CHP’de kavgalı kongreler sıradan bir çekişmenin sonucu mu, yoksa derin bir hesapla mı ilgili?

18
Reklam

CHP’de kurultay öncesi ilçe ve il kongreleri yapılıyor. 

Seçimden yenilgiyle çıkmış bir parti CHP; böyle bir partide en az beklenebilecek olan, kongrelerin çekişmeli geçmesidir.

Ancak öyle olmuyor; iki ilde kavgalı-gürültülü geçtiğini işittiğimiz kongrelerden sonuncusunda da sandalyeler havalarda uçuşmuş, duruma polis müdahale etmek zorunda kalmış…

Gözaltılar söz konusu.

Allah, Allah…

Neyi paylaşamıyor CHP’liler?

İstanbul il başkanlığı için de isimler ortalıkta dolaşıyor. Birden fazla kişi o göreve aday. Orası için de günler öncesinden çekişme başladığı anlaşılıyor.

İzmir, Konya ve Siirt’te olanlar İstanbul’da da yaşanırsa, çok daha ciddi gelişmelerle karşılaşılabilir.

Reklam

Allah, Allah gerçekten…

Uzun yıllar siyaseti mümkün olduğu kadar yakından izlemeye çalıştığım için, CHP’de şu sıralarda meydana gelen çekişmeyi anlamakta zorlanıyorum. Siyaset sonuçta ülke yönetimine talip olma uğraşıdır. Her parti iktidara gelmek için çaba gösterir, her partili de partisinin bu çabasına katkıda bulunmak üzere görev alır.

İktidara yakın olmak partililere yarayacağı için orada çekişmeyle karşılaşmak doğaldır; ancak on yılda 10’dan fazla seçimde başarısız olmuş bir muhalefet partisinde il ve ilçelere kadar dayanmış çekişmeleri neye yormak gerekir?

İktidarı oluşturan partilerde -AK Parti ve MHP’de- gözle görünür bir çekişme yok; buna karşılık CHP’nin içi kaynıyor…

Akla gelen ilk sebep, CHP’deki çalkantının bir iç hesaplaşma ile ilişkili olma ihtimalidir.

Partililerden bir grup partilerine sahip çıkma çabasındalar; bir başka grup da sahiplendikleri partiyi ellerinden almak isteyenlere karşı mücadele veriyorlardır…

Tersi görünse de bu olumlu bir senaryo sayılabilir. Sonuçta taraflar doğru bildileri bir amaç için kavgayı bile göze alacak bir çekişme içerisindeler…

Hayat belirtisi bu, sürekli yenilgi yaşamış bir parti için…

Reklam

CHP ülkemizin en eski partisi. Cumhuriyet’i kuran kadronun partisi. Kısa süre önce -9 Eylül’de- 100. yaş gününü kutladı CHP… 

En eski partinin 100 yıldan önceye dayanan kökleri de var. Kurucu kadronun önemli isimleri, CHP siyasi hayatta var olmadan önce de, Osmanlı döneminde, siyasi hayatta etkili insanlardı. Çoğu İttihat ve Terakki içerisinde yer alıyorlardı.

Bu açıdan bakıldığında, CHP’deki iç hesaplaşmayı sıradan bir koltuk kavgası olarak görmemek gerekebilir.

İktidar olmadığı dönemlerde bile ‘devlet’ denilen aygıt üzerinde etkisini değişik kurumlar aracılığıyla hissettiren bir siyasi damarın temsilcisiydi CHP; son yıllarda o etkide azalma kendini değişik biçimlerde belli ediyordu.

Son seçim yenilgisi, daha doğrusu ülkenin son 22 yılına damgasını vurmuş olan iktidarın ve onun lideri Tayyip Erdoğan’ın, siyasi iktidar ve cumhurbaşkanı olarak, beş yıl daha iş başında kalacak olması gerçekliği, CHP’nin o etkisinin bütünüyle sona ermesi anlamına da geliyor.

Siyasi iktidardan uzak kalmak CHP’nin alıştığı bir durum, devlet erkinin içerisinden bütünüyle tasfiye edilmek ve bir daha hiçbir biçimde iktidar yüzü göremeyecek olmak ise bir yenilik…

Çekişme bunun dışa vurumu olabilir.

Bu tahlil doğruysa, yani çekişme çok daha derin bir sebebe dayanıyorsa, kasım ayında yapılması kararlaştırılmış olan kurultayda, bayağı çekişmeli sahnelere tanıklık edebiliriz.

Acaba hangi senaryo daha doğru: Çekişme, basit bir iç hesaplaşmayla mı sınırlı, yoksa çok daha derin değerlendirmeye dayalı bir tasfiyeyi boşa çıkartmayla mı ilgili?

Gerçeğin sağlaması için ipucu vereyim: Kurultayda genel başkanlık için yarışacak olanlar şu ana kadar belli olan birkaç isimle sınırlı kalacak ise bu yazıda sözünü ettiğim ilk senaryo doğrulanmış olacak. İkinci senaryonun doğrulanması için, yarışmaya başka bir-iki ismin daha katılması gerekir.

Zaman kısalıyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

18 YORUMLAR

  1. hadi Sayın Yazar, bir isim zikretmedi, yorumcular bari bir isim zikretseydi.
    KK’nın dediği gibi CeHaPeyi yönetmek Devleti yönetmekten zor!

  2. chp = kavga gurultu
    kimse chp den medet ummasin. chp kavga gurultu ile gundem oluyor. evimizi yakininda bir chp ilce baskanligi var. onunden gectigimde emeklilerden olusan bir kitle var hic genc yok nasil duzelecek chp nasil yenilenecek chp. hayal kurmak guzeldir. fehmi bey de bi hayal kurmus o kadar. chp duzelmez. o kadar.

  3. Fehmi derin hesaplaşma falan demişte.
    Hocam, ne derini merini.
    Hdp ve İyipin sayesinde üç beş belediye kazanınca ordaki rantı görenler arasındaki kapışma.
    Chp bu ya. Allahını seversen

    • Fatih bey chpdeki rant kimsede yok, işbankası ortaklığı var, yılların izmir ve diğer büyükşehir belediyeleri var, varoğlu var ama kavga biraz daha farklı bir sebepten çıkıyor gibi…
      “CHP Genel Merkezi’nin İstanbul İl Başkanlığı için adayı Cemal Canpolat oldu. Canpolat adaylığını kısa süre içerisinde açıklayacak.”GG
      Aday profillerine bakılırsa partide bir mezhep çatışması yaşanıyor, türkiye genelinde alevi oyları azınlıkta olsa da chp içersinde çoğunluktalar, kavgalarını sokaklara taşımadıkları müddetçe sorun yok:)

      • İzmir ve Chp li belediyeler arasında da durum aynıdır. Kendi içlerindeki mezhep ayrılığı gözüküyor olsada asıl biraz da bize verin kavgasıdır. Nasıl olsa hizmet yapmadan terlik koysan seçiliyorlar. 20 senedir İzmir aynı. Napalım bunlar da böyle seviyorlar. Kokusuz yaşamıyorlar

        • Akşener, İzmir için; “İzmir’e çok iyi gelecek. İzmir’i kokudan kurtaracak. İzmir’i sığınmacıdan kurtaracak. Kimse faşistlikle suçlamasın ama İzmir’de sığınmacılara belediyeler üzerinden yardım ve herhangi bir indirim yapılmayacak. Dürüstlüğüne kefil olduğum, İzmir’e gerçekten çağ atlatacağına inandığım İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayımız Ümit Özlale’dir” dedi.

  4. Kimi mızmızlar bu tür parti pırtı kavgaları ya da kısır siyasi çekişmelerden bıkmış usanmış gibi görünseler de, yaşanan politik çatışmalar türk toplumunun demokrasiye olan inancını/güvenini ve dinamizmini de yansıtmaktadır.
    Yaşanan her türlü zorluğa ve engellere rağmen hem yurtdışında hem yurtiçinde seçimlere katılım oranımız diğer ülkeleri çok kıskandırıyor:) Çevre ülkelerin hepsindeki hükümetler topal ördek ve halk desteğinden yoksun, eskiden bizde de öyleydi ama artık başkanlık sistemi var.
    Muhalefetimizin bu aymazlığı ve sümsüklüğü devam ettikçe, hükümetimiz mecburen muhalefet görevini de yürütmeye devam edecektir.
    Durum böyle olunca, bu kadar işe yaramaz muhalefet partisini beslemek yerine bir tek ulusal partimiz olsa ve diğer tüm taraflar aynı partide toplanıp siyasi mücadelelerini orda yürütseler, kendi içlerinde çatışıp, galip gelen taraf o tek partinin politikalarına etki etse, yönetimini belirlese daha faydalı bir nizam olmaz mı?

  5. “TAKİYYE” DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ
    “Takke düştü kel göründü” diye bir deyimimiz var.
    Yani gerçeklerin bir vesile ile ortaya çıkmasını ifade için kullanılan bir deyim.
    İktidarımızın da muhalefetimizin de söylemlerinde hiçbir samimiyet olmadığı, söylemin tam tersini yapmayı kurumsal hale getirdikleri, yani ikiyüzlülüğü zor durumlarda istisnaen kullanma değil, asıl yol ve yöntem kabul ettikleri gün yüzüne çıktı.
    Yani takiyye yöntemleri.
    İktidar için nas da bitti, yaz da bitti.
    Muhalefet de gerçek yüzlerini gizleme ihtiyacı “bile” hissetmiyor.
    Daha doğrusu iktidar da muhalefet de
    “takiyyeye bile” ihtiyaç hissetmiyorlar.
    O derece fütursuzca hareket ediyorlar.
    Belki de güç zehirlenmesinin semptomu.
    Muhalefet de gücünü halktan değil ” iktidardan”aldığı için o da bozuluyor.
    “İktidar(güç) bozar, mutlak güç(iktidar) mutlaka bozar” prensibi, iktidar için olduğu gibi, iktidara dayanan muhalefetimiz için de hükmünü icra ediyor.
    Güç zehirlenmesi artık 4. evrede.

  6. Anlaşılan o ki uUmudunuzu bağladığınız partinin durumu sizi çok üzmüş ve germiş.

  7. CHP ortaya karışık salata gibi.
    İl kongreleri “meydan savaşı” havasında geçiyor.
    Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor.
    Televizyon ekranlarında sabahlara kadar “CHP’linin CHP’liye ettiği” konuşuluyor.
    Kelimenin tam anlamıyla kabak tadı…
    Memlekete zerre miskal faydası olmayan işler.
    Vakit israfı…
    ABD dönüşü Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hususta en doğru tavrı sergilemiş.
    CHP’yi sormuşlar.
    Erdoğan “Beni bu çekişmeye veya bu çatışmaya katmayın. Ben kendi işime bakıyorum. Onlar da kendi aralarında işlerine baksınlar. Çünkü ben o mu kazanır, bu mu kazanır, o işlerle uğraşmam” demiş.
    Şu muhalefet tablosuna karşı herkes kısa bir süreliğine bile olsa bu tavrı sergileyebilse memleketin havası değişmez mi?

  8. CeHaPe denince sıradan bir parti gelmemeli akla. Cumhuriyet ile ikiz gibi, omzunda apolet takılı yada sırtında cübbe giyililerin kendi tapulu mülküymüşcesine sarılıp sevdikleri bir toprak bir ev bağ bahçe gelmeli akla (biz Vatan diyoruz).
    Birde etnik yanı var siyasetin, ikincisi de inanç sömürüsü.😡
    Yani demem o Kİ;
    TR’de siyaset konuşmak irdelemek öğrenmek annamak istiyorsan,
    bunların hepsi hakkında bilgi sahibi olmalısın!🤔.
    Toplumun büyük çoğunluğu eğitimli işi evi mesleği olan kişiler ise,
    ismi lazım değil konular BİR ZENGİNLİK OLUR senin için🤗.
    Ama lakin!…
    X milyon kişi siyasetten besleniyor ise!..
    Y milyon kişi siyasetçinin eline bakıyor ise!..
    Z milyon kişi aş iş için siyasetçinin g.tünde kıvranıyor ise!…
    82 milyon kişi enflasyon kur faizle oyalanıp;
    NO’luyoruz YAAA HUUUUUU????????😡
    bile deyip sesini duyuramıyor ise!…
    Bugün A partisinde kavga olur, yarın B partisinde sandalyeler yer değiştirir!!
    (Koltukta oturanlar kalkıp yerine yeni partililer oturamayınca,
    Sandalyeler isyan ediyor aslında!..
    Ve istenmeyen görüntüler😂🤣😂..).

      • Akşener’i KKILIÇDAROĞLU ‘nun yapışkanlı koltuğu kesmez🤗 artık!
        Yüksek yüksek tepelerde türküsü dinnedinmi sen hiç😂😂

        • Kılıçdaroğlu’nun “hiç beklenmedik bir delege sürpriziyle” kurultayda kaybedeceğini düşünüyorum.
          Ya da Kılıçdaroğlu böyle bu ihtimali göz önüne alarak adaylıktan çekilebilir.
          Bir de bakmışsın ki tavşan dedikleri Özgür Özel bir zıplamış, Genel Başkan olmuş.
          Bu durumda Akşener için tornistan fırsatı doğar. Kılıçdaroğlu’nun olmadığı bir denklemde ‘bize kelek atan adam yok artık’ mazeretiyle tekrar masaya dönebilir.
          Masayı kuranlar böyle bir strateji geliştirmiş olabilir!
          Bu arada İmamoğlu İstanbul’a aday olur. Ama değil 6.., 216’lı masa olsa yine de kaybeder.
          Çünkü İstanbullu görmüştür göreceğini.

  9. Bu açıdan bakıldığında, CHP’deki iç hesaplaşmayı sıradan bir koltuk kavgası olarak görmemek gerekebilir.diyor sayın yazar….
    Evet chp deki bu kavgalar sıradan bir koltuk kavgası değil çok ciddi bir koltuk kavgası oldugunu gösteriyor.çunki chp nin hali ortada…hayatında görmedigi dış destekli ekonomik kriz,yine hayatında görmedigi sağ muhafazakar parti destekli ittifaka ramen oyunu artıramayan bir partide neyin kavgası olur.

    • Herkes Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadar seçimlerde yaşadığı mağlubiyetlerin çetelesini çıkartarak, bu büyük başarısızlık öyküsünü konuşuyor. Oysa Kılıçdaroğlu’nun parti içinde yenilgi yenilgi büyüyen zaferinin farkında değiliz. Öyle bir zafer ki, artık kongrede kaybetse bile CHP’deki politbüro asla mevkisini yitirmeyecek.

      Elbette kendisini genel başkanlık makamına getirenler, günü geldiğinde Kılıçdaroğlu’nu istirahata çekebilirler. Yeter ki, aynı vasıflara sahip birisi yerine gelebilsin. Bu komitanın başardığı şey, koridorlarında Dersim ve Koçgiri ruhunun dolaştığı, kendi geçmişine intikam dürtüsüyle yaklaşan bir CHP’yi inşa etmiş olmalarıdır.

      CHP seçmeni hezimetin faturasını PKK ve FETÖ’nün seçimlerde verdiği desteğe çıkartırken, parti yönetiminin bu konuda hiçbir özeleştiri yapmamasının sebebi budur. Çünkü yönetimi elinde tutan komitacılara göre gerçek başarı sadece seçimler için kurulduğu sanılan bu ilişkinin ideolojik temelde kurumsallaşması ve daimi hale gelmesi.

      Kılıçdaroğlu’nun karşısına danışıklı dövüşle çıkan Özgür Özel’i düşünelim. Bugüne kadar bölücülere karşı net bir tutum, devletin üniter yapısı konusunda bir hassasiyet ortaya koydu mu? Bilakis, kendisini PKK’nın Avrupa’dan yayın yapan televizyonlarına demeç verirken ya da TSK’ya kimyasal iftirası atan TTB Başkanı’na sahip çıkarken gördük. Şimdi seçim meydanlarında “Demirtaş’a özgürlük” sloganı atan İmamoğlu’nun desteğiyle seçilse, CHP’de nasıl bir değişim gerçekleşmiş olur?

      “Anti-emperyalizm, kalpaklı kuvvacılar, bölünmez bütünlük” gibi masallara bu saatten sonra parti genel merkezinde sadece gülüyorlar. Politbüro için bu söylemler büyük bir özenle gizledikleri, damla damla suyla besledikleri kinlerini örtebilmek için bir maske sadece.

      Parti’nin Suriye, Libya, Karabağ hatta Doğu Akdeniz politikasının arka planında siyasi öngörüsüzlük ya da korkaklık arayanlar yanılıyorlar. Tüm bunlarda özenli bir dokunuş, bilinçli bir tercih var. Hatay’ı topraklarında gösteren Baas rejimiyle dostluktan, Suriyeli mülteci nefretine; Karabağ Savaşı’nı lekelemekten, Yunan tezlerine destek vermeye kadar bir dizi politika tesadüfen oluşmadı.

      CHP’de bu saatten sonra bir değişim olamaz. Kılıçdaroğlu’nun koltuğundan kalkması halinde dahi bir şey değişmeyecektir. Partinin tüm damarlarına nüfuz etmiş bu komita hâkimiyetini sürdürdükçe bir genel başkan gider, bir başka irade sahibi olmayan kişi gelir koltuğa oturur.

      • CHP’deki köklü değişimi güzel anlatmışsınız, fakat burda kalacağını iddia etmişsiniz. Oysa değişim biraz da irade dışı gerçekleşir. Bütün teşkilatlarıyla değişime direnseler bile değişimden kurtulamazlar.

        Değişmez derken Türk siyasi partilerini kastediyorsanız haklısınız, Türk siyasi partilerin değişmesi zor işte. Hangi parti Politbürosunu değiltirmiş de CHP değiltirsin

Yoruma kapalı.