karamollaoğlu’nun Saadet Partisi bile aralarına katıldı. Bir teki bile diğeri hakkında, “Ben bunlarla yol yürümem, bir arada olmam” demedi.
    Öyle bir kenetlendiler ki…
    “YPG terör örgütü değildir” diyen ama şehit yakınları için, “Onlar teröristtir” yakıştırması yapan Kemal Kılıçdaroğlu’na tek söz söyletmediler.
    Terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan 5 yıla yakın ceza alan, Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilmesinde azmettirici rolü oynayan Selahattin Demirtaş’a ölümüne sahip çıktılar.
    FETÖ’ye tek kelime etmedikleri gibi, darbe sırasında FETÖ’yü öven isimleri yanlarına aldılar, reklam kampanyalarını onlara yaptırdılar.
    “Devletiniz seri katildir” diyen Canan Kaftancıoğlu’nu, ezana küfreden Serra Kadıgil’i harcamak yerine partinin yöneticisi konumuna getirdiler.
    AK Partililer geçmişinde tek bir kara leke bulunmayan Mehmet Özhaseki’yi, “Canım o Ankara’ya olmazdı” diye harcarken onlar, çek senet dolandırıcılığı tescillenen Mansur Yavaş’ı Ankara’nın başına getirdiler.
    AK Partililer Menderes Türel’i harcarken onlar, PKK’lı teröristleri CHP kontenjanından belediye meclis üyeliğine getiren Muhittin Böcek’i Antalya’nın başkanı seçtiler.
    AK Partililer Efkan Âlâ’yı harcarken onlar, “Devletiniz seri katildir” diyen Canan Kaftancıoğlu’nu İstanbul’un başına getirdiler.
    AK Partililer Melih Gökçek’i harcarken onlar, MİT tırları operasyonunun görüntülerini Can Dündar’a götüren Enis Berberoğlu için Ankara’dan İstanbul’a yürüdüler. Ne yaptılar ne ettiler, adamı hapisten çıkarıp milletvekili koltuğuna oturttular.
    AK Partililer Bekir Bozdağ, Vecdi Gönül, Cemil Çiçek, Burhan Kuzu, Nabi Avcı, Faruk Nafiz Özak, Mehdi Eker, Eşref Fakıbaba, Veysel Eroğlu gibi isimleri harcarken onlar, ezana küfreden Serra Kadıgil’i partinin yönetimine seçtiler.
    Düşünsenize…
    Darbe gecesi Erdoğan’la beraber ülkesi için, milleti için ölüme yürüyen ve bugün bile ülkesinin ekonomisini ayakta tutabilmek uğruna mücadele eden Berat Albayrak’ın, “Yarın bir savaş olursa ben İran’ın saflarında yer alırım” diyen Eren Erdem kadar kıymeti olmadı.
    Şimdi İstanbul seçimine gidiyoruz.
    Bir yanda yaptığı hizmetlerle Türkiye’nin her bir köşesini ihya eden Binali Yıldırım, diğer yanda görev yaptığı ilçede sözünü verdiği 30 projeden ikisini dahi yapamayan CHP’nin adayı…
    Bir yanda, darbenin seyrinin ne olacağını düşünmeden darbecilere meydan okuyan Binali Yıldırım, diğer yanda darbe gecesi, “Sulh içinde evlerinize dönün” diyen CHP adayı…
    Bir yanda sözüyle, özüyle, duruşuyla ve kalitesiyle adamlığın resitalini sunan Binali Yıldırım, diğer yanda devletin valisine, polisine küfreden CHP adayı…
    Bir yanda dürüstlüğüyle gönüllerde taht kuran Binali Yıldırım, diğer yanda tek ayak üstünde kırk yalan söyleyip önüne gelen herkese iftira atan CHP adayı…
    Ben AK Parti’ye küskün ya da kırgın olduğunu söyleyen kardeşlerime tam da bu noktada sormak istiyorum.
    28 Şubat’ta, Gezi’de, 17/25 Aralık’ta ve darbede sana yapılanları unutacak ve sana “Göbeğini kaşıyan adam” diyen, “Bidon kafalı” diyen, “Makarnacı, kömürcü” diyen, inancına küfreden, yaşam tarzına hakaret eden zihniyetle saf mı tutacaksın?
    Sırf kırgın olduğun için, sırf küskün olduğun için Binali Yıldırım’ı harcayacak mısın?
    PKK kadar, FETÖ kadar ya da her türlü haine, her türlü teröriste kol kanat geren CHP kadar birlik olamayacak mısın?

    • Demek ki, yerli yerinde olmayan, yanlış giden bir şeyler var; budeğil mi yani? (Sözüm yazarıdır)

    • Medyanın %90’ı iktidar tarafından satın alınmış. Fehmi Koru ve benzeri dürüst yazarlar işten kovulmuş. Sen kalkmış hiçbir gazetede yazamayan Fehmi Koru’nun sitesinde Süleyman Özışık’ın yazısını yayınlıyorsun. İşte AKP=Erdoğan zihniyeti bu. Kibirli, küstah ve bizim herşeyi yapmaya hakkımız var zihniyeti.

      Sn. Hurşit Gündoğan. O pek beğendiğiniz makaleden bazı alıntılar yapıp daha sonra kendi yorumunuz ile bitirmeniz gerekirdi. Malum yazı için de link vermekle yetinmeliydiniz. Fakat Erdoğan ve taraftarları böyle işte, seçimleri kazandıkça şımardılar. Bu sorunu halletmenin tek yolu Erdoğan’a seçim kaybettirmektir.

      Laf ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı seçim kaybetmektir.

  16. Dün akşamdan sonra bütün yorumlar bitmiştir.Şehitlerimize üzülen herkes gördü olanları.Neymiş adam öcalana 8-9 yıldır ulaşmaya çalışıyormuş o da bugüne nasibmiş.Vay be bizde inandık!Adam çıktı terörist başını millileştir be.Daha nekonuşuyoruz ki.Bir oy için şehitlerimiz, ölen bebeklerimizin kemikleri sızladı kim ne konuşuyor.Ben çözüm süreci zamanın da Askeri Kışladan ŞANLI BAYRAĞIMIZIN yerlere atılmasını içim kan ağlayarak izlemiştim.Dün akşam da öcalanın yanına’devletin izniyle gittim’diyen ve AA gibi devlet kurumun da bile anın da yayınlanan,öncesin de akp li sözde bir yazar tarafından bu mektuptan bahsedilen bu konuyu yine içim KAN AĞLAYARAK izliyor takip ediyorum.BURADAN VİCDANI OLAN ŞEHİTLERİMİZE SAHİP ÇIKARIM DİYEN TÜM AKP Lİ MHP Lİ BBP Lİ VE DİĞER B.YILDIRIMA OY VEREN MİLLETİME SESLENİYORUM:’SEÇİME GİTMEYİN SANDIĞI BOYKOT EDİN.Evet bir seçim için bu millet bunlara reva değil.Ey sayın D.Bahçeli bu rezaletler zincirine bir son verin bizim geçmişimizde teröristle bir olmak aynı amaç için bir arada durmak,uğraşmak bizim geçmişimiz de yoktur.BU GÜN DE OLMAYACAK GELECEKTE DE ASLA OLAMAYACAKTIR.BİZ MİLLETİNİ VATANINI BAYRAĞINI SEVEN ŞEHİTİ NE MİSAKİ MİLLİYE VE GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAN İNSANLAR OLARAK BU YAPILANLARI KENDİMİZE DE MİLLETİMİZE DE REVA GÖRMÜYORUZ.OTEL OLAYINI GİZLİ KAMERA İLE YAYINLAYAN İKTİDAR İMRALI DAKİ GÖRÜŞMELRİ DE YAYINLASAYA!BU EN SON İMRALI OLAYINA İZİN VEREN NE KADAR DEVLET GÖREVLİSİ VARSA İSTİFA ETMELİDİR.EN BAŞTA İÇİŞLERİ VE ADALET BAKANLARI.SAYIN R.T.ERDOĞANIN BUNDAN HABERİ NE ZAMAN OLMUŞTUR.SAYIN B.YILDIRIMIN BUNDAN HABERİ VARMIYDI VARSA DERHAL ADAYLIKTAN ÇEKİLMELİ VE İSTİFA ETMELİDİR.BU YENİLİP YUTULACAK BİR OLAY DEĞİLDİR.ÇIKMIŞ TERÖRİST BAŞINI MİLLİŞTİRİYOR Bİ DE YAHU.OLDU OLACAK SERBEST BIRAKIN ALIN AKP YE SİYASET YAPSIN…..

    • sizin yorumunuza şunu not düşüyorum:
      ANKARA ÇUBUKLULAR HANİ KILIÇDAROĞLUNU PKKLI DİYE LİNÇ ETMEYE KALKANLAR NEREDELER, NE DÜŞÜNÜYORLAR, NE YAPIYORLAR? ÖZÜR DİLEMEYİ DÜŞÜNÜYORLARMI?

  17. Öcalan’ın 23 Haziran seçimiyle ilgili ”tarafsızlık çağrısı” piyasaya sürüldü..Öcalan’ın Kürt (Öcalan söz konusu olduğunda ”HDP’li seçmen” nitelemesi cılız kalır) seçmen üzerindeki etkisi CHP aleyhine hiç olmazsa bile yüzde 50 tesiri olacaktır. Bu, seçimin sonucunu etkileyecek 1. nedendir.

    İkincisi ise; AK Parti ile gönül bağı devam eden ama dargın/buruk Ak Partili seçmenin, yenilgiyi bir ”gurur meselesi” duygusallığı ile ele alarak partisine oy vermek üzere sandığa gideceğidir.

    Bu ve benzeri nedenler iledir ki Erdoğan, YSK’yı da da zorlayarak seçimin tekrarını sağlamıştır. Bunu yaparken herhalde İBB’yi yeniden elde etme hesabı içerisinde yapmıştır.

    31 Mart Yerel seçimler için HDP’li adayların kazanması halinde ”kayyım atanır” vurgusu, hem adaylarını hem de HDP seçmenini seçimden soğutmuş, bu yüzden HDP istediği başarıyı elde edememişti.

    Aynı tavrı seçmen üzerinde etkili olsun diye İmamoğlu için ”seçilirse bile başkanlık yapıp yapamayacağı mahkeme kararına bağlıdır” diye İBB seçimi için dillendirdi Erdoğan; kuşkusuz bu da bazı seçmen üzerinde az da olsa etkili olacaktır.

    ‘Az da olsa’ dediğimiz etki, 31 Mart seçimindeki oy farkının az olmasından kaynaklanıyor.

    İBB tekrarlanacak seçiminde Koru’nun aksineİKİ aday arasındaki oy farkının yine az olacağını, yaklaşık 30 bin bandında gerçekleşeceğini tahmin ediyorum.

    Erdoğan’ında üzerinde hesap yaptığı ve bu cüz’i farkı lehine dönüştürecek argümanlar peşinde olduğunu hepimiz de biliyoruz.

    Siyaseten de etik olsun-olmasın Erdoğan bu seçimi elde etmenin bütün yollarını deneyecektir.

    Başarabilecek mi peki?

    Tahmin ediyorum ”17 bin oy ile kimse seçim kazandım diyemez”e rağmen 1 oyla bile olsa, Erdoğan seçimi kazandım diyecektir..

    Aksini düşünmek 23 Haziran sonrası ”Yenilgi ile, hele araştırma kurumlarının duyurduğu türden açık farklı bir yenilgi ile karşılaşılırsa, ardından neler yaşanır dersiniz?”sorusuna Koru’nun, Erdoğan’da hazırlıklıdır sanırım.

    O yenilgiyi yaşamamak için ilk seçimi geri çevirmesini beceren Erdoğan, ikincisi için ne/ler ne/ler yapmaz ki?

    Ne dersiniz?

  18. Bilinen oyun
    Tarih boyunca bilinen bir oyun vardır. Birini yenemeyince onu büyütürsünüz. Görünürde çok güçlü hale gelir. Artık yönetemez hale gelir. Önce yanındakiler uzaklaşır, sonra birden çöker. İmamoğlu’nun seçildiğini farz edelim. İmamoğlu İstanbul’u iyi idare ederken yargı onu eskiden işlediği bir suçtan dolayı seçime birkaç hafta kala görevden alır. Bunun halkta meydana getirteceği tepkiyle Erdoğan cumhurbaşkanı seçilemez ve başkanlık CHP’ye geçmiş olur. Erdoğan’a bunları söyletenler o günlere hazırlık yapıyorlar.
    İmamoğlu veya Yıldırım kazansın fark etmez. Ülkenin selameti için belediye başkanının Adil Düzen kadrosu ile çalışması gerekir. İşçilik düzeninden ortaklık düzenine geçme zorunluluğu vardır. Şimdilik iki adaydan da böyle bir beklenti söz konusu değildir. Sadece Erdoğan’a uyarı olsun diye İmamoğlu’na oy veriyoruz. Erdoğan’ın sağlam yerde oturmasını istiyoruz.

  19. Firavunlara itaat denizde boğulma ile sonuçlandı. Musalara ve Rabbine itaat cennetle müjdelendi. Bu seçimde ne denizde boğulma var ne cennetle müjdelenme var.
    Çok değerli zeki birikimli insanların çok basit sonucu hiç etkilemeyecek mahalli seçimlerle yorulmalarını bir türlü anlamıyorum . Acaba benim zekamda bir sorun mu var ki başkalarının çok değerli gördükleri şeylerden nefret ediyorum artık seçimden bahseden hiç bir yazı

  20. Ankara ve istanbulda chpli başkanlar mazbatalarını alır almaz ilk icraat olarak belediye binalarının alnına sovyetlerin orak ve çekiçli bayrağı gibi devasa tc kısaltmaları asmışlardı. İş kısaltmasıyla kalsa fazla bir israf olmaz ama bir de uzun uzadıya açılımını da yazdıralım baştan başa derlerse işte o zaman biraz da ek binalar yaptırmak gerekir ki gelsin beton ihaleleri… Eski türkiyede demokrasi dışı/karşıtı her türlü siyasi, askeri, sivil hareketliliğin/kalkışmanın/çatışmanın kaynağı ve finansörü chp nin de ortak olduğu bu iş(!)bankasıdır. Evet bildiniz; devletin partisiyle ve bankasıyla bölünmez bütünlüğü yani..! Ya bu bankamızın da tüm binalarına chp belediyeleri tarafından kocaman orak/çekiç gibi tc logoları takılsın ya da chp nin elindeki hisseler kamulaştırılsın. Ondan sonra varlık fonuna mı devredilir yoksa özelleştirilir bilemem… Yalnız bu karadelik kapatılmadıkça daha çok işler gelir sağ olan başa, benden söylemesi.

    • Yanlış biliyorsunuz. Atatürk’ün vasiyeti gereği İş Bankası’nın %28 hissesi CHP’ye aittir. Fakat yine vasiyet gereği, eğer kar payı dağıtımı yapılırsa, bu paralar Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu arasında paylaştırılır. Yani CHP’nin kasasına 1 kuruş girmez. ( AKP bu kadar seçim masrafını neyle karşılıyor acaba, iki satır yazsanız! )
      T.C. kısaltmasını orak çekice benzetmenizi ise Türk Milletine ama özellikle gereğini yapmak üzere Ülkücülere havale ediyorum.

      • Bildiğim kadarıyla partiler seçim masraflarını devletin verdiği seçim yardımlarıyla ödüyorlar; yoksa öyle değil mi sayın fkt..?

  21. Fehmi bey gerçekten bazen öyle yorum yapiyorsunuzki insan bu kadarda olmaz ki diyesi geliyor bugün kü yazinizin ilk bölümünü lütfen okuyun nasılda yanlı yazdiginizi görürsünüz lütfen tarafsız demeyimde doğru olun derim

  22. Apo’yu dereye sokan Akp bu gidişle hem hdp’den hemde mhp’den tokadı yiyecek görünüyor. Zira Akp,Apo kartını daha öncede oynamıştı ve Hdp tabanı dinlememişti. Bu gidişle Akp,ülkücü oylarını da kaybedecek.
    Akp hem medyası hemde Erdoğan’ın üzerindeki yorgunluk ile ciddi ciddi dağılmış havası veriyor.Erdoğan’ın dünkü konuşmasında ittifakları karıştırıp,Cumhur ittifakını teröristlerle iş birliği yaptığını söylemesi bunun en büyük kanıtı.

    İmamoğlu ise sürekli meydanlarda.En az 2-3 miting yapması, özellikle toplumsal hayata yarar sağlayan projelerin açılışını yapması ve BİR AVUÇ insana değil HALKA HİZMET İÇİN GELİYORUZ söylemler ile Akp’nin akraba,torpil düzenine çakması, halktan ciddi karşılık buluyor. Erdoğan ise SİSİ,TERÖRİST gibi tamamen korkutma politikaları üzerine sahada görünmeye çalışıyor. Chp’nin eskiden yaptığı korkutma stratejisini şimdi kendisi yapıyor ve kaybediyor. Zira Erdoğan gene, topla ördek ve vitrin açıklamaları ile İstanbul yenilgisini kabullenmiş durumda.

  23. Uluslararası finans kurumları açıklama üstüne açıklama yapıyor, ekonomi çöküyor. Etrafımız alev topuna dönmek üzere, İran meselesi büyüyor. Kazanılmış bitmiş bir seçimi yenilemek için ülkenin kaynakları hovardaca harcanıyor. Değer yargıları yerle bir ediliyor, yalan caizdir fetvaları yayınlanıyor. Bunun adı kıyamete gidiştir. Allah akibetimizi hayreyleye.

  24. Vatandas cok pratik bakar. Dun Siir okudugu icin hapse atilan ve magdur edilen siyasetciye destek veren ayni vatandas bugun de magduriyete suruklenen imamogluna destek verir.
    Peki istanbul disindaki vatandasin imtihani nedir?Dun yapilana adalestsizlik dedigi gibi bugun yapilana da adaletsizlik diyebilmektir.
    Eger imamoglu secildikten sonra gorevden alinirsa imamoglu yarinin cumhurbaskanidir Allah muhafaza.

    • Niçin Allah muhafaza,olayların akışı müthiş adaletsiz bir şekilde sürmekte,nasılmı ?O kadar Gazeteci ,anamuhalefet lideri saldırıya ugrarken failler serbest bırakılıyor ama ordunun generallerine küfreden sopa yiyince (Bunların hiçbirini tasvip etmiyorum) sürüsüyle kişi içeri alınıp tutuklanıyor.Allah adaletin taraflı olduğu yerde mazlumun tarafına geçer.Kimki devleti kendisi zan eder müthiş bir yanılgıyla uyanır.Allah hepimizi bu felaketten korusun.

  25. Seçimi iki faktör etkileyecek
    1 sandığa gitmeyen akp li küskünler ki bunlar belkide 31 mart ta AKP ders almıştır deyip tekrar AKP ye yönelecekler.
    2 Ocalanın çağrısı ile tarafsız kalacak güney doğulu HDP sempatizanları.
    Bu iki grup seçimin kaderini belirleyecek . AKP kaybeder se ne olur ? Bahçeli 2000 de yaptığının
    aynısını Sn erdoğana yaparak erken seçim ister .Türkiye 1 yılını daha kaybeder.
    İstanbul kaybedilse ne olur aslında hiçbir şey değişmez lakin bizim toplum öç alırcasına :sn Erdoğan a çullanır. ( buda herhalde demokrasının gereği !!!!)
    CHP kazanırsa icraatlarından mı kazanacak yok Toplumun Erdoğana olan hıncından kazanacak.
    İşte bir şeçim yapmayı bile beceremiyoruz. Üzülüyorum evlatlarımızın geleceğini , ümidini karattığımız için yazık .

      • En iyisi, hangisinin hapisten çıkmasını istiyorlarsa onu dikkate alırlar:) nasıl ki geçen seçimlerde silivride yatan fetöcülerin oy kullandığı sandıklardan silme chp ye oy çıktıysa; şimdi de kim mapusaneleri boşaltacaksa oylar ona gider değil mi? Yalnız silivri belediyesi mhp’de..:)

    • Akp ve baştan sona tüm yöneticilerinin ders almış olmaları insan fıtratına ve bu konunun ilgilisi olan psikolojiye aykırıdır.Zira artık güç zehirlenmesi kangren gibi tüm yapıyı sarmıştır.Emarelerini görmek için yönetici kesimin konuşmalarında kullandıkları kelimeleri akıl süzgecinden geçirmek yeter ve bunu idrak edebilmek için psikolog falan olmak gerekmez sadece edepli bir insan olmak yeter..Bırakalım kangren olan kısım kesilsin ve belki geri kalan ne ise belki iyileşip en başındaki gibi millete hakkı ile hizmet eder duruma gelir.

    • Bu ne biçin meydanlık!
      Akşam olmuş karanlık,

      Çimen güzel, manzara,
      Serinlemiş Ankara…

      Allah’a inancı var
      Bu toplumun hıncı var

      Sivrisinek nerdesin
      Elverişli yerdesin

      Traş olmuş baksana
      Enseden bir soksana

      Şöyle bir sok hortumu
      Mutlu et şu toplumu

      Ense o biçim çıplak
      Ahmet vursun bir şaplak

      Başkan bey ‘ah’ derken
      Sivrisinek kaçarken….

      Mutlu olur Ahmet bey
      Kimseler vermese rey…..

  26. Ekrem imamoglu Vali’ye “it” demesi bir siyasetçiye yakışmayan harekettir. Vali bey maddi tazminat davası açabilir. Bu ülkede ne kadar küfürler edildi. Bir olumlu mahkeme kararı çıktığına şahit oldunuz mu? Ananı da al git ve milletin orasına burasına koyacağız küfürleri hiç küçümseyenecek bir durum değildir.
    Tek isteğimiz temiz bir seçim havası ile 23 haziranı atlatmak. Dünkü imrali açıklaması seçimin sonucunu bir hayli etkileyecektir. Daha önce de yazmıştım: Ak parti seçim çalışması 31 mart seçimi ile 23 haziran seçimi arasında dağlar kadar fark var ama son üç gündür cumhurbaşkanı yine meydanları alevlendirdi. Bana göre Cumhurbaşkanı içinde bulunduğumuz haftayı sükunet içinde geçirmiş olsaydı Binali Yıldırım %63 veya 65 arasında bir fark ile kazanacakti.
    Selam ve dua ile hayırlı cumalar

    • Kimse valiye it demedi.Valide şu ana kadar dava açmadı.Valinin dava açması halinde görüntüler bilirkişi tarafından incelenecek ve olayın montaj olduğu ortaya çıkacak.Dediğiniz gibi olsa vali şu anda çoktan davayı açmıştı.Diğer husus, sokak anketlerinde ve birebir görüşmelerde İmamoğlu ezici şekilde önde.Çünkü İmamoğlu mağduriyet algısını kendi lehine çevirmeyi çok iyi biliyor.Tıpkı Erdoğan gibi. Birde Akp kanadı ve medyasından yapılan açıklamalarda felaket.En son Apo’nun devreye sokulması Akp’nin elinde kalan ülkücü oylarında kaybedilmesine neden olabilir.Akp hiç bu kadar dağılmış bir görüntü vermemişti.

  27. KAZANMAK VE NASIL OLURSA OLSUN SEÇİMİ BİR ŞEKİLDE KAZANMAK.
    Kazanmak uğruna neler yapılmadı ve neler yapılmaz ki.
    Siyasetçi olmak öyle herkesin kolay kolay içine sindirebileceği bir iş değil.
    Kazanmak için her şey mubah.
    Kazanmak uğruna hangi adadan yardım bekleniyor.
    Halk bütün bunları seyrederken geçmişte nasıl karar vermişti, şimdi farklı olabilir mi?
    Seçim işleri şakaya gelmez.
    İbre bir defa aşağı dönerse,( uçağın burnu bir kez aşağı dönerse) kolay kolay pike yapamaz derler.
    Bunun en iyi siyaset erbabı bilir.
    Bu sebeple işlerini sıkı tutmak isterler.
    Kullanmak istemeyecekleri argüman yoktur.
    Yeter ki işlerine gelsin.
    Herkes bilir.
    Siyasetçiler öyle konuşur ki birbiri aleyhlerinde sanırsınız kı bunlar artık bir araya gelemez.
    Bunlar işlerine gelsin şeytanla sarmaş dolaş olurlar.,işlerine gelmezse vefakar dostlarını bile kurbanlık pazarına sürmekte tereddüt etmezler.
    Kazanmak ama neyi kazanmak.
    Hiçbir bahane başarının yerini tutmazmış.
    Temel görüş bu.
    Kaybedenler külübu nun üyesi kimse olmak istemez.
    Ne kadar haklı bir nedeni bile olsa kaybedenlerin bahanesi kabul görmeyecektir.
    Ne kadar haksiz bir nedenle dahi olsa kazananlar hep kutsanmıştır.
    Bir toplumda bahşiş veren bahşiş alanlar tarafından değerlendirilmesi bahşiş miktarı ve niteliği ile alakalıdır.
    Bahşiş veren elin sahibinin kişiliği, bahşişi alan için bir ehemmiyeti yoktur.
    Hal böyle olunca ,bir ülkede ölçü bahşiş değeri ise bütün mesele bahşiş verebilecek konumu ele geçirmek içindir.
    Bahşiş verenin bahşiş verecek imkanları hangi yöntemle ele geçirdiği bahşiş alanların ilgi alanına girmez.
    İŞTE BÜTÜN MESELE ,OLMAK YADA OLMAMAK.
    OLMAK İÇİN BAHŞİŞ VERECEK POZİSYONU BİR ŞEKİLDE ELDE ETMEKTEN GEÇER.
    Zenginin nasıl zengin olduğu sorulması (ticari sırra girermiş)nasıl yasal değilse;Siyasetçinin seçimi nasıl kazandığı sorulması da abesle iştigal olur.
    Siyasetçi ne kadar karizmatik olsa da kaybetmeye başlayınca makyajı akmaya başlar.
    Saçmalamaya başlar.
    Marifetleri iş görmemeye başlar.
    Etrafında onu kutsayanlar fayda görmeyecekleri atın önüne ot koyulmaz hesabı sırtlarını dönmeye başlarlar.
    Karizmatik lider tökezlemeye başlar.
    En küçük bir sendelemede bütün karizma yerle bir olur.
    Emri, demiri kesenler ,emri peynir kesemez hale gelir.
    Ortam,iklim bir kere değişmeye başladı mı,eski karizmalar tuzla buz olur.
    Adeta tapınılan lider yeni iklimde öz güvenini kaybetmeye başlar.
    Öz güvenini kaybeden kutsanmış lider akıl almaz hatalar yapmaya başlar.
    Kaybedeceğini anlamaya başladığında oyun kuralları dışına çıkmaya başlar.
    Rakibini kural dışı yöntemlerle nakavt etmeye çalışır.
    Eski düşmanlarını yardıma çağırır.
    Kazanmak için her çareye başvurur.
    Maçın hakemini tehdit eder.
    Ne olursa olsun kazanmak için yapılan her gayrı meşru çaba ancak sonu hızlandırmaya yarar.
    BUNU EN İYİ BİLEN AYNI YOLDAN GELENLER DIR ŞÜPHESİZ.
    PEKİ KENDİ YAŞADIKLARINI NEDEN YAŞATMAK İSTERLER.
    BELKİ,HÜKMETMEK ARZUSUNUN İNSANİ GETİRDİĞİ KÖRLÜĞÜN ZİRVE YAPMIŞ HALI MI ACABA?

  28. Fehmi beyin şu sorusuna benim cevabım.

    “Yenilgi ile, hele araştırma kurumlarının duyurduğu türden açık farklı bir yenilgi ile karşılaşılırsa, ardından neler yaşanır dersiniz?”
    Erdoğan önce saraydaki 1100 odanin kapilarini tekmeleyerek kirar….daha sonra her zamanki yaptiğini yapar, son günah keçisi Bahçeliye saldirır!
    Saldırirsa ne olur diyenler için! Bahçeli MHP lilere 6 ayda halledeceğinin garantisini verdiği sözunu neden 3 senede zar zor gerçekleştirdiğinin sebeplerini ve
    Türkiyeyi üçurumun dibinden kurtarmanin bilindiği gibi kolay olmamasinon zorluklarini anlatir.

    “Tayyip Erdoğan da bu soruyu kendisine sorduğu için meydanlara çıktı işte.”

    Erdoğan meydanladan uzak durmasi Imamoğluna tuzak kurmakla meşgul olduğu içindi. Vali ile başladi tutturamadı, oteldeki tuzağida pek işe yaramadi,artı Imamoglunun amcasinin arkadaşları Yusufiye Ülkuculeride Imamoğluna desteklerini açıklamalarinin hemem ertesinde HDP de PKK nin destekcısi olmadiğini bilhssa Erdoğanın agzindan duyan diğer ülkücülerde E Imamoğluna vereceklerine göre! Seçimler iptal edildiğinde yazdiğim “bundada bir hayir vardir” cumlesine iptal edilmesi Türkiye için büyük hayirlara vesile olacakmiş.
    Senelerdir terörist deyip hapislere tiktiklarini kendi ağzi ile onlara iftira ettiğini ilan etmiş oldu.

    Hamza bey! Sizinde bu konuda yorumlarinizi bekliyorum. Reiscilerin size ve bana yazdiklari hakaret vari yorumlarini herhalde Hatirlarsaniz.
    Bakalim ne bahane uyduracaklar.

    11.Cumhur Başkaninda ne sabır varmişki senelerce Erdoğanin gerçek yüzünü millete bei ettirmeden ona iyi tahammül etmiş.
    “Sabreden devriş muradina ermiş” Atalarimiz bu lafi, ne güzel söylemiş.

    Allahim nelere kadirsin.

    • Nurdan hanım merhaba! Beni anmanız nedeniyle teşekkür ederim. Bir yazım sansürlendiğinden beridir yazmıyorum. yazmak da istiyorum ama birşeyler bana engel oluyor. durumu tam açıklıyamıyorum. tekrar yazmaya başlasam bile bu süre çok uzun olmayabilir. sağlık durumum gittikçe kötüye gidiyor. bundan sonra yazar mıyım bilmiyorum ama yazan kişilerin çabasını takdir ediyor ve takip etmeye çalışıyorum. konuyla ilgili olarak ise; apo hamlesinin seçimin ötesinde ciddi etkisi olacağını düşünüyorum. hem akp’de, hem mhp’de, hem hdp’de hem de pkk’da etkisi olacaktır. Oluşacak bu etki, türkiye açısından, seçim sonuçlarına göre çok daha olumlu sonuçları olabilir. olabilir derken, olmayabiliri de (en azından kısa vade için) içeriyor. Son gelişmeler, öncelikle tapınılan kişilerin sorgulanmaya başlanmasına neden olabilir ki, bu da insanların birey olmaya doğru yol almasının başlangıç noktasıdır. tabi ki bu söylediğim süreç uzun bir zamanı kapsıyor. ancak türkiyenin gelişmesi açısından, akp’nin seçimi kaybetmesinden daha önemli, daha köklü etkiye sahip. mesela bu gelişme, öcalanın tartışılmasını neden olabilir. pkk’nın tartışılmasına neden olabilir. tartışılabilir derken, kürtlerin pkk ve öcalanı sorgulamaya başlamasından bahsediyorum. bunların artık sorgulanmaya başlanması, demokrasi açısından, insan hakları açısından, ülkemizde terörün gerilemesi açısından önemli. mhp ve akpde ise, zaten başlamış olan, liderin sorgulanması süreci, daha bir ivme kazanabilir. gözlemlenmesi ve desteklenmesi gereken önemli bir süreç. diğer taraftan, bu gelişmenin seçimlere nasıl bir etkisi olabileceği konusunda, şu an, net birşey söyleyemiyorum. ancak kürt seçmende bir tereddüt oluşturma ihtimali yüksek. saygılarımla

      • Hamza bey,yazmanızı ben de istiyorum.Ufkumuzu genişleten bir bakış açınız var,eksilmesini istemem.Yerine göre yazıya sansür de uygulanabilir.Bunu da makul karşılamak,gücenmemek lazım.Sağlık durumum iyi değil demişsiniz,Allah şifa versin.Umarım çoğumuzun yaşadığı gibi güncel toplum atmosferinin bünyemize yansıyan ve tez zamanda düzeleceğini ümit ettiğimiz hastalıklardandır.Tekrar geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.Seçime ilişkinse bir hafta önce İmamoğlu’nun 1,2 puan önde olduğunu düşünüyordum.Ancak Son düzlükte yapılanlarla makasın daha da açıldığı kanaatindeyim.Selam ve saygılarımı sunarım

      • Bir önceki yorumda yazmayı unutmuşum.Önemine binaen ilave etmiş olayım.Son gelişmelerin muhtemel etkilerine ilişkin tespitlerinizle de hemfikir olduğumu vurgulamış olayım…

      • Merhaba,Hamza bey! Öncelikle cok çok gecmis olsun, Allah hayirli şifalar versin.
        Inşallah yakin zamanda sağliginiza kavuşursunuz.
        Ayricada yorumunuz icinde çok teşekür ederim.
        Yorumlariniza ara vermenizden dolayide, sizi anliyorum.
        Hamza bey! Biz millet olarak ben hariç alingan bir milletiz,
        Bu sitede en fazla benim yorumlarim sanure takilir bazen makaslanir bazende tamamen yayinlanmaz fakat ben hiç birşey olmamiş gibi devam ederim.
        Inşallah sağliginiz ve ulkemiz tez günlerde iyileşir. Bizlerde Fehmi Korunun okuyuculari olarak günlük sitemlerimizi ve görüşlerimizi burada paylaşmaya devam ederiz.

        Hamaza bey! Yorumunuza aynen katiliyorum, sadece MHP seçmeninin 23 Haziranda Binali beyi destekliyeceğine pek ihtimal vermiyorum. O camianin icinden çiktiğim için bu kanıya vardim.
        Tekrar gecmis olsun.
        Sağlikli ve mutlu kalin.

        • Uğur bey ve Nurdan hanım, her ikinize de tekrar merhaba. Her ikinize de çok teşekkür ederim. Herne kadar yüzyüze görüşüp tanışmasak da, benim hakkımdaki düşünceleriniz, benim için beslediğiniz duygular ve samimiyetiniz benim için değerli. Sağlık durumumun düzelme ihtimali çok çok düşük. Normalde kendi yaşantısı hakkında bilgi veren birisi değilim. Ancak, gerekçelerim arasında sağlık durumum da olduğu için yazdım. Kendinize iyi bakın.

      • Hoşgeldiniz Hamza bey. Allah yardımcınız olsun. Ülke-yararlı bir şeyler yazmak için kapıdan kovsalar bacadan girmek lazım…. Geçmiş olsun!

  29. İmralı açıklaması sonrası edilebilir tek cümle var: Geçmiş olsun İmamoğlu, atı alan Edirne’den çıktı..

Yoruma kapalı.