CHP bir asrı devirdi, ‘dalya’ dedi.. Bugünkü CHP geriye mi bakmalı ileriye mi?

22
Reklam

Ülkeler ve toplumların hayatında önemli dönüm noktaları vardır… 

Kurumların ve kişilerin de… 

9 Eylül tarihinin, Türkiye’nin ve kurum olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) hayatında önemi büyüktür. 

Ülke için 9 Eylül’ün önemi, Milli Mücadele’nin en önemli aşaması sayılan İzmir’in işgalden kurtuluş tarihi oluşundandır (9 Eylül 1922).

CHP kurucuları, İzmir’in işgalden kurtuluşundan bir yıl sonra, partinin kuruluş beyannamesini ilgili makama sunmuştu. 9 Eylül 1923 CHP’nin kuruluş yıldönümüdür.

Tam 100 yaşında CHP.

Söylemeye bile gerek yok: İzmir’in işgalden kurtuluşunu ve Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasını ülkenin borçlu olduğu Mustafa Kemal ve arkadaşları, Cumhuriyet’in kuruluşu (29 Ekim 1923) sonrasında yeni devletin yönetimini üstlenecek kadroları teşkil etmek üzere kurdular CHP’yi.

Cumhuriyet döneminin ilk –Mustafa Kemal– ve ikinci –İsmet İnönü– cumhurbaşkanları, o görevlerindeyken, aynı zamanda CHP’nin de genel başkanıydılar.

Reklam

Ülkeyi Cumhuriyet’in kurulmasından başlayarak 1950 yılına kadar CHP yönetti (1923-1950)

Kronolojik olarak, dün, CHP’nin 100. kuruluş yıldönümüydü. Nitekim, CHP, hayatta olan eski genel başkanları Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’ın da onurlandırdıkları, şimdiki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da konuşma yaptığı bir etkinlikle 100. yılını kutladı. 

Şarkılı-türkülü bir etkinlikle

Maalesef CHP kuruluşunun üzerinden geçen 100 yılın belki de en talihsiz dönemini günümüzde yaşıyor.

Yıldönümleri biraz da geçmişin değerlendirilmesine yaradığı için önem taşır. Hele bir de kuruluşun üzeriden tam bir asır geçmişse, o yıldönümü daha dikkatli değerlendirmeyi hak eder.

Dün muhalefete yakınlık duyan TV kanalları genellikle CHP’yi değerlendiren programlarla izleyici karşısına çıktılar.

Anladığım kadarıyla, 100 yaşındaki CHP’nin itibar ettiği TV kanalları, bir süredir ciddi izleyici kayıpları yaşıyor. Seçimlere kadar CHP’yi savunan kişilerin diyeceklerini dinlemek için daha çok o kanalları izleyenler, seçim sonrasında, anlaşılır sebeplerle, kanallara ilgilerini yitirmiş durumda.

CHP’lilerin CHP’ye olan ilgileri ne durumda acaba?

Reklam

Galiba esas sorun CHP’li bilinen kitlenin seçim sonuçlarına verdikleri tepkide.

Aslına bakılırsa, CHP seçimlerde en son başarıyı 1977 seçiminde, başında Bülent Ecevit’in bulunduğu günlerde yapılan seçimde %42 civarında oy alarak yaşamıştı. O başarının getirdiği tek başına hükümet uzun ömürlü olamadı ama. O kısa sürmüş dönem dışında 1950’den bu güne CHP’nin devlet yönetiminde bulunması hep koalisyon hükümetleri yoluyla oldu.

Dün akşamki TV programlarına kulak verdiğimde, CHP’li oluşları tartışılmaz isimlerin bile, CHP’yi tartıştıklarını fark ettim. Elbette hepsi partilerinin tek başına iktidar olmasını arzuluyor; bunun için de önlerindeki tek örneği -1977 seçim başarısını- öne sürüyorlar.

Oysa, CHP’nin bugün veya yarınlarda tek başına iktidar olması muhal. Böyle bir ihtimal yok.

CHP’li bilinenler, son dönemde daha geniş kitleleri kazanmak ve bu yolla oy artırmak için denenen ittifak çabasından mutsuz görünüyorlar. “Sağdan isimlerle yol yürünürse böyle olur” kalıbı programlarda sıkça kullanıldı.

Yanlış hatırlıyorsam düzeltin lütfen: CHP’liler İzmir dışındaki büyükşehirlerde belediye başkanlıklarını kazanmayı rüyada bile göremezken, 3,5 yıl önce Ankara ve İstanbul dahil tam 11 büyükşehir seçim öncesi kurulan ittifak sayesinde kazanılmamış mıydı?

CHP birkaç ay önce yapılan milletvekili seçiminde %25 çıtasını yine aşamadı ama çıkardığı cumhurbaşkanı adayı %48 civarında oyu kimlerden almış olabilir?

Aday belirleme sürecindeki yanlış tercihlere ek olarak, iki tur -14 ile 28 Mayıs- arasında akıl almaz yanlışlıklar yapılmasaydı, rakibe giden 1,5 milyon oy CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanlığına taşıyabilirdi.

Bu gerçekleri unutan veya önemsemeyen CHP’liler, yeniden köylerine -yani eskiye- dönmeyi yeğleyecekleri izlenimini veriyorlar.

Programlara katılan eski genel başkanların teklif ve temennileri de aynı yolda.

Adını ‘değişim’ koydukları bu aslında, yani eski değerlere dönmek.

Değişim olursa CHP’nin seçimlerdeki makus talihi de değişecekmiş…

Öyle diyorlar.

Görelim bakalım.

CHP, özellikle bugünkü CHP, aslında ağızlardan düşürülmeyen ‘değişimi’ yaşamış olan CHP.

Eski CHP ile ne elde edilmişti de, ona yeniden dönüldüğünde talihin değişmesini sağlayacak ne ile karşılaşılabilir?

CHP’ye bundan sonra düşen, eski haline dönmek veya AK Parti’ye benzemek değil, çağdaş anlamda ‘sol’ bir partinin savunması beklenen temel ilkeler etrafında bir içeriğe kavuşmak olmalı. Bunu da geçmişe takılarak sağlayamaz, ileriye bakarak başarıyı elde edebilir.

Tam bir asırlık bir partiye bunu yaşatmak zor elbette, ama imkansız değil.

ΩΩΩΩ

Reklam

22 YORUMLAR

  1. CHP’nin 100. yılı sebebiyle Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun hesabından paylaşılan videoda Cumhuriyet tarihinde yer alan önemli gelişmelerin görselleri yer alıyordu.
    Videonun Kıbrıs’la ilgili kısmında Rum silahlı örgütü EOKA’nın Türk bayrağını ele geçirdiği görüntü kullanıldı, iyi mi? 23 Nisan 1964’te St. Hilarion bölgesinde çekilen fotoğrafta EOKA’cılar ele geçirdikleri Türk bayrağı ile sözde zaferi kutluyorlar. Skandal fotoğraf daha önce de KKTC’de 8 Ağustos 2022 tarihli devlet piyangosunun üzerine basılmıştı! Sorunun lisans şirketinin fotoğrafı Türk askeri gibi satışa sunmasından kaynaklandığı söyleniyor. Ne olursa olsun CHP’nin kuruluş yıl dönümü için hazırladığı videoda EOKA’cıların Türk bayrağını ele geçirme görüntüsünün paylaşılması skandaldır.
    Partinin sosyal medya hesabı gençlere emanet edilse bile bir fotoğraf ya da video paylaşılmadan önce dikkatlice inceleyecek parti büyükleri olmalı!

  2. Üç dört yıla yakındır CHP hakkında bende oluşan ve buradan da bir kaç kez paylaştığım ‘CHP kendini kapatmalıdır artık, ona ihtiyacı yok bu ülkenin; Türkiye’nin -eski CHP gibi- bir AK Partisi var artık” diye…

    Yasaklar/Yolsuzluk/Yoksulluk artık meşru hale geldi bu ülkede son AK Parti iktidarlarında. Yolsuzlukları bilmem ama yasaklar ile yoksulluk CHP’nin ülkemizde açtığı çığırdır; 1950 sonrası çoğunlukla sağ- muhafazakar partilerle yönetilen ülkede 3Y hiç eksik olmadı, artan ve süreklilik arzeden enflasyon gibi 3Y’de büyüdü de büyüdü Türkiye’de.

    Devletçi milliyetçilik de bir yere kadar; bu hal muhal; sürekli iç/dış sermayeye -sömürü düzeyinde- tefeci faizi ödemeye mahkum edildi millet.

    • Kendini yenileyemeyeni seçmen yolcu eder normalde! Fakat, bu CeHaPe zihniyeti öyle bir zırh geçirmiş ki üstüne (tıpkı sağ siyasetin din iman edebiyatı hatta son trend beka güvenlik vb üretilen malzeleler üzerine istediği taktiği uygulayabilme başarısı gibi siyasette) delip geçebilecek matkap ucu bulunamıyor☹️ bir türlü.
      Bukadar karşı dezavantajın üstüne birde kefere ahbaplarıyla kankilik! yapmaları yok mu!😡😡😡… insanın şafkı atıyor bunları gördükçe.
      Galiba en iyisi akrebin kendi g.tündeki iğneyi kendine sokmasını beklemek😂😂.

  3. BİLEREK Mİ? BİLMEYEREK Mİ?
    Muhalefetin neredeyse tamamının iktidara hizmet ettiğine dair bir kanaat var.
    “Neredeyse” dememin nedeni, kayda değer bir tabanı bulunmayan bir kaç partinin hizmet etmediğine dair şüphelerimin bulunması.
    Bu hizmet tabi ki, partilerin yönetimi bazında.
    Asıl soru(n) şu:
    Muhalefet partilerinin iktidara hizmeti;
    –Bilmeden mi?
    –Yoksa bilerek ve isteyerek mi? Yani muhalefet partileri iktidarın “işbirlikçileri mi?”
    Bazen işbirliğini gizlemek için “ülke sorunları o kadar büyük ki, bu sorunlar iktidarın kucağında patlasın, muhalefet bu koşullarda iktidara gelirse altında kalır, o yüzden iktidara gelmek istemiyorlar” tevili piyasaya sürülüyor.
    Muhalefet tabanı iktidara hizmetin “bilerek” olduğunu sadece “düşünmek istemiyor”
    Ancak akl-ı selim ve medeni cesareti olanlar açıkça dile getiriyor.
    Hatta ana muhalefet partisi üyeliklerinden ciddi sayıda “protesto amaçlı” istifa edenleri biliyorum.
    “İşbirliği” gerçeği, sadece muhalif değil,
    “ilkeli iktidar seçmenini de” rahatsız ediyor.
    Muhalefet iktidarın “işbirlikçisi” ise, muhalefete yönelttikleri tüm eleştirilerin aynı zamanda iktidara da yöneltilmesi gerekmiyor mu?
    “Kumpasçı” bir iktidara oy vermek demek
    değil midir?
    Evet işbirliğinden yandaş seçmenin “bile” rahatsız olması gerektiğini açıklamaya çalışıyorum.
    Başlıktaki soruya tekrar geilrsek;
    Muhalefetin iktidara “bilmeden” hizmet ettiğini düşünenlere bir soru ile bitirelim:
    “–Muhalefetin iktidara bilerek hizmet ettiğini düşünmeniz için, daha ne gibi hezimet yaşamamız gerekiyor?”

    • Sayın yk, muhalefetin bilerek ya da bilmeden iktidara hizmet etmesinin ne sakıncası olabilir? Muhalefet demek illaki fitne fesat demek değildir, bakın mhp yıllardır muhalefette ama iktidarı destekliyor, noolmuş?

    • Y.K. ya ekonomi desek ülkemizin düsmanlari DIŞ GÜÇLER desek hemen bizi tiye alır iktidarın beceriksizliklerini dış güçler diye üstünü örtüyonuz diye dalga geçer….ama muhalefetin bu kadar beceriksizligini yine iktidar ile irtibatlandırır yine iktidarin adami demeye getirir.yine sorun iktidarı görür.bu patolojik bir durum.😂 yani muhalefetin tükenmişligini beceriksizligini adamsızlıgını görmek istemiyor…iktidara çalışıyor diye bir şüpheye düşer.sizin mantığınıza göre dış güçler ile muhalefet iktidara çalışıyor arasinda ne fark var.?😂

      • İktidarın adamı demeye getirmiyorum.
        İktidarın adamı ve işbirlikçileri diyorum.
        Özellikle şaibeli konular( ki, bu iktidarın
        can-ı gönülden icra ettiği şaibesiz hiç bir şey olamaz) daki kayıtsız şartsız desteklerinden bahsediyorum.
        Ne demek istediğimi en iyi siz biliyorsunuz.

      • Yani aslında dış güçler olmasa sen gör bizi ile …bu muhalefet aslında iktidarin adami onlara çalışiyor..gercek muhalefet olsa sen gör muhalefeti …ayni sey..yani muhalefetin beceriksizligini görmen istemiyor.suçu yine iktodara atiyor..ayni sey sizin mantiğa göre..

  4. Sol anlayış varlığını vahşî kapitalizme borçluydu, şimdi neo-liberal uygulamalar duyum eşiğini aşıncaya kadar soldan bir halt çıkmaz.
    FETÖ CHP’yi tam teslim alsa çağdaş bir laikçi parti olabilir mi?

  5. SİYASET siyasetçi yada parti için yapılmaz!
    Seçmen için, halk için, hatta komşu devletler ve orda yaşayanlar için de yapılır, yapılmalıdır! (RTE nin yaptığı gibimi diyecek şimdi troller😊).
    Siyasetçi yi memura benzetirim hep. Masanın önündeki (vatandaş) kişiye hizmet edeceksin, onun işlerini göreceksin,
    Ama fakat, devleti yönetim şeklini bilip, o kurallara göre olmasını işlerin ve halkın ödediği vergileri, milli serveti kanun nizama göre düzenleyip istif edip harcayıp sonrada..
    RAPOR HALİNDE SUNACAKSIN MASANIN ÖNÜNDEKİNE🤗!!!!!!
    Örnekler ile açıklayayım yinede:
    (Bu yazdıklarım chp yada başka bir parti için değil! Tüm siyaset içindir)
    -Ayasofya yı ibadete açtığın gün, orada ne yapılacak!?!?! ‘ı sorgulayacaksın; namaz?, ayin?, cem?, ..????
    -Halkın çoluk çocuğu hergün keferenin maşasının yüzünden şehit olurken!!!!
    Kiminle arkadaşlık ettiğine!!!
    Kimlerle yol yürüdüğüne! Dikkat edeceksin!
    Her mahallede en az bir iki cami olan bir ülkede, politikalarını bu yerlere gidenler lehine belirleyeceksin!
    -Az görünsede bir kısım insanımız (TC kimliği taşıyan -artık araplarıda var kerküklüsüde ukraynalısıda-🤗) ..
    için de politikalar üretecek bir siyasetçi KESİMİNE İHTİYAÇ VAR ARTIK!!!!
    Uzatmadan.. SONUÇ OLARAK:
    Köy enstitüleri ni, Humeyni rejimini, x tarikatı liderinin dizinin dibinde pineklemeyi, yada bir başka devletin ajanı olduğu maşalığını yaptıkları tescillenen kişilerin YOL’undan !!!! ARKASINDAN!!!!
    Gitmek İSTEMİYOR BU HALK!
    GELECEK NESİLLER!!!!!!!!!!!!!!

  6. CHP’deki hareketlilik henüz bitmedi ve kolay bitmez. Kılıçdaroğlu, koltuğunu tam manasıyla garanti altına alabilmiş gözükmediği gibi, artık İstanbul’a fit olduğu düşünülen İmamoğlu da genel başkanlıktan ümidini tam kesmemiş durumda. İl Kongreleri neticelendiğinde doğru dürüst bir fikir edinebiliriz. Ancak yine de CHP’nin her zaman sürprizlere açık bir parti olduğunu da unutmamak gerek. Rüzgarın nereden eseceği ve kimi devireceği belli olmaz…

    Bir kasetle Baykal’ın gönderip yerine Kılıçdaroğlu’nu oturtan ve bunca yenilgisine rağmen 13 senedir orada tutan güç her an devreye girebileceği için, sürprizlere hazır olmalıdır.

    Esas mesele CHP’nin bu ülkenin ana muhalefet partisi haline gelmeyi isteyip istemediği ve bunu yapıp yapamayacağı. Uzunca bir süredir Türkiye’nin partisi olmayı bir kenara bırakan CHP’nin, ülkeyi ciddi şekilde tanıması, artı ve eksilerini sağlıklı bir şekilde analiz ederek, varsa yapılan yanlışlara ve eksikliklere odaklanıp buna göre projeler geliştirmesi gerek. Bunu yapmadığı sürece Türkiye’nin partisi olamayacağı gibi, sıkışıp kaldığı yüzde 25 parantezinin dışına da çıkamaz…

    CHP’li olup olmamak meselesi değil. Bu, Türkiyeli olmakla ilgili. Ne kadar sağlıklı bir muhalefet yapısı olursa iktidar da o kadar çok çalışır. Cumhurbaşkanımızın Türkiye’ye yakışır bir muhalefet olmadığı ve çoğu zaman AK Parti’nin kendi muhalefetini kendisinin yaptığı yönündeki sözlerini, unutmayın…

  7. “CHP’ye bundan sonra düşen, eski haline dönmek veya AK Parti’ye benzemek değil, çağdaş anlamda ‘sol’ bir partinin savunması beklenen temel ilkeler etrafında bir içeriğe kavuşmak olmalı. Bunu da geçmişe takılarak sağlayamaz, ileriye bakarak başarıyı elde edebilir.“ işte tüm TC vatandaşlarının İSTEĞİ TEMENNİSİ DİLEĞİ SADECE BU🤗.!
    -bunu tüm siyasetçilerin istemesi!!! çok anlamlı🤔. Annamayanlar KİMLER? acaba?

  8. Tam bir asırlık bir partiye bunu yaşatmak zor elbette, ama imkansız değil.
    Yazıda katılmadığım tek nokta bu…imkansız değil…İMKANSIZ…..

  9. CHP dinle barıştığı gün iktidara yürür dindarlık dincilik yapmayacak tam ab normları na uyacak

    • Kimse onlara camiye cemevine havraya kiliseye git demiyor!!! “İnançlara daha bir saygılı ol davran ve göster!”
      Devlete ve milletine savaş açmış, insanını öldüren canilerle yan yana GÖRÜNME! diyor
      O zihniyette yada tuzağa düşmüşleri kendi kucağına çekmenin BAŞKA YOLLARI DA VAR! Mesela nüfusu na geçirir evlatlık alırsın
      Kavede okeye 4. Olarak oturma diyor!!! Sadece…

    • CHP samimi değildi, içlerindekini dışa vurmaya cesaretleri yoktu, onun için ibadetleri sudan bahanelerle engelliyorlardı. Asıl bilgi ve niyetleri ise şu idi: “Müslümanların toplum içinde, resmi ve gayr-i resmi mekânlarda ibadetlerine, haram ve helâl inançlarını yaşamalarına izin verirsek, laiklik, din ve vicdan hürriyeti, insan hakları adına bunlara müsamaha edersek bu davranışlar dinin yayılmasına, sun’i (yapay) sınırları ve sınırlamaları zorlamasına yol açar, bu sebeple bizim laiklik ve insan hakları anlayışımız Batı’dan farklı olmalı, bizim amacımıza uygun sınırlar içinde uygulanmalıdır.”
      Cumhuriyet devri boyunca bu baskıcı zihniyeti temsil edenler, millete bir parça nefes aldırmak isteyenleri asanlar, yanıldılar.. Bu yanlışa ısrarla devam edenler eksik değil. Gözlerini hırs, öfke, kin, nefret, bağnazlık kör ettiği için bir adım ileriyi göremiyorlar, sonunda Müslümanların ibadet, helâl-haram hayatlarına da el atıp, sınırlamalar getirmeyi düşünüyorlar.
      Ancak Müslümanların üzülmelerine gerek yoktur; çünkü bu baskıcı zihniyetin faaliyetleri ve çabalarının İslâmî şuurlanmaya, İslâm’ın gelişip yayılmasına etkisi, doğrudan bu amaca yönelik faaliyetlerden daha güçlü olabiliyor.
      Allah dinini, fâcir ve fâsıkları kullanarak da teyit eder.
      Biz önümüze bakalım, akıl, vicdan ve insaf sınırlarını aşanlarla meşgul olmayalım, şimdi din, kültür ve medeniyetimizi tehdit eden sosyal medya, dijital iletişim ve yapay zekâ… teknolojisi var; gerekli bilgi ve donanım ile bu tehlikeyi engellemeye odaklanalım.

      • Genel olarak en son anketlerde Türk halkının en az yüzde 70’i kendini Müslüman olarak görüyor. Yüzde 30 Müslüman olmayanların arasında diğer dinlere mensup insanlar çoğunlukta ve çok azı agnostikler, ateist gibi sıfatlarla kendini tanımlayan insanlar. CHP ortalama Türk vatandaşlarının üye olup desteklediği bir parti ve oransal olarak akpartide bulunan dinsizlerden çok daha az sayıda ateistin CHP’de bulunduğunu varsayabiliriz. siyasi partiler arasında en çok dinsiz, hemde gerçek dinsiz akpartide bulunduğu halde insanlar CHP’nin dinle barışmasını talep edebiliyorlar.

        Bunun ortaya koyduğu tek bir gerçek var insanlar dini bilmiyorlar. Bilmedikleri için de başkalarından din talep edebiliyor dini söylem duymak istiyorlar.

        Aslında vatandaş bu beklentisiyle şunu demek istiyor; biz dinimizi bilmiyoruz, bilmediğimiz için de yaşayamıyoruz. Bize dinimizi hatırlatacak dini yaşama imkanı sağlayacak partinin iktidarına ihtiyacımız var. Akpartiyi bu yüzden iktidarda tutuyorlar. Sanıyorlarki akparti dini bilen ve yaşayan insanların partisi. Halbuki en çok dinsizlerin toplandığı parti akparti.

        • Baran bey din bilginiz sizde kalsın…
          Tc laik, sosyal adaletçi, anayasal bir hukuk devletidir! Din devleti ya da molla rejimi arıyorsanız irana gidin!
          Yunanistanın eski ateyiz başbakanı çipras istanbul ziyaretinde utanmadan ayasofyayı geziyor kimseden çıt yok,
          ama devlet başkanımız ayasofyanın prangalarını kırıp ibadete açtı diye şimdi alayımız dinsiz olduk öyle mi?

  10. Nereye bakarsa baksın, yeter ki bize gözükmesin !
    Fehmi Bey kusura bakmasın , ben bu yazıyı okumadan yoruma geçtim!
    Çünkü bu CHP. ile ilgili hiç bir yazıyı okumuyorum , hiç tartışmayı izlemiyorum ; yorumda da bunlarla ilgili ama çok farklı bir konuya değineceğim.
    Atatürk’ün vasiyeti gereğince CHP. , Iş Bankasındaki hisseden kâr payı almaktadır, bu lüpletme rezilligine derhal son verilmelidir !
    Atatürk’ün vasiyeti Allah’ın emri değildir , hoş bizde ona da uyulmuyor ya !
    O zamanki durum ve şartlara, yönetim şekline göre böyle bir ayrıcalık tanınmış olabilir , bu günkü durum ve şartlarda ve demokratik yapıda böyle bir rezilliğin asla yeri olamaz !
    Hem kesinlikle eminim ki bu gün Atatürk sağ olsaydı o da böyle bir uygulamayı asla devam ettirmezdi , çünkü Atatürk , makul , mantıklı ve gerçekçi bir insandı.
    Peki bu hisseler ne olacak , hazineye mi devredilmeli!
    Asla !
    Bu hisseler ve onların kârı –TTH.nunki de dahil — Kızılay, AFAD. vs. gibi hayır kurumlarına devredilmelidir !
    Reyiz, bir ara bu işe niyetlenmisti ama bir şeyden çekinerek sonradan vazgeçti, ” Ulan ne olur olmaz, Anıtkabir buraya çok yakın, ruhu beni çarpabilir ” diye mi korktu , bilinmez !

  11. Sayın koru her ne kadar “Tam bir asırlık bir partiye bunu yaşatmak zor elbette, ama imkansız değil.” dese de,
    “CHP çağdaş anlamda ‘sol’ bir partinin savunması beklenen temel ilkeler etrafında bir içeriğe kavuşmayı, geçmişe takılarak da sağlayamaz, ileriye asılarak da sağlayamaz.”
    Her şey olabilirler ama bu dediğinizi asla yapamazlar!
    Milli şef inönü ortanın soluna oturalım diyeli nerdeyse yüzyıl olacak, aldıkları mesafe meydanda:))))

    Türk devleti bugün tarihteki en güçlü dönemini yaşıyor, türkiye liderliğine minnettarız!
    Durmak yok yola devam!

Yoruma kapalı.